Nücleer santral yapımını savunanlar lütfen beni bilgilendirin.Bu santrallerden çıkan nükleer atıkların nasıl bertaraf edildiğini biliyor musunuz?Yine bu santrallerin soğutma amaçlı olarak günlük ne kadar suyu tükettiğini biliyor musunuz?Anlatın merak ettim.
Öyle değil galiba, buhar olarak çıkan kısmı ayrı, bir de denizden reaktörü soğutmak için su alıp ısınmış halini geri bırakıyorlar, o çok daha fazla oluyor diye biliyorum.
Saatte 1 milyon metreküp gerekiyormuş
http://www.greenpeace.org/turkey/tr/...mi/blog/49982/
Bu sorduğunuz soruların cevabı internette var. Ancak yine de basitçe anlatayım.
Şuan dünya üzerindeki nükleer atıkların %90'ın dan fazlası hastanelerden kaynaklanır. Bunun geri kalanı ise reaktörler de yani santrallerden denebilir. Nükleer santrallerden ortaya öyle yüz binlerce ton atık falan çıktığı yok. Kirlenen su (cüzi miktarda eski tiplerde var) ve tükenen de yok. Tüketilen denilen su yüksek basınç ile bacalardaki türbinlerden geçirilip buhar olarak çıkıyor.
Bundan daha temiz her hangi bir yöntem şuan için yok. Ama fisyon çalışmaları var. Kısa süreli de olsa Amerika yada yanlış hatırlamıyorsam Çin geçtiğimiz senelerde çalıştırmayı başardı.
İşi biten radyoaktif maddeler zaten bitmiş oluyor zaten %2 yada %5 oranında zenginleştirilmiş oluyor. Ona rağmen deprem riskinin en az olduğu yerde depolanıyor. Çin gibi ülkeler de bunlar ile ilgili de çalışma var. Tekrar zenginleştirip kullanılmaya çalışılıyor.
Çevreye zarar olarak bakarsanız, hidroelektrik santralleri, termik santraller, güneş panelleri çok daha zararlı. 1 önceki sayfada linkler paylaştım. İzlerseniz çok daha fazlasını öğrenirsiniz.
---------- Mesajlar birleştirildi - 10:22 ---------- bir önceki mesaj zamanı 10:20 ----------
Hayır gelişmiş kondenstoplar ile türbinlere yönlendiriliyor.
---------- Mesajlar birleştirildi - 10:25 ---------- bir önceki mesaj zamanı 10:22 ----------
Şuan ki yönetimi günahım kadar sevmem eski postlarımda da görebilirsiniz. Ama hataları çokta olsa doğruları da seçebilmek gerek. Doğru yapılacak ise yapılması gerekli. Teknoloji gelişimi konusunda ciddi desteği olacaktır.
Buradaki asıl sıkıntı anlaşmaya göre santralin bizim topraklarda yapılacak olup ama bize hiç ait olmayacak olması. Yani televizyonlar da bildiğin illüzyon dönüyor şuan.
Bence de güneş enerjisi mesela, temiz deniyor ama, o panellerin üretiminde ne kadar zarar veriliyor mesela çevreye ? Ömrü bitince o panellere ne oluyor ? elektrikli araçlar çevreci mi? Aküler ne oluyor?Milyonlarca aküyü ne yapacağız zamanı geldiğinde ? Basit şeyler değil. Kömür santralı en berbatı mesela, ama burada bir santral var, bacasından duman bile çıkmıyor, öyle güzel yapılmış.
Güneş enerjisini kullanmanın bir kaç farklı yolu var. Bir tanesinde dediğiniz gibi paneller var. İçlerinde ağır metaller bulunuyor. Bunların bir kısmı geri dönüşümü olabiliyor ancak büyük kısmı çöp oluyor. Çevreye ve kapanan araziye de ciddi oranda zararı var.
2. yöntem ise görmüşsünüzdür bir tane su kulesi olur. Çevresindeki aynalar ile toplanan tüm güneş ışığı kuleye yansıtılır. Kulede bu enerji ile yine suyu yüksek sıcaklık ve basınç ile türbinleri çevirir.
Kurşun, kuru, asitli akülerin geri dönüşümü iyi oranlarda yapılabiliyor. Ama lityum ve nikel bataryalar yetersizliğinden dolayı zaten yerine yeni çalışmalar yapılıyor. Bu yeni beklenen pillerin çevreci olması şart.
Benim yıllardan beri merak ettiğim konu ise Tesla'nın ampul deneyidir. 20 km kadar uzaktan elindeki ampulü yakmayı başarmıştır. Bu teknolojinin üzerine gidilmemesi, halen inanılmaz miktarlarda ham madde tüketip kablo döşenmesi pek akıl almıyor. Şirketlerin para kazanması dışında başka bir şeyi yok.
@YasinC tam olarak istediğim cevabı vermiş.Nükleer atıkların bertaraf edilmesi söz konusu değil.Edilemiyor.Kurşun,cam gibi kaplara koyulup ya su altında yada toprak altında saklanıyor.Ayrıca soğutma suyunu ister denize geri versin ister buharlaştırsın çevreye çok yüksek miktarda ısı veriyor.Ve bu yüksek miktarda ısı ekolojik dengeyi tehtid ediyor.Aslında bu ısı verme olayı diğer santrallerde de aynı (doğal gaz,kömür).Ayrıca nükleer santralde kullanılacak ham maddenin Rusya'dan alınacağını söylememe gerek yok sanırım.Yani yine dışa bağlıyız.
Bizi yönetenler enerji ihtiyacını yine dışa bağımlı 50 yıllık kirli teknolojilerle çözmeye çalışa dursun biz Trakya'da elektriğimizi çöpten elde etmeye başladık.Kırklareli'ndeki yeni Çöpten Elektrik Tesisinin ürettiği elektrik bütün Organize Sanayii Bölgesi'nin elektriğini karşılıyor.Kırklareli hem çöplerden kurtuluyor hem devlete elektrik satarak gelir elde ediyor.Sırada Lüleburgaz var.
Valla ne yaparsanız yapın şu nükleer pisliğinizi Trakya'ya bulaştırmayın.İğneada'ya da nükleer santral yapılması planlanıyor.Biz Trakya Halkı olarak istemiyoruz.Nükleer santral çok isteyen kendi şehirlerine yapsın atıklarını da kendi bahçelerinde saklarlar artık.
http://kirklareli.bel.tr/2018/01/02/...trik-uretecek/
http://www.milliyet.com.tr/copten-el...haber-2014623/
Ayrıca araştırın;
Fukuşima I Nükleer Santrali kazası 11 Mart 2011
Çernobil reaktör kazası 26 Nisan 1986
Bu kazaların Türkiye'de tekrarlanmayacağının kim garantisini verebilir?
Yanlış anlamayın ama bilmeden direk eleştirel yaklaşıyorsunuz. Tüm bilimsel araştırmalar nükleer enerjinin hepsinden daha temiz olduğunu açıkça gösteriyor. Çöplerdeki gazı yakarak ürettiğiniz 2000kw elektrik ile bir şey yapılmıyor maalesef. Bunun temiz yanları da tartışmaya açık.
Her gün trafik kazaları vs oluyor. Ayrıca diğer santrallerdeki kazalarda ve çevreye verdiği zararları karşılaştırır tablo haline getirirseniz nükleer santral gözükmüyor.
Japonya'da nükleer santralde kaza olmadı. Tsunami felaketi oldu ve bu felaket santrali de vurdu. Yani santral ile ilgili bir durum yok ortada.
Bugün elektrik enerjisi üretmenin her türlüsünün çevreye zararı var. Rüzgar dışında bu zararın en düşüğü ve stabil elektrik üreteni nükleer santrallerdir. Termik santrallerin su ve kömür/doğalgaz ihtiyacını da karşılaştırmak gerek. Hidroelektrik santrallerin ekolojiye verdiği zararı görmezden gelmekte abes olur.
Sırf eleştirmek için tüm bilimsel çalışmaları çöpe atmak, gözleri gerçeklere kapamaktan başka bir şey değil.
---------- Mesajlar birleştirildi - 11:20 ---------- bir önceki mesaj zamanı 11:18 ----------
Bunun ile ilgili her hangi bir bilimsel makale vs yok. Araştırmalar da da öyle zararları ispatlanmış değil.
nükleer'e karşı,
hes'e karşı,
termiğe karşı.
geri ne kaldı; rüzgar ve güneş. Bunların da maalesef sürekliliği yok. rüzgar esmeyince çamaşır makinamı çalıştırmam diyorsan tamam. her tarafa dayayalım rüzgarı, güneşi oh mis kebap.
yok ben hep elektrik isterim diyorsan o zaman çevreye sıfır zararlı bir elektrik üretici icat etmen gerek.
Nükleer santraller herhangi bir ciddi sorun sızıntı olmadığı sürece çıkan nükleer atıklar ve kullandığı soğutma suyu ve çevreye yaydıkları ısı dışında temizdir bunu kabul ediyoruz.Ama bir sızıntı,patlama yada çekirdek erimesi meydana geldiğinde bu geri dönülmez bir felaket ile sonuçlanır.Nüklkeer santralin bulunduğu şehir ve çevresine yüzyıllar boyu girilemez ve yaşanmaz hale gelir.Rüzgarın ve bulutların yönüne göre nükleer serpinti binler km yayılabilir.
Bütün bu riskleri almaya değer mi?%100 garantisi var mı?Daha maden ocağı işletemeyen adamlar santral mi işletecek?Yarın öbür gün orada bir deprem olmayacağının garantisi var mı?Yada çalışanlardan birinin bir saçmalık yapmayacağının garantisi var mı?Trafik kazaları ile karşılaştırmışınız kaza da ölen öldüğü ile kalır.Nükleer bir sızıntı oldu mu bunun geri dönüşü olmaz.Milyonlarca kişi bundan etkilenir.
2000 kw enerji en azından Kırklarelinin sanayisini besliyor.Bu sadece tek bir şehirde kurulan tek bir tesis.Bütün şehirlerde kurulduğunu varsayarsak çok yüksek miktarda enerji elde edilir ve ortada organik çöp kalmaz.Bütün İskandinav ülkeri enerjisini bu şekilde elde ediyor bir de üstüne adamlar yurtdışında çöp almaya başladı.
Siz bana kurulacak nükleer santrallerde hiç bir kaza olmayacağının %100 garantisini verebilir misiniz?Yada bir kaza olması durumda olacakları söyleyebilir misiniz?Kim alacak bunun sorumluluğunu?
Madem bu konuda bu kadar bilginiz var.Nükleer santrallerde ham madde olarak ne kullanıldığı bu maddenin yarılanma ömrünün kaç yıl olduğunu,bir sızıntı durumunda o şehir ve çevresinden kaç yıl boyunca yaşanmaz hale geldiğini de söyler misiniz?Ayrıca evinizin yakınına bir nükleer santral kurulsa bunu da destekleyip desteklemeyeceğiniz de söyler misiniz?
İyiymiş. Çok sıradan bir evrak gönderiyorum, 8. sayfayı biraz okuyun. http://dergipark.gov.tr/download/article-file/347971
İlgili köyün muhtarı:
Muhtar Serdar Sarı (30): Buraya yıllarca Avrupa'nın birçok ülkesinden sözde çevreciler gelerek, köylüyü ve bölge halkını, 'Ürünleriniz bozulacak, doğanın dengesi yok olacak' diyerek provoke etti. Oysa kendi ülkelerinde nükleer santral vardı. Amaç Türkiye'nin büyümesinin, gelişmesinin önüne geçmekti. Yıllarca heyetler halinde gelip hem köyümüze hem de diğer bölge halkına yanlış, eksik ve yanıltıcı bilgiler vererek geleceğimizle oynadılar. Ama son 4-5 yıldır halk bilinçlendi. Santrali yapan şirket yetkilileri de köyün ileri gelenleriyle bilgilendirme toplantıları yaparak santral gerçeğini anlattı. Halk ikna oldu. İkna olunca da artık hiçbir çevreci provokasyon yapamadı. İnşaat yeni başlamasına rağmen sadece bizim köyümüzden 100 kişi işe alındı. Bölgedeki köylerden toplam 800 kişi şimdiden istihdam edildi. 60 yıldır konuşulan, Avrupa'nın birçok yerinde bulunan santralin Türkiye'de yapılmasını engellemek için yürütülen kara propaganda artık son buldu. Umarız santralle birlikte köy nüfusumuz artar ve yeniden belediye statüsü kazanırız."
Bana referandum zamanı "ohal kalktı baskılar bitti köyümde özgürce yaşıyorum" tabelalarını anımsattı "kara propaganda bitti köyümde nükleerin tadını özgürce çıkarıyorum."
"nükleerin reaktörlerin bilinmeyen faydaları" "yüzünüze sürünce öyle bir etki yapıyor ki" "nükleer atıklardaki şifa" "uranyum cildinizi gençleştiriyor" tarzı haberlerin eli kulağındadır.
Nükleer güvenli diyen arkadaşlar,
Dünyada kaza/sızıntı olmayan santrallere yaklaştıkça çevreden alınan toprak örneklerindeki radyoaktif stronsiyum 90 seviyeleri artış gösteriyor. Bu konu hakkında yorumunuzu alabilir miyiz ? Stronsiyum 90'la ilgili şu giriyi okuyunuz. Bu topraklarda yetişen otları yiyen hayvanların sütünü çocuklarınıza içirmek ister misiniz ?
Nükleer santral isteyen bir kişi de çıkıp kabul etmez evinin arkasına yapılmasını.
olmayan birşeyin bilimsel makalesi mi olur ? Bu nasıl bir soru arkadaş. olmayan herşey için makale yazılacak ise ortaya çıkacak makale sayısını bir düşündün mü ?
sen onu boşver, 99 yılında nükler santral anlaşması imzalanmak üzere iken ecevit'in bir gece ansızın ameriga'ya gidip geldikten sonra nükleer'in n'sinin bile konuşulmamasını bir araştır bence.
neyse onu da araştırma, git her bulduğun boşluğa güneş paneli koy,rüzgar türbini dik sonsuz enerjin olur.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)