Film berbat bir film bu arada, seyredip de beğenenlerin sinema nedir ne değildir hiç haberi yok heralde.
Film berbat bir film bu arada, seyredip de beğenenlerin sinema nedir ne değildir hiç haberi yok heralde.
Önemli olan nereye varacağın değil, yaptığın yolculuktur.
Benim bişi kustuğum yok, hazmedemeyenler kusuyor! Köprünün altından akan sular geri çevrilmez artık. Vatan olmadan NAMUS da DİN de olmaz ama bunu anlayacak kafa nerde? Bedavadan VATANI bulmuşsunuz şapkasını beğenmiyorsunuz!
haci sen sigarayı bıraktıydın demi
bu aralar neden asabi bu diyorum
dünyanın dört bir yanına yayılan atatürk ile alakalı eser, anıtlardan yalnız biri
hollanda
türkiyede ise halen atatürk öyleydi, böyleydi tartışmaları devam
yazık
padişahı, padişahlığı yere göğe sığdıramayan zihniyeti anlamak mümkün değil
adamların genlerinden kaynaklanıyor sanırsam illa öpmek istiyorlar padişahın orasını
hale bak;
http://www.ensonhaber.com/mehmetcik-...012-10-14.html
"Özgürlük ve Bağımsızlık Benim Karakterimdir"
http://tr.wikipedia.org/wiki/Çanakkale_Savaşı
Okumak iyidir. En altta metinde kullanılan kaynaklar da bulunuyor, savaş üzerine internette bulabileceğiniz en tarafsız ve kapsamlı yazılardan biri.
Kuyruk acıları var normaldir...
Babaları belki ingiliz fransız olsun isterlerdi,kendi seçimleri.
geçenlerde bir konuda ingilize hizmet köpekliktir dediğimde bu arkadaşlardan biri karşı çıkmıştı
şimdi daha iyi anlaşılıyor))
Amerikali'lar kicikirik 2. dunya savasini evirip cevirip pisirip onumuze koyarken, biz koca bir destan Kurtulus Savasi'nin daha adam gibi filmini yapamadik... 1453'e ayirdiginiz butcenin yarisini suna ayirsaydiniz ya...
Tarih dedigimiz mevzu enteresandir aslinda.
Fakat bizim milli egitimin gaz verme içerikli tarih bilinci asiladigi nesil olayin içerigine bakmaz.
Gerçi bu sadece bizim milli egitimin sorunu degildir.
Hemen hemen dünyanin heryerinde bu gazlama vardir.
Fransizlarin tek kursun atmadan Paris'i Almanlara teslim etmelerine bile bahaneleri vardir.
Tarihi eserler zarar görmesin.
Bazi insanlar ise detaylari merak eder.
Bazilarina ise ideolojik olarak bu detaylar dayatilir.
Mesela sapka,kilik kiyafet mevzulari gibi.
Görünüste üzerinde bile durulmayacak ayrintilardir ama mevzu ideolojik olunca üzerinde durmak sarttir.
Oradan harf devrimine geçilir.
Latin alfabesi kabul edilince kuran okuyamayan,bu nedenle dinsiz nesiller yetistirilmistir falan.
Sanki kuran okuyunca dinli olunuyor.
Sanirsiniz ki Türk tarihi fesle baslamistir ve Türk milletinin tamami çatir çatir arapça konusur ve okur.
Bu nedenle süper müslümandir ve Atatürk bunlarin basina sapka geçirip, latin alfabesini zorlayarak müslümanlikdan uzaklastirmistir.
Isin komik tarafi ayni güruh, Osmanli'nin gerileme ve yikilma dönemi için de ayni tespiti,
yani islamdan uzaklasma dini birakip baska islerle mesgul olmakla yapar.
Atatürk o zaman daha dogmamistir bile.
Birak Atatürk'ü dedesi bile dogmamistir.
Sapka diye bir mevzu yoktur.
Millet arap alfabesiyle yazar çizer.
Ama Osmanli gerilemektedir.
Millet tekke ve zaviyelere devam eder,
ama Osmanli yavas yavas batmaktadir.
Ama bizim sokma akillilar,bütün bu olan biten sanki uzayda yasanmis gibi padisahlari kutsar, Atatürk'e ise kan kusar.
Zaten bitmis bir imparatorlugu elin gevuruna teslim etmeyip, halka kendi kendini yönetme hakkini veren bir lideri sapka üzerinden tartismak iste bu ideolojik ahmaklara mahsus bir olgudur.
Eger Atatürk'e bir elestiri getirmek gerekirse, ben direk demokratik tahammuller uzerinden elestiri getiririm.
Türk halkina kendi kendini yönetme hakkini vermistir ama maalesef Türk halkinin kendi kendini yönetebilme yetenegine sahip olup olmadigini fark edememistir.
Atatürk'ün en büyük hatasi budur.
1950 yilindan beri çok partili sistem ve bunun dogal sonucu olarak Türk halkinin kendi kendini yönetme yeteneginin bizi getirdigi nokta bugün yasadiginiz hayattir.
Yani 60 senedir, halkin yöneticilerini seçme yetenegi ortadadir.
Üstelik sevgili halkimizin her seçimde, sanki bir önceki seçimi kendileri degil de uzaylilar yapmis gibi davranip, öncekiler kötüydü, bu sefer en iyisini seçtik seklindeki inanilmaz tevekkülü ayrica takdire sayandir.
Hatta bu konuda kendimize güvenimiz o kadar tamdir ki 8 kere ayni adami basa geçirmisiz ve 9. için isaret beklemekteyizdir.
Neyse mesaji verdik sapka mevzusuna dönelim.
Sapka bizim milletin lügatina Atatürk'le beraber giren bir mevzu degildir arkadaslar.
Aslinda çok daha önce aklimda Ahmet diye kalmis ama yaniliyor olma ihtimalim yüksek, her neyse bir padisah tarafindan Osmanli tebasina sokulmus ama öndeki siperlik namaz kilarken ariza çikartiyor diye baska arayislara yönelinmis.
Daha sonra yine adini hatirlamadigim ama Barbaros olmasi muhtemel bir denizci tarafindan ve yine muhtemelen Fas tarafindan getirilen fes baslik olarak kabul edilmis.
Fesin siperligi bulunmamasi ve namaz kilarken ariza çikarmamasi kolay kabul görmesini saglamis fakat bu da bir emirle ve zorla gerçeklestirilmistir.
Osmanli tarihi ile ilgili incelemeler yaparken gravurler ve minyaturlere baktiginizda köylü kismini fesle tarlaya giderken göremezsiniz.
Isin asli halk tarafindan kabul görmüs bir icat degildir.
Genellikle saray tabakasi ve okumuslar diyeyim ayip olmasin belli bir guruh tarafindan kullanilmistir.
Neden?
çünkü daha önce sapkayi takan ve faydasini gören köylü saraydakiler kadar hiyar degildi.
Sapkanin önündeki siperlik, günesten koruyordu.
Namaz kilarken sorun çikariyordu evet ama dedim ya.
Bizim köylü saraydakiler kadar hiyar degildi.
Baska baslik arayacagina, namaz kilarken sapkayi tersine çeviriveriyor, isi kolaylastiriyordu.
Bugün sizin köylü sapkasi dediginiz o sapkadir.
Ve namaza durdugunuzda yaninizda saf tutan sapkasini ters çevirmis köylü amca, o ecdadin torunudur.
Bakin,ibret alin....
Bir daha düsünün.
Küçük hırsız el feneri, büyük hırsız deniz feneri kullanır.
Ancak her ikisininde çalışması için ampul gerekir.(Cosinus)
Coq döktürmüşün yine.Hani noldu arap alfabesinden vazgeçip , atatürkün bi ermeniye gıçından uydurttuğu alfabeyi kabul edince gıçımız tavana mı vurdu?Japonya mı olduk?Hem japonya , çin bunlar dünyanı en zor alfabelerine sahip milletler.Bakın bakalım bizden başka alfabesi değişen millet var mı?Hem alfabe uydurmaya ne var.Ben de uydururum istersem.Bak şimdi kürtlere de bi alfabe uyduruyolar.Hem de onların alfabesinde "x" bile var.Allah'ın kırolarının alfabesinde "x" var.Benimkinde niye yok?Atatürk halifeliği kaldırdı noldu?Hristiyanların papası var , bizim niye halifemiz yok?Atatürk saltanatı kaldırdı da noldu?İngilterenin hala daha kraliçesi var da bi zararı mı var.Atatürk ülkeden kovdu da noldu?Çingeneye krallık vermişler , gitmiş önce babasının kellesini almış.
Latin alfabesini kabul etmişiz de ne olmuş.Ne kadar gözünüzde büyütmüşünüz şu avrupayı.Türkler haçlı ordusuyla ilk karşılaştığında büyük dehşete düşmüşler.Dehşete düşmelerinin sebebi , hristiyanların senede 1 kere banyo yapan , domuz gibi kokan askerleriymiş.Yanlarına yaklaşmak bile mümkün değil.18 nci yüzyılda bile osmanlı ingiliz elçileri istanbul'a gelmelerine izin vermemiş.Onları istanbul dışında bi yere yerleştirmişler.Çünkü herifler bi lazımlığa zıçıp , zıçtıklarını pencereden sokağa fırlatırmış.Ünlü bi fransız kralı bütün gün lazımlıkta oturur , devletle ilgili kararlarını lazımlıkta verirmiş.O zamanlar avrupanın sokaklarını mok götürürken , müslümanların inşaa ettikleri devasa güzellikteki şehirleri görmek için dünyanın 4 bir tarafından insanlar gelirmiş.Müslümanlar tarafından dokunan kumaşlar avrupada lüksmüş.Sadece zenginler giyebilirmiş.Modayı müslümanlar belirlermiş.Müslüman bilim adamları cebirle , trigonometriyle matematiğin temellerini atarken avrupalıların açlıktan nefesleri kokarmış.Müslümanlar rasathane kurup yıldızları incelemeye başladıktan tam 500 yıl sonra ilk defa avrupaya rasathane kurulmuş.Şu an tıpta kullanılan neşter , makas gibi ameliyat aletlerinin mucidi bin yıl önce yaşamış bir müslüman alimdir.Şu anki makinelerin temeli oluşturan ilk mekanik aletlerin yapımını da müslüman alimler yapmıştır.
Osmanlı Almanlarla ittifak yapmış da bunu mu yadırgıyosunuz?Osmanlı en büyük düşmanı ruslarla tam 7 tane büyük savaş yapmış.Ne yenmiş , ne yenilmiş.Sonra nolmuş?Almanlar bizim can düşmanımız rusyaya savaş ilan etmiş.Ee şimdi Osmanlı almanlarla ittifak yapmıyacak da kiminle yapacak?Osmanlı alman mühendislerle hicaza kadar demiryolu döşemiş.Eğer ki 1 nci dünya savaşında Alman-Osmanlı ittifakı kaybetmemiş olsaydı şimdi ortadoğudan bp-shell şirketi elini kolunu sallaya sallaya nah petrol çıkarırdı.Alman ve Türklerin kontrolünde olurdu o bölgeler.
Ulem o kadar çeşitli içiyorum,kafam hiç böyle güzel olmuyor.
Nomotor,
Ne içiyon sen Allah aşkına söyle.
Olcay, yorumunu okuyunca gerçekten çok üzüldüm.
Çanakkale Savaşı'nın sonuçlarını bir de o zamanki düşmanların ağzından dinlemeni tavsiye ederim. İnternette yüzlerce Anzac sitesi var, nasıl ve neden yenildiklerini yüz senedir konuşuyorlar.
Aslında söylenecek çok şey var ama nereden başlamak lazım bilemiyorum...
Aşağıya Mehmet Akif'in "Çanakkale Şehitlerine" şiirini kopyaladım. Hatta şiirde geçen Osmanlıca kelimeleri de ekledim. Şiiri sonuna kadar okumanı rica ediyorum.
Akif her şeyi söylemiş zaten, benim daha fazla gevezelik etmeme gerek yok.
Çanakkale Şehitlerine
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;
'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy
Kesif: Koyu, çok sık ve sert, şeffaf olmayan
Tahaşşüt: Birikme, yığılma, toplanma
Mahbes: Hapishane, hapsedilen yer
Akvâm-ı beşer: İnsan kavimleri
Taun: Veba da denilen bulaşıcı bir hastalık
Züll (zillet): alçalma, horluk, hakirlik
Sefil: Sefalet çeken, muhtaçlık içinde olan
Âfet: Son derece güzel
Mel’un: Lânetlenmiş, lânete lâyık, kovulmuş, tard olunmuş
Müvekkel: Vekil olan
Esbab: Sebepler
Saika: Yıldırım, ölüm, mevt, Semadan gelen şiddetli ses
Afak: Ufuklar
Amak: Derinlikler
Lağam: Yeraltına döşenen bir tür fitilli bomba, mayın
Nefer: Asker
Enkaz-ı beşer: Beşer enkazı, insanların savaş sonrasında tahrip olarak enkaz halini almış bedenleri
sun-u beşer: insanın yaptığı
lebriz etmek: taşacak derecede doldurmak
Tabya: Savaşlarda korunmak, silâh ve mühimmat koymak vb. gibi durumlar için kullanılan çok amaçlı bir tür sığınak
Kal’a: Kale
Hasm: Düşman
Te'sis-i ilâhî: Cenâb-ı Hakk’ın tesisi, yapması, yaratması
Metin: Kuvvetli
İstihkâm: Sağlam, kuvvetli ve dayanıklı olan
Ram: İtaat eden, boyun eğen
Mevki-i müstahkem: Sağlam, kuvvetli ve dayanıklı olan mevki, alan
Tevkîf: Tutuklamak, alıkoymak Serhadd: Sınır, hudut
Sun-ı bedî: Cenab-ı Hakk’ın güzellikler
Şüheda: Şehitler
Ecdad: Dedeler, babalar, büyükbabalar
Tevhid: Cenab-ı Hakk’ın varlığına, birliğine; noksan sıfatlardan münezzeh, kemal sıfatlarla muttasıf oluşuna İslâm’ın öngördüğü vasıf üzerine inanmak
Makber: Mezar, kabir
Herc ü merc: Darmadağınık, karmakarışık, allak pullak
Edvar: Devirler, zamanlar
İstiab: İçine almak, tama etmek
Lâhit: Mezar, kabir
Ecram: Gök cisimleri, yıldızlar
Rida: Elbise
Ebr-i nîsân: Nisan bulutu
Yedi Kandilli Süreyya: Ülker (pervin) yıldızı, Yedi veya altı yıldızdırlar ki ikişer ikişer karşılıklı dururlar, Ay’ın geçtiği yerlere yakın görünürler.
Avize: Asılmış bulunan kandil
Marib: Batı tarafında olan, batı
Ehl-i Salib: Bayrağında salib (haç) bulunanlar, Osmanlılardan 209 sene evvelki tarihte Haçlı Seferlerine katılan Hıristiyan ordusu
Savlet: Şiddetli hücum, saldırma
Fecir: Tan yerinin ağarması, şafak, sabah vakti, güneş doğmadan evvel şarkta hasıl olan kızıllık
Haşr: Toplanmak, bir yere birikmek, Kıyamet Günü’nden sonra Mahşer’de Allah’ın emri ve izniyle hesap için insanların toplanması
İclâl: kuvvet ve kudret
Asar: Asırlar
Ağuş: Kucak
Cihat: Cihetler, taraflar, yönler
Ağır metal insanı...
Bak cahil gardaş
senin halifen 11 kasım 1914 te cihat ilan etti
ne oldu?
kim ipine çamaşır astı?
hiçkimse
ben neden ipleyeyim halifeyi?
aradan 100 sene geçmiş sen hala uyananmışsın
aşağıda birşeyler var oku
için açılsın biraz beyninden nasıl olsa vazgeçtim onun açılacağı yok..
3 Kasım 1914'te başlıyan Çanakkale Savaşı 9 Ocak 1916'ya kadar fasılalarla devam etti. 14 ay sürdü. 3 Kasım'daki hafif bir keşif bombardımanından sonra günler sakin geçti.
19 Şubat 1915: Düşman harp gemileri, Seddülbahir ve Kumkale' yi bombaladılar. Bu, 25 Şubat'ta da tekrarlandı.
18 Mart 1915, düşmanın büyük taarruzu. Bütün gemileriyle boğaza giren düşman, 1500 top ile Osmanlı mevzilerini dövdü. Daha önce mayınları temizlemişti. Fakat Nusret mayın gemisinin tekrar döktüğü mayınlar ve karadan açılan top ateşi ile üç büyük zırhlı île on harp gemisini kaybederek çekildi. Birçok gemisi yara almıştı.
18 Mart'taki mağlubiyeti üzerine Çanakkale'yi denizden hücum ile geçemeyeceğini anlayan düşman, bundan sonra karaya asker çıkararak ve mevzileri ele geçirerek emeline erişmenin yolunu aradı. Osmanlı mevzilerini saatlerce topa tuttuktan sonra sahile asker çıkarmaya başladı. 1915'in Nisan, Haziran ve Ağustos aylarında çok kanlı çarpışmalar oldu. Düşman, kıyı şeridinden yukarıda tutunamadı; nihayet Aralık ayında çekilmeye başlayarak, 9 Ocak 1916'da Çanakkale'yi tamamen terk ederek gitti.
CİHAD-I MUKADDES İLANI
Osmanlı Devletinin başkanı aynı zamanda dünyadaki bütün müslümanların reisi olarak "halifelik" makamında bulunuyordu. Osmanlının karşısında savaşmakta bulunan üç büyük düşman ise, neredeyse bütün müslüman memleketleri müstemlekeleri olarak idareleri altında tutuyor ve bir çoğunu da bil fiil işgal etmiş bulunuyorlardı. Dolayısıyla bu savaş, Osmanlı Devletinin Rusya ile bir "son hesaplaşması" olduğu gibi, aynı zamanda "esir müslümanları kurtarma savaşı" idi.
Bunun için Osmanlı Devleti idarecileri, Şeyhülislam Hayrı Efendi'nin "Bütün müslümanlara cihadın farz olduğunu ve Halife'ye karşı savaşan ordularda bulunmanın müslümanı dinden çıkaracağını" bildiren beş fetvası ile beraber "Cihad-ı Ekber Hakkında Beyanname-i Hazret-i Hilafetpenahi'yi yayınladılar. "Cihad-ı Mukaddes Beyannamesi" diye anılan bu tebliğler 21 Zilhicce 1332/29 Teşrinievvel 1330 (11 Kasım 1914) tarihini taşıyordu.
buraya kadar okudunmu???
sonrasi içinde bir iki laf olsun okursan
Osmanlı Halifesi 1.Dünya Savaşında CİHAT İlan Ettide Ne oldu?
ne olcak hiçbirşey olmadı
şerefsiz araplar osmanlı askerlerinin suveyşte ırakta gözlerini oydular
peygamber soyundan gelen Şerif Hüseyin ingilizlerle bir olup osmanlıya karşı savaştılar bağımsızlıkalrını elde etmek için müslüman osmanlıların kanlarını emdiler
Çananakkelede Afrikadan Asyadan Getirilen müslüman askerler ingiliz fransız saflarında savaştılar...
sonra ne mi oldu Ümmetçi Mehmet Akif Ersoy
istiklal marşını yazarken
"Irkım" "Milletimin"
gibi milliyetçilik kavramanı acıklayan kelimeleri kullanmıştır...
Yani anlayacağın (zor ama hala umutluyum anlayabileceğinden)
Ümmetçilik Lafı- Güzaf olduğu anlaşılmıştır
ümmetçilik bitmiştir
ara satırlar koydumki bukadarı bile bilginin sana çok gelebilir aralarda duraklayıp hazmet dedim.
.
İmam Gazzali nedemiş biliyormusun Gürol abi "cahillerle tartışmayın, ben hiç kazanamadım" demiş.
Aşk üç harflidir...! BMW binGitSin
Çanakkale savaşı ile ilgili yapılmış filim iyidir-kötüdür bu farklı bir konu .Lakin Çanakkale savaşı için boşuna binlerce insan öldü (şehit denir ona) demek nasıl bir zihniyettir anlayamıyorum. Kurtuluş savaşının kazanılmasının ruh gücü ve ve Türk insanının kendine olan güveninin temeli bu savaşta atılmıştır.Bu savaşta bu vatanın kimseye bilek gücü ile teslim edilmeyeceği yedi düvele gösterilmiştir.Efendim düşman kuvvetleri Çanakkale Boğazın'dan daha sonra ellerini kollarını sallayarak gelmişler İstanbul'u işgal etmişler falan fişmekan bütün bunlar işin ayrı bir boyutudur.Bu savaşta şehit olan hiç bir kimse boşu boşuna ölmemiştir. Kurtuluş savaşının kazanılmasının temeli Çanakkale savaşında atılmıştır. Çanakkale'de şehit olan mezar yeri bile belli olmayan iki dedem ve tüm şehitlerimizin mekanları cennet, Allah (cc) ın rahmeti üzerlerine olsun..
'' Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş ''
@NoMotorNoCry
Alkol, uyuşturucu müslümanlıkta haram ama sen ne içtin de böyle kafa yapabildin?
herkes başka bir tarih anlatıyor
bir de benim bildiğim tarihi anlatmak isterim
ama uzun uzun yazmak gerek, halim yok şimdi
şerif hüseyini anarken neden lawrence den bahsetmiyorsunuz?
1. dünya savaşındaki hezimeti Osmanlıya malederken aslında padişahın laf olsun diye başta olduğunu, iktidarın ittihat ve terakkicilerin elinde olduğunu ve bu adamların bizi savaşa soktuğunu mu unuttunuz?
bu adamların abdülhamiti tahttan gayrimüslimlerin desteğiyle indirdiklerini bilmiyor muydunuz yoksa?
2. tanzimatı ve getirdiklerini hiç mi duymadınız?
siz zebaha kadar düşünün
fırsat olursa karalarız birşeyler
Lawrence neyse,şerif hüseyinde onun daha aşşağısında aynı b..tu hiç zorunuza gitmesin
senin dediğin gibi olsun ittihatçılar tamam,
zira arkalarında gayrımüslümler varmış öğrendik sayende
yani yaptıkları normal nede olsa peygamber soyu falan değiller şerif hüseyin gibi
şerif hüseyinin yaptığı daha adice şerefsizce değilmi sencede?
hemde halife cıhadı-mukaddes yapmışken
anlamayanlar için açalım osmanlı padişahı HALİFE CİHAD ilan etmişken
senin pencerenden bakınca,hani din tarafından falan
hangisi daha adi? ce şerefsizce?
NOT: http://www.facebook.com/photo.php?fb...type=1&theater
.
---------- Post added 26-10-2012 at 00:11 ---------- Previous post was 25-10-2012 at 23:54 ----------
Ha dediğimiz gibi zamanında ingilize hizmet etmek köpekliktir dediğimizde
güzel kardeşim sen bu söze karşı çıkmıştın gücüne gitmişti sanırım
lawrance iti hangi memlekettendi sahi? hatırlıyormusun).
.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)