Devinimsel bir içgüdüyle “E artık orduya katılmadan biraz daha keşfetmeli!” diyerek 13 Kasım 06 günü bir öğleden sonra çıkıyorum daha önce denemeyi ve/veya bulmayı düşündüğüm Kayaköy den Ölüdeniz e giden yolu bulmak için…
Kayaköy yolu üzerinden ayrılan düzgün bir stabilize yol dikkatimi çekiyor ve planı değiştiriyorum…
Yolun devamında Kayaköy ün görmediğim değişik bir panoromasına rastlıyorum
Başı dumanlı Babadağ…
Fethiye Körfezi ve Domuz Adası belirdi birden karşımda..
Yolun devamında ikiye ayrıldığını gördüm ve ilk önce Kayaköy yönüne doğru olanı denedim…
Güneşin ışığını anlamlı bir şekilde bana sunan bir çayırla karşılaştım.Arı kovanları ve küçük bir kulübe vardı.
Tahmin ettiğim gibi yol Kayaköy e gidiyormuş ,oradan eve dönmenin beni pek kesmeyeceğini düşünüp diğer yolu denemek için geri dönmeden 1-2 poz daha alıyorum.
Diğer yoldan bir manzara..
Birazdan ilerleyeceğim koylara götüren yol…
Bu yolda tahminlerimi doğru çıkarıyor Hillside tatil köyünün yoluna çıkıyormuş hala eve dönebilirim fakat güneş öyle parlıyorki sanki “devam et yücel!” diyor..dururmuyum Manzaralı bir yol keyfi çekmeden ve orman yolundan ayrılmadan önce Fethiye ve Tersane görülüyor…
Koylara giden yola girdikten sonra..
İşte o keyifli yol..
Sanırım pek fazla ayak basılmamış yol gitmeyen bir koy..
Dünkü yağmurun etkisi ile yola gevşeyen toprağın/kayaların vizkozitesi dayanamayıp salmış kendini..
Artık eskiyen bir numara oldu ama bende denedim..
Birebir yaşamak bu görüntüyü ayrı bir haz..
Biraz önceki toprak erozyonunun daha ciddi bir versiyonu..
Fethiye’deki kışın habercisi zirvesi karlanmış yaşlı dağlar..
Şehre denizden gelenleri ilk selamlayanlardan…
Muhtemelen bir yaz yorgunu tekne..
Karagözler ve Marina..
Doğada olmayı insanın özüne daha yakın buluyorum.
Sevgiler.
Yücel.