tam olarak bilmemekle beraber
kültür bakanlığı, emniyet müdürlüğü, ve bilcümle devlet erkanından onay alınarak ulusal gösterim için yetki almak gerekir.
rtük işin içine sonradan giriyor.
tam olarak bilmemekle beraber
kültür bakanlığı, emniyet müdürlüğü, ve bilcümle devlet erkanından onay alınarak ulusal gösterim için yetki almak gerekir.
rtük işin içine sonradan giriyor.
biraz daha açıklayıcı olur isen güzel olur.
zira eleştirel kısmı anlayamadım.
bu vesile ile filmin fragmanını seyrettim,
bekleyip görelim.
önyargılı olmamak lazım,
ticari kaygı için çekilmiş bir filme benzemiyor.
bu vesile ile türk film, sinema, televizyon tarihinin kutuplarından bir tanesi olan "gerçek kesit"i de sevgi, saygı, özlem ile hatırlayalım.
önceki mesajda gerçek kesit tamamen bağımsız olarak aklıma gelmiş iken,
gerçek kesit manyak isimli bir proje olduğunu bir kaç gün önce öğrendim.
bit pazarına nur yağıyor.
ne'se
annihilation
kitap uyarlaması bir film imiş,
kitapları duymamıştım.
kitaptan bağımsız olarak film bilim-kurgu ya da fantastik kategorisinde alışılagelmiş filmlerden daha yavaş,
rahatsızlık verici bir iki sahnesi var.
bunun dışında görsel olarak tatmin edici,
skyrim special edition oynarken nasıl manzaraya dalıp homebrew mead deviriyorsak filmde de aynı hissiyat oluyor,
özellikle anomalinin etkiledği bölgelerdeki betimlemeler çok güzel.
tükenişin ya da yok oluşun bu kadar estetik olanına fazla itiraz edeceğimi sanmıyorum.
karakterlerin tanıtımları olabileceği kadar yapılmış,
konu itibari ile diyaloglara biraz daha felsefi derinlik verilebilirdi.
sanırım stalker ı tekrar seyretme zamanı da geldi.
bitti.
district 9 filminin devamını halen bekliyorum.
memleketin mevcut halinden midir ?
yoksa kendisinden kaynaklanan kült olma sıfatından mıdır ?
La Haine filmini tekrar seyrettim,
halen seyretmemiş olan var ise kesinlikle tavsiye ederim,
hatta arkasına transpointting de eklenebilir.
belki this is england ...
Taeksi Woonjunsa - a taxi driver
gwangju katliamı'nı anlatan bir film.
enteresandır ki karakterler, olaylar, durumlar oldukça tanıdık,
hele şu günler için oldukça tanıdık.
seyredin.
seyrettirin.
jim jarmusch günleri kapsamında seyrettiğim
limits of control
ucu açık, alt metinleri kuvvetli, görsel olarak tatmin edici ve oldukça yavaş bir film .
bir görevi yerine getiren assasin kılıklı cool bir elemanın kontrol kavramına bakış açısı ve görevini yerine getirmesi anlatılıyor.
yurdum genel sinema izleyicisinin "uzak" kalmasını tavsiye ederim.
paterson
başrolünü adam driver (kylo ren olarak bilinir) isimli sempatiğin oynadığı, sıradan insanların hikayesine dair bir film.
sıradan insanlar nasıl sıradışı olarak anlatılıra güzel örnektir.
jarmusch un bir kaç filmi kaldı,
akabinde almodovar yahut kieslowski olarak hafıza tazelemeye gitmeye niyetim var.
gerçi bu aralar uzak doğu filmleri izleme dürtüsü de yükseliyor.
bilemedim.
arada seyrettiğim çerez filmleri es geçerek,
kodachrome - netflix yapımı bir film.
matt isimli menajerin kendi dünyasında debelenirken babasının hemşiresi tarafından ziyaret edilmesini ve uzun zamandır görmediği babası ile bir yolculuğa çıkması üzerine kurulu hikaye , gayet tahmin edilebilir.
ed harrisin ünlü bir fotoğrafçıyı canlandırmasından dolayı görüntü yönetmenliğinin çok daha iyi olmasını beklerdim,
hikayesinin öngörülebilirliğini de ekleyince geriye sadece ed harris kalıyor,
nazarımda tek başına filmi kurtarmış ya da kurtarmaya ramak kalmış.
netflix platformunun piyasa etkisi olmasa belki bir Nebraska daha izleyebilirdik.
can't be worried about that shit. life goes on man.
http://www.beyazperde.com/filmler/film-182745/
Son zamanlarda izlediğim güzel filmlerden biri.
"normal insanlar bir yerden bir yere gitmek için araba kullanırlar, motorcular ise motosiklet kullanmak için bir yerlere giderler"
olcay sağol ,
listeye aldım.
seyredebilecek ruh haline sahip olduğuma kanaat getirdiğimde ilk seyredeceklerimden.
inceden bir iki hatırlatma ile geçeyim,
Bizim Büyük Çaresizliğimiz
posterin bu kadar büyük hali ile burada olmasını hakkediyor.
konu: Bizim Büyük Çaresizliğimiz, lise yıllarından beri yakın arkadaş olan, 30’lu yaşların sonundaki iki adamın, Ender ve Çetin’in dostluğunu konu alıyor. Uzun yıllar hayatları farklı yönlere giden iki yakın arkadaş, Çetin’in yıllar sonra Ankara’ya dönmesiyle çocukluk hayallerini gerçekleştirir ve aynı evde yaşamaya başlarlar. Tam birlikte yeni bir hayat kurmuşlarken, yurtdışında yaşayan arkadaşları Fikret Türkiye’de tatildeyken bir trafik kazası geçirir ve annesiyle babasını kaybeder. Almanya’ya geri dönmesi gereken Fikret, Ender ve Çetin’den, Ankara’da üniversite öğrencisi olan kız kardeşi Nihal’in okulunu bitirene kadar, yani iki yıl boyunca, onlarla kalmasını ister.
şiir gibi bir film,
animal kingdom filmin incilerinden bir tanesi,
ikinci film ,
Bahtı Kara
zamanında red kit ya da benzeri çizgi filmlerde günlük güneşlik kırsalda tepesinde fırtına yaratan kara bir bulut ile gezen kişiyi hatırlar mısın ?
işte bu film onun filmi.
"film noir" kategorisinde türk sinemasının sayılılarından olduğunu düşündüğüm bir film.
blade runner 2049
oldukça karanlık bir atmosfere sahip, şahsen beklemediğim ölçüde boynuzluk yapmış bir film.
ryan gosling kendisinden beklemeyeceğim ölçüde oyunculuk gücü sergilemiş, sanırım onun filmlerini çok takip etmediğimden dolayı yeteneğine pek aşina değilim. açıkçası harrison ford'dan daha sırıtan bir karakter görmedim filmde, olmasa daha iyi olurmuş.
kısaca konuya değinmek gerekir ise;
insanların yerine insana benzeyen(fazlasıyla) ve işgücü ya da insanların ihtiyaçlarını gidermek için yapay yaratılmış canlıların kendilerinin ve insanın farkına varması sonucu, ilk modellerin bağımsızlık ilanları sonucu onları "emekli eden" yapay insan bir polis memuru ve varoluşun getirdiği çıkmazlar ve problemler anlatılıyor.
yapay zeka kavramı ile beraber gelen "ghost in the machine" daha Türkçesi ile makinanın ruhu temasını ağır olarak inceleyen bu arada insanın kendini arayışını da ortaya koyan kalburüstü bir film çıkarmışlar. atmosferi oldukça tadında tutturmuş, müthiş göndermeleri olan hem bilim kurgu hem de felsefe ile ilgilenenlerin seyretmesi gereken bir film.
Tek tek oyunculuk olarak bakıldığında oldukça başarılı, oldukça kalburüstü; ama mesaj ve imaj olarak, özellikle de orijinal "Blade Runner" gibi bir referans varken elimizde istenen etkiyi bir türlü yaratıp, beklediğim tokadı bir türlü atamayan bir film gibi gelmişti bana ilk izlediğimde.
Yıllar geçmiş izleyeli belki ben büyütüyorum gözümde diyerek bir kez de Blade Runner, ardından Blade Runner 2049 seyredip kesin hükmümü sonrasında vereyim demiştim kendime sinemadan çıkarken, hala yapmamışım onu...
filmlerde yan karakterler olur,
zaman zaman esas karakterleri aşarlar,
bu filmin içerisinde k karakterinin joi isimli program ile olan hikayesi direkt olarak "her" filmini hatırlatıyor,
(ikisinin de yapay olduğunu düşünürsek daha fazlasını)
muhtemelen ilk filmi bir kaç gün içerisinde tekrar seyrederim,
dediğin gibi hafıza tazelemekte fayda var.
konumuz avengers infinity war
sanırım iki film olacak, ilkini seyrettim.
bu tarz filmlerin sundukları bellidir,
uzaklara bakmalı filmlerin arasında;
her zaman gittiğin yolda günbatımını en güzel nerede seyrederim planlamasını yaptıktan sonra ya da yoldan biraz sapmanı, rotana eklemeni gerektirecek bir güzelliğin olduğu yere vardığında, o güzellik ile karşılaştığında, karşıtlığı yakalamak için kafanı bir anlığına bir yere çevirirsin ya da gözlerini kapatıp o güzellikten bir an mahrum kalırsın ki daha fazlasına erişebilesin.
etkisi yaratma amacını gayet güzel yerine getirdiğini ve hatta aştığını söyleyebilirim.
film boyunca esas kötü olan thanos karakterine bakakaldım.
açıkçası filmdeki karakterlerin içerisinde en çok sempati beslediğim loki ve dar kıyafetler giydiğinde scarlett ,
hulk zaten gönlümüzdeki yeri baki olandır.
gerisi uçan, kaçan tipler.
thanosu bu kadar özel kılan ise;
repliklerinin derin bir karakterden geldiğini belli etmesi,
film boyunca anlattıklarının karşılığında film sonundaki durumu ise mühür niteliğinde,
bunu tek anlayabilen strange oldu.
benim için görevini yerine getirmiş bir film oldu.
daha önce yazıp yazmadığımı hatırlamıyorum.
pirlerimden takashi mike üstadın Blade of the Immortal filmini tekrar tavsiye ederim.
kime;
sonbaharın da etkisi ile
Krzysztof Kieślowski külliyatını gözden geçirme zamanının geldiğine kanaat getirdim.
sanırım üç renk ile başlamak iyi olacaktır,
dekalog sona doğru.
can't be worried about that shit. life goes on man.
Bohemian Rhapsody
Ufak tefek tarih hataları olsa bile gayet başarılı bir film.
Aleyna Tilki'ciler uzak dursun.
Vizyondan yeni yeni çıkan bir film. Venom. Beğenmedim açıkcası. Spiderman ile kavgasında kalması lazımdı.
Anger clouds judgement and it makes us do things that we end up regretting. Things we can never take back.
The Night Comes For Us çok sağlam bi aksiyon filmi.John Wick'le kapışır benim gözümde.
Son bir kaç gündür Tom Hanks filmleri izliyorum.
Aslında ikinciye izliyorum demek daha doğru olur ama buna rağmen atladığım olmuş.
Atladığım bir tanesi
'Bulut Atlası'
Nasıl olduysa gözümden kaçmış bu film.
Neyse dün gece seyrettim filmi.
İlginç bir hikayesi var.
Daha doğrusu ilginç 6 ayrı hikayesi var ve bu hikayeler farklı zaman dilimlerinde geçiyor.
Farklı zaman dilimleri de olsa birbirleriyle bağlantılı bir mevzu anlatılıyor ama ben mevzuyu pek anlayamadım.
Gerçi karakterler mevzuyu açıkça söylüyor ve sadece o da olabilir ama bu tür filmlerde zeka pırıltıları arayan bünyem bir arka plan arayışında.
Sanırım bir kez daha seyredeceğim.
Şu resimdeki karakterlere dikkat ederseniz neden bahsettiğim konusunda bir fikriniz oluşur.
Ben filmi beğendim. Fakat büyük beklentilere girmeyin. Üstelik oldukça uzun ama sıkacağını sanmıyorum.
Ha bir de yazmazsam olmaz.
Film yıldızlar geçidi gibi ve makyaj harikası.
Küçük hırsız el feneri, büyük hırsız deniz feneri kullanır.
Ancak her ikisininde çalışması için ampul gerekir.(Cosinus)
Şu an bu konu içerisinde 2 kullanıcı var. (0 üye ve 2 misafir)