Tekerine sağlık,paylaşım için teşekkürler.
Tekerine sağlık,paylaşım için teşekkürler.
10. Gün; 6 Temmuz 2007
Bugün 302 km yapacağız..
Açık hava da 5 saat uyku sonrası güneşin doğuşunu izlemek üzere kalkıyorum, sabah güneşinin güzelliği, serinliği iliklerime kadar işliyor ve gerekli enerjiyi depoluyorum . Fotosentez ile yaşadığımı söyleyen arkadaşlara hak vermeye başladım, sanırım ben güneş enerjisi ile yaşıyorum
Dün akşam aralarında ki sohbet'e istemeden kulak misafiri olup ve beyaz peynir alınması gerektiğini duymuştum, sabah ilk işim 7-8 km ileride ki Taşucu'na gidip Peynir, Ekmek ve Gazete almak oldu... Kalkmalarını bekledim ve beraber kahvaltı, hatıra fotoğrafı sonrası yine yollara düştüm...
Niyetim Taşucu Limanına inip Kıbrıs'a geçiş fiyatları ve şartlarını öğrenmek... Eğer uygun olursa geçmeyi planlıyorum,
Kıbrıs'a geçmenin deveye hendek atlatmakla eş değer olduğu ortaya çıktı, Avrupa'ya çıkış yapan bir araç gibi tüm belgeleri temin gerektiğinden masraf benim için külfetli göründü ve vazgeçtim.. Ancak aşağıda iletişim bilgileri ve sefer saatlerini bulabilirsiniz, saatler hale geçerli mi bilemiyorum ama en azından telefon numarası var!
Etrafı gezme esnasında Gümrüklü saha girişinde muhafaza kontrolörleri ile sohbet ediyoruz..
Evet, bir çok dine ev sahipliği yapan Anadolu'nun bu köşesinde Hristiyan aleminin önemli noktalarından birindeyiz.. Kendime harika bir rehber buluyorum.. Rehberimin anlattıklarının hepsini videoya çektim, yüklemesini yapar yapmaz paylaşacağım..
Azize Tekla ile ilgili bir çok değişik söylem var, kopyala/yapıştır detayı yapmak istemediğimden özet geçiyorum, ayrıca detay isteyenler lütfen kaynak linkine başvursunlar...
"
Silifke’nin 1.5 km kadar güneyinde bir tepe üzerinde, Hristiyanlık dönemine ait kutsal bir sit alanı. Aya Tekla, Hristiyanlığı yayan ilk kadın azize olarak biliniyor. Yaşamının son yıllarını buradaki mağaralarda geçirerek yöre halkına Hristiyanlığı yayıp, mucize yarattığına inanılıyor. Tarsus’da yaşayan Saint Paul’un en iyi öğrencilerinden. Konya’da yaşarken yasak olan Hristiyanlığı yaymak için Silifke’ye göç etmiş. Burada sığındığı mağarasında dini görevini yaparken ölmüş. M.S. 313 yılında Konstantin Hristiyanlığı kabul edince, Aya Tekla adına yaşadığı mağara üzerine şimdiki kiliseyi yaptırmış. Hristiyanlarca “Şehitlik” olarak kabul edilmiş ve hac merkezi ilan edilmiş. Bu sebeple birçok yabancı turist ziyaret için buraya geliyor.
Kaynak; http://kryptoxristianos.blogspot.com...ize-tekla.html
"
Burası da Ferdi TAYFUR otobüs durağı Bir rivayete göre Ferdi'nin filmlerinden birinde bu otobüs durağında beklediği söylenmektedir. (yalan )
Göksu deltasında 300’den fazla kuş türü yaşıyormuş. Delta, özellikle saz horozu, yaz ördeği, flamingo, balıkçıl, pelikan, dalagan, angıt, turaç, mahmuzlu kız kuşu, uzun bacak batak kırlangıcı, bizim İzmir yalıçapkını, arıkuşu, bıyıklı saz bülbülü, dikkuyruk ve ötleğen kuşlarının Türkiye’deki başlıca üreme alanı. Ama ben hiç birini göremedim :(
Silifke'de kaleye gözlerimizi dikiyorum,
Kalenin Seleskoslar zamanında yapıldığı, Roma ve Bizans zamanında geliştirildiği tahmin ediliyor. Denizden 184 m. yükseklikte. Kale içinde Göksu’ya inilen basamaklı bir yol bulunuyor. Kale çevresi 4827 m. 23 kule ve burç ile dört yana açılan kapıları var. Orta kısmında Selefkiya krallarının şatosu göze çarpıyor. Bu şatonun altında kayalara oyulmuş derinliği 5 m., uzunluğu 18 m., genişliği 5 m. olan bir mahzen var.
Bu arkadaşın işlettiği internet cafe'de bir çok balık fotoğrafı var, sehpalarda da deniz kabukları, zira kendisi aynı zamanda dalgıç. Gezinin fotoğraflarını cd'ye aktarırken beraberce izliyor ve sohbet ediyoruz..
Cennet Cehennem çukuruna doğru yol alıyoruz.. Tabela'da ki Kırobası eski adı MARA olan yerleşim yerine 2008 ve 2009 yılın da ki gezilerim de uğramış, konaklamıştım ancak Uzuncaburç tarihi mekana gitme fırsatını henüz bulamadım. Bir daha ki Toros geçişinde uğrayacağım...
Şanslıyım, Patara'da olduğu gibi bu sefer de Ücretsiz Halk Günlerine rastladım
İnsanoğlu'nun insan üstü üşengeçliğinden olsa gerek bir kaç metre aralıklarla bulunan çöp kovalarına atamadıkları su şişelerini toplayarak aşağı kadar iniyorum.. Hızlı bir tempo ile 25 dakika sürüyor iniş...
Duvarlarımız biraz küflenmiş, yıllandık mı ne
Arızaya bağlıyacağız ya, normal merdivenlerden inmeyip taşlardan gitmek isteyince beklenen gerçekleşiyor ve yere çakılıyorum..
Mistik bir havası var buranın... Çöküğün en son karanlık noktasına kadar iniyor ve kulağımı taşlara yapıştırarak dinliyorum. Duymaya çalıştığım şey bir su kaynağı... Hafiften bir ses var gibi ama emin olamıyorum ancak bana anlatılanlar da bu kayaların iç tarafından güçlü bir su yatağının sesinin geldiği yönünde idi...
Cehennem çukurunun etrafında biraz dolanıyorum...
Cennet çukuruna karşı tepeden bir bakış...
.... Bölüm 2 geliyor...
---------- Mesaj ekleme zamanı: 05:22 ---------- İlk mesajı ekleme zamanı 05:20 ----------
10. Gün; 6 Temmuz 2007
Bugün 302 km yapacağız..
Açık hava da 5 saat uyku sonrası güneşin doğuşunu izlemek üzere kalkıyorum, sabah güneşinin güzelliği, serinliği iliklerime kadar işliyor ve gerekli enerjiyi depoluyorum . Fotosentez ile yaşadığımı söyleyen arkadaşlara hak vermeye başladım, sanırım ben güneş enerjisi ile yaşıyorum
Dün akşam aralarında ki sohbet'e istemeden kulak misafiri olup ve beyaz peynir alınması gerektiğini duymuştum, sabah ilk işim 7-8 km ileride ki Taşucu'na gidip Peynir, Ekmek ve Gazete almak oldu... Kalkmalarını bekledim ve beraber kahvaltı, hatıra fotoğrafı sonrası yine yollara düştüm...
Niyetim Taşucu Limanına inip Kıbrıs'a geçiş fiyatları ve şartlarını öğrenmek... Eğer uygun olursa geçmeyi planlıyorum,
Kıbrıs'a geçmenin deveye hendek atlatmakla eş değer olduğu ortaya çıktı, Avrupa'ya çıkış yapan bir araç gibi tüm belgeleri temin gerektiğinden masraf benim için külfetli göründü ve vazgeçtim.. Ancak aşağıda iletişim bilgileri ve sefer saatlerini bulabilirsiniz, saatler hale geçerli mi bilemiyorum ama en azından telefon numarası var!
Etrafı gezme esnasında Gümrüklü saha girişinde muhafaza kontrolörleri ile sohbet ediyoruz..
Evet, bir çok dine ev sahipliği yapan Anadolu'nun bu köşesinde Hristiyan aleminin önemli noktalarından birindeyiz.. Kendime harika bir rehber buluyorum.. Rehberimin anlattıklarının hepsini videoya çektim, yüklemesini yapar yapmaz paylaşacağım..
Azize Tekla ile ilgili bir çok değişik söylem var, kopyala/yapıştır detayı yapmak istemediğimden özet geçiyorum, ayrıca detay isteyenler lütfen kaynak linkine başvursunlar...
"
Silifke’nin 1.5 km kadar güneyinde bir tepe üzerinde, Hristiyanlık dönemine ait kutsal bir sit alanı. Aya Tekla, Hristiyanlığı yayan ilk kadın azize olarak biliniyor. Yaşamının son yıllarını buradaki mağaralarda geçirerek yöre halkına Hristiyanlığı yayıp, mucize yarattığına inanılıyor. Tarsus’da yaşayan Saint Paul’un en iyi öğrencilerinden. Konya’da yaşarken yasak olan Hristiyanlığı yaymak için Silifke’ye göç etmiş. Burada sığındığı mağarasında dini görevini yaparken ölmüş. M.S. 313 yılında Konstantin Hristiyanlığı kabul edince, Aya Tekla adına yaşadığı mağara üzerine şimdiki kiliseyi yaptırmış. Hristiyanlarca “Şehitlik” olarak kabul edilmiş ve hac merkezi ilan edilmiş. Bu sebeple birçok yabancı turist ziyaret için buraya geliyor.
Kaynak; http://kryptoxristianos.blogspot.com...ize-tekla.html
"
Burası da Ferdi TAYFUR otobüs durağı Bir rivayete göre Ferdi'nin filmlerinden birinde bu otobüs durağında beklediği söylenmektedir. (yalan )
Göksu deltasında 300’den fazla kuş türü yaşıyormuş. Delta, özellikle saz horozu, yaz ördeği, flamingo, balıkçıl, pelikan, dalagan, angıt, turaç, mahmuzlu kız kuşu, uzun bacak batak kırlangıcı, bizim İzmir yalıçapkını, arıkuşu, bıyıklı saz bülbülü, dikkuyruk ve ötleğen kuşlarının Türkiye’deki başlıca üreme alanı. Ama ben hiç birini göremedim :(
Silifke'de kaleye gözlerimizi dikiyorum,
Kalenin Seleskoslar zamanında yapıldığı, Roma ve Bizans zamanında geliştirildiği tahmin ediliyor. Denizden 184 m. yükseklikte. Kale içinde Göksu’ya inilen basamaklı bir yol bulunuyor. Kale çevresi 4827 m. 23 kule ve burç ile dört yana açılan kapıları var. Orta kısmında Selefkiya krallarının şatosu göze çarpıyor. Bu şatonun altında kayalara oyulmuş derinliği 5 m., uzunluğu 18 m., genişliği 5 m. olan bir mahzen var.
Bu arkadaşın işlettiği internet cafe'de bir çok balık fotoğrafı var, sehpalarda da deniz kabukları, zira kendisi aynı zamanda dalgıç. Gezinin fotoğraflarını cd'ye aktarırken beraberce izliyor ve sohbet ediyoruz..
Cennet Cehennem çukuruna doğru yol alıyoruz.. Tabela'da ki Kırobası eski adı MARA olan yerleşim yerine 2008 ve 2009 yılın da ki gezilerim de uğramış, konaklamıştım ancak Uzuncaburç tarihi mekana gitme fırsatını henüz bulamadım. Bir daha ki Toros geçişinde uğrayacağım...
Şanslıyım, Patara'da olduğu gibi bu sefer de Ücretsiz Halk Günlerine rastladım
İnsanoğlu'nun insan üstü üşengeçliğinden olsa gerek bir kaç metre aralıklarla bulunan çöp kovalarına atamadıkları su şişelerini toplayarak aşağı kadar iniyorum.. Hızlı bir tempo ile 25 dakika sürüyor iniş...
Duvarlarımız biraz küflenmiş, yıllandık mı ne
Arızaya bağlıyacağız ya, normal merdivenlerden inmeyip taşlardan gitmek isteyince beklenen gerçekleşiyor ve yere çakılıyorum..
Mistik bir havası var buranın... Çöküğün en son karanlık noktasına kadar iniyor ve kulağımı taşlara yapıştırarak dinliyorum. Duymaya çalıştığım şey bir su kaynağı... Hafiften bir ses var gibi ama emin olamıyorum ancak bana anlatılanlar da bu kayaların iç tarafından güçlü bir su yatağının sesinin geldiği yönünde idi...
Cehennem çukurunun etrafında biraz dolanıyorum...
Cennet çukuruna karşı tepeden bir bakış...
.... Bölüm 2 geliyor...
---------- Mesaj ekleme zamanı: 05:23 ---------- İlk mesajı ekleme zamanı 05:22 ----------
Fotosentez dediysek o kadar da değil, şu meşhur tantuni'nin hiç tadına bakmamışken ve tam merkezindeyken ziyafet durumlarına giriyorum... Olsa da yesek
Mersin'in ün sahibi tarihi eserlerinden biri olan Kız Kalesi... Efsanesi de, Boğaziçinde bulunan Kız Kulesi ile benzeşiyor..
"
KIZKALESİ EFSANESİ;
Korykos’ta yaşayan krallardan biri, bir kız çocuğu olsun diye gece gündüz Tanrıya yakarmaktadır. Sonunda dileği yerine gelir ve kız büyüdükçe güzelliği ve yardımseverliği ile herkesin sevgisini kazanır. Günlerden bir gün kente bir falcı gelir. Kral onu saraya çağırtır, kızının geleceğini öğrenmek ister. Falcı prensesin eline bakınca irkilir ama bir şey söylemez. Kral zorlayınca “Kralım”, “Kızınızı bir yılan sokacak. Bu yazgıyı hiçbir şey değiştiremeyecek ve siz dahi engel olamayacaksınız” deyip oradan ayrılır. Kral, kıza birşey söylemez ama düşüncelere dalar. Sonunda kıyıya yakın küçük bir adacık üzerinde, ak taşlardan bir kale yaptırmaya karar vererek kaleyi yaptırır ve kızını buraya kapatır. Olan biteni bilmediğinden kızı üzülmekte, günden güne eriyip bitmektedir. Günün birinde saraydan kaleye gönderilen bir üzüm sepetinin içinden çıkan bir yılan kızı sokar ve öldürür.
"
Kızkalesi'nin bitiminde Korykos antik kentine ait kalıntılar mevcut ve içerisinde tarım yapılan bakımsız bir halde Antik Tiyatro ve kabartmalara baka kalıyorsunuz... Diğer gezi raporlarında da bu durum vukuu bulmuştu..
Mersin'liler sıcak yaz günlerinin tadını bu sahillerde çıkartıyorlar..
Düştük Kanlı Divane'nin peşine... Tarih bilgimiz 0'ın altında ya, nedir acaba bu kanlı divane, kim bu elini kana bulayan deli divane merakıyla sapaktan bir kaç kilometre sonra varıyorum Kanlı Divane'ye...
Vahşi hayvanlara yem olmak? Aslında en vahşi hayvan insan, günümüzde vahşi insanlara yem olmamak için hepimiz Tilki gibi kurnaz, dikkatli, seçici ve aynı adım izinden geri yürümeyi bilecek kadar uyanık olmak zorundayız.. yoksa, yoksa? Bu Kanlı Divane Dünya'da hammmm yaparlar...
Tekrar yola koyulduktan bir kaç km. sonra tekrar bir kahverengi tabela... Tırtar (Akkale)1 km!
"
Kalıntılar üzerinde saray olabilecek bir yapı hamam, sarnıç bulunmakta. Kanlıdivane'ye denizden gelebilecek tehlikeyi önlemek için yapılmış. Burada ayrıca hamam, zeytin kırmak için 15000 bin tonluk dink, yağ ve su sarnıcı yıkıntıları bulunmakta. Akkale'de bulunan zeytin yağı, deniz kıyısında ki liman yıkıntılarından ihraç edilmekteydi. Şimdi ki hali ise kaybolmaya yüz tutmuş, bakım ve onarım yapılmadığından harabe durumunda.
"
veeee, Mersin'deyiz... Transit geçiyorum bu şehir'i... Canım hiç şehir merkezlerinde dolaşmak istemiyor..
Algıda seçicilik hesabı, Genel Sigorta acentesin de yıllarca çalışınca "Adana/Genel Servis" 'e uğruyorum ama geç bir vakit olduğundan bekçi hariç kimseler yok...
O zamanlar motosiklet'den teknik anlamda fazla anlamadığım dönemler, motor yağını değiştirme vakti diyerek Adana/Metro'ya yağ almak için giriyorum.
Bu Castrol yağlar o dönemde İstanbul ve İzmir'de 15 YTL gibi bir rakama satılırken ben orada 8,5 YTL fiyatını görünce şaşırarak iki tane aldım.. Bir tanesine yer bulamayıp lastik altına sıkıştırınca yolda giderken düşürdüm. Demek ki neymiş? Aç gözlülük yapmayacakmışsın
İş başa düştü, önce soğuyan motoru biraz çalıştırıyorum, bir müddet bekleyip yağ tıpasını açarak başka bir kab bulamadığımdan yağı poşetin içine boşaltıyorum. Yağ ekleyip, tekrar motoru 2 dk çalıştırıp seviye kontrolü yapıp yola devam ediyorum...
İşte bu sıralar 42,000 km'de olan minik motorumun ilk 10,000 km'sini Adana-İskenderun arasında deviriyor.. Bende bu anı fotoğraflıyorum...
Çocukluğumdan beri çok görmek istediğim bir yerdir Yılankale. Şahmeran adlı yılanın hikayeleri ve kanının hala öldürüldüğü bu kalenin taşlarından çıkmadığı efsaneleri ile büyüdüm.. Yazları İskenderun'a otobüs yolculuğu esnasında Toprakkale'yi görmek için de cama yapışarak beklerdim... Bu iki kale'ye "Türkiye'nin Yarısı; Zirveleri" gezisinde çıkma fırsatı buldum.. Bu rapor biter bitmez 2008/2009 yılında yaptığım iki güzel rapor takip edecek..
veee geç bir vakit ablamın evinde Anneme süpriz yapıyorum.. Böylece İzmir'de bir anda karar verdiğim gezinin çıkış noktası olan süpriz gerçekleşiyor...
Buradan sonra ki rota İstanbul'a dönüş ama aslında bir karar vermiş durumda değildim... Ancak yine durdurulamayan "Buraya kadar gelmişken" ve "Geldiğim yoldan dönmem" isteklerim beni düz bir çizgi hattıyla Gaziantep-Samsun arasında kabaca bir rota çizmeye itti.. 2007'de EnduroClub Festivali Düzce/Güzeldere Şelalesinde yapılıyor ve ben her sene olduğu gibi katılmak istiyorum.. Vakit dar olduğundan 2-3 gün İskenderun'da geçirip yola çıkacağım..
Molaaa
Öğrenmenin En Güzel Yanı ; Bilgileri Paylaşmaktır !..
[b]Motor; Ayağını yerden kesen en iyi arkadaştır!..[/b]
TekiL`ay` ~\ Ümit KAPLAN \ [b] O Rh(+)[/b]
Devamını bekliyoruz!
Ağır metal insanı...
kardeş merakla bekliyorum raporlarını..lütfen fırsat bulur bulmaz en yakın zamanda yazarsan çok sevinirim.çok teşekkür ederim..
SÖZ KONUSU VATAN İSE GERİSİ TEFERRUATTIR!!!
tebrikler, güzel geziyorsun.şu an ancak son sayfaya bakıp yazıyorum.gerilerde çok güzel paylaşımlar olduğuna eminim.dur bide onlara bakim
sıkıysa yakala HAYALBUYSA
Çok güzel bir gezi olmuş ama yarıda kaldı galiba
Gül Dediğin Nedir Senin? Üç Beş Diken Biraz Yaprak, Ömür varya Ömür Çok Sevdiğin Üç Beş Nefes Sonra Toprak. . .
Hocam Tüm fotograflarına teker teker baktım Gerçekden çok güzel bir gezi yapmışsın hemde 125 cc ile demekki bi Enduro Olsa Dünya turuna Çıkarsın sen
Mersinden Selamlar
Sado
Madem başlık 2 yıl sonra patlamış, yorum yazayım
Ellerine sağlık Ümit, hayran kaldım
Madem hortlamış, yorum ve beğenileriniz için ayrı ayrı teşekkür ederim arkadaşlar... Ne zamandır uğramıyordum buralara... Vakit bulursam ve keyfim de yerinde olursa bir ara bitireceğim bu raporu Aslında bu geziden sonra yapılmış yurtiçi-dışı kilometrelerce gezi var arşivde raporlanmayan... Lakin kendime anı olsun diye yaptığım bu raporlamayı laf olsun diye eklemek istemediğimden uzuyor.. Önce ben yazdıklarımdan keyif almalıyım ki siz de okurken keyif alabilesiniz... Bakalım bir blog'da tüm maceraları toparlamaya uğraşacağım...
Teşekkür ederim Sertaç'ım...
Senin içinde her yere gidebilecek cesarette bir endurocu yatıyor, vakit yaratıp Honda NX'i aldın mı, bu ruhun fazlasıyla ortaya çıkacağına inanıyorum...
Deli fişek ))
Öğrenmenin En Güzel Yanı ; Bilgileri Paylaşmaktır !..
[b]Motor; Ayağını yerden kesen en iyi arkadaştır!..[/b]
TekiL`ay` ~\ Ümit KAPLAN \ [b] O Rh(+)[/b]
yavvv nasıl imrendim haaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa.
On numara gezi olmuş.Helal olsun bende yapacammmmmm... ))
işte benim hayalim ama çalıştığım için böyle bir imkanım yok ancak emekli olunca
söylenecek çok şey var ama kelimeler yetmez.
imrenerek birazda kıskanarak okudum,emeğinize sağlık
güzel olmus kardes tekerine saglik
Ne Mutlu TÜRKÜM Diyene
yok abi ben artık kıskanıyorum ya, ellerine sağlık
motoruna sağlık
inşallah daha iyilerini, istediğin motorla, kazasız belasız gerçekleştirirsin
Topici sık kullanılanlara eklemişim. Ne zaman sıkılsam tekrar okuyorum. Hortlatayım istedim.
Hocam alanından öpesim geldi valla. Helal olsun tebrikler.
bu hortlamalar iyi oluyor.daha biz yeniyiz.
Tebrikler genç... Güzel işler başarmışsın!
http://www.gunceltrend.com Binicem üstüne... Vurucam kırbacı!
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)