ohoo hocam spoiler verme fotoyu kucuk ekle sizde resmen konuya yazacak heves bıraktırmıyorsunuz.
iş yerinden giriyorum zaten sitelertin %90 ı engelli, ekleyecek fotoyu zor buluyorum ki sizin eklediğiniz fotoların %90ını zaten göremiyorum.
hocam sana demiyor,
bana diyor.
arni,
sen yine küçük resimlere bak, kısıtlama işine bir şey diyemeyeceğim.
doktor duymasın.
---------- Mesajlar birleştirildi - 14:25 ---------- bir önceki mesaj zamanı 12:06 ----------
bir de cevap verip canımı sıkma !!
senin yüzünden " ateistten dönme güney koreli mma ustası katolik şeytan çıkarıcı " filmi seyrettim.
The Dude adlı üyeden alıntı
bittiniz aga siz; bundan sonra 10 üzerinden 2 olan tüm filmlere 8/10 9/10 diyip vaktinizi boşa harcamanıza neden olacağım.
Koreli koniçivalara laf yok.
extreme jobs filmine bir baksana,
tam senlik duruyor.
konusu;
bir grup polis gizli görev için tavuk restoranı açıyorlar ya da çalışmaya başlıyorlar.
yaptıkları tarif çok tutulup, meşhur oluyor.
iyi bir komediye benziyor.
henüz seyretmedim.
bir iki tane kore mafya filmi var, onlardan sonra bakacağım.
Ginger Snaps
Kurtadamları severim; o artist pis vampirler yerine daha delikanlı olduklarını düşünüyorum.
Eski filmlerdendir; serisi var. Öyle action dolu vs. birşey değil ancak konu olarak "dolunayda dönüşürüm sonra insan olurum" sacmalıgını bir kenara atıp "ya göründüğün gibi ol ya da oldugun gibi görün" şeysini yapmışlar.
Öyle "süper" bir film olmasa da kurtadam severler için farklı bir bakış açısı sunuyor.
10/5
g
---------- Mesajlar birleştirildi - 14:54 ---------- bir önceki mesaj zamanı 14:51 ----------
bende öyle; tırt cıkıyor genelde , puanları incisözluk veriyor sanırımİmdb'nin canı cehennemehiç bir filmi puanına bakıp izlemedim :D
bakam bi; koniçivaları severim.
Laugh or die filmini geçtiğimiz gün bitirdim ve buraya mesaj attım ama nedense kayıp.
Tiyatro ile uzun yıllar uğraşmam neticesinde beni etkileyen bir film oldu.
Tutku ve imkansızlıkları ve en önemlisi hapis psikolojisini harika anlatmış.
Sizde başka çağrışımlar ve duygular uyandırması muhtemel.
Filmde Parrika ismi dikkatimi çektiği için araştırdım biraz.
Hikaye gerçek bir adamın gerçek hikayesi imiş meğerse.
Savaş zamanı olması, almanların orada bulunması ve monarşi-kral seçme gibi argümanlar beni finlandiya tarihini araştırmaya itti.
Doğrusu şu ki; ben finlandiyayı bizi gıcık etmek için kurulmuş, mutlu mesut yaşayan kuzey ülkelerinden biri zannediyordum.
Meğerse tarihi varmış adamların!
Wikipedia'da geniş bilgi Türkçe olarak maalesef yok.
Zaten olsa da giremediğiniz için size faydası yok.
Fransıca olarak bir hayli geniş bilgi buldum.
Olay 1. dünya savaşı sırasında geçiyor gibi ama bir tuhaflık vardı.
Zaten ne olup bittiğini araştırmam da bu yüzden oldu.
Çünkü bir iç savaş söz konusuydu.
Neyse efendim bu Finlandiya bir çok ülkenin kolonisi olduktan sonra Rus etkisi altına girmiş.
Birinci dünya savaşı ve Rus çarının zayıflaması bunlarda bir bağımsızlık mevzusu yaratmış ve kazanmışlar.
Fakat bu seferde ülkede iç savaş başlamış.
Muhafazakarlar ve kızıllar arasındaki bu savaşa durumdan yararlanan almanların etkisi damga vurmuş.
Muhafazakarların meşrutiyet tutturmalarını destekleyen Almanya bir alman prensini Finlandiya'nın başına kral yapıvermiş.
Neyse ki Almanlar yenilince(Bknz: Almanya yenilince biz de yenik sayıldık) kral tüymüş ve bugünkü mutlu mesut finlilerin yaşadığı ülke haline gelmiş.
Kısaca tarih ilginizi çekiyorsa seyretmeniz gereken filmlerden biri.
Beni uzunca zamandır tanıyanlar tarihe olan ilgimi bilir.
Fakat ben son bir kaç yılımda bu ilgimi cumhuriyet ve sonrası tarihimize yönlendirdiğim için bir hayli detay aklımdan uçmuş gitmiş.
Bu film aynı zamanda bir hatırlatma oldu benim için.
MIDSOMMAR
Pagan şeylerine aşina değilseniz izlemeyin diye yazıyorum.
Tüm film gündüz geçiyor ve bu nedenle "karanlıkta ceklmeyen korku filmi" olarak sunup insanları düdüklemiş, korku olmayan, gerilim bile olamayan sadece Dini ve Dram kategorisine girebilecek bir film.
İsveçte çatlak bir halkın sacma sapan inanclarını ve ayinlerini konu ediyor, 2.5 saat süresi oldugu için zaten en son yeşillik çimen görmekten kusuyorsunuz.
Ancak pagan türü şeyleri seviyor; aydınlık ve ormantik bir ortamdaki filmleri izleyip huzur bulmak istiyorsanız izleyin.
Huzur dediysem, lafın gelişi.
3.5 / 10
Simo Häyhä isimli bir eleman var.Laugh or die filmini geçtiğimiz gün bitirdim ve buraya mesaj attım ama nedense kayıp.
Tiyatro ile uzun yıllar uğraşmam neticesinde beni etkileyen bir film oldu.
Tutku ve imkansızlıkları ve en önemlisi hapis psikolojisini harika anlatmış.
Sizde başka çağrışımlar ve duygular uyandırması muhtemel.
Filmde Parrika ismi dikkatimi çektiği için araştırdım biraz.
Hikaye gerçek bir adamın gerçek hikayesi imiş meğerse.
Savaş zamanı olması, almanların orada bulunması ve monarşi-kral seçme gibi argümanlar beni finlandiya tarihini araştırmaya itti.
Doğrusu şu ki; ben finlandiyayı bizi gıcık etmek için kurulmuş, mutlu mesut yaşayan kuzey ülkelerinden biri zannediyordum.
Meğerse tarihi varmış adamların!
Wikipedia'da geniş bilgi Türkçe olarak maalesef yok.
Zaten olsa da giremediğiniz için size faydası yok.
Fransıca olarak bir hayli geniş bilgi buldum.
Olay 1. dünya savaşı sırasında geçiyor gibi ama bir tuhaflık vardı.
Zaten ne olup bittiğini araştırmam da bu yüzden oldu.
Çünkü bir iç savaş söz konusuydu.
Neyse efendim bu Finlandiya bir çok ülkenin kolonisi olduktan sonra Rus etkisi altına girmiş.
Birinci dünya savaşı ve Rus çarının zayıflaması bunlarda bir bağımsızlık mevzusu yaratmış ve kazanmışlar.
Fakat bu seferde ülkede iç savaş başlamış.
Muhafazakarlar ve kızıllar arasındaki bu savaşa durumdan yararlanan almanların etkisi damga vurmuş.
Muhafazakarların meşrutiyet tutturmalarını destekleyen Almanya bir alman prensini Finlandiya'nın başına kral yapıvermiş.
Neyse ki Almanlar yenilince(Bknz: Almanya yenilince biz de yenik sayıldık) kral tüymüş ve bugünkü mutlu mesut finlilerin yaşadığı ülke haline gelmiş.
Kısaca tarih ilginizi çekiyorsa seyretmeniz gereken filmlerden biri.
Beni uzunca zamandır tanıyanlar tarihe olan ilgimi bilir.
Fakat ben son bir kaç yılımda bu ilgimi cumhuriyet ve sonrası tarihimize yönlendirdiğim için bir hayli detay aklımdan uçmuş gitmiş.
Bu film aynı zamanda bir hatırlatma oldu benim için.
eleman rus savaşlarında keskin nişancı, gelmiş geçmiş en büyük keskin nişancı olarak niteleniyor.
aki kauramaski filmleri ise hayatlarının her zaman böyle güllük gülistanlık olmadığının kanıtlarından.
iskandinav kültürü hakkında avengers filmleri ya da viking dizisi dışında bilgisi olanı bulmak zor.
ne'se.
---------- Mesajlar birleştirildi - 10:02 ---------- bir önceki mesaj zamanı 12:23 ----------
akşam laugh or die filmini seyrettim.
her ülkenin iç savaşı hüzün dolu oluyor.
elemanın esprileri inanılmaz güzel idi, isa esprisine ise bayıldım, aşağıdaki sahnedeki hikayede müthiş güzeldi.
gayet güzel bir film, seyredilmesini ben de tavsiye ederim.
bu aralar eskilerden millennium dizisine sardım,
3 sezon çekildi ve yarım bırakıldı.
Andrey Tarkovski, filmlerinden 5 adedi türkçe alt yazı seçenekleriyle youtube'a yüklenmiş.
Ben de tanımazdım ama sanıyorum bu konunun başlarında bir arkadaşın tavsiyesiyle Stalker isimli filmini seyretmiştim.
Daha doğrusu tekrar seyretmiştim çünkü daha önce seyrettiğim bir filmdi ama akıl işte uçup gidiyor.
Bir daha seyredermiyim?
Sanmıyorum ama meraklısı için filmlerin linklerini paylaşıyorum.
Stalker
Ivan's Childhood
Andrei Rublev Bölüm1 - Bölüm2
Solaris Bölüm1 - Bölüm2
The Mirror
Bu arada fark ettim The Mirror'u da seyretmişim.
millennium dizisini bitirdim.
her bölüm 45 dakika olunca epey vakit aldı.
1996 - 1999 arası yayınlandı.
sonu, ucu epey açık olarak kaldı.
ana karakter Frank Black, görüleri olan bir FBI emeklisidir, millennium isimli çoğunca fbi emeklilerinden oluşan, FBI adına çalışan bir gruba katılma aşamasındadır. belki seyreden çıkar diye gerisine girmeyeyim.
zaman zaman aşırı hristiyanlık konuları işleniyor olsa da esas konu her zaman insan ve onun içerisindeki kötülüğün ne olduğunun anlaşılmaya çalışılması, bunun etrafında devlet komploları, devletler üstü şirketler ve gruplar, yönetme hırsı ve bu hırsın gerektirdiği her şeyin yapılması.
zamanının oldukça ötesinde bir dizi, biraz yavaş işlemişler.
açıkçası şimdiki zaman dizileri karşısında pek şansı olmasa da, şimdiki zaman dizileri içerisinde kendisine rakip çok fazla yok.
bir çok bölümdeki yan oyuncuların oyunculuk kalitesi oldukça yüksek, bir çok tanıdık yüz var.
diziden sonra doğal olarak uzaklara bakmalı filmlere kesin geçiş yapamayacağım.
sanırım ghost in the shell serisine girme zamanı geldi.
dizileri ve filmleri buldum, arşive aldım.
Motosiklet ile ilgili en son izlediğim film “ Burn out “
Dizi ise “ sons of anarchy “
Tavsiye ederim ikiside güzeldi
Şuan dizi olarak “ suits “ izliyorum
Dün Netflix de “ Aykut Enişte “ diye bi sinema filmi vardı onu izledim çok komikti tavsiye ederim Türk filmi başrol Cem Gelinoğlu
Taxi driver filmini sevdiyseniz,
Breaking Bad harika bir dizi diyorsanız,
Azıcık da olsa Batman ve Gotham city sempatiniz varsa,
Batman Dark Knight 'ı bir süper kahraman filmi değil de harika bir karakter analizi ve super oyunculuklarla dolu bir film olarak görüyorsanız,
JOKER adlı filmi kesinlikle çok seveceksiniz.
imdb'de 10 puan verdiğim ender filmlerden
en son Çernobil dizinin bazı bölümlerine 10 puan vermiştim.
Gemini Man-İkizler Projesi
Özellikle afişi paylaşmadım şu fotoğraf olayı daha net gösteriyor çünkü.
Filmi bugün izledim.
İşinde çok iyi olan bir keskin nişancı ve emekli olmaya karar verince hain ilan edilip öldürmek için peşine düşen klonu diyerek özetlenebilir.
Buraya yazmadan önce Film siteleri konuyu nasıl özetlemiş diye baktım.
Oraları okursanız sanki film kendi klonuyla kavga edip duran bir adamın filmi gibi anlaşılıyor.
Hatta fragmanı da şöyle bırakayım.
Fakat filme biraz duygusal öğeler ve zaaflar eklenip derinlik katılmaya çalışılmış.
Will Smith'in aynı anda hem gencecik (hatta bir ara çocukluk)hem de şimdiki halini hayretten ağzınız açık bir halde izliyorsunuz.
Sinema tekniğinin nerelere geldiğini anlamak bakımından ilginç bir film.
Bunun dışında bildiğimiz vurdu-kırdı ve bol miktarda patlama içeriyor.
Sinsegye - The New World - 2013
imdb linki
konu: An undercover cop finds it difficult to play both a cop and a goon. mafyadaki bir köstebeğin yaşadığı kimlik karmaşası üzerine kurulu bir filmdir.
büyük usta Min-sik Choi polis komiseri olarak karşımıza çıkıyor, içeride bulunan köstebeği kullanarak oldukça güçlü olan bir suç kartelini çökertmeye çalışıyor.
solda köstebek, ortada polis, sağda ise mafya patronu.
bir anlamda infernal affairs serisine benzemekle beraber, karakterlerin, karakterlerin temsil ettikleri değerlerin fazlasıyla birbirine karıştığı bir film olmuş, kimin iyi kimin kötü olduğunu söylemek biraz zor.
köstebeğin durumu ise tam anlamı ile şu şekildedir.
mafya filmlerinden çok haz etmesem de kore filmleri bataklık gibi içine çektikçe çekiyor.
klasik mafya filmleri ile fazla ilgisi olmayan, kişilerin psikolojik durumlarını oldukça iyi anlatan bir film.
filmin içerisindeki klasik koreli dövüş sahneleri de fena değil, açıkçası asansör sahnesinin daha iyi olmasını beklerdim, koreografide eksiklikler göze çarpıyor. yani bildiğimiz bıçaklı, sopalı kore kavgaları filmde eksik değil.
infernal affairs ile aynı duyguları yaşatıyor.
JOKER
Başrol oyuncusuna muhtemelen Oscar kazandıracak ama senaryo ve işleniş bakımından biraz eksik kalmış bir film.
Bence!
Gerçi Joaquin Phoenix S...m oscarınıza kafasında bir adam ama muhtemelen bu kez alacak heykeli.
Adamın nasıl bu kadar zayıf olabildiğini mi anlatayım, kafayı yemiş bir adamı ne kadar harika oynadığını mı anlatayım?
Gerçekten müthiş iş çıkarmış.
Şimdi senaryonun nesini beğenmedin diye sorabilirsiniz.
Şimdi ben oturup bir Batman filmini baştan sona seyretmiş bir adam değilim.
Bu nedenle olayı bağlamından kopuk izledim.
Genel kültür olarak Batman olayında bir Joker karakteri olduğunu biliyorum ama o kadar.
Bir başka sorun ise senaristlerin joker'den bir Vendetta çıkartmaya kalkmaları.
Dediğim gibi Batman serisinde Joker'in böyle bir misyonu olup olmadığını bilmiyorum ama senaryo özellikle ikinci yarıdan itibaren Vendetta'ya öykünüyor.
İşin ruhsal kritiğini ise uzun uzun yapmak lazım ama mecalim yok.
Seyretmeye değer mi?
diye soracak olursanız,
mutlaka seyredilmeli derim.
FRACTURED
Konu ve genel gidişat biraz Zindan Adası tadında, ek olarak hafif bir koşturmaca/macera eklenmiş.
Gerilim dozu iyi ayarlanmış.
Hani neredeyse son sahnesine kadar acaba hangisi gerçek, adamın dedikleri mi yoksa hastanenin dedikleri mi anlayamıyorsunuz. Bu bakımdan sevdiğim bir film oldu.
Öte yandan final sahnesini de beğendim.
"Plot Twist" filmleri sevdiğimden olabilir.
Başrol oyuncusu harika oynuyor. Filmin atmosferi/renkler/ışık vs iyi sunulmuş.
Netflix varsa...partner ile gerilim dolu bi 2 saat için ideal
8/10
Şu an bu konu içerisinde 2 kullanıcı var. (0 üye ve 2 misafir)
