Neden iki kangal sucuk veya bir kalıp beyaz peyniri AB ülkelerine hediyelik olarak dahi çıkaramıyoruz biliyor musunuz? İşte böyle “Şarbon” gibi hayvanlardan insanlara geçen ve zoonoz adı verdiğimiz yüzlerce hastalık etkeninin ülkemizde henüz köklerinin kazınamamış olmasıdır asıl neden.
Deli dana da, kuş gribi de yine toplumsal bir korku içerisinde tartışılmıştı ülkemizde.150 yıldır topraklarımızda görülen kuş gribi ile uzun yıllardır varlığı bilinen deli dana o korku dolu tartışmalardan sonra yok oldu gitti mi sanki ülkemizden. Tabii ki gitmedi ve diğer zoonoz hastalıklarla olduğu gibi onlarla da mücadeleye hiç durmadan hayatını kaybetme pahasına da olsa fedakârca devam ediyor veteriner hekimlerimiz. Ve de kökleri kazınıncaya kadar da on yıllarca devam edecek bu çalışmalar.
Nereden çıktı şimdi bu hastalık?
Hayvanlardan insanlara geçen hastalık etkenleri ile mücadelede tabii ki ülkemizde çok mesafe kat edildi. Ama birçoğunun kökü hala maalesef kazınamadı.
Bunda da en önemli nedenler; Bölgelerarası hayvan hareketleri, veteriner hekim muayene ve kontrolünden geçmemiş kaçak hayvan ve kurban kesimleri ve zoonoz riski bulunan ülkelerden yapılan canlı hayvan ve et ithalatıdır.
Nedir Şarbon?
Bugün bir kaç şehrimizde birden ortaya çıkarak gündemimize giren Şarbon bütün memeli hayvanlarda görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Halk arasında hayvanlarda “dalak veya şarbon”, insanlarda da “kara çıban ve kasap çıbanı” olarak bilinir. Aslında bize korku veren bu hastalık çok sık olmasa da ülkemizin her bölgesinde ve her mevsiminde ortaya çıkabilmektedir
Etkeni nedir?
Şarbonun etkeni B. antchracis adı verilen bir bakteridir. Doğadaki spor formu fiziksel ve kimyasal etkenlere karşı son derece dirençli olup dış ortamda 50-60 sene canlılığını muhafaza edebilmektedir. Vejetatif formu ise diğer sporsuz mikroorganizmalar gibi ısı işlem ile kısa sürede etkisiz hale gelmektedir.
Nasıl ve nereden bulaşır?
Hayvanlardan insanlara hasta hayvanların eti, sütü, kanı ve direkt teması ile geçer.
Sadece et ile mi bulaşır ?:
Hastalığın sporlu etkenleri, hayvan postu, kıllar, yün ve yapağı ile de insanlara bulaşabilir. Kan emici ve sokucu sinekler de enfeksiyonu bulaştırmaktadırlar.
Kimler daha fazla risk altında?
İnsandan insana geçer mi?
Veteriner hekimler, hayvan sağlık memurları, hayvancılıkla uğraşanlar, besiciler, çobanlar, kasaplar arasında şarbon hastalığı daha sık görülmektedir. Çok şükür ki, insandan insana geçmemektedir şarbon.
Hastalığın insanlardaki belirtileri nelerdir?
Öldürücü müdür?
Hastalık etkeni vücuda girdikten sonra 2 ile 7 gün içerisinde hastalık belirtileri ortaya çıkar. Bulaşma şekline göre şarbon hastalığının belirtileri üç gruptur: Deri şarbonu: Deride ağrı, sızı, ödem ve kabartı oluşur. % 65 oran ile en çok rastlanan türüdür. Akciğer şarbonu: Seyrek görülen türüdür. Ateş, bitkinlik, yorgunluk belirtileri ile başlar ve birkaç gün içinde de soluk alıp vermede güçlük şekillenip hasta komaya girerek ölebilir. Bağırsak Şarbonu: Belirtileri mide bulantısı, iştah kaybı, karın ağrısı, kusma ve kanlı ishaldir. Vakaların yüzde 25-60'ında hastalık ölümle sonuçlanır.
Önlemler ne olmalıdır?
Hasta hayvanlar kesilip yüzülmemeli ve bu hayvanlara otopsi yapılmamalıdır. Ölen hayvanlar uygun bir şekilde ortadan kaldırılmalıdır. Hastalık görüldüğünde ateşi bulunmayan sağlam hayvanlar derhal ve en az beş yıl süreyle aşılanmalıdır
Tüketiciler Nasıl korunacak?
Tüketici olarak korunmak zor değil. Her zamanki bildiğiniz Kasap ve marketten etinizi alacaksınız ve iyi pişirip gönül rahatlığı ile yiyeceksiniz. Dışarıda dayanıklı olan şarbon etkeni pişirme, kızartma ve bunun gibi ısı işlemleri dayanıksızdır. Ev harici et tüketiminde de sipariş verdiğiniz etinizin, köftenizin, dönerinizin, kebabınızın, lahmacununuzun pembeliğinin kaybolmuş ve iyi pişmiş olmasına çok dikkat edeceksiniz.
Tedavi için ne yapmalı?
Her türlü önleme rağmen hayvan kesimi sonrası veya şüpheli et tüketildiğinde bu tür belirtiler görülürse en kısa sürede bir enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurmak ve bir an önce antibiyotik tedavisine başlamak gerekir. Tedavide geç kalınması halinde yukarıda belirtildiği gibi hastalık, ölüme neden olabilmektedir.
SONUÇLAR
Bütün bu yazılanlardan sonra çok kısa olarak şu iki sonuç tüm bilinçli tüketiciler tarafından asla unutulmamalı ve başkalarına da ehemmiyetle ve samimiyetle aktarılmalıdır.
1.SONUÇ: Gıda güvenliği ülkenin her yerinde, her zaman ve herkes için çok önemlidir. Bu sonucu lütfen sadece başımıza bir musibet geldiğinde hatırlamayalım.
2.SONUÇ: Panik Yok. Hayvansal ürünlere ve riskli gıdalara karşı sadece şimdi değil her zaman dikkatli olalım. Çünkü bu tehlikeler dün de vardı ve yarınlarda da daha uzun yıllar olacak.
Prof. Dr. Özer Ergün
İstanbul. Üniversitesi Cerrahpaşa
Veteriner Fakültesi Gıda Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü