Bize medeniyet diye uzun yıllar yutturulmuş batı ülkeleri ve yaşam tarzı.Bize hep güzel yanları anlatıldı. Kirli yanlarını hep gizlediler. Ancak görebilen görüyor.
1800 yıl ne halde ve hangi akıl mantık silsilesiyle yönetilmiş bu medeniyetin gizli kalmış yönlerini çoğumuz bilmediği için kısıtlı bilgimle zamanında öğrendiklerimi sizinle paylaşmak isterim arkadaşlar. Oldukça uzun bir yazı olacağı için uzun yazı okumayı sevmeyenler lütfen okumasın.
Şemsiye ,yüksek topuklu ayakkabı , geniş ve abartı büyüklükte şapka ,peruk , pelerin , parfüm ,Komodin nedir ne için kullanılır ? ne için icat edilmiştir diye bir soru sorulsa hepimiz , bize öğretildiği gibi veya günlük yaşamımızda kullanış şeklinden yola çıkarak.
Şemsiye : :yağmurda ıslanmamak için
Yüksek topuklu ayakkabı : Kısa boyluların kendilerini uzun gibi gösteremeye çalışmaları için
Şapka: Kafayı güneş ve yağmurdan korunmak için.
Peruk: daha güzel görünmek için ve benim gibi kellerin kendilerini saçlı gibi gösterip avunmaları için
Pelerin : Toz ve yağmurdan elbisenin ıslanmaması için icat edilmiş bir dış kıyafet
Komodin : yatak odasında bulunan çekmeceli bir dolap olduğundan içine ıvır zıvır koymak için icat edilmiştir diye cevaplar verebilirsiniz.
Bu cevaplara birisi mesela ben çıksam, verilen cevapların tümü tamamen külliyen yanlıştır desem ne olur ? Büyük ihtimalle “bu herifte iyice bunadı zaten tipinede gıcıktım pis herifin , iyice gıcık oldum şimdi” diyeceksiniz. Ne demek yanlış, eşyalar belli kullanılış amacı belli.Bunlar tarihi , antika eşya değil ki günümüzde de kullanılan aleni eşya ne demek yanlış. Hem de külliyen yanlış ha.
Şaşırmaya hazır olun arkadaşlar. Hatta şu an oturduğunuz sandalyelerinize sıkı yapışın , Aklınız uçacak az sonra. Tamam tamam aklınız uçmayacak , ancak hakikaten çok şasıracaksınız. Buna garanti veririm.
Bunun için en iyi açıklama “ hristiyan azizeleri “ üzerine yapılacak bir araştırma sonucu edinilecek bilgilerle açıklanabilir desem. iyice şasıracaksın ne alaka şimdi bu şemsiye , komodin ve azize ? Azize araştırmasıyla semsiye , şapkanın ne alakası var ? iyice saçmalamaya başladı bu bu herif diye, iyisimi ben bundan sonra bununla sohbeti keseyim ufak ufak , hatta yasaklı listeme atayım en iyisi diye düşünmeye başlayacaksınız . Birisi bana dese bende kıllarınım şimdi azize ve komodin ilişkisini.Var arkadaşlar var. Hemde çok derin ilişkiler var. .
Bende “Azize Margaret ( umarım ismi doğru hatırlıyorumdur , isim hafızam zayıftır ) neden azize ilan edilmiş , özellikle buna bakın” diyeceğim.Zaten vatikan tarafından tanınan tüm azize sayısı toplam olarak üç. Bütün olayda bu ya zaten. Neden bu kadar az, Neden üç’ü merak etmeyle başladı.
İyece bunadığıma kanaat getirceksiniz. Ve mantıksız bulup bakmayacaksınız. Bende “hayatı boyunca hiç yıkanmadığı için azize ilan edilmiştir” diyeceğim. İyice kafanız karışacak. Bir insan hayatı boyunca hiç yıkanmadığı için azize ilan edilir mi ? Evet edilir Hemde Vatikan tarafından oy birliğiyle. vatikan ilan ederse tüm hristiyanlarda seve seve kabul eder.
Ama hiç yıkanmayan bir insan kokar. Kokmaz mı leş gibi kokar hemde. Kokarca bile bunun yanında papatya kokulu kalır.
olayı asıl açıklaması şöyle , 14 yüzyıl papalarında Benediktus olması lazım ama kaçıncı benediktus bende hatırlamıyorum ( isim hafızası hakikaten zayıf ) . Yanlış ise doğrusunu bilen umarım düzeltir. “Vaftiz suyuyla mezara girmek” gibi bir fikir ortaya atmıştır.
Buna göre hristiyan inanışlarına göre doğan bebeği kutsadıkları vaftiz suyunun etkisini ömür boyu sürmesi için yıkanılmaması gerektiği gibi saçma sapan bir düşünce tarzı çıkmıştır.Güya bu olursa bunu yapabilen kişiler aziz olacak ve direkt cennete girecek. Çok özel şartlar haricinde suya dokunmak yasak ( yemek sonrası sadece eller ortak kullanılan bir kaba sokulabiliniyor )
Halk papalık ne derse yapıyor. Krallar bile aforoz edilmekten korkuyor. ( Nedenini yazı içinde ayrıca bir açıkalama içinde bulacaksınız.)
Evlerde banyo yok. Tuvalette yok. Tüm ihtiyaçlar lazımlık lar sayesinde gideriliyor. Bu yüzden yataklara yere değecek kadar uzun örtüler seriliyor.ki koku odaya dağılmasın. Yatağınıza bakın neden örtü yere değecek kadar uzun bunu bizzat kendi gözlerinizle görün. Bu moda değil zaruri ihtiyaç , İçine ihtiyacınızı yaptığınız lazımlığı yatağın altına koyduğunuz vakit koku odaya dağılmasın diye yere deyecek kadar uzun bu örtüler .
Ama bize avrupa tarzı diye yutturuldu , ne yazık ki asıl nedenini bilmesekte bizlerin evindeki yatak örtüleride böyledir.
Bu lazım’lıklar genelde sokaklara dökülüyor. Hiçbir uyarı yapmanızda gerek yok dökün gitsin.Yolda yürürken başınıza lazımlığın içindeki “malzeme “ yağıyor ama şikayet bile edemiyorsunuz. Bunun üzerine bu ekipmanın üzerinize bulaşmaması için çareler arıyorsunuz
İlk çözüm şemsiyeyi icat etmek. “Malzeme” diye isimlendireceğim madde üzerinize geleceğine şemsiyeye gelsin.Ayrıca vaftiz suyunun üzerine su gelmemesi lazım. Demek ki şemsiye öncelikle asıl olarak malzemeler üzerimize gelmesin sonrada hasta olmamak için değil vaftiz suyunun üstüne su gelmemesi için icat edilmiş bir eşyaymış
Yollarda evlerden dökülmüş bol miktarda malzemeler var.Şimdiki anlamda temizlik yapan belediye de yok. Çürüyüp yok olana kadar yolda kalıyorlar. Uzun yüksek topuklu ayakkabılarda bunlara kazayla basılırsa ayaklar kirlenmesin diye icat edilmiş.
Genç beyefendilerin baston kullanmalarıda aynı sebep. Geçilmeyecek kadar malzemeyle dolu bir yolda bastonla malzemeleri itmek ve yol açmak için.
Büyük şapkaların icadıda aynı sebepten. Başınızdan aşağıya lazımlık ekipmanı yağarsa üstünüz kirlenmesin diye , keza pelerinde aynı sebepten icat edilmiş.
Peruk : yıkanmamaktan dolayı pislikten kaskatı kesilmiş ve bit kaynayan saçınızın kokusunu ve iğrenç görüntüsünü kapatmak için
kozmetik : pislikten oluşan yaraları kapatmak için ,
Parfüm : bu kokuyu bastırmak için icat edilmiştir. Halen mi saçma geliyor ?
Avrupadaki nerdese hiçbir sarayda banyo veya tuvalet olmamasının sebebi , bunları yapacak paralarının kalmaması veya bunu yapmayı akıl edememeleri değil. Bizzat vatikanın vaftiz suyu meselesinden dolayıdır.
Hatta her kral tahtının aslında birer gösterişli lazımlık olduğunuda belirteyimde kalan son iki gram aklnızda uçsun. Her kral tahtının altında gizli bir oda olduğunu, burada çok özel bir görevlinin bulunduğunu , görevinin kralın malzemelerini düştüğü yerden temizlemek olduğu ve bu kişinin kralın kıymetlisini ve gizli hazinelerini görebildiği için bu görevin çok yüksek mevkii sayıldığınıda belirteyim iyice şasırın.
Evlerde kullanılan komodinler. ( evet arkadaşlar muhtemelen evinizde yatak odasında vardır) aslında kapaklı birer lazımlık olduğunu ,evde tuvalet olmadığı için ihtiyaç haline kapak kaldırılıp , iş bitince kapağın kapatılarak kokunun yayılmasının önlemesi için yapıldığını ayrıca kadınlar için yapılan tuvalet masasının aslında aynalı ve oturulan sandalyenin kapaklı bir lazımlık olduğunuda belirtirsek olay her haliyle iyice aydınlanır.
Tüm bunların sebebininde aklı evvel bir bir papanın vaftiz suyu açıklanmasının yol açtığını avrupanın 400 yıl pislik içinde yaşamalarının , parisin 150 yıl leş gibi kokmasının asıl sebebinininde bu insanların cennete gitme istediğinden veya Vatikan korkusundan kaynaklandığını artık anlayabilirsiniz.
Her zaman söyledimiz ancak sebebini bilmediğimiz “Avrupadaki çoğu sarayda tuvalet yok. Nedenini bilmiyorum ama yok lafını artık nedenleriyle biliyorsunuz. Adamlar yapmayı unutmamışlar. Cehennem korkusundan yapmamışlar.Pislik içinde yaşıyorlar ama cennete girmek isteği baskın geliyor. Deli mi bunlar diye düşürnürken aslında çoğu ülkenin krallarının okuma yazma bile bilmediğini , her haltı papazlara danıştığını , papazında kilisenin öğretisinden çıkamadığını öğrenince normal karşılayacaksınız. Osmanlı padişahları ile kralın , eğitimde neden kıyas götüremeyeceği yorumunuda buradan yapacaksınız.
Şimdi tüm bu açıklamaların asıl kaynağını üç azize ne yapmışta azize olmuş sorununa cevap ararken ulaşmak ilginç değil mi?
Güncel yaşamızda kullandığımız bu basit araçlar gerçekte hangi ihtiyaçları gidermesi için icat edilmiş.? İlginç değil mi.?
Bu satırları okuyanların bu bilgiye bir motorsiklet forumundan ulaşmaları dahada ilginç olmalı. Haaa demek ki asıl sebep buymuş dediğiniz bilgiler alabildiniz mi.? Anlamadıysanız bir daha başa dönüp okuyun.
Peki papalıktan dolayı pistiler. Bilime ve özelikle tıbba bakış açısı nasıldı ?
Hz İsanın dokunarak insanları tedavi ettiği , İslamiyet tarafından bile kabul görmüş bir peygamber meziyetidir. Dokunduğu insana şifa verirken dokunduğu suyuda şaraba döndürür.
Hristiyalığın daha ilk yüzlından itibaren pagan ve eski roma tıp teknikleri terk edilmeye başlanmış , şifalı bitkilerle tedavi yapan aktarlar dışlanmıştır .Kaldı ki pagan dönemi roma tıp aletleri özellikle ameliyat malzemeleri o kadar ileridirki nerdeyse günümüzde kullanılanlarla nerdeyse tıpatıp aynıdır.Ancak kilise ağrılara sebep olanların kötü ruhlar olduğunu ve bunların bir papaz tarafından çok özel bir ayinle kovulması gerektiğini belirtince tıp ve tıp bilginleri çaresiz kalıp Müslüman arap ülkelerine gelmişlerdir.
Ortaçağ Avrupa tıbbı hakikaten ilginçtir beyler. Akıl hastalarına içindeki kötü ruhlar kaçsın diye kızgın demirle işkence yapmışlar bunada tedavi , bunları yapanlarada hekim demişlerdir.Sara hastaları krize girdiklerinde şah damarlarına açılan küçük bir delikten boşalan kanın tansiyonu düşürmesiyle hastanın sakinleşmesinede etkin tedavi adını takmışlardır. Bunları bulanlarda büyük tıp bilgini olarak anılmıştır.
Şimdi ortadaçağ avrupasında paralı bir soylusunuz. Tıp yasak , yıkanmak da yasak ve hastasınız. Para bol , hayat güzel ve Can tatlı , iyileşmek istiyorsunuz ama buda kendi topraklarında mümkün değil.Ya arap kıyafetlerine bürünüp Endülüse ( Şimdiki ispanya ) gidip tedavi olacaksınız. Ya da bir arap veya daha yakın olan Osmanlı hekimi çevirmen olarak işe alacaksın. Arada çaktırmadan tedavini olacaksın. Buradanda Osmanlıdan çevirmen diye çok büyük paralarla adamlar kiralamalarının nedene ulaşacaksın.Eeee durduk yere neden Osmanlı çevirmenini işe alırsınız . ? sormazlarmı adama . elbette sorarlar. Buna kulp bulmak içinde bu topraklardaki insanlarla ticarete başlaman lazım.Ahanda sana Osmanlı Avrupa ticaretinin asıl sebebi.
geliride güzel. hastalandıkça basın gidin osmanlı topraklarına iş için tedavinizi olun gelin. Kimsenin ruhu duymuyor.
Günümüzde biyo enerji diye pazarlanan safsatanın aslında isa peygamberin, insanlara peygamber olduğunun ispatı olarak yaratıcı tarafından kendisine verilen dokunarak tedaviye dayandığını , ve bu tedaviyi yapanların peygamber olmadıkları için bu tedavi yöntemininde tamamen palavra olduğu sonucuna bu şekilde ulaşacaksınız.
1800 Yılların ortalarına kadar doktorlar hijyenik olmadan operasyon yaptığı için hasta kayıpları çoktu. Hatta 1945 yılına kadar 2. dünya savaşında doktorlar ( gerçi bunlar ellerini yıkıyorlar ) kendi kıyafetindeki yaralıdan bulaşan kanlardan madalya gibi gurur duyar bunlardan başka kişilere hastalık bulaştığını bilmezdi.
Avrupada vatikanın etkisiyle bilim sürünüyordu.Bunun için tüm gelişme ve bilimsel gelişmeler osmanlı himayesindeki arapların elinden çıkmış. Bunların yanında çıraklık yapan avrupalılar ; üllerine dönüşte bu bilimide götürüyorlar. Ama alenen yapılamıyor gizli kapaklı çalışıyorlar.
“Cadı kültürünün” “cadı avının” ve “cadı yakma mesasiminin “ asıl sebebinin Osmanlı padişahlarının Avrupa ülkelerini vergiye bağlaması olduğunu da anlatayımda iyice şasırın.
Osmanlı Avrupalı ile şavaşırken , savaşı kaybeden kralı bizzat öldürmüyor ve vergiye bağlıyor. Bu da genelde yıllık 100.000 altın. Nerden bulacak kral bu parayı. Başlıyor halktan vergi toplamaya. Vay kralın köprüsünden geçtin ver bir altın. Kralın yolundan yürüdün altın ver, limana yanaştık ver altın vs vs Bu yüzden avrupadaki çoğu bayram aslında Türklerden kurtulma bayramıdır.
Neyse halk zaten perişan birde bu ektra vergi hikayesi çıkınca iyice bunalmışlar. Ya vergi verirsin yada tututklanır zindfna atılırsın veya kral hizmetinde çalışarak borcunu ödersin.
Kral toplanan vergileri yağmadan korumak için yeterli sayıda askeride , memurların yanına veriyor. Koca bir ordu yok ama ciddi sayıda asker var. ( Rakamı inan bende bilmiyorum ama diyelim ki 50 silahlı asker olsun ) Neyse aspenlerde bir kasaba halkı bakmış ki olacak gibi değil. Sakalı bıyıkları kesip kadın kıyafetlerine bürünmüşler. Vergi memurlarının yolunu kesip askeri bir güzel dövmüşler.Kan davası çıkmasın kral ordu gönderip yakıp yıkmasın diye silah kullanmadan hepisini bir güzel sopalayıp kovalamışlar. . O zamanki savaş alışkanlıklarındada savaşırken nağra atmakta var.
Geri dönen askerler krala “ Kadınlar o kadar güçlüydü ki , Sesleri çok kalındı , aynı erkek gibiydi, Bizi yerden yere vurdular,bunu yaparkende kahklahalar attılar , normal kadınlar bu kadar güçlü olamaz İşin arkasında mutlaka büyü vardır. Bu kadınlar büyücüdür” diye yaptıkları açıklamalar cadı kültürünün doğmasına sebep olmuştur. Vatana memlekete hayırlı olsun.
Cadı ve büyü olduğu duyulan yerlere ne vergi memuru nede asker korkusundan gidebilmiştir.Buna uyanan ve krala vergi vermek istemeyen diğer halk da kendi bölgelerindede cadı ve büyü olduğunu iddia etmeye başlamıştır. Hatta İspat etmek için cadı olduklarını iddia ettikleri yaşlı ve zavallı kadınları yakmaya başlamışlardır.
Amaç bölgede cadı olduğuna civardaki her yerleşim merkezine inandırmak. İnanç çok güçlü bir silahtır arkadaşlar . çokta işe yaramış. Söyletiler hızla yayılmış , Hatta olay o kadar abartılı hale gelmişki diğer ülkelere sıçramış. Tüm avrupayı cadılar sarmış. Bir cadı yakarak o yılki vergiden yırtmak. Ne güzel iş değil mi.?
İşte size cadı avının asıl sebebi. Neymiş ? Osmanlıya ödenmesi gereken vergi.
Hadi birazda kötü ruh çıkartma seansınında asıl nedenini açıklayıp yazıyı yavaş yavaş sonlandırayım.
Kiliseler uyanık, Tek hakim olmak ve halkı kendilerine iyice bağlamaya çalışıyor ve bunun için herşeyi yapıyorlar.
Bir kız bir erkek olan ve birbirlerine çok benzeyen ikiz insanları toparlamaya başlamışlar. Kadın olanı nereyi kendilerine iyice bağlamak istiyorlarsa , halkın içinde bir yere yerleştirirken erkek kiliside gizlenerek yaşıyor.halk bu kızı bir süre sonra iyice tanıyınca ve yapılacak olan tezgahın zamanı gelince kız güya kötüleşmeye başlıyor. Papaz çağrılıyor , kadın kıyafeti giyidirilmiş ve yüzü boyanmış ama kıza aynen benzeyen erkek kardeşte gizlice eve geliyor.
Bu evde kilise tarafından özenle hazırlanmış . Erkek kadının yerine geçiyor ve başlıyor tehditlere, kendisine ezberletilenleri yapıp , söylemeye Papaz iyice veriyor çoşkuyu halk iyice korksun diye , haçlar ,dualar, aynalar , kutsal su ile yıkamalar çıkma emirleri oooo tam tiyatro , bazen sabaha kadar bazen günlerce sürüyor.
Halkın bu olaya iyice inandıklarına kanat getirirlerse, yeterli gördükleri bir zaman , uygun bir ortamda kız yerine geçiyor , erkekte gizlice yine kiliseye gidiyor. Kız normale dönmüş ve Kötü ruh böylece papaz tarafından çıkartılmış oluyor.
Buna şahit olan halk dehşet içinde kiliseye akın ediyor. Haç ve kutsal eşya ticareti patlıyor. Kahraman papazın hep yanlarında kalabilmesi için kiliseye bağışlar yapılıyor. Papazın istekleri sorgusuz sualsiz yapılacak emir sayılıyor. Böyle olunca da Şeytan o bölgede bir daha asla birilerinin içine kaçmıyor. Halk mutlu , kilise mutlu. Yani “exorcist” denilen olay , aslında kilisenin organize ettiği , halkı kandırmaya dayanan bir tiyatrodur. her zaman başarıyla uygulanmıştır.
İşte bize medeniyet diye yıllarca yurtturulan avrupa ülkelerinin yaşam şartları.Neresinden tutasanız elinizde kalacak saçma uygulamalar.
Ancak bunların çok iyi yaptıkları olaylarda var. Ne mesela . ?
Bir ülkeyi medeniyetsizlikle çok güzel aşağılarlar.Ama kendi medeniyetleri eleştirtmezler.kendileri pis olduğu gibi ruıhlarıda pistir. Kendi menfaatleri için yapmayacakları pislik yoktur. Osmanlının hoş görü sınırları ne kadar büyük ise bunların pis düşüncelerinin uygulamala alanları o kadar çoktur. Bizleri yanıltan olay , bu insanların bunları yapamayacak kadar ahlaklı ve faziletli olduklarını zannetmemizdir.Ama asıl olayda bu zaten. Kurgulanan olay gözlerinizin önünde yapılır ancak bizler bunun gerçek sebeplerini göremeyiz.
Harikanında ötesi güzel sömürü yaparlar. Sömürmekte uzmanlar.Savaşmadan , uzun süreler yönetmek istiyorsan , Toplumlara yön verenleri satın al , O kişi ağzıyla o toplumu sen yönet. Veya toplumların başına sözünden çıkamayacak kişileri getir. Halk her türlü kötü olayı bu kişiden bilsin. Zenginlikleri sen al, borçları halka yık.
Yaşasın medeniyet arkadaşlar. ( Ama hangi ve kimin medeniyeti , Onuda siz bulun)