Sadece dürüstçe sevilmek ister,ama bu okadarrrr zor gelirki bir türlü anlaşılamaz.
-Bir erkek ne ister
listeyi yazıcaktım ama çokkk maddeli olduğu için vaz geçtim
''Carpe Diem''
SEKİZİNCİ CÜCE
ya ben erkek değilim o vakit,
demek ki aşktan değilmiş duyulan bu hasret
ve ben aslında sekizinci cüceyim
yürek maçlarında tek sayımdır o üçlük basket
evet kısadır boyum, gülün basket maçlarında
ama ben akşam güneşinde sıçradım
öylece skor yaptım son sayı smaçımda
yani ya ben cüce değilim
ya da bu yürek cüceye büyükçe
en iyisi mi ben gideyim
bu maç bitsin yürekçe...
YÜREKÇE
20/01/2012 - CUMA
15:08
---------- Mesajlar birleştirildi - 15:16 ---------- bir önceki mesaj zamanı 15:09 ----------
ELİM SENDE
sana mektup yazacaktım, olmadı
parmakları kestim, kalem tutamam
en iyisi benden iki kelime yaz sen kendine
ve sonra çık sokağa, elim sende oynayalım...
YÜREKÇE
20/01/2012 - CUMA
15:15
KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....
yürekçe senin her söze yazacak bir şiirin var
Nasıl bir yüreğin var,sen tarif etmek gerekse sadece yürek derdim ben,süper ya
---------- Mesajlar birleştirildi - 15:36 ---------- bir önceki mesaj zamanı 15:18 ----------
Öyle bir hayat yaşıyorum ki,Cenneti de gördüm, cehennemi deÖyle bir aşk yaşadım kiTutkuyu da gördüm ,pes etmeyi de.Bazıları seyrederken hayati en önden,Kendime bir sahne buldum oynadım.Öyle bir rol vermişler ki,Okudum okudum anlamadım.Kendi kendime konuştum bazen evimde,Hem kızdım hem güldüm halime,Sonra dedim ki "söz ver kendine"Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin.Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayati seyredersin.Öyle bir hayat yaşadım ki,son yolculukları erken tanıdımÖyle çok değerliymiş ki zaman,Hep acele etmem bundan, anladım...
Nietzsche
''Carpe Diem''
ben bu gece yüreğimi kaybedeceğim
şimdiden ihbar ediyorum işte,
ay sulara düşünce
bir balık gölgesiyle dokununca terime
filikamın şamadırası sızlayacak
ve ben yabancı bir limana demir atan
gövdesi okyanus tuzlarıyla yanmış bir gemi gibi
yüreğimi bir köpük dalgada kaybedeceğim;
ve siz gemilerin sireni ötüyor zannedersiniz
oysa gemiler yüreğini kaybettikçe haykırır, ne yazık bilmezsiniz.....
YÜREKÇE
20/01/2012 - CUMA
16:41
---------- Mesajlar birleştirildi - 16:47 ---------- bir önceki mesaj zamanı 16:42 ----------
yarın beni bulamayacaksınız
sanmıyorum ki, ağlayacaksınız
çünkü siz benden önce de gülüyordunuz
benden sonra ağlamayla gülmenin farkını anlayacaksınız
YÜREKÇE
20/01/2012 - CUMA
16:41
KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....
Gülü Seven'e
Gülü sevişinden bellidir güzelliğin
yaprağını sürüşün dişlerine...
türkülenişinedir işte bu sabah Da buğulanış,
ve her aranan kendince bir kayıp.
Ve bir de sana gülüm desem;
bilmem ki ne kadar ayıp?
YÜREKÇE...
KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....
sana yaralarımdan çiçekler,
ilk yardım geceler biraz da
ve yangında kurtarılması imkansız acılar
bırakıyorum...
Seni özümün gizinde saklıyorum...
Bütün aşklarımın izlerini sayıklayarak
ve aldatarak tüm sevdiklerimi,
Sana cinayetimin ipuçlarını bırakıyorum...
Basiyeti olmayan ölüler ülkesinden
Türkülerin sırtındaki muamma!
Yazık bir nakarat bırakıyorum sana
"Ben sana gülüm demem gülün ömrü az olur"
Öç biter, biter şarkı, yaz olur...
Yılmaz ERDOĞAN...
---------- Mesajlar birleştirildi - 00:07 ---------- bir önceki mesaj zamanı 00:04 ----------
Sakinliğin sesiydi
Su ve toprak kokusu
Huzur vericiydi
Sanki ölüm gibi
Derinden ve sessiz
Bazen yağmur
Bazen güneşti
Sessizlik sendin
Huzur sen
Bir senin kokun
Bir de toprak kokusuydu
Bendeki sen
Sendeki ben....
''Carpe Diem''
.......................................
---------- Mesajlar birleştirildi - 19:10 ---------- bir önceki mesaj zamanı 19:08 ----------
bu gün susmak sanırım yine en iyisi
çünkü şimdi bir kelimeyi kıracak yine
sakar bir şiir serserisi...
YÜREKÇE
25/01/2012 - ÇARŞAMBA
KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....
bütün istanbul üstüme yürüyor bugün
bütün altgeçitler korkak
bütün üstgeçitler üşengeç
ve karlı bir istanbul...
geceden kalma bir çığ düşmüş üstüme
kulaklarımda sesin
ve özlemim;
bombalı pankart telaşındaki propagandist ellerin...
kulaklarımda sesin;
bu gece n'olur sakın ölme diyor;
oysa, bütün İstanbul üstüme senle yürüyor...
YÜREKÇE
26/01/2012 - Perşembe
14:44
---------- Mesajlar birleştirildi - 14:55 ---------- bir önceki mesaj zamanı 14:45 ----------
BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.
Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
Attila İLHAN
MÜJGAN A AŞK ŞARKILARI Puan Ver : 1
dinlerdim telâşlı kanûnlardan sarışın türkçeyi
nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi
ürkek bir çilenti usulca yoklardı bahçeyi
nerde tâvus kuşları nerde müjgân'ın gençliği
nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi
okşamak kumrallığını içimden uysal lambaların
beyhude ıslıklarını yakınlaşan sonbaharın
akşam tenhalığında birlikte duygulanmaların
saklı mutluluğuyla dalgından çok daha fazla dalgın
nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi
bir parça son yalnızlığa öncekiler hazırlıktır
insan bırakmaz sevdiğini sevmek insanı bırakır
kalırsa gözlerinin elinde yaldızı belki kalır
ney üşür kanûn pırıldar udlar oldukça karanlıktır
nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi
2
o akşam da lambamızı söndürmüştük nedîm ile
nedîm'den bile kıskandığım sevdiğim ile
son şarkılar dağılmıştı mevsim ile
yalnız çamlıca'da bir ud yankılanırdı
dünyayı tumturaklı bir yalan sayanlar
yalanın dehşetini yaşlandıkça anlar
nâzım'ın pirâye'yi sevdiği zamanlar
ölse ölümünden ne suçlar çıkarılırdı
boğucu bir sessizlikte ateşten goncalardır
o demirden şiirler ki sanki tabancalardır
umutsuz hangi gününde el atsan ateşe hazır
nâzım onları yazarken duvarlar çatırdardı
gördün sessizce buluştuğunu nâzım'la nedîm'in
lâcivert ıssızlığında yıldızlı bir serviliğin
birinin elinde vâridât'ı simavnalı bedreddin'in
birinin ağzında gül elinde mey kâsesi vardı
3
istanbul puslu karaltıyla müstef'ilün bir gemi
duyulur padişah saltanatıyla bulutlara demirlediği
soğuk akşamlar çalar saatlar kadife konakta
ben uyansam da ayışığından müjgân uyumakta
o soyut kuşlar su aydınlığında atlas yorganların
yüz yıllık hüznüyle yüklü osmanlı zindanlarının
pul pul dağılırlar tasalı bol yansımalı boşlukta
ben uyansam da ayışığından müjgân uyumakta
gece hattât yesârî'nin süzüldükçe vav kayıkları
işlenir yeni baştan bütün sevmek yanlışlıkları
bilmem tamamlanır mıydık bir başka yaşamakta
ben uyansam da ayışığından müjgân uyumakta
o şarkı söylese çalgıların korkup bıraktıklarından
büyülü tamburların kendi başlarına çaldıklarından
ulaşır hâfız post'a sesi yankılarla sonsuzlukta
ben uyansam da ayışığından müjgân uyumakta
4
akşam kılıçlar düşürdüğü ayın ışığından boğaz'da
müjgân mıdır bir uzak gülümsemek midir sazda
ferahnâk'ta iyimser kötümser çarçabuk hicâz'da
müjgân mıdır sevilmek yanlış anlaşılmak mı biraz da
üretir sessizliği erguvanlar düşler sevdayı tamamlar
suları yansıtır camlar cıvalı bir beyazda
müjgân mıdır yoksa sabahlamak mı hâfız'la şirâz'da
divanlardan gül çığlıkları horasanlı papağanlar
şehzâde çılgınlıkları o unutulmaz yazda
müjgân mıdır sevilmek yanlış anlaşılmak mı biraz da
ATTİLA İLHAN
KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....
seni, bir yalan gibi saklıyorum içimde
hep kendime söyleyerek gerçekliğine inanmışlığım bile var
ve biliyorum artık sen olmayacaksın
senin olmdığın yerde, gerçek artık neye yarar?....
YÜREKÇE
27/01/2012 - 12:24
KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....
Tüm DÜNYAYA KÜFÜR EDESİM VAR.
Öfkem var yarı yolda bırakılmış sevdalara
severken terk edilen insanlara
yalan söyleyip ikiyüzlü olana inanılmaz bir sitemim var
hayata dair ne yaşarsa yaşasın bir insan
yalansız ve şerefli onurlu yaşamalı ve ölünce iyi anılmalı...
''Carpe Diem''
Nefes alıp vermekse hayat?
Yaşıyoruz o halde, hepimiz!
Gerçekler ile hayaller arası seçenek ise hakikat?
Benim tercihim hayal çok gerçek az!
Kartal tren istasyonunda 12 Ocak 2012'de
https://www.youtube.com/user/funtay34
http://instagram.com/tayfunboralegend/
https://www.facebook.com/tayfun.bora
Rüzgarım seni dağıttı
Küllerin beni boğdu
İkimizde öldük
Ne sen kaldın kül
Ne de ben rüzgar...
''Carpe Diem''
ben aslen ta kendisiyim ateşin
kendimi fırtına ninnilerle büyüttüm de;
ne kendi savurduğum küle
ne de boş yere estiğiime iç çektim;
ben sadece kıymetlime
kendimi anlatamadığım için üzülmediysem
namerdim!!!!...
YÜREKÇE
27/01/2012 - CUMA
15:42
---------- Mesajlar birleştirildi - 16:07 ---------- bir önceki mesaj zamanı 15:43 ----------
İZİN VEREN OLURSA ÇOK SEVMEK İSTİYORUM
SEVGİYE İZİN OLUR MU DEMEYİN,
İZİNSİZ SINIR AŞARKEN HEP VURULUYORUM
YÜREKÇE
27/01/2012 - CUMA
16:06
KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....
Ben siir yazamam kardes,
Kendimi bozamam.
Ben okurum kardes,
Mutlu olurum o zaman.
Küçük hırsız el feneri, büyük hırsız deniz feneri kullanır.
Ancak her ikisininde çalışması için ampul gerekir.(Cosinus)
AKIL VURGUNU
Bir kuş nasıl vurulursa kanadından
aklından vurulan aslan da öyle;
ve toynağı kırık bir yılkı
sütü kesilmiş kısrak
ve zihnimdeki mızrak-
-mızrak saplanış
susuş
yatış
uyanış….
Bin yıllık uykulardan uyanıp da
Yüzünü yeni hidrojenle yıkamak
Ve taze oksijeni çekmek ciğerlerine
Ve her ikisini avuçlarında tepkiletip
kanarcasına içmek
susamak
avuç
dolusu
su…
Ve bin yıllık yataklara girmek seninle
Senden başka her kadınla da olsa, seninle
Hangi dokunuşsa; sen
Ve hangi tırnak,
hangi ter, hangi beden
ve hangi dudak…
sensiz sen olup ben sensiz
sevişirim denizaşırı; sebepsiz
ormanlar yakar, yıldızlar uçarım
saçların diye gecelere hilal taç yaparım
ayak bileklerin şelaledir a benim gülüm
ayak bileklerine ölümümü halhal takarım
dedim ya;
hangi koyu kırmızı ruj
hangi kan rengi ojede tırmalanmalar
ve iri bordo kiraz tanelerinden imbiklemek yenidoğuşu
ve göğsümüzde kafeslemek, tutulmayan o hırçın kuşu
lakin, bir ilkbahar yaklaşımında
bir cenaze taziyesinde,
sen ve ben mezarlıktan çook uzaktaydık
nefesimiz bir çiğdem dalı gibi taze
sevincimiz ilk kanat çırpışı kadar tarifsizken
iki deli çatışmasında vurulduk;
parmaklarımız bir semt pazarı gibi birbirine karışmıştı birbirine
çığırtkanlarımız sergide sevdamızı saltığa çıkardı
ve beni çürüğe ayırıp sattılar seni…
öyle değerli
öyle paha biçilmezdin ki;
bir ilkokul romanı gibi, hüzünlü
bir ilkokul romanı gibi saf bir lisan
oysa ki iki nsan;
bir kuş nasıl vurulursa kanatlarından
öylece vurlmuştu aklından iki aslan…
sevmenin riski, avcının keyfi gibidir
kaçarsan; boş yere, kaçmazsan meze için ölürsün
fakat tek ve mutlak bir şey var ki gülüm;
vuruluşun hep bir hatıradır, yüreğinle dövüşürsün
ama avcı kahpedir, “akli vuruşuyla” öldürülürsün
YÜREKÇE
30/31 – 12-2012
KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....
Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,
belini sarmayalı,
gözünün içinde durmayalı,
aklının aydınlığına sorular sormayalı,
dokunmayalı sıcaklığına karnının.
Yüz yıldır bekler beni
bir şehirde bir kadın.
Aynı daldaydık, aynı daldaydık.
Aynı daldan düşüp ayrıldık.
Aramızda yüz yıllık zaman,
yol yüz yıllık.
Yüz yıldır alacakaranlıkta
koşuyorum ardından.
''Carpe Diem''
Aşk değildir asıl elemi insanın.Biraz dönsek özümüze,etrafımıza dikkatle baksak anlayacağız asıl derdimizi. Umut insanda gerçekten. O mükemmel zekasıyla yazdığı en harika şiirlerinden biri. Bir de bunu üstadın sesinden dinleyin derim.
UMUT
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar doğar güneş doğarken
ve güneş doğarken çöp kamyonları
ölüleri toplar kaldırımlardan
işsiz ölüleri aç ölüleri
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken köylü aile
erkek kadın eşek ve karasaban
saban koşulu eşekle kadın
toprağı sürerler toprak bir avuç
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken ölür bir çocuk
ölür bir japon çocuğu hiroşima'da
on iki yaşında ve numaralı
ve ne boğmacadan ne menenjitten
ölür bin dokuzyüz elli sekiz de
ölür bir japon çocuğu hiroşima'da
dokuzyüz kırkbeş te doğduğu için
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken tombul bir adam
yatağından çıkar dalgın giyinir
'bugün kimi kime gammazlamalı,
amirin gözüne nasıl girmeli'
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken zenci şoförü
ağaca asarlar yol kıyısında
gazyağına bulayarak yakarlar
sonra kimi kahve içmeye gider
kimi saç tıraşı olur berberde
kimi dükkanını açar erkenden
kimi genç kızını öper alnından
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken mahpus kadını
kolları masaya bağlı sırtüstü
çıplak memeleri al kan içinde
sorguya çekilir bir bodrumda
sorguya çekenler cigara içer
biri yirmisinde altmışlık biri
gömlekleri terli kollar sıvalı
ve kum torbaları elektrodlar
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneşdoğarken gülyaprağına
uçak alanından sessiz pilotlar
'H' bombası yükler tepkililere
ve güneş doğarken güneş doğarken
otomatik silahlarla biçilir üniversitelilerle işçiler
akasya ağaçları bulvarın
pencereler balkondaki saksılar
ve güneş doğarken devlet adamı
konağına döner bir ziyafetten
ve güneş doğarken kuşlar ötüşür
ve güneş doğarken güneş doğarken
genç bir ana bebesini emzirir
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken ben bir geceyi
bir uzun geceyi gene uykusuz
ağrılar içinde geçirmişimdir
düşünmüşümdür hasretliği ölümü
seni memleketi düşünmüşümdür
seni memleketi dünyamızı.
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken hiç umut yokmu
umut umut umut... umut insanda.
Nazım Hikmet
Çoğunluğun yaptığı şey daima yanlıştır.
Şimdi Sen Gidiyorsun Ya Herkes Sana Benzeyecek
bahçe kapısından sızdılar...
aralık kalmış neresi varsa hayatımın...
bünyede bastırılmamış ne kadar isyan varsa ordan.
daha asitli bir yalnızlık için
dilek tutuyorum şarkılara,
sıradaki benim şansıma diyorum;
haberler başlıyor birden,
benden,
hazin biçimde bahseden.
kumsalların istenmeyen kaç kum tanesi varsa
önde gideniyim her tazyikli alkışta..
zayii makamında bestelenmiş yazılar kaldı avluda.
gitme diye
yalan bile söylerim,
yerini söylerim
ne saklamışsan
kal diye!
bu yaz'ı serin tutalım diye
çıplak tenlerde,
geceyarısı tatlı bir soğukluk olsun diye
her sevişme,
aramızdaki her üryan gelişme!
hem gidenedir bu şiir
hem gelecek olana....
O da biraz oyalanıp
gider nasılsa?
hep haberler başlayacak biliyorum,
hangi şarkıyı seçsem şansıma.
şimdi şifa niyetine giriyorum sulara.
mavisine değil denizin.
sade tuzuna.
Şiir: Yılmaz Erdoğan
KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)