Konu Atatürkçülük kisvesi altında yapılan dayatmalar olunca tüm uç örnekleri verebiliyoruz onda sorun yok, günümüz dayatmaları olunca ne tür örnekler verebiliyoruz peki. İstediğiniz özel örnekler var ise buyurun belirtin o örnekler üzerinde konuya devam edelim?Okan Sinan Ocan adlı üyeden alıntı
Evde alkol üretimine sınırlandırma uygun mudur örnek açısından ?
Hasmet hocam böyle süslü laflara gerek yok, halk dilinden konuş ki elit diye yaftalanma.
Bal tutan parmağını yalardı önceden, kavanozu komple aldılar yetmedi, arıları ele geçirdiler yetmedi, arıları yediler bitirdiler yetmedi. Şimdi glukoz şurubundan bal üretip ticaretini yapıyorlar.
Kuvvetmira isimli forum üyesi son 3 senede en az 13 kere banlanıp nasıl geri gelebiliyor merak ediyorum. Mesajlarını engelleyebilirsiniz. Nohut konusuna Atatürk konusunu sokarak yine konuyu dağıttı bu trol arkadaş. Her zaman böyle, işine gelmeyen bi konuya intikal eder Atatürk der kaçar.
Bazılarının anlamaması daha iyihalk diliyle yazsam ortalık karışır.
---------- Mesajlar birleştirildi - 19:26 ---------- bir önceki mesaj zamanı 17:15 ----------
Bu arada Ahmet Altan ve Mehmet Altan muebbet hapis almis. Gariban liberaller sozde "Ataturkcu"lerden de cektiler, sozde "dindar"lardan da... Bu inanilmaz haksizliga toplumumuzun gosterecegi tepkiden olusan infialle nasil bas edecek bakalim hukumet?
onlar zamanında askerlere, turkan saylan'a ve digerlerine ettiklerinin cezasini çekiyorlar. feto'ya yaslanip efelik yapıyorlardı.Bazılarının anlamaması daha iyi
---------- Mesajlar birleştirildi - 19:26 ---------- bir önceki mesaj zamanı 17:15 ----------
Bu arada Ahmet Altan ve Mehmet Altan muebbet hapis almis. Gariban liberaller sozde "Ataturkcu"lerden de cektiler, sozde "dindar"lardan da... Bu inanilmaz haksizliga toplumumuzun gosterecegi tepkiden olusan infialle nasil bas edecek bakalim hukumet?
fikirlerini yazmak dışında?
o yazdıkları yüzünden kaç kişi mağdur oldu, hapislerde süründü? ne acılar çekildi o dönemde, bunlar o zaman gevrek gevrek gülüyorlardı.
hak, hukuk, adalet illa ki kendine lazım olduğu zaman mı geçerlidir?
intikam duygusuyla hareket etmek kötü bir şey. zorlu bir dönemden geçiyoruz. sular durulunca, taşlar yerine oturunca her şey daha güzel olacak, buna eminim.
bir insanı sevmekle başlar her şey.
Ne yazdılar? Bizzat darbeden ciddi sıkıntı çekmiş, ve askerin siyaset üzerindeki hukuksuz etkisinden rahatsız olduklarını ifade etmeleri mi suç? Bilerek yalan mı yazmışlar? Bunun için para mı almışlar? Var mı böyle bir şey? Yoksa suç nerede?
"Onu bunu bilmem baba. Yanlış yaptılar. Bence zararlı şeyler yazdılar. Yazmasalardı keçiler" kişisel görüşünün üzerine söyleyebileceğiniz, gerçek anlamda suç teşkil edebilecek tek bir şey var mı?
Çok ilginç. İnsan sevgisi, adalet, hukuk diyorsunuz; ama birinin, sizin karşı olduğunuz fikri yazmasının, ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını destekleyebiliyorsunuz...
Suların durulup taşların yerine oturmasından sizin kadar umitvar değilim. Olacak olan şu: Bunlar gider, yerine ulusalcı versiyonu gelir. Onlar gider, başka biri gelir. Ama bu kafa yapısıyla baskı, adaletsizlik, ve sefillik daim kalır.
haşmetim ısrarla kaynak istiyorsun. istesem burada sayfalarca done sunarim sana ama o kadar vaktim yok. telefondan yazıyorum. mümkün değil.
neyse, ben seni anlıyorum fakat içinde bulunduğumuz konjonktür gereği biz bunları mecbur yaşayacağız. yaşamadan öğrenemeyecegiz.
geçen bir makale okudum. 1100'lü yılların ingiltere'sinden kesitler vardı. orada dikkatimi çeken bir kuple şöyle idi: "o yıllarda ingiltere'de hırsızlık olağan bir hal halini almıştı". lan dedim kendi kendime, demek ki ingilizler de belli aşamalardan geçip bu günlere gelmişler. yaşayarak öğrenmişler. sonra kendime bir kupa çay doldurdum. yerime oturdum ve dedim ki uzaklara bakarak: "demek ki her toplum belli aşamalardan geçerek yükseliyor" sonra hanım "sen ne kendi kendine konuşuyon be, al şu elektrikli süpürgeyi, her tarafı kirletmissin, şuraları bi çek bakayım" dedi de irkildim ve kendime geldim. demek ki dedim, ben de bir aşamadan geçiyorum şu an, süpürgenin sapını kafama yemeden şuraları bi temiz çekeyim dedim...
Dediğiniz gibi bedel ödemeden zor. Bazı şeylerin öneminin anlaşılması acı tecrübeler sayesinde oluyor.
Ancak etrafımızda almış başını gitmiş bunca başarılı ülke varken, ısrarla bağnaz bir kafa yapısını empoze ederek yetiştirdiğimiz insanımız da doğal olarak kendinden beklenen performansı göstermek durumunda kalıyor. Yönetenlerin işi kolay oluyor, ama sonuçta herkes sıkıntı çekiyor...
Süpürge olayına gelince, bence aşamalar çoktan geçilmiş, süreç çoktan bitmiş @hokahey hocam.
---------- Mesajlar birleştirildi - 22:39 ---------- bir önceki mesaj zamanı 22:33 ----------
Yaşanan haksızlıklara sessiz kalmak mümkün olmadığı gibi, bu kadar kolay kesip atmak ta çok makul değil sanki... Bi bakın:
https://kitalararasi.com/
Yazarların tümü Amerika'da üniversite hocası.
haşmet bey, fransız devrimi olmadan önce, bolşevik ihtilâli olmadan önce kaç milyon insan öldü belli değil. onlar bedellerini ödediler.Dediğiniz gibi bedel ödemeden zor. Bazı şeylerin öneminin anlaşılması acı tecrübeler sayesinde oluyor.
Ancak etrafımızda almış başını gitmiş bunca başarılı ülke varken, ısrarla bağnaz bir kafa yapısını empoze ederek yetiştirdiğimiz insanımız da doğal olarak kendinden beklenen performansı göstermek durumunda kalıyor. Yönetenlerin işi kolay oluyor, ama sonuçta herkes sıkıntı çekiyor...
Süpürge olayına gelince, bence aşamalar çoktan geçilmiş, süreç çoktan bitmiş @hokahey hocam.
---------- Mesajlar birleştirildi - 22:39 ---------- bir önceki mesaj zamanı 22:33 ----------
Öyle kesip atmak ta çok makul değil... Bi bakın:
https://kitalararasi.com/
Yazarların tümü Amerika'da üniversite hocası.
bakın biz de 1. cihan harbi ve kurtuluş savaşından kaç milyon insanımızı yitirdik insanın insanın gözleri doluyor. amma ve lakin hala hatalarımızdan bir ders çıkarabilmiş değiliz. birbirimizi yiyoruz.
bedel ödemeden olmuyor. kimse durup dururken "günde 8 saat çalışacaksın" ya da "kanun önünde herkes eşittir" demez. bedel ödenir, hak alınır.
bakınız şu an 3 milyon suriyeli özgürlük için bedel ödemekten imtina ettikleri için ülkemizdeler. kaçarak kurtulacaklarını sanıyorlar hâlbuki kaçmak, böcek gibi yaşamayı kabul etmektir. kaçtığın ülkede herkes sana iyi muamele mi edecek? hayır. gerekirse kafana havan topunu yiyeceksin, gerekirse son nefesine kadar çatışacaksın. özgürlük bedava değil.
Bence cok buyuk konusmayin. Onlarin kaldigi durumda hic birimiz kalmadik. Dusman belli olsun, savasalim. Ama kimin kimle ortak olup kime ne yapacagi belli olmayan bir ortamda, coluk cocuk kadin evde, "gelsinler de gostereyim gunlerini" demek mantikli olmayabilir. Kimse bosu bosuna dogup buyuyup yasadigi yeri, pilini pirtisini toplayip terketmez kolay kolay...
haklısınız, büyük konuşmak iyi değil. kendimi düşünüyorum da böyle bir ortamda kaçmaktan ziyade ölene kadar çatışmayı göze alırım gibime geliyor.
ancak işin içine çoluk çocuk girince perspektif değişebilir. çocukları güvenli bir alana taşımak ihtiyacı hasıl olabilir. eğer çocukları güvenli bir alana taşıyabilirsem, geri döner ölene kadar savaşmaya devam ederim, bunu samimiyetle söylüyorum. sonuçta bugün ölmezsem 50 sene sonra muhakkak öleceğim. hiç olmazsa ait olduğum toprakları geri kazanmak adına ölürüm daha iyi.
bu arada, eskiden türk geleneklerine göre bir yiğit savaşta değil de yatakta ölürse kınanırmış biliyor muydunuz?
YATAKTA DEĞİL SAVAŞTA ÖLMEYİ TERCİH EDERİM...
bunları yazarken ben:
aslında olan:
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
