Yılmaz Erdoğan'ın Mektubuna Yanıt..
Reklamlar
-
04 Ağustos 2006, 14:09
#1
Forumdan Uzaklaştırıldı
Bu bir mektuptur.
Kuş kanadına, suya, çöl kumlarına yazılmış mektupları okuyanlara veya
bu mektupları yazanlara ithaf edilmiştir.
Vatan üzerine.
Bayrak üzerine.
Onur üzerine.
Namus üzerine.
Vicdan üzerine.
Akıl üzerine.
Adı fark etmeyen ve ithal edilmiş tüm meseleler üzerine.
Kelimeler ve kelimeleri çirkinleştiren kalemler üzerine.
Kalemleri tutan riyakâr ve kan kokulu eller üzerine.
Kalemlerini sapladıkları şehitlerin ve kadınlarının ve çocuklarının ve
kardeşlerinin ve onların analarının yürekleri üzerine yazılmıştır.
Mayın, bomba, pusu, baskın, yazar, çizer ve ihanete alet olan her şey üzerine.
İstemeyen okumasın.
Kanla yazılmış bir mektuptur bu. Güvercin kanadının gücü yetmez
taşımaya, karabaşlı kartal olsa nafile.
Ağırdır; zira eskidir ve unutuldukça kanla yeniden yazılır, şehit
mezarlarının taşları üzerine.
Bu mektup binlerce yıl önce yazıldı ve binlerce yıldır yazılıyor, yeni
fark edenler utansın.
Kardeş kardeşi öldürmez, öldüren kardeş falan değildir, kalleştir olsa olsa.
Kalleşlerin en kalleşi ise kardeşim diyerek kalleşlik yapan kalleşlerdir.
Ve aslında en kahpesi, mayın değil onu Adil Binbaşıların, Davut
çavuşların yoluna döşeyen eldir, o eli alkışlayan ve ululayıp aklayan
kalemdir.
En az o el kadar suçludur o kalem, tarihin yanılmaz vicdanında.
O mayınlara basıp parçalanan bedenler, Edirnekapı'dadır ve bizim
yüreklerimizde ve hafızalarımızda yaşarlar.
Kemerburgaz'daki Kemer Country villalarından görünmez Edirnekapı, çok
uzaktır hem de çok.
DAĞLARDA YARIM KALDILAR VATAN İÇİN
Ellerimizde can verdi o parçalanan bedenlerin sahipleri, bayrakları
dalgalansın diye.
Vücudunda sigara söndürülerek, tüm kemikleri kırılarak, kafa derileri
yüzülerek işkence edilen, sonra da ağaçtan kazıklarla öldürülen ve
çığlıkları telsizlerden dinletilen vatan evlatlarının yeri bizim
yüreklerimizdedir, o çığlıkları duymayanların yanı başında durmaz
onlar.
Bir de katillerinin yanı başında dururlar, kulaklarında çınlar
haykırışları eğer bir yerlerinde bir parça insanlık kalmışsa.
Yazıklar olsun, can veren o yiğitleri hainlerle bir tutanlara.
'Ağabey diyordu bana telefonda Astsubay Zülfikar, geçen gün kız
arkadaşımla gezdim biraz ve kimse bacağımın takma olduğunu anlamadı'.
'Ağabey diyordu, biraz daha uğraşırsam belki bisiklet bile sürebilirim'.
Daha on dokuz yaşındaydı Zülfikar, mezun olalı tam yirmi gün olmuştu,
o kahpe ellerin döşediği mayınla ve bazı kalemler tarafından ululanan
o hainlerin, ilk izleriyle tanışırken.
Küskün veya kızgın değildi sesi, pişman veya aciz de değildi.
Gururlu ve biraz pusluydu sadece, bisiklet sürebilse yeterdi.
Koşmayı, atlamayı, denize girmeyi feda etmişti vatanı için.
Bacağını payanda yapmıştı, Kemerburgaz'ın da üzerinde bulunan Türk
egemenlik örtüsüne.
Yazıklar olsun, çiçek toplayan küçük kızları öldürenlere ve yazıklar
olsun o katilleri ululayan kalemlere.
KAVGANIN BİR SEBEBİ VAR, İHANETİN DE
Kavganın sebebini unutmadık, çünkü bu kavga hiç bitmedi.
Kavganın sebebi vatandır çünkü bayraktır, onur ve namustur, vicdandır.
Kimseye verilemeyecek olan, kimse ve hiçbir şey için vazgeçilemeyecek
olan egemenlik hakkıdır.
Atalarımdan bana kalmış olan ve benim çocuklarıma bırakmak zorunda
olduğum mirasın vicdani sorumluluğudur.
Hiçbir vicdana dayanarak reddedilemez, hiçbir çocuğun veya sevgilinin
sevgisiyle değiştirilemez.
Hiçbir aşağılık pazarlığa konu edilemez, namustur çünkü istiklal, öbür
ihtimal ölümdür.
Ben dilimle, bayrağımla, hudutlarımla yaşamak için ölmeyi kayıp veya
yazık değil, şeref sayarım.
Bu paha ne ile biçilirse biçilsin, kimseye yalvarmam durdurun diye,
benim olana uzanmışsa el, ben durdururum ellerimle.
Meğerki ölüm varmış, sevememek varmış, çiçek koklayamamak, ne gam?
Vermek vicdansa eğer, akılsa susmak, pusmak, yerle yeksan olmuştur
onur ve şeref.
MAYINLAR NEREDE
Mayınların yeri bilinmez, döşeyen şerefsizin yeri bilinmedikçe.
Ve dağlara döşenen mayından daha tehlikeli ve kahpecedir dimağlara ve
bilinçlere döşenen mayınlar.
Dağlara döşenen mayın tek kalır, tek can alır.
Ürer her doğumda, her okunmada zihinlere döşenen mayınlar ve ihanet
her doğumda bir daha artar.
Başka zihinlere bulaşır, mayınların en tehlikelisidir bu, yayılır.
Dağlardaki gibi otla ve toprakla gizlenmez, sevgiyle, barışla ve daha
ne kadar varsa tüm süslü kelimeler alet edilir bu gizlemeye.
İşte o anda ölür kelimeler, kahreder kaderine.
Kullanıcısını seçme hakkı yoktur çünkü sevgi, bölen ve yıkanın
ağzından, aşk yataklık edenin, sinsice zihinlere mayın döşeyenin
kaleminden dökülür.
Ölür kelimelerde sevgi.
Ve barış artık, en fazla parayı verenin yatağını doldurur, en fazla
paraya yazıp çizenin elinden.
En pahalı kalemler pazarlar barışı, salyaları akan bölücülerin sofrasına.
Bazen bir villanın çalışma odasında ve bazen bir gazete köşesinde
dokunaklı kelimelerle süslenip öylece pazarlanır barış. Pazarlığı
yapılmış ve satın alınmış bir fuhuş için.
Bölmek ve parçalamak için yapılan hain savaş, fuhuş yapar barışla,
tecavüz eder barışa hayâsızca.
Dedim ya, bu eski ve ağır bir mektuptur, Türk nereye gittiyse
obasıyla, ihanet en sondaki katırla takip eder göç kolunu.
Soylu atlar hızlıdır, bu yüzden biraz geç gelir ihanet, yolda haram
meralardan beslenerek.
Bu eski bir hikâyedir, ne kuş kanadı ne suya atılan şişe taşıyabilir;
ağırdır, kanla yazılmıştır, bir kısmı Edirnekapı'dadır, Çanakkale'de
bir kısmı ve Karsta, İzmir'de, Muş ovasında, Malazgirt'tedir,
Sakarya'dadır.
Bir kısmı hala yazılmaktadır, Cudi'de, Gabar ve Körkandil'de, Masura
çayında, Ali boğazında, Cehennem deresinde cehennem sıcağında
yazılmaktadır, şehit Mehmetlerin kanıyla.
Yazıklar oluyor, onur ve şerefe, bayrağa, vatana, kutsal olan ne varsa
yazıklar oluyor onursuz bir hayatla değiş tokuş edilirken.
BU YAZGIYI KİM YAZMIŞ?
Yazıklar oluyor yazgıya, çünkü yazgı ihanet edenin suçunu taşıyamaz,
can alanın, ev yakanın, çocuk öldürenin yükü yazgıya bile ağır gelir.
Kışlaya gidenin, askerden sonra evlenip çifte çubuğa bakmanın hayalini
güdenin yazgısı Allahın ise eğer, çocuk öldürenin, mayın döşeyip pusu
kuranın yazgısı kimindir.
Kim yazar bu yazgıyı ve hangi kalem bunu yazgı diye ulular, hangi akıl
buna inanır ve bu nasıl vicdandır?
Bu ağır ve eski bir hikâyedir, kanla yazılmıştır ve ne kuş kanadı ne
suya atılan şişe taşıyabilir; bir kısmı Edirnekapı'dadır ve Edirnekapı
çok uzaktır, Kemerburgaz'daki bir villanın çalışma odasına.
Adil Binbaşının bastığı mayının üzerinde 'made in Italy' yazıyordu
İngilizce. Ama döşeyen eller İngilizce veya Latince değil Kürtçe
konuşuyordu ve Kürtçe de 'mayın' kelimesinin nasıl söylendiği önemli
değildi, taşıdığı anlam ihanetti nasıl olsa.
Kimseyi haklı veya haksız bulmayan kalemler, hakkı yazar sonra, hak
için ölenlerin inadına.
Böylece hakkı, batıla pazarlar aynı sabıkalı eller ve kalemler, aynı
hayâsız fuhuş için.
Ne gariptir ki bu kalleş ellerin döşediği mayınlara daima anayasal
yolculuklara çıkanlar basar. Onlar ki; bu yolculuğa siyasal veya
mukaddes yolculuklar yapılabilsin diye çıkarlar.
Yazıklar olsun, baktıkları kırık camlı siyasal gözlükleri ile ödenen
bedellerin mukaddesatını göremeyenlere.
Yazıklar olsun!
DİL KAVGANIN VE İHANETİN SEBEBİ MİDİR YOKSA ARACI MI?
Korku salan ve öfke çağrıştıran meselelerin parçaları değil, esas
gerekçeleridir aslında Türkçe dışındaki başka diller.
Dil özgür olunca, Özgürlük dil olur artık ve bütün bölünmeler böyle başlar.
Özgürlük daima yeni sınırlar ister.
Okul der, ayrı olsun.
Bürokrasi der, bu dilde anlayamıyorum ayrı olsun.
Bayrak der sonra, ayrı olsun dilim ayrı nasılsa, ben de ayrıyım ve bu
da varlığımın sembolüdür.
Toprak der arkasından, ayrı olsun birazını bana ver, nasıl olsa daha
önce dilinin, özgürlüğünün birazını vermedin mi?
Hem ne olacak, birazcık topraktan ne çıkar biz kardeş değil miyiz?
Özgürlük paylaşılmaz oysa.
Birinin özgür olduğu yerde, diğeri özgür olanın kurallarını ve
özgürlüğünü tehdit edinceye kadar özgürdür.
Yani dilin de kişinin de özgürlüğü esas mülk sahibinin özgürlüğünü ve
geleceğini tehdit edene kadardır.
Sonrası anarşi, sonrası terör, sonrası bölücülük, kahpelik ve
ihanettir. Sonra arkadan vurmalar ve mayın döşemeler başlar yollara ve
zihinlere.
Ama her hal ve şart altında, tüm bölücülerin yardım ve yataklığa
ihtiyaçları vardır. Gizli olmalıdır, yardım ve yataklık, sinsice.
Kimse fark etmeden yapılmalıdır, Türkçe konuşmalıdır ama aslında başka
dilde anlaşılmalıdır.
Acındırmalıdır ama aslında acımadan katletmelidir, dili, egemenliği ve
onun bekçilerini.
Yardım ve yataklık yapanın da yardıma ihtiyacı vardır.
Dışarıdan.
Çok uzaktan, denizler ve tarihler ötesinden. Eski kinlerden ve
hesaplardan ve o hesapların sahiplerinden beslenir yataklık yapan.
Para alır, vaat alır, AFERİN alır.
Bu eski ve çok ağır bir mektuptur.
Türk bağımsızlığını koruyanların kanları ile yazılmıştır.
Ne suya salınan bir şişenin ve nede kuşkanadının taşımaya gücü yeter;
karabaşlı kartal olsa nafile.
Başlığı binlerce yıl önce atılmıştır ve Edirnekapıda'ki şehit
mezarlarının taşları üzerine yazılmaya devam etmektedir.
Emin olun binlerce yıl daha yazılmaya devam edecektir.
Türkçenin sahipleri yaşadıkça bu kanlı mektup yazılmaya devam
edecektir çünkü Türkçenin ve onun sahiplerinin özgür yaşamasını
istemeyenler, yollara ve zihinlere mayın döşemeye, parçalamak ve
bölmek için çabalamaya, parçalamaya çalışanlara yardım ve yataklık
etmeye devam edeceklerdir.
Bu eski mektup bir yazıttır aslında Türk'ün var oluş destanıdır,
binlerce yıldır yaşlı dünyanın bağrına saplı kaidelere ve mezar
taşlarına yazılır.
Yazanlar asla diz çökmezler ve kimseye yalvarmazlar.
Kimsenin toprağını, dilini veya özgürlüğünü istemezler ve kendilerinin
olanı da kimseye vermezler.
Bu bir mektuptur.
Vatan, Bayrak ve Onur üzerine yazılmıştır.
Vatansızlar, dilsizler, hainler, bölücüler ve toprak hırsızları gibi
aczi ve acınmayı anlatmaz.
Var olduğu yerde kendinden gayri herşeyi önemsizleştiren, vatan ve
bayrak aşkını anlatır.
Onurlu ve egemen ölebilmenin, onursuzca ve esir yaşamaktan daha önemli
olduğunu anlatır.
Asla diz çökmeyeceğimizi anlatır.
Yüreği olan varsa gelsin de çöktürsün diye, Yüreği olan varsa okusun
diye yazılmıştır.
'VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN'
Kaynak: OKTAY YILDIRIM (Gazi)
Reklamlar
-
04 Ağustos 2006, 14:30
#2
yazan kardeşimizin eline sağlık son günlerde barış çağrısı yapan malum kişiye en güzel cevabı vermiş daha çok yazardım ama siyeset konuşmak yasak
yayınlayan arkadaşada teşekkürler..
-
04 Ağustos 2006, 15:57
#3
Aglamaya basladim en kotusude staj yaptigim firmada herkes bana bakti. Gozlerim kirmizi kirmizi oldu Paylasim icin tesekkurler son sovalye
-
04 Ağustos 2006, 16:26
#4
Allaha şükür ki o kahpelere karşılaşma ve leşlerini görme şansım oldu. Bu vatan için ne yapsak azdır.
Ben kendime göre bir skor tabelası tutuyorum ve şu anda 3-0 öndeyim.
Bi daha çağırırlarsa seve seve tekrar giderim.Yakında kardeşimde gidecek ve o da görevini layıkı ile yapacak....
Barıştan , kardeşlikten bahseden yüzsüzler , en fazla bölücülük propagandası yapanların başında geliyor.....
FAZER FZ-1 OLACAK YAKINDA......
-
04 Ağustos 2006, 17:15
#5
dostum gardaşım yapma bize böyle artık bu yürek eskisi kadar dayanıklı değil eskisi kadar dirençli değil yufkalaştı artık göz pınarıyla yüreğin arasındaki irtibata daha fazla artık...
gözünü sevem yapma...
BU ARADA BU VATANI PARÇALAMAYI DÜŞÜNEN BU ÜLKEDE YAŞADIĞI HALDE İHANET EDEN VE BU ÜLKEYE AİT DAVRANMAYAN HERKEZİ KINIYORUM... LANETLİYORUM...
[B][COLOR="Red"]AĞIRADAM...[/COLOR][/B] [COLOR="Blue"][B]SAVAŞ BİÇER İSTANBUL A Rh (+) HONDA TRANSALP XL 650V[/B][/COLOR] [COLOR="Red"][B]SAVAŞ-BARIŞ-ULAŞ KURTULUŞA KADAR SAVAŞ....[/B][/COLOR]
-
04 Ağustos 2006, 17:49
#6
valla tüylerim diken diken oldu okurken. paylaşan arkadaşa teşekkürler.
biraz yabancı kalmışım yılmaz erdoğanın yazısını okumadım nerden bulabilirim kalan yorumları okuduktan sonra yapmak isterim.bilen arkadaşlar yönlendirirse sevinirim.
Sözkonusu vatan ise gerisi teferruattır.
-
04 Ağustos 2006, 21:12
#7
Lanet olsun bu vatanı parçalamaya, sahiplenmeye çalışanlara ve onların satılık köpeklerine bin kere lanet olsun. Şunu unutmayın bu vatanı koruyacak yüzbinlerce Atatürk genci var ayağınızı denk atın gafiller, hainler, ezeli düşmanlar.
Anadilini kaybedersen bağımsızlığını da tamamen kaybedeceksin. Dilini kaybeden toplumlar köle olmaya mahkumdurlar.
Mustafa Kemal ATATÜRK
-
04 Ağustos 2006, 21:24
#8
Kaplamış yurdumun afakını madem şüheda,
Varsın olsun kalanın uğruna Asım da feda,
Hem gaza,hem de şehadet,ne saadet bu derim,
Ciğerim yansa da, söndürmek için azmederim...
Mehmet Akif ERSOY
NOT:Benim adım Asım...
-
04 Ağustos 2006, 22:02
#9
Lanet olsun bu vatanı parçalamak için onlarca yıl öncesinden plan yaparak canla başla çalışanlar varken gaflet içinde yaşayan ve lafa gelince vatan sevgisini kimseye bırakmayan hainden beter vatan evlatlarına...
May the Force be with McLaren Mercedes
-
04 Ağustos 2006, 22:07
#10
ilk cümlelerde yamuldum
gerisini okuyamadım
-
04 Ağustos 2006, 23:18
#11
paylasim icin tesekkurler. her bir cümlenin sonuna kadar hakkini vermissin.
O ve onun gibi ( ) ler binlerce vatan evladi ölürken kili kipirdamaz ama kendilerinden birine bir sey oldugu zaman felaket tellalligi ve vicdan sömürüsü yaparlar.
insallah bu satirlar ulasmasi gereken kisilere ulasmistir.
-
05 Ağustos 2006, 00:35
#12
Forumdan Uzaklaştırıldı
trenox adlı üyeden alıntı
valla tüylerim diken diken oldu okurken.
paylaşan arkadaşa teşekkürler.
biraz yabancı kalmışım yılmaz erdoğanın yazısını okumadım nerden bulabilirim kalan yorumları okuduktan sonra yapmak isterim.bilen arkadaşlar yönlendirirse sevinirim.
Konu Dışı'nda YORUMSUZ başlığı ile yayımlandı..
-
05 Ağustos 2006, 00:50
#13
babacığım affına sığınarak bi siteden indirdiğim şiiri bende göndermek istedim,umarım bana kızmazsın.herkese saygılar...
YAMAN TÜRK
BUNCA YILDIR SANA GARDAŞIM DEDİM,
DEDİM AMA BEN SÖYLEDİM,BEN DİNLEDİM,
SEN BU GARDAŞLIĞIN KIYMETİNİ BİLMEDİN,
BAHÇELERDE GÜLLERİN AÇMADAN SOLSUN
SENİN GİBİ HAİN GARDAŞ OLMAZ OLSUN
GÜNDÜZ KOMŞU, GECE DÜŞMAN OLDUN
GELİP KUNDAKTAKİ BEBELERİ VURDUN
NE VİCDANIN SIZLADI,NEDE PİŞMAN OLDUN
BAHÇELERDE GÜLLERİN AÇMADAN SOLSUN
SENİN GİBİ HAİN GARDAŞ OLMAZ OLSUN
İNSAN DEMEZKEN SANA İRAN,IRAK,SURİYE
KUCAK AÇTI,EKMEK,AŞ VERDİ TÜRKİYE
BRE NANKÖR,İHANET OLURMU BU VATANA
BAHÇELERDE GÜLLERİN AÇMADAN SOLSUN
SENİN GİBİ HAİN GARDAŞ OLMAZ OLSUN
ASKERE,POLİSE KURŞUN ATAN SENSİN
NAZLI HİLALE KAŞLARINI ÇATAN SENSİN
BU TOPRAĞI KARIŞ KARIŞ SATAN SENSİN
BAHÇELERDE GÜLLERİN AÇMADAN SOLSUN
SENİN GİBİ HAİN GARDAŞ OLMAZ OLSUN
GÖKYÜZÜNDE MELEKLER OLSUN ŞAHİT
HAYKIRIYOR YERDEN BİNLERCE ŞEHİT
YA SAHİP OL VATANA,YADA DEFOL GİT
BAHÇELERDE GÜLLERİN AÇMADAN SOLSUN
SENİN GİBİ HAİN GARDAŞ OLMAZ OLSUN
ÇOĞU BULMAK İÇİN AZA KANAAT ET
DOĞRULUKLA YARIŞ,BİRLİĞE GAYRET ET
TÜRKSEN ÖVÜN….DEĞİLSEN İTAAT ET
BAHÇELERDE GÜLLERİN AÇMADAN SOLSUN
SENİN GİBİ HAİN GARDAŞ OLMAZ OLSUN
GENÇ OZANIM YÜREĞİM,TAŞIMIYOR ZİLLETİ
DEVLET MİLLET ELELE,BİTİRECEĞİZ BU İLLETİ
YETER Kİ UYANSIN ŞAHLANSIN,TÜRK MİLLETİ
BAHÇELERDE GÜLLERİN AÇMADAN SOLSUN
SENİN GİBİ HAİN GARDAŞ OLMAZ OLSUN
-
05 Ağustos 2006, 01:04
#14
bu mektup yılmaz erdoğana ve o şekilde düşünenlere ki tvlerde çok var tokat olsun. kiminle ne barışı ne yalvarması ne durdurması.bu vatanı bölmek isteyene de,bölmeye destek olanlara da,bunu düşünenlere de yazıklar olsun. terör ve teröre destek olmaya çalışanlar da, Türkiye de yaşamayı haketmeyen hainler bu ülkeden defolsun gitsin.
Sözkonusu vatan ise gerisi teferruattır.
-
05 Ağustos 2006, 01:08
#15
Forumdan Uzaklaştırıldı
HAYALBUYSA adlı üyeden alıntı
Allaha şükür ki o kahpelere karşılaşma ve leşlerini görme şansım oldu. Bu vatan için ne yapsak azdır.
Ben kendime göre bir skor tabelası tutuyorum ve şu anda 3-0 öndeyim.
Bi daha çağırırlarsa seve seve tekrar giderim.Yakında kardeşimde gidecek ve o da görevini layıkı ile yapacak....
Barıştan , kardeşlikten bahseden yüzsüzler , en fazla bölücülük propagandası yapanların başında geliyor.....
Yanlış anımsamıyorsam EFE' lerde askerlik yaptın. EFE' leri kurmak ve emekliliğime az bir zaman kala yine EFE'lerde görev yapmak gibi bir ayrıcalığa sahibim. Bundan da mutluluk duyuyorum. Buranın zahmetini anlatmama gerek yok.
SAVASXXL adlı üyeden alıntı
dostum gardaşım yapma bize böyle artık bu yürek eskisi kadar dayanıklı değil eskisi kadar dirençli değil yufkalaştı artık göz pınarıyla yüreğin arasındaki irtibata daha fazla artık...
gözünü sevem yapma...
BU ARADA BU VATANI PARÇALAMAYI DÜŞÜNEN BU ÜLKEDE YAŞADIĞI HALDE İHANET EDEN VE BU ÜLKEYE AİT DAVRANMAYAN HERKEZİ KINIYORUM... LANETLİYORUM...
Haklısın Savaş. Eskisi gibi metanetli değiliz artık, dayanmıyor yürek ve göz pınarlarına söz geçmiyor. İsyan ediyor olan bitene insan ama çoğunlukla elden bir şey gelmiyor. Asıl ıstırapta burada zaten. Ama Oktay kardeşim güzel yanıtlamış. Site dostlarının duyarlı olduğunu biliyorum ama paylaşmak istedim..
-
05 Ağustos 2006, 01:24
#16
beyler bende aynı vatanın evladı olarak bu şehit haberleri bitsin istiyorum...ama savaşlar şerefli haysiyetli olur...savaşların bir onuru vardır...bunları düşman yerine bile koyamıyorum...bu kahpe dölü kahpeler...bu Kuzey Irağın akbabaları geçmişsiz geleceksiz ırkın evladları soysuzlar dağlarda hayvanların bile yaşamadığı inlerde ait oldukları yerlerde Amerikan yardımları ve Rusların verdiği silahlarla Mehmetçiğe kurşun sıkamıyorlar...bu kadar şerefli düşman değiller çünkü...mayın döşeyip kaçıyorlar kuyruklarını arkalarına kıstırıp...soysuz oğlu soysuz nursuz pezevenkler kafir oğlu imansızlar...ne anaları belli ne babaları...
Gerçekler acıdır/Metehandro acıtır//Pinokyo/BMX/Star103/Cobra105/Dt125/İnnova125/Lıberty200/Ybr125/CBF150/PCX/Activa/Inazuma/NC700S/750S/750 X/750SDCT
(1992/2020) Köftestar&Pandastar&Banstar
-
05 Ağustos 2006, 01:26
#17
Forumdan Uzaklaştırıldı
HADİ DEFOL
Arsızca yurdumdan hak isteyen
Vatanın oldu mu? gurbetin var mı?
Kuş kadar beyninle bir tarihe git
Hiç çadır kurdun mu? Devletin var mı
Varlığın millete veriyor zarar
Var mı senden gelen yurduma yarar
Def edileceksin alındı karar!
Benle yaşamaya senedin var mı?
-
05 Ağustos 2006, 01:31
#18
baba hala uyumamışsın odanın ışığı yanıyo,yazılar için teşekkürler..
-
05 Ağustos 2006, 01:34
#19
-
05 Ağustos 2006, 17:02
#20
mete_han adlı üyeden alıntı
beyler bende aynı vatanın evladı olarak bu şehit haberleri bitsin istiyorum...ama savaşlar şerefli haysiyetli olur...savaşların bir onuru vardır...bunları düşman yerine bile koyamıyorum...bu kahpe dölü kahpeler...bu Kuzey Irağın akbabaları geçmişsiz geleceksiz ırkın evladları soysuzlar dağlarda hayvanların bile yaşamadığı inlerde ait oldukları yerlerde Amerikan yardımları ve Rusların verdiği silahlarla Mehmetçiğe kurşun sıkamıyorlar...bu kadar şerefli düşman değiller çünkü...mayın döşeyip kaçıyorlar kuyruklarını arkalarına kıstırıp...soysuz oğlu soysuz nursuz pezevenkler kafir oğlu imansızlar...ne anaları belli ne babaları...
söz yetersiz kalır..
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
Bu Konudaki Etiketler