Abbasin yolculugunda 2. bolum
Reklamlar
-
Ilk Bolum
ilk topigin sismemesi icin buradan devam ediyorum.
Bir gece Aladdin ve sihirli lambasinda misafirlik edip ertesi gun isfahan’a elveda dedik.
Batiya gidiyorum, yine daglara, adini hatirlamadigim bir kentin kenarinda gunu ugurladik:
Ertesi gun sehr-I kord’a vardim. Buradaki kalisim hafta sonuna denk gelmis olmam dolayisiyla uzadi. Burada da chelgerd’e gitsi memem konusunda uyarildim. “bad boys” varmis. Burasi da lor’larin bolgesi. Chelgerd’in girisinde denisik yerlesimler var:
Buraya dedigim gibi daglar icin gelmistim, ama merkez ve cevresi hic bir sey vaadermiyordu. Yuksekten akan yapay selaleye ciktim. Biraz kotu hissediyorum. Bir grup genc gelip abuk subuk sohbet etmeye calisiyor. Yabanciya kendi dilinde salakca bir seyi tekrar ettirip eglenmek gibi mesela. –bu hic yabanci gelmedi ya bana- neyse bunlari da savusturup, merkeze indim ve evet. Dag yok ama dunyanin hic bir yerinde denk gelinemeyecek rafine bir insan tipiyle karsilastim. Aslinda boyle sert suratlar trde de var ama burasi cok rafine bu tip icin. Hele sacalar ve kiyafetler, beni benden aldi. Misal top gibi kabarik zenci saci dusunun –kocamanindan- esmer, altina sarkik siyasi biyik. Ve evet bu biyiga rastladigim tek yer de yine celgerd’di. Neyse saclar takkeler, salvarlar ve bakislar tamamiyla farkliydi. Hele bakislari harbiden cok sertti. Ancak fotografinizi cekebilir miyim diyince siritmaya basliyorlar
Celgerdin bir baska ozelligi, iran genelinde kadinlar erkeklerden geri degil bazen daha on plandayken. Burada sokakta bile sadece erkekler vardi.
Peki kimdi bunlar kimdii bunlar lor-i bakhtiyari’lerdi. Onlarla karsilasmis olmaktan dolayi cok mutlu oldum. Diger etniklere gore farkli bir deneyimdi.
Kamp yeri sorup, taif edilen yere gittigimde. Etrafim kucuk sevimli ceteyle sarildi. Turk-i lori’ler hay allah iran da cok ilginc bir etnik hiyerarsi var. onlarin hediye ettigi cacik canagini hala sakliyorum
Sabah yine vahsi ponponlarin saldirisiyla uyandim:
Anayollar bir sey vaadetmedigi icin, guneye donmeye karar verdim. Tabelada “enerji santrali” yaziyor, hay dedim yannis bir yere gitmeyelim basinda nukleer yok ama… yol kenarindakilerle konusup, olasi varilabilecek yerler hakkinda bilgi alip, devam ettim. Sehirli insanlarin tariff ettigi yollar en muntazam ve sIkici olanlar, buranin insani da “olmayan” yolu tariff ediyor, gidilir ama yol yok
Ilginc “barbar” cadirlarinin aralarindan gecip, cok dik ve kisa bir rampayi asinca stabilize yola ulastim. Buradan kivrila kivrila yukseldik ve zirvenin arkasi hislerimizi dogruladi:
Bu fotolara bakarken bunu dinle baco
http://www.youtube.com/watch?v=BTdc2...eature=related
Karsi tarafa gecmek niyetindeyim.
Medeniligin ve barbarligin otesinde, bunlarla kirlenmemis, olabildigince ozgur, buna karsilik cok cetin bir hayat.
Demistim “daglara yazdik” diye :
6 yillik emektar foto makinamda cortluyor sanki.
Bir muddet sonra kayboldugumu fark ettim. Ilerden tekrar karsiya gecmeye karar verdim cunku o tarafta asphalt bir yol gorunuyor.
Tekrar bir inis cikistan sonra mola verdim:
Neyseki kafa pisiren sicaga karsi bir yontem var, kafayi islatip kaski oyle takmak. Inanilmaz ise yariyor.
Gece erdil’e varip alis veris yaptiktan sonra sehri tepeden goren yuksek bir yere cikip jel alkolle cay yaptim. Ocak olayi buyuk sIkinti. Tr’de kartuslu ocagim vardi, kartus tasimasi ve temini zor oldugu icin elden cikarmistim. Alkol ocaklari yuksek fiyatli tencere setli oldugu icin benim de tencerem falan var zeten ayrica iranda alkol de yok. jel alkolu yere sIkip etrafina tas koyorum ama kalorisi cok dusuk. Benzinli desen dunya para.
Magradaki kopegin havlamalarini dinleyerek uyudum.
Ertesi gun
Sicak yine illallah ettirdi. Ama yol eglenceli, sagimdan akan nehir “gel gel” diyor. Sonunda dayanamadim, harbi o sicakta akisiyla rengiyle yani hayatimda gordugum en guzel akarsuydu, ilk denemede kuma gomulduk, gaz veriyorum stop ediyor. Dedim herhalde sisti. Sonra ulam dedim bu 4 zamanli degil, ver coskuyu ver coskuyu netekim ise yaradi da ciktim. Kanimin son damlasina kadar uygun bir yer arayip, kumlarin ustune uzandim.
Gunesin etkisi gecinceye kadar burada vakit gecirdim. Aksam uzeri yasuj’u gecip, ufak bir yerlesimde bu sefer de turk-i qashqai’larla ayak ustu lafladim. Bu arada bu tahrana kadar turkce konusursunuz olayi yanlis bir bilgi saygilarimi sunarim. Elemanla ingilizce konustuk ama turkce de olabilirdi
Aksam sepidan’dayim eski yoldan ciktim yine, eski yollar hep guzeldi baco. Fotograf makinasinin pillerini sarj icin bakkala biraktim sabah almak uzere. Qashqai ve lor genclikle cekirdek citledik. Bakhtiyariler bir lor dialekti konusuyor olmalarina ragmen, bir alakalari yok.
Sabah pilleri alip, azeri yol calisanlariyla cene caldiktan sonra kahvaltimi edip, daha yuksege dogru yola koyuldum.
Yollar nefis virajli ve tirmanis… ama tabi sadece kendimize calismiyoruz. zaman zaman forumlarda bir donemec uzerine farkli viraj cizgileri mavi sari ve kirmizi cizgilerle cizilmis grafikler ve bilin bakalim acebe hangisi dogru viraj cizgisi? gibisinden basliklar acilir. bir saf arkadas da zamaninda boyle bir topige ‘ben yolda cizgi falam gormuyom’ gibisine patavatsiz bir cevap vermisti. iste usenmedim ve sizin icin cizdim, hangisi dogru?:
Beyaz mi siyah mi?
Ya bu motor bozuk cikti, pegleri dusmeden surtmuyor.
Biraz soluklanip kendime geldikten sonra daglarin nehirlerin ve tepelerin arasindan kivrilan yoldan margon’a vardim. Margon adindan da anlasilacagi uzere, parallel evrenden bir yore.
Reklamlar
-
Motosiklet Eğitmeni
Senin bize ettigini KHKler etmedi yahu!
Daha ilk raporu sindiremedik,acelen ne?
Küçük hırsız el feneri, büyük hırsız deniz feneri kullanır.
Ancak her ikisininde çalışması için ampul gerekir.(Cosinus)
-
böylesi bir yolculuk benim olduğu kadar eminim ki birçoklarının da hayallerini süslüyordur. her ne kadar bunu yaşayamasak da birisinin bunu yaşadığını görmek, bilmek bizi mutlu etmeye yetiyor...
fotoğraflar çok güzel; gözlere değil, ruha dokunuyor. o derin vadiler, yüksek dağlar; o efsanevi hindukuş dağlarını anımsatan görüntüler...
bu gezi, başlangıcı zamanın karanlıklarında kaybolmuş uzun bir efsanenin izlerini taşıyor...
böylesi masalsı bir geziyi paylaştığınız, bir nevi yaşattığınız için tekrar tekrar teşekkürler...
temel taşları şu ulu sıra dağlar olan tapınaklarda en sofu müminlerin, en bilgin mollaların bilmediği ve onların hakikat, erdem ve onur üzerine verdikleri tüm vaazları aşan dualar öğrenelim.
-
takipteyiz ayrıca baya uzun bi rapor olması gerekiyor bu sadece başlangıç bence
ANGARAJ
-
coq ve GaCCal beyler su ana kadarki malzemeyi elimden geldigince cabuk yuklemeye calisiyorum, aslinda tr'ye donme plani vardi ama onemli bir belirsizlik var. keyifli okumalar diliyorum.
sayin binbaki, insan kendi elinden cikani degerlendirmek biraz zorlaniyor, resimler, yolculuk hikayesi nasildir yada yol-culuga ne kadar nufuz edebildim bilemiyorum. ama bu gune kadar internette muhtelif yerli yabanci gezi raporlari okumus birisi olarak, en ince ve sairane sozcuklerin sizin tarafinizdan sarf edildigini biliyorum, tekrar tesekkurker.
---------- Mesajlar birleştirildi - 17:38 ---------- bir önceki mesaj zamanı 17:31 ----------
nehri takip ederek kaynaga vardigimizda: 'margon kalesi'
burada da yine cok ilginc memnuniyet duydugum insanlarla karsilastim. yine lor ve qashqai'lar. yine cok icten yine cok yardimci olmaya calisan. lorlar da yine cok eglenceli ve cilgin insanlar. bu cilginlarin buyuk iskenderin seferiyle gelmis olabileceklerinden supheleniyorum.
zaten iskender iran'a ozel bir onem de verip, hem kendisi Darius'un kizini es olarak almis. komutanlarinin da iranli kadinlarla evlenmelerini tesvik etmistir. veliahti olmayan iskender, oldugunde ardinda biraktigi komutanlarin yonetimi de bir sure sonra sona erer ve bu akinlarla gelenler de halka karisip giderler.
azeri yol calisanlarindan siraz'a yakin, guzel havali bir yerin tarifini almistim. serin hava gercekten de cok onemli. cunku sicak dayanilmaz.
shiraz'a yaklasik 10 km kala bi tabela carpti gozume, aha dedim herhalde buraydi, saga donup, cirkin sayilacabilecek, bir cadden yukari ciktim, alla allah dedim, ne varkine burda? azeriler "iceri" gir demislerdi, ben de oyle yaptim. yeni koy'un arkasinda abiyane'yi animsatan fakat kendi haline terk edilmis, ilginc bir daga sirtini vermis, yabani bogurtlenlerin, incirlerin, uzumlerin kendi kendine yetisdigi. kendine ozgu icten insanlarin yasadigi eski qalat'la karsilastim.
soyle bir tur atip gitmeye niyetlenmisken, yanimda duran pride'daki arkadas bi hata edip selam verdi gel cay icelim dedi, yok dedim tesekkurler, kafem var geln falan. eh peki dedim bi cayini icerim. ama ne caymis, 10 gun surdu herhalde :utanc: ali tek cocuktu onunla kardes gibi olduk, fahri olarak evlat edinildim birlikte daglar dolandik, kendi basinin caresine bakan incir agaclarindan yemis yedik. muthis arkaslariyla takildik. neredeyse dogduklarindan beri birbirini taniyip yoldaslik eden insanlarla, onlarin zamandaki ayak izlerinden yuruduk.
shiraz'a ve busehrine kisa geziler yaptik.
diyorum cilginlar diye
ve ayrilacagim gunun sabahinda bir "elveda" resmi cekiyorum.
-
Ghalat farkli dinleri zaman icinde barindirmis ilginc bir koydu, kilise, zerdust ateskahi, daha guncel mescitler. Koy’un lord’lari savasci bir kabile’denmis. Bu da rivayet o ki islamin, ghalat’a yayilmasini biraz geciktirmis. Tabi simdi bu iki sey yani ismi galat ve savascilik bana baska bir yeri animsatti, adi yine galat ve savasci bir kabile. Bilin bakalim nerededir bu ikinci galat?
Cevap: ic anadolu
Efenim galat bir kelt kabilesi, bunlar m.o 3. yy’da avrupadan uzerlerine afiyet biraz da yagma yaparak eski istanbul’a karsidan bakan bugun galata olarak anilan yere gelip yerlesmis, istanbullulara izdirap olmuslardir. Sonunda istanbullular, yuklu bir harac odemeyi ve bogazin karsi tarafina gecmelerine yardimci olmayi Kabul eder.
Galatlar once ege’ye girerler fakat yerel ordu tarafindan agir bir yenilgiyle orta anadoluya surulurler. Uc boy olarak sivrihisar, Ankara ve yozgat’a yerlestiler.
Roma doneminde yore galatya olarak adlandirildi, bizansin zayifladigi bir donemde eski bir bizans komutaniyla birlikte hareket edip, kendi devletlerini kurdular (bu hikaye tanidik geldi) bizans bu devleti kendi basina yikamaz ve Selcuklardan yardim ister. Ve bu ikisinin ittifakiyla keltler yenilgiye ugratilir.
Galatlar da gocebe ve yazinin yaygin olmadigi bir halkti.
Bu gun turkcede bulunan ortak kelimelere bir iki ornek verelim:
Dallama –turkce- Dallamlan –keltce- anlami: aptal, bon.
Duduk –turkce- Dudog –keltce- anlami: muzik aleti.
Kaltak –turkce- Gealtog –keltce- anlami: hilekar kadin.
Host –turkce- Hois –keltce- anlami: hayvan kovalama.
Maganda –turkce- Macanda –keltce- anlami: kaba saba, bon.
Daha bir suru kelime var bu sekilde, kaynak arama motorunda “galatlar” diye arattiginiz da cikan ilk iki sitedir.
Yani iran galatin’da bos bos durmadik, bunlarin izini de surduk. Kal dediler bana da burada yasa ama “lanet”ime geri donmeliydim.ama boyle “bos” olmayan koyler, yasamak icin oldukca guzel secenekler.
Bu da meshur “olen galat” eh tabi heykel bergama kralinin, zaferi kazanan komutana armagani olarak yapilinca oturan, yemek yiyen cocugunu pispilayan degil “olen galat” olumsuzlestirilmis:
-
-
abi sende fesatından çatlican yakında
ANGARAJ
-
size de keyifli okumalar diliyorum, yurekce.
-----
Ucuncu Bolum
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)