Ben şikayet ettim, la.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım;
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
:p
Hidayet;
İnsanları gözlemlemeyi seviyorum.
Hidayet'te bunlardan biri..
Teknenin tentelerini yaptırdığım yerde çalışıyor. Ustasıyla kendisi, iki kişiler..
Askerden geleli üç sene olmuş..
Yakınlardaki dağ köylerinden birinde yaşıyor.. Eski bir motosikleti var. Onunla işe gidip geliyor. Motosikleti bazı viteslere girmiyor.
Bu gün yanına uğradım. Öğle yemeği yiyordu.. Ustası yoktu, yalnızdı.
Masaya desenli bir mendil açmış. Evden getirdiği dolma ve cacığı yiyordu. Ekmek evde yapılma. Beni de buyur etti.. Karnım toktu.. Sadece ekmekten biraz yedim..
- Evlimisin Hidayet ? Yemekler evden gelme... dedim.
- Yok abi yaa.... dedi. Yemekleri annem yapıyor...
- Evlenmeyi düşünmüyor musun ?
- Düşünüyorum da kız bulamıyoruz. Dedi
- Nasıl yani..? Sizin köylerde kız mı yok ? Hele senin gibi işinde gücünde çalışan, düzgün birine..
- Annem durmadan arıyor.. Ama çoğu kız “Benim sevdiğim var.” deyip geri çeviriyor. Dedi.
- Senin sevdiğin yok mu ? Dedim..
- Yok abi, hiç olmadı.. Biz hep işte, güçteydik.. Dedi
- Geçen gün birini bulduk, çok takı istediler........ olmadı. Dedi.
Yemeğini yerken bir süre onu izledim. İçimden şunlar geçti ;
Ey kızlar ! Öyle havalı, dar paça pantolonlar giymiş,saçları son moda, ağzı laf yapan, doğru düzgün işe bile gitmeyen züppelere kanmayın...
Böyle düzgün çalışan, annesinin yaptığı yemeği iş yerine getirip yiyen, Hidayet gibi gençleri bulun..
Emin olun böylesi sizin için çok daha iyi...
Bana bir şeyler oluyor ;
Dün yakın kasabalardan birine gittim. Niyetim motosikletle dolaşmak. Biraz medeniyete karışmak. Biraz alışveriş yapmak. Güzel bir yerde yemek yemek .. vs.. vs...
Ne de çok nedenim varmış.
Kasabada dolaşırken sıcakladım. Motosiklet montunun içindeki kışlık yeleği çıkardım. Sonra montu da çıkardım. İkisini de kolumda taşıyorum.
Bir süre sonra gözlüğümün cebimde olmadığını fark ettim. Eyvah! Gözlük yok.
Nerede bırakmış olacağımı tahmin ettim.
Orası çok uzak ve çok kalabalık bir cadde.
Orada o gözlüğün hala duruyor olması imkansız.
Motosiklete atladım, gittim.
Hayret!!!! Gözlük orada, kılıfıyla birlikte, duvarın üstünde duruyor. Çok sevindim.
Diğer işleri halletmeye döndüm.
En son olarak yemek için harekete geçtim. Yine her zaman ki gibi arka sokaklarda mütevazi bir yer aradım. Buldum..
Yemek yerken montun içliğinin olmadığını fark ettim. Şimdi de onu mu kaybettim ?
Nerede olabilir? Hiç bir fikrim yok. Kolumdan kayıp düşmüş olabilir. Yemekten sonra motosiklete bindim, bütün geçtiğim yolları tekrar geçtim.
Yok !
Bu günlerde bana bir şeyler oluyor.
Bahar mı çarptı beni ne...?
---------- Mesajlar birleştirildi - 07:55 ---------- bir önceki mesaj zamanı 20:12 ----------
.................................................. .................................................. .................................
Aptal balık;
Denizlerde çok dolaştım. Ama balık tutma işine hiç bulaşmadım. Hiçte anlamam.
Belki de yemek yeme, içki içme zevklerim yok, ondandır.
Geçen gün öylesin tekneyle yakın çevrede dolaşayım dedim. Hava güzeldi. Yolu biraz uzattım.
Teknenin deposunda elime eskiden kalma bir olta geçti. Oltayı teknenin arkasından denize saldım. Bağlayıp bıraktım.
Bir süre sonra arkada oltanın ucunda bir şey fark ettim. Önemsemedim. Oltayı saldığımı bile unutmuştum. Kendime kahve hazırlıyordum.
Sonra tekrar o şeyi gördüm. “Bu ne yaa ?“ dedim. Oltada bir şey var.. Oltayı çekmeye başladım.
Aman allahım, balık! Hem de büyük.
Aksiliğe bak! Benim niyetim ciddi değildi. Ben oltayı öylesine salmıştım.
Aldım tekneye çıkardım. Ne balığıdır? Cinsi nedir? Tanımam etmem....
Ey balık bula bula beni mi buldun? Senin şerefine mükemmel içki masaları hazırlayıp, şarapla birlikte ziyafet çekecek onca insan varken..
Benim niyetim ciddi değildi. Sen ciddi mi sandın? Ben seninle ne yaparım.
Uğraşamam bile..
Üstelik ahı gitmiş vahı kalmış böyle bir oltayla tutulmak için iyice aptal olmak lazım.. Kusura bakma...
…...........................................
İskelede “orkinos” olduğunu söylediler. Yarısını oradakilere verdim. Diğer yarısını iki günde zor bitirdim.
Bir daha tövbe.. Şakadan da olsa olta falan salmam denize.
Aksilik bu ya, böyle aptal bir balık geliverir..
---------- Mesajlar birleştirildi - 19:39 ---------- bir önceki mesaj zamanı 07:55 ----------
.................................................. .................................................. ..............
Klişe konuşmalar;
İnsanlarla uzun sohbetler yapamıyorum.... Hep klişe şeyler...
"Hayat pahallı, geçim zor."
" Ne zamandan beri emekli ? Kaç para maaş alıyor.?"
"İktidara gelen kesesini dolduruyor...."
Bıkmadan, yorulmadan hep aynı şeyler... Bu derece sığ olmaya bazen dayanamıyorum..
Kasabada bir çiçekçi var... Çarşıda bir işim varsa motosikleti önüne bırakıyorum.....
Selam veriyorum.. Motosikleti oraya bırakmamın hiç bir mahsuru yok ama, izin istiyorum..
Ayak üstü bir iki kez konuştuk. Biraz tanışmış gibi olduk..
Geçen gün çay içiyordu.. Beni davet etti... İşim var dedim ama bir çay da bana söyledi..
Yandaki pasajın içinde çay ocağı var... Çay hemen geldi..
Konuşmayı seviyor... Aslında benimle konuşmayı değil, kendisini dinleyen biri olmasını seviyor..
Ben iyi bir dinleyiciyim.. Anlattığı şeyleri anlayan ve dinleyen ciddi biri..
Arada ufak tefek şeyler söylüyorum. Onun akıl aramadığını sadece anlatmak istediğini biliyorum.. Bu nedenle sözlerimi kısa kesiyorum..
Dükkan babasından kalmış.. Babası bu dükkanda büfe işletirmiş. Tekel bayii gibi..
Babasından sonra kendisi daha sakin bir iş diye dükkanı çiçekçiye çevirmiş...
Bir kızı varmış, evli.. Damadı adam olsa dükkanı ona devredermiş ama damadı adam değilmiş.. Falan........ filan.......
Onun hikayesini belki farklıdır diye dinledim... Ama o da aynı çıktı..
Yalnızlığıma geri dönmeliyim
öyle boş konuşanlar çay kahve teklif ettiğinde yüzümü sertleştirip sağol diyip arkama bile bakmadan gidiyorum bu sayede onların o çekilmez boş kafalarından çıkan saçma salak muhabbetlerini ve yaşadıklarını dinlemek zorunda kalmıyorum. tavsiye ederim. senin hayatından yaptıklarından banane kardeşim ben kimseye anlatıyor muyum? ama nedense herkes bir anlatma merakı içinde. insanların anlattıkları hiç umrumda olmayan saçma sapan bitmek bilmeyen boş şeyleri sikimdeymiş gibi yaparak dinlemek şu hayatta en sevmediğim şey
Mizah tarzında, fırtdan çıkma yazılarda gülecek birşeyi dört gözle aradım, bulamadım,, abuk zubuk konularda saçlarım ağardı, bulamadım. Sen uzaylı sen, apaçcık düpedüz, tornayı göxzünden vurdun. Bayıldım,Muhahaa Allah senide güldürsün. Uzayınla Geminle mesut oll. muhahaaa.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
