Ruhumu özgür bıraktım , bedenimi motosikletime sürükledi, bedenim itaat etti ve ben kendimi yollarda buldum.
Evet arkadaşlar hayırlısıyla bir yıllık iznimi daha, en güzel bir şekilde bitirmiş bulunmaktayım.
Akçay keşif gezisi yılın jubilesidir sanıyordum, yanılmışım.
Oğlum ve işimle birlikte Ören'de geçirmiş olduğum 4 gün sonrasında, gene yerimde duramaz oldum. Eh ne de olsa tatil anlayışım farklı. Hafta sonumuzu evimizde geçirdikten sonra, Salı sabahı yola çıkma kararı aldım ve eşimi de yanımda gelmesi için ikna ettim. Gerçi kendisi böyle gezileri sever fakat 3gün oğlumuzu babaannesine bırakmakta biraz kararsız kalmıştı. Küçük adam ilk defa bizden bu kadar ayrı kalacaktı.
İşte rotam. Toplam 2095km evimden evime (gezi sonrasında tripmetrenin gösterdiği değer)
- 1.Gün katedilen mesafe
- 2.Gün katedilen mesafe
- 3.Gün katedilen mesafe
Tarih 04.08.2009, saatimiz 04:40 ve slayt tadındaki yolculuğumuza başlıyoruz.
Susurlukta mola veriyoruz ve artçı ile sürücünün kaskları arasındaki sayısız farkı bulmaya çalışıyoruz.
Manisaya girerken nizami şekilde dizilmiş kavun manzarası dikkatimi çekiyor.
Ve bana askerliğimi burada yapmış olduğumu anımsatıyor. Ah ömrümün 3 ayı burada geçmişti 1999 yılının sonlarında.
Başlıyorum anılarımı tazelemeye.
Bir kuşbakışından sonra yoluma devam ediyorum
Manisadan çıkıyorum
İzmir'e yol alıyorum
Giriyorum İzmir'e , gezmeye başlıyorum, kendimi kaptırıyorum ve kordon boyunda buluyorum.
Yükseklere tırmanıp bir kuşbakışı da İzmir'e atayım
derken kendimi Kadife Kalede buluyorum.
İnişte , sürekli duyduğum ve merak ettiğim , en büyük Atatürk Büstü İle karşılaşıyorum.
Son bir bakış atıyorum ve ayrılıyorum İzmirden
Tekrar koyuluyorum o yemyeşil harkulade yollara
Tetikte korunduğunu görünce de seviniyorum ve nazar duaları ile devam ediyorum yoluma
Güzel koylara ulaşınca çocuklar gibi seviniyorum. "İşte" diyorum "tatil başladı".
Kıyıdan devam ediyorum.
Selçuk hava limanı yanından
Efes'e sapıyorum.
Oldukça kalabalık
Etraflıca bakıyorum.
Çevresinden gezerek
Bir bakış atıyorum Selçuk ve Kalesine
Yedi uyuyanlara ulaşıyorum az bir mesafeyle
Merak edip öğreniyorum ilginç olan hikayesini.
Oldukça eski zaman ve oldukça etkileyici.
Son bir kare daha ve yolculuğa devam
Meryem Ana evine giderken Efes'in arkasından dolanıyor yolumuz.
Yol üzerinde heykeli inşa edilmiş.
Şahane yollar sonrasında
Meryem Ana evine varıyoruz
Oradan çıkıp tekrar Selçuk'a yol alıyoruz
Her geçişimde dikkatimi çeken bir şehirdir
Bir çok tarihi bir arada barındırdığındandır sanırım bu şehri beğenim
Aklımız geride kalsa da Kuşadası'na doğru yol alıyoruz
Ufukta görünüyor.
Güvercin adasına yöneliyoruz hatıralarımızı tazelemek için
Bir bakış atıp kaleden devam ediyoruz yolumuza.
Söke ovasının uçsuz bucaksız yolunda ilerledikçe ilerliyoruz.
Burdan sonra Davutlar Milli parkına ve en nihayetinde Didim'e varıyoruz. Altınkum'da bir pansiyona yerleşir yerleşmez atıyoruz kendimizi denize, oradan sokaklarda turluyor ve yemek yiyiyoruz. Fakat ne yazık ki fotograf çekmeyi unutmuşuz.
Ertesi sabah 05.08.2009 saat 06:00 'da düşüyoruz tekrar yollara. Akbükün keyifli sabah manzarasını izleyerek devam ediyoruz.
Tepeden son bir bakış atıp Akbük'e veda ediyoruz.
Güzellikleri seyrede seyrede yol alıyoruz
Yalıkavağı da gördükten sonra tepeden izliyoruz
Gümbet'in denizinde serinledikten sonra bakıyoruz Bodrum Kalesine
Bodrum'un şahane yollarından devam ediyoruz gezimize.
Gökova körfezinin güzellikleri çıkıyor aniden karşımıza. Dilerseniz bu güzellikleri fotograflar anlatsın.
Kızıl dağların ve yeşil bahçelerin güzel manzarası eşliğinde yolculuğumuza devam ediyoruz.
Fethiye yollarında o güzel koylar eşlik ediyor bizlere
Dağlar da yalnız bırakmıyor bizleri
Bir deniz bir dağ derken
Kalkana ulaşıyoruz
Kaş'a doğru ilerlerken
Kaputaş plajı, gözümüzü kamaştırırcasına çıkıyor tüm ihtişamıyla karşımıza.
Her tarafı ayrı bir güzel
Bol bol denize girip tadını çıkartmaya çalışsak da yeterli olmayacağını fark ediyoruz ve yeni güzelliklere teker döndürmeye devam ediyoruz.
Kaş'a doğru ilerlerken
Kaputaş güzelliğinde , şirin ve daha küçük plajlar çıkıyor yolumuza
Her koyda ayrı bir güzellik
Artık suyun berraklığına şaşırmıyoruz, alıştık her yerde bu güzelliği yaşamaya
Bu plajdan da ayrılıyoruz güneş güne veda şiirlerini fısıldarken
En nihayetinde Kaş'a ulaşıyoruz.
Kaş'ı da gezdikten sonra , bu güzel manzara eşliğinde yolculuğumuza devam etme kararı alıyoruz.
Demre'ye ulaşıyoruz fakat gene de bu yol bizi doyurmadı deyip "devam devam" diyoruz.
Güzelim koylar eşliğinde
Gece konaklayacak olduğumuz Finike'ye ulaşıyoruz. Fakat her zaman olduğu gibi, hem günün yorgunluğundan hem de gecenin keyfinden gene fotograf çekmeyi akıl edemiyoruz
3. Günün sabahında Finike'den saat 05:00 da koyuluyoruz yollara ve Kumlucaya ulaşıyoruz.
Bir çok yeri üstünkörü görüp devam ediyoruz.
Bir cennet parçası olan Kemerdeyiz.
Sıçan adası ve Antalya görünüyor uzaktan.
Antalya bizi sabahı ile karşılıyor.
Merak etmiş olduğum bir başka yer olan Düden Şelalesini de görüyorum.
Manavgat'a yol alırken Belek'e şöyle bir sapıyoruz.
Manavgat Şelalesi karşılıyor bizleri tüm ihtişamı ile
Bir çok fotograftan değişik bulduklarımdan birkaçı
Yolculuğumuzun sonu sayılan Side'ye ulaşıyoruz.
Bu son fotograftan sonra, gezinin vermiş olduğu keyifle , Isparta - Afyon - Kütahya rotasını takip ederek, sağ sağlim bir aksilik yağamadan (yediğimiz yağmuru ve geçtiğimiz kilometrelerce bol rüzgarı saymazsak eğer) 23:00 suları evimize ulaşıyoruz.
Ruhumu özgür bıraktım, özgürlüğe alıştı. Bir gün evimde dinlendikten sonra , mahalleden arkadaşımla Karacabey Boğazı'na balığa gitik. Bir gece kampladıktan sonra ertesi gün 17 balıkla evimize döndük. Bu da bir başka hikaye tabi.
Ruhumu şu an işte zor dizginliyorum , sanırım mantığımın işi çok zor.