Kapat
Üye Girişi
Motovento
Motomax
4. sayfa BirinciBirinci ... 23456 ... SonuncuSonuncu

Şiir - Deneme Yazıları Sevenler Başlığı

    REKLAM ALANI
  1. #61
    erro - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Haziran 2008
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    tracer 900
    eskiler alıyorum

    eskiler alıyorum
    alıp yıldız yapıyorum
    musiki ruhun gıdasıdır
    musikiye bayılıyorum

    şiir yazıyorum
    şiir yazıp eskiler alıyorum
    eskiler verip musikiler alıyorum.

    bir de rakı şişesinde balık olsam

    orhan veli


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #62
    Mersin İl Temsilcisi yürekçe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    02 Ağustos 2006
    Şehir
    Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam
    Motosikleti
    Cân ile hem cahan, dehr ile hem zaman
    Aaaa evet cemal Usta'yı unutmuşuz değil mi?

    BENİ ÖP SONRA DOĞUR BENİ - CEMAL SÜREYA


    Şimdi
    utançtır tanelenen
    sarışın çocukların başaklarında.

    Ovadan
    gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan
    çeviriyor o küçücük güneşimizi.

    Taşarak evlerden taraçalardan
    gelip sesime yerleşiyor.

    Sesimin esnek baldıranı
    sesimin alaca baldıranı.

    Ve kuşlara doğru
    fildişi: rüzgarın tavrı.
    Dağ: güneş iskeleti.

    Tahta heykeller arasında
    denizin yavrusu kocaman.

    Kan görüyorum taş görüyorum
    bütün heykeller arasında
    karabasan ılık acemi
    - uykusuzluğun sütlü inciri -
    kovanlara sızmıyor.

    Annem çok küçükken öldü
    beni öp, sonra doğur beni.
    KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
    BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
    KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....

  3. #63

    Üyelik
    03 Ocak 2012
    Şehir
    istanbul
    Bir tek seni sevdiğim doğruydu...
    Ve bu doğru yüzünden hayatım yalana battı...
    Sen beni dışladığından beri beni sevenlere bir hayalet hediye ettin...
    Tepeden tırnağa aşka,tepeden tırnağa özleme batmış bir hayalet...
    Kimisi senin beni beklettiğin kapıda beni bekledi.Seni beklemekten yorulur, onunla birlikte çekip giderim diye buralardan...
    Ve ben en çok onların sevgisine inandım.En çok onlara derinden üzüldüm.
    Ve hep merak ettim, karşılıksız ve onca yıl bir hayaleti nasıl böylesine
    sevebildiler diye...
    Dünyanın iyi bir yer olduğuna ve yaşamak için çok sebep bulunduğuna,
    bu insanların bir hayalete duydukları o akıl almaz, o sonsuz sevgileri
    yüzünden bir kez daha inandım...
    Seni unutmak için başladığı her aşkı yine seninle aladatan bir
    hayalete...
    Seninle kendini, bütün düşlerini, çocukluğunu, yaşadığı bütün acıları aldatan bir hayalete...
    Bir tek sana duyduğu sevgisi doğru olan,
    bu yüzden bütün hayatı bir yalan olan hayalete...
    Cezmi ERSÖZ... ( BUEN ÇOK SEVDİĞİM ŞİİRDİR)
    ''Carpe Diem''

  4. #64
    erro - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Haziran 2008
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    tracer 900
    YAĞDIKÇA

    Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
    Ve durmadan
    Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
    Çalan, çaldıran, yakalatan
    Adı bende gizli bir kadındı İstanbul

    Şehre bir yağmur yağdı
    Ben ağladım

    Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan
    Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
    Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
    Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü
    yerlerinden
    Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk
    sipariş edildi yeniden

    Bir şehre yağmur yağdı
    Ben ağladım

    Kim daha çok yalan söndürdü çay
    bardaklarında
    Hangisi talandı demli öpücüklerin
    Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
    Bir aşktan diğerine kaç saate gidiliyordu
    Soyulur muydu kabuğu hayatın
    Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?

    Yağmur şehre bir yağdı
    Ben ağladım

    Ben ençok seni götürdüm giderken
    Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
    Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
    Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
    Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı

    Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
    Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
    Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı

    Ben...
    Yağmur...
    Ağladım...

    YILMAZ ERDOĞAN

  5. #65
    Mersin İl Temsilcisi yürekçe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    02 Ağustos 2006
    Şehir
    Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam
    Motosikleti
    Cân ile hem cahan, dehr ile hem zaman
    ve çılgın şair ÖMER HAYYAM...

    800 yil once ..Saka gibi ama degil!


    'Irmaklarından şaraplar akacak' diyorsun
    Cennet-i alâ meyhane midir?
    'Her mümin'e iki huri' diyorsun
    Cennet-i alâ kerhane midir?
    * * *
    Tanrı bize cennette vaat ettiği şarabı
    Niçin haram etsin bu dünyada, akla sığar mı?
    Bir sarhoş arap, devesini vurmuş Hamza'nın
    Peygamber de yasak etmiş arap'a şarabı
    * * *
    Beni özene bezene yaratan kim? sen
    Ne yapacağımı da yazmışsın önceden
    Demek günah işleten de sensin bana
    O zaman nedir o cennet cehennem?
    * * *
    Kim senin 'yasa'nı çignemedi ki söyle?
    Günahsız bir ömrün ne tadı kalır söyle.
    Yaptığım kötülüğü kötülükle ödetirsen eğer
    Seninle benim aramda ne fark kalır ki söyle
    * * *
    Tanrı bizi çamurdan yarattıgında
    Biliyordu bu dünyada ne işimiz olacak
    İşlediğim günahlar hep onun emriyledir
    O halde cehennemde beni niçin yakacak?
    * * *
    İsyan edip karşında duracağım, neredesin?
    Karanlığı, ışığa yoracagım, neredesin?
    İbadete karşılık cenneti alacaksam
    'Bağış mı ticaret mi' diye soracağım, neredesin?
    * * *
    Kör cehalet çirkefleştirir insanları.
    Suskunluğum asaletimdendir.
    Her lafa verecek bir cevabım var elbet
    Lakin bir lâfa bakarım laf mı diye,
    Bir de söyleyene bakarım adam mı diye
    * * *
    Dünya, üç beş bilgisizin elinde
    Sanırlar ki tüm bilgiler kendilerinde
    Üzülme, eşek eşeği beğenir
    Bir hayır var sana kötü demelerinde
    * * *
    Sen bu dünyanın sırrına eremezsin
    Erenlerin dilini de sökemezsin
    Öyleyse iç şarabı, cennet et dünyayı
    Öteki cennete ya girer, ya giremezsin
    * * *
    Niceleri geldi, neler istediler
    Sonunda dünyayı bırakıp gittiler
    Sen hic gitmeyecek gibisin değil mi?
    O gidenler de hep senin gibiydiler
    ******
    İçin temiz olmadıktan sonra
    Hacı hoca olmuşsun kaç para
    Hırka, tespih, post, seccade güzel
    Ama TANRI KANAR MI BUNLARA
    Sen sofusun hep dinden dem vurursun
    Bana da sapık dinsiz der durursun
    Peki, ben ne görünüyorsam O'yum
    YA SEN NE GÖRÜNÜYORSAN O'MUSUN
    Sen içmiyorsan içenleri kınama bari
    Bırak aldatmacayı iki yüzlülükleri
    ŞARAP İÇMEM DİYE ÖVÜNÜYORSUN AMA
    YEDİĞİN HALTLAR YANINDA ŞARAP NEDİR Kİ..
    Ey kara cübbeli senin gündüzün gece
    Taş atma dünyayı bilmek isteyenlere
    ONLAR YARATANIN SANATI PEŞİNDELER
    SENİNSE AKLIN ABDEST BOZAN ŞEYLERDE....
    Ben kadehten çekmem artık elimi;
    Tutmam senin kitabını minberini.
    Sen kuru bir softasın, ben yaş bir sapık
    CEHENNEMDE SEN Mİ DAHA İYİ YANARSIN, BEN Mİ?..
    Seni kuru softaların softası seni
    Seni cehenneme kömür olası seni
    Sen mi haktan rahmet dileyeceksin bana ?
    HAKKA AKIL ÖĞRETMEK SENİN HADDİNE Mİ ?
    Yaşamın sırlarını bileydin
    Ölümün de sırlarını çözerdin
    Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok
    YARIN AKILSIZ NEYİ BİLECEKSİN
    Ey kör!
    Bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş !
    Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş !
    Şu durmadan kurulup dağılan evrende
    BİR NEFESTİR ALACAĞIN, O DA BOŞTUR BOŞ !
    KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
    BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
    KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....

  6. #66

    Üyelik
    03 Ocak 2012
    Şehir
    istanbul
    Yağmurlu ve upuzun bir yolu düşe kalka yürümeye çalıştım.
    Ve inanılamayacak kadar duygusal bir geçmişimiz oldu seninle.
    Üstelik biz bunu bir ömür boyu sürüp gider sanmıştık.
    Beni tutma öyle sahnelere gelemem, beni tutma çok kötü yanılırsın.
    Yıllardır öyle biriktim, öyle gerildim ki,topyekün boşalır toz olur dağılırsın.



    Sen benim en ince dilimde türkümü çaldın
    Sen benim en ücra duygularımı talan ederek beslendin
    Her şeyin merkezi sendin ve her şey senin etrafında dönerdi.
    Bar köşelerinde tükenip kaldırımlarda ararken kendimi, Gelip sana sığınırdım.,umutlarım bir kez daha sönerdi.



    Beni tutma şantajlara boyun eğmem.
    Beni tutma hırsımdan çatlarım.
    Yıllardır öyle sabrettim öyle doldum ki,
    Şimdi yanardağlar gibi birden patlarım.



    Bir yavru serçe hayata bağlanır gibi ağzım açık bağlandım sana,
    Bir topal karınca yuvasına yaklaşır gibi, titredim ve heyecanlandım,
    Bu akşam çekip gitme adına bütün ömrümü ve seni sildim.
    Bir tuhaf senaryoydu ve bu senaryoda zavallı bir figürandın sadece, anlatamam
    Kumlara yazılmış sözcükler kadar kısacıktı ümidim.
    Ve anladım ki bir takım şeyleri ben ilk dalgada yitirmişim.



    Beni tutma ben senin dizlerine çökemem
    Beni tutma ellerinde kalırım, kırılırım



    Yıllardır öyle daraldım öyle bunaldım ki;
    Şimdi bir saniye bile oyalarsan çıldırırım.
    SEN, kalbimi emanet edecek kadar güvendiğim, dost bildiğim.
    SEN, bir lokmayı bile hazmedemeyip birlikte yediğim.
    Yatalak olsan altına yapsan bile iğrenmeden, alırdım dediğim
    Bu nasıl insanlıkmış, bu nasıl arkadaşlıkmış, bu nasıl vefaymış
    Bu nasıl acıymış ulan bu nasıl vicdansızlık, bu nasıl cefa


    Beni tutma gazabım yakar ellerini, beni tutma hurdahaş olursun.
    Yıllardır öyle kırıldım, öyle küstüm ki,bir ah ederim kaskatı kesilir taş olursun.



    Ben şimdi gözüne sokuyorum dünyaya,ama sen körsün ısrarla görmüyorsun
    Ben şimdi beynine sokuyorum hayatı, bir türlü algılamak istemiyorsun.
    Hala o aptal köşende oturup, beni öngörülerinle yargılamak ne kolaymış.
    Peki! gördüklerimi gördün, yaşadıklarımı yaşadın mı SEN!
    Peki devrik heykellerin önünde düşsüz yanılgıları o yüce gururlarıyla,
    Yoksul fakat dürüst bir mızrak gibi dimdik duranların acısını yaşadın mı SEN!
    Beni tutma gömleğim kan içinde, beni tutma darmadağın olursun
    Yıllardır öyle çok yedim öyle çok doydum ki
    Şimdi bir tükürürüm kaskatı olur rezil olursun




    Ey kir içinde yüzenler, herkesin atına binenler
    Ey sürünenler, ey bölenler, bölünenler,
    Herkesi birbirine düşürüp, sinsice sevinenler
    Ey gençliğimi harcayanlar, ey kağıttan kaplanlar, zavallı sıçanlar.
    Ey ciğeri beş para etmezler, ey sıkıyı gördü mü fellik fellik kaçanlar
    Ey darbe kaçkınları, orta yolcular, dönekler, sümüklü böcekler
    Ey ispiyoncular, bozguncular, medya çömezleri yüzü yırtılmış köçekler, ibneler




    Beni tutmayın ulan burama geldi dayandı.
    Beni tutmayın bozarım bu kirli numaranızı
    Yıllardır öyle çok sömürdünüz, öyle çok kan kusturdunuz ki
    Ulan bir şarjöre diz çöktürürüm ALAYINIZI! .......
    Yusuf HAYALOĞLU ( bide bu tabi vazgeçemem asla
    ''Carpe Diem''

  7. #67
    Mersin İl Temsilcisi yürekçe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    02 Ağustos 2006
    Şehir
    Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam
    Motosikleti
    Cân ile hem cahan, dehr ile hem zaman
    LEYDİ LİYAN

    üstümün başımın kusuruna bakmayınız
    ben aşkı böyle mat siyah giyinirim
    aristokrasisi reveransla başlayan cümleler
    ve mayhoş şarap tadında bir busecik tadarım
    ve küstahça bakarım adamın yüzüne Leydi Liyan

    Ayran içer gibi anadoluda bir köyde
    yığılıp kaldım kollarınızda, yorgun ve terli
    ve koyun otlatmadım hiç ama
    sevdim bir kuzu gibi kucağımda uzanmanızı

    ben ilahlarca kutsal bir lanetle gömülüp kollarınıza
    bekledim yüzyıllar boyu parmaklarınızla çıkmak için
    ve parmaklarınızda parlamak için yeryüzünde
    ve saçınıza basit taşlı bir saç tokası
    tırnaklarınızda hırpalanması için derimin
    evet Leydim,
    tek parlayan yerdir bedenimde gözlerim

    ormanlar sevdim senin gölgende Leydim
    yıldızlar sevdim gözlerine baktıkça yüreğimde parıldayan
    ırmaklar sevdim terinin damlası aktıkça gerdanınıza
    ve şellaleler düştüm göğsünüzden kasıklarıma
    inci ısırdı dudaklarımı,
    ben çilek emdim sarmaşık ağacınızdan
    kutsandım ilahlarca
    bana aşk işlemezdi, periler ipeklerinden işlediler Leydim
    bu yüzden ben aşkı ben böyle mat siyah giydim...

    YÜREKÇE!!!

    09/10/2008 – MERSİN


    LEYDİ LİYAN - II

    yoktunuz mu sanıyorsunuz
    yanılıyorsunuz....
    ve kollarım sizinle sıcak
    yastığımda soluk izleri dudağınızın
    ve rujunuz hala aynamda görünüyor leydim

    bir anadolu aşkı yaşasaydık
    kuşkusuz siz kırçiçekleri severdiniz
    bir avrupa aşkı yaşasaydık
    yine aynı çiçekleri isterdiniz
    bir evren aşkı yaşıyoruz oysa
    saçlarınız kır, gözleriniz çiçek
    siz kırçiçeklerini
    ben sizi severim Leydim

    evreni sevmek kolay ve güzel
    evreni bir insana indirgeyip,
    dudaklarında aytozunu tatmak
    evreni büyük tasvirlerle anlatmak
    aşkı ilahi cümbüşte çalmak
    -bir kuyrukluyıldızın sırtında

    bakınız,
    elim yüzüm üstüm başım alfabe
    bir lisanım var sevdaca
    konuşurum aşk aşk
    susarım özlem özlem
    sabrım kavuşmak sanrısıdır
    beklenecekse o sabah öpücüğü beklerim
    dudaklarım çöl, yağmur olunuz Leydim

    YÜREKÇE!!!
    20/10/2008 - PAZARTESİ
    10:26 – MERSİN


    LEYDİ LİYAN - III

    bir güzel yağmur ki sorma,
    gözlerin gibi berrak damlalarla
    bakışın kadar durulandı evrenim
    sitemsiz bulutlar sardığında dağlaşmış başımı
    böğürtlen dudaklarınızın dikeni batar etime
    tatlı bir acıyla irkilir bedenim
    güneş yanığı gibi yanık bir kırmızısınız Leydim

    merak ediyorlar sizi, neden-nasıl-kim siniz?
    oysa bende gömülü, kadim bir lahitsiniz
    eğer tasviri gerekirse fiziğinizin;
    saçlarınız zonguldak kömürü
    teniniz konya ovası
    gözleriniz bir damla akdenizdir

    asi misali,
    gözyaşınız yanağınızdan akar gözpınarlarınıza
    parmaklarınız trakya trakya uzanır uçlara
    ayaklarınız erciyestir, ağrıdır
    ve terinizin tadı benzer tuz gölümüze

    sinirlendiniz mi; karadeniz olursunuz
    bazen de keder içinde marmara olup sokulursunuz duldanıza
    egede adacıklar gibidir gülümsemeleriniz
    nemrutta gün batımıdır uykularınız
    ve gümrük kapıları kadar kaçakçılıkla sevişirsiniz de
    uyanışınızda ülkem olur toparlanırsız Leydim
    sıcak ekmek kokulu bir fırın gibi yüklüsünüzdür artık
    oğlanlar ve kızlar doğuracak umuttasınızdır
    yanaklarınız bayrak bayraktır, avuçlarımda dalgalanan
    ve siz artık yeni bir soyağacısınızdır Leydim
    doğum doğum bir altun gök altında gebeliği sonlanan


    YÜREKÇE!!!
    15/11/2008 – 18:55
    CUMARTESİ – MERSİN


    LEYDİ LİYAN - IV-


    inanmıyorum artık
    tanrıların yalan söylemediğine
    ve şaşırmıyorum
    sunaklardaki kanın neden kurumadığına
    kartalların kahramanca çok yüksek uçtuğuna
    ve ölülerin çürüdüğüne inanmıyorum baktıkça aynaya

    tenim değdiği zaman teninize saten örtünün altında
    çiselediğiniz zaman etime damla damla
    ilkbahar başlangıcı koktuğunuz zaman Leydim
    ve patlayan tomurcuk gibi gözlerinizde renklenince dünya
    papatyalar fallaştıkça
    bulut maviye sarmalandıkça
    yalan söylüyor tanrılar ve tanrıçalar

    işte bu yüzden göllerde sazlıklar mutlu değiller artık
    bu yüzden buğday eski renginde değil
    sanki siyah bir okyanusun ortasında
    batırmak gibi teknemi
    yahut
    yelkenlerini yırtıp kendi kotramın
    veya kendimi torpillemek nükleer bir denizaltıdan
    ya da mutsuzluğumu anlatabilmek adına
    bir yunus olup vurmak kendimi siyahın kumsalına

    seni yaşadığımda değil,
    -hiçbir zaman da yaşamadım Leydim-
    huzurdun seni yazdığımda yalnızca
    tıpkı, derin bir kılıç yarası almış yılkı gibi
    kılıcını sırtında taşıyan
    ve vurulan kılıçlarla
    savaşıp kılıçlar için
    yaralanıp kılıçlardan
    çeliği yine de sevip
    ayaklarının altında
    korda dövülmüş bir nal
    ve onun mavi ışıltısında hayal

    ve işte o hayalin ortasında Leydi Liyan
    ben sizin hayalinizde bile
    sımsıcak nefesinizde dalgalanan şarkıları
    sessizce solumanızı sevdim...

    ve dudaklarınızdan şunu hiç unutmadım

    -sen güneş kadar uzak ve yalnızsın
    oysa güneş de sönecek bir yıldızsa
    sönmekten olduğu gibi
    yanmaktan da korkmamalısın -

    18/11/2008 – SALI
    12:25 – MERSİN

    LEYDİ LİYAN –V-

    her adımımız sevdanın çıkmaz sokaklarına götürdü bizi
    çok büyük yürek gümbürtüsüydü topuk seslerimiz
    ve gök çok yüksekti
    yıldızlar çok soluk
    ve türkülerimiz baki bir kubbedeydi, daim çınlayan
    divanı şiir, meskeni ol gani seddar'dı Leydi Liyan

    liyakatındaydık aşkın demini altun taslarda içmenin
    aşka tövbe edip, bir bakır çanakça satılmanın bit pazarlarında

    sabır susmuşum, öfke sıkmışım dişlerimde Leydim
    ben belki bu yüzden böyle sert bir rüzgar gibi sevişirim
    fırtına vurup dudaklarınıza, al meyvalar düşürürüm gerdanınıza
    teninizde lodoslarım dalgalandırır terinizi
    ve siz sönmemiş bir yanardağda gezdirdiniz ellerinizi

    aşkı silelim hadi?
    yok başka!
    ve unutalım?
    yok başka!
    biliyorum;
    yok saymayı bildiğimden başka yok hiçbir şeyim
    ve ben bildiğimden şaştığım için maalesef böyleyim

    yağmur yağıyor ince ve ipil
    türkülerdeki sohbet buharıdır şimdi soluğum
    sımsıcak bir çay kementlendiğinde boğazıma
    hicret ederim bir bulut üstünden bir başka yıldırıma

    saklımda bir siluet kemiriyor görüş mesafelerimi
    dağların ardında değil artık batması
    ve yine dağların ardından doğması
    sıcağı ve soğuğu yanılsatması umurumda değil güneşin;

    el-pençem, mağdurluğum ve yarasamsın benim
    karınca yuvamsın, harabelerinde fidelerin kök seyyahlığı
    çekirge sıçrayışımsın üç defadan fazla
    ve üç defadan fazla vurulup düştüğüm,
    düştüğümde sarıldığımsın...

    derin suların yüzünde ay pırıltısı gibi
    romantik bir yanılgısın, uğrunda dize katledilen
    şeytanlığımsın karanlıkta, kod adı : zina
    oysa ki bulduğumuz siyah bir ziyan
    ve sen terleyip titrerdin, ben damlardım senden Liyan

    türkçeyi deşivermek karnından ve beyninden
    söylenmemiş gibi yapmak
    duymamış gibi dinlemek sevda sözcüklerini
    uyur gibi yastık altında saklayıp
    sanki bir mücevher saklarmış gibi başımızı
    ve örtmek mücevher kutusuyla şaşırmamızı


    ve sonra sabah olduğunda,
    bir kuş ölür gibi
    sessizce ve çırpınarak durduğunda yağmur
    yani bulutların eli-ayağı çekildiğinde
    biz bize kaldığımızda yani
    bizim bizden başka sevişkenliği olmayan
    yani duygularımızın geometrisinde
    üçgen, beşgen, sevişgen parametrelerinde
    yüreğimden beynime çakılan dik açının açtığı yarasamsın
    ama nedense hiçbir yaramdan kan akıtamazsın

    ve o kuş öldü çoktan Leydi Liyan
    o kuş sanki hiç yaşamamış
    ve sen kanat olmamışsın ona, ben gökyüzü olmamışım
    tenimizde süzülmemiş o tüysel yumuşaklık
    ve o ters
    o sert rüzgar hiç vurmamış teknemize
    alabora olan dalgakıranmış oysa
    haberimiz yokmuş gibi yapıp
    gömmüşüz yüreğimizi o kusursuz fırtınaya

    evet Liyan,
    kuş öldü
    gökyüzü çöktü kendi ayakları dibine
    serseri bir çağırış şaşırıp yolunu ulaşmadı menziline
    su öldü
    okyanus öldü
    yağmur dindi de
    ölümüm hala bitmedi...

    ben uzun uzun ölürmüşüm, bilmezdim
    oysa, birden bire oluverir sanırdım, öyle değilmiş!
    dirilmem de imkansızmış artık, öğrendim
    ölü tanrılar şehri bana imar edilmiş

    can erimiş, gam donmuş, vuslata esmiş ömrüm soğuk yel gibi
    desem ki geç kalmışak ne anlamı var artık, kekremiş ol dem gibi
    candan geçmişem çünkü, dirim benle değildir, terkeden o yar gibi
    cananın gamını paha biçip almışam, vermişem bila bedel nefsimi


    her yan soğuk, ıslanmış çukurda, her yan zemheri gözlü zebani
    derin bir karanlıkta korkular, kadim-i hamaset mefta bir serseri
    ne dem vururum artık yanmaktan, ne de umurumda değil külüm
    dalın kırdıran gülün soykasına minnet etmez bir bülbülüm

    ben bülbül iken bir fani mekanda kalıram baharsız lalezarda
    çarıkların ve gözyaşının bile eşi olur, beni niye tekçe sanarsın
    bülbülden kalan bir avuç tüydür bir de sitemkâr zar-ı ahuzarda
    kül olmuştur bilinmez gül kurusundan Yürekçe!!! anlayamazsın

    tek sanırlar beni oysa ki çok kişiyem, Pirlerin dergahında
    çokumuzu asarlar da tek boyun kırılırız, gül dikeni dârında
    gül güzel değildir bize aslen, biz severiz gülün kanatışını
    biz yari yaratıp varedeni buluruz kanayan yaralarda

    Ganimeti bulduk buhur kokan toprakta yağmuru koklar gibi
    sabrı dilemekte Yakup misali tanrı andı bir mikenk taşı gibi
    ne doğmuşum, ne ölümüşüm saymışmışım ebediyyet gibi
    mâhlâm parmak izimdir rabden, kında zülfikâr gibi

    bulmuşam ve kaybetmişem hiç bilmemekten yeğdir bana
    bilmek ve ve öğrenmekde dimağım tanrıdan lütuftur bana
    Yürekçe!!! dedim, Yürekçe!!! yaptım, Yürekçe!!! yakışır bana
    yiğit namıyla anılır, nam nişana meyil kusur olmuştur bana


    YÜREKÇE!!!

    01/12/2008 – PAZARTESİ
    16:56 – MERSİN
    KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
    BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
    KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....

  8. #68

    Üyelik
    03 Ocak 2012
    Şehir
    istanbul
    Birisi Olacaksa; Geçmişimi Merak Ederek Değil, Geleceğimi Hayal Ederek Gelsin..! Korkaklarla Yürüdüğüm Yolda... TEK KALMAKTAN YORULDUM...!!"
    ''Carpe Diem''

  9. #69
    Mersin İl Temsilcisi yürekçe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    02 Ağustos 2006
    Şehir
    Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam
    Motosikleti
    Cân ile hem cahan, dehr ile hem zaman
    Alıntı alone base adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Birisi Olacaksa; Geçmişimi Merak Ederek Değil, Geleceğimi Hayal Ederek Gelsin..! Korkaklarla Yürüdüğüm Yolda... TEK KALMAKTAN YORULDUM...!!"
    cesaret; hiçbirşeyden korkmamak değil,
    korkunun varlığını bildiğin halde doğru olanı yapmaktır...
    doğru bildiğimse gülüm,
    ölümde dahi azraili yalnız bırakmamaktır

    YÜREKÇE!!!...

    KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
    BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
    KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....

  10. #70
    Denizli İl Temsilcisi BLACK_ICE - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Nisan 2006
    Şehir
    Denizli
    Motosikleti
    yamaha YZF r125 2014
    hiç becerim olmamıştır genelliklede okumam ama biri okursa çok güzel dinler duygulanırım ellerinize sağlık okudum da biraz

  11. #71

    Üyelik
    03 Ocak 2012
    Şehir
    istanbul
    Geçer elbet efendim;
    bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer,
    bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer.
    Ama mutlaka geçer ... ''
    ''Carpe Diem''

  12. #72
    erro - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Haziran 2008
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    tracer 900
    Alıntı alone base adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Geçer elbet efendim;
    bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer,
    bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer.
    Ama mutlaka geçer ... ''
    bazısı t..şak geçer

  13. #73
    hayelsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    21 Şubat 2011
    Şehir
    mersin
    Motosikleti
    fırtına
    sevginin böylesini anlayacak sevgili...

    Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı?
    Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı?

    Kamu bîmârına cânan devâ-yı derd eder ihsan,
    Niçin kılmaz bana derman beni bîmâr sanmaz mı?

    Şeb-i hicran yanar cânım töker kan çeşm-i giryânım,
    Uyarır halkı efgaanım kara bahtım uyanmaz mı?

    Gül-i ruhsârına karşu gözümden kanlı akar su,
    Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı?

    Gamım pinhan dutardım ben dediler yâre kıl rûşen
    Disem ol bi-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı?

    Değilim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil.
    Bana ta’neyleyen gaafil seni görgeç utanmaz mı?

    Fuzûlî rind-i şeydâdır hemişe halka rüsvâdır,
    Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı?

    Fuzuli

    ---------- Post added at 05:51 ---------- Previous post was at 05:42 ----------

    ey sevgili kimsin?
    toprak mısın?
    umman mısın?
    nefes misin?
    yoksa sessiz bir ölüm mü?
    topraksan korudun mu?
    ummansan içinde kaybettin mi?
    nefes isen can verdin mi?
    ölüm isen can aldın mı?
    sen kimsin sevgili?
    yoksa sadece yabancı mı???

    ---------- Post added at 05:58 ---------- Previous post was at 05:51 ----------

    ...Herkes öldürebilir sevdiğini
    Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
    Kimi dalkavukça sözlerle,
    Korkaklar öpücük ile öldürür,
    Yürekliler kılıç darbeleriyle!...
    ...Herkes öldürebilir sevdiğini...

    ---------- Post added at 06:11 ---------- Previous post was at 05:58 ----------

    Dostum; ben gönlümü senden yana yolladım..

    onun bir daha benden yana gelmesi mümkün değil..

    ey yay kaşlı, okun ne zaman göğsümden yana doğrulsa,

    o okun ucundaki demirden yana göğsümü germezsem,

    erkek değilim..

    ey dost gönlümü aldın..

    şimdi maksadın cânım ise,

    ben cânımı ve bâşımı çoktan koydum bu yolun üstüne.. muhibbi

    ---------- Post added at 06:19 ---------- Previous post was at 06:11 ----------

    en sevdiklerimden

    Mecnun değilim dost; lakin çağırırsan çöllere gelirim.
    Sana yalan halde gelmem, toplarım özümü, yalın halde gelirim.
    Kapıyı çaldığında "kim o ?" dersen;
    ben olmam kapında sen olur gelirim.
    Sen gel de yeter ki , yola yük olmam, yol olur gelirim...

    Hz.Mevlâna

    ---------- Post added at 06:30 ---------- Previous post was at 06:19 ----------

    şems ' unutmamak gerekir
    Aşık olmakla sevmek arasındaki farkı sormuşlar (?)
    Cevaplamış Şems:
    Senin baktığına herkes bakar; ama senin onda görebildiğini herkes göremez. Herkes aşık olabilir; ama hiçkimse senin gibi sevemez. Tek fark sensin.Seni özel kılan sevdiğin değil, sevgin...

    evet benim farkım var...
    BİZİ BİLEN BİLİR,BİLMEYEN KENDİSİ GİBİ BİLİR
    tek dostum yalnızlığım
    hiç ellerin taşı bana değmez, illa dostun gülü yaralar beni!!!

  14. #74
    Kocaeli İl Temsilcisi piyanist_irf - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    29 Mart 2011
    Şehir
    kocaeli- karamürsel
    Motosikleti
    kawasakı versys,honda wın-go
    hoooooppppp yürekçeeeee olmuyor böyle 2 adet saz lazım sizlere

    ---------- Post added at 08:22 ---------- Previous post was at 08:14 ----------

    Alıntı Ahmet N. adlı üyeden alıntı Mesajı göster


    iRFANIM BUMUYDU SENİN ŞİİİRİN aL sana kıyak geçeyim buda bende olsun yotube yukleyip buraya attım
    eyvallahhh ahmedim ballım gıymatlım teşekkürlerimi üzerine serperim dostum sağol varol...
    | ▌▌| ▌▌▌| ▌▌| ▌▌▌| ▌▌| ▌▌▌|
    |_|_|_|_|_|_|_|_|_|_|_|_|_|_|_| http://www.irfmotor.com/

  15. #75
    Mersin İl Temsilcisi yürekçe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    02 Ağustos 2006
    Şehir
    Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam
    Motosikleti
    Cân ile hem cahan, dehr ile hem zaman
    ve fuzuli denmişse, fuzuliden devam edelim...

    ÖYLE SER MESTEM Kİ İDRAK ETMEZEM DÜNYA NEDİR

    Öyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedir
    Ben kimem sâki olan kimdir mey-i sahbâ nedir

    Gerçi cânândan dil-i şeydâ için kâm isterem
    Sorsa cânan bilmezem kâm-ı dil-i şeydâ nedir

    Vasldan çün âşıkı müstağni eyler bir visâl
    Âşıka ma'şûkdan her dem bu istiğnâ nedir

    Hikmet-i dünyâ vü mâfîhâ bilen ârif değil
    Ârif oldur bilmeye dünyâ vü mâfîhâ nedir

    Âh u feryâdın Fuzûli incidiptir âlemi
    Ger belâ-yı aşk ile hoşnûd isen gavgâ nedir


    FUZÛLİ

    1. Öyle kaybettim ki kendimi aşk içkisiyle, anlamıyorum dünya nedir? Ben kimim, saki olan kimdir ve içki kadehi nedir? (Unuttum!..)

    2. Çılgına dönen kalbim için gerçi sevgiliden bir lutuf istiyorum; ama sorsa ki sevgili çılgın gönlümün arzusunu; bilmem onun da ne olduğunu, nedir?

    3. Kavuşmaktan ibarettir madem, aşığı vuslata doyuran; o halde (anlam veremiyorum) nedir sevenin sevilenden böylesi uzak kalmada bulduğu acı lezzet?

    4. Dünya ve içindekilerin hikmetini bilmek değil bilgelik. Bilge o kişidir ki dünyayı da dünyadakileri de bilmeye!..

    5. Ey Fuzûli (aşk ile eylediğin) ah ve figanlar herkesi üzmekte. Aşk belasıyla hoş geçimli isen eğer, bunca varlık iddiası
    KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
    BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
    KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....

  16. #76
    Mersin İl Temsilcisi yürekçe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    02 Ağustos 2006
    Şehir
    Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam
    Motosikleti
    Cân ile hem cahan, dehr ile hem zaman
    ve bu da söz verdiğim şiir,

    YALNIZLIK BÖLGESİNDE

    Şeytanın kokusu sarmıştı her yanı
    Ateş değil, köz değil kül ise hiç
    Hiçbir nesne söndüremezdi yangını
    Su değil, sel değil, yağmur bile hiç

    Gece, solmuş yırtık siyah bir çarşaftı
    Ay ışığı sızardı her bir yanından
    Aşk gibi delik deşik bir hali vardır
    Cinnet çok korkardı çıldırmasından

    Çığlığın kokusu sarmıştı her yanı
    Söz değil, ses değil sus ise hiç
    Günahlar hep ondan bile tatsızdı
    Ten değil, suç değil, tuz bile hiç

    Sinsi bir kurt gibi yürüyordum işte
    Gece sis altında,
    ben sisin altında saklambaç oynuyorduk
    Ben henüz kan tatmamıştım
    Ve sen henüz öpüşmemiştin
    İkimiz de henüz masumduk yani;
    Ve o vakti beklerdik de
    Vakitten bihaberdik….

    Görünenlere de kapattık gözümüzü
    Görünmeyenleri de yok saydık duyularımızdan
    Ve sonra bir sen ve bir ben kalınca
    Birimiz ötekimizden bile yalnızlaşıp,
    Korkularımızla yıkadık el ve yüzümüzü

    sonra sen öğlenüstü başlayıp
    şafakertesi çizdin sınırlarını
    ben ihlallerle ilhaktaydım bir karartma gecesinde
    düşlerin teyakkuzda;
    ellerin mayın,
    gözlerin şarapnel şarapnel çiziyordu gözlerimi
    sesin sınır nöbetindeydi
    kulaklarında ince bir hasret türküsü
    biryanın ölüm,
    bir yanın savaştı
    oysa sana saldıran gerçek,
    vahşi tırnaklı bir aşktı!...

    Her şey masum mahremiyet avcısı;
    Yalnızlık bölgelerinde kırık kılıçlardı sözlerim
    Çelik çelik saplanmıştım kendime,
    Bir senden bir benden alıp gidiyordu dizelerim

    Ve tutsak düştük iki meleğe
    Melaikem çılgın bir sorguda
    Soldaki sus diyor, sol yanım susmaz
    Sağ yanım haykır diyor, sağdaki haylaz!!!

    Son dileğimde,
    bana senin dudaklarında kan sunuldu
    Sana ise benim dudaklarımdan öpücük
    Ve son hükmü sana bıraktılar da,
    kansız ve öpüşsüzce masum mu öldük?

    Bir dudak daha ıslanmıştı ölümde
    Çiğ değil, yaş değil, çığ ise hiç
    Bin defa daha ölürdüm aynı ölümle
    Cennet-i âlâ da doğmak bile hiç

    YÜREKÇE!!!
    14/01/2011 - CUMARTESİ
    KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
    BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
    KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....

  17. #77

    Üyelik
    03 Ocak 2012
    Şehir
    istanbul
    Ölüm mü daha korkunç tu,yoksa sensizlikmi!
    Ölüm uzun bir uyku,senli düşlerdi,
    senizlik,koca bir boşluk,hiç oluştu,
    Sen benim ölünce kavuşacağım sevdiğimsin...
    ''Carpe Diem''

  18. #78
    Mersin İl Temsilcisi yürekçe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    02 Ağustos 2006
    Şehir
    Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam
    Motosikleti
    Cân ile hem cahan, dehr ile hem zaman
    yorgun ve terliyim
    ellerim kir içnde, gözlerim yangın
    ak bir damla süzülüyor, sönüyor alnım
    doğup da büyüdüm elbette, işçi işçi - grev grev
    ben tahminimden fazla yaşadım gülüm
    beni biraz da ölümümle sev

    YÜREKÇE
    17/01/2012 - SALI
    KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
    BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
    KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....

  19. #79

    Üyelik
    03 Ocak 2012
    Şehir
    istanbul
    Belki bu yıl çok şeye kızdın...delirdin...kırdın...
    Belki kendinden ödün verdin...savaştın...tek kaldın...
    Belki aşık oldun...belki sevildin...belki terk edildin...
    Belki aldatıldın, belki istenilmedin...kim bilir ...
    Belki çok para kaybettin...belki işinden oldun...
    Belki "ne yapıyorum ben yaa" cümlesini ard arda kurdun...
    Her ne yaptıysan yaptın...
    HER NE OLDUYSA BİTTİ... bitti...
    Onlar senin bir üst kata çıkman için yaşaman gerekenlerdi, bırakman gerekenlerdi, o kadar...

    bu çok güzel bir yıl olsun tamam mı? ...buna sen de gayret et!....
    KÜLLERİNDEN YENİDEN DOĞMANIN ZAMANI ŞİMDİ!..
    YENİDEN BAŞLA HERŞEYE...
    gülmekten yanakların çatlasın..
    paranı koyacak cüzdan bulama...
    bankalar "yatırım" hesabın için telefonlarda kalsın...
    sağlık bedeninden aksın...
    aşk kalbini patlatsın...
    sen ışıl ışıl ol, herkes peşinde dolaşsın...
    başarıların dillerde dolaşsın.....
    yastığa koyduğun kafanda "huzura" daha fazla yer kalsın....
    ve her gece "iyi ki bunları yaptım,"
    "iyi ki bunları yaşadım" diyerek uyu...
    yaşadıklarından ne öğrendiğini fark ederek... büyüyerek...
    yaşadığın herşeyden ve herkesten özgürleşerek...
    YALNIZCA kendin olarak... kendin için yaşayarak...
    Her sabah sevinçle uyan.. daima ileriye bakarak...
    ''Carpe Diem''

  20. #80
    Mersin İl Temsilcisi yürekçe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    02 Ağustos 2006
    Şehir
    Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam
    Motosikleti
    Cân ile hem cahan, dehr ile hem zaman
    Ölüm Tatlı Bir Türküdür Sözleri



    Ölüm tatlı bir türküdür
    Tenime deyen rüzgar
    Ya da bir kurşun dalgası gibi
    Akar gözkanlarım çırpınır kuş yüreğim

    Bir yanda acıya kesmiş insanlar
    Bir yanda sen ve ben
    Bir yanda ekmek kavgası
    Bir yanda hürriyet
    Isıtırken geceyi göğsümüzdeki ateş
    Buza vurmuş yüreğimiz
    Sarıl sarıl sarıl ısıt beni

    Ah mor bir karanlığım sisinde
    Devrime gülümserken aç çocuklar
    Aşkla dolu bir ömrün son soluğunda
    Dolu dizgin yüreğine koşar içimdeki yaralı çocuk
    Kimi gün bir gül yangınında
    Kimi yakılmış bir dağ köyünde
    Gülüm senin hasretine başını vuran
    Yitik bir ülkenin yitik bir ozanıyım ben

    Ah ne zorlu bir sevdadır
    Seninleyken sensiz olmak
    Ve senin tutsaklığına tutsak olmak ah gülüm gülüm
    Ateş altındayken inancım
    Ateş altınadyken yurdumuz soğutma yüreğimi
    Ve sensiz olmayacak düşlerimi

    Ah ellerini ver
    Ah gözlerini ver
    Beni yitirme
    Beni yitirme

    Tuncay AKDOĞAN

    ( NEDENSE BUGÜN ÖLÜMDEN BAHSEDESİM VAR. VE ÖLMÜŞ BİR ŞAİRDEN BİR ŞİİR PAYLAŞMAK İSTEDİM )


    Gidersen
    Hani sığınaklarım eksilir
    Zarar kalırım
    Yeni günün yenine dağılır
    Yaralarım

    Sana yağmur diyorum
    Gidersen

    Gün vursun sesini
    Gecenin halkasına
    Yol vursun sesini
    Uzaklığın pasına
    Sesime kibrit çaksan tutuşacağım
    Sargısızım, çoğalırım
    Çoğaldıkça arsızım

    Sana yağmur diyorum
    Gidersen

    Ey bizi ayrı takvimlere
    Düşüren zaman
    Yere bir bahar dalı
    Düşmüş gibi mi olur
    Yeter, yeter, yeter, yeter
    Kan sıçratmayın sabahın seherine
    Boğulursunuz
    Boğulursunuz
    Yeter

    Yılmaz ODABAŞI

    ..............

    Sanma ki bir yitiktir
    Hüzünlere sarılmam
    Sanma ki gülüm bu hüzün
    Ölgüğümde bitecektir

    ..................

    Tuncay AKDOĞAN

    http://www.youtube.com/watch?v=z3m2l17aLlY
    KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
    BEDDUALARI DENEDİM, HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR!!!
    KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....


4. sayfa BirinciBirinci ... 23456 ... SonuncuSonuncu

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)