ben size anlatayım fransız ve almanları...
Bizim otellerin birinde bir Fransız yaşlı teyzeyle konaklama hususnda nette anlaışlmasına rağmen...tatilinin son günü ödeme zamanıödeyeceği rakamın Türk Lirası olduğunu sandığını söylemesiyle bizi artık şaşırtamayacaklarını anlamış olduk...
Bir Alman aileye ise AHL dış hatlara geldiğimde porter(bavul taşıyıcı araba) için 5 euro verdim...orada para bozdurma birimi var...o an tabi müşterinin bana 10 euro bahşiş vereceğini sandım...sanmasamda müşteri istemişse vereceksin şoför olarak...bu arada bavulları koyduk portıra...bahşiş alamadığım gibi 5 euronun para üstü 3 euroda gelmedi...
işte bu kadar cingen oluyorlar...
Fransızlar zaten dünyanın onlara hizmet ettiğini zanneder...
ve hep ALMAYA programlanmaları çok değil 1789 lere dayanır...
Doğu Almanya ise bence Batı Almanyayı geriye doğru götürdü...veya büyümesini yavaşlattı diyebilirim... Avrupanın şu an en güçlü devletinin İngiltere olduğunu düşünmekteyim...ne dersiniz...
Gerçekler acıdır/Metehandro acıtır//Pinokyo/BMX/Star103/Cobra105/Dt125/İnnova125/Lıberty200/Ybr125/CBF150/PCX/Activa/Inazuma/NC700S/750S/750 X/750SDCT
(1992/2020) Köftestar&Pandastar&Banstar
Metecigim cizilmissin yine? Ne halt isledin bilmiyorum.
Cevap hakkin simdilik yok ama sana yinede yazayim..
Almanyayi bu birlesme bayagi geri götürdü yada yavaslatti bu gercek.
Ama yinede hala süper bir güc buda gercek.. Herneyse..
Benimde isim dolayi cok cesit insanla tanistigim oluyor..
Sen yanlis almana ve fransiza denk gelmissin derim..
Ama ingilizlerin cok cömert oldugu bir gercek..
En pintileri kim avrupada biliyormusun? italyanlar...
Adamlar 10 cent bahsis vericem diye ödleri kopuyor yemin olsun..
Zencilerden(afrikadan gelenler) hic bahsetmiyecegim..
onlar tamamen sorun...
Hayatin icin bir saniyeni harca.
Hayatini bir saniye icin harcama.
Bu unlu klise tabii bir meydanla cevrili, "Alt Markt"-"Eski carsi" deniyor. restoranlar ve kafelerle cevrili binlerce insanla kaynayan civil civil bir mekan Alt Markt.
Eskilerden bir gorunum...
Bu binalarin hepsi yanmis yikilmis savasta. Giden canlarin yeri doldurulamiyor ama binalarin hepsi teker teker geri geliyor gordugumuz kadariyla. Harcanan caba, emek ve para inanilacak gibi degil...
Yollarin sokaklarin bosaldigi saatler... Meydana uzanan yollardan biri. Sol yanda gordugunuz duvar butun gelmis gecmis krallar, kraliceler, imparatorlarla suslenmis seramik levhalarla bezenmis. Inanilmaz bir manzara... Arka planda kraliyet sarayi.
Meydan, gece...
Bu da meydana ulasan en guzel sokaklardan biri. Bizim Cicek Pasaji ne benzetebiliriz biraz. Yanyana iki tarafli restoranlarla cevrili, biraz sikisik duzen, orta seviye mekanlar. Bazilari eni konu salaş...Super... Bira su gibi akiyor, yemekler nefis, servis muhtesem...
Bir kac forumda bir geziyi paylasmanin faydalarindan biri de katilimcilarin aklina geliveren detaylarla konuya katkida bulunmasi ve bu bilginin serbestce yayilmasi, daha cok kisiye ulasmasi oluyor.
Alttaki fotograflari Almanya merkezli "Gurbetmotorculari.com ve freebikers.com" dan arkadasim Aytunc "Dresden e gitmisken kacirilmamasi gereken yerlerden biri" diye gondermis. Maalesef bu bolgeden haberim yoktu ve gidip gormek kismet olmadi. Imkan olursa birdahaki sefere gormek isterim dogrusu. Boyle cografik yapilar cok ilgimi cekiyor. Bu bolgeye seyahat planlayanlari rotaya alacaklari yeni bir nokta olmali burasi... "Elbsandstein Milli Parki"
---------Alinti-----
Dresden in civarinda da kucuk kacamak bir tur yapma imkani bulduk. Amacimiz daha onceden duydugumuz Moriztburg sehrine gidip unlu satoyu gormekti ama oraya gidemeden "Meissen" sehrinde takildik biraz...
Takilinmayacak gibi degildi Meissen.
Bir kafede oturduk, nefis kurabiyeler ve mis gibi kahve... Kaldirimda bir masada.
Bu zamanin durdugu ortamda bizde oyle kalakaldik sanki.
daha sonra Moritzburga yollandik ormanlar arasindan ve muhtesem Moritzburg Schloss karsimiza iste boyle cikti...
Guzel yerler gercekten... Gidilesi gorulesi yerler, yasanasi yerler...
Donald usta tablo gibi melmeket imiş Alamagne...eline sağlık...
İngilizler gerçekten çok cömert...bu sabah 5 euroyu fişekledi sörün bi denesi... god bless britanya pipıl...
İtalyan..İspanyol..Yunan ve Türkler...nedendir bilinmez cömert değiller...hiç olmadılar...
İngiltere ABD nin Avrupadaki şubesi oldu beli bükülmez artık...birde aksanlarına hastayım...öuu...öüüü...
Gerçekler acıdır/Metehandro acıtır//Pinokyo/BMX/Star103/Cobra105/Dt125/İnnova125/Lıberty200/Ybr125/CBF150/PCX/Activa/Inazuma/NC700S/750S/750 X/750SDCT
(1992/2020) Köftestar&Pandastar&Banstar
Donald hocam bu sayfayi unuttun sandim..
Seninle almanyayi ben bile yeniden kesfediyorum yemin olsun... devam et ok..
---------------
Metehan gecen gün bir isvecriliyle isim oldu..
adamin 58 euro vermesi gerek..
70 euro yu verdi tamam dedi..
Vay babam vay.. 12 euro bahsis.
ingilizler harika ama tek nefret ettigim ney biliyormusun.
her ikinci kelimeleri fuck.....
polonyalarin her ikinci kelimesi kurva ve ingilizlerin fuck.
Kurva=500 babanin tek cocugu.. Cerrahiden ögrendim bunu
Oro... cocugu demek yani...
Hayatin icin bir saniyeni harca.
Hayatini bir saniye icin harcama.
Valla benim gözlemlerime göre alamanlar gayet bonkör. 99 senesinde Alanyada bir tatil köyünde fotoğrafçılık yaparken hatırı sayılır şekilde bahşiş alıyordum. O zaman doçe mark kullanılıyordu. 1 mark 250.000 türk lirasıydı o zamanlarda. 6 küsür marka otelin butiğinden 1 paket kısa marlboro alıyodum. Yani o zamanlarda paranın değeri ne kadardı anlaşılsın açısından yazdım bu kadar. Neyse efenim mark 99 senesinde 250.000 lira iken biz bir fotoğrafı 6 marka (1.500.000tl) satardık, bize bir fotoğrafın maliyeti 150.000 lira idi. Yuh ulen delimi bunlar bir fotoya 6 mark yani 1.500.000 lira mı verilir diyordum. Hatta sıklıkla özel çekim (gün batımı vs.) yaptırıp 36 lık filmi duruma göre 150 marka komple alırlardı. Ben bunlara vay be derken bunlar bahşiş vermeyi ihmal etmezlerdi.
[CENTER][B]Çarp tamponuma kır farımı, Bedenime zarar verebilirsin ama RUHUMA ASLA...[/B][/CENTER]
[CENTER]:bounce:[/CENTER]
Dresdenden bahsedip, cevresinde icinde disinda dolasip da "Zwinger" den behsetmeden gecmek mumkun degil. Bende ahiret korkusu var, obur tarafta muhakkak sorarlar buun hesabini. Yine kisaca soyle bir bakalim bu yazlik saraya.
Altta 1600 lerden bir goruntusu var bu muhtesem saraylar kompleksinin...
Saray "Augustus der Starke" "Guclu Agustus" tarafindan 1720 lerde yaptirilmis... Kendisin heykeli de sehri susleyen onemli objelerden biri...
Augustus a "Guclu" denmesinin sebebi o devre gore oldukca iri yari (1.75m boyundaymis) olmasindan ve bir at nalini eliyle ikiye kopartacak kadar kuvvetli olmasindanmis... Ancak bu babayigidin meraki av, gures, okculuk filan degil guzel sanatlar... Heykel, resim ve mimari.
Bu yazlik sarayda iste boyle dunyanin muhtelif yerlerinden gelen porselenler, kristaller, tablolar, kumaslar, biblolar, heykeller sergilenir, bahcesinde atletizm oyunlari ve turlu konserler sergilenir, izlenilirmis...
Gel zaman git zaman 2.Dunya Savasi gelmis gecmis ustunden. "muttefikler bu "Stratejik Askeri Ussu" guzelce dovmusler, yakip kavurmuslar...
Tabii Almanyalar birlesene degin bu moloz yigini oylece kalmis...
Bati Almanya bos durmamis, abartmiyorum milyarlarca Euro sarfedip Zwingeri eski ihtisamina kavusturmus... Bu goz kamastirici mimari eser yine porselen, kristal, resim, fotograf sergileri ve konserlerle civil civil kayniyor.
Ama kavrulmus heykeller hala temizlenemeyecek kadar kara... Insanlik ayibini yuzumuze vuruyor. Savasin cilginligini, kana susmisligi seriyor gozler onune. Zaferlerin bazen ne kadar goreli, ne kadar bos oldugunu goruyoruz. Icimiz cız ediyor.
Tahmin edebileceginiz gibi acik renk gordugunuz heykeller, cephe taslari vb. orijinallerine sadik kalinarak yeniden yapilmis olanlar...
Sizlere birkac detay, birkac goruntu dersden Zwinger sarayindan...
Altta saryin bugunku halinin teyyareden gorunusu. Sarayin kuzeyinde unlu Dresden Opera binasi, Kuzey Dogusunda da muhtesem Dresden sarayi, katedral ve guzel sanatlar akademisinin bir kismi vs. gorunuyor.
Ustteki Wikipediadan alinti fotograflara kendimden de birkac fotograf eklemek istiyorum...
Guney kapisi,
Kapidan bir detay
Havuzlar
Arka planda Yenice sigara fabrikasini goruyormusunuz? (Wikipedia)
Dresden burada bitmiyor ama sizlere aktaracaklarim burada bitiyor, biliyorum sıkıldınız arık... Bir gun mutlaka gidin bu sehre, soyle bir dort bes gun ayirin. Kendinize gelirsiniz...
valla sıkılmadık ilgıyle şahsım takıpte elinize emeğinize sağlık demekten başka bır sey bulamıyorum teşekkür ederım paylaşımlarınıza inşallah bır gun gercekten gezıp görmek nasıp olur almanya daha öncesındende dediğim gıbı merak ettiğim ülkeler arasında
büyüksün sayın DD . ilgiyle takip ediyorum ...
::pala::
gezinizi zaman buldukça takip ediyorum güzel anlatımınız ayrı bir keyif katıyor ayrıca diğer üyelerin katılımlarıda gayet güzel oluyor diye düşünüyorum sizede onlarada teşekkürler
HAYATLA DALAŞMA :)
Reşat Abi çok teşekkürler
umarım bizde birgün böyle geziler düzenleriz.Bu arada şunu es geçmemek lazım çektiğiniz fotograflar muhteşem.sergi açılır bunlarla renk ışık açı hoşuma gitti sadece motorsiklet dışında fotagraf çekme konusunda başarılı olduğunuz aşikar.
saygılar sevgiler Tuncay...
Hocam paylaşım için teşekkürler.
Fotoğraflar ve anlatım çok güzel hakkaten.
Almanya'ya farklı bir bakış açısı oldu bizim için bu konu.
Atın iyisi alayda,kabın iyisi kalayda belli olur.
Dresdenden ayrilmadan once bir animi anlatmadan gecmeyeyim...
Bir binanin avlusuna girdik bir kahve alacagiz kucuk bir dukkandan, aaa burnuma ayva kokusu geldi. Ayva benim Amerikada tek ozledigim sey. Cunku yetismiyor burada, kimsede bilmiyor dogru durust. Hayirdir dedim bir baktim ana, bir ayva bahcesi ile karsi karsiyayim...
Allah, gittim agaclari kokladim, oksadim... Ne acaip. TR deki hayatimda ayva yemek aklima bile gelmezdi, eh iste sonbaharda tabii ki ayva alir yerdik, tatlisini, recelini yapardik filan malum ama olmayinca iste insan boyle bir tuhaf oluyor...
Neyse, iki gunluk Dresden ziyaretimiz iki saatmiscesine geride kaldi... Yine koyulduk "autobahn"a, yonumuz Guney, istikamet Cek Cumhuriyeti... Baskent Prag. Almanyayi geride biraktigimizi GPS deki kesikli cizgiden anladiktan sonra otoyol biraz daha devam ediyor ve yerini TR dekilere ogu iki serit gidis gelis, kivrimli dag yollarina birakiyor. Yollar temiz, trafik magandalardan arinmis, hiz seviyesi Almanyadan sonra gayet normal, sade ve heyecansiz. Ortam yesillik, ormanlik,minik koyler, kasabalar... Sahane. Stressiz, sakin bir yolculuk...
Pragdan kisaca size nasil bahsetsem diye Wikipedia ya baktim... Biraz bastan savma olarak soyle yazmislar...
"Prag (Çekçe Praha) Çek Cumhuriyeti'nin başkenti ve en büyük şehridir. Çek Cumhuriyeti ve Slovakya birleşikken de başkentti. Orta Bohemya'da Vltava Nehri'nin üzerinde yer alır ve 1.2 milyon nüfusu vardır. İş dünyası istatistiklerine göre bu sayıya ek olarak 300.000 kişi de resmi kaydı olmaksızın Prag'ta yaşamaktadır. Prag, geniş bir kitle tarafından dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak gösterilir. Prag "Altın Şehir", "Doksanların Sol Bankası", "Masal Şehri", "Şehirlerin Anası" ve "Avrupa'nın Kalbi" gibi isimlerle de anılır. 1992'den beri Prag'ın tarihi merkezi, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)'nun listesinde yer almaktadır.
Prag'ın bir özelliği de 2. Dünya savaşında pek zarar görmemiş olmasıdır. Bu sayede birçok tarihi ev ve mekanı barındırır. Bu yerler arasında St. Vitus Katedrali de yer alır. Turizm alanında son yıllarda çok fazla rağbet görmektedir."
Pek tatmin olmadim tabii ve size biraz daha iyi anlatmam lazim bu enteresan sehri... "Bohemya" diye bilinen avrupanin bu kosesinin merkezi olan sehir 1100yildir kulturel, politik, idari, askeri ve sanat merkezi olmus. Kutsal Roma Imparatorlugunun bassehri olarak dunyaca taninmis. Gerek Gotik, gerekse Ronesans cagina besik gorevi gormus. Bu gunlarde yilda 4.5 milyon turistin ziyaret ettigi sehir yaklasik 2 milyon kisiyi barindiriyor. Yani kisaca sanat ve tarihe merakli olan birinin bu sehri gormeden obur tarafa gitmesi yasak. Gerci cagimizda sahata ve tarihe olan merak ne tarihi ne sanati Pragla kiyaslanamayacak New York sehrine yapilan yillik 50 milyon yerli-yabanci turist sayisiyla bu 4,5 milyonu karsilastirildiginda gayet iyi anlasiliyor ya..neyse...
Wikipedia
Sehri milattan once fi tarihinde Keltler, hani su taa Orta Anadoluya yerlesip bizim Bergama Imparatorlugunun basina dert olan Keltler, kurmus. Meraklisina MO 200 diyelim... ben o zamanlar daha bebektim, pek hatirlamiyorum olaylari. (Bunu kime yazdigimi kendisi bilir) Daha sonra Germenler hakim olmus buraya, daha sonra Slavlar... Daha sonra Bohemya kralliklari ustune kralliklar kurulmus burada. 1200 lerde Ibrahim Ibn'i Yakup diye bir yahudi sehri ticaret yollarinin kesistigi yer haline getirmis. Bunun uzerine Yahudiler de gelip yerlesmeye baslamis buraya. Ardindan Germenler (Germanic kralliklar-Kismen bugunku Almanyayi olusturan eyletler), Italyanlar (Romalilar) da bu sehri ticaret merkezi haline getirmis. Sehir buyumus zenginlesmis.
Gotik cagda dunyanin en buyuk katedrali yapilmis burada, en buyuk kutuphanesi, batidunyasinin ilk universitesi.. Ne diyeyim, sanat, ticaret ve kulturun merkezi olmus Prag. O yuzden pek cok ismi var sehrin. "Altin sehir", "Masallar ulkesi", "Masal sehir", "Ilhamlar Sehri" vs. vs. her baktiginiz kaynakta baska bir isimle karsilasabilirsiniz.
Yakin tarihe dogru yaklasacak olursak 19YY da pragin Habsburg hanedani eline gectigini goruyoruz. Bu Habsburg hanedani ta Osmanli Imparatorlugundan (Romanya , Yugoslavya dahil , ta Almanyaya kadar butun orta-Avrupayi elinde tutan Avusturya-Macar imparatorlugu. 20 YY baslarinda cekler bu imparatorluga baskaldirip Slovaklarla beraber bagimsizliklarini ilan ediyorlar. 1.DS dan sonra da bagimsiz cekoslovakya kuruluyor. Ardinda 2.DS savasiyla beraber Almanlarin isgaline ugruyor, ardindan Ruslarin...
Ulke Moskovanin kontrolune geciyor, bildiginiz "demir perde" gerisi bir ulkeye donusup komunist yonetime boyun egiyor onyillarca... Devrimci lider Alexander Dubcek i hatirlayanlar vardir. Onun yumusattigi atmosfer ve devrimlerle, ve globallesen saydamlasan dunya ile birlikte cekoslavakya once demokrasiye ve sonra kendi arzusuyla Cek ve Slovak cumhuriyeti olarak ikiye ayrilip mutlu sona ulasiyor. Prag bugun Cek Cumhuriyetinin bassehri...
Hulasa, Prag guzel ve tarihi bir sehir. Her kosesinden bir heykel, mimari eser, muzik, resim, heykel fiskiriyor. Oyle bir iki gune sigacak gibi bir sehir degil. Bizim sadece kabaca bir fikrimiz oldu ve "Tekrar gelinip adam gibi gezilmesi gereken yarler listesi"nde ilk ona girdi. Acikcasi biz iki gun zarfinda sehirde yuruduk durduk...birkacbin fotograf cektik, galonla Cek birasi -ozellikle Pilsner Urquell- goturdum, saray gibi restoranlarda McDonalds fiyatina enfes yemekler yedik, Hatta "I Served the King of England" filmin gectigi (o filmi gormediyseniz gorun. Gorduyseniz hatirim iicin bir daha gorun) restoranda da yemek yedik. Saraylara katedrallere girdik ciktik, tabanlarimiz sisti, mecalimiz kalmadi ve Praga ayirdigimiz sure doldu.
Kabul ediyorum ki verimli bir Prag gezisi yapamadik. Sehir umdugumuzdan cok daha detayli, cok daha komplike cikti basedemedik. Sizin yolunuz duserse ya bizim gibi aptal aptal gezeceksiniz, ya da daha fazla zaman ayirip, onceden biraz calisip, planli programli daha doyurucu bir ziyaret yapacaksiniz...
Sizi Prag fotograflarimizla basbasa birakacagim... yakindaa....
Her cagdan mimari eserin birarad bulunabilecegi mekanlarla karsilasmak mumkun Pragda...
Yukardaki fotograftan bir detay insani bir anda Berline goturup getiriyor...
Modern mimari deyince de Pragdaysaniz fazla uzaga girmenize hic gerek yok...Vlado Mulinc ve Drank Gehry nin ortak eseri unlu "Danseden ev" Pragin gobeginde... Yapi 1996 da tamamlandi. 2.DS bombardimaninda harap olan eski bir yapinin yerine insa edilen bir konut binasi. Mimari literaturunde iyi bir yeri vardir...
Sehir ilginc koseler, ilginc sokaklarla dolu. Kaybolmasi bir zevk...
Kayboldugunuzda karsiniza cikabilecek seyler de...
Sevgiilinizle beraber bir asma kilit alip kilidi bu "sihirli" deredeki sihirli degirmenin demirlerine asiyorsunuz...
Yemin ediyorsunuz bir daha hic ayrilmayacagiz diye...
Anahtarlari atiyorsunuz dereye...
Atis o atis...
Ya da alip boynunuza asiyorsunuz birer tane, herkes biliyor artik durumu... Bir nevi nisanlandiniz artik.
Romantizm heryerde...
Irili ufakli meydanlar sehrin heryanina serpistirilmis... Ne kotudur bizde "meydan" bilinci olmayisi. Hep yazarim bunu.
Prag sokaklarinda gercekten enteresan pek cok seyle karsilabiliyorsunuz... Bunkardan biri de degisik ulasim araclari, ozellikle biz turistlere yonelik olanlar...
Bu arabalar size bu otantik sokaklarda romantik bir gezi sagliyor isterseniz. Venedikte gondol neyse burada da bu faytonlar oyle...
Dresden in "VW fayton" lariyla karistirmayin ama...
Eger fayton bizim Buyuk Adada da var diyorsaniz, secenekler muhtelif...
Marka tanidik degil mi?
Sizi mimariye bogmak istemiyorum ama elimde degil...17, 18 ve 19.YY binalari muthis. Burada o caglara gore bir mimari ronesans yasanmis sanki.
Art nouveau, rokoko, barok, ne arasaniz hepsi birada, yanyana.... Oyle cesur motifler varki bugun bile uygulamasi tuhaf karsilanabilir. Hele TR de hic dusunemiyorum artik boyle seyler.
Ana caddelerden biri
Dini yapilar bir ayri muhtesem...
Bu ihtisamdan basiniz donerken siradan caddelerde de kendi halinde carsilarda kendinizi bulabiliyorsunuz...
Hele bu "Restaurant Mustek" in salincakli masa/koltuklarinda de biri iki bardak Pilsner Urquell yuvarladiktan sonra
iyice "buluyorsunuz" kendinizi...
Daha pek cok fotograf ve ani var ama bence bu kadar "teasing" yeter sizi Prag a yollamak icin. Birazda siz gezin ben izleyeyim sizden, degil mi ama...
Elveda Prag,
ver elini Almanya...
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)