Türkçe çevirisi olarak “kötülük” İngilizce çevirisi olarak evil (şeytan), şeytan olarak alabiliriz. Şeytan olarak kullanmak daha uygun, filmdeki şeytan ise erik ponti karakteridir.
Vahşice bir kavgadan sonra, aslında tam olarak kavga da değil erik’in okulda bir yaşıtının suratının şeklini değiştirmesi sonucu okuldan atılır. Evde de işlerin iyi gitmediğini gördükten sonra erik’in şiddet yatkınlığını biraz “olağan” görebiliyoruz. Üvey babası tarafından sistemli olarak şiddete uğrarken gördüğü resim ise annesinin durumunu tam olarak anlatıyor.
Bu ahval ve şerait içinden yatılı bir okula gönderilerek kurtulan erik tam anlamı ile yağmurdan kaçarken doluya tutulur.
Üst sınıfların öğrenci asayişini sağladığı geleneksel bir sistem ile yürütülen okulda erik karakterinin olduğu ile olmak istediği arasındaki savaşa tanık oluyoruz.
Nazi sever öğretmenler, kast sistemi ile sınıflandırılmış öğrenciler, totaliter öğrenci konseyinin sadist ve faşist yöneticileri derken okulun nazı kampına yakın olduğunu en azından benzer ideoloji ile yönetildiğini söyleyebiliriz.
Erik, demir tavında dövülür misali feleğin çemberinde epey yanarak aldığı şekil ile oda arkadaşı entelektüel Pierre işe aynı tavrı sergilemesi olanaksızdır. Bu olanaksızlık ise başına oldukça iş açacaktır, zira kurulu ve iyi işleyen sistem için tam anlamı ile bir şeytandır.
Filmin kalanında erik’in destansı direnişini, başkaldırdığı sistemin kendisini zayıflatmak için kullandığı yöntemleri seyrediyoruz. Erik kadar yakışıklı, kuvvetli ve irade sahibi olmak yani erik’in yerinde olmak istiyoruz (bütün bunlar bende mevcut olduğundan sadece yaş kısmına biraz öykündüm). Pierre'in önerisi ile bir süre gandhi yaklaşımını benimsemesine rağmen erik her ne ise odur.
Pierre ile yaptığı bir konuşmada zihnine ve bedenine ne kadar hâkim olduğunu anlatıyor, filmdeki işkence sahneleri bedeni üzerindeki hâkimiyetini kanıtlıyor. Yine de tek başına sistemi yenecek kadar kuvvetli değildir, mutlak galibiyetine Pierre’in katkısı yadsınamaz.
Son olarak evine dönen erik, evindeki sistemi de bozmakta beis görmez.
Erik Ponte karakterinin semavi dinlerin mitolojik karakteri şeytana benzetilmesi boşuna değildir. Zira semavi dinlerin dışındaki inançlarda şeytan karakteri ile semavi dinlerdeki şeytan karakteri tam olarak birbirlerine benzememektedirler. Semavi dinlerin bireyi kurtuluşa erdirmek için şeytana Tanrının şeytana olan ihtiyacından daha fazla ihtiyaçları vardır. Öncelikle bireyin neyden kurtulacağını bilmesi gerekiyor.
Sıradan bir gençlik filmi gibi görünmesine, esas oğlanın mutlak zaferi ile bitmesine rağmen Ondskan övgüleri fazlasıyla hak eden bir film. (James Dean'e gönderilen selama bizimkini de ekleyin.)