ikinci adresim oldu
Kaç yıldır neyi tartışıyoruz, şikayet eden de halinden memnun, sonuç belli, ben baştakilere kızmıyorum, onlara oy verene de hak veriyorum artık, sorun muhalefet de, adam bakıyor ulen yenilmeye doymamış hala koltukta oturuyor, mantığıyla başka adam mı var mantığıyla aynı yere veriyor. Kendince haklı belki de hep kılışdar yüzünden
2019 yılında milleti marketten biber domates alamayacak duruma getirdikten sonra maliyetine sokakta kuyruğa sokacak şekilde biber domates satılması ve halkın bunu hizmet diye alkışlaması :D güler misin ağlarmısın ? Ama artık ağlama devri bitti sadece gülüyorum. O kuyruktan bile biber domates alamayacak duruma gelince 1 parça ekmeğe muhtaç kaldıklarında da güleceğim. Neden mi ? Çünkü el birliği ile geleceğimi, çocuklarımın geleceğini çaldılar. Kendileri ile beni de çukura sürüklediler. Ondan.
Ama dıj güçlere karşı hep birlikteyiz. Bakın Alamanya'ya. Herkes marketten alıyor ama ülke paramparça.
Körler, sağırlar birbirimizi ağırlamaktan bir sonuç çıkmıyor...
Kimse de tanımadığına kulak verip fikrini değiştirecek modda değil; nasıl bir algı kapanması yaşanıyorsa artık, "bunu sizden öğrenecek değiliz" yaklaşımı konuyu özetliyor denebilir...
Tanıdıklarımızı ikna etmek lazım ...
O ki görüşünüzün doğru olduğunu düşünüyorsunuz, hangi görüşteyseniz, o yönde tanıdıklarınızı ikna ediniz.
En azından, işler daha da sarpa sardığında halaoğlu diye ağlaşarak size gelmesin...
Dediydim, dinlemedin, dersiniz ...
Ha, batacak gemide birlikte olacak olmak da en azından tanıdıklarınızı ikna etmeye çalışmada yeterli motivasyon olabilir...
Etliye, sütlüye karışmayayım diyeceklerimiz için ...
En azından tanıdıklarınızla bir iki çift lafınız olabilir ...
---------- Mesajlar birleştirildi - 06:35 ---------- bir önceki mesaj zamanı 06:17 ----------
Yalnız, medya diliyle anlatırsanız, kulak kepçesinden içeri geçmeyecektir... Anlayacağı dilden, zülfü yare dokunaraktan... (bak aklıma rahmetli Levent Kırca geldi, Olacak O Kadar'ın jenerik müziğindeki sözde vardı böyle bir cümle... "arada bir zülfü yare dokunduk".. Grup Gündoğarken'in... )
Ne diyordum... arada bir zülfü yare dokunaraktan anlatmaya çalışın... Mesela, eskiden şöyle espriler vardı... şu telefon direği var ya? Ha, evet var?.. Hah işte! ...
Adamın telefon direğini bulun, bir de öyle anlatmayı deneyin ... Belki anlar ...
Dur, bak şimdi de aklıma Neyzen geldi ...
Kimseye bir şey anlatmayın. Karşı fikrinizdeki insanlara güven aşılayın. Bol bol özeleştiride bulunun.
Eğer dindar biri, CHP gibi bir partinin kendi haklarını savunacağından emin olursa belki oy verebilir. Ya da bir ateist, dindar bir partinin kendi haklarını ve özgürlüklerini savunacağından emin olursa, belki oy verebilir.
İnsanlar böyle olmazsa, biz siyasetçilerimize açık açık "ne halt edersen et, helal olsun, ama benim gibi düşünmeyenlere fırsat verme" mesajı vermiş oluruz. Ve öyle siyasetçiler tarafından yönetiliriz.
Velhasıl daha yolumuz uzun... Çünkü hâlâ ters yöne ilerlemekteyiz.
Şimdi MIT eğitimli biri gelir bunu sana açıklar, ama sonra istihbarat teşkilatından nasıl eğitim aldın falan diye sorarsın şimdi :queen :watercolours adlı üyeden alıntı
çok güçlü zenginiz
"2018 yılı bütçe verilerine göre belediyeler dışında kamuda 110 bin 131 adet taşıt bulunduğunu ve bunun “dünya rekoru” olduğunu savunan Tekin, “Vatandaş dünyanın en pahalı benzinini, kamudaki mevki sahipleri de milyonluk makam araçları kullanıyor. Türkiye'deki resmi araç sayısı Almanya'dakinin 20 misli'' dedi."
bunu yapabilmenin yolu ortak paydalarının ne olduğunu bilen ve karşısındakini anlamaya yönelik çabası olan bit toplum dizayn etmek,
mevcut durumda olanaksız.
ciddi bir eğitim ve farkındalık eğitimi verilmesi gerekiyor.
bu da mevcut baskın siyasi iradenin yapmaktan imtina ettiği ve aksinin olabilmesi için elinden geleni yaptığı bir ortamda pek mümkün değil.
toplum birden fazla kampa ayrılarak öyle kalması için çabalanıyor.
buna rağmen toplumdaki her görüşten sayısı oldukça yüksek kesimler toplumsal barışın tesis edilmesini ya da asgari toplumsal huzurun sağlanmasını talep ediyor, buna rağmen kavgadan beslenen mevcut iradeden kurtulamıyorlar.
"400'ü verin bu iş sulh içinde çözülsün" denilen zamanları hatırlayınız,
haftada bir onlarca insanımızın öldüğü bombalı saldırılar olurdu, birden bitti. (bir şekilde 400 alındı, sistem değişti, uçuşa geçtik)
şimdilerde ekonomik kıskaçlar içerisinde basit sebzeden 3 kilo alabilmek için saatlerce bereket kuyruklarında beklenmesi dahi büyük bir lütuf olarak sergileniyor.
eğitim mevcut durumumuzun tek çıkış yolu, onun da kimlerin elinde ne hale geldiği belli,
bir kaç gün önce yansıyan bir raporda türkiyenin akademik hayatta intihal (hırsızlık) oranı olarak dünyada üçüncü olduğu belirtiliyordu,
etrafımızda inanılmaz derecede üniversite mezunu ve yüksek lisans yapmış kişiler dolu,
çoğu iki kelimeyi bir araya getirmekten aciz.
belli ki eğitim sıfatları ile kendileri uyuşmuyor.
ekonomi okur yazarlığı oldukça düşük bir ülkedeyiz,
esasında bir çok konuda öyle,
misal iklim değişikliği ülkelerin öncelikli sorunu haline gelmişken halen değişen iklime uyum sağlama yeteneğimizi geliştirecek bir tarım politikasından bahseden görmedim.
gıdaya ulaşımın zorlaşması yetişmekte olan neslin vücut sağlığı ve dolayısı ile akıl sağlığı zerinde etkili olacaktır.
bunların sonucunda ise ortamlarda çok daha fazla kürtaj dayılar, figüranlı haber programları, dünyadan bihaber, televizyon ile kültürlenen, tv dizilerini gerçek zanneden bir kitle ortaya çıkacak.
bir başka nokta da satılan ürünlerin kalitesi, dün haberlerde rusyanın oldukça fazla domatesi sağlığa zararlı olduğu gerekçesi ile iade ettiği haberleri yansıdı, rusya kendilerinden et almamız karşılığında domates ihracatımızın kotasını yükselmişti, sebebi de vurduğumuz rus uçağı idi, hani vurulduğunda "emri ben verdim" dedikten sonra rusyanın " seni iki kere söker takarım, parça arttırırım" minvalindeki açıklamasından sonra nasıl çark edeceğini bilemeyip resmi özür dilenmesinin sağlandığı olay, arada bir tane de rus diplomat harcadık.
bu domatesleri imha edeceklerini düşünenlerdenseniz dünya size güzel, bu yaşa kadar nasıl geldiğinizi iyi düşünün ve hayatın her anının tadına varmaya çalışın.
işte o domatesler iç piyasada satılacaktır, büyük ihtimal ile de tanzimlerde.
(yurtdışından sağlıksız koşullarda getirilen hayvanları, haklarındaki haberleri ve akıbetlerini hatırlayınız)
Ben buna yorum yapmak bile istemiyorum.Ondan sonra diyorlar insanları neden aşağılıyorsun.Ben insanları aşağılamıyorum onlar zaten aşağılık ben de gördüğümü söylüyorum.
https://twitter.com/kacsaatolduson/s...36724937338880
Eğitim konusu doğru, mevcut kafanın filizlendirdiği elemanlar yeni yeni mezun olup iş hayatına atılıyor, başınıza geleceklere inanamayacaksınız. Kardeşim Diş Hekimliği kongresinden yeni döndü, yeni mezunların kalitesizliği karşısında şaşkına dönmüş, sordukları sorulara inanamamış, hocaların nutku tutulmuş. Ben de kendi çevremde benzer şeyleri görüyorum. Hali hazırda güvenebileceğiniz 2-3 Üniversite kaldı ülkede, kalanların acilen kapatılması gerekiyor, yoksa yandık ki ne yandık !!
Malesef öyle.
Ancak bu iktidar da bir gün gidecek. Gittiğinde yerine gelen de bunu kullanmak isteyecek. Buna fırsat vermemek elimizde.
Şimdi çok mümkün olmasa da, normalde toplumu enteller yönetir. Durum biraz normalleştiğinde, nüfuzu yüksek eğitimli kesim, şahsi fikri saplantılarından sıyrılıp, bu isteğini net bir şekilde belli etmeli.
Yoksa gelecekte bu zaafımızı bugünkü kadar iyi kullanacak ikinci bir lider gelmeyeceğinin hiç bir garantisi yok. Hatta geleceği garanti gibi...
Şu an bu konu içerisinde 2 kullanıcı var. (0 üye ve 2 misafir)
