Selam herkese. 22 Şubat tarihinde akşam saat 18:00 civarı çevreyolunda yaşadığım kaza/düşüşle ilgili bir konu açmak istedim. Şu an gayet iyiyim. Motorumda biraz hasar var ve o kadar.
Kızıltoprak istikametinde giderken Çamlıca sapağı mevkiindeki sağ yönlü virajı alıyordum. Viraj içerisinde sol şeride çıkmaya karar verdim ancak şerit çizgileri üstünden geçtikten sonra tekerler farklı çizgileri takip etme eğilimine girdi ve motorda sallantı başladı. Benzer durumu daha önceden de yaşamıştım başka yerlerde ve onları giderebilmiştim bir şekilde; ama bu defa düzeltmek adına yaptıklarım bir işe yaramadı malesef. Hızım 110 km/h civarıydı. Sallantı başlayınca önce gidonu rahatlatmayı denedim; ancak bunun herhangi bir etkisi olmadı. Ardından sallantının ritmi bozulsun diye gazı açarak hızlanmaya karar verdim; ama ne yazık ki bu hareket durumun daha da kötüleşmesine sebebiyet verdi. Yol düz olsa kurtarabilirdim sanırım; ama bayır aşşağı gittiğimden yuvarlanan kartopu gibi sallantının şiddeti gittikçe büyüdü ve en sonunda motordan ayrılmak zorunda kaldım. Kontrollü diyebileceğim şekilde bir düşüş yaşadım ve bu açıdan kendimi oldukça şanslı hissediyorum açıkcası. Önce ellerimle darbeyi savuşturdum sonra da kendimi sırt üstü kayacak şekilde çevirdim. Kafam aşşağıda olacak şekilde yerde belli bir müddet sürüklendikten sonra herhangi bir şeye çarpmadan durabildim. Yerde kendimi kontrol ettikten sonra bir şeyim olmadığını anlayınca kalkıp motorun olduğu yere gittim.
Kaza olduktan sonra pek çok motorcu arkadaş durdu sağolsunlar. Kendilerine durumumda kritik bir şey olmadığını ve yollarına devam edebileceklerini söyledim. Üstü başı yırtılmış ve yaralanmış birinin o şekilde konuşması onları biraz şaşırttı o esnada tabi; ama dediğim gibi kritik bir durum yoktu gerçekten de. Göstermiş oldukları ilgiden ötürü hepsine bir kez daha teşekkür ediyorum buradan ;]
Motorcu arkadaşlar gittikten sonra belli bir süre soluklandım ve o esnada kendi motorumdan düşmüş parçaları toparladım biraz. Topcasei buldum öncelikle. Motora takıldığı kısım kırıldığı için takamadım ve orada bırakmam gerekti. Hem sonradan kaza yaptığım noktayı bulabileyim hem de birileri alıp götüremesin diye topcasei sağdaki çimlik yamacın yukarısında bir ağacın altına koydum . Yolda duran bazı kırık parçalar vardı; onları kenara çektim. Motorumun ayak koyma zemininde duran paspaslardan biri orta şeritte duruyordu. Onu yoldan almak istedim; ama yukarıdan gelen araçlardan ötürü alamadım. Bir iki dakika o şekilde takıldıktan sonra motora gidip onu kontrol ettim. Onda da kritik denebilecek bir durum yoktu ve normal şekilde çalışıyordu. Gidon yamulmuştu biraz ve arka fren boşalmış gibiydi. O şekilde eve (Beylerbeyi) kadar gidebileceğime karar verdim ve Kızıltoprak'tan dönüp yine çevreyolu üzerinden geri döndüm.
Eve geldikten sonra fazla vakit harcamadan Küplüce'deki tıp merkezi hastanesine gittim. İlk müdahale orada yapıldı ve önemli bir durumum olmadığı söylendi. Adrenalin yoğunluğundan ötürü olsa gerek, pansuman esnasında hiç acı duymadım (hemşireler yaraları temizlerken "bastırabilirsiniz, sıkıntı yok" dedim hatta ve şaşırdılar bayağı bir :])
Kaza esnasında plakam düşmüştü ve yaptığım aramada bulamamıştım plakayı. Bunun üzerine "aynı numara ile yeni bir tane bastırırım" diye düşünmüştüm ama motosikletlerde tek plaka olduğu için sıfırdan yeni bir tane çıkartılması gerektiği geldi aklıma sonradan. Bütün o emniyet işlerini falan hatırlayınca düşmüş plakayı arayıp bulmaya karar verdim ve gece 1 gibi taksi ile kazanın olduğu yere gittim tekrar. Yarım saat süren aramanın ardından bir şey çıkmayınca ümidi kesmiştim ama geri dönüş yolunda yola bakarken plakayı yolun kenarında gördüm (kaza esnasında karşı şeride uçmuş sanırım). Oldukça sevindim diyebilirim o an. Şimdi sadece aynı plaka no için yeni bir levha bastıracağım ve hallolmuş olacak (hasarlı olduğu için yenisini bastırmam lazım).
Kaza esnasında üzerimde kask, eldiven, eşofman, tshirt, normal mont ve normal ayakkabı bulunuyordu.
X-lite X702GT kaskım yerle pek temas etmediğinden üzerindeki hasar az. Kafamda bir durum yok.
Alpinestars Archer eldivenlerim biraz dağıldı ki ilk darbeyi ellerim almıştı zaten. Ellerimde de herhangi bir durum yok. Sadece sağ el serçe parmağımda çok hafif bir sızı vardı ilk hafta ama o da düzeldi sonradan.
Bende oluşan yaralanmanın en büyüğü sağ bacağımda oluştu (fotoyu direkt koymadım kan var dikkat: foto. Mesajı yazdığım an itibariyle durumu: foto). Bu bacağımdaki yaranın bir benzeri daha küçük olarak sağ kolumda da var: foto. Bu ikisi haricinde sol dizimde, sağ ve sol ayak bileğimde, sol dirseğimde ve sol omzumda ufak diyebileceğim yaralanmalar oluştu. Sırt üstü sürüklenmeme rağmen arkamda herhangi bir şey yok. Bunlar haricinde kırık, çıkık, kopuk vs. tarzı bir durum oluşmadı ve bundan ötürü kendimi gerçekten şanslı hissediyorum. Böyle bir kaza çok daha kötü sonuçlanabilirdi nihayetinde. Bahsettiğim yaraların çoğu an itibariyle iyileşmiş durumda ve dediğim gibi şu an gayet iyiyim.
Koruma ekipmanı eksikliği vardı elbette ve bu konuda diyebileceğim şey: bu tarz açık ve trafiğin hızlı aktığı yollarda üst alt takım giyilmesi gerektiğini düşünen biriyim ve kendim de bu şekilde giyiniyorum çoğunlukla (her zaman değil); ama bu defa üzerimde olanlar yukarıdaki gibiydi. Çıkartılan dersler var ve bundan sonra bir iki detaya daha dikkat edeceğim haliyle. Onun haricinde "artık bakkala bile full koruma giderim" gibi bir düşüncede de değilim. Benim koruma konusuna yaklaşımım biraz farklıdır ve şimdi burada detaya girip dallanıp budaklandırmak istemiyorum olayı gereksiz yere. Diyebileceklerim bu kadar deyip noktalıyorum. Sizin bu konuda söylemek istediğiniz farklı bir şey varsa saygı duyarım elbet.
İyileşme sürecinde yaşadıklarıma da değineyim kısaca: Kazanın olduğu gün yaşadığım adrenalin yoğunluğundan ötürü pek bir şey hissetmemiştim ama ikinci günden sonra yere basarken zorlanmaya başladım ve ilk hafta boyunca sağ bacağımı hep yukarıda tutmam gerekti. İkinci hafta sekerek yürüyebiliyordum ama ayakta sabit şekilde bir dakikadan fazla duramıyordum. Üçüncü hafta itibariyle normal olarak yürüyebilmeye başladım. Şu an gayet rahat bir şekilde takılabiliyorum. Squat hareketi yapar gibi yere eğilip kalkarken sağ bacağım azcık zorlanıyor; ama o da zamanla geçecek.
Motorumdaki durum:
Takla atmadığı için çok sevinçliyim. Tüm hasar sol tarafta ve kritik bir durumu yok. Bu haliyle binip eve geldim zaten. Akan yağ valf bölgesinden hava filtresine gelen yağ. Antifriz rezervindeki tapa yerinden çıktığı için antifriz boşalmıştı bir de. Kaza sonrasında arka frenim tutmuyordu ve bozuldu sanmıştım; ama o da hava yapmış sadece ve şu an düzgün şekilde çalışmakta.
Hasar görmüş herşeyi değiştirmeyi düşünmüyorum. Yazın toprak zeminde sürüş yapıyorum ve belki tekrar yere düşüp benzer noktalardan darbe alacak. O yüzden ufak bozukluklara aldırış etmiyorum. Arka çamurluk, stop farı, topcase altlığı gibi komple dağılmış/kopmuş parçaları yeniden alacağım sadece. Geri kalan hasarlı yerleri kendim tamir edip modifiyelerle düzelteceğim.
-
Kazaya sebebiyet veren temel şey acelecilik oldu. Aynı gün içerisinde öğlen vakti motorumun selesini kaplatmıştım. Eve döndükten sonra yeni sele için yeni de bir sele örtüsü almaya karar verdim. İnternette araştırma yapınca motosiklet aksesuarları sitesinde aradığım tarzda bir şey olduğunu gördüm ve bunun üzerine Bostancı'daki yerine gitmeye karar verdim. Akşam olmadan hemen alıp döneyim diye yola çıktım; çıkış o çıkış oldu. Gereksiz yere aceleci ve hızlı takıldım tüm yol boyunca. Çevreyolunda akan trafik arasında agresif bile diyebileceğim manevralar yaptım falan. Normalde böyle şeyler yapmıyorum aslında ama işte bu defa böyle süresim geldi. Kazanın olduğu bölgeye yaklaşırken önümde araçlar vardı. Sola doğru açılıp, sol şeritten ikisini de geçip ileride sağdaki Bostancı sapağına girmeyi düşünmüştüm, ve bu şekilde sonuçlandı.
Daha önceden yaşadığım bazı farklı şeylerden ötürü yapı itibariyle bu tarz olaylarda soğukkanlı kalabiliyorum. Bu düşüş esnasında da panik olmadım. İlgilendiğim tepe inişi/serbest sürüş bisiklet disiplininden ötürü toprak zeminde düşme konusunda biraz tecrübem var. Bir keresinde birkaç metre uçup göğüs üstü yere çakılmıştım ve uzun bir süre yerden kalkamamıştım nefessizlikten ötürü mesela. "Ölüyorum heralde" dediğim bir düşüştü o. Yukarıdakinde ise yerden kalkmam birkaç saniye sürdü. İkisini kıyaslayınca garip oluyor gerçekten. Bunları böyle rahat bir şekilde anlatmam yanıltıcı olmasın tabi. Motor viraj sonrası yol boyunca düz gitmek yerine iyice sol tarafa doğru açılsa, bariyerlere çarpıp onların üstüne düşsem ve bir tarafım kesilse veya kopsa falan.. veya arkadan gelen biri beni ezse... o zaman bu kadar rahat olmam pek mümkün olmazdı. Zaten bundan ötürü çok minnettarım, beni koruyan her ne ise ona. Verilmiş sadakam varmış gerçekten.
Kazada başkasının canına veya malına zarar vermediğim için ayrıca büyük sevinç duyuyorum.
Motosiklete başladığım 2007 yılından beri asfalt üzerindeki ilk düşüşüm oldu bu. "Hız iyi bir şey değil" derdim kendime hep ve zaten hızlı sürüşten keyif alan biri de değilim; ama kendim hız kurbanı oldum burada. Çok yüksek bir hız değildi belki bu yaptığım; ama şunu biliyorum ki en sağ şeritte 80 km/h ile gitseydim böyle bir şey olmayacaktı. 300 metre ileride sağa sapacaktım zaten. Aceleci ve kötü sürdüm ve bu şekilde sonuçlandı. Büyük bir şey atlattım. Kendim veya başkaları için kritik ve geri dönülemez bir noktaya ulaşmadığı için gerçekten çok sevinçliyim. Düşmemiş olmayı yeğlerdim elbette ama pozitif tarafından bakınca da aslında tarif edemeyeceğim büyüklükte bir tecrübe kazanmış oldum bunun sonucunda. Kelimelerle anlatılabilecek bir şey değil bu. Bu yaşadığım şeyin değerini iyi bilip, doğru dersleri çıkartıp, bundan sonra da çok daha iyi bir sürücü olacağımı düşünüyorum hayırlısıyla.
Daha da uzatmayayım. Okuduğunuz için teşekkür ediyorum. Hepimize sorunsuz sürüşler dilerim