motor izmir plaka ama tekirdağ tarafından gelme sıkıntı yok
ANGARAJ
motor 1 depoyla 400 km yapiyor arkadaslar, rezerve kadar da 320-350 km arasi o yuzden bir tuketim sorunum yohtur.
saygilaRR
motoru izmirden aldim o yuzden 35 plaka ankaraya cevirmedim 35 daha guzel
biraz daha ekeleme yapicam birazdan
---------- Mesajlar birleştirildi - 09:40 ---------- bir önceki mesaj zamanı 08:52 ----------
14 Haziran
sabah stepanavan information center'i bulmak icin merkeze gidiyorum. ayaklarim sirilsiklam parkta coraplarimi degistirip kahvalti ettim. ayaklarima torba gecirdim tek gercek plastik torba goretekz yalan. elma aldim bir kilo 1500 dram galiba kaziklandim, ulkelere adaptasyon surecinde normal sayilir. muzeden SIC'in yerini ogrendim cok yakinmis. ucretsiz harita ve bilgi alip parka gectim, ortam guzel hem biraz rota cikardim hem de bir seyler yazdim, muzeden muzik yayinlaniyor
GE'deki seramikler gibi sanat gundelik hayati zenginlestiriyor. darisi TR'nin basina ama sakaryaya diktikleri gibi degil, sirdansanat yeterlidir. ilk hedef mikaylov kardesler muzesi, WWII'de ilk savas MIG'ini tasarlamislar, ermenilerin bu kadar onemli katkilarinin oldugunu bilmiyordum. muzenin bulundugu Alaverdi geride kaldi ama emege saygi! geri donecegiz, bir ihtimal dusurdugum yagi da bulurum belki. oradan erken bolsevik Stepan ve yoldaslarinin gizli toplantilar yaptiklari magralar ziyaret edilecek sonra da Gumru istikametine donulecek.
Insanlar koylerde bile oldukca iyi giyiniyorlar. bazen yirtik pirtik bile olsa bir kibarlik var. muze tee tepedeymis.
Yoldan tepeye cikan teleferigin binasi:
evet erken donem miglerden birisi ve mikaylov.
muze kapali, ruzgarda sacaklar tinliyor. muzeden sonra yakindaki shanahin manastirina gittim, etraf cok varos ellerinde tespih sallayan bickin delikanlilar geciyor. yagmur bastirdi bu arada bes karavan emekli italyan geldi, oldukca "buyuk bir gezme sekli. rehberlerine oyle guzel rusca bilmiyorum dedim ki, rus musun diyor? o derece yani , yada bilmiyorum yerine biliyorum demis de olabilirim. tekrar kanyona inip cikarak kamp yeri ariyorum,
gun batmak uzere, kayip caglarin sihirli gecitlerinden birisi yolumu kesiyor… tamam mi devam mi?
geri donup kamp atip gunduz gecmeye karar verdim ve donmemle birlikte motor stop etti, elektrik var ama calismiyor. onu da yarina birakip yokus asgi salladim yolun kenarina biraktiktan sonra cadiri kurup girdim icine. uzaktan insan sesleri geliyor sanki balikcilar neseyle aglari topluyor isliklar, tekrarlanan bagirtilar. bu arada GE de duyup insan saklasmasi zannettigim uluma sesleri karsi tepelerden koro seklinde gelmekte.
---------- Mesajlar birleştirildi - 09:53 ---------- bir önceki mesaj zamanı 09:40 ----------
15 Haziran
sabah yine benzer isliklar ve sen bagrismalarla uyandim. keci cobanlari birlikte motoru kurcaliyoruz. jawa'i biliyorlar. derken yoldan gecen bir jip durdu, ustayms, sonunda farin arkasinda cikan bir soket kesfedildi. ve motor calisti bu arada keciler cadirin ustunde, yemeye baslamislar, -ne kurttan ne ayidan asil tehlike kucukbaslar! - neyseki kurtariyoruz. toparlanip yola dustum, suyu gazlayip gectim sonunu dusunen kahraman olamaz! tarihi bir vadiden gecerek tam da magralar bolgesinden Stepanavan'a geri girdim. magralara giden merdivenli patikayi ot burumus,
eskiye ragbet olsa... sonunda bireysel cikarlarin otesinde idealleri gerceklestirmek uzere yapilan heycanli fisildasmalarin yankilandigi magralara variyorum. helecan verici. cunku gunumuzde de esas olan maddi yada baska turlu, oyle yada boyle "koseyi donmek"
futbol degil cok daha "cocukca" saf ve insanca konusmalarin evsahipleri.
yukari donup ufak meydanin yanindaki banklara oturup kendimi uzerimden akip giden zamana biraktim yine o yapraklarin hisirdadigi anlarin bir silsilesindeyim. kibele ve kronos'un "vahsi" askinin coculari ve onlarin dunya uzerindeki yazgisi... bunu idrak ve hissederek ve buna ragmen yasamak...bu sirada Stepan herseyin birbirine karistigi, kaos, bilinmezlik ve buhran icinden bu magralarda agzindan dokulen sozcuklerle "dogar" suretini gorunur kilar...
turkce bilen bir balikciyla konusuyoruz, bana bir icki sisesinin kapagindan kopmus bir takvimi yeren alip eliyle duzeltip "guzellestirerek" hediye ediyor, yeminnen icim sicak bohuca gibin oldu... ve belki bu gezinin en onemli hatiralarindan birisi olan bu takvimi uzerime afiyet kaybettim
merkezden yiyecek yuklendim, bir kac gun ormana gidip inzivaya cekilezegim. EM'de %99 hersyin uzerinde fiyat etiketi var, bundan oldukca memnunum aksi halde alisveris etmek cok zorlasiyor. darisi GE'nin basina
---------- Mesajlar birleştirildi - 10:06 ---------- bir önceki mesaj zamanı 09:53 ----------
16 Haziran
golgelik olmadigi zaman yapamadigim yatak keyfini yapiyorum bu gun. dallarin arasindan sizan gun isigi cadirin uzerine oynasiyor. ic ses sustugunda ben ve ben olmayanin sinirlari da yok oluyor ve sonsuzlukta kendimi yitiriyor ve buluyor gibi oluyorum. bir ve ayni anda...
gun camasir ve yemekle gecti, aksam uzeri yakindaki endustriyel yapiya kahve davetine icabet etmek uzere gidiyorum, ufak bir elektrik santrali suyla calisiyor ama rezervuar su biriktirme falan yok uc kasabanin elektrigi buradan gidiyormus anladigim kadariyla.
buarada bir suru kus var, cesit cesit, en ilgincleri 1 metre kadar alcaktan ucan tombikler. zamanin da biz de kus beslemistik. cirkin bir tane vardi, buna konusmayi ogretmistim, sonradan ogrendim ki bu disiymis ve disiler konusmazmis bizimki haric .
camasir kebabi:
"yorgunum cok yorgun"
17 Haziran
sabah sag egsoza yar cekip, cadirin pollerini tamir etikten sonra yola ciktim. santralde calisan abi evine davet ettiydi, denk gelirsem ugrayacagim. bakkaldan alisveris edip devam ettim. EM'de yol kenarinda betondan yapilmis liftler var, yolda alta girerek tamirat yapmak gerekirse bunlari kullaniyorsunuz. vanadzor'da super bir super market buldum sarkuterideki hanim, salamin havayla temas etmis -strec film de olsa- kismini kesip atiyor ve benim alcagim kismi o sekilde veriyor. biraz lukse kacip bir de vodka aldim gumruye dogru bir tirmanistan sonra agaclar arasinda guzel bir cesme goruyorum, arkasindaki tepe aksam konaklamak icin guzel gorunuyor. cesmelere konulan taslarin on yuzleri isli fakat kalan kismi kaba birakiliyor boylece tasa kendinden bir bicim verirken, onu kendiligi de yok edilmemis, ondan "alinan" seye karsilik -insanca olananin ebedilestirilmesi imkani- tasta tasin kendicesi de silinip atilmayarak insanla insan olmayan -tas- arasinda bir "el sIkIsma" vucut bulmus oluyor.
yemegi yedikten sonra tepeye tirmanip geri dondum bu arada bir aile gelmis, eh bu durumda bize karsi tepelere gitmek duser derken yanima gelip kendilerini taitiyorlar ve yemege davet ediyorlar. o kadar ictenlerki oturup onlarla bir sigara icebilecegimi soyluyorum. ama iste bir kere oturduktan sonra ikrami da reddetmek olmuyor buyuk amca SSR zamani generalmis hele o ye dedi mi kabul etmemek mumkun degil eh annenin yaptigi dogum gunu pastasi var onu da yememek olmaz, artik elimdeki birayi icemez hale geldim o derece. evin genclerinden birisinin dogum gunu bu gun, bu cesme ve agaclik da 88 depreminde kaybedilen yakinlar hatirasina yapilmis. cano diyorlar bana da. aksam tepeye cikmama gerek olmadigini burda konaklayabilecegimi soylediler ben de oyle yaptim.
gece icmeye bazi gencler geldi, onlar da bir sure yakinda durup sonra uzaga gidip oturdular. rahatsiz etmemek icin muhtemelen. Ge'de karsilastigim tir soforu de aynen soyle demisti: sakin ha buralarda -GE- yol kenarina cadir falan kuruyum deme, bir gecede 2000 tane oset'i kesti bunlar. EM'de kurabilirsin bir kisi de gelip bir sey soylemek bir kenara cadirinin kosesine dokunmaz.
neyse hava ruzgarli uyudum...
"yorgunum cok yorgun"
aklin fikrin volede arkadas futbolcu olaydin da doyaydin su ise... oylesi olma mi
"yorgunum cok yorgun"
"laubalilikten hoşlanmam, ciddiyeti severim, disipline hayranım!.."
18 Haziran
sabah birisi cadirin kapisindan kafasini uzatiyor, coban yukarida evi varmis. biraz konustuktan sonra o da evine davet ediyor tesekkur ederek reddediyorum.yavas yavas toparlanip yola ciktim. az sonra Gumru'ye giridim galiba ama pek rehberde bahsedildigi kadar etkilenmedim. sehir merkezi de ayni sekilde, eski sehirde rus binalari var kars gibi. kirmizi tastan giirsleri olan koyu agaclik bir park buldum ama motoru yanima almamin yolu yok gibi, sonun bir giris buldum derken, bekci kovaliyor yasssahmis. ben de rus sapelinin onune gittim. burada yanima gelenler kahve ikramlarini reddedince bir paket akhtamar sigarasi ikram ediyorlar, sapel Ruslarin osmanliya karsi kazandiklari bir zafer serefine yapilmis.
ote tarafta "kara hisar" ve mother armenia var. bayagi bir ugrastan sonra hisar'a ulastim arkada da MA heykeli.
ani izleme noktasina gitmek istiyorum, bunun icin bir taraflara gittim ama alakasi yokmus. burda rus askerlerinin oldugu bir yerde durdum. elemanin biri birseyler soyleyince ben turk turk dedi. vay dedim demek surattan anlasiliyor megersem kendisi turkmus, surulmus ahiska turlerinden. askerlere sigara ikram edip safak soruyorum hahahahaha guzel ustu duzluk bir tepe var, gun batimina dogru cakal yada tilki yavrusu otlarin arasindaki kuslari kovaliyor.
dogal hayati rahatsiz etmeyelim deyip kamptan vazgectim... .
bu arada polenlerini tasimaktan yorulmus bir ari kacak yolcum olmus.
bana nasil yardim edecegini sasiran ve bu yolculukta karsilastigim en icten bakan insanlardan birisi olan bakkaldan berliner ve hakola alip meydandaki parka oturdum.
Gumrude bir ara sokakta.
gun iyice karardi. yavas yavas sehirden cikip kamp atmak lazim. bir mezarligin uzerinde gun batiyor.
sehirden biraz uzaklastiktan sonra arkamdan abuk subuk sesler geldi donup bakiyorum polis! durduk bakalim. hiz sinirini asmisim! kamerayi gosteriyor 80 kmh motosiklet 50 ile gitmeliymis orda. yaziyor bir seyler kagida ne kadar diyorum 50.000 dram diyor. alla allaa benim bildigim 20 dolar mi ne olmasi lazim bu 130 dolar ediyor. kagida da salak gibi imza attim. yok diyorum para, pasaportu cikarirken gordukleri verdim yaklasik 10 bin pek sukutu hayale ugradi, onemli degil biz her turlu parayi aliriz diyor dolaaar yuroooo, yok diyorum yok. hoscakal gardas gardas diyip gitti. hani sinirda bir 40 bin daha gecirirler mi diye icime kurt dustu, cunku ona benzer bir seyler geveledi. bir okuyamadigin kagida niye imza atiyon. GE'de kahve cikolata ikram eden polislere alisinca kotu oyuna geldik. o kafa karisikligiyla Akir'e vardim gece ve berbat bir sehir. kamp yapacak bir yer yok. geri gide gide artik nasil olsa gumruye geldim deyip bir onceki gunku cesmeye gideyim dedim, sinirim bozuk benzinim az ustune berbat yollarda zifiri karanlikta kayboldum, etrafi hatirlamaya calisiyorum burdan mi girmistim sehire, binalari benzetmeye calisiyorum, biktim. tekrar merkeze donuyorum. oradan tekrar sehrin girisini bulup dunku yere yoneldim, bi acayip salakca yardirma. sonun hemzemin gecit'i geride biraktim, az kaldi. yoldaki tek isik motorun faari. derken pof diye gitti 100 le giderken kendimi zifiri karanlikta buluyorum. yavas fren yap, bariyere girme obur seride gecme. neyseki hemzemin gecidi cok gecmemistim, onun isigina dondum. gorevli gelip hal hatir sordu durumu anlatinca iceri buyur etti. boylece bu aksam mehr'in konuguyum. once kamp kur dedi, sonra turkiyedenim diyince bir yerleri aradi, arada motorist gecti. sonra polis seni gelip alacak gibi bir seyler dedi. oh dedim saat gece 12 ve polisle maceramiz devm ediyor. zaten sabah ki hesabimda polisle bir "hesaplasma"ydi amma mevzuyu sorusturup 40 bin dram daha kitleme ihtimalleri varsa elden geldigince olaya mudehale etmekti. biraz sohbet ettikten sonra gel sana kamp yeri gosteriyim dedi, polisle randevumuz sabaha kaliyor. zor bir inisten sonrki duzluk, kisa ama cok zor, hadi indim nasil geri cikacam neyse indip cadiri kurdum deli ruzgar var poller gene kirildi corapla baglayip uyudum bu kadar "macera yeter".
---------- Mesajlar birleştirildi - 10:51 ---------- bir önceki mesaj zamanı 10:42 ----------
ben de ondan ezberlediydim ama ise yaramiyor kandirildik kaliba
sagol
---------- Mesajlar birleştirildi - 11:04 ---------- bir önceki mesaj zamanı 10:51 ----------
19 Haziran
sabah ucuncu denemede cukurdan ciktik. mhr bir kahve icirmeden beni salmadi. bu ara cezanin aslidna 7000 dram oldugunu da ogrenmis oldum. sehre donup onceki gun tanistigim birileri bulup mevzuyu anlattim. yok dediler sinirda bir sorun olmaz. bu arada seyyar radarli kopek baliklari, beni kenarinda 40 kmh tabelasi olan bir viraja kadar takip edip burda okutmuslar.
gumrululerle tekrar vedalasmis olduk boylece. Akir'e gidiyorum oradaki manastiri ve tas isciligini gorecegiz. gunduz akir daha guzel gorunuyor. burada ilk defa TR'den geldigimi soyleyince okuz gibi bakan birisiyle karsilastim. e fiyuv kms leytir manastirdayim, iste buranin meshur tas isciligi:
iceride ayin var akustik, derinden gelen davudi ses ve melodik tekrarlanan sozcukler, insanda gercekten ruhani bir duyum yartiyor. yolumu tekrar vanadzordaki super super markete ceviriyorum. biraz alisveris edip sovyet enteljansiyasinin ilham perisi delijan'a gidecegim. bakalim ilham benim de yakama pisleyecek mi buralarda?
gumru trafinin duzluklerinden sonra ormanlik dag yollari, beni kendime getiriyor. bir hayratta durdum, arkamdan da bir araba geldi iyi bari bir sigara icip gideyim derken yine babalar sofrayi kurup vodkalari doldurdular. burada cok onemli gordugum iki kisiyle konusmus oldum birisi cok neseli ve keyifli yasli bir adam ki bana TR'de yillar once tesadufen sayilabilecek bir sekilde tanistigim hasta olmasina ragmen piril piril zekasi ve nesesiyle insani muthis etkileyen yasli bir teyzeyi animsatti. oburu de adimi bukadar icten soyleyen ve benim baska bir memlekette kuslarin sesi yapraklarin hisisirtisi dedigimde suratima bon bon bakanlar yerine her kesi bir an susturup eliyele ormani ve gokyuzunu isaret edip dinleyin diyen candan insanla karsilasmis olmak.
daha fazla icmeyim cabuk sarhos oluyorum diyorum hele guzel sohbet varsa daha cabuk, motora binerken biraz sallaninca yasli amca biraz endiseli bakiyorum, bize gel diyor ama yok diyorum giderim.
buradan sonraki noktamiz TR "deli deli olma" isimli filme konu olan ama buna ragmen kulturlerine ve hikayerine hic deginmeyerek filmin buyuk bir basariya imza atmis oldugu, molokan koyleri. koye girer girmez birden carlik rusyasina gitmis gibi hissediyorum kendimi giyim evler sac sakal inanilmaz otantik. sari picisler etrafta kosturuyor. ozellikle erkeklerin gorunumu sac sakal dolayisiyla cok geleneksel ama hic birisi resim cektirmek istemiyor, uzuntu ve muz kabugu! bugun sudlu eriste festivali gibi birsey var ben de odun atesinde pisirilen eristelerin kaplarini fotoluyorum izinleriyle.
koylerden sonra sehir merkezindeyim. koyu ormanlik bir vadinin iki yamacina serpilmis bir sehir, carin surdugu molokanlarca kurulmus sehrin icinde eski evleri secmek mumkun. burada kalip biraz ilhamdan sebeplenmek lazim. ev sahiplerinin azerice bildigi bir konuk evine yerlestim. burada da yemekler ucretli olmasina ragmen ikram gani yine cok mahcup oluyorum.
"yorgunum cok yorgun"
20 haziran
gun pc basinda gecti, resim duzenleme ve yazma. aksam alisveris yapip yemek yaptim.
21 Haziran
aksam yeni zellandali bisikletciler geldi, cok yorulmuslar. ben de bisikleti satip yalasik ayni paraya motoru aldim deyince ulam biz de mi oyle yapsaydik deyip guluyorlar, saglam yorulmuslar ama.
22 Haziran
motoru hazirliyorum, bu motor hazirlarken ki heyecani hic kaybetmemek lazim! evin yavru pusukleri merakli.
yanima aldigim yedek ampul'un baglanti noktalari ayni fakat oturudugu yuva farkli yanlis ampul almisim soketin uclarini duzeltince zaten mevcut ampul calisti.
burdan sevan golune gidecegim. ama duzden degil berd'e cikip "denize" "kahramanlar"a yakisir bir yoldan inmek istiyorum.
dilijan delican loy loy (yola ciktigim anlamina geliyor )
mogol isa ve meryem kabartmasini gormek icin ara yola sapip ilgili manastira gidiyorum ama erivana gotuulmusler. ben de reproduksiyonlarinin resmini cekiyorum.
malum, avrupalilar, mavi gozlu sarisin isa, ermenistanda koyu renk gozlu isa tasviri var. mogollarda istilalari boyunca hep yakip yikmayip bir de manastir insa etmisler hayrina cekik gozlu tasvirler, tekrar bir mogol istilasi olursa manastiri yikmasinlar umuduyla yapilmis.
aksam ustu berd'e vardim sevimli bir yer degil. sevan'a inecek yolun baslangicina tirmandim. guzel bir hayrat var ama yerlesimlere cok yakin yabanci birisi insanlarda urkeklik yaratiyor o yuzden karsi tepedeki cayirda gecelemeye karar verdim. daha once de muhtemelen bir niva cikmis, bu ize girer girmez otlarin ne kadar ve gur oldugu gercegiyle tekrar yuzlesiyorum ama donmek yok izlerin sonunda uygun bir yer olabilir. zirveyi astigimda izlerin tekrar geri dondugunu goruyorum oh shet!. ben de donerken hemen zirvenin sol yaninda otlarin daha alcak oldugu bir yer gorup buraya kamp atabilecegimi dusunurken buranin cukur oldugu gercegiyle icine dusup bir de devrilerek karsilasiyorum. yukleri sokmeden asilip dikelttim. vahsi bir ot ormanindayim hay bin kunduz!
tamam fotoda oyle gorukmuyor ama yasamak lazim.
burada ozunu salan otlarin icinde duse kalka guzel bir cadir yeri actim aslinda.
ve uc dort denemeden sonrada cukurdan ciktim. ama kan ter icindeyim. izi takip edip tekrar hayrata donup cadiri kurup yaralarimi temizledikten sonra uyumusum.
---------- Mesajlar birleştirildi - 15:03 ---------- bir önceki mesaj zamanı 14:55 ----------
23 Haziran
hava kapali "efsanevi" yolu bu havada gecmek katliam olur. koyu gectikten sonra buldugum harika hayrata yerlesip cadiri yikadim. ortam o kadar guzel ki ilk defa ates yakip yemek yapasim geliyor.
kuruduktan sonra cadiri kurup tam yerlesirken bir niva geldi. sofra kurulup kebaplar pisirildi. uyumak yok misafirim. eski arkadaslarin farkli ulkelerden gelerek yaptiklari bir toplantidayim. bir tanesi pek "afacan" sancara benziyor. surekli aksam ayilara tikkat falan diyor gulerek sonunda icleri rahat etmemis olcak ki beni de daha guvenli bir kamp yerine kadar goturduler
---------- Mesajlar birleştirildi - 15:18 ---------- bir önceki mesaj zamanı 15:03 ----------
Haziran
iste beklenen gun hava piril piril ve neseli.zemin futbola musait
yol kivrilarak yesil tepelerin arasindan yukseliyor. koylerin uzaktan goruntusu, conan zamanlarinda gibi hissettiriyor. tarihin daha yazilmaya baslanmadigi caglar.
yikildi yikilacak gibi gorunen uc bes evden olusan sessiz ev topluluklari var biribirine uzak acaba nasil insanlar yasar diye meraklaniyorum. sonunda bastonuyla yuruyen bir amcayla karsilastim, o arada bir de araba durdu amca benim icin sigara istedi. yesil-cakir gozlu insanlar. sohbetleri guzel. yol iyice yukselince, artik "olimpos'u" goyorum uzaklardan baco neredeyim ben?
baco buna bakarken conan'in soundtrack'indan birseyler dinle baco iranda youtube yassah tam olarak bulamam sarkiyi.
yoldan baska bir menzere:
"yorgunum cok yorgun"
abi yanlış anlama ama ya sen çok ballısın yada oraların insanları insanüstü yardımsever hep bi yerlerde misafirsin valla işi gücü bırakıp oralara misafirliğe gidesim geldi yeminlen!
Birde beni esas heyecanlandıran kısma gelmedin şu iran ile ilgili kısma gelseydin bir!neyse gelince inşallah çok daha detaylı bilgiler alıcam o konuda senden bilgin olsn!!
ANGARAJ
eheh yok genelde oyleler. yeni zellandali bisikletcilere de sandvic yapip getirmisler, yemek teklifini reddettiklerinde. insanlar iyi ama trafik polisleri beter, zaten halk da ayni seyi soyluyor. bi baska yerde yine ayi muhabbeti oldu, polis mi daha tehlikeli ayi mi dedim polis dediler
az kaldi iran'a
"yorgunum cok yorgun"
Çok yalnız hissetmiyor musun?
Wanna see my Bannnnnnnkai?!?!!!
Tabi... Bence böyle bir yola çıkmanın bir sebebi de "kendini dinlemek"tir de... Bir süre sonra insan,doğası gereği sıkılmaz mı?
Wanna see my Bannnnnnnkai?!?!!!
çok güzel..
sadece gezmiyor, bizi de gezdiriyorsunuz..
gezinizi bizimle paylaşıyorsunuz ve biz de sefasını sürüyoruz; bir roman gibi...
saf bir kalple, her şeyin mükemmel olarak gözüktüğü ve insanın ancak düşünmek, hayal kurmak için yaşamak istediği ruh halini yakalamak.. geceyi özgürce karşılamak; çadırın önündeki ateşten gelen yanık odun kokusu.. dalların çıtırdayışı, kıvılcımların oynaşması.. hafif, ılık hava esintisi ve teni okşayışı..
yaşamın tüm akışını, ne acı, ne sevinç duyan, sadece düşünce ve düş düzeyinde yaşayan bir adamın o ruhsal sığınağına yeniden yönelmek..
fazla sürmeyecek olsa da hatırlamak, içimizde; sonradan ihtiyacımız olduğunda bulabileceğimiz bir yere saklamak için bu güzel duygulanımları yollar boyunca toplamak gerekiyor sanırım.
nihayetinde zaman çok aç gözlü bir şey, bazen bütün ayrıntıları yutuyor. fotoğraflar ise yaşınılan güzel anılara çok güzel referanslar.
ilgiyle takip ediyorum.
paylaşım için teşekkürler..
temel taşları şu ulu sıra dağlar olan tapınaklarda en sofu müminlerin, en bilgin mollaların bilmediği ve onların hakikat, erdem ve onur üzerine verdikleri tüm vaazları aşan dualar öğrenelim.
tanrım çok güzel bir gezi inşallah ileride banada nasip olur bir gün. allah kazasız belasız gezmenizi nasip etsin. ancak bildiğim kadarı ile iranda fotoğraf çekmek yasak ve özel izinle ancak fotoğraf ve video çekilebiliyor bilginiz olsun. sonra polisle başınız ağrımasın. tekeriniz düz bassın kazasız belasız gezmeniz ve memlekete dönmeniz dileği ile..
kymco agility 50 5700km >> honda cbx 250 2100km >> honda cb 125 ..?
Demirden korksak motora binmezdik..
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)