milletimizde mevcut ünvan hastalığı
Reklamlar
-
22 Ağustos 2018, 22:35
#1
bizim millette bir hastalık var, bir toplulukta mutlaka mesleğini belirtme ihtiyacı hissediyorlar. hatta öyle ki isminin başına dr. av. bilmem ne ekleyerek mesleki statü sahibi olduklarını muhakkak gözünüze sokarlar.
acaba diyorum toplum mu bu insanları bu hale getiriyor?
size birkaç hafta önce yaşadığım bir olayı anlatayım. motor ile gezerken bir beldede mola verdik. kahvede çay içerken köylü eşraf bizi soru yağmuruna tuttu. ısrarla mesleğimi sordular, söylemedim. neyse muhabbetin sonunda çok sıkıştırdılar, dayanamadım "maliyede çalışıyorum" dedim. herkes bir toparlandı. bakkal sahibi de demez mi: "e önceden söyleseydin de sana saygı duysaydık" tepem attı. dedim "amca ben insanım. bana insan olduğum için saygı göster"
demem o ki toplumda müthiş bir statü çılgınlığı mevcut. en ufak bir makamı işgal eden kaf dağına çıkıveriyor. en ufak meslek sahipleri kendilerini vazgeçilmez sanıyor.
bilmezler mi ki MEZARLIKLAR VAZGEÇİLMEZ İNSANLAR İLE DOLUDUR.
insana insan olduğu için değer verilir. karakterine göre saygı duyulur.
Reklamlar
-
22 Ağustos 2018, 23:03
#2
Dağdaki çobanla benim oyum bir mi?
Diyen zevatı hatırladınız mı?
Tabiki bir değil bunu hepimiz biliyoruz. Dağdaki çobanın oyu ve memlekete sağladığı katkı bunu diyen zevatın yanında çooook daha fazla..
Haa sahi,bu lafı diyenin memlekete katkısını ,kimsenin yapmayıp onun yaptığı şeyin ne olduğunu bilen var mı?
-
22 Ağustos 2018, 23:10
#3
3. Dünya ülkelerinde öyle biraz.
Makamın karşısında ezilir bükülür.
Makam kaybolduğunda ise umrunda olmaz.
Değişik versiyonları mevcut.
Kafenin önüne motosiklet çekmek de bir versiyonu.
Gösteriş için lüks araç ve saat almak ta...
Telefon hastalığımız zaten malum...
Amerika'da da rapçiler sporcular falan öyledir.
Sarayımız da öyle... Ekonomik olarak ağızlarına baksak ta beyaz sarayın ve Elysee sarayının toplamının beş katı büyük sarayımız var.
İtibar değil de sonradan görme meselesi...
Makam aracı hastalığımız da malum.
Tepki vermediğimize göre sorun olarak görmüyoruz demek ki. Yani yerleşmiş bir sorun.
Anlayışı kıt üç beş yandaş atlar şimdi, "Türkiye'yi kötüleme" diye...
-
22 Ağustos 2018, 23:35
#4
hasmet adlı üyeden alıntı
3. Dünya ülkelerinde öyle biraz.
Makamın karşısında ezilir bükülür.
Makam kaybolduğunda ise umrunda olmaz.
Değişik versiyonları mevcut.
Kafenin önüne motosiklet çekmek de bir versiyonu.
Gösteriş için lüks araç ve saat almak ta...
Telefon hastalığımız zaten malum...
Amerika'da da rapçiler sporcular falan öyledir.
Sarayımız da öyle... Ekonomik olarak ağızlarına baksak ta beyaz sarayın ve Elysee sarayının toplamının beş katı büyük sarayımız var.
İtibar değil de sonradan görme meselesi...
Makam aracı hastalığımız da malum.
Tepki vermediğimize göre sorun olarak görmüyoruz demek ki. Yani yerleşmiş bir sorun.
Anlayışı kıt üç beş yandaş atlar şimdi, "Türkiye'yi kötüleme" diye...
Hocam seninde yazıp yazıp "Şimdi biri çıkar şöyle der" diyerek noktayı koyman, "Peşin haklı olmak" hissiyatı falan mı
Yazdığın yazı "Ben eleştiricem, bana cevap vereni de bozucam haberiniz olsun." ile bitiyor net, ya da ben öyle algıladım.
Şimdi bu tepkimden dolayı beni iktidar sevici ilan edip sosyal linç kurbanı etme ihtimaline karşı, "Hayır iktidar sevicisi değilim" diye not düşsem mi ? Düşmesem mi ? Bilemedim
-
22 Ağustos 2018, 23:43
#5
MrMud adlı üyeden alıntı
Hocam seninde yazıp yazıp "Şimdi biri çıkar şöyle der" diyerek noktayı koyman, "Peşin haklı olmak" hissiyatı falan mı
Yazdığın yazı "Ben eleştiricem, bana cevap vereni de bozucam haberiniz olsun." ile bitiyor net, ya da ben öyle algıladım.
Şimdi bu tepkimden dolayı beni iktidar sevici ilan edip sosyal linç kurbanı etme ihtimaline karşı, "Hayır iktidar sevicisi değilim" diye not düşsem mi ? Düşmesem mi ? Bilemedim
Seni akepeli seniiiiiiiiii. Şaka bir yana kamuda çalışıyorum ve bi yeri kaçak inşaat yaptığı gerekçesi ile şikayet eden bir doktorumuz dilekçenin altına kocaman “ruh ve sinir hastalıkları uzmanı uzman dr. .....” diye yazarak şikayette bulunmuştu. Baya bir garipsedim yani ne alaka bi yeri şikayet ediyoesun. ama bu tür durumlar hakkaten çok oluyor her alanda
-
22 Ağustos 2018, 23:48
#6
enescanatar adlı üyeden alıntı
Seni akepeli seniiiiiiiiii. Şaka bir yana kamuda çalışıyorum ve bi yeri kaçak inşaat yaptığı gerekçesi ile şikayet eden bir doktorumuz dilekçenin altına kocaman “ruh ve sinir hastalıkları uzmanı uzman dr. .....” diye yazarak şikayette bulunmuştu. Baya bir garipsedim yani ne alaka bi yeri şikayet ediyoesun. ama bu tür durumlar hakkaten çok oluyor her alanda
Vallahi ben de fena ifrit oluyorum, hele ki bu tartışmaya başladığında "Öğretmenim ben!" Tayfası beni kudurtuyor, bende direkt "Geçen haberlerde 12 yaşında öğrencisini cinsel taciz eden öğretmen duymuştum, senin öğretmen olman ile benim bu haberden bahsetmemin konuyla ne alakası var?" tarzı "Mind F.ck" bir cümle kuruyorum, işin içinden hiç çıkamıyoruz
+299 Gitmek cesaret ister, Enduro yapmak yetenek.
Cesaret aptalda da var, ama yetenek herkeste yok...
-MrMud
-
22 Ağustos 2018, 23:48
#7
-
22 Ağustos 2018, 23:50
#8
Samet Ağır adlı üyeden alıntı
Dağdaki çobanla benim oyum bir mi?
Diyen zevatı hatırladınız mı?
Tabiki bir değil bunu hepimiz biliyoruz. Dağdaki çobanın oyu ve memlekete sağladığı katkı bunu diyen zevatın yanında çooook daha fazla..
Haa sahi,bu lafı diyenin memlekete katkısını ,kimsenin yapmayıp onun yaptığı şeyin ne olduğunu bilen var mı?
hiç hoş bir laf değildi. irrite edici idi. fakat dağdaki çoban öyle bir hareket ediyor ki, sanki "ben o kadını haklı çıkaracağım" dercesine..
toplumda herkesin rolü farklıdır. çoban hayvan otlatır, ülkeye değer katar. doktor hasta muayene eder, insanlığa fayda sağlar. şoför mal taşır, ihtiyaçlarımızı karşılar. burada kimse kimseden üstün değildir. herkes görevini layıkıyla yerine getirirse tadından yenmez bir durum ortaya çıkar.
çobanı, doktoru, şoförü karakterine göre değerlendirmemiz gerekiyor, mesleğine göre değil..
-
23 Ağustos 2018, 00:17
#9
MrMud adlı üyeden alıntı
Hocam seninde yazıp yazıp "Şimdi biri çıkar şöyle der" diyerek noktayı koyman, "Peşin haklı olmak" hissiyatı falan mı
Yazdığın yazı "Ben eleştiricem, bana cevap vereni de bozucam haberiniz olsun." ile bitiyor net, ya da ben öyle algıladım.
Şimdi bu tepkimden dolayı beni iktidar sevici ilan edip sosyal linç kurbanı etme ihtimaline karşı, "Hayır iktidar sevicisi değilim" diye not düşsem mi ? Düşmesem mi ? Bilemedim
Haklısınız. Peşin hüküm içeriyor makul sebeplerle katılmayan herkes için... Bir dahaki sefere dikkat edeceğim.
Sadece bu tip eleştirileri dile getirenleri "ülkesini kötüleyen vatan haini" olarak etiketlemeye çalışan üç-beş densize yönelik yazmıştım. Ancak o yüzsüzler zaten üstüne alınmıyor, bilakis alakası olmayan makul insanlar üstüne alınıyor.
O yüzden uzak durmakta fayda var. Teşekkürler uyarı için.
-
23 Ağustos 2018, 00:33
#10
İşim geregi savcilarla çalışıyorum. Savcilarda genelde şöyle bir durum var. En azindan benim çalıştıklarim. Dışarıda mesleklerini soylemekten kacinirlar. Çünkü bizim toplumumuz aman isimiz duser diye sanki kralmis gibi davranıyor. Savcilar da bu durumdan hazetmiyor. Bizim insanimizdan kaynaklanıyor yani.
-
23 Ağustos 2018, 01:07
#11
hasmet adlı üyeden alıntı
3. Dünya ülkelerinde öyle biraz.
Makamın karşısında ezilir bükülür.
Makam kaybolduğunda ise umrunda olmaz.
Değişik versiyonları mevcut.
Kafenin önüne motosiklet çekmek de bir versiyonu.
Gösteriş için lüks araç ve saat almak ta...
Telefon hastalığımız zaten malum...
Amerika'da da rapçiler sporcular falan öyledir.
Sarayımız da öyle... Ekonomik olarak ağızlarına baksak ta beyaz sarayın ve Elysee sarayının toplamının beş katı büyük sarayımız var.
İtibar değil de sonradan görme meselesi...
Makam aracı hastalığımız da malum.
Tepki vermediğimize göre sorun olarak görmüyoruz demek ki. Yani yerleşmiş bir sorun.
Anlayışı kıt üç beş yandaş atlar şimdi, "Türkiye'yi kötüleme" diye...
mesela arnold emmiden örnek verek , valiliği bırakınca yüzüne bakmıyordur kimse heykelinin önünde uyuduğuna göre.
-
23 Ağustos 2018, 01:58
#12
Gösterişi herkes sever, herkes unvan sahibi olmak ister bu gayet normal. "Ben doktorum, bilmem neyim en çok ben konuşurum siz dinlersiniz" gergin pasif agresif, çakma entel tipler Türkiye'de çok yaygın. Diploma almak mesleğinde hiç kimseyi usta yapmaz, sadece diploma sahibi yapar ve bu Türkiye'de çok ucuz. Bazı mesleklerin diploması sadece maaşı düşünelerek edinildiği için insanlar mesleklerinde yeterince istekli, başarılı olamıyorlar, ülkenin okumuşu da vizyonsuz.
Hasmet hoca'yı bazı konularda eleştirsem de kendisine katıldığım çok konu var, bu da onlardan biri.
Not; Doktor sadece bir örnektir.
-
23 Ağustos 2018, 02:26
#13
SlimShady1 adlı üyeden alıntı
Gösterişi herkes sever, herkes unvan sahibi olmak ister bu gayet normal. "Ben doktorum, bilmem neyim en çok ben konuşurum siz dinlersiniz" gergin pasif agresif, çakma entel tipler Türkiye'de çok yaygın. Diploma almak mesleğinde hiç kimseyi usta yapmaz, sadece diploma sahibi yapar ve bu Türkiye'de çok ucuz. Bazı mesleklerin diploması sadece maaşı düşünelerek edinildiği için insanlar mesleklerinde yeterince istekli, başarılı olamıyorlar, ülkenin okumuşu da vizyonsuz.
Hasmet hoca'yı bazı konularda eleştirsem de kendisine katıldığım çok konu var, bu da onlardan biri.
Not; Doktor sadece bir örnektir.
doğrudur, işini severek yapan insan sayısı az. insanlar ya parası için, ya da statü sahibi olmak için meslek seçiyorlar. dolayısıyla toplum işini sevmeyen insanlarla dolu. bu da genel bir mutsuzluk ve huzursuzluk sebebi.
-
23 Ağustos 2018, 08:17
#14
hokahey adlı üyeden alıntı
doğrudur, işini severek yapan insan sayısı az. insanlar ya parası için, ya da statü sahibi olmak için meslek seçiyorlar. dolayısıyla toplum işini sevmeyen insanlarla dolu. bu da genel bir mutsuzluk ve huzursuzluk sebebi.
Çünkü yeterince kazanmıyorlar.
Fakirlik aslında çok ciddi bir sorun. Kötü eğitim, kötü hayat şartları sadece olayın bir yüzü. İnsanlar para ile onuru karıştırmaya başlıyorlar.
Eskiden kiradayken tuvaletin sifonu bozuldu. Ev sahibi şehir dışında olduğu için biri gelip yaptı. Yarım saat, en fazla 45 dakika sürdü. $260 fatura yolladı adam ev sahibine. Velhasıl kim olursa olsun, harcadığı vaktin bir önemi ve karşılığı var. Bu adam basit işler yapan bir sıhhi tesisatçı olmaktan niye gocunsun ki. Çok rahat yaşar ve geçindirir ailesini.
Türkiye'de, eğitime ciddi vakit ayırmış olmasına, "saygın" görülen bir meslek sahibi olmuş olmasına rağmen istediği kadar iyi kazanamayan biri de makamını kullanarak ezmeye çalışabiliyor etrafındakileri, bir nevi ekstra avantaj edinmeye çalışıyor. En basit gördüğüm örneği üniversitedeki öğretim üyeleridir. Çok ilginçtir, yurt dışında eğitim almış ODTÜ, Boğaziçi, Bilkent öğretim üyeleri, küçük şehirdeki üniversitelerdeki öğretim üyelerinden genelde daha rahat ve kaprissizdir.
Bir de toplum olarak kabullenmiş durumdayız bunu. Açıktan söylemesek te, bir insanın değerini, kazandığı para ile ölçüyoruz. Kendimiz öyle düşünmesek bile genel olarak bu böyle. O yüzden ortamda yetişen çoğu insan da bu değerlerle büyüyor.
Fiyatı yüksek olduğu için, herkes ulaşamadığı için, düzgün bir araba, pahalı bir akıllı telefon, vs. türü emtia neredeyse genç insanların amacı haline gelmiş durumda... Halbuki bunlara herkes ulaşabilseydi, prestij veya statü sembolü olmazlardı. Çok zengin olmasına rağmen Honda kullanan, Seiko takan, basit bir telefon kullanan o kadar çok tanıdığım var ki.
Kimse Superduke kullanıyorum diye yüzüme bakmıyor burada. Çünkü pizza kuryesi olarak çalışan bir insanın ulaşabileceği bir araç. Görüp "güzel motosiklet" diyenler de yine güzel motosiklet meraklısı ve sahibi tipler.
-
23 Ağustos 2018, 12:07
#15
Süper Moderatör
Kartvizitine okuduğu okulu yazan mühendis gördüm ben.
Xxxx Xxxxxx
Elektrik Mühendisi
(İTÜ)
Yazıyordu resmen
-
23 Ağustos 2018, 12:36
#16
Dolandırıcılarda bu ünvanları kullanarak dolandırıyorlar, akıllanmaz bizim millet.
-
23 Ağustos 2018, 15:47
#17
Ögrenci misin yavrum sorusuna
Bilgisayar mühendisliği ingilizce
diye cevap veren çocuğu gördükten sonra pek bir şeyin değişmeyeceğine inanmıştım.
-
23 Ağustos 2018, 16:26
#18
hasmet adlı üyeden alıntı
Çünkü yeterince kazanmıyorlar.
Fakirlik aslında çok ciddi bir sorun. Kötü eğitim, kötü hayat şartları sadece olayın bir yüzü. İnsanlar para ile onuru karıştırmaya başlıyorlar.
Eskiden kiradayken tuvaletin sifonu bozuldu. Ev sahibi şehir dışında olduğu için biri gelip yaptı. Yarım saat, en fazla 45 dakika sürdü. $260 fatura yolladı adam ev sahibine. Velhasıl kim olursa olsun, harcadığı vaktin bir önemi ve karşılığı var. Bu adam basit işler yapan bir sıhhi tesisatçı olmaktan niye gocunsun ki. Çok rahat yaşar ve geçindirir ailesini.
Türkiye'de, eğitime ciddi vakit ayırmış olmasına, "saygın" görülen bir meslek sahibi olmuş olmasına rağmen istediği kadar iyi kazanamayan biri de makamını kullanarak ezmeye çalışabiliyor etrafındakileri, bir nevi ekstra avantaj edinmeye çalışıyor. En basit gördüğüm örneği üniversitedeki öğretim üyeleridir. Çok ilginçtir, yurt dışında eğitim almış ODTÜ, Boğaziçi, Bilkent öğretim üyeleri, küçük şehirdeki üniversitelerdeki öğretim üyelerinden genelde daha rahat ve kaprissizdir.
Bir de toplum olarak kabullenmiş durumdayız bunu. Açıktan söylemesek te, bir insanın değerini, kazandığı para ile ölçüyoruz. Kendimiz öyle düşünmesek bile genel olarak bu böyle. O yüzden ortamda yetişen çoğu insan da bu değerlerle büyüyor.
Fiyatı yüksek olduğu için, herkes ulaşamadığı için, düzgün bir araba, pahalı bir akıllı telefon, vs. türü emtia neredeyse genç insanların amacı haline gelmiş durumda... Halbuki bunlara herkes ulaşabilseydi, prestij veya statü sembolü olmazlardı. Çok zengin olmasına rağmen Honda kullanan, Seiko takan, basit bir telefon kullanan o kadar çok tanıdığım var ki.
Kimse Superduke kullanıyorum diye yüzüme bakmıyor burada. Çünkü pizza kuryesi olarak çalışan bir insanın ulaşabileceği bir araç. Görüp "güzel motosiklet" diyenler de yine güzel motosiklet meraklısı ve sahibi tipler.
haklısınız. insanlar ulaşamadığı eşyaların hayali ile yaşıyor ve ulaşma imkanı olduğu zaman hiçbir fırsatı kaçırmak istemiyorlar.
toplumda tüm olumsuz davranışların sebebi bana göre sosyal adaletsizlik. sosyal adalet olmadığı zaman insanlar
evrensel ahlâkî değerleri rahatlıkla bir kenara bırakabiliyorlar. hani hep bahsederiz, eskiden şöyle iyiydi, böyle güzeldi diye; eskiden bu kadar çeşitli eşya yoktu. insanlar fakirdi ama mutlu idi. fakirlikte birleşiyorduk.
şu anda ürün çeşidi arttı. ihtiyaçlar arttı. kapitalizm gırtlağımıza kadar eşya ile doldurmak emri veriyor. reklamlarla sürekli bir alışveriş yapma isteği pompalanıyor.
bunlara ulaşamayan insanların yapamayacağı şey yok maalesef.
-
23 Ağustos 2018, 21:07
#19
hasmet adlı üyeden alıntı
Sadece bu tip eleştirileri dile getirenleri "ülkesini kötüleyen vatan haini" olarak etiketlemeye çalışan üç-beş densize yönelik yazmıştım. Ancak o yüzsüzler zaten üstüne alınmıyor,
Sizde etiketleme konusunda onlardan aşağı kalmıyorsunuz.
-
23 Ağustos 2018, 21:22
#20
toplum içindeki bireylerin eğitim seviyesi birbirinden uzak olduğu için ünvanları belirtme ihtiyacı doğmuş olabilir. örneğin yukarıdaki belirtildiği üzere avukat ya da doktor olan kişi dilekçe yazdığı zaman sonuna kadar hakkın arkasından uğraşabilirken. eğitimsiz bir kişi ise alelade bir hak yenmesi durumunda ne yapacağını bilemeyip yılabilir.
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)