asıl beni deli eden, "farkındalık nedir" sorusu. şimdi ben varlığımın farkında isem, farkında olmak nedir? yoksa biz farkında olduğumuzu sanan zavallı yaratıklar mıyız?
var mı cevabı olan?
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır
Okumaktan murat ne
Kişi Hak'kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru ekmektir
Okudum bildim deme
Çok taat kıldım deme
Eğer Hak bilmez isen
Abes yere gelmektir
Dört kitabın mânâsı
Bellidir bir elifte
Sen elifi bilmezsin
Bu nice okumaktır
Yiğirmi dokuz hece
Okursun uçtan uca
Sen elif dersin hoca
Mânâsı ne demektir
Yunus Emre der hoca
Gerekse bin var hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir
YUNUS EMRE
neil youngdan dead man theme dinliyor iken,
waitsden gun street girl ardından
3 duble vodka limon devirmişken (teşbihte hata olmasın 330 cc dir bir tanesi,
beşiktaş da maça çıkmamış iken,
sırf siğe cevap vereyim deyü arzı endam eyledim,
düşünen insan ve düşündüğünü düşünen insan.
bu kavramlar önemli,
misal bilgisayar oyunu oynarken eşyalara takılan npc (non playing character) ler ne kadar can sıkıcı ise etrafımızda yığın olarak nitelenen çokluk ve pekçokluk (niçe) içerisindeki karakterleri nasıl görüyor isek birilerinin de bizi o şekilde gördüğünü düşünmek gerekir,
mothman prophecies isimli bir gerilim filmi var,
filmde insandan üstün ve efsanevi bir varlığın insan ile kurmaya çalıştığı iletişim tanımlanırken "bir hamam böceğine kendini nasıl anlatırsın ?" gibi bir soru var idi.
tanrı ya da kendimizden üstün olan varlığı ya da varlıkları sezinlediğimiz şekil buna benzer,
misal bir köpek i,le nasıl iletişim kurarsınız ?
doğal olarak kendinizden düşük bir varlık olduğu varsayımı ile yola çıkarak.
düşünme eylemi burada devreye giriyor,
esasında düşünmekten ziyade kibir demek daha doğru.
zira besin zincirinin biraz yukarısında olmak yani hükmedebilmek ve şekil verebilmek bize bu hakkı sağlıyor sanıyoruz,
farkındalık hissini yaratan bilinç kavramının bir amaç değil de yan etki olduğunu beyan eden bağzı makaleler okumuştum,
örnek olarak viagra etkisi verilebilir,
viagra denilen ilaç ya da sentetik ürün kalp rahatsızlıklarını tedavi amacı üretilmeye çalışılır iken ortaya daha çok "wood" çıkmıştır.
yani bir amaç ile yürür iken dışsal fayda saha ağır basmıştır,
tabi burada varoluşun bir amacı olduğunu kast etmiyorum,
esas nokta bilinç kavramı ve üzerimizdeki etkileri.
bilinçli olduğunu ve kendi tercihlerin neticesinde hayatına şekil verdiğini düşünüyorsun,
öyle mi ?
cidden.
bilinçli misin ?
belly bottom blues burada işte.
şahsi fikrim;
düşünmüyorsun.
var değilsin.
“Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğunu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum.” Chuang Tzu, Zhuangzi
(Çinli bilge Chuang-Tzu kendini kelebek olarak görmüş rüyasında ve uyanınca sormuş kendine: ‘Acaba ben rüyasında kelebek olan bir insan mıyım, yoksa şimdi rüya görüp kendini insan sanan bir kelebek mi?’)
yani bilinçli olduğunu düşünmen sana bilinç sağlıyor mu ?
var olduğunu düşünmen senin var olduğuna dair bir delil midir ?
anlam ve mana .
nitelik ve nicelik.
demirin üstünde karınca izi karanlık gecede görsün de gelsin.
bilen söylemez,söyleyen bilmez.
beyin senin arzuladığın şekilde hatıralar düzenleyen bir organ.
güvenme.
misal bu akşam küçük bir sevgilimin hediyesi kahlua ile white russian niyetim variken kızılay maden suyu ile vodka lemon içiyorum,
ne büyük sürpriz.
hayatı bu onulmaz ve karşı koyulmaz sürprizleri ile sevmek lazım.
portishead roads ı ne güzel söylüyor derken bristol ile karşılaşmak.
devinim.
ve en nihayetinde entropi.
can't be worried about that shit. life goes on man.
İyiki içmiş in votkalari ne güzel yazmışsın
Öncelikle belirteyim bazı uzun mesajları tamamen okumadım. Okumaya başladığım hiç bir kitabı bitirmediğim gibi. Ama şu konuda hala küfür ve hakaret görmemek ne oluyor lan burada dedirtti. İyi bir gelişme.
Bu soruyu ben de soruyorum. Bir şeyler oldu sorgulamaya başladım, kararlar verdim, korkularımın saçma olduğunu fark ettim, tabularımı yıktım, aslında çoğu insandan farklı bir pencereden bakmaya başladım hayata. Sonra benim gibi bir çok insan olduğunu fark ettim. Önceden bakmıyordum bile ya da görmüyordum. Şimdi yine eskisi gibi inandığım (düşündüğüm) şey sabit. Sadece bu dayatılmış olan değil benim kendi fikrim. Önceden de farkında olduğumu sanıyordum belki ya da farkında olmam gerekiyor mu onu bile bilmiyordum. Şimdi en azından zihnimde bir sınır yok. Kendime sevgilime arkadaşıma soru sorabiliyorum, sorduklarında söyleyebiliyorum. Bu beni daha mı iyi yaptı, belki kendimi kandırıyorum ama evet daha iyi yaptı.
Eskiden de sevdiğim bir laf idi. Maneviyat olsa da olmasa da gideri var. Kurtlar Vadisinde Polat'ın mümin babası söylemişti :D
"Hayat ecelde görülen rüyadır"
Belki de bir gün bambaşka bir diyarda uyanıp "ulan rüya mıydı, bilsem daha güzel yaşardım" diyeceğiz. Aslında buradaki daha güzel kavramı da beynimizde bitiyor. Mevcut kötü durum bile güzel aslında. Düşünebilmek yeter. Ya da farkında olduğumuzu sanan zavallılarsak bile güzel çünkü farkında olduğumuzu sanıyoruz
instagram.com/gerivites
youtube.com/user/nimbus8222
Evet, Quantum fiziğine göre hiçlik diye bir şey olamıyor, mutlaka maddeye dönüşüyor, uzun uzun açıklaması var ama bizi aşar.O maddelerin hidrojene,karbona vs . dönüşüm sıraları var, hesabı kitabı var,çoğu şeyin cevabı bulunmuş. Bundan çok değil, 50 yıl önceye göre bildiklerimiz çok fazla, bence 1000 yıl sonra falan insanoğlu kendi gücüyle yeni evrenler-yıldızlar-gezegenler yaratabilecek bilgiye ulaşacak.
olayı, sonuçları açısından ele alarak, yanlış değerlendirdiklerini düşünüyorum
varlık, madde ile onun karşıtı olan şey arasındaki simetrinin bozulmasıyla görünür olur desek te
burdan yola çıkılarak: "hiçlik, madde ile karşıtınının tam simetri durumunda olduğu durumdur" şeklinde bir tanıma ulaşamayabiliriz
hem bu gözlemler, varlığın var olduğu evrende ve oranın prensipleriyle yapıldığından hatalı olabilir
belirsizlik prensibinin felsefi sonuçlarına yeterince eğildiklerini düşünmüyorum
boşluk ile hiçliği, birbirinden ayırmak ta gerekecek
Sizin - bizim değerlendirmelerimiz çok önemli değil, matematiksel formüller - hesaplamalar konuşuluyor oralarda.
işin matematiği + ile - yi toplayıp sıfıra ulaştırıyor bizi. afedersin, nihilist mi olalım bu yaştan sonra?
olayın felsefesi eskik biraz
varlık var ve gözlemliyoruz/ farkındayız. formunun veya onu algıladığımız halinin yanlışlanma ihtimali de olsa, ortada bir olgu, bir varlık durumu olduğu gerçeği değişmiyor
quantum dalgalanmaları uzaydaki simetriyi bozarak varlığa yol açıyor demek bile hiçlikten gelmenin işareti değildir
hiçliğe (hiçlik sandığımıza) ifade getirmeye kalktığımızda bile bir varlık durumunu konuşuyor oluruz
Sorular sormaktan öteye gidememek ne kadar acı veren bir şey değil mi? Şöyle bir haber alsak ; Bilim adamları açıklama yapsa; Tanrı diye bir şey yok!!
Dünya ne hale gelirdi? Düşünsene! Cennet yani yaptığın iyiliklerle kazandığın bonuslarınla gideceğin mekan yok, aynı yönden yaptığın kötülükler ile topladığın extra mile odunlar yok. İzlenme duygusu yok! Hepimizde ne var bir izlenilme duygusu, kimse göremese bile O görür. Peki bu dünyada çok kötü olaylar yaşandı ve hala yaşanıyor. Aklıma hep Nazilerin Yahudi kamplarındaki duvar yazısı geliyor. "Eğer bir tanrı varsa onu affetmem için bana yalvarmak zorunda kalacak!" Her neyse çok dağıtmadan gideyim.. Konun başından dönersek konuya.. Robotlara bizler bir sanal bilinç veriyoruz ve robotun robot olduğunu algılamasını istemeseydik oraya bir kod yazarak bunu engelleyebilirdik. Tanıdık geldi mi? İnsan çalışan en güzel makinedir demişti ilkokul öğretmenimiz ve ben çocukluğumdan beri anlatılan o hikayelere pek inanmadım. Hala da inanmıyorum. Evet bir kurucu/yaradan/tanrı/enerji ne derseniz adına var ama neden bizi tek başımıza bıraktı? Bir elma yüzünden bunca ceza neden? Tamamen ego mu? Yemeyin dedim yediniz şimdi ayvayı yediniz hadi bakalım!! dünya poof uzay poof ayı pof su pof çok saçma değil mi? Birde son olarak hayvanları aşağılama konusuna gelecek olursam. Hani sözüm ona onlar düşünemiyor bizler daha üstün bir ırkız, düşünüp konuşabiliyor ve iletişim kuruyoruz ya hani.. Bir köpek koku alarak, sadece koklayarak bir idrarın kanserli hücre, burada hücrenin altını çizmek istiyorum, farkına varabiliyor. Sen ne yapıyorsun arkadaşım? Çin'de üretilen telefonun ile uygulama açabiliyorsun.. Bir güvercin gagası ile dünyadaki manyetik alanı gpsden daha kuvvetli bulabiliyor. Şimdi burada ego ile eco sistemi karıştırmamak lazım.. Bu dünyanın şifresini göklerde değil yerin dibinden bulunacağına inanıyorum. Yani mikro organizmalarda hani sen ölünce toprak olucan orada adını bilmediğin varlıklar gelip seni yicek falan işte o mikro organizmalardan gelecek bence soruların cevabı, belkide hiç gelmeyecek dünya daha kötü bir hal almasın diye..Birde şu var, hayvanların çoğu dünyaya geldiğinde içgüdüsel olarak yürüyebiliyor, anne ve babasını tanıyabiliyor. Baba pek sallanmasa da anne tanınabiliyor. Ama insan yürüyemiyor, konuşamıyor. Varlığının bilincinde bile değil.. :D Serdar Ortaç'ın dediği gibi kafamda deli sorular :D
İçimdekileri kusmuşum resmen kısaca okumak istemeyenler için,bence bu sorunun cevabı gelmez ise daha iyi, izlenilmemek, cennet-cehennem ideolojisi olmaz ise dünya daha kötü bir hal alır. Sen sorularla çıkmaz bir sokağa girerek, durduğun sahrada yuvarlak çiziyorsun sadece, bu arada West World dizisini izleyin bu kafada iseniz beğenirsiniz tavsiyemdir..
Quantum fiziğinde ve 3. ve daha üst boyut matematiklerde -2 +2 sıfır etmeyebiliyor Bilim adamlarına felsefeyi öğretmeye kalkmak hatta sorgulamak biraz abes olur
@Ekrem_06 Evrende yalnız olduğumuz konusunda meşhur bir söz var evrenin geri kalanında hayat yok demek okyanus kıyısından bir kova su alıp içinde balık yoksa burada hayat yok demeye benzer.
Şu embesil ATEIST bilgisayar programcısı geldi aklıma.
Canlı yayında şarap içip
"biraz sonra kendimi asacam, bakalım Allah, öteki taraf, cennet vs. varmı görecez biraz sonra"
deyip kendini asmıştı dengesiz..
Eğitim adı altında binlerce kitap okuyor bunları uyguluyor ama Kuran a gelince onu okumuyor neden ?
Ön yargı.. Belki de yazar ön sayfada kendini tanıtmadığı için, giriş ve önsöz olmadığı için belkide kitabın arkasında yazarın kısa biyografisini ve fiyatını göremediği için.
Tespit ve gözlem:
Semt Pazarına akşam vakti yetiştim evde bişey yok 3-5 bişeyler alayım diye tezgahlarını toplarlayan pazarcılar arasında hızla dolaşıyor düzgün bi şeyler bulmaya çalışıyorum.
Pazarcının biri satamadığı kalan ezik çürük domateslerini tezgahından yere döktü toparladı tezgahını bende yürüdüm gittim yanından.
Benim gibi herkes yürüyüp gidiyordu.
Dönüşte aynı yerden geçerken domates kasasının üzerine kötü bir tahta koyup tezgah yapan kurnazın biri yerden topladığı domatesleri elindeki bezle silerek "Gel abi domates 2 lira" diye bağırıyor.
Biraz durakladım gün dönmüş alaca karanlıkta pazar yerinin kör ışıkları altında satış yapan bu adama baktım.
Tezgahının başında 3 kişi vardı ve domates seçiyorlardı.
Eleman hızla koşup yan taraftaki esnafın tartısında tartıp gelip satıyor ve parasını alıyor
Biraz önce yerde bedava iken kimse dönüp bakmıyor,
Aynı mala para isteyip tezgah üzerine koyunca alıcısı çıkıyor ve para verip alıyor millet.
Diyeceğim kuran ı kerimin arkasına etiket yazıp 650 TL den satsan millet merak edip alır okur
Ama hediye edilen, ücret istenmeyen, öğretilmeye çalışılan bir kitap olunca yerdeki domates misali işte..
@YasinC kesinlikle bir hayat vardır, havasız ortamda yaşayabilen mikro organizmalar var ancak biz onları anlayamıyoruz henüz, bakınız tardigrad
arkadaşlar rica ediyorum bana herhangi bir din referansı ile gelmeyin.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)