benzin,euro,dolar coşmuş,sen nohuttan bunu anladın demek.
bravo kardes.
benzin,euro,dolar coşmuş,sen nohuttan bunu anladın demek.
bravo kardes.
O is en iyi ozel tesebbuste olur iste...
Eger mudur olarak calistirdiginiz adam isini iyi yapmazsa, eli mahkum kapiyi gostermek durumundasiniz. Cunku piyasa affetmez, cezayi keser, gelir kaybedersiniz. Kritik gorevlerde akraba calistirma luksunuz de olamaz. Cunku adamakilli birini calistirip, onun sirkete kazandirdigi gelirle muhtemelen uc issiz akrabaniza bakabilirsiniz. Sirkete kalifiye olmayan akrabalarinizi doldurursaniz o sirket batar, hepiniz kaybedersiniz. O yuzden hakkaniyetli olmaya piyasa zorlar sizi. Devlet kurumlarinda o zorlama olmadigi icin, sirket batsada ciksada, vergilerle subvanse edilip devam edecegi icin somurulur de somurulur...
Daha once demisimdir, bizim mudurun yerinde olmak istemezdim. 2 kat maas alsa da adam en az 2 belki 3 kat daha fazla calisiyor. Daha onemlisi adamin akli surekli mesgul. Gunluk programina bile hakim degil, sekreter ne yazdiysa o. Mudurluk, makam ve saltanat degildir, sorumluluk ve is yuku demektir.
ARPALIK kavramını GÜNCELLEMENİZİ TAVSİYE EDERİM..
Mesela şu satılacak 14 tane ŞEKER FABRİKASINI ele alalım.. Çalışan personeli kaç kişidir ki arpalık olsun?? Aralarında yarısı ZATEN KAR EDEN kuruluşlar.. Yaniiii zarar etmiyor... Düzgün yöneticiler denk gelmiş bunlara zarar ettirmemiş. Bir de çalışan personeli 10 tane arpalıyacak müdür atasalar gene de 20 kişiyi geçmez.
Asıl arpalıkları ben size sayayım mı???
1. DİYANET... Acayip bütçe yiyor.. Namaz kılınmayan camilerde 2şer 3er imam müezzin var.. Bence ilk başta satılması gereken kurum budur..
Satalım vatikan'a bak nasıl kar'a geçiyor..
2. TRT.. Arpalığın en güzellerinden.. Elektrik faturalarından tırtıkladığı PARACIKLARLA eş dost akrabaların YAPIM ŞİRKETLERİNE, bilalin mektep arkadaşlarına DÜNYA PARA GİDİYOR...
3. THY... Yolcu yokken 10 TANE AİRBUS SİPARİŞİ vermişiz fransaya, başka türlü randevu vermiyorlardı gerçi ama olsun.. Uçaklar hangarlarda çürüyor.. Bir de en pahalı topçulara 20 saniyelik reklam için uçak dolusu para veriyoz. SATIN GİTSİN... Niye satmıyor?
4. Üniversiteler.. Hepsi arpalık tarlası.. HASTANELERİ ise BATMIŞ DURUMDA.. Boşver batarsa batsın.. ÖZEL HASTANELER VAR...
5. HALK BANKASI... Zarar edeceği başından belli olan KÖPRÜ İNŞAATLARINA dünya KREDİ verdi.. Bu köprüler zarar değil ise neden geçenden de geçmeyenden de PARA alıyorlar..
6. TOKİ... Ulen bu ne devlet ayakkabı mı yaparmış, zarar... Hele gene DAİRE HİÇ yapamaz.. Ne kapılarından hayır, ne musluğundan.. Alt katları standart su basıyo. Dere yatağına yapmışlar.. ZARAR... Alana hepten zarar...
7. FAK-FUK-FON.. Fakirlere kömür dağıtıyoz diye devleti düdüklemişler... Kömür yerine taş var, torbalar 25 kilo yerine 17 kilo geliyo, ulan taştan bile çalmışlar.. DDK müfettiş bakmış çorumda bir kamyon 1 günde 2700 km yol yapmış 4600 ton kömür dağıtmış.. Zarar... Sat gitsin..
Toki demişken ekleme yapayım.Toki diye bir tanımlama var piyasada.Mesela MDF alıcaksın işte belli standartı var 18mm olacak ağırlığı şu olacak gibi
Toki MDF var bu nasıl MDF diyorsun işte 16 mm hafif ucuz.Tabi onu kullanırken normal fiyattan alıyordur TOKİ orası ayrı.
Bence nohutun fiyatı tam da bu başlık altındaki muhabbetten dolayı artıyor. Herşeyin fiyatı uçmuş. Birlik olup, yöneticinin kim ve hangi taraftan olduğu gözetilmeksizin protesto edeceğimize, birbirimizi yemeye devam ediyoruz. Bu sırada "yediklerinin" boyutu farklı da olsa tüm siyasetçiler yemeye devam ediyor. Ve eminim neticeleriyle gülüyorlar halka.
siyasetin amacı bu değil midir ?
sabah gelirken yapımı devam eden gökdelenlere bakınıyordum,
çalışmaya gelen bir güvenlik görevlisine takıldı gözüm,
inşaatta satılan en ucuz mülkün maddi karşılığı,
ömrünün her gününde kazandığı parayı hiç harcamadan biriktirse eline geçmez,
ama işyerine girişi oldukça kararlı adımlar ile idi.
bu kararlılığın altında yatan iradenin motivasyonu çok önemli.
zira birey muhtemelen "neden ?" sorusunu sorarak işine gitmiyor.
sistemi kabullenmiş,
ve hatta sistemin devamı için elinden geleni yapmaktadır.
mesele çoğunca bundan ibarettir.
erich fromm pirimin özgürlükten kaçış ile başlayarak okunacak bir kaç kitabı "neden ?" sorusunu sormanıza sebebiyet verebilir.
günde ortalama 8 saat televizyon seyredilen neredeyse hiç kitap okunmayan bir memlekette kimse "neden ?" sorusunu sormak istemez,
soranı da sevmezler.
etiketler hazırdır.
Kitap? O ne ya. Tarih bile dizilerden öğrenilirken kitap da nedir? Çıkarmayın yeni icat.
Bizim asıl sorunumuz nohutun fiyatı değil. Çok daha ciddi sorunlarımız var ülke olarak. Adalet, eşitlik, demokrasi vs... Nohuta odaklanıp asıl sorunları kaçırmayalım derim ama bir yandan da halkın çoğunluğunun umrunda değil. Çünkü onların adalet, eşitlik, demokrasi tanımları yok, hatta bu terimlere muhtaç olduklarını bile düşünmüyorlar aslında. Onları belki akıllandıracak şey aç kalmaları. Evlerine bırakın nohutu, ekmek, ilaç götüremediklerinde akılları başlarına gelir mi gelir belki. Bu sebeple bazen ivedilikle daha beter duruma düşmemezi istiyorum. Sonra yok ya diyorum bu sefer de suç artacak. Düşünsenize evine ekmek, hasta çocuğuna ilaç götüremeyen bir babanın yapabileceklerini... Gerçi var zamanımızda böyle acı durumlar ama genele yayılmış değil. Bu yüzden demokrasi kimsenin umrunda değil. Ama sorsan seçimle yönetiliyoruz. Demokrasiyi seçim, seçme ve seçilme hakkından ibaret sanıyorlar, yazık. Oysa ne seçimleri sonucu değiştiriyor (bknz. kedi trafo,ysk) ne de seçilme şansları var...
Bizim aslında çok daha büyük sorunumuz var. Adı da gelecek...
Küçük bir kooperatifte (27 üyeli köy kalkındırma kooperatifi) iki dönem yönetim kurulu üyeliği yaptım. Genel kurul toplantısında gündem ve kooperatif hakkında konuşmak isteyenlere söz hakkı verdiler. Kimse talip olmayınca ben bari bir şeyler söyleyeyim diye söz aldım. Kendimi kaptırmış muhalefet ederken bakanlık temsilcisi memur kıs kıs gülüyordu. Lafım bitince yanına gittim. Dedim "hayırdır niye güldün benim konuşmama". Dedi ki "ya Osman bey iyi konuşursun hoş konuşuyorsun ama üyelerin umurunda değil. Üstelik sen muhalefet ettiğin yönetim kurulundasın". Düşündüm ki temsilci haklı, tekrar aday olmadım. Kooperatif üyeliğinden de ayrıldım.
KTM DUKE 250 ABS - 2016
İşte asıl püf nokta bu. Kimi zaman kendine bile muhalefet edebilmeli insan. Ama bizi yönetenler kendilerine muhalefet etmek şöyle dursun yanlış ve yalanlarını bariz şekilde yalanlama, örtme gayreti içindeler. Hatta öyle bi halk profili oluştu ki yalanlama gayreti göstermeye bile gerek kalmıyor çoğu zaman. Dün dündür bugün bugündür demiş bi büyüğümüz... Gerçi adı üstünde siyaset bu. Yalan dolan, kirli işler bunlar... Ben şöyle düşünüyorum artık, gerçek manada hak'ka tapan kişi siyasete bulaşmaz. En temizi benden kirlidir.
Fabrikayı kapatalım, avm yapalım, müteahit kazansın!
Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK),Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş'e (TÜRKŞEKER) ait Tekirdağ'daki 13.000 metrekarelik alanın imar değişikliğiyle ticaret ve konut alanına dönüştürülmesine karar verdi.
ÖYK'nın imar planı değişikliğine ilişkin kararına göre, TÜRKŞEKER'in 12 Ağustos 2008 tarihli karar ile özelleştirme kapsam ve programına alındığı belirtildi. Tekirdağ'ın Hayrabolu İlçesi Kahya Mahallesi sınırları içerisinde yer alan 13.010 metrekare yüzölçümlü parsele ilişkin imar değişikliği yapıldığı belirtilen kararda bu alanda üç tür yapılaşmaya gidileceği bildirildi. Sözcü'den Erdoğan Süzer'in haberine göre; TÜRKŞEKER'in arsası üzerine 4 kata kadar ticaret ve konut inşaatı yapılabilecek.
Geçen yıl kasım ayında onaylanan imar değişikliği kararıyla 1/5.000 ölçekli nazım ve 1/1.000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği yapılacak. ÖYK kararında, imar değişikliğiyle ilgili olarak askı sürecinde yapılan itirazların reddedilmesine karar verildiği de bildirildi. ÖYK'nın bu kararına göre, toplam 25 fabrikasından 14'ü satışa çıkarılan TÜRKŞEKER'in 13 dönümlük arsası artık şeker üretimine yönelik hiçbir faaliyette kullanılamayacak.
HİÇBİR İTİRAZ KABUL EDİLMEYECEK
Hiçbir itirazın kabul edilmeyeceği şekilde imar değişikliği yapıldığı için bu arsayı satın alanlar dilerlerse AVM, dükkan ve benzeri ticari bina ya da konut inşaatları yapabilecekler.
Şeker-İş Başkanı İsa Gök, satılacak şeker fabrikalarının kapatılarak değerli arsa ve arazilerine Et Balık Kurumu'nda (EBK) olduğu gibi lüks konut ve AVM türü ticari alanlar yapılacağını açıklamıştı.
Kaynak
Thy'nin hangi uçağı hangarda çürüyor yahu, yurt dışı hatları neredeyse tamamen dolu uçuyor. Ucuz sınıftan bilet bulmak neredeyse imkansız.
SEKTÖR EN BÜYÜK KRİZİNİ GEÇEN YIL YAŞADI
2016 yılı sonunda Türkiye genelindeki havalimanlarından geçen yolcu sayısı 2015 yılına oranla tam 13 milyon azaldı. Geçtimiz yıl tarihinin en büyük krizini yaşayan havacılık sektöründe doğal olarak en büyük faturayı Türk Hava Yolları ödedi ve hala ödemeye devam ediyor. Her yıl uçuş ağına yenilerini ekleyen, dünyada en fazla noktaya sefer yapan THY, Türkiye’nin bu denli büyük badireler atlatabileceğine ihtimal vermediğinden doğal olarak filosuna yeni uçak eklemek için Boeing ve Airbus’a yeni siparişler vermişti. Ancak THY yaşanan kriz nedeniyle 2018-2022 yılları arasında filoya girmesi planlanan 92 adet A321 NEO, 65 adet B737-8 MAX ve 10 adet B737-9 MAX dar gövde yolcu uçaklarının teslimlerini, 2018 yılında 34 adetten 10 adete, 2019 yılında 40 adetten 35 adete, 2020 yılında 52 adetten 42 adete, 2021 yılında değişiklik olmaksızın, 2022 yılında 6 adetten 30 adete, 2023 yılında da 15 adet olacak şekilde güncelledi.
THY 30’DAN FAZLA UÇAĞINI YERE İNDİRDİ
Bir havayolunu karşılaşabileceği en büyük krizi göğüslemeye çalışan THY, Avrupa’da zirve yapan Türkiye karşıtlığı yüzünden düşen turizm talebi nedeniyle birçok uçağını uçuramadı, kapasite fazlalığı sorunu yaşadı. Mecburen 30’dan fazla uçağını kış sezonu ile birlikte yere indirmek zorunda kalırken, bazı uçaklarını da Pakistan Havayolları’na kiraladı. Benzer durum özel havayolları için de geçerliydi. Pegasus Havayolları da Pakistan Havayolları’na Boeing 737-800 tipi 4 uçağını kiralarken, kış sezonunda filosundaki uçakların birçoğunun kiralık olarak hazırda tuttu.
kaynak
haberin veriliş tarzından bağımsız olarak thy 2018 yılı siparişlerini azaltmış, mevcuttaki 30 uçağını da yere indirmiş. Bir ara Haluk Pekşen bu sayının 30 değil 48 olduğunu söylemişti ama olsun biz ona değil, bu siteye inanalım.
Şimdi bu haberin ardından biliyorsunuz 2017 yılında ABD'den 40 adet uçak alımı anlaşması yapıldı. Kısmetimiz açılmış demek birden bire.
Aslında acımasızca eleştirmek yerine ufak bir araştırma yapmakta fayda var;
Teslimleri ertelettirilen uçaklar dar gövde uçaklar, iç hat ve kısa menzil uçuşları için, Avrupa ya da Orta Doğu gibi.
Sipariş edilen uçaklar ise uzun menzil uçaklar. Muhtemelen 3. havalimanı sonrası İstanbul'un bağlantı noktası olarak öneminin çok artacak olmasından kaynaklanıyor.
Bu arada Airbus'tan da sipariş edilen uçaklar da varmış, bilginiz olsun.
THY'nin iyi yönetildiğini savunamam ama havayolları çok zorlu bir pazar ve de kim ne derse desin THY'nin imajı yurtdışında çok yüksek.
Son üç-dört yıldır THY, yurt dışında her noktaya en ucuz uçan şirket. Halbuki beş-on sene önce Amerika'dan Türkiye'ye THY ile uçmak için Delta, Lufthansa, KLM üzerine en az $100-$200 eklemek zorundaydık. Böylelikle Avrupa içi bir noktayı eliyor ve uçakta daha iyi yemek yiyorduk.
Son 4 senedir THY, saydığım üç şirketten en az $300 daha düşük fiyat veriyor. Şimdi Amerika'dan Paris'e uçuş bakıyorum, diğerlerinden bariz farkla en ucuz uçuş, THY ile İstanbul aktarmalı Paris. Olacak iş mi?
THY'nin neden deli gibi zarar yaptığını anlamak zor değil. THY vergilerimizle ayakta duruyor, sayemizde elin yabancıları ucuza uçuyor, muhtemelen "THY battı" dedirtmemek için...
evet bu doğru bir uygulama ama zarar ettirmeyen şirketlerde özelleştiriliyor?
aklıma şu geldi mesela
hükumeti özelleştirelim biz en iyisi olsun bitsin hepimiz kurtulalım rahatlayalım.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)