Antalya olmadı, Kapuzbaşı Şelalesi verelim
Reklamlar
-
09 Ağustos 2008, 00:48
#1
14 Temmuz’da Mersin MT den arkadaşım Yürekçe, namı diğer Sencer ile iki motorcu, Antalya, hatta yapabilirsek Fethiye’ye kadar bir gezi planlamıştık. Günler öncesinden hazırlıklara başladım. Gezi heyecanıyla yanıp tutuşurken, Yürekçe’nin kaza yaptığını, çok şükür kendisine bir şey olmadığını öğrendim. Bu durumda tek başıma yola çıkmanın pek keyif verici bir şey olmadığını düşündüm ve yola çıkmadım.
Derken, küçük çaplı bir geziyle yetinmeye karar verdim. 2 Ağustos’ta hazırlıklarımı yapıp yola çıktım. Öncelikle Osmaniye-Zorkun yaylasında bulunan annemi ve ablalarımı görecek, ardından da aklıma neresi estiyse gidecektim. Ve yola çıktım: Zorkun yaylasına çıkışta, yol yapım ve genişletme çalışmaları dolayısıyla en incesinden pudra gibi olmuş güzelim memleket tozunu yuttum, vardığımda üzerim bembeyazdı. Sanki değirmende çalışan birisi gibi.
Zorkun’da iki gün kaldıktan sonra sabahleyin eşyalarımı topladım, ben gidiyorum dedim. Nereye? Şöyle bir dolaşacağım dedim. Aman oğlum dikkat et şeklindeki uyarılarını da aklımın bir köşesine kaydettikten sonra yola koyuldum. Zorkun yaylasından iniş daha da kötüydü, zira bu sefer önce zifti dökmüşler, ardından kumu sermişlerdi. Yeni serilmiş, ancak henüz sertleştirilmemiş mıcırların üzerinden inmek çok tehlikeliydi. Küçük küçük taşlar tekerlerin altında bilye gibi, bir oraya, bir buraya kaydırıp duruyordu motoru. Çok dikkatli indim.
Önce Kadirli’ye gittim. Benimle aynı yerde çalışan öğretmen arkadaşım Uğur beyin yanına vardım. Beni görünce şaşırdı, çok memnun oldu. Derken, motorum (Karaböcük)’ün üzerinde Zorkun yaylasından beri itinayla koruduğum o güzelim pudra kıvamındaki tozu yıkadı.
Kadirli Motosiklet Kulübünden ve motosiklet.net’den arkadaşım olan Reşit’in (Ressam01 nick’li ) yanına gittim. Hafta sonu yapılan yedek subaylık imtihanına giden Reşit henüz dönmemişti. Selam bırakıp yola koyuldum.
O de nesi? Arkamdan bir ıslık sesi duydum, ama bana olduğuna ihtimal vermedim. Kadirli’nin ortasındaki kavşakta kırmızı ışıkta dururken bir karartı gördüm göz ucuyla. Birisi bana paralel yolda, benim istikametimde koşturuyordu. Bu Reşit idi
Karşıya geçip, hemen önünde durdum. Meramımı anlattım. Hemen beni çalıştığı motosiklet dükkânına götürdü, “abi gel hele bir konuşalım, ondan sonra yaparsın ne yapacaksan” dedi.
“Abi beni tahrik etme nolur, benim motorum arızalı, içim gidiyor” dedi. Aslında ben bir şey yapmıyordum Derken, bir yerlere telefon etti ve: “abi iş tamam, birlikte gidiyoruz” dedi.
Ve yarım saat sonra yola çıktık. Ama nereye? Kozan – Feke – Saimbeyli – Develi – Yahyalı – Kapuzbaşı Şelaleleri – Aladağ (Adana’nın ilçesi) – İmamoğlu ve eve dönüş. Yola çıktık. Çıkmadan önce de Kozan öğretmenevi’ne telefon edip yer olup olmadığını sordum, biraz sonra kesin kararımı vereceğimi söyledim. Reşit’le yola çıktık. 25 km gittik. Derken Reşit telefon için durdu, bu sırada Kadirlili bir motosikletsever Gökhan bey (inşaat mühendisi olduğunu öğrendim) eşiyle birlikte bir akşam turuna çıkmıştı. Dikkat etmedim ama, sanırım 600 RR ile. Onunla da tanıştık, ama resim yoktur (çekmeyi unuttuk)
Derken Reşit sordu: “nerede kalacağız?” Kozan öğretmenevinde dedim. Abi orada kalacağımıza bizim evde kalalım, akşam Kadirlili arkadaşlarla takılırız, sabahleyin de erkenden yola çıkarız dedi.
Peki dedim ve geri döndük 25 km yolu
Eve gitmeden önce KMSK’dan İso (İshak)’ın dükkanına gittik, henüz kapatmamıştı. Klasik merakı var kendisinin. Birisi 1954 model BMW, diğeri ise resimde gördüğünüz 1952 model BSA.
Saat gibi çalışıyor
Akşamleyin Kadirli’de Sülemiş Tepesi’nde Kadirlili bir iki motosiklet tutkunu arkadaşla birlikte oturduk, Hondacı Savaş çok sempatik, çok candan bir arkadaş, hayat dolu. Geziye katılmak için can atıyordu, ama belediyedeki görevinden dolayı gelemeyeceğini bildirdi. Abdurrahman ise çiçeği burnunda yeni nişanlı, o da gelemiyordu. Biz ikimiz gidecektik.
Sabahleyin yola çıkmadan önce birer çorba içmek için gittiğimiz lokantada Savaş yine bizi buldu. Sohbet derin.
Aaaat biiiin.
Kozan’dayız
Bir marketin önünde durup yol hakkında bilgi alıp sohbet ettik.
Kozan Kalesi
Kozan’ın Feke-Saimbeyli-Tufanbeyli-Kayseri çıkışı
Kozan Sulama Barajı üzerinde. (1981’de okul gezisiyle gelmiştim buraya)
Horzum yaylası. Zamana ve şartlara göre yaylaların yapısı değişiyor. Eskiden evden ahşaptan olurdu, şimdilerde ahşap ve beton.
Horzum yaylasında su içiyoruz. Atlarımız da susamışlar
Yola devaaam
Feke
Feke Çayı
Abi şu eriklerden koparsak bir şey derler mi acaba?
Çok vahşi bir tabiat
Saimbeyli
Saimbeyli’de durduğumuz petrolde bulunanların hepsi öğretmendi. Onlarla hemen oracıkta bir zümre toplantısı yapıverdim
Bu Sinan. “Trafik kurallarına uyalım, uymayanları uyaralım diyor. Çok sevimli bir genç.
Şu minik kızın güzelliğine bakın ! Ne şirin şey bu. Allah bağışlasın. Orada görev yapan, uzun yıllar motosiklete bindiğini söyleyen bir öğretmen arkadaşın.
Yola çıkıyoruz
Derken Saimbeyli’nin 12 km yukarısında 1900 metre yükseklikte, bir dağ lokantasında boşalan midelerimizi yeniden doldurduk
Yola çıktık. Develi’ye varacağız inşallah.
Acaba bu da mı Develi’ye gidiyor?
Yolda Reşit “abi fotoğraf çekmek için durunca çok zaman harcıyoruz, sen makineyı bana ver, ben hareket halinde çekerim” diyor ve makineyı alıyor. Yolda motoru otomatik pilota bağlamış, iki eliyle fotoğraf çekiyor, motor kendiliğinden gidiyor
Tabii bunu hareket halinde çekmediğini söylememe gerek yok
Gezbeli Geçidi
Abi keşke çadırları getirseydik. Şurada nehrin kenarına kurar,bu gece de burada kalırdık diyor Reşit.
Devaaaam
Develi’ye 20 km kala Şahmelik köyü ve oradaki kaya mezarları, kuş barınakları, köylülerle kaynaşmamız.
Aslında burada bir de yer altı şehri varmış, ama oraya gidemedik zaman darlığından. Köylüler oraya da gitseydiniz dediler.
Bu abi bekarmış, evlenmek istiyor. Madem internete koyacaksınız bu resimleri, o zaman benim resmimi de koyun diyor. 50 yaşlarında bir bayan aradığını söylüyor. Aslında bu gibi işlerde pek başarılı olmasak da, dediğini yapacağımızı söyledik.
Biraz zoom yapalım. Ümit dünyası
Köylülerle konuştuğumuz bu kayaların üzerinde oyulmuş mezarlar varmış, ancak zamanla bu mezar yerleri hep yontularak düzeltilmiş, köylülerin buğday sergileme ve paylaşım yeri olmuş.
Develi –Tomarza – Kayseri – Saimbeyli yol ayrımı. Ressam buraya hiç dikkat etmeden geçti gitti. Arkasından yetiştim ve sordum: “nereden geçtiğimizin farkında mısın?” “Yook” dedi.
Geriye dön de bir bak bakalım dedim. Kavşağa girdiğimiz noktada tam karşımızda Erciyes Dağı tüm ihtişamıyla karşımızdaydı. Üzerinde kar görünmüyordu. Oysa biz, Erciyes’in üzerinde karın hiç eksik olmadığını öğrenmiştik. Neden üzerinde kar yoktu? Çünkü bizim baktığımız taraf doğu ve güney tarafıydı. Elbette güneş bu taraftaki karları eritmişti. Oysa Dağın öbür tarafı yani Kayseri tarafından bakılsaydı karlar görünecekti.
Bu konuda zamanında şöyle bir fıkra ya da kıssa dinlemiştim:
Kayseri’ye mal satan bir adama, alacağını Erciyes’in karlarının eridiği zaman verileceği söylenir. Adam baharda karların eriyeceğini düşünerek herhalde baharda verecektir diye bekler, ama karlar bir türlü erimez. Dolayısıyla alacağını da alamaz. Tıpkı “çıkmaz ayın çarşambasına” sözünde olduğu gibi.
Develi’de şehrin ortasında kaldığımız otel. Demirden atlarımızı da otel müdürü amcamızın yardımıyla otel girişine girdirdik. Sizin gibi, buraya çok motorcu gelir, biz motorları hep buraya koyarız dedi.
Develi’de, Konya’nın etliekmeğinin bir benzeri yapılıyor ve buna cıvıklı diyorlar. Yalnız biz öğle yemeğinde de pide yediğimizden bunu denemek istemedik. Bunun yerine kiremit dedikleri bir çeşit güveç yemeği yedik. Yalnız, güveç yemeğindeki kadar zengin sebze çeşidi yoktu bunun içinde.
Kaldığımız otelin hemen karşısındaki Aşık Seyrani heykeli
Otelin balkonundan Erciyes görüntüsü
Develi’nin etrafı hep dağlarla çevrili
Erciyes Dağı’na sabahın ilk güneşi doğarken. (Otel odamızın penceresinden)
Sabah erken uyandım. Henüz Ressam (Reşit) uyuyorken bir Develi sokaklarını dolaşayım dedim. Sokağa ismini veren şahsın soyadı ilgimi çekti
Sabah çorbası içtiğimiz bir pide salonundaki gencin, yaptıkları etli pide, kendilerinin ifadesiyle cıvıklı hakkında yazdığı şiir (oturduğum yerden zoom yaparak çektim)
Erciyes’in üzerine ilk güneş ışıklarını vurduğunu resimledikten sonra makinenın pilleri boşaldı. Hemen yedekleri çıkarıp taktım. O da nesi? Kalan son yedek piller boş çıkmasın mı? Canın ne ister? Güya ağırlık yapmasın diye şarj aletini almamıştım. Kalakaldım ortalıkta. Çare aramaya başladım. Şarj aletiyle birlikte yeni piller almaya karar verdim, ancak boşa masraf ve onların da dolması için epeyce zaman gerekli. Derken, bir dijital baskı yapan fotoğraf stüdyosunda yeni pil alıp almamak konusunda düşünürken, sağ olsun, pillerimi şarj etmeyi önerdi. Dört pili hızlı modda bir saatte doldurdu. Dolu pillerin ikisini dönüş yolunda kullandık. Bu bana ders olsun, bir daha şarj aletimi yanımda götüreceğim.
Atın karnını doyurduktan sonra yola düşüyoruz
Bekle bizi Kapuzbaşı Şelalesi, geliyoruz.
Yolda, Ressam’ın motorunun gevşek olan zincirini germek için anahtarları çıkarıyorum, heyhat, somunu gevşetecek numaradaki anahtarı almamışım.
Ressam’ın motorunun (emanet) zincirini Yahyalı’daki bir motosiklet tamircisi ağabiye gerdiriyoruz.
Kapuzbaşı Şelaleleri’ne doğru yola çıktık. O taraflarda gezilesi çok güzel yerler de varmış, Hacer Ormanı mıymış, neymiş, vakit kalırsa gezeriz dedik, ama vakit kalmadı.
Burada çok fazla kamyon gördük. Kamyonlar maden cevheri taşıyorlar.
Eveeet, sonunda Şelaleye giden yol tabelası. Her ne kadar, bazılarına göre bir yer tabelasının önünde resim çektirmek banal gelse de bence değil. Zira bu, oraya gittim, gördüm deme yöntemi
Abi ne zaman varacağız bu şelaleye, çok sabırsızlanıyorum yaa, diyor Reşit.
Dur şu karpuzu yiyelim diyorum. Karpuzu çeşmenin havuzuna ısladım. On dakika sonra soğuktan yarılmış olarak aldım.
Şelaleye giden yol boyunca yanından geçtiğimiz ırmağın ileride bir şelale olup bir yerden dökülerek şelale oluşturacağını sanıyorum. Tabii böyle bir şey olmadığını gidince göreceğim.
Ve işte sonunda Şelaleye geldik. Reşit: “nee, abi biz bunun için mi geldik?” diyor. Dur, yanına gidelim diyorum. Tabii, dağa ve ondan dışarı fışkıran suya uzaktan bakınca öyle görünüyor. Esas yanına kadar gidince insan dehşete kapılıyor. Suyun şiddeti muazzam.
Bizim demir atlara da bir göz atmadan edemiyoruz Bir şey olacağından değil de, ilgisiz kalmasınlar diye
Ressam suyu görünce dayanamadı, kafasını suyun altına soktu, ama tüm vücudu ıslandı
Hepsi bu muymuş diyoruz. Hayır, tepeyi çıkınca diğerlerini de görüyoruz.
Ressamcığım, beni de şu noktadan bir resimler misin, malum ya, şelalenin önünde benim de bir görüntüm olsun
Ressam cros motorunu özledi sanırım.
Bu kazanda ne pişiyor? Söylemem, gidin, görün
Buz gibi, içinde dört saniye duramazsınız.
Buradan ayrılmak çok zor. O muhteşem manzarayı beyinlerimize iyice hıfzettik. Bir daha, bir daha baktık. Sonra dönüş. Nerden döneceğiz? Uzun olanı seçip düz yoldan mı, yoksa kısa olanı seçip dağdan mı? Ya dağda yolumuzu kaybedersek? Herhangi bir arıza olursa? Geceyi ıssız ormanda geçirmek zorunda kalırsak?
Kararımızı verdik. İlk gittiğimiz Şelalenin hemen yanından bir dağ yolu varmış. Oradan gideceğiz. Reşit bana baktı, ben Reşit’e. “Ya Allah!” deyip düştük dağ yollarına. Ama manzara müthiş. Bir dağı aşıyoruz, diğer dağın arkasında Aladağ diyoruz, ama, yok, yok. İlk zamanlar dağların muhteşem manzarasına daldık, o ihtişamı motosiklet kardeşlerimizle paylaşmak adına sürekli fotoğraflar çektik. Yollar çatallaşıyor, tabela yok. Reşit parmağını ağzına koyuyor, “oooo, ya şunda ya bunda, ke-se kü-lek ba-şın-da” diyor. Sonra gidelim abi diyor, o yola dönüp gidiyoruz. Bu şekilde gittiiik, gittiiiiiiiik, gitttiiiiiiiiiik. Bir yere vardık, Reşit: “abi moralim bozuldu ya!” dedi. Devaaaaam, dedim, ve nihayet Aladağ’a ulaştık. Çok şükür.
Toprak kıpkırmızı, kesin buralarda maden var. Bunlar, bu dağların maden yönünden çok zengin olduğunu gösteriyor. Maden mühendisi misin mübarek Yoook, öylesine işte, benzetiyoruz. Kayaların kimisi kırmızı, kimisi gri renkte. Kimisi sapsarı. Abi bu dağlarda altın da var, demir de var, alüminyum da..
Tahminlerimde yanılmamışım. Aladağ’a yaklaştığımızda nehir kenarında bir maden ocağı gördük. İçeriye girip oradaki bir görevliye burada ne yapıldığını sorduk, bir yol şantiyesi miydi, yoksa başka bir şey mi?
Orada krom çıkarılıyormuş. Kayalar öğütülüp çeşitli eleklerden geçirilip krom cevheri randıman oranına göre ayrıştırılıyormuş. Resmini çekmek hiç aklıma gelmedi aslında. Çok ilginç, hareket eden bantların üzerinden giden cevherler öbekler halinde dökülüyor, her bir öbek bir randıman derecesini ifade ediyormuş. Oradan çıkarılan krom madeni Türkiye’de eritilmiyormuş, ham cevher olarak Çin’e ihraç ediliyormuş. Onu eritip satma hakkımız yokmuş. Bunun ayrıntılarını yetkililer bilirler.
Yaşasın, sonunda Aladağ’a ulaştık. Asfalt yolu gördüğümüzde zafer işareti olarak kornalarımıza uzun uzun bastık Çok şükür, kurtulduk. Ergenekon Destanı’nı yaşamıştık desem yeridir.
Aladağ ilçe merkezinde güzelce karnımızı doyurduktan sonra makinedeki resimleri bir cdye yazdırttık bir internet cafede. Zira, dönüşte Ressam ile İmamoğlu’nda ayrılacaktık. O, oradan Kozan üzerinden Kadirli’ye ulaşacak, bense İmamoğlu’ndan ayrılıp Ceyhan’a, oradan da Reyhanlı’ya gelecektim.
Ressam’da ayrılık acısı çökmüş, derin derin düşünüyor. Bir hafta sonra vatani görevini yapmaya gidecek, bir süre demir attan uzak kalacak. Uzun bir süre böylesine vahşi bir tabiatı doya doya içine çekemeyecek.
Bu görüntülere isyan etmemek elde değil
Ressam çok düünceli
İmamoğlu girişindeki petrol istasyonunun önünde oturup birer cıgara tüttürüyoruz.
Ve, ayrılık vakti. Kendine iyi bak kardeşim. Yolun açık olsun, aman dikkatli git. Askerlik yerin belli olunca bana bildir olur mu? Hoşça kal.
Ayrılma saatini tespit etmedim, ancak. Eve ulaştığımda saat 01:05 olmuştu.
DEĞERLENDİRME:
Toplamda 5 gün olmak üzere, önceleri solo, daha sonra Reşit’in de katılımıyla iki kişi devam eden bu geziden çok büyük keyif aldım, motoruma olan güvenim ve sevgim arttı, Allah’ın bize ne kadar güzel bir vatan bahşettiğini bir kez daha teyit etmiş oldum. Orman geçişleri insanı ürkütüyor. Yanımızda konaklayabilmek için hiçbir şey yoktu. Yiyecek ve su da almamıştık. Sadece ya şunda, ya bunda diyerek seçtiğimiz yol bizi bir yerleşim yerine götürmeseydi ne olurdu bilmiyorum. Bilmek bile istemiyorum.
Develi yolunda Ressam büyük bir tehlike atlattı, Allah’a şükürler olsun, sonuç acı olmadı. Reşit önde, ben ise onun 200-300 mt gerisindeydim. Tıpkı bir film şeridi gibi izledim. Karşıdan gelen bir araç bizim yolumuza girdi, Ressam çok zor durumda kaldı. Derken taşıt tekrar kendi şeridine geçti. Buraya kadar bir şey yok. Taşıt geçer geçmez, Ressam’ın önüne bir inek çıktı, yolun karşısına geçiyordu. Bu durumdan kıl payı kurtuldu. Bu esnada inek ürktü, sendeledi, yere yıkıldı, kısa bir zaman sonra tekrar ayağa kalkıp yolun karşısına geçmeyi tamamladı. Ne kadar usta sürücü olursak olalım, dikkatli olmakta fayda var. Sanırım aracı kullanan sürücü ineğin davranışını önceden görmüş ve onun için şerit değiştirmeyi uygun bulmuştu, buraya kadar güzel bir davranış kabul edilebilir, ancak bence hızını iyice düşürüp şerit değiştirmeden ineğin yanından geçmeyi denese daha iyi olurdu. Reşit de o yerleşim yerinden geçerken hızını düşürmeliydi.
Bu kadar güzel, ve önemli bir geziye çıkarken pil şarj cihazımı yanıma almamış olmam affedilebilir bir şey değil. Pilleri şarj edecek bir yer bulamayabilir ve o güzel manzaraları kendi objektifimden resimleyemeyebilirdim.
KAZASIZ BELASIZ NİCE MUTLU GÜNLERE.
[COLOR="Blue"][FONT="Verdana"][SIZE="1"][I]Delikanlılığın kitabını yazdım ama basacak matbaacıyı bulamadım:wiinkk: [/I][/SIZE][/FONT][/COLOR]
[SIZE="1"][FONT="Tahoma"][COLOR="Blue"][I]C.SÜĞÜRTİN__[/I][/COLOR][/FONT][/SIZE]
Reklamlar
-
09 Ağustos 2008, 01:00
#2
Vay Be Abi Dökturmuşsun Sen Ya Ortalıgı
Abı Motorcu Adam Gezıcek Yerınde Durmayacak Yakışmaz Bıze Durmak
Durmak Yok Yola Devam Motorcular
Abı
Ayrılık vakti geldıgınde sessizce cekilir giderım yüzümü önüme düşürüpte
-
09 Ağustos 2008, 01:31
#3
hocam bakarken yorulduk burda ellerine sağlık üşenmeyip yüklemişsin fotoları bıravo
[FONT="Arial Black"][COLOR="Red"]BU ALANA REKLAM ALINIR[/COLOR][/FONT] ::tutkuy::
-
09 Ağustos 2008, 14:20
#4
Tebrikler arkadaşlar Cok beğendim de CBF nin yanındaki kutular dikkatimi cekti acaip
Ya KASK TaK ; Ya ÖL
-
09 Ağustos 2008, 14:26
#5
rafel adlı üyeden alıntı
Vay Be Abi Dökturmuşsun Sen Ya Ortalıgı
Abı Motorcu Adam Gezıcek Yerınde Durmayacak Yakışmaz Bıze Durmak
Durmak Yok Yola Devam Motorcular
Abı
Haklısın. Altında motorun varsa, biraz da serde motor deliliği varsa yerinde duramazsın, sürekli gezmek, gezmek istersin
cakalaz adlı üyeden alıntı
Tebrikler arkadaşlar
Cok beğendim de CBF nin yanındaki kutular dikkatimi cekti acaip
Beğenmiş olmanıza sevindim. CBF 150 nin yanlarındaki kutular benim tasarlayıp yaptığım yan çantalar. Uzun soluklu gezilerde kullanmak amacıyla yaptım, kolay sökülüp takılıyor, elde valiz biçiminde taşınabiliyor.
kıllıtarkan adlı üyeden alıntı
hocam bakarken yorulduk burda ellerine sağlık üşenmeyip yüklemişsin fotoları bıravo
Yoldaki manzara o kadar etkileyiciydi ki, hiç birini es geçmemeye çalıştık. 2 gb hafıza kartı doldu. Fotolara bakarken umarım yazılı bölümlerle sizleri fazla meşgul etmemişimdir
Oldu olacak bir tane de o muhteşem şelalelerin videosunu ekleyelim.
[COLOR="Blue"][FONT="Verdana"][SIZE="1"][I]Delikanlılığın kitabını yazdım ama basacak matbaacıyı bulamadım:wiinkk: [/I][/SIZE][/FONT][/COLOR]
[SIZE="1"][FONT="Tahoma"][COLOR="Blue"][I]C.SÜĞÜRTİN__[/I][/COLOR][/FONT][/SIZE]
-
10 Ağustos 2008, 08:41
#6
Adana İl Temsilcisi
elinize emeğinize sağlık arkadaşlar.sevgilerimle.
-
10 Ağustos 2008, 10:06
#7
çok güzel bir gezi elinize ayağınıza sağlık acaba biz ne zaman çıkcaz geziye
Korkunun ecele faydası yoktur,sadece iç çamaşırını kirletir...
-
10 Ağustos 2008, 19:33
#8
kazasız hep böle sürüşler dilerim
-
10 Ağustos 2008, 19:51
#9
ellerine kollarına sağlık abii çok güzel bi gezi olmuş kazasız belasız bol keyifli sürüşler... darısı başımıza saygılar...
-
11 Ağustos 2008, 02:15
#10
Reşit, kapuzbaşında günlük ev kirası ne durumdaydı?
Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez...
-
13 Ağustos 2008, 17:27
#11
celal hocam ne iyi etmişsiniz gezmekle
çok güzel yerler, haberim olsaydı sizlere bende eşlik etmek isterdim
selamlar.
THICKHEADED MAN DOESN'T WEAR HELMET
-
14 Ağustos 2008, 01:26
#12
airman adlı üyeden alıntı
celal hocam ne iyi etmişsiniz gezmekle
çok güzel yerler, haberim olsaydı sizlere bende eşlik etmek isterdim
selamlar.
Ahmet bey, aslında ben Reşit'e Kadirlili arkadaşlarla birlikte çıkmayı önerdiğimi sanıyorum. Sizin tatilde olduğunuzu söyledi. Tatilden dönüp dönmediğinizi de bilmiyordu. Böyle bir gezide birlikte olmaktan mutluluk duyardım. Hatay/Reyhanlı'dan selamlar.
vıceroy adlı üyeden alıntı
Reşit, kapuzbaşında günlük ev kirası ne durumdaydı?
Aradığınuz kişiye şu an ulaşılamıyor. O şimdi asker, en büyük asker,bizim asker.
viceroy, biz Şelale bölgesinde kalmadık. Fakat oradaki konaklama ücretinin 20 YTL olduğu kulağıma çalınmıştı geçenlerde. Develi'de konakladık, şelaleyi gördükten sonra da bindik atlara, dooru evlere.
[COLOR="Blue"][FONT="Verdana"][SIZE="1"][I]Delikanlılığın kitabını yazdım ama basacak matbaacıyı bulamadım:wiinkk: [/I][/SIZE][/FONT][/COLOR]
[SIZE="1"][FONT="Tahoma"][COLOR="Blue"][I]C.SÜĞÜRTİN__[/I][/COLOR][/FONT][/SIZE]
-
19 Ağustos 2008, 11:04
#13
Ellerinize sağlık. Çok güzel ve bizleri de bilgilendirici, resimlerine imrenerek baktığım bir gezi olmuş. Reşit arkadaşım sana da hayırlı tezkereler dilerim. Selamlar.
-
19 Ağustos 2008, 11:44
#14
Ellerinize sağlık çok güzel bir gezi raporu olmuş...
-
19 Ağustos 2008, 16:16
#15
-
19 Ağustos 2008, 16:20
#16
fevkalade bir gezi tebrikler, bende kapuzbaşına gittim,ordaki şelaleyi görmeyenler hayatlarında şelale gördüklerini zannederler
BAŞKALARINI SIK SIK AFFEDİN, AMA KENDİNİZİ ASLA
-
19 Ağustos 2008, 23:06
#17
kozandan geçtiniz bana uğramadınız ha görürsünüz siz ?? bende kadirliden geçip uğramayacağım..çok güzel gezmişsiniz tebrik ediyor devamını diliyorum..
-
21 Ağustos 2008, 21:08
#18
SARHOŞ adlı üyeden alıntı
kozandan geçtiniz bana uğramadınız ha görürsünüz siz ?? bende kadirliden geçip uğramayacağım..çok güzel gezmişsiniz tebrik ediyor devamını diliyorum..
Abi aslında biz Kozan'da sizin işyerinize uğradık. Sizin şehir dışında olduğunuzu söyledi gençlerden biri. Hatta Garaj kapısı da açıktı ve motorunuz da oradaydı. Selamlar.
[COLOR="Blue"][FONT="Verdana"][SIZE="1"][I]Delikanlılığın kitabını yazdım ama basacak matbaacıyı bulamadım:wiinkk: [/I][/SIZE][/FONT][/COLOR]
[SIZE="1"][FONT="Tahoma"][COLOR="Blue"][I]C.SÜĞÜRTİN__[/I][/COLOR][/FONT][/SIZE]
-
22 Ağustos 2008, 00:58
#19
-
demirgursel adlı üyeden alıntı
hocam ne yapmışsınız böyle, harika bir gezi yapmışsınız reşitle, reşitin askerlik öncesi son turlar sanırım
.güzergahın güzelliği yazın bir başka güzel çıkmış ortaya.
emeğinize sağlık selamlar olsun
ewet abi askerlik oncesi son gezimdi ve muhteşemdi şimdiye kadar gezdigim gördügüm en güzel gezi ve en güzel yerlerdi. tekrar gidecegim oralara, askere gidecegim için biraz acele ettik ama dönüşte tekrar doya doya gezecegim oraları.buraya yazamadım bile o kaar geç kalmıstık muhteşemdi heryer hele o şelaleler kimse burayı görmeden ben şelale gördüm demesin doğa harikası
airman adlı üyeden alıntı
celal hocam ne iyi etmişsiniz gezmekle
çok güzel yerler, haberim olsaydı sizlere bende eşlik etmek isterdim
selamlar.
abi sen yayladaydın o zaman seninde olman dahada güzel olurdu
djelals adlı üyeden alıntı
Abi aslında biz Kozan'da sizin işyerinize uğradık. Sizin şehir dışında olduğunuzu söyledi gençlerden biri. Hatta Garaj kapısı da açıktı ve motorunuz da oradaydı. Selamlar.
tekin abi özellikle senin yanına ugradık ama ewde olmadıgını dükkanı devrettigini söylediler bizde devam ettik.saygılar
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
Bu Konudaki Etiketler