Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı
1. sayfa 12 SonuncuSonuncu

24.03.2007 Makine'nin Tarsus Gezisi

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #1
    Makine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Eylül 2005
    Şehir
    Adana
    Motosikleti
    2015 Triumph Tiger Explorer
    Merhaba

    Cumartesi günümü kız arkadaşımla küçük bir gezi yaparak geçirmeye karar vermiştim. Hem gezme hemde ibadet etme amacıyla gideceğim yerleri araştırıp not tuttum ve Cumartesiyi beklemeye başladım. Cumartesi sabah korkunç bir fırtına canımı sıktı ancak bir defa karar vermiştim ve kötü geçen haftanın acısını çıkarmam gerekiyordu. Rüzgarın tüm karşı koymasına rağmen yola düştüm.


    Tarsus'un Tarihi


    Tarsus' ta 1934 yılları arasında Gözlü Kule Höyüğünde yapılan kazılar bu yörede ilk yerleşmenin Neolitik dönemle başladığı ve Orta Tunç çağa değin kesintisiz sürdüğünü ortaya koymuştur. Kent önceleri Toros adıyla anılmış sonradan bu ad latince de Tarsus olmuş ve zamanımıza kadar da gelmiştir. Tarsus'u ilk kez kimin kurduğu konusunda çeşitli söylenceler vardır. Bunlar' ın en yaygın olanı, kentin Asur Hükümdarı Sardanapal'ın kurduğudur. Yöreye I.Ö. VII-VII.yy' da geldikleri sanılan Yunanlıların burada bir yer yerleşmeyle karşılaştıkları kesindir.

    Bir süre Asur egemenliği altında kalan yöre daha sonra Perslerin, İskendirin eline geçti. İskender' den sonra Tarsus, tüm Kilikya ile birlikte Selökinder' in payına düştü. I.Ö. 246'da Mısır yönetimine geçtiyse de bir süre sonra geri alındı. I.Ö. 66 da Kilikya bir Roma vilayeti oluncai, Tarsus' ta bunun merkezi durumuna getirildi. Tarsus' a tarihi bir önem kazandıran Cydunus(TarsusÇayı) o dönemlerde kentin içinden geçmekteydi. Kleopatra ve Romalı komutan Marcus Antonius, Tarsus' a bu ırmak yoluyla gelmişlerdir.

    Tarsus Hıristiyanlığın kurucularından Aziz Paul us'un doğduğu kent olarak da önem taşır. Ayrıca ünlü coğrafyacı Strabon I.Ö.I. yy da Tarsus' ta dil bilginlerii filazof ve yazarların yaşadığı yazar. Tarsus' un tarihi, müslümanlığın ortaya çıkışından kısa süre sonra, haraketli bir aşamaya girdi. 637 de Arap üstünlüğünü kabul eden Tarsus bu dönemde Bizans sınırındaki öbür kentlere birlikte onarıldı.

    Bu kentlere sonradan avasim (uç kentleri) adı verildi. Emeviler ve Abbasiler döneminde, Tarsus bizanslılara Araplar arasında sürekli el değiştirdi. 965' te bizanslılara geçen Tarsus bu dönemde Antakya Prensliğine bağlandı. Bir süre sonra yeniden Bizans' ın, 1133'te Ermeni Prenslerinden Leon' un eline geçti. 1137' de Bizans imparatoru Yoannes Komneos, Tarsus' u geri geri aldıysa da, 1172 - 1173' te yöre yeniden Ermeni egemenliğine girdi.

    Tarsus, XIII.yy ' dan sonra Memlukler' in ve zaman zaman da Ramazanoğulları ile Dulkadiroğulları beyliklerinin yönetimine geçti. 1516 da ise, Yavuz Sultan Selim' ce osmanlı topraklarına katıldı.

    Tarsus 1571 de Kıbrıs Eyaletine bağlı bir sancak merkezi olduysa da, bir süre sonra Adana eyaleti sınırlarına alındı. 1832 de Osmanlı güçlerini yenen mısırlı İbrahim paşa, Adana ve çevresini ele geçirdi. 1839 da yeniden Osmanlı topraklarına katılan Tarsus, 1867 de Halep vilayeti Adana sancağının 1877 de ise Adana vilayeti Adana sancağının bir kazası oldu.

    Şemsettin Sami Tarsus'a İlişkin Şunları Yazmaktadır : Adana vilayetine bağlı Mersin Livasının bir kazasıdır. Kentin, 31 camisi, 19 medresesi 2 tekkesi, çeşitli dinsel topluluklara bağlı 5 kilisesi, 1 bedesteni, 10 hani, 2 hamamı 24 okulu, 7 değirmeni ve 6 pamuk fabrikası vardır. Tarsus, Namrun ve Gölek nahiyeleriyle 180 köyden oluşur. Tüm nüfusu 41606' dir. Kentteki 4000 - 5000 Rum ve Ermeni dışında tüm nüfus İslam' dır.

    Ali Cevad ise Tarsus' u Şöyle Anlatır : Kazanın Kusdemir, Kosun, Canip sehir, Namrun, Ulaş, Gülek ve Tekeler aslı 7 nahiyesi ve 161 köyü vardır. Kazanın tüm nüfusu 40410 dur. Mersin 1888' de Adana' ya bağlı bir sancak olunca Tarsus' ta bunun tek kazası olarak yönetsel durumunu korudu. I. Dünya Savaşı sonrasında Fransız işgaline uğrayan Tarsus da buna bağlı bir ilçe merkez durumuna geldi. Tarsus Müslümanlar içinde mukaddes bir şehirdir.

    Tarsus' ta bir çok kutsal abideler vardır. Danyal Peygamber Tarsus' ta gömülüdür. Makam Caminde Türbesi vardır. Hazreti Şit, Lokman Hekim Bilal - i Habeşi' nin Mezarları Tarsus' tadır. Harun Reşit' in kardeşi Memun' un valiliği sırasında Tarsus çayında boğulmasından sonra Nur Camiindeki mezara defin edilmiştir.

    Bütün bu efsane ve Tarsus' un geçmişi ne ait bilgilerin ilmi bir şekilde derlenip ortaya çıkarılması Arkeolog ve tarihçelere düşen bir görev olmaktadır.
    İlk hedefim kız arkadaşımın görmediği Eshab-ı Kehf 'di.

    Eshabı Kehf (Yedi Uyurlar) Mağarası


    Tarsus'un 12 km kuzeyinde bulunan Eshabı Kehf mağarası, Hristiyan ve Müslümanlarca kutsal bir ziyaret yeri olarak kabul edilir. Mağara dört köşe olarak kayadan oyulmuştur ve 1520 basamakla girilir.Mağaranın üstünde 1873 yılında SultanAbdülaziz tarafından yaptırılan camiye sonradan üç şerefeli bir de minare eklenmiştir.Eshabı Kehf diye adlandırılan ve kutsal kişiler olarak bilinen, Hristiyanlarca 7, Müslümanlarca 8 evliya olarak kabul edilen Yelmiha, Mekselina, Mislina, Mernuş,Sazenuş, Debernuş ve Kefeştetayuş adındaki yedi genç ve köpekleri Kıtmir'e ait söylencenin çeşitli versiyonları vardır.

    Bazı değişikliklerle birlikte bunların hepsindeanlatılan ortak söylence şöyledir. St. Paulus'un Hristiyanlık kurallarını yaydığı tarihlerden uzun bir süre sonra, Arap kaynaklarında Takyanus olarak geçen (Diocletianus?) Roma imparatoru Tarsus'a gelmiş ve çok tanrılı dönemde tek tanrıya inandıkları için bu gençleri huzuruna çağırarak, onlara Roma dinine bağlı kalmalarını, aksi taktirde kendilerini öldürteceğini söylemiştir.

    Tek tanrıya inançlarından vazgeçmek istemeyen bu gençler,imparator tarafından verilen bir kaç günlük zamandan yararlanarak Tarsus yakınlarındaki bu mağaraya sığınmışlar ve orada mucizevi bir şekilde 300 yıl süren bir uykuya yatmışlardır, içlerinden ilk uyanan Yemliha, yiyecek almak için kente gittiğinde, elindeki paranın çok eski ve anlattıklarının akla uygun olmadığı anlaşılınca, onunla beraber mağaraya giderler.

    Ancak mağarada yedi yavru kuşun tünediği bir yuvadanbaşka bir şey göremezler. Bu nedenle bu mağara Yedi Uyurlar Mağarası olarak da anılır. Bu sonuç Islami versiyonda ise şöyledir. Mağaraya gelenler, içerde altı kişinin namaz kıldığını görürler. Yemliha dışardakileri bırakıp mağaraya girer ve ondansonra yedisi de görünmez olurlar.A.Akagündüz,Y.Baş, R.Tekin, O.Kaşıkçf nın hazırladıkları bir akademik çalışmaya göre; yazarlar, bu söylenceyi Kuran'ın Kehf suresinin 926 ayetlerinin açıklamasıyla elealmışlardır.

    Ayrıca 34'ü TurkIslam, 2'si batılı olmak üzere 36 kaynağın sonuçlarınagöre yayınladıkları kitapta, bu söylencenin yeri, Tarsus'daki Eshabı Kehf olarak gösterilmektedir. T.A.Çağlar, bu konuya farklı bir bakış açısı ile yaklaşarak, olayın geçtiği söylenen yerdeki konik dağ yapısını bir dağ kültü, isimlerin ise "nuş ve yüş"şeklinde ekler almasının, Islami veya antik olmaktan çok Labarnaş veya Hattuşaş gibiHitit, Luwi veya Que kökenli olabileceğini öne sürmektedir.Bu durumda yeri ve kime ait olduğu tartışmalı olan bu söylenceye dikkat edilmesi gereken farklı bir versiyon daha ortaya çıkmaktadır.
    Kaynak: http://www.tarsus.bel.tr/

    Gittiğimizde korkunç bir kalabalık vardı. Tüm tur şirketleri sanki sözleşmiş gibi aynı zamanda gelmişti ve çok kalabalıktı.



    Bende kalabalık sakinleşene kadar camiye gidip dua etmeye karar verdim. Dua sonrası cami'yi de karelerime dahil ettim.















    Camiyi gezip dua ettikten sonra mağaranın sakinleştiğini görüp aşağıya iniyoruz. Şansımıza elektrikler kesik. Fırtına yüzünden hatlar kopmuş.







    Elektrikler kesik olduğu için iyi çekim yapamazdım bu sebeple daha önce çektiğim fotoğrafları sizlerle paylaşıyorum.















    Mağarayı gezip dua ettikten sonra dışarıda ki Eshab-ı Kehf'i anlatan yazıları okumaya gittik.









    Gezimizin bu kısmını tamamladıktan sonra Tarsus şehir merkezine doğru yola koyulduk. Kısa bir sürüşten sonra ilk gideceğimiz yer olan Kleopatra Kapısına vardık.

    Kleopatra Kapısı
    Tarsus'un batısında, Mersin yolu üzerinde bulunan Kleopatra Kapısı, bugün ayakta kalan tek antik şehir kapısıdır. M.Ö.41 yılında Mısır'ın ünlü Kraliçesi Kleopatra'nın Romalı General Antonius ile buluşmak için gemilerle geldiği, Gözlükule Höyüğü'nde törenlerle karşılanarak o zamanki deniz kapısından şehre girdikleri söylenir. Sonraki yıllarda yıkılan bu kapının yerine, Roma İmparatorluk ve Erken Bizans dönemlerinde, şehri üç taraftan kuşatan, Bağ, Deniz ve Adana olmak üzere üç kapısı bulunan surlar yapılmıştır.
    Kaynak: http://www.geobilim.com/

    Kleopatra hakkında da biraz bilgi verelim.

    Kleopatra
    (Ocak M.Ö. 69 - 12 Ağustos M.Ö. 30), Antik Mısır'ın son Hellenistik kraliçesidir. Asıl unvanı VII. Kleopatra olmasına rağmen kendisinden önce gelenler unutulduğu için, kısaca Kleopatra olarak bilinir.

    İskenderiye'de doğdu. Aslen Yunan olan Kleopatra, babası XI. Ptolemaios`un vasiyeti üzerine kardeşi ile evlendi. O zamanlar Mısır'da egemen olan Yunanlılar Mısır toplumuna karışmamak için kendi soylarından olan kişilerle evleniyolardı bu da akraba evlilikleri sonucu özürlü insanların duğumuna yol açıyordu. Babası öldüğünde 18 yaşında olan Kleopatra tahta çıktı. Halkın içine girebilmek ve halkın kendisini benimsemesi için kendini Mısır dinine verdi. Kardeşi tarafından iktidardan uzaklaştırılıp sürgüne yollandı.

    Kleopatra iktidara yanında büyük Roma imparatoru Sezar ile geri döndü. Kleopatra'nın bir halı içinde Sezar`ın sarayına girdiği ve bu büyük kralı kendine aşık ettiği rivayet edilir. Bu olaydan sonra kardeşi, kimsenin bilmediği bir sebeple Nil sularında boğuldu.

    Kardeşinin aradan çekilmesi ile Kleopatra tek başına iktidar koltuğuna oturdu. O sırada Sezar'dan bir çocuğu oldu ve minik Sezarius`u alıp Roma'ya gitti. En büyük hayali, iki imparatorluğu birleştirip Büyük İskender'in hayali olan bilinen tüm dünyaya sahip olmaktdı. M.Ö. 44'te Sezar ölünce bu hayallerini ertelemek zorunda kaldı.

    Sezar ölünce Roma İmparatorluğu, tahta çıkan Octavio (Sezar'ın yeğeni) ve Marcus Antonius arasında ikiye ayrıldı. Doğu artık Marcus tarafından yönetilmekteydi ve ilk işi de Mısırı ziyaret oldu.

    Kleopatraya delice aşık oldu. Octavius`a savaş açtılar. Actiumda yapılan savaşta Kleopatra ve Marcus kaçmak zurunda kaldı. İskenderiye'deki sarayına dönen Kleopatra, kobra ile intihar etti. Öldüğünde 39 yaşındaydı.

    9 dil bilen Kleopatra zeki bir kadındı ama herkesin sandığı gibi çok güzel değildi.
    Kaynak: http://tr.wikipedia.org/











    Bu arada çok hoşuma giden birşey gördüm. Bir kuş Kleopatra kapısının üzerinde çıkan bitkiye yuva yapmıştı.



    Bu kısmı gezdikten sonra Ulu Cami mevkiğine doğru yola koyuldum. İlk gezeceğim yer ise Kırk Kaşık Bedesteni'ydi.

    Kırk Kaşık Bedesteni (Beyaz Çarşı)

    Ulu Caminin batısında, cami ile aynı dönemlere tarihlenen yapıdır. Her dönemde hareketli ticari hayatı olan ve yolların kesişme noktasında bulunan Tarsus'ta, günümüzde hala işlevini sürdüren tek örnektir. Dikdörtgen planlı bedestenin içerisindeki oldukça geniş ve kubbelerle örtülü koridorun iki yanında dükkanlar dizilmiştir.
    Bu binanın içinde Tarsus tarihiyle ilgili çok güzel heykeller resimler tahta işlemeler takılar satılmakta. Mutlaka gezmenizi tavsiye ederim.











    Burayı da gezdikten sonra bir sonraki durağımız Bilal-i Habeş Mescidi.

    Bilal-i Habeş Mescidi

    Beyaz Çarşının bulunduğu yerde yolun güney kıyısında bulunan mescidin, Hz. Muhammed'in müezzini olan Bilal-i Habeşi'nin, ezan okuyup namaz kıldırdığı yerde onun ismine atfen yapıldığı söylenir.




    Burda da duamızı ettikten sonra Tarsus'un en görkemli tarihi yapılarından biri olan Ulu Camiye doğru yürümeye başladık.

    Ulu Cami


    Ulu Cami, 1579 yılında Ramazanoğlu Piri Paşa'nın oğlu ibrahim Bey tarafındanSt. Pier Kilisesi kalıntılarının üzerine erken dönem Osmanlı üslubunda yapılmıştır,inşaatında tümüyle kesme taş kullanılan 47x13 m boyutlarında dikdörtgen planlı tek minareli camiye, kuzey yönünden abidevi taç kapıdan girilir.

    Taç kapı, Memluk mimari özelliklerini taşıyan siyahbeyaz mermerlerle süslüdür.Doğubatı doğrultusunda baklava dilimli mermer sütunların taşıdığı 16 kubbeli, revaklı avludan 5 kapı ile ibadet mekânına girilir.

    Caminin içi doğubatı doğrultusunda üç nefe ayrılır. Mukarnaslı mermer mihrabı, klasik Osmanlı üslubunda yapılmıştır.Caminin iç mekanı sütunları "İran Kemeri" denilen yarı sivri kemerlerle birbirinebağlanmıştır. Caminin doğu kısmına bitişik türbede Şit Aleyhisselam, Lokmanhekimve Halife Memun'un mezarları vardır.
























    Muhteşem bir işçilik.





    Önce yatırların olduğu tarafa gidiyoruz.













    Yatırları gezdikten sonra cami kısmına geçiyoruz. Muhteşem bir görüntü bizi karşılıyor.







    Minber tamamen mermerden yapılma. Şu işlemelere bakın. Muhteşem bir işçilik. Günümüzde böyle şeyleri göremez olduk ne yazıkki.



    Bu kısımda gördüğünüz 6 adet çıkıntı imanın şartlarını göstermekte. Üstteki 5 adet ise islamın şartlarını temsil etmekte.























    Caminin ön avlusu.







    Cami ödül bile almış.



    Bir sonraki durağımız Roma Hamamı

    Altından Geçme (Roma Hamamı)

    Tarsus'ta Roma İmparatorluk Çağı'nın görkemini yansıtan, ancak günümüze kadar çok tahrip olan bu yapı, bir Roma Hamamı kalıntısıdır.






















    Roma hamamı sonrası Tarsus'un ünlü efsanesi Şahmeran heykelinin önüne gidiyoruz. Efsanesi de oldukça ilginçtir.

    Şahmeran Efsanesi


    İran Hükümdarı Sardanapal'ın Tarsus'u işgalinden sonra Arap ülkelerinden gelen kervanların Anadolu'ya geçmesi için ilk büyük konak yeri Tarsus idi. İpek Yolu Tarsus'tan Antakya'ya, oradan da İran ve Mısır'a uzanıyordu.
    İran Hükümdarı Sardanapal Tarsus'u serbest bölge ilan etmişti. Mısırlı tüccarlar büyük kervanlarla Tarsus'a geliyorlardı. Bu tüccar*ların Tarsus'ta kalabilecekleri çok sayıda konaklama yeri, hamamlar ve açıkhava plajları bulunuyordu. Tarsus'tan akan Kydnos Nehrinin Toroslardan kar sulan ile birlikte kükürt getirdiği yine bili*nen gerçeklerdendi. Tarsuslular ırmağın kenarındaki plajlardan ya*rarlanırlar ve bu suların mafsal ağrılarına iyi geldiğini söylerlerdi. Kydnos Nehri'nde banyo yapanlar Sardanapal'ın vergi memurlarına vergi ödemek zorunda idiler.
    Mısırlı tüccarlardan birisi olan ve çok zengin olduğu bilinen Melikiya isimli bir kişi, her sene karlar erirken Mısır'dan yola çıkar, Bağdat, Antakya ve Tarsus'a gelir, buradaki plajlarda yıkanırdı. O seneki baharda Mısırlı Melikiya'yı Amanoslardan geçerken haramiler soydular. Melikiya'nın kervanı dağıldı, kendilerini zorlukla Tarsus'a atabildiler.
    Melikiya yiyecek alabilmesi için hizmetkârını şehre gönderdi. Kendisi de rahatlamak için açıkhava plajına, ırmak kenarına gitti. Yıkandı. Plajdan çıktı, elbiselerini giyinirken, bir subayla iki er gelerek Sardanapal'ın yıkanma hakkını istediler. Melikiya telaşa düştü. "Param yok, soyuldum" dediyse de kimseyi inandıramadı. O sırada yine imdadına hizmetkârı yetişti; "gemilerinin Sayda açıklarında battığını, gelecek sefere borcumuzu öderiz" dedi. Subay durumu Sardanapal'a anlatacağını söyleyerek giderken Melikiya subayın ar*kasından seslendi. Sardanapal'a dünyada bir eşi, benzeri bulunma* yan güzel bir armağan getireceğini de söylemesini subaydan istedi. Melikiya'yı iyi ve dürüst bir tüccar olarak bilirlerdi. Çünkü her sene vergisini ilk Melikiya öderdi.
    Melikiya Sardanapal'ın yardımı ile Mısır'a geri döndü. Yolda benzersiz armağanı nasıl bulacağını düşündü durdu. Kendisine yapılan iyiliği asla unutmuyordu.
    Melikiya Mısır'a geldikten sonra akıl küpü hizmetkârı ile konuştu, tanıdıkları ile görüştü. Ama değerli bir armağan bu*lamıyordu. Bir gün Melikiya'mn hizmetkârı koşa koşa geldi, sevinç ve telaş içinde idi. Hemen söze başladı:
    Efendim, ben eşsiz armağanı buldum.
    Hani nerede?
    Nil vadisinde ...
    Canlı mı?
    Hem canlı, hem de konuşuyor, yedi yılan başı var ve insan.
    Sen deli misin? Öyle bir yaratık olur mu?
    Olur efendim. İnsan gibi de konuşuyor.
    İsmi de var mı?
    Var efendim. Adı Şahmeran. Yılanların hükümdarıdır.
    Yılanlar bizi öldürür...l
    Efendim, biz onu kurtaracağız. Bir büyücünün elinde esir. O da bizimle birlikte Tarsus'a gelecektir. Sardanapal'dan azat edilme*sini ve memleketine gen gönderilmesini isteriz.
    Sardanapal kabul eder mi bu armağanı?
    Elbette edecektir. Dünyada bir eşi olmayan bir armağanı nasıl red edebilir ki?
    Melikiya ile hizmetkârı anlaştılar. Hizmetkâr gitti. Üç gece sonra bir devenin üzerine bindirilmiş büyük bir tahta sandıkla geri döndü. Sandık evin bahçesine konuldu, kapılar iyice kapatıldı. Sandık hizmetkârlar tarafından büyük bir dikkatle açıldı. Melikiya gördüğü manzara ve güzellik karşısında şaşkına döndü. Gözlerine inanamıyordu. Karşısında yere konulan ipek minderin üzerinde, dünya güzeli, san saçlı bir genç kız duruyordu ve kızın vücudunun, kol*larının altından ve omuz başlanndan yedi yılan insana saldırıyordu.
    Melikiya hizmetkarına sordu:
    Şahmeran bu mudur?
    Evet efendim.
    Melikiya Şahmeran'a sordu:
    Sen Şahmeran mısın?
    Ben Şahmeran'ım. Beni bırakın yurduma gideyim. Yoksa bütün dünyadaki yılanlar sizi rahat bırakmazlar.
    Biz sizi kurtarmak için büyücüden kaçırdık. Ülken nerede? Benim ülken Nil Vadisi'nde ve Afrika'da kimsenin bilmediği bir yerdedir. Beni bırakın sizi ve yedi sülalenizi zengin edeyim.
    -'Biz seni bırakacağız. Ancak yolculuğu beraber yapacağız ve bu yolculuk sonunda seni azat edeceğiz.
    -Eğer beni azat etmezseniz, dünya durdukça yeryüzündeki bütün yılanlar insanlara düşman olacaklardır. Size son defa söylüyorum, beni azat edin!
    Melikiya Şahmeran'a söz verdi. Şahmeran yere serilmiş bulunan ipek minderin üzerinde uyudu. Ertesi gün yol hazırlıklarına başlandı.
    Şahmeran, ülkesine dönme vaadine inanmıştı. Yolculuk için içerisi özel olarak döşenen sandığın içerisine girmişti. Kervan yola çıktı. Melikiya sevincinden uçuyordu. Önden haberciler göndererek, Sardanapal'a eşsiz bir armağan ile yola çıktığını bildirmek istedi. Bağdat'a geldiklerinde Şabmeran'ı ülkesinden kaçıran büyücünün binlerce yılan tarafından sokularak öldürüldüğünü duydular.
    Şahmeran olayı duymuştu. Melikiya'ya seslendi:
    - Yalan söylerseniz sizin de sonunuz böyle olacaktır.
    Kervan Birecik yakınlarında Sardanapal'ın askerleri tarafından karşılandı. Kafile ve kervan kazasız belasız önce Antakya'ya, sonra da Tarsus'a vardı. Kervanı Sardanapal'ın Valisi İmadetîîn karşıladı. Birlikte Bahçesaray denilen, ortasından Kydnos'un aktığı saraya ge*lindi. Kervan sarayın ortasında yıkıldı. Armağan sandığım büyük bir dikkatle taşıdılar. Taşıyıcılar uzaklaştıktan sonra sandığın kapağı açıldı ve Şahmeran'a seslenildi:
    - Sen de yıkanıp serinlemek ister misin? dedi Melikiya. Evet isterim, diyen Şahmeran sandıktan çıktı, ipek gibi sarı saçlarını dalgalandırarak plaj odasına gitti. Suya giren Şahmeran dinî inanışları başka olan insanlarla yaşamayı hiç sevmiyordu. Fakat katlanmak zorunda olduğunu da biliyordu.
    Şahmeran odanın ortasındaki şifalı suya girmişti ki, içeriye önce askerler, sonra da İri yan bir subay girdi. Bu Tarsus Valisi İmadettin idi. Cüssesine rağmen korkak, cinlere, şeytanlara ve büyücülere inanırdı. Vali İmadettlıı Şahmeran'ı görünce, önce güzelliğine ve saçlarına hayran kaldı. Sonra da bu güzel gövdeden çıkan korkunç yılan başlarını gördü.
    Eyvah! Bu armağan değil büyüdür, dedi. Sonra da askerlere:
    Öldürün! diye emir verdi.
    Şahmeran tehlikeyi sezmişti. Bir sıçrayışta havuzdan çıktı. Kendini öldürmek isteyen askerlere doğru saldırdı. Bu sırada bîr mızrak göğsüne saplandı. Acı ile inledi. Gürültüye Melikiya koştu. Fakat geç kalmıştı. Yılanlar yakaladıkları askerleri hemen öldürüyor*lardı. Korkunç bir savaş başlamıştı. Şahmeran'ın yılan başları teker teker düşmeye başlamıştı- Son bir sıçrama ile haykırdı ve Vali İmadettin'i yakaladı Şahmeran.
    Sizin dîninizde bir armağana böyle mi yaparlar? dedi. Vali İmadettin onu dinlemedi ve askerlere bağırdı:
    Öldürün!
    Askerler tekrar saldırdılar. Şahmeran'ın son yılan başı yeni bir hamle yaparak Vali İnıadettin'in üzerine saldırdı. Onu yere çarptı. Askerler perişan olarak kaçarlarken birisi baltasını Şahmeran'a savurdu. Şahmeran'ın ağzından "Allah!" kelimesi çıktı. Melikaya Şahmeran'a doğru koştu. Şahmeran'dan fışkıran kan hamamın duvarını kana boyadı. Şahmeran ağlıyarak Melikaya'ya bağırdı:
    - Bana yapacağın bu mu idi? Allah cezanı versin! dedi.
    Fakat o sırada inanılması güç bir olay meydana geldi. Yüzbinlerce irili ufaklı yılan Tarsus'a saldırmaya başladı. Aynı za*manda da yer sarsılmaya, evler, saraylar yıkılmaya başladı. Nehir köpürerek şehre saldırdı. Halk dağlara kaçışıyordu. Yer yanlıyor, insanlar gömülüyordu. Melikiya düştüğü yerden kalkarak "su su" diye inleyen Şahmeran'ın yanına koştu ve ona su verdi. O anda yedi büyük yılan ortaya çıktı ve Şahmeran'ı alarak denire doğru akıp gittiler.
    Olaylar yatışıp ta Sardanapal Tarsus'a girdiğinde, Tarsus'un yılanlar tarafından istilaya uğramış olduğunu öğrendi. Melikiya'yı arattı, bulduramadı. Anlatılanlara inanmak istemedi. Kendisini ha*mama götürdüler. Şahmeran'm kanı hâlâ duvarda idi. Göz açıp ka* payıncaya kadar süre içerisinde olanlara Sardanapal halâ inanamıyordu. Dudaklarından tarihe geçecek bir kaç sözcük döküldü:
    - Tarsus yılanlardan batmış!
    Kaynak: http://www.urediavgezi.com/









    Bu heykelin bulunduğu meydan Hz. Daniel meydanı adında.





    Bu meydanın Doğu kısmında Eski Cami bulunmaktadır. Yalnız tam ibadet saatine gelmişti ve zamanımda kısıtlıydı malesef içini fotoğraflıyamadım ama dışını çektim.







    Eski caminin ordan çıkıp St. Paul Kuyusuna doğru yola çıktık. Yolumuzun üzerinde Eski Roma yoluna rastladık. Burda kazı çalışmaları yaz aylarında devam etmekte. Yolun yapısına dikkat ettiğimizde ortasının siyah bazalt taştan yapıldığı görülmekte ve o zaman da yanlara doğru eğim verilerek suyun yolda durması engellenmiş. Türkiye'deki belediyelere sesleniyorum. Bu yola bakın nasıl yol yapıldığını görün.

    Yer hakkında bilgi.

    Cumhuriyet Alanı ve Antik Yol

    Tarsus'un merkezinde, Aziz Paul Kuyusunun 150 m. güney batısında yer alır. Bu antik yolun, Romalılar tarafından M.Ö. I. yy.da yapıldığı tahmin edilmektedir. Zamanla oluşan aşınmalara rağmen caddenin zemini Antik Çağdaki görünümünü çoğunlukla korumuştur. Yolun aynı zamanda asıl işlevlerinden biri olan kent içi ulaşımda kullanılmış olduğunu bazı yerlerde görülen tekerlek izleri kanıtlamaktadır. Caddenin kuzey doğu yönünde, 3 basamaklı podyum (stylobat) bulunmaktadır. Çalışmalarda kazı sahasının güney batı yönündeki Mozaik Avlulu Evin dikdörtgen biçimli bir odası ortaya çıkarılmıştır. Avlunun ortasında bir havuz kalıntısı bulunmuştur. Havuz renkli mermer levhalarla kaplıdır. Avlunun diğer bölümleri mozaik kaplıdır.


















    Roma yolundan sonra ST. Paul Kuyusuna gittik. Ancak kapısı kapalıydı ve sadece dışardan bakmakla yetindim. Adana MT olarak geldiğimizde daha ayrıntılı gezicez inşallah.

    Aziz Paul Kuyusu

    Kızılmurat Mahallesi'nde, Cumhuriyet Alanı'nın yaklaşık 300 m. kadar kuzeyinde öteden beri Aziz Paul'un evinin yeri olarak kabul edilen bir avluda bulunan kuyunun Aziz Paul adına yapıldığı bilinmektedir. Tarihi açıdan zengin geçmişi olan kuyu ve yakın çevresi günümüzde koruma altına alınmış, detaylı arkeolojik araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmalar sonucunda, Aziz Paul Kuyusu ve çevresinin Roma, Bizans ve Osmanlı Dönemi kültür katlarını verdiği tespit edilmiştir. Aziz. Paul Kuyusu'ndan çıkan suyun şifalı olduğuna inanan turistler, burayı hac amaçlı olarak da ziyaret edilmektedir. Hz. İsa'nın 12 Havarisinden ilki olan Aziz Paul, Hıristiyanlığın ilk teorisyenidir ve Tarsus'ta doğmuştur. Aziz Paul, doğduğu yer olan Tarsus'a büyük önem vermiştir.




    Aziz Paul kuyusunun hemen yanındaki mahalle de yoğun bir biçimde eski Tarsus evlerine rastladık. Motorla kesme taş yoldan ilerlemek muhteşem bir duyguydu. İşte eski Tarsus evleri.

















    Tarsus evlerine baktıktan sonra yolumuzu St. Paul Kilisesine (Ortodoks Rum Kilisesi) çeviriyoruz. Önce kilise hakkında bilgi verelim.

    St. Paul Kilisesi (Ortodoks Rum Kilisesi)


    Şehrin güneyinde Ulu Cami Semti'nde bulunan ve Aziz Paul'a adanan yapının, M.S. 11.-12. yy.larda inşa edildiği tahmin edilmektedir. 1993 yılında koruma altına alınarak, Anıt Müze olarak açılmak istenmişse de, kilisede dış ve iç mekan restorasyon çalışmaları aşamalı olarak devam etmektedir.
    Kilisenin kuzey doğu köşesinde çan kulesi yer almaktadır. Tavanın merkezinde Hz. İsa, Yohannes, Mattios, Marcos ve Lucas'ın freskleri bulunmaktadır. Orta nefte yer alan pencerenin iki yanında bir manzara ve melek tasvirleri yer alır.

    Batısında üç sivri kemerli giriş kısmından sonra haç şeklinde nişan odasındaki kapıdan binaya girilir.

    1992-93 yıllarında Aziz Paul Kilisesi'nde Vatikan tarafından ''Aziz Paul Sempozyumu ve Ayini'' düzenlenmiştir. Hıristiyanlar, Aziz Paul Anıt Müzesi'ni düzenli olarak hac amaçlı olarak ziyaret etmektedirler.
    Bahçeye giriyoruz









    Kilisenin tavanında eski fresklere bakıyoruz. Işık çok yetersiz ve yanımda sehpam yok. En iyi çekebildiğim şekliyle sizlere sunuyorum.









    Kilisenin diğer kısımları





    Hristiyanlığın sembolü haç ve üzerinde Hz. İsa tasviri.









    Kilisenin dış kısımları















    Kilisenin doğu kısmındaki çan kulesi.





    Kilisenin dışındaki tarihi kalıntılar.













    Kiliseden sonra diğer durağımız Tarsus Şelalesi

    Şelale ve Roma Mezarları

    Şelalenin bulunduğu yerde Romalılardan kalma yeraltı mezarlarının olduğu bilinmektedir. Tarsus Irmağının yatağının değiştirilmesi sonucu ırmağın 3-5 metre yükseklikteki mezarlar üzerinden akmasıyla şimdiki şelale oluşmuştur. Zaman zaman su seviyelerinde görülen değişikliklerden dolayı mezarlar görülebilmektedir. Şelale ve çevresi Tarsusluların özellikle sıcak yaz günleri ilgi gösterdikleri yerlerin başında gelir. Bahar aylarında yükselen debisiyle genişleyen göleti ve çağlayanı güneşin batışıyla birlikte muhteşem bir görüntü oluşturur. En büyük özelliği besleyen kaynakların şelaleye çabuk ulaşmasıdır. Bu durum suyun sürekli soğuk kalmasını sağlamaktadır. Çay bahçeleri ve lokantaları ile yerli yabancı herkese hizmet vermektedir.




    Su altındaki mezarlardan görüntüler.















    Çevreden görüntüler.





















    Şelaleyi de gezidkten sonra saat iyice ilerlemş havanın kararmasına da 45dk gibi bir süre kalmıştı. Gezmeyi düşündüğüm Roma Kapısını sonraki bir geziye ertelemeye karar verdim ve sabahtan beri birşey yemediğim için güzel bir yemek yemeğe karar verdim. Yenice'deki bir tavuk lokantasına gittik ve karnımızı doyurduk.





    Yemek sonrası eski yoldan Adana'ya evlerimize göndük.

    Gezi çok keyifli geçti. Bir güne oldukça fazla yer sığdırmayı başardım. Tüm zamanlardan bir iz taşıyan Tarsus kentine yolunuz düşerse mutlaka bu yerleri gezmenizi tavsiye ederim.


    Görüşmek üzere.

    Dikkat : Fotoğraflar izinsiz herhangi bir yerde kullanılamaz. Kullanıldığı takdirde yasal işlem başlatılacaktır.
    "Bir insanın bildiğini zannettiği bir şeyi öğrenmesi imkansızdır." (Epiktetos)


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    stunc - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    18 Haziran 2006
    Şehir
    mersin
    Motosikleti
    honda -titan -twister
    sayın makine tek kelimeyle harikasın.
    sayende, defalarca gitmeme rağmen görmediğim tarsus un gizli güzelliklerini sayende bende gördüm, gezdim.
    stunc -honda titan -honda twister
    motosiklet özgürce yaşamak, rüzgarla yaşırmak tır.

  3. #3
    Makine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Eylül 2005
    Şehir
    Adana
    Motosikleti
    2015 Triumph Tiger Explorer
    Teşekkürler. Vaktiniz oldukça uğrayın gezin derim. Daha gezecek yer vardı. Ancak vakim çok dardı ve bu kadarını gezebildim.

    Bu arada foruma mesaj yazma sınırı varmış. Bu gezi ile 50000 harflik limiti doldurdum. Yazdığım bazı kelimeleri çıkartmak sorun da kaldım malesef.

    Görüşmek üzere.
    "Bir insanın bildiğini zannettiği bir şeyi öğrenmesi imkansızdır." (Epiktetos)

  4. #4
    Gaziantep İl Temsilcisi AYDEMİR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    10 Mart 2006
    Şehir
    Gaziantep..
    Motosikleti
    O Bir Goldwing 1800 cc Birde Yamaha 250 cc
    hasan bey yıne fotolari konuşturmüşsun güzel bir gezi yapmişsın paylaşimin için saol yolun acık olsun

  5. #5
    Süper Moderatör (BBRR) Barış Şuşut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    12 Haziran 2005
    Şehir
    marmaris
    Hasan valla elerine sağlık ..mükemmel anlatım ve mükemmel yerler.. uzun zamandır okuduğum en güzel gezi yazısı..vallaha imrendim ben gelince beni de buralara götürmessen vallahada konuşmam
    [B][COLOR="DarkOliveGreen"]"İnanç, görünmeyene inanmaktır. Görünmeyene inanırsanız kimsenin göremediğini görürsünüz"[/COLOR][/B] [B]A. Şerif İZGÖREN[/B]

  6. #6
    lordskeldan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    03 Aralık 2006
    Şehir
    Ortaca
    Motosikleti
    BMW F650
    gerçekten çok güzel dolu dolu bir gezi olmuş
    daha nice kazasız belasız gezilere

  7. #7
    ~~immigrant~~ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    29 Mart 2006
    Şehir
    İSTANBUL__tarabya
    Motosikleti
    zat150
    abi gerçekten mükemmel olmuş burda klavyeyi kemiriyoruz arkadasla cok tesekkurler bu guzel paylasımın için ben buraları ılk kez goruyorum ve yenı bı hedef daha var artık buralarıda gormek sart oldu

  8. #8
    oxygen - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    27 Ocak 2007
    Şehir
    Bursa
    Motosikleti
    Artık Yok!!BElki İlerde Burgman 400
    Hasan bey gerçektende çok güzel bir gezi ve çok hoş latif bir makale olmuş.Tebrikler..Hep adını duyupda merak ettiğimiz bir yerdi.

    Teşekkürler..............................
    16 BYB 49

  9. #9
    Moderatör Lucas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    20 Haziran 2006
    Şehir
    Yalova
    Abi ellerine ayaklarina deklan$örune saglik.. Mavi $im$ekle bizi hic gormedigimiz yerlere goturdun.. Saolasin
    Legends may sLeep.. But they never diE..!

  10. #10
    mete_han - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    01 Ağustos 2005
    Şehir
    4.LEVENT & SERENGETI
    Motosikleti
    Melmeket Uşak/Manisa.2020 NC 750 X DCT/2015 CBF150
    paylaşımlar için sağoalsın...beni tek üzen şey milletce tarihi eserlerimize olan bakış açımız ve olmayan saygımız...ne tarihimize saygımız var ne emanetlerimize...


    Manisa Salihlideki Sard harabelerine neler yapıyorlardı bir bilsen...bu bişey değil...


    Gerçekler acıdır/Metehandro acıtır//Pinokyo/BMX/Star103/Cobra105/Dt125/İnnova125/Lıberty200/Ybr125/CBF150/PCX/Activa/Inazuma/NC700S/750S/750 X/750SDCT
    (1992/2020) Köftestar&Pandastar&Banstar

  11. #11
    mevlutgs - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    12 Mart 2007
    Şehir
    İST-PENDİK
    Motosikleti
    xmax250abs Er6f650ABS ninja250R Cbr125R Today50
    vallahi resimler süper ellerinize sağlık

  12. #12
    agokce - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    24 Eylül 2006
    Şehir
    ankara-adana
    Motosikleti
    yamaha dragstar 650 classic
    ellerine sağlık.çok uzun zaman oldu tarsusa gitmemiştim. sayende tekrar gördüm ve ilk fırsatta özellikle bedesteni görmek için gideceğim. selamlar

  13. #13
    ahmetnr - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    03 Ocak 2006
    Şehir
    Adana
    Motosikleti
    BMW F650 GS DAKAR '06
    tebrik ediyorum seni haftada iki gezi süper yaa ben de dün akşam saat 22:00 den beri evde yatıyorum desem yeridir ceyhanda hava kapalı ara ara açıyor birazda yağmur atıyor sadece 10km yol yaptım oda bezin felan aldım motora bügün için gezi ye katılacaktım ama arkaşların işi vardı kısmet görüşmek üzere selamlar
    45km yol + 90km/h = 30dk. 45km yol 180km/h=15dk. kazancımız 15dk, peki kaybedeceklerimiz

  14. #14
    Makine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Eylül 2005
    Şehir
    Adana
    Motosikleti
    2015 Triumph Tiger Explorer
    Teşekkürler arkadaşlar. Ülkemizdeki kültür hazinelerini tanımak korumak ve öğrenmek mutlaka gerekli birşey. Bende elimden geldiğince sizlerle buraları paylaşıyorum. İnşallah daha farklı yerlere yapacağımız gezilerimizide burda paylaşıp sizlere sunacağım.

    Görüşmek üzere.
    "Bir insanın bildiğini zannettiği bir şeyi öğrenmesi imkansızdır." (Epiktetos)

  15. #15
    msoysarac - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    22 Ekim 2006
    Şehir
    Ceyhan & Niğde
    Motosikleti
    YBR 125
    Hasan abi gerçekten cok güzel bir gezi yapmışsınız.. bi an keşke bende gitseydim dedim ama.. burda da havanın durumu oldukça kötüydü.. EMEĞİNİZE SAĞLIK...
    [B][COLOR="DarkRed"]Tecrübeler en iyi öğretmenlerdir. Yalnız masrafları biraz çoktur.[/COLOR][/B] :) :)

  16. #16
    airman - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    01 Ekim 2006
    Şehir
    Osmaniye-kadirli
    Motosikleti
    VFR 1200X C/T
    Hasan bey Teşekkürler tam bir tarsus şehir rehberi olmuş.

    inşallah biz de dolaşmak istiyoruz.

    selamlar.
    THICKHEADED MAN DOESN'T WEAR HELMET

  17. #17
    iskenderunlu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    23 Mart 2007
    Şehir
    iskenderun
    Motosikleti
    yamaha xmax 250
    bölgenin tanıtımı içinde iyi birşey yapıyrsun makine eline sağlık

  18. #18
    demirgursel - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    30 Ocak 2007
    Şehir
    adana
    gezmedigin yeri kalmamış herhalde,bizlerle paylaştıgın için teşekkürler

  19. #19
    merih - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    27 Eylül 2005
    Şehir
    hatay-antakya
    Motosikleti
    zealsun 200
    makine tek kelimeyle yorum yapmıyorum ama gene harikasın
    UZAKLARDA BİR GÜNEŞ DOGUYOR.

  20. #20
    a vagrant - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    27 Haziran 2006
    Motosikleti
    Yamaha Tenere XT660 ZA
    makine güzel bir gezi olmuş.her sene gezerim oralarını arabayla.ama artık bu seneden itibaren motorumla.paylaşımın için teşekkürler.


    REKLAM ALANI
1. sayfa 12 SonuncuSonuncu

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler