go ji jeon - the front line - ön cephe
oldukça sıkı savaş sahnelerinin olduğu kore filmi, korenin bölünme sürecini cephenin önünde bulunan birlik üzerinden anlatıyor.
birlikte kuzey kore casusları olduğu söylenerek araştırma için birisi gönderilir, film başlar.
ince kırmızı hattı hatırlatan yapısı ile esas olarak savaşı ve savaşın sebeplerine dair şüpheleri açıkça sorgulayan bir film.
doğal olarak holivud etkisi var.
ben beğendim.
Eurovision - The Story of Fire Saga
Eurovision takıntılı bir cocugun büyüyük daha da takıntılı hale gelmesi ve çeşitli komik olaylar dahilinde eurovisiona katılmasını konu alıyor.
Başrolde İzlanda var.
Film genel olarak "bunu normalde yapsa güvenlik kafasını kırmıştı" dediğimiz bircok sahnede türk filmi edası ile herkesin "ooo soooo sıviiiitttt" şeklinde falan izliyorlar.
Başroldeki abimizi ünlü oldugu için secmişler ancak real hayatta babası ile arasında 15 yaş olması, ve abinin 50küsür yaşında olması sebebiyle bana film boyunca garip geldi. Başroldeki ablayla aynı yaşta birisini secmelilerdi.
Film boyunca Amerikalılara yapılan hakaretler en sevdiğim kısımdı
İzlenir.
Müzik iyidir.
6.5 / 10
Caktirma da asil bu bakis acisini ti'ye aliyor filimarndiol adlı üyeden alıntı
Genelde filmeri anca averaj olsa da, Will Ferrell, komedi dunyasinda yeni bir tarz olusturan nadir yeteneklerden biri...
Mark Twain odulunu aldiginda yaptigi konusma:
Vakit varsa hepsini, yoksa 7:10'dan sonrasini izleyin...
OLD GUARD
çarlizz teron ablamızın başrolunde oldugu bir film.
Birkaç kişi ölmüyor bu filmde. yani ölüyor da geri geliyor. tanrı vergisi işte .
çarliz abla bilmem kac bin yaşında , ama hiç yaşını göstermeyen, taş, beybi aman neyse konu kaydı , bir ablamız işte.
kendisi gibi olan insanlardan olusan Bir kurtarma - baskın ekibinin lideri . birgün bir tuzağa düşüyorlar, sonra futu futu savaş.
Güzel film, izlenir.
6,5 / 10
Old Guard'ı neredeyse sonuna kadar heyecanla izledim.
Heyecanla izlememin sebebi o bağlama kılıfından bir bağlama çıkma ve elemanın çalma ihtimaliydi.
Fakat sonlara doğru kılıf açıldı ve içinden baltaya benzer bişey çıktı.
Ben de televizyonu kapatttım.
Sonunda hatun ölüyor mu nooluyor?
spoiler verince kızıyorlar söylemem
---------- Mesajlar birleştirildi - 10:39 ---------- bir önceki mesaj zamanı 09:30 ----------
SHAFT
Samuel abimizin oynadıgı film. İzlerken diyorsun ki "ulan bu adam nasıl 71 yaşında"
Sayko bir polisin burnu b.ktan kurtulmaz iken eşinin cocugunu bu tehlikeli hayattan kurtarmak için götürmesi, adamın sonrasında özel dedektif olması ile gelişen bir film.
25 yıl sonra cocugu babasına geri döner ve şamata başlar
Ben izlerken baya eğlendim filmi.
7 / 10
shaft ın bi de 2000 yılında yapılmış ilk filmi var, önce onu izleyin bence.spoiler verince kızıyorlar söylemem
---------- Mesajlar birleştirildi - 10:39 ---------- bir önceki mesaj zamanı 09:30 ----------
SHAFT
Samuel abimizin oynadıgı film. İzlerken diyorsun ki "ulan bu adam nasıl 71 yaşında"
Sayko bir polisin burnu b.ktan kurtulmaz iken eşinin cocugunu bu tehlikeli hayattan kurtarmak için götürmesi, adamın sonrasında özel dedektif olması ile gelişen bir film.
25 yıl sonra cocugu babasına geri döner ve şamata başlar
Ben izlerken baya eğlendim filmi.
7 / 10
https://theplaylist.net/wp-content/u...shaft-2019.jpg
ARCHIVE
Yapay zekalı ve konu olarak nalaka böyle bir teknoloji nasıl analog olur gibi cümleler kurdurtan çıtır film.
Abimiz bir kaza yapıyor eşi ile birlikte, eşi ölüyor. Bir firma ölenlerin zihinlerini 200 saatliğe analog olarak bir sistemin içine koyup vedalaşma imkanı sunuyor. (telefonla konusur gibi)
Bir abi de bu teknolojiyi geliştirip yapay zekaya uyarlıyor..
Neredeyse tüm filmde adam tek insan oyuncu, hep robotlar var heryerde.
Ters köşe film yapmaya calısmıslar ancak ilk yarım saat sonrasında finali kestirebiliyorsunuz.
yine de izlenir, sıkmadı.
5.5 - 6 / 10
Deli ve Dahi
Filmin adını neden bu sekilde çevirdiklerini bilmesem de hoş bir film idi.
Normalde böyle filmler izlemem, dram işin içine girdiği zaman içim sıkılıyor.
Gerçek bir hikayeden uyarlanan filmde, okula gitmemiş ancak kendini yetiştirmiş 10 dili ana dil seviyesinde kullanan abimizin ingilizcede var olan tüm kelimeleri tarihçesiyle bir sözlük haline getirmesini konu alıyor.
Bu sırada kafadan kontak başka bir abinin hapse düşmesi ve bu 2li arasındaki bu sözlük nedeniyle bir bağın oluşumunu anlatıyor film.
7/10
listeye aldım, dünya olsa olsa distopya olur. başka da bir şey beklemem.
archive filmini açıkçası yüksek beklentiler ile seyrettim. zira yönetmenin "moon" filmi oldukça iyi idi.
filmin en hoş ayrıntısı toby jones idi. film endüstrisi bu elemanı kapasitesinin çok altında kullanıyor.
gerçi bir filmi var "berberian sound studio", elimde var ama henüz izlemedim.
benzer bir karakter olarak, "peter dinklage" the station agent filmi ile tanımıştım.
toby jones da aynı potansiyele sahip.
ne'se
arkadaş itelemesi dark denilen diziye başlayacağım, içerisindeki ezoterik nüanslar dikkatimi cezbetti.
işte dünya olsa olsa distopya olur zaten deyip yeterince içim kararıyor, bir de bunları izleyince daha bi kararıyor. ama yine de severek izledim tabi ki. Devamı çıksın diye bekliyorum. ilk 2 sezon netflixdeydi sonra netflixden başka yere geçti ben de torrentle indirdim hepsini.
Star Trek'i bu yüzden seviyorum belki de. yani distopya değil, insanlar gelecekte dah aiyi olacaklar, her şey güzel olacak falan umut veren bir diziydi, hele TNG serisi tam bu tadı veriyordu, onun bile şimdi yapılan Star Trek Discovery serisinin ilk 5 bölümüne falan anca dayanabildim, fazla karanlık geldi, dursun kenarda sonra izlerim dedim.
Yine Star Trek'den esinlenen The Orville dizisi var, tam TNG tadında, çok iyimser, çok güzel bir dizi. Star Trek çakması komedi olarak başlıyor ama sonra ciddileştirdiler, güzel olmuş, tavsiye ederim.
hocam,
görsel eğlence materyalleri dünya üzerindeki en etkili propaganda araçlarının başında gelirler.
oranları tam hatırlamıyorum, insanlar okuduklarının %10, duyduklarının %30, gördüklerinin %50 lik kısmını hatırlıyorlar.
(tam olarak Okuduklarının 10% unu;
İşittiklerinin 26% sını;
Gördüklerinin 30% unu;
Görüp işittiklerinin %50 sini;
Söylediklerinin 70% ini;
Yaptıkları şey konusunda söylediklerinin 90% ını akıllarında tutuyor. )
bu sebepten, eğer bir dönemde belirli bir tarz ağırlık kazanıyor ise arkasında bir ortak amaç ya da "stand alone complex" denilen birbirlerinden bağımsız ama aynı amaca hizmet edenlerin olduğunu düşünürüm. tabi bu durum ana akım sinema olan holivud ve benzeri şekilde yönetici erkin güdümünde olanlarda daha fazla göze batıyor.
geçtiğimiz günlerde şu filmi seyretmiştim.
vahşi batıda geçen ve vahşiliği olmayan bir film.
kafamızdaki vahşi batı imgeleri ile uyuşmayan enteresan bir film.
benim çok hoşuma gitmişti.
vahşi batı da bir anlamda distopyadır. o distopyanın içerisindeki insanlık kırıntılarını gösteren güzel bir film.
THE BOY 2
İlk filmde Lauren abla'dan sonra (ahh lauu ahhh.) 2. filmdeki oyuncuları begenmedim pek. Ufak velet korkutucu cidden.
Klasik 2 korku filminin harman sekli. 3 harfli içine kaçmış gibi takılan oyuncak bebek ve ailenin yeni bir eve taşınmasını konu alıyor.
Korku filmi yapmak cidden bu kadar mı zor diye düşünüyorum.
Modern dünyada öcüler yok mu?
AVM 'de saldıramazlar mı?
70 metrekare Apartman dairesini begenmiyorlar mı?
Neden hep ıssız bir yerdeki eski ve büyük ev?
Nedennn ulen neden.
Neyse, Lauren abla da yok zaten.
Öyle can sıkıntısına izlenir.
4,5 / 10
Hocam Bunlar kural haline gelmedi mi!!!
1. Şişko ve Gözlüklü Genç
2. Siyahi Adam
3. Çift
4. Şakacı Genç
5. Olaya Hakim Yaşlı Amca
6. Esas Oğlan
7. Okulun En Çalışkan Kızı
Artık korku filmleriniz ezberlesek bile yine de izliyoruz.
2017 - 2020 arasında yayınlanan neksfiliz dizisi, kendisine bir hayran kitlesi yaratmayı başarmıştır.
spoiler vermeden kabaca anlatmaya çalışacağım.
dizinin ana teması bengi dönüş, zaman yolculuğu ve kuantum fiziği üzerine inşa edilmiştir.
bu ayaklardan zaman yolculuğu baskın olarak yer alıyor, kuantum tarafı basit ve yüzeysel olarak, alman felsefesi ise sığ gibi görünen ama oldukça derin şekilde verilmiş.
frank black sayesinde öğrendiğimiz ouroboros, zümrüt tablet gibi çeşitli hermetik ögeler de yer almaktadır.
bunların yanında insanların sırları, yalanları, ihanetleri, arzuları ve ıstırapları üzerine kurulu olay döngüleri yer almaktadır.
oldukça beğendim, sadece kuantum ve hermetizm konusunu biraz daha derin incelemesini beklerdim.
genel olarak kafa karışıklığı yaratan bir sistemi olduğundan bahsedilse de pek öyle değil.
gerçeklik algısı üzerine oldukça güzel dokunuşları olan kalbur üstü bir dizi.
hocam,
yurdum standardında insanların anlamakta zorlanmasına şaşırmıyorum.
game of thrones değil.
filmde elden ele dolanan kitabın yayınevi ismi bile tesadüfen seçilmemiş.
filmde iki tane kitap dikkat çekiyor,
bir tanesi ariadne, diğeri ise zamanda yolculuk.
zamanda yolculuk kitabının yayınevi mino tauros, tauros bizde toros dağlarının ismidir.
ariadne, minotor efsanesinin kitabı, film içerisinde bir yerlerde bir ip mevzusu var, o da efsanenin içerisinde labirentten kurtulması için theseus'a verilen ipe göndermedir.
basit bir detayın altı bu kadar dolu.
şahsen, vişnu, brahma, şiva üçlemesine dair esintiler de gördüm, yalağuz bir yerlerde bahsedildiğini görmedim.
derin mevzular
Hayat Treni (Train Of Life)
Trajik bir atmosferde sürekli bir gülümseme yaratmak zordur. Film bunu başarmış. Neredeyse bütün diyalogların içinde espri gizli. (anlarsan)
1941 yılının karanlık bir gecesinde köyün delisi, Shlomo, yeri yerinden oynatacak bir haberle köye gelir. Tüm komşu köylerdeki Yahudiler Almanlar tarafından öldürülmüşlerdir. Kalanların ise akıbetleri belli değildir. Şimdi ise sıra yaşadıkları köydedir.
Aynı gece toplanan bilge kişiler, köy halkını kurtaracak en iyi yöntemi bulmak için düşünmeye başlarlar. Yine en iyi fikir Shlomo'dan gelir. Nazi'leri kandıracak bir tren kuracaklar, bir kısmı trendeki Nazi subaylarını oynarken bir kısmı da sürülen Yahudi'leri canlandıracaklardır, hatta trenin makinistleri bile köylüler olacaktır.
https://unutulmazfilmler.pw/train-of...yat-treni.html
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
