Merhaba Arkadaşlar,
Yaz geliyor ve yolda daha çok motosikletli arkadaşımı görmekten mutluluk duyuyorum. Ancak bununla birlikte malesef motosikletli kaza haberleri gün geçtikçe artıyor.
Çok yakın bir tarihte, yanılmıyorsam 165km/s hız ile şehir içinde sürüş yaparken, aniden önüne çıkan kamyonet sürücüsü dayıya 3 dakika atarlanan bir sürücü izlemiştik. Hangi sürücü haklıydı tartışmasına girmek istemiyorum. Motosiklet sürücüsü arkadaşıma bir şey olmadığı için ben sadece sevindim.
Bence önemli olan haklı olmak değil hayatta kalmak. Kimsenin arkasından ama adam hakkıyla öldü demiyoruz sadece üzülüyoruz.
Bakın çok basit bir test yapalım; tek gözünüzü kapatıp cisimlerin ne kadar uzakta olduğunu anlamaya çalışın, iki göze göre tahmin yapmak çok daha zordur, hatta aslında imkansızdır ama biz cismi daha önceden bildiğiniz için boyutundan uzaklık hakkında yorum yapabiliriz. Farımız açık olsa dahi motosikletler uzaktan nokta gibi görünür ve çok yaklaşmadığı sürece o noktanın boyutu çok artmaz, bu nedenledir ki 160km ile ilerlerken 1 km uzaktan da 100 metreden de uzaklığınız hakkında çok yorum yapılamaz.
Yanlış anlaşılmasın, otomobil sürücülerini haklı çıkarmaya çalışmıyorum, sadece bilinen bir gerçeği inkar etmememiz gerektiğini söylemek istiyorum. Özellikle İstanbulda sürüş yapıyorsak, haklı olsak dahi malesef bazı şeylerden vazgeçmemiz gerekiyor. Yoksa ölürüz. Örneğin kavşağa yaklaşırken hangimiz ben sağdan geliyorum araba soldan yol benim hakkım araba durur diyip yola dalıyoruz? Dalamıyoruz çünkü burası Türkiye, kural var ama uygulayan yok.
Her gün yolda bir sıkıştırmaya, kaza riskine maruz kalıyoruz. "Otomobil sürücüleri bizi trafikte görmüyor" lafından sıkılmadık mı? Artık anlamamız gereken görülmüyoruz ve muhtemelen yakın bir gelecekte de görülmeyeceğiz. Otomobil sürücülerinin algılarını yıkmak için her fırsatı kullanıp eşinize dostumuza bu farkındalığı yayalım. Ama vücudumüzun ana haber bültenlerinde kaza haberlerinde farkındalık yaratmak için kullanılmasına izin vermeyelim, risklerin farkında olup, beklenmedik olayları minimuma indirelim.
Yolda ilerlerlediğimiz her an içinde bulunduğumuz ortamın en kötü halini kafamızda canlandırıp trafikte buna göre konumlanıp hızımızı ayarlayalım. Abartı olacak ama altından geçtiğiniz direğin bile kafanıza düşebileceğini unutmayın, çünkü burası Türkiye. Daha bir kaç ay önce E5 de ilerlerken kafasına üst geçitten pankart düşen ve hayatını kaybeden bir motosiklet sürücünü andık.
Belki her an tedbirli olsak dahi kazalardan kaçamayız. Malesef en dikkatli sürücü bile küçük bir şansızlık-dalgınlık-başkasının hatası nedeniyle hayatını kaybedebilir. Ama tedbir ve güvenli sürüş bizim ana haber bültenlerine çıkma olasılığımızı önemli ölçüde azaltacaktır.
Uzun lafın üzerine, dün İstanbul Maltepe sahil yolunda başıma gelen bir anı sizinle paylaşmak istiyorum. Belki çok ekstrem bir durum değil, tartışılacak bir durumu da yok. Ama bu anı yaşadığımda aklıma gelen ilk şey, 165km hızla şehir içinde ilerlerken kamyoncuya atarlanan arkadaşımız geldi. Ya ben de o an gaza gelip 100 km nin üstünde olsaydım o kaçış manevrasını yapabilecek miydim? Hiç sanmıyorum.
Arkadaşlar bizi göremeyecekler, görmeyecekler, bazen bilerek görmezden gelecekler. Lütfen önümüze kedi, köpek, tır, bisiklet, yaya, küçük bir çocuk, saksı çıkabileceğini bilerek sürelim.
Bu kadar hikaye edebiyat yaptığıma bakmayın, ben de bazen zincirlerimi kırıp sonrasında pişman olduğum sürüşler yapıyorum. Ama biliyorum ki yaptığım tüm o davranışlar benim hatam. Eğer ki risk alıp limitlerimizi veya kuralları aşıyorsak; vücudumuza, ailemize ve sevdiklerimize yaşatabileceğimiz acı sonuçlara katlanmaya hazır olalım.
Herkese keyifli sürüşler.