EuroNCap testi de bizi görecek mi? :D
https://www.24bursa.com/togg-abdde-internet-alan-adi-icin-actigi-davayi-kaybetti-83622
Alan adi da alinamamis.
drtayfun adlı üyeden alıntı
Çok eğlendim videoyu görünce, kaportayı sırtında taşıyan dayılar, tezgah üstü laptop ile sistem kontrolü yapan oğlanlarEn gelişmiş robot içerdeki mutfak robotu !
Eskiden kuş serisi vardı, onun üretim bandını Mısır'mı Etyopya'mı ne öyle bir yere verdilerdi, ahan aynı böyle büyükçe bir atölyede yapıyorlardı her şeyi, arada tavla falan da oynuyorlardı sipariş yoksa !
Te alllaamm, utanma da yok !!
Ahan da buldum videosunu, yemin ederim aynı !
https://www.youtube.com/watch?v=9XN0oq4iKdk
Videoda gördüğünüz yer prototip üretim atelyesi , tüm parçalar burada elde birleştirilip yetkili bir test merkezinde çeşitli dayanım onayları alınacak , bu şekilde onlarca araç üretilecektir , bu araçlar hiçbir zaman satışa çıkmayacak , fabrika bandındaki otomasyon seviyesi üretim hacmiyle ilgilidir , ilk yıl 175.000 aracın banttan ineceği açıklanmış , sizce günde 450-500 araç bu şekilde üretilebilirmi ?
Bir yilda 175 bin arac mi? Kime satilacak peki? Her halukarda deli gibi subvanse edilmesi gerekecek.
Mumkun degil ama para bastirilirsa neden mumkun olmasin. Arac basi minimum $30K zarar edilse, ki asiri konservatif bir rakam, 5 milyar dolar uzeri zarar demek. Tr'de 20 milyon calisan olduguna gore kisi basi $260=2500TL kusur extra vergi demek, en az. Yerli arabamiz hayirli olsun simdiden...
TR de bir yılda satılan otomobil sayısı 750.000 civarı , Togg bu pazardan %23 pay alır demek çok iyimser olacaktır , ilk yıl ihraç edilir mi yurtdışından talep görürmü belirsiz , şimdi Tr de satılan her iki otomobilden biri ithal , üstelik ithal arabaların toplam fiyatı yerliye göre en az 2-3 katıdır , eğer 175.000 adet Togg satılırsa cari açığa çok ciddi bir yama olacaktır , bunun hesabı bizi aşar ama devlet bu aracı sübvanse etse bile dışarıya döviz çıkmayacağı için kâr etmişde olabiliriz , elbette bu hesap otomobil piyasaya çıkıp kendini ispatlarsa tutacaktır..dövizle satın aldığımız herşey maalesef bizden çok şey götürüyor , buna dur demek için kendimiz üretmeliyiz , evet mevcut hükümete güvenemeyebiliriz , belki yeni gelecek hükümet projeyi çok daha iyi yerlere taşıyabilir , önceki sayfalarda da yazmıştım , elektrikli otomobile hızlı bir geçiş yaşanıyor , bu fırsatı kaçırmamak lazım..
Ben gitmedim de bir arkadaşım gitmişti.
Denen ile fili durum ne kadar uyumlu onu da bilmiyorum .Söyleneni aktarıyorum .
Bu elektirikli araçlarda agırlık ciddi sorun iç döşemelerin konsol falanda kumaş yapacaklarmış ,nasıl olacak ise bana mantıksız geldi... bizim arkadaş da ondan gitti. Otomotiv döşemelerinde sağlam olsun diye ne normalde kumaş polyester olur. Avrpada volvo falan kumaşı yünlü yapmış bizde yapabilirmiyiz diyorlar hani öyle harmandan en fazla en fazla %20 olur ama yünlü kumaş diyecekler. Bir iki örnek kumaş verildi mamul geliştirme de yapılıyor. Şuanda bir çok firma TOGG tedarikçi si olmaya listeye girmeye çalışılıyor dedi.(bu da bana siyasi gibi geliyor) .
Sonuç ;
Ben hala inanmıyorum .
Giden Arkadaşın yorumu;
Onlar inanıyor bende gördüm olacak gibi diye düşünüyorum dedi . Çok hummalı harıl harıl çalışıyor çok fazla tedarikçi davet edip görüşüyorlar numune istiyorlar fiyat teklifleri alıyorlar dedi. Olmayacak olsa bu kadar uğraşmazsın göstermelik yapar geçersin.
Bu hesabın tutması imkansız, bildiğim kadarıyla neredeyse aracın tüm parçaları yurtdışından döviz ile alınıyor, maddi değeri olmayan 3-5 parça bizde üretilebiliyor. Yani döviz açığını daha da arttırabilme ihtimali var, bu da dövizin daha da yükselmek zorunda olacağı demek.
( Yap-işlet - devret, hazine alım garantili döviz bazlı otoyollar - köprüler - hastaneler şu an şakır şakır zarar ediyor ve onların döviz borcunu ödeyebilmek için hükümet doları yükselttikçe yükseltiyor, aynı şey bu fabrika için de geçerli olacak korkarım)
Yerli otomobil olayı biraz gurur meselesi oldu, adamlar 100 yıl önce seri üretim otomobil yapmışlar, şu an bununla uğraşmak ben 100 yıl gerideyim demektir, onun yerine geleceğe yönelik yatırımlar yapılmalı bana göre, örneğin çip krizi var deniyor belki bu bir fırsat bizim için, gelecek elektrikli otomobilde elektrik motorları ve lityum piller üzerine çalışılabilir.
Adamı sevin ya da sevmeyin vakti zamanında Yılmaz Özdil şöyle yazmış;
"insanlığın uzay macerası tee 62 yıl önce başlamıştı. 1958'de Nasa kuruldu. Nasa kurulur kurulmaz, Hollywood yüzünü uzaya döndü. Hemen bir yıl sonra, 1959 yılında “Twelve to the moon” çevrildi. Bilim kurgu filmiydi, aya giden 12 astronotun hikayesiydi. Ekip çokulusluydu, farklı farklı milletlerden oluşuyordu. Biri siyahi üç Amerikalı, diğerleri Rus, Alman, Japon, İsveçli, Fransız, İngiliz, Polonya kökenli, İsrailli, Brezilyalı ve Türk'tü. Türk astronot Muzaffer Tema'ydı. Aya giden ilk Türk'tü. Alt tarafı film deyip geçilemezdi… Çünkü, Amerikan vizyonunu yansıtan Hollywood'un dünyaya bakış açısını gösteriyordu. 1959 yılı itibariyle “uzaya gitse gitse anca bu milletler gider” diye düşünmüşlerdi. Mesela, Abd'de milyonlarca İtalyan yaşamasına rağmen, onlarca İtalyan aktör olmasına rağmen, astronotlar arasında İtalyan yoktu. Çinli yoktu. Kanadalı yoktu. Avustralyalı yoktu. Abd'deki Latin nüfusun ezici çoğunluğuna rağmen Meksikalı astronot yoktu. Koreli, Danimarkalı, Hollandalı, İspanyol yoktu ama Türk astronot vardı."
Bizim ulusumuz, ülkemiz, medeniyetimiz çok büyük aslında. Yeter ki çapsız bürokratlar tarafından yönetilmeyelim..
Taa 1959'un Amerikalıları Türkiye'nin potansiyelini görüp dahil etmişler filme. Natoya yeni üye olmuş, kritik bir coğrafyada, tarım imkanı ve yeraltı kaynakları olan, daha yeni Kore savaşında dünyaya kahramanlığını, azmini ve yeterliliğini tekrar ispatlamış bir ülke ne de olsa.
Velhasıl o zaman yardım ettiğimiz savaştan yeni çıkan Korenin bugün ürettiği araç ve telefonları alamayacak kadar fakirleşmiş bir ülkeyiz. Başımızı iki elimizin arasına alıp derin derin düşünülesi bir durum. Suçu sadece son yönetime yüklemek naiflik olur bence. 60 küsür yıl az değil.
60 yıllık Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetleri maalesef sadece ve sadece laciverdin tonları.
Farasis normal de batarya üreticisi değil. Paket yapıyor, balans için devreyi falan tasarlayıp koyuyor. Bir sürü yeni batarya türü açıklandı. Lityuma yatırım yapmak yerine bunlardan biri neden tercih edilmiyor acaba.
Çünkü bu yeni tip bataryalara geçilmemesinin en büyük nedenlerinden biri şuan ki batarya üreticilerinin tesisleri lityum ve yandaşlarına göre dizayn edilmesi gösteriliyordu.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
