kimse ayranım kötü demez ama bu dünya bir sürü pislikle doludur nedense
demek ki kötü değilim deyip te kötü olanların bir iç muhasebe eksikliği var
bu, minare çalıp kılıf dikmekle uğraşılarak aşılacak iş değil
minare çalmanın yalnış olduğunun kabulüyle başlayacaksın işe; ucu sana dokunuyorsa dahi
peki bu iyi-kötü işleri sosyolojiden, psikolojiden, kültürden, coğrafyadan münezzeh mi olacak?
tabiat sebep-sonuç ilişkileri üzerinde yürür.
siyaset dahi bu tabiatın bir parçasıdır.
garabet sebepler garabet sonuçları doğurur.
işlere bu minvalde bakmak lazım.
sebeplere elleşmeden sonuçları kanırtmak sosyolojiye ters, coğrafyaya desen hiç uymaz.
yani B planı yetersiz.
biraz karışık gibi mi oldu?
insanın zihninin özü "hayatta kalma içgüdüsüdür"
ideolojik yaklaşımları da bu minvalde kurgularız
kimisi herkesin iyiliğine olan yaklaşımla paylaşımcıdır, kimisi de kendi iyiliğini ön plana çıkarır ve bencil olur
iyilik ve kötülüğün sınırları burada başlıyor işte
bunu iki teoriyle açıklayabilirsin
1- toplumsal gerekliliklerin insanlığı getirdiği medeniyet seviyesi
2- iyilik ve kötülüğün tanımını ortaya koyan dini öğreti
öncelikle dünyanın neresine gidersen git, hayatta kalmak için gerekli olanlar değişmez
işi abartanlar, ötekilerin olana da el koymaya kalktığında insan doğası gereği çatışma çıkacaktır
işte hak: olayı abartanların sayısına ve kim olduklarına bakmadan, kendi zararına da olsa doğru olan davranışın tesisidir
bugün bu tartışmayı, hakkı olmayanı almaya çalıştığı iddialarına muhatap bir güruh ve onun destekçilerinin, duruma karşı çıkanları engelleme çabalarına ilişkin bir mevzuda yapıyor olmamız da konuya örnek kabul edilebilir
Bu kadar olay üzerine hala verilen mücadelenin amacı değil de şekline takılan, sağda solda duyduğu iki kelimeyi nispeten daha az entelektüel tartışmanın olduğu bu platformda "her sabah iki ayet" çakan Egem Bağış misali yutturmaya çalışan insanlarla tartışma, laf anlatma çabasına tövbe etmiş olsam da arasıra dayanamıyorum, huyum kurusun...
"Amarigan antikapitalist hedö hödö" diye saydırmaya başlamadan şuraya küçük bir not düşüp ayrılma niyetindeyim, zira konu göründüğü kadar da karmaşık değil. Yapılan tartışma da 2500 yıllık bir tartışma, yeni değil, söylenen her şey zaten çoktan söylendi ve hatta pek çoğu karara bağlandı, hıı ama amaç burda iki laf edeyim de bir şey sansınlar ise devam, hiç yorulmayalım, hatta benim de katkım olsun sosyoylji, ideoloji, epistemoloji evet...
Konu neyin iyi neyin kötü olduğuna karar verebilmnek değil ve hatta bu bile olsa sanıldığının aksine her şey bu kadar göreceli de değil, bu görelilik yaklaşık 2400 sene öncesinde, Protogoras'ta kaldı. "İnsan"ın temel hak ve özgürlükleri bizim gibi 3. dünya ülkesi olmayan hiçbir ülkede tartışma konusu değildir, bu zaten yüzlerce yıllık bir birikim ve değer felsefesi gibi başlıbaşına bir bililm dalı olabilecek bir altdalın alanıdır. Konunun derininie girmeyeceğim zira haddim değil, vaktim de yok ayrıca yeri de değil ama yabancıları sevmiyoruz madem Türkleri okusaydık iyiydi? (bkz: İonna Kuçuradi)
Verilen mücadele, maalesef, düşünme, düşündüğünü dile getirebilme kadar temel ve basit bir hakka karşı oluşturulan engel karşısında medyanın yapması gerekeni yap(a)maması sebebyile halkın kendi bulduğu yollarda ilerlemesinin de önüne geçilmeye çalışılması. Yani bunun sosyolojiyle, psikolojiyle, antropolojiyle alakası yok, maalesef henüz o noktaya bile gelemedik.
Böyle bir durum da, doğaldır ki, bulabildiğin en yaygın ve ulaşımı rahat, iletişim sağlayabileceğin ne varsa onu kullanacaksın, bunun twitterdan facebooktan ülke kurtarmayla, antikapitalizmle ne alakası var? Zaten mesele twitter'ın haklarını savunmak değil ki ne Amerika'sı ne antikapitalizm teranesi?
Bundan 30 sene önce olsaydı telefonu yabancılar buldu diye haberleşmeyi dumanla mı yapmak zorundaydık? Savaş çıkınca kendi ürettiğimiz doğru dürüst silah yok diye sapanla mı saldıralım düşmana? İnternet babanın buluşu mu ki gelip buraya ecnebi buluşu klavyenle verilen mücadeleyi küçümsüyosun?
Dediğim gibi maalesef bu konunun tartışılacak bir derinliği bile yok, herhangi bir özgürlüğü ve hürriyeti tanımayan, hakkı sadece kendi verdiği kadarı olarak gören ve buna teba edilmesini bekleyen, ya bizdensindir ya onlardan mantığı ile halkı kutuplaştıran bir zihniyete karşı A planı B planı sormak zaten saçmalıktan başka bir şey değil. Ama dediğim gibi amaç burada sahip olunan 2 gram bilgiyi satmaksa ben yanlış geldim devam...
Bu arada twitter'ın kapanmasını vergi vermemesine bağlayan beyni İstanbul'a yapılacak 3. havalimanı pisti gibi düz insana da laf anlatma zahmetine bile girmek istemiyoryum, zaten artık bunları her görüdğümde kendimi jiletliyorum, çok rahatlatıyor tavsiye ederim...
tüm bunların doğru olmasına rağmen "insanları yola getirmek"den çok daha iyi bir B planın olmalı.
yani işi buraya getiren sebepler orda öylece dururken yapılacak "iyi" niyetli tüm girişimler "kötü" insanları kılıçtan geçirmek ve "hepimiz ölecez" meczupluğu arasında biryerlerde olacaktır.
insanları yola getirecek olan, kaynakların adilce paylaşılmasının gerekliliği ve bu gerekliliği anlamalarıdır
tepedeki benciller, onlara hayranlık besleyen imitasyonları, onlara aldanan ahmak veya cahiller, gururdan içine düştüğü durumu kabul edemeyenlerin (vs..) eylemleri çoğunluğun menfaatinden uzaklaşmaya yol açar
B planı olacaksa bu kişilere oynamak icap eder. her birinde farklı bir usul geliştirilebilir
tüm ikna edilemeyenlerden geriye kalanlarına savaş açmanıza gerek yok. onlar, istediklerini veya koşullandırıldıklarını almak için kapıya gelecektir
----
aslında çok benzer bir tartışmaya daha dar kapsamda girmiştim ve "kime göre doğru, neye göre doğru" sorusuna, kısır döngüye girmemek adına "istersen buradan da varlık felsefesine ve nihilizme geçelim" şeklinde alaycı bir yaklaşımım olmuştu
hakkaten de iş öyle.
tartışmamız gereken bu değil çünkü
hepimizin hata kabul edebileceği davranışları yaptılar mı?
yaptılarsa neden desteğimizi esirgemiyoruz?
yaptılarsa buna karşı duranları neden bu konudaki haklılıkları yönünden desteklemiyoruz?
yapmadılarsa ortaya atılan iddialar ve bunu destekler nitelikteki bulgular çürütülebilir mi?
çürütülebiliyorsa inkar ve olayın üstünü örtme çabası neden?
uzar gider...
Doğru düşünüyor "Vejihi" nin beyni..Zaten yıkmak, dökmek, kırmak ve jiletle rahatlamak size mahsustur. Hesap sormak isteyen varsa twitter daki klavye delikanlılığıyla değil, 30 martta sandıkta sorsun. Bir olun birlik olun indirebiliyorsanız indirin..İşte bu kadar sade ve 3. Havalimanı gibi düz mantık.
haksızlığı aklama mekanizması olarak sandığı gören bir beyine, diktatörlerin de halk desteğiyle iktidara geldikten ve istediklerini aldıktan sonra zalimleştiğini, bir süre sonra seçeni seçmeyeni ayırt etmediklerini nasıl anlatalım
dahası onu da aşıp aynı sistemde muhalefet diye ortaya çıkarılanın da aynı zulmün bir parçası olduğu tezi var
görülüyor ki anlatamıyoruz
kalkıp "benim aklım bana yeter" de diyecektir
tıpkı diğer saçma savunma mekanizmaları gibi bunu da ezberlettiler ona
düşünmek mi? o da ne?
Yine konuştu Nazi G.. Kılı...
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)