Muhtemelen daha ônce de yazmisimdir ama yine yazayim.
Trafik polisi diye bir birimin varligi saçmaligin daniskasi.
Yani polis polistir.
Trafik polisligi nasil bir istir hiç anlamam.
Trafik polisi denilen seyin bir an önce kaldirilmasi lazim.
Bu anlamda uygulamaya karsi olmamakla beraber, polisin aldigi egitimleri neresiyle dinledigini gayet iyi bildigimizden olacak kargasayi da tahmin edebiliyorum.
Polis toplumsal olaylarda gösterici psikolojisine ait egitimler de aliyor ama sonuç biber gazi.
Kisacasi bu haber baskici rejimin isi genisletmeye baslattiginin resmi gazetede yayinlanmis hali gibi geliyor bana.
Umarim yanilirim.
Bunlarin disinda bazi arkadaslar polise atfedilen,
rüsvetçi,
hirsiz gibi ithamlardan rahatsiz olmuslar.
Gayet mantikli bir sekilde her meslegin içerisinde kötü adamlar olabilecegini ileri sürüyorlar.
Bunun bûtün meslek mensuplarini kapsayamayacagini,
bir kaç kötü örnek yüzünden tüm polis teskilatinin karalanamayacagini ileri sürüyorlar.
Ama yaniliyorlar.
Görüldügü gibi gayet net ve kendinden emin bir sekilde karalaniyor.
Bir çok meslekte kötü adamlar olabilir ama polislik mesleginde degil.
Olamaz öyle bir sey.
Polislik özel sektöre ait bir meslek degil bir kere.
Devlet kontrolunde, devlete ait bir birim.
Ne demek polis içerisinde de kötü adamlar olabilir.
Sen güvenligini hirsiza, parani rüsvetçiye devlet eliyle emanet ediyorsun o zaman.
Hirsiz hirsizi yakalarmi?
Polise atfedilen,
rüsvet, iskence gibi suçlamalarin ilk muhattabi devlettir.
Eger böyle bir sey varsa devlet polis seçimini iyi yapmiyor demektir.
Hadi diyelim kabul edilebilir bir baraj olsun.
Bu durumda ikinci suçlu temiz polislerdir.
Disarida hirsiza göz açtirmayip, kendi mesai arkadaslarinin hirsizliklarina göz yumuyorlarsa, üstlerine sinen bu kara lekeyi daha uzun yillar tasiyacaklar demektir.
Velhasil her meslekte kötü adamlar olabilir ama polislik mesleginde degil.
Tabi polisin olmadigi bir dünya hayalimiz hala tüm tazeligiyle ve güzelligiyle zihnimizdedir.
Hatta mümkünse devletin.