bir atasözü vardı, dur bakiim nasıldı? hah buldum ; "it ürür, kervan yürür"...
Bu olay benim askerligimden bir kac sene evelinde olmustu.
O bolgede askerlik yaptim. Acil ilk yardim timindeydim. Catismanin ortasina atlayip yarali yada sehitleri cekip hastaneye yetistirmeye calisiyorduk. Bir kac saat evel yasayan o mehmetciliklerin cogunun cenazesini ben yikadim gorev suresince. Hic bir devlet gorevlisi gelip bakmazdi o sehit olanlara son kez. Isinizi bitirin raporunuzu verin derlerdi.
Simdi sadece bos laflar ile atip tutarsiniz. Hayatinizda kaciniz sehit olmus bir askerin ailesine bu haberi vermek zorunda kaldi?
O feryatlari duydu?
Bir daha anasinin babasinin yanina gidemiyecek , yatagina yatamiyacak o mehmetcigin bedeni yerde yatarken son kez ona bakti?
Bir halt bildiginiz yok. Idoloji gutme meraki yuzunden , stranctaki tahta piyonlar gibi gordunuz o askerleri.
Bu vatan icin savasmis, cepheye gidip bayrak adina, millet adina her seyi goze almis askerleri simdi kodese tikip , teroristleride davul zurna ile karsilamayi daha iyi becerdik.
Oglunu zahmet edip askere gondermemis bir usta, bu acinin ne oldugunu bilemez....
[COLOR="Red"]Motorculuk saygi ve cilginligin arasindaki ince cizgide gitme beceresidir[/COLOR] Suzuki GS500 Gitti / Ducati Monster 900 Gitti / BMW F650 GS Gitti
Evet bu topraklarda yaşayan her dürüst insan gibi bende duygularınızla hemfikirim lakin dürüst olanlar kaypak olanlarla arasında kati sınır çizmedikce sömürüden kurtulamayacagız.Bu bir demokrasi,parti,din yada iman meselesi degil.Çünki bütün bu olgudaşlar kendi ,içlerinde birbirlerini ve diğerlerini hep arkadan vurdular.Affetdik,hoşgördük,saygı duyduk,büyüklük gösterdik hep tepemize çıktılar.Tüm bu meziyetlerimize layık olabilecek kimse pek çıkmadı çıksada diğerleri tarafında alaşağı edildi.Şu ''Isinizi bitirin raporunuzu verin derlerdi.'' cümlesi bana şehitleri anma gününde sivil polisin''marşınızı okuyun dağılın ''diyebilme şerefsizliğini hatırlatdı.Bu şu anlama geliyor:Bize yüklenen tüm vatani,milli ve dini değerler aslında bizleri kontrol altında tutabilmek için yüklenmiş karakterlerden başkası değil.Bu karakterlere sahip olmadan zaferler kazanan,destanlar yazan,ilimde ve bilimde zirvede birçok ulus veya uygarlık oldu tarihde ve tüm saydıgım karakterlerle donanmış avam takımı hep sömürüldü.Hizmetci ve uşak oldu.Hep önümüze kendi standartlarında önceden belirlenmiş liderler getirdiler.Bu hukümetden sonrada önümüze getirilecek olanları aklı selim birçok kişi fark etmekde fakat elinden birşey gelmemekde.Şu an dünyada yürülükte olan tüm yönetim şekilleri aynı düzeni korumakda,devamını sağlamakda.Çare yok huzuru hiçbirşey sağlayamamakda maalesef.''islamda'' diyenleri duyar gibiyim fakat maalesef örnekleri ortada ,tarihdeki hikayeleri de zaten taraftarları tarafından yazılıp bu günlere nakledilmiş ki şu an birbirlerini yemekdeler ,aradaki parazitlere müsaama gösterdikleri için yada parazitlerin yaşamasına ortamları müsait olduğu için.zeda3000
Üyelik tarihi: 11-10-05
Şehir: Istanbul / Antalya
Motosikleti: Honda CB750 Cafe Racer
Bu olay benim askerligimden bir kac sene evelinde olmustu.
O bolgede askerlik yaptim. Acil ilk yardim timindeydim. Catismanin ortasina atlayip yarali yada sehitleri cekip hastaneye yetistirmeye calisiyorduk. Bir kac saat evel yasayan o mehmetciliklerin cogunun cenazesini ben yikadim gorev suresince. Hic bir devlet gorevlisi gelip bakmazdi o sehit olanlara son kez. Isinizi bitirin raporunuzu verin derlerdi.
Askere gitmedim daha doğrusu okuduğum için daha 2-3 senem var. 20 yıldır kadıköy'de yaşıyorum, ben bu 20 yıl içerisinde şehit cenazesi görmedim. Bağdat Caddesinden, Fenerbahçeden, Kızıltopraktan geçen şehit cenazesi hangimiz gördük ki ?
Bu ülkede zengin isen, yüksek vergiler veriyorsan adamsın. Bir genç olarak yaşıtlarımın şehit haberlerini duymak içimi parçalıyor...
Herşey plan Amerika,İsrail,Bop zaten tepedekinin ayağı taşa takılıp düşse taşı onlar koymuş bilerek plan diyeceksiniz yuh artık ya herşeye kılıf.
Konu ile ilgili olarak kurtulan insanlar arasında sakallı sofu alan vatandaş iş arkadaşımın öz amcasıdır geçen gazetede denk geldik uzunca muhabbetini ettim bilfiil olay yerindeki amcamızın ağzından,motosiklet formunda konuyu görmek şaşırttı.
Bu plancılarda dağda bi kaç ay it avına çıksın aç,yorgun,tedirgin sonra gelip buraya yazsınlar plan yapmayın plan diye.
"Önü yoktan sonu boktan bu kuru davadan,
utanır gayret-i güfranla cehennem de geçer. "
Psychedelic Gececi
Bir PKK lı yada bir asker. Neden vurur birbirini ???
İkisi de insan evladı değil mi ?
İkisi de haketmez mi insanca yaşamayı ?
Aynı havayı solumak istemeyen bir grup insan(!) neden silah tutmayı öğretir 15 20 yaşında çocuklara ?
Neden bölüşemez insanlar 7 tane kara parçasını ?
Yada neden bölüşme ihtiyacı duyarlar ?
Acaba bu soruları cevaplayarak başlasak çözüm aramaya çıkar mıyız işin içinden ?
Nah çıkarız !
O yüzden kutup ayıları ölmesin, yaşasın dünya barışı !
Motosikletli Kaplumbağa...
kimisi sanıyor ki bu komplo teorileri bizim Türkler veya Müslümanlar tarafından ortaya atılmış
bilderberg i en açık biçimde ifşa eden adamın adı Luis Gonzales Mata' dır, bir ispanyol gizli servis elemanıdır, "dünyanın gerçek efendileri" kitabının yazarıdır
texe marrs adında bir amerikalı var, koyu hristiyan. illüminati hakkında çok detaylı ve belgelere yönelik kitabı vardır
yine amerikalı garry allen syonist yapılanmayı en açık anlatan adamdır
rotschildin amerikan merkez bankasını ele geçirmesine karşı çıkan adam mcfadden adlı bir senatördür, bir davette zehirlenerek öldürülmüştür
amerikan başkanı john f. kennedy, "ülkemizde devletin üstünde güçler var" dedikten kısa bir süre sonra 3 farklı noktadan açılan ateşle öldürülmüştür
daha özelde Ahmet taner kışlalı veya gaffar okkanı da ele alabiliriz
sadece 28 şubatı çözen bir adama bunların hiç birini anlatmanıza gerek yok
burada sayısız örnek verebilirim
tabi tüm bunlar komlo teorisi olabilir bazı üstün zekalı(!) önünü bile görmekten acizler için
hatta birileri çıkıp siz oraları görmediniz, yorum yapmayın da diyebilir, böylece konunun akışını değiştirebileceğini bile ümit ediyor olabilir
siz yine de yorum yapın
yine de kafanızı çalıştırın
siyonizmi, haçlı zihniyetini, 1. dünya savaşını, 1897 basel konferansını, abdülhamitten filistin topraklarının istendiğini vermeyince darbe ile indirildiğini ve 1. dünya savaşının patlak verdiğini, Osmanlının nasıl parçalandığını, sevr anlaşmasını, kurtuluş savaşını ne için kimlere karşı yaptığımızı anlayamazsanız eğer, şuan yaşadığınız hiç bir şeye anlam veremez, muallakta kalırsınız
sen enver paşa ve sarıkamış gerçeğini bilmezsen, bu 50 çocuğun neden köpeklere yem edildiğini de anlayamazsın
resmin bütününü görmek gerek
öylesine büyük öylesine detaylı öylesine iğrenç bir resim ki...
Biraz düşünmek lazım bu işleri öyle tek satırlık klavye kahramanlığı yapıp küfretmekle biryere varılamaz olsa olsa ancak aleme rezil olunur.
BOP çular bu yazının neresinde?
Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu: Asyalı olmakla övünüyorum
Aydınlık 18 Kasım 2001
SAYI: 748
"11 Eylülden kısa bir süre önce Avrupa'da bilim adamlarıyla yapılan toplantıda bir konuşma yaptım: "AB sizin olsun. Ben Asyalıyım ve Asyalı olmakla övünüyorum" dedim. Bizim sömürge aydınlarımıza duyururum ki beni ayakta alkışladılar. Çünkü insan tabiatında vardır. Kendine itibarı olana herkes itibar eder. Sen kimliksiz, yılışık olursan kimse seni ciddiye almaz. Kendi kafamızla, kendi gönlümüzle birkaç sene içinde Avrupa'nın bir numaralı devleti oluruz."
"Türk Aynştaynı" diye bilinen Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, Ulusal Kanal'da "Büyüteç" programında Adnan Akfırat'ın konuğu oldu. 26 yaşında ABD'nin en ünlü Üniversitesi Yale'de profesör ünvanını kazanan, kimya, fizik, biyoloji alanlarında çok önemli katkıları bulunan Oktay Sinanoğlu, son yıllarda bütün enerjisini halkı uyandırmaya, kendine güvenmeyi öğretmeye harcıyor. Prof. Dr. Sinanoğlu, "Büyüteç" programında Atlantik uygarlığının ekonomik, kültürel ve bilimsel planda çöküşünü anlattı ve Asyalılığının bilincine varan Türkiye'nin Asya'ya önderlik ederek, ABD ve Avrupa'daki köleleştirilmiş halkları da kurtarabileceğini belirtti. Prof. Oktay Sinanoğlu Amerikan işbirlikçilerine de kuvvetli uyarılarda bulundu.
"Ben yaptıklarımı önce bu halk için yapmışım, sonra insanlık için yapmışım. Hiçbir zaman ben profesör olayım, ünüm ortalıkta dolaşsın diye yapmadım. Hayatımla ilgili kitabı da halkımızın özgüveninin kazanılmasına katkım olsun diye yaptım. Benim kendime yakıştırdığım en güzel ünvan garibandır. Bu samimi bir histir. Bu Asya'da vardır. Samimi olarak vardır. Aşık Veysel ne güzel söylemiş: 'Güzelliğin on para etmez şu bendeki aşk olmasa."
ADNAN AKFIRAT- 8 Aralık 1996 günlü Aydınlık dergisinde sizinle yapılan orta sayfa söyleşisinde Amerikan uygarlığının bilim, sanat ve kültür alanında büyük bir çöküşün içine girdiğini saptıyordunuz. 11 Eylül saldırısıyla birlikte bu saptama çok daha fazla kabul görmeye başladı. Atlantik uygarlığı yıldızı hep parlayacak uygarlık olarak tanıtıldı. Nasıl oldu da bu uygarlık çöktü?
PNOF. DR. OKTAY SİNANOĞLU- 1996'da İşçi Partisi'nin düzenlediği Avrasya Seçeneği Kurultayı olmuştu. Ben de orada konuşmuştum. O zaman Doğu ülkelerinden gelenler vardı. Orada şunu söylemiştim: Körfez Savaşı'ndan sonra baba Bush, "tek güç olarak biz kaldık" diyordu. O kadar büyük konuşuyorlardı ki, Osmanlı'nın çöküşünü hatırladım Sokullu Mehmet Paşa zamanında Osmanlı donanması ilk defa büyük bir yenilgiye uğradığında, devletin başındakiler "Bu millet isterse yeni donanmasının yelkenlerini atlastan, direklerini som altından yapar" demişlerdi. O laf çöküşün başlangıcıdır. Şimdi Amerika da böyle çok büyük laflar ediyor. Çöküşünü örtmeye çalışıyor.
Ama çöküşün başlangıcı daha eskilere gidiyor. 1963 yılında Yale Üniversitesi'ndeyim, atom fiziğiyle ilgili nicel kuantumla ilgili yeni kuralları geliştiriyoruz. Bir gün akşam üstü aşağıya ana büroya indim. Baktım sekreterler garip bir halde. Hayrola dedim. Kenedy'yi vurdular dediler. O akşam saat 8.30 sularında çıktım sokakta dolaşıyorum. Baktım Amerika'lılar güle oynaya geziniyor, hiç umurlarında değil. Çok iyi hatırlıyorum. O gün, "Bugün Amerika'nın çöküşünün birinci günüdür" dedim. Çünkü o zamana kadar Amerikan halkı kendi devletine güvenirdi. O gün o güven yıkıldı. Devletin sürekli kendisine yalan söylediğini anladı. İkinci Dünya Harbi'nde Amerika halkı hiç savaşa girmek istemezken Pearl Harbour baskını tezgâhlandı. Donanmayı oturan ördek gibi oraya koydular. Saldırı olacağını kaç gün önceden biliyorlardı. Körfez Savaşı'nın nasıl tezgâhlandığını herkes biliyor. Yine bir tertiple katıldığı Vietnam Harbi'nde de Amerika perişan oldu.
KUKLACILIK BİLİMİNİN KURAMI
Buradan Amerikan işbirlikçilerine geçiyorum. Amerika'nın Güney Vietnam'de birtakım yerli işbirlikçileri vardı. Hiç unutmuyorum: Amerika oradan kaçarkan bu işbirlikçiler, helikopterlerin tekerlerine asılıyorlardı. Aman bizi de götürün diye. Bu sahneyi kimse unutmasın! Amerika daima kendi kuklalarını harcar. Kuklacılık biliminin kuramını yapmıştım. Kukla bir müddet sonra "vay ben neymişim" demeye başlar. Böyle deyince, Amerika 3- 5 sene sonra kuklayı temizler, yerine başkasını koyar.
Kuklalara ilişkin bir Amerikan televizyonunda izlediğim başka bir olay daha var: New York'un ara sokakları çöplüktür, bir caddesi en zenginlerin oturduğu caddedir, bir arka sokağında en sefil insanlar oturur. New York'ta hangi caddede yürüyeceğini bilmelisin. Bilmezsen bıçaklanma ihtimalin çok büyüktür. Televizyonda böyle bir cadde gösteriyor. Orada yaşlı, Asyalı bir adam çöpçülük yapıyordu. Onu göstererek işte diyor "bu adam Vietnam'da çok büyük mevkide görev yapan bir adamdı". Bu sahneyi de kimse unutmasın. Bir ülkeyi mevki için satanlar bilsinler ki önce onlar harcanır.
VİETNAM SAVAŞI ÇÖKÜŞÜ HIZLANDIRDI
Vietnam Harbi'nden sonra özellikle Amerika'da büyük bir ahlaki çöküntü başladı. Aslında ondan önce Amerikan toplumu mazbut insanlardan oluşurdu. Televizyonlarda öyle açık saçık filmler göremezdiniz. Zaman geçtikçe Amerikan televizyonarında ahlak bozucu yayınlar arttı. Toplumun aile yapısı çöktü, iş ahlakı çöktü. İş yapmadan para kazanma anlayışı yerleşti. Bu arada Avrupa ekonomisi toparlandı, Asya ekonomisi büyümeye başladı, Japonya bir atılım yaptı. Daha önce Dünyada bütün teknik mamüller ilk Amerika'da yapılırdı. Fakat son yıllarda ne alsak başka bir ülkenin malı çıkıyor. Amerikan ve İngiliz malına kimse itibar etmemeye başladı.
AKFIRAT- Bahsettiğiniz süreçte yönetici sınıfın da niteliğinin değiştiğini görüyoruz. Ticaret ve sanayi burjuvazisi kenara itildi, tekelci burjuvazinin rantçı, mafyalaşmış kesimi yönetimin merkezine geldi.
SİNANOĞLU- Bu olay Reagan döneminde başladı. Amerika'da da üretim bitti. Avrasya Seçeneği Konferansı'nda şöyle demiştim: "Amerika iki şey üretir, biri silah biri film. Ama asıl silah filmdir" dedim. Amerika'nın içinden çürüdüğünü 1963'den beri anlatıyoruz.
ARTIK BİLİMSEL GELİŞMELERİN MERKEZİ ABD DEĞİL
AKFIRAT- Bilim ve teknolojideki üstünlüğü sürdükçe Amerika'nın yenilmesi mümkün değildir değerlendirmesi yapılıyor. Gerçekten böyle mi?
SİNANOĞLU- 50 senedir büyük şeyler yaratmış bilim adamlarına bakarsanız çoğu Amerika'nın yerlisi değildir. Ayrıca Avrupa'da, Japonya'da da önemli bilimsel çalışmalar var. Son yıllarda Çin'de muazzam bir bilim atılımı çıktı.
Amerika'daki takım da abartıldığı gibi değildir. Bunlar öyle akıllı adamlar da değildir. Kaç tanesine doktora yaptırdık. Hepsi şimde Avrupa'da, Japonya'da profösör. Doktorasını ağzına kaşıkla vere vere yaptık bu adamların.
KÜRESEL KRALİYETÇİ TAKIM
Amerika yüz boyutlu, önemli çelişmelerin yaşandığı bir yer. Tepede birkaç milyon insan var. Amerika'yı Amerika yapan bu ekiptir. Geri kalan 270 milyonun çoğu son derece cahil bırakılan insanlar. Amerikan halkı orada bir çeşit köledir. Üst tabaka ile halk arasındaki uçurum gittikçe büyüyor. Dünyadaki bir çok ülkenin parasını, kaynaklarını elinde tutarak, halkları insafsızca fakirleştiren insanlık düşmanı bir takım var. Ben bunlara yeni dünya düzenci ve "Küresel Kraliyetçi" takım diyorum. Bunlar sadece birtakım çokuluslu şirketlerle, tröstlerle sınırlı değil. Bunların ayrı dini, garip inanışları var. "Tek dünya devleti, tek bayrak" derler ama burda kastedilen bütün ülkelerin insanların katılımıyla gerçekleşen güzel bir dünya değil. Bu bir iki milyon insan, birkaç yüz sene önce gizli cemiyetler kurmuş, "dünyayı biz idare edeceğiz, dünyanın geri kalan insanları insandan bile sayılmaz, bunları istediğin kadar sömür, ne yaparsan yap" inanışında olan insanlık düşmanı bir alçak takımdır.
KÜRESEL KRALİYETÇİLERE İSYANLAR BAŞLADI
AKFIRAT- Bu takım, kapitalizmin emperyalist karakter kazandığında ortaya çıkıyor değil mi?
SİNANOĞLU- Kapitalizmi de ortaya çıkaran aynı zihniyettir. Bu yeni dünya düzeni yeni falan değildir. 11 Eylül'den 10 gün önce Avrupa'da bilim adamlarının katıldığı bir toplantıdaydım. Birçok ülkeden insanlar kendi ülkesinde yapılanları anlattı. Mesela Polonya'da son 10 yıldır seçim kanunları, partiler kanunları falan konmuş. Diyorlar ki bizim seçmiş gibi göründüğümüz ama aslında bizim seçmediğimiz birtakım adamlar bu kanunlarla bir yerlere konuyor ve bunlar da hep yeni dünya düzenci takımın kuyruğu oluyorlar. Bunlar hangi partiden olursa olsun hükümete gelir gelmez anayasayı değiştirelim, toprakları yabancı devletlere satalım önerileri getiriyorlar. Tahkimi getiriyorlar, ulusal hukuk yerine evrensel hukuku getirelim diyorlar. Bizim meslektaşlar ülke elden gidiyor diye ağlaşıyorlar. Tarımı, hayvancılığı yok ettiler diyorlar. Biz bunları dinliyoruz ve "Allah Allah biz bunları bir yerden hatırlıyoruz" diyoruz. Bir İngiliz kadın çıktı İngiliz çiftçisinin durumunu anlattı. İngiltere'de çiftçinin canına okumuşlar. Topraklarını birkaç banka gelmiş ellerinden almış. Kadına "200 yıldır Türkiye'de ne melanet olursa biz İngilizleri suçlardık vay canına size mi yapılıyor" dedik. Meğerse onlara da yapılıyormuş. Şu ülke bu ülke, şu hükümet bu hükümet diye düşünmemek lâzım. Çünkü özellikle son yıllarda bütün ülkelerde Küresel Kraliyetçi, onların maşaları, gizli örgüt üyeleri biryerlere konuyor. Bütün olaylar buradan çıkıyor. Dünyanın parasının büyük çoğunluğu, gıdanın yüzde 80'i iki üç bankaya yakın şirkete ait. Küresel Kraliyetçilere ait. Bu Küresel Kraliyetçi alçaklara karşı bütün dünyada isyanlar başlamıştır.
"Şu ülke bu ülke, şu hükümet bu hükümet diye düşünmemek lâzım. Çünkü özellikle son yıllarda bütün ülkelerde Küresel Kraliyetçiler egemen, onların maşaları, gizli örgüt üyeleri biryerlere konuyor. Dünyanın parasının büyük çoğunluğu, gıdanın yüzde 80'i iki üç bankaya yakın şirkete ait. Küresel Kraliyetçilere ait. Bu Küresel Kraliyetçi alçaklara karşı bütün dünyada isyanlar başlamıştır."
GÜÇLERİ GİZLİLİKTEN GELİYORDU
AKFIRAT- Fakat Küresel Kraliyetçilerin hesaplarının artık tutmadığını, büyük amaçlarına ulaşmaktan giderek uzaklaştıklarını da görüyoruz.
SİNANOĞLU- Benim bir kuramım var. Büyük devletlerin asıl gücü gizlilikten gelir. Burada bir çelişki de ortaya çıkıyor. Gizli olabilmesi için az sayıda insanın bunu bilmesi lâzım, fakat bir sürü iş yapman için de birçok insana ihtiyacın var. Kadroyu genişlettikçe gizlilik azalır. O zaman şöyle yaparsın: Önüne gizli bir cemiyet kurarsın, onun önüne biraz daha az gizlisini kurarsın, onun önüne açık görünen ama gayesi gizli bir cemiyet kurarsın. Üsttekiler altakileri bilir fakat alttakiler üstekileri bilmez. Alttakiler robottur. Bütün bu tedbirlere rağmen bu bilgiler yayılmaya başladı. Güç gizlilikten geldiğine göre gizliliğin bitmesi gücün bitmesi demektir. İstediği kadar parası olsun. Çöküşü önleyemez. Dolayısıyla bu alçakların defterlerinin dürülme safhası başlamıştır. Türkiye burada Asya'ya önderlik edecek böylece Avrupalı, Amerikalı köle haline getirilmiş halkları da kurtaracaklardır.
ASYALI OLMAKLA ÖVÜNÜYORUM
AKFIRAT- Siz bundan birkaç yıl önce Avrupa'daki bir toplantıda "ben Asyalıyım" demiştiniz.
SİNANOĞLU- Ben önce Amerika ile Avrupa ile çok haşır neşir oldum. Fakat 1975 yılında Japonya üstün bilimci ödülünü vermişlerdi, Japonya'ya gittim. Kendimi çok rahat hissettim. Kendi kültürümüze çok benziyor. Asıl uygarlığın Asya'da olduğunu gördük. 11 Eylülden kısa bir süre önce Avrupa'da bilim adamlarıyla yapılan toplantıda bir konuşma yaptım: "Şimdi siz diyeceksiniz ki 'biz bunları AB'ye almıyoruz', bana acıyorsunuzdur falan dedim. Ama ben AB falan istemiyorum. Halkımızın çoğu da istemiyor. Yine sizin dediğiniz gibi bizim de başımıza konulan birileri kaç senedir illa AB'ye gireceğiz falan diyor. AB sizin olsun. Ben Asyalıyım ve Asyalı olmakla övünüyorum" dedim. Bizim sömürge aydınlarımıza duyururum ki beni ayakta alkışladılar. Çünki insan tabiatında vardır. Kendine itibarı olana herkes itibar eder. Sen kimliksiz yılışık, olursan kimse seni ciddiye almaz. Kendi kafamızla, kendi gönlümüzle birkaç sene içinde Avrupa'nın bir numaralı devleti oluruz.
"Amerika daima kendi kuklalarını harcar. Kuklacılık biliminin kuramını yapmıştım. Kukla bir müddet sonra "vay ben neymişim" demeye başlar. Böyle deyince, Amerika 3- 5 sene sonra kuklayı temizler, yerine başkasını koyar. Bir ülkeyi mevki için satanlar bilsinler ki önce onlar harcanır."
ASYA KÜLTÜRÜNDE BİREYCİLİK YOK
AKFIRAT- İş Bankası yayınlarındançıkan sizin hayatınızı konu alan "Türk Aynştaynı" kitabınızı hazırlayan Emine Çaykara özel hayatınızla ilgili bilgi almanın çok zor olduğundan şikayet ediyor. Bu da bir Asya kültürü. Siz 26 yaşında profösör olmuşsunuz, dünyanın çeşiti yerlerinde öğrenciler yetiştirmişsiniz. Kamuoyu bunları bilmiyor.
SİNANOĞLU- Ben bunları önce bu halk için yapmışım, sonra insanlık için yapmışım. Halkımızın özgüvenin kazanılmasına katkım olsun diye yaptım. Hiçbir zaman ben profesör olayım, ünüm ortalıkta dolaşsın diye yapmadım. Bu kitabı da halka faydası olacağını umduğumuz meseleleri anlatmak için görev olarak hazırladık. Deneyimlerimizden çıkan sonuçları, onların yolunu açmaya faydası olabilir diye anlatıyoruz. Kendimizi övmek için değil. Benim kendime yakıştırdığım en güzel ünvan garibandır. Bu samimi bir histir. Bu Asya'da vardır. Samimi olarak vardır. Aşık Veysel ne güzel söylemiş: "Güzelliğin on para etmez şu bendeki aşk olmasa"
---------- Post added at 10:29 ---------- Previous post was at 10:21 ----------
Ha tabi birde bu konunun başlığındaki insanlar öldü gazi oldu,savaştı falan filan
ne işemi yarıyor bunlar?
burada azçok açıklanıyor buyurun
http://www.dailymotion.com/video/x67...y_news?fbc=477
sevdim bu adamı
şu videoyu da izleyelim:
http://www.dailymotion.com/video/x45...inonu-zaf_news
Önceden bilmezdim hiç tanımazdım deme bana sakın??büyük kayıptır.
dur biyografisinide vereyimde aramayın
1935'te doğan Sinanoğlu, 1953’te Atatürk tarafından 1928 yılında kurulmuş TED Yenişehir Lisesini burslu olarak okudu ve birincilikle bitirdi. Okulun bursuyla kimya mühendisliği okumak üzere ABD'ye gitti. 1956’da ABD Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley Kimya Mühendisliği'ni birincilikle bitirdi.
1957’de Massachusetts Institute of Technology'yi (MIT) 8 ayda birincilikle bitirerek Yüksek kimya Mühendisi oldu.
1960’ta Yale Üniversitesinde "asistant professor" (yardımcı doçent ) olarak çalışmaya başladı. 26 yaşında iken atom ve moleküllerin çok elektronlu kuramı ile "associate professor" (doçent) ve 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandırdı ve "full professor" (profesör) ünvanını aldı.
Bu ünvan ile modern üniversite tarihinin ve Yale Üniversitesi tarihinin en genç profesörü oldu. 1964’te ODTÜ'ye danışman profesör oldu. Yale Üniversitesinde ikinci bir kürsüye daha profesör olarak atandı.
Dünyada yeni kurulmaya başlayan Moleküler Biyoloji dalının ilk birkaç profesöründen biri oldu. (Watson ve Crick sarmal modelindeki dna sarmalının çözelti içinde o halde nasıl durduğunu keşfeden adam - solvofobik kuvvet ) Amerikan Ulusal bilimler akademisine Üye olarak seçildi. Buraya seçilen ilk ve tek Türk oldu.
İki defa Nobel' e aday gösterildi. Defalarca Nobel Akademisinin isteği üzerine Nobel'e adaylar gösterdi.
Dünyanın sayısız yerinde sayısız buluşları ve teoremleri ile ilgili sayısız konferans verdi. 26 yaşından beri devam ettiği Yale Üniversitesinde Moleküler biyoloji ve kimya olmak üzere iki kürsüde profesör ve son 7 senedir görev yaptığı Yıldız Teknik Üniversitesinde ise Kimya dalında olmak üzere bir kürsüde Profesör olarak görevini sürdürüyor.
Sanatçı Esin Afşar'ın ağabeyidir.
tanırdım tabi, kimya mezunuyum, meşhurdur bilim adamı olarak üniversite camiasında
lakin toplumsal konulara el attığına denk gelmemiştim
onlarca kitabı boşa yazmış adam desene,cevizkabuğunda yada başka birsürü kanaldadamı hiç rastlamadın bu konuları konuştuğunu?
demekki herkesin bilmediği birşeyler varmış hayata) buyur bir göz at aşağıda (bulamadığın kitabı olursa haber et bende var yollarım okursun,geri isterim ama)
http://oktaysinanoglukitaplari.com/
.http://www.youtube.com/watch?v=0O8b_Ib4rYA
ulusal kanal izlermisin bilmiyorum ama adamın programı vardı aylarca buyur buradan
http://www.youtube.com/watch?v=eVMDi...feature=relmfu
http://www.youtube.com/watch?v=Jug_3...feature=relmfu
http://www.youtube.com/watch?v=B2kVO...feature=relmfu
http://www.youtube.com/watch?v=3JZNx...eature=related
http://www.youtube.com/watch?v=r-UMo...feature=relmfu
http://www.youtube.com/watch?v=n_AEo...feature=relmfu
http://www.youtube.com/watch?v=HR6yO...feature=relmfu
http://www.youtube.com/watch?v=pYdqz...feature=relmfu
.
.
gördüğüm kadarıyla bizim farklı yollardan elde ettiğimiz bilgileri o da kendine has biçimde derlemiş ve kendi çıkarımlarını yapmış
bunu anlamak için birkaç videosunu izlemek yetti, ötesine gerek yok, kitaplar kalsın şimdilik
hem neden boşa yazmış olsun? ben texe marrs okudum, amerikalı coni walker emmi de onun kitabını okusun
Amac gundemı mesgul etmek degıl'mı?siz tarihi olayları , 12 eylul'u , bir kenara bırakında önümüzde cereyan eden olaylara bakın. şu anda antep , hatay ve civarında askerlik yapan yakınlarınız varsa şu an nerede olduğunu öğrenmenizde fayda var cünkü hic bir haber kanalında rastlıyamazsınız suriye sınırına asker sevk edılıyor.Aralarında yakınlarımda var yapılanın govde gosterısı olduguna ınanmıyorum.savas davulları calmaya basladı.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)