Aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız ?
Reklamlar
-
Nezaketi zayıflık sanma, suskun olduğuma aldanma. Dizüstünde durduğumuz içindir, sebebim olup ayağa kaldırma.
Reklamlar
-
Hakanİnan adlı üyeden alıntı
Mesaj atanıyla atmayanıyla, okuyanıyla okumayanıyla tüm MT üyelerine (ailesine) Teşekkür ediyorum..
Almam gereken cevapları sanırım aldım, bu bilgiler doğrultusunda yoluma devam ediyorum
Zaman halledicek diye umuyorum tekrar ilginizden dolayı teşekkürler
Zaten öyle oldu oldu,
olmadı ben seni bir sopalarım,bir sopalarım
anlarsın anyayı konyayı bu hayatı,
yaşamın nekadar güzel olduğunu,
yaşamayı uğrunda ölecek kadar sevmen gerektiğini falan filan
felsefe şeyettirtme bana buralarda
hele bir iyi oku yazacağımı
bukadar takıntının aslında nekadar boş olduğunu benim yaşıma geldiğinde anlarsan çok geç kalmış olacaksın kalanını iyi yaşamak için
buda nokta olsun
ses edersen çakarım tokadı allah ne verdiyse..
.
.
-
lycantrophic adlı üyeden alıntı
Aşık olmak, kişinin hayata karşı genel anlamda doyumsuzluğunu başka bir insan üzerinden giderme çabası olarak görülebilir. Bu maceranın sonu da mutlu bitmez; mutlu olabilmesi için şekil değiştirip karşılıklı sevgi; bireysel yetkinlik; ortak ve dengeli paylaşım gibi değerlerin olması gerekir. Başkası için ölmeyi istemektir mesela aşk; başkası ve kendisi için yaşamayı seçmesi ise daha yetkin bir sevgi türüdür; bunu da yaşayabilmek oldukça zordur. Birey aşık olduğunu da başkası için kendinden vazgeçecek konuma gelmesiyle anlar; kendi hayatını silip atmasıyla anlar. Bir bakıma çekiciliği de var aslında hayatın içini doldurabilmek, hissedebilmek anlamında, ama bu noktadan sıyrılıp kurtulabilmesi gerekir insanın; yoksa yanar biter kül olur, kum taneleri gibi hayat elinden akar gider...
bu yazdıklarınıza tamamen katılmakla birlikte; karşılıklı olmazsa sadece kullanan ve kullanılan taraflar oluşuyor diye eklemek istiyorum.
---------- Post added at 00:39 ---------- Previous post was at 00:36 ----------
MotorKafa adlı üyeden alıntı
Ondan ayrılınca yani bir daha göremeyeceğini anlayınca, görünmez bir güç gelip boğazını sıkar yutkunamazsın.
Gözlerin dolar ama sıkarsın kendini ağlamamak için, yatağa girince o gelir aklına.
Sabah evden çıkarken camdan sana el sallamasını istersin ama boştur cam.
Dinlediğin bir şarkı onu hatırlatıyorsa sana, dinleyemezsin ağlamamak için, hatta uzunca bir süre müziksiz yaşamak zorunda kalırsın. Çünkü her şarkıda onu anlatan bir şey bulup çıkarırsın.
Bazen yemek bile hazırlayamazsın onu hatırlatır diye.
Güneşli bir yaz gününde yolda ilerlerken, dikiz aynana baktığında onu görmek istersin, ama gördüğün tek şey arkadan gelen metal yığınları olur.
Ondan kalan bir kaç parça somut anın varsa eğer, hep yanında taşırsın. Ancak bir kere bile olsa çantandan çıkarıp bakamazsın o anı(cık)lara.
Sevişirken, gözlerini kapatıp onu hayal edersin kollarının arasında. Aslında dokunduğun o sıcak pürüzsüz tenin, bir başkasına ait olduğunu bilsen de hayali yeter sana o an.
Tamam artık unutuyorum, eskisi gibi hatırlamıyorum, geçti bitti sanırım diye düşünerek yatağa girersin.
Sonra bir bakarsın tekrar berabersiniz. O eski mutluluk, o deli dolu neşe, tekrar sarmış ikinizi. Hemde sımsıkı...
Sonra sağına dönersin. Gözlerini ovuşturup kendine geldiğin an hala yatakta olduğunu anlarsın. Anlarsın ki; gece yatağa girerken sadece kendini kandırmaya çalışmışsın ama onu bile becerememişsin...
Ve başa sarar tekrar her şey.
İzmariti atıp sifonu çektiğinde bile o vardır aklında...
İşte böyle bir şey sanırım aşk.
en kötü hali de; şu "rüya" kısmında karşı tarafın size bağırıp çağırmasıdır. sizi umursamamasıdır, içten içe gülmesidir. bunu kanınıza kadar hissetmenizdir.
-
Güzel kardeşim bu işim yolu Yalçın abiden geçer benden söylemesi...
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
Bu Konudaki Etiketler