Egzos, çamur ve karla boğuşan sert adamlar. MOTO-KURYELER
Reklamlar
-
Geçen hafta İstanbul son yılların en soğuk günlerini yaşadı, biliyorsunuz. Yoğun kar neredeyse dört gün boyunca hiç durmadı. Alışveriş merkezleri, caddeler, sokaklar ve restoranlar bomboştu, herkes evine kapandı. Hayatla olan bağlantımızı her anlamda ‘sıcak’ tutan bir meslek grubu vardı ki haklarını ödeyemeyiz. Sayelerinde ne aç kaldık, ne susuz. Evraklarımız gecikmedi, işlerimiz yürüdü. Onlar şehrin hızlı, asi, gözleri kara, üstleri kirli ama yüreği temiz adamları; kuryelik yapan motorcular.
İsa Taşdemir, Arif Aydın, Ahmet Murat, Hayan Yurtsever, Metin Balta (soldan sağa).
BİR MOTO-KURYENİN ANATOMİSİ
* Temel olarak ikiye ayrılıyorlar. Birinci grup, çalıştıkları kurumun yakın çevresine servis yapan restoran, tekel bayii, eczane, market motorcuları. İkinci grupsa İstanbul’un bir ucundan diğer ucuna defalarca gidip gelen, hatta Tekirdağ, Kocaeli gibi yakın illere de dağıtım yapan kuryeler. Evraktan kıyafete, ilaçtan nakit paraya her şeyi taşıyorlar. Birinci grup scoter tarzı küçük motorlarla servis verirken, diğerleri uzun kilometreye yapmaya uygun 125 CC ile 600 CC arasında motor gücü olan büyük motorlarla yol yapıyor.
* İkinci grup moto-kuryelerin de kendi içlerinde bir ayrışma noktası var: Maaşlılar ve komisyonlular... Maaşlı çalışanlar ayda 1600-2000 TL kazanırken, komisyonlu çalışan moto-kuryelerin kazancı 2000-4000 TL. Çünkü onlar ne kadar çok paket taşırsa, kazançları o kadar çok artıyor. Paraya koşup, para yüzünden hız yaptıkları için en ciddi kazaları da onlar yapıyor. Trafikteki can kayıplarının yüzde 90’ı komisyonlu kuryeler arasında yaşanıyor.
* Motorcular arasında ciddi bir dayanışma var. Birbirlerine sahip çıkıyorlar. Avrupa Yakası’nda Zincirlikuyu Köprüaltı, Anadolu’daysa Altunizade Kahvesi buluşma noktaları. Birbirlerine korna çalarak selam veriyorlar. Kırmızı ışıkta ya da trafikte yan yana geldiklerinde sorulan soru fiks: “Bugün ne kadar bahşiş topladın?” ya da komisyonluysa “Kaç lira ciro yaptın?”
* Birçoğunun mesleğe başlama nedeni motor sevdası. Motor evlat gibi, kadın gibi, ana gibi değerli gözlerinde. Adamlıklarının sembolü adeta. Bu yüzden de motosikletlerine ‘makine’ diye hitap ediyorlar.
* Paket dağıtırken en çok sitelere gitmeyi seviyorlar. Plazalardan hiç haz etmiyorlar. Asansörlerde sıra beklerken ve güvenliklerden geçerken fazla zaman kaybettiklerini düşünüyorlar. Güvenlikten geçerken neden mi vakit kaybediyorlar? Çünkü bu camiada kolunda ya da bacağında platin olmayan motorcu yok denecek kadar az. X-ray’den geçerken hemen hepsi ötüyor.
"Müşterilerimiz kar döneminde de bizden kısa sürede ve sıcak yemek bekledi. Motorla değil, ATV ile sipariş götürdük"
Egzos, çamur ve karla boğuşan sert adamlar
* ‘Elcik’ nedir biliyor musunuz? Türk moto-kuryelerinin dünyaya bir hediyesi. Soğuk havalarda elleri çok üşüdüğü için motorun dikiz aynalarının altına yaptıkları bir aparat. Sayelerinde elcik üretimi Türkiye’de bir sektör olmuş.
* Bütün gün trafikte egzoz dumanı, çamur, yağmur, kar üstlerine yağıyor. O halde öğle yemekleri için bir esnaf lokantasına bile gitmeleri çok zor. Kapıdan girdikleri anda paçalarından çamur süzülüyor. Çare, sokak satıcıları. Maslak’taki Köprüaltı Pilavcısı mesela. Sayelerinde adam şimdi dükkân açmış. Ama vefalı çıkmış, motorcu kardeşlerinin dükkâna gelmesine ses etmiyor.
* Mesleğe 17 yaşında pizza dağıtarak başlayan, şimdi kendi dağıtım şirketini kuran 40 yaşındaki Ahmet Beşlioğlu, moto-kuryelerin zeki adamlar olduğunun altını çiziyor: “Navigasyonun icat olmadığı zamanlarda kapı numarası bile eksik yazılmış adresleri bulan adamlardır moto-kuryeler. Bu iş matematik bilmeden yapılamaz” diyor. Duygusallıkları da başkaymış: “Tek başına yaşar moto-kurye. Kaskın altında yalnızdır. Hırçınlığı, bu yalnızlığından gelir. Ama bir güler yüz, bir teşekkürle bile yumuşayacak kadar duygusaldır.” Cool olmaları da cabası. Korumalı montlar, botlar, eldivenler farklı bir karizma katıyormuş moto-kuryeye: “Bu yüzden çoğu, şirket sekreterleriyle manita olur. O kadar çok evlenen ve çoluk çocuğa karışan biliyorum ki…”
* Hepsi çok güzel araba kullandıklarını söylüyor. İşin sırrı da ‘asfalta yapışmak’ta saklıymış. “Türkiye’de motor kullanan her insan en az bir kere motordan düşmüştür. İki teker üzerinden düşen insan, dört teker kullandığı zaman daha dikkatli olur” diyorlar.
* Moto-kuryelerde meslek babadan oğula geçmiyor. Babalar mümkün olduğunca çocuklarını korumaya çalışıyor, “Sakın bu işe bulaşma” diyor. Ama küçükken babasının arkasında motor virüsü kanına giren bir çocuksa söz konusu olan, hiçbir itiraz işe yaramıyor, o da babası gibi motorcu oluyor.
* Kışın karda, buzda çok zor ama yazın sıcağında daha da zor bu işi yapmak. Montun ve kaskın altında pişiyor, kan ter içinde kalıyorlar. O yüzden hemen hepsi soğuğu sıcağa tercih ediyor. Egzoz kokusuna bir de ter eklenince hayat hiç çekilmiyor çünkü.
* Moto-kuryelerin dikkat etmesi gereken en önemli şey yol güzergâhından paket almamak. Çünkü hiç güvenli değil. Bomba bile taşıtmak isteyen çıkabiliyor, Allah korusun. Adresi, telefonu belli olsun sorun değil, her şey taşıyorlar. Neler taşımamışlar ki. Bebek bezi, anne sütü, güneş yağı, kedi hatta tahlil için patolojik parça…
* Kavga maalesef ata sporları gibi bir şey. Aralardan geçtikleri, kaldırımlara çıktıkları için sürekli kavga ediyorlar. Kamyoncu ve minibüs şoförleriyle sürekli didişiyorlar. Onların da hiç insafı yok hemen sopayla arabadan inip üzerlerine yürüyorlarmış. Moto-kuryeler de onlara kasklarıyla karşılık veriyor. “Kim kime dumduma. Adamı dövüyoruz sonra bir de patrona kask parası ödüyoruz” diyorlar.
Hürriyet gazetesi tarafından Motosikletli Kuryeler ile yapılan bu haberin devamını okumak için tıklayın.
Yazı: Sibel ARNA Fotoğraflar: Selçuk ŞAMİLOĞLU ve Muhsin AKGÜN
Reklamlar
-
haberin tamamını zevkle okudum, nankör insanlar yüzünden kuryeler mesleğinden beziyor. çok güzel bir yazı olmuş.
-
Güzel konu olmuş ellerine sağlık.
ALLAH kolaylık versin kurye arkadaşlarımıza.
-
kurye kardeşlerim trafikte ne hata yaparsa yapsın (hatta bana bile yapsa) en çok saygı duyduğum kişi ve insan grubudur...2005 yılında Boğaziçi Gümrükleme de çalıştım şoför olarak kuryelerle 1 yıl geçirdim aynı yerde istirahat ediyorduk...inanılmaz derecede mükemmel insanlar..eğitimsiz veya cahil olabilirler..ama hepsi hayatın ne demek olduğunu çok iyi bilir ve öğretirler...
-
Eğitimsiz ve cahil niye şimdi?
-
bilirsin kuryeleri aşağılamak için hep bu klişe laflar edilir...ordan vurmaya çalışırlar..bende hafta sonları ekstra çıkınca Gebze tarafına işe çıkıyorum...part taym..
sözün özü kuryeler iyi insanlardır...gerisi teferruat...
-
Bu arkadaşları pek sevmezdim, motosikletin kullanım tarzına aykırı davranıyorlardı cünkü.. taki üniversitenin yanında ek iş ihtiyacım olana kadar. Üniversite son sınıf öğrencisiyim ve bu zamana kadar üniversitede rastlamadığım insanlarla tanıştım. Ne derdin olursa olsun birçoğu derdini anlayıp, sana dert ortağı olabilecek potansiyelde insanlar. Bu mesleği geçici olarak icra ediyor olsamda, bu ortamı görmek, sadece hobi amaçlı bindiğim motosikletin kimlere ne inkamlar sağladığını görmek güzel. Belkide motosikletin en gerçekci yanıdır bu.. Kendi karnını doyurabilmek için tek şartı başkalarının karnını doyurmak olan kardeşlerime selam olsun.
-
egzoz böyle mi yazılıyormuş ya
-
ellerine emeklerine sağlık. postta çok güzel olmuş sonuna kadar sıkılmadan okudum.
-
Kız istemeye gittiğinde de "Oğlumuz ne iş yapar?" el Cevap" Moto Kurye" dediniz mi bi düşünür insanlar. Bekar işi, öğrenci işi. Bir yaştan sonra artık daha stabil, oturaklı işlere bakmalı insan.
-
Bir gün , moto serviste bir kurye ile karşılaştım .Beklerken çantasından Çok önemli bir kitap çıkardı. Boşta kaldığında sürekli okuyormuş .Saygıyla
-
O kadar saygısız, terbiyesiz insan varki tiksiniyorum bu işi yaptığıma..
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)