Kapat
Üye Girişi
Motovento
Motomax
1. sayfa 12 SonuncuSonuncu

11.11.2006 [Adana MT] Anavarza (Caesarea, Anazarbus) Örenyeri Gezisi

    REKLAM ALANI
  1. #1
    Makine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Eylül 2005
    Şehir
    Adana
    Motosikleti
    2015 Triumph Tiger Explorer
    Merhaba

    Pazar günü yapmayı planlalığım Anavarza Örenyeri gezisi özel bir sebep nedeniyle cumartesi gününe almak zorunda kaldım. Mail attığım ve elimde telefonu olan arkadaşlara durumu bildirdim. Forumumza Osmaniye'den katılan airman arkadaşımız 'a haber veremediğim için Pazar günü arkadaşımız tek olarak geziyi gerçekleştirmiş. Başka bir gezide beraber gezmek ümidiyle kendisine ilgisi için teşekkür ediyorum.

    Gelelim gezi yazımıza. Cumartesi günü saat 11:30 civarı yola çıkmayı başardık. 2 motor 3 kişi olarak geziye başladık. Ceyhan'dan Kozan yoluna girdik ve çok güzel manzaralar eşliğinde Dilekkaya köyüne vardık. Daha köyün girişinde bizi eski kent surları karşıladı. Adımınızı attığınız her yerde tarihi bir anıt görüyorsunuz. Zaten köy komple sit alanı ilan edilip korumaya alınmış. Çivi bile çakamıyorsunuz.

    T.C. Adana Valiliği İl Turizm Müdürlüğü'nce hazırlanmış Örenyeri çizimi.




    Tarihçesi

    Antik Kilikya: ANAVARZA

    Roma İmparatorluğu döneminde Caesarea veya Anazarbus olarak anılan yer, Adana İli Kozan ilçesinin 28km. güneyindedir. Antik şehir duvarlarının hemen dışına kurulmuş küçük köyün ismi Dilekkaya'dır.

    Kentin Roma İmparatorluk devri öncesi tarihi hakkında hemen hemen hiç bir bilgi yoktur. M.Ö. 19 yılında kenti ziyaret eden İmparator Augustus tarafından Caesarea adını akarak "Anazarbus yanındaki Caesarea" diye anılmaya başlanmıştır. anavarza Roma İmparatorluk devrinin ilk iki yüzyılı boyunca büyük bir varlık gösteremeyerek Kilikya eyaleti başkenti Tarsus'un gölgesinde kalmıştır.

    Roma İmparatorları'ndan Septimius Severus'un Pescennius Niger ile yaptığı iktidar savaşı sırasında, Severus'un tarafını tutan kent, onun Niger'i 194 yılında İssos'ta yenerek İmparatorluğun tek hakimi olmasından sonra ödüllendirilerek tarihinin en parlak dönemini yaşamaya başlamıştır.

    M.S. 204-205 yıllarında Kilikya, İsauria ve Likaonia eyaletlerinin metropilisi olmuştur. M.S. 260 yılında diğer Kilikya kentleri gibi Anavarza da Sasani Kralı Şapur tarafından fethedilmiştir. M.S. 4.y.y'da İsauria'lı Balbinos tarafından tahrip edilmiş olan Anavarza İmparator II. Theodisius zamanında M.S. 408 yılında kurulan Cilicia Secunda (ikinci kilikya) ve eyaletin başkenti olmuştur. 525 yılındaki büyük depremden zarar gören kent İmparator Justinianus tarafından onartılarak Jistiniopolis adını almıştır. Ancak 561 yılında ikinci kez deprem felaketine uğramıştır. 6.y.y.'da kent büyük bir veba salgınına uğramıştır.

    İslam'ın yükselmesini takip eden kargaşa dolu yüzyıllarda Anavarza, Araplar ve Bizanslıları arasında tampon bölge olarak kalmış ve sık sık bu iki taraf arasında el değiştirmiştir. 796'da Harun el-Reşit şehri yeniden kurduktan sonra 9.y.y.'ın ortalarında Halife Mutavakil (846-861) Sis kalesini yeniden yaptırırken, anavarza'da da aktif çalışmalar yapmıştır. Batı kapısının dışında olan bir kule harabesinde bulunan Kufi dilindeki bir kitabe parçasında onun adı geçer.

    10.y.y'da Ayn Zarba yine yıkılmaya yüz tutmuş bir Arap şehri iken, üç milyon dirhem gibi çok muazzam miktarda para harcayarak Hamdani hanedanı Seyfüddevle şehri yeniden müstahkem hale getirmiştir. Bundan sonra yeniden Bizanslıların ilgi odağı olmuş ve zaferle sonuçlanan 964 seferinde Nicephorus Phocas Tarsus ve Mopsuhestia dahil, önemli bir çok kale ile birlikte Anavarza'yı da ele geçirmiştir.

    Son defa olarak, Memluklüler 1375'te Küçük Ermenistan Krallığını yıktığında tammen harap oldu ve antik yerleşim yeri o zamandan bu yana bir daha kullanılmadı.

    Kaynak: T.C. Adana Valiliği İl Turizm Mürüdlüğünce hazırlanan Anavarza Broşürü.


    İşte köye ilk giriş resimlerimiz

    Berker köy girişinde.



    İşte Anavarza Kalesi


    Batı Şehir Kapısı.















    Koyunların otladığı bu alanın altı komple şehir. Tabi yapıların duvarları günümüze kadar gelmese bile toprak altından birçok mozaiğin çıkacağına inanıyorum.



    Dilekkaya köyünde eserlere yıllardık bekçilik yapan, kendi bahçesinde bulduğu mozaiği hemen turizm bakanlığına bildiren Hatun DİNÇER teyzemizle tanışıyoruz. Kendisini televizyonda bir röportajında izlemiştim. Kendi evinde kurduğu müzeyi bize gezdirdi ve Anavarza efsanesini anlattı. Şu an kendisi emekli olmuş yerine oğlu devam ediyor.


    Hatun DİNÇER ve Ben



    Bu mozaik efsaneyi özetler nitelikte. Bu mozaik'in 3m altında efsanede bahsi geçen prensesin mezarı olduğu söyleniyor.




    Gelelim efsanemize.

    Vaktiyle Anavarza yiğit insanların, güzel kızların yaşadığı büyük bir şehirmiş. Kent ve kale dıştan gelecek her tehlikeye karşı koyabilecek durumdaymış. O zamanlarda şehirde yaşayan taş ustaları taştan oymalarla evleri, meydanları süsler, insana şaşkınlık verecek hayranlık uyandıracak eserleri yaratırlarmış.

    Gündüzleri halk, kentten çıkar, tarlada bayırda işini görür, akşam olduğunda kente geri dönermiş. Kentin dışı derin hendeklerle ve yüksek duvarlarla çevriliymiş. Kentin kapısındaki asma köprüden başka içeri girilebilecek hiçbir yer yokmuş.

    Halk bu güzel kentte huzur içinde yaşarmış. Akşamları her ev kahkahayla dolarmış, ağıtlar şarkı diye söylenirmiş. Halk mutluymuş, tabii ki kentin kralı da mutluymuş, günler böyle gelir geçermiş.

    Anavarza Kralı’nın (Aya sen doğma, ben doğayım) diyen dünya güzeli bir kızı varmış. Bu kız akıllı mı akıllı, güzel mi güzelmiş. Gel gör ki, günlerden bir gün işte bu kız yüzünden kentin huzuru kaçmış, Kralın o gülen yüzü kararmış, kaşları çatılmış.

    Bir gün Sis Kralı’nın elçisi (şimdiki Kozan'ın), Anavarza Kralı’na gelmiş.

    - Ulu Sis Kralı adına yüce Anavarza Kralına saygılarımı sunarım, demiş.
    Kral :
    - Söyle bakalım ne diler kralın bizden? Deyince de elçi :
    - Kralım kızınızı oğluna ister.
    - Yaa, öyle mi?
    - Evet yüce kralım.
    - Ya isteğini kabul etmezsem?
    - Ulu Kralım bunu da düşünmüştür. Kızınızı oğluna vermezseniz, Krallığınıza savaş açacağını bildirmekle görevli bulunuyorum.
    - Savaş diler demek?
    - Hayır … Ama …
    - Sis Kralına söyle, bu işi düşünmemiz gerekir.

    Anavarza Kralı işte böyle demiş.

    Dert geldi mi üst üste gelirmiş. Sis Kralı’nın elçisi gidince bu defa Misis Kralı’nın elçisi kapıya dayanmış. O da Misis Kralı’nın oğluna istemeye gelmiş. O da aynı istek ve tehditler de bulunmuş.

    Anavarza Kralı, çok halim selim, iyi yürekli bir insanmış. Ne yapacağına karar verememiş, dalmış kara düşüncelere. Durum çok çetin. Kızını bu krallardan hangisinin oğluna verse diğeri yine kendi halkına savaş açacak. Belki de ülkesi elden gidecek. Hiçbirine vermezse bu defa iki ülke halkı ile savaşmak zorunda kalınacak diye düşünüp durmuş.

    Kız babasının haline çok üzülmüş yüerğinden vurulmuş, babasına :

    - Olur mu Kral babam. Ben senin kızın değil miyim? Bana derdini niçin açmazsın? Diye kahırlanmış.

    Kral :

    - Kızım, güvercen topuklu yavrum demiş. Çok haklısın. Bilmem ki ne etsem. Sis Kralı elçi göndermiş, oğluna seni ister. Misis Kralı da elçi göndermiş. O da oğluna seni ister. Vermezsem, savaş açılacak, hangisine peki desem yine olacağı bu. Ne yapmalı bilemedim demiş.

    Kız gülmüş :

    - Ondan kolay ne var?
    - Şeytan bile çözemez bu düğümü kızım, demiş Kral.

    Kız :

    - Hayır Kral babam; bundan kolay bir şey yok. Dersen ki onlara, ben kızımı veririm, veririm ama, bir koşulum var. Anavarza’nın suyu az. Buraya bol suyu ilk önce kim getirirse, onun oğluna veririm kızımı. Onlara böyle söyleyin siz. Gerisine karışmayın.
    - Bak işte, bunu hiç düşünmemiştim. O zaman savaşsız çözeriz bu işi.
    - Elbette babacığım. Halkımız rahat, huzur içinde yaşıyor. Onların benim yüzümden acılara katlanmalarını, ölmlerini istemem hiç, demiş.

    Böylece aradan günler geçmiş her iki kralın elçileri, Anvarza Kralı’nın kararını öğrenmek üzere Anavarza’ya gelmişler. Kral onlara kızının öğrettiğini söylemiş.

    - Anavarza’ya bol suyu ilk getirenin oğluna kızımı vereceğim. Kararımı krallarınıza böyle iletiniz.

    Elçiler bu kararı hemen kendi krallarına iletmişler.

    Bunun üzerine, Sis Kralı yukardan, Misis Kralı aşağıdan başlamışlar su yolunu yapmaya, Sis Kralı su yolunu yontma taşlardan, çok güzel, sağlam biçimde yaptırmaya uğraşırmış. Bu yüzden işi geciktirmiş. Misis Kralı da kerpiçten yaparmış su yolunu. Bu yüzden Misislilerin su yolu kısa zamanda görünmüş. Sislilerden bir haber yok. Misisli'lerin su yolunun kente yaklaşmakta olduğunu gören kızı almış bir üzüntü. Meğer içten içe yiğitliğini duyduğu Sis Kralı’nın oğlunu seviyormuş. Ona adamlar göndermiş ve :

    - İyiye kötüye bakma. Elini çabuk tut, demiş.

    Ama taş yol bu. Peynir değil ki doğrana, çamur değil ki sıvana. Sonunda Misisli'lerin su yolu bitmiş. Su gelmiş kentin kapısına dayanmış. Dayanmış dayanmasına ama, kız buna dayanamamış. Kaldırmış kendisini kayalıklardan aşağı atmış.

    Derler ki, Anavarza o günden sonra bir daha şenlik nedir bilmemiş. Kentin evlerinden neşe dolu kahkahalar yükselmemiş.


    Kaynak : Adana İl Yıllığı (1991)
    Gelelim Mozaik'in üzerinde tasvir edilenlerin manalarına.



    Mozaik'de ortada güzel Anavarza prensesi görülüyor. Sağ tarafta Sis Prensi sol tarafta da balığın üzerine binmiş Misis Prensi görülmekte. Dikkat ederseniz Sis Prensi ile Prenses arasında kara bir yılan (bazıları ejderha der) görülmekte. Bu kara yılan tasviri ile Sis prensi suyu getirmiş olsa bile aralarındaki aşkı engelleyecek Misis prensini tasvir ediyor. Bir rivayette Yılan Kale ile bağlantısı olduğu yönünde de söylemler var. Çünki Misis krallığına yakın bir yer olan Yılan Kale'nin de efsanesi ünlüdür. Sol taraftaki balta şeklindeki ifade de Hatun teyze'den anladığım kadarıyla Misis kralının ölüm tehditini ifade ediyor.

    Hatun teyze bize bahçesindeki diğer önemli eser olan Prensesin balıklı havuzunu gösteriyor. Prenses bu havuzda yüzermiş. Yanlış hatırlamıyorsam 12 adet balık resminin olduğunu ancak günümüze çok az bir kısmının geldiğini ifade etti.









    Prensesin havuzunu gezdikten sonra küçük açık hava müzesindeki diğer eserleri inceliyoruz.












    Bu lahitde müzedeki önemli eserlerden. Lahitin bir ucunda prensesin kabartması diğer tarafında da bir erkekeğin (sanırım Sis prensi) kabartması bulunuyor.







    Bir aile mezarlığının mezar taşı.



    Müze gezimizi bitirip sohbetimizi ettikten sonra motorlarımıza binip kalenin yolunu tutuyoruz. Yolda güzel bir ana - yavru ilişkisine örnek bir kare yakalıyorum .



    Köyün içinden meraklı gözler arasında geçip giderken köy havasını ciğerlerime çekiyorum. Bende küçüklüğümü köyde geçirdiğim için içimde eski günlere bir özlem doğuyor. Sonunda bekçi Cumhur beyin oraya varıyor ve biletlerimizi alıp kısa bir muhabbet ve bilgi alışverişinden sonra kaleye doğru yürümeye başlıyoruz.

    İşte yolumuz. Tamamen kayalar yontularak bu merdivenler yapılmış. Zamanla depremler ile kopan kısımları var ancak çoğu bölüm sağlam olarak görülebilir.





    Kaleye çıkarken sağ tarafımızda kaya mezarları vardı. İşte mezarlardan bir örnek ve uzaktan çektiğimiz bir kare.





    Sonunda kale surlarına varıyoruz.




    Burç'un içden görünümü.


    Özellikle kale burçlarında görebileceğiniz havalandırma bacaları. Alt odaların girişleri zamanında kapanmış.



    Bir gözetleme penceresi


    Kaleden muhteşem ova manzarası.






    Surlar görülmekte.





    Ovadaki koyunlar uygun adım marş yapmış gidiyorlar. Hayvanlar bile kalenin havasından etkilenmişler.



    Kalenin içindeki kilise kalıntısı görülmekte. Üzülerek şunları söylemek istiyorum bu kilise zamanında sağlam bir şekilde durmaktaymış. eskiden çekilmiş bir fotoğrafınıda eklemek istiyorum. İçindeki freskler oldukça tahrip olmuş.

    Şu anki durumu.







    Bu resimlerde 1905 yılında çekilmiş. Yapının ne kadar sağlam durduğu görülebiliyor.







    Kilise içinden sur manzarası


    Kaleden şehir kalıntılarının olduğu ova. Dikkatli bakarsanız yollar ve evlerin yerleri belli oluyor. Yazının sonunda güzel bir haberim de var okuyun lütfen.



    Şehirden bir bina. Haritayı yanlış okumadıysam hamam binası.


    Doğu ve Güney surları.









    Kalenin iç geçişlerinden biri




    Kale içinden bir meydan.



    Ağaçlar çok ilginç yerlerde yetişebiliyor. İşte bir örnek. Kaleyi sahiplenmiş korurcasına bekçiliğini yapar gibiler. Dikkatli bakıldığında insan yüzüne benzer bir yapının üst tarafta taşların arasında olduğu görülebilir.



    Sağlam kalmış bir yapı.


    Kale içindeki mahzenlerden birisi.




    Kalenin kuzey tarafındaki surları.






    Kuzeyden güney tarafın görünüşü.



    Kuzey'deki binalar ve surlar.




    Sonunda gezimizi noktalamaya karar verdik ve uzun dönüş yoluna taşlı patikadan koyulduk. İnsan buraları gezince insanlığın neler yaşadığını ve neler yapabileceğini çok güzel görebiliyor.

    Motorlarımızın yanına geldiğimizde bizim uygun adım marş diye giden koyunlar motorlarımızın yanına varmıştı. İşte o an.



    Motorlarımıza binip Cumhur bey'e teşekkür ettikten sonra son uğrayacağımız durağa Zafer Tak'ına gidiyoruz.







    Bu tarih kokan mekanı terk ederken içimi bir hüzün kapladı. Toprağın altında daha keşfedilmemiş o kadar eser var ki. Umarım burası hakettiği değeri görür. Bizde bu değeri görmesi için elimizden geleni yapmalıyız.

    Yazının sonunda söyleyeceğim habere gelelim. Umarım gerçekleşir.

    Anavarza'ya "Arkeo Park" önerisi
    Türkiye'nin en önemli antik kentleri arasında gösterilen Adana'nın Kozan ilçesi yakınlarındaki Anavarza'nın, tapusu, Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndaki bulunan tek yer olduğu, belgeleme çalışması yapılan antik kentin ''Arkeo Park'' olmanın bütün özellikleri taşıdığı bildirildi. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Hamdi Sayar, yaptığı açıklamada, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Alman Arkeoloji Enstitüsü İstanbul Şubesi'nden toplam 30 kişilik ekiple Anavarza'da sürdürülen arkeolojik ve belgeleme çalışmalarında sona yaklaşıldığını söyledi.
    Antik kentte, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Kilikya Bölgesi Yüzey Araştırmaları Projesi çerçevesinde belgeleme çalışmasını yaptıklarını ve hasarları belirlediklerini belirten Prof. Dr. Sayar, belgelendirme çalışmalarının raporlaştırılmasının ardından restore ve düzenleme çalışmalarına geçilebileceğini dile getirdi.
    Anavarza'nın Türkiye'nin en önemli antik kentlerinden birisi olduğunu, ancak bugüne kadar restore çalışması yapılmamasının yanında, 1998'deki Adana-Ceyhan depreminin de hasarın boyutunun artmasına neden olduğunu belirten Prof. Dr. Sayar, hazırlanan raporun bakanlığa sunulması sırasında ise kentin bir ''Arkeo Park'' şeklinde düzenlenmesi için öneride bulunacaklarını bildirdi.
    Kentin Arkeo Park özelliklerini büyük ölçüde taşıdığının altını çizen Prof. Dr. Sayar, şöyle konuştu:
    ''Kapadokya ve Antakya arasında kalan ve Türkiye'nin en önemli tarihi alanlarından biri olan bölge, çevresinde yapılacak restoran, barınma ve sosyal alanlarla bir park haline dönüştürülebilir. Bu haliyle yerli ve yabancı turistlerin ilgisini daha çok çekecek kent, kısa sürede bir cazibe merkezi haline gelirken, bulunduğu Dilekkaya ve çevre köylerde yaşayanlara ise istihdam alanı yaratılmış olur.''
    TAPUSU OLAN TEK ÖREN YERİ
    Surlarla çevrili Anavarza Antik Kenti'nin yaklaşık bin 300 hektarlık bir alanda kurulu olduğunu belirten Prof. Dr. Sayar, ören yerinin, tapusu Kültür ve Turizm Bakanlığına ait tek yer olduğunu söyledi.
    Ören yerlerinin genellikle şahıs ya da hazineye ait olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Sayar, şöyle konuştu:
    ''1960 yılında Kayseri'den bölgeye göçenler, kullandıkları yerlerin atalarından miras kaldığını iddia ederek kendilerinin kullanabilmeleri için dava açmışlar. Dava sırasında yapılan keşifte ise köyde yaşayan yaşlılara antik kentte bulunan eserlerin yapılışı sırasında görüp görmedikleri sorulmuş. Köylülerin bilememesi üzerine ise keşfi yapan hakim, antik kentin bulunduğu alanın tapusunu bakanlığa verme kararı almış, hala da bakanlık tapusunda bulunuyor.''
    TARİHİ ALAKAPI ÇÖKME RİSKİ İLE KARŞI KARŞIYA
    Prof. Dr. Sayar başkanlığında yürütülen çalışmalarda kentin ayakta kalan en önemli yapısı Alakapı'nın, fotogometrik ve jeodezik özelliklerini belirleyen ekibi yöneten İstanbul Teknik Üniversitesi Restorasyon Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yegan Kahya da çalışmalarını tamamladıklarını, ancak 1998 depremi nedeniyle tarihi kapının büyük tahribat gördüğünü belirlediklerini söyledi.
    Doç. Dr. Kahya, ayakta kalan tek yapı olması nedeniyle çalışmaların Alakapı'da yoğunlaştığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
    ''Mimari açıdan yapıda oluşan hasarlar incelendi, tek tek kayıtlar tutularak röleve çalışması oluşturuldu. Mimari açıdan yapı büyük ölçüde tehlike altında. Yeni bir depremde çökme tehlikesi ile karşı karşıya. Ana müdahale olarak, büyük kemerdeki taşıyıcı sistemin acilen desteklenmesi ve derhal restorasyonuna başlanması gerekiyor.''
    Alakapı'nın köylüler tarafından taşıt güzergahı olarak kullanıldığına ve bununda çökme riskini arttırdığına dikkati çeken Doç. Dr. Kahya, kapının acilen taşıt trafiğine kapatılması gerektiğini kaydetti. Doç. Dr. Kahya, 6 kişilik ekiple yaptıkları fotogometrik ve jeodezik çalışmayı tamamladıklarını, çalışmanın dijital ortama aktarılarak, raporlaştırılmasına başlandığını sözlerine ekledi.
    ANAVARZA ANTİK KENTİ
    Kozan ilçesine 27 kilometre mesafedeki Dilekkaya Köyü ile iç içe olan Anavarza Antik kentinin, İ.Ö. 1. yüzyılda bir Roma kentleşme merkezi olarak kurulduğu sanılıyor. Tarihi kaynaklara göre, kent, Kilikya bölgesinde düzenlenen şenliklerin, olimpiyatların merkeziydi. 525 ve 565 tarihindeki depremlerde yıkılan kent, Bizans İmparatoru Justinianus tarafından onartıldı. 8. yüzyıldan itibaren Abbasiler, Selçuklular, Bizans ve Haçlılar arasında sürekli el değiştiren Anavarza, bir süre Ermeni krallığının merkezi oldu.
    Anavarza, ovadaki surlar ve kayalık kesim olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Surların doğu kesiminin uzunluğu 1500 metre. Tüm kenti içine alan surların 20 burcu bulunuyor. Bu surlardan şehre 4 kapı ile giriliyor. Kentin sembolü Alakapı'nın kuzeydoğusunda tiyatro ve kapının hemen önünde stadyum kalıntıları yer alıyor.
    Antik kentin yanındaki Anavarza kalesi ise dik yamaçlı 200 metre yüksekliğindeki bir tepede bulunuyor. Kalede, 1057 tarihli küçük bir kilise bulunuyor. Kilise, üzerindeki yazıta göre Ermeni prensi Toras tarafından yaptırıldı. (aa)


    YENİ ADANA GAZETESİ 18.09.2006
    Başka bir gezi raporunda görüşmek üzere.

    Makine (Hasan Alp İNAN)
    "Bir insanın bildiğini zannettiği bir şeyi öğrenmesi imkansızdır." (Epiktetos)


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    tüzemen - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Mart 2006
    Şehir
    adana
    Motosikleti
    HONDA GL1800 2003 ve HONDA FORZA NSS300 2015
    harika yaaa.neler kaçırmışız.Ama ben Ceyhan dan katılacaktım mevkiinizi öğrenmiş olsaydım.cep telefonuna cevap vermiş olsaydın. Çok sonra aramışsın bu seferde ben duymadım.
    Anlatım da bir muhteşem

  3. #3
    Makine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Eylül 2005
    Şehir
    Adana
    Motosikleti
    2015 Triumph Tiger Explorer
    Sağol Yücel abi. Gelmenizi çok isterdim. Başka zaman gene tekrarlarız. Aklımda kaldı.
    "Bir insanın bildiğini zannettiği bir şeyi öğrenmesi imkansızdır." (Epiktetos)

  4. #4
    Baycode - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    20 Temmuz 2006
    Şehir
    Mersin
    Motosikleti
    ASYA AS200GY-2
    Anavarza sevdiğim diyemiyeceğim ama aşık olduğum bir mekandır

    Katılmayı istedim gezinize ama koşullar elvermedi.

    Paylaşım için teşekkürler. Net fotoğraflar, doyurucu bilgiler. Emeğinize sağlık.
    İki teker daima tek tekerden daha iyidir :cherry:

  5. #5
    Makine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Eylül 2005
    Şehir
    Adana
    Motosikleti
    2015 Triumph Tiger Explorer
    Teşekkürler Baycode 2. bir sefer daha yaparız. Gelmek isteyipte gelemeyen arkadaşlarımız çok oldu. Tekrarını yaparız inşallah.
    "Bir insanın bildiğini zannettiği bir şeyi öğrenmesi imkansızdır." (Epiktetos)

  6. #6
    balzeytin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Haziran 2006
    Şehir
    Adana
    Motosikleti
    motosikleti şimdilik yok..
    Kankim sen süpersin ne güzel yerler hikaye müthişti. Bize böyle kültürel zenginlikleri yaşattığın ve aktardığın için teşekkür ederim.. Keşke hep birlikte buralara gidebilsek.. Sevgiler canım kankim..

  7. #7
    Makine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Eylül 2005
    Şehir
    Adana
    Motosikleti
    2015 Triumph Tiger Explorer
    Sağolasın balzeytin inşallah hep beraber gideriz kanki.
    "Bir insanın bildiğini zannettiği bir şeyi öğrenmesi imkansızdır." (Epiktetos)

  8. #8
    wildwolf - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    07 Nisan 2006
    Şehir
    Adana
    Motosikleti
    zealsun 150 chopper
    resimler süper anlatımda harika geçen yaz bizde çıkmıştık bu arada kaleye çıkarken tam 356 merdiven çıkmıştık tabi sayamadıklarımda vardı inşallah birdahaki gezide hep beraber ve daha kalabalık gidilir
    [COLOR="Green"][B][I]Gecelerin Gecesi Dolunayli_Gecem
    Çıktığı ini bilmeyen,kaç asırlık kini bilmez.Soyunu,dinini bilmeyen,gün gelir haddini bilmez.[/I][/B][/COLOR]

  9. #9

    Üyelik
    01 Ocak 2005
    Makine, tarihi yerlerde çok geziyosun bir gün seni define avcısı diye jandarma tutuklayabilir

    Yine harika bir gezi raporu sunmuşsun. Gezmiş kadar olduk teşekürler.
    motorize07 [MT Antalya Burada]
    Her Tip Yol ve Hava Şartlarının Motorcusu
    Gittiğin Yol, Yol Değil. YAMAHA XT600 E

  10. #10

    Üyelik
    23 Ekim 2006
    Şehir
    adana
    Motosikleti
    Çin İşİ CroS 200:)
    gerçekten süper bi gezi oldu biizm içinde..merdivenleri çıkarken yaklaşık 10 defa mola vermişşizdirama sonunda ulaşmayı başardık..bütün yorgunlugumuza deydi ama..ee bide sonunda et keyfi yapınca tadından yenmez bi gezi oldu

  11. #11
    myheart - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Mayıs 2006
    Şehir
    Bolu Merkez
    Motosikleti
    Honda CRF 250 L
    cok güzel kareler varlla.. Güzel bi ortam ellerinize motorunuza saglık...
    Binlerce Kilometre Bile Tek Bir Adımla Başlar...

  12. #12

    Üyelik
    19 Ağustos 2006
    Şehir
    zekeriyaköy / Sarıyer / İstanbul
    Motosikleti
    Aeon 180 cc ATV - 125 cc Dorado Scooter
    Elinize motorunuza sağlık güzel bir gezi olmuş.
    Yumurtalık (ayas) da bulunan küçük adadaki kale gezisi ne zaman

  13. #13
    airman - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    01 Ekim 2006
    Şehir
    Osmaniye-kadirli
    Motosikleti
    VFR 1200X C/T
    Elinize saglık güzel gezi olmuş. biraz da ben bilgi vermek istiyorum.

    Anavarza; Kadirli, Ceyhan ve Kozan ilçe sınırlarının kesiştiği yerde, Kozan sınırları içerisinde bulunmaktadır. Sumbas veya Kesik suyunun Ceyhan ırmağı ile birleştiği yerin 8 km. kuzeyindedir. Kadirli’nin güneybatısında olup 22 km. uzaklıktadır. Yukarı Çukurova’nın ortasında yükselen, çevreye hakim, yüksekçe bir kaya tepesinin üstünde bir kaledir. Anavarza Kalesi’nden diğer kaleler ve İskenderun körfezi görülür. Bugün halk dilinde Anavarza diye bilinen bu çok önemli şehir ve kale, tarihî kayıtlarda Anazarba, Aynızarba, Anazarbos veya Anazarbus gibi çeşitli adlarla anılmaktadır.
    Kentin Roma dönemi öncesi tarihi hakkında hemen hemen hiçbir bilgi yoktur. M.Ö. 19 yılında İmparator Augustus tarafından ziyaret edilen kent "Anazarbus yanındaki Caesarea" diye anılmaya başlamıştır. Anavarza Roma İmparatorluk Döneminin ilk iki yüzyılı boyunca büyük bir varlık göstermemiş, Kilikya başkenti Tarsus’un gölgesinde kalmıştır. Tarsus günümüze kadar yaşayabilmiştir; ama bunun karşılığında tarihi anıtlarının büyük bir bölümünü kaybetmiştir. Roma imparatorlarından Septimius Severus’un, Pescennius Niger ile yaptığı iktidar savaşı sırasında, Severus’un tarafını tutan kent, onun Niger’i 194 yılında İsos’ta yenerek imparatorluğun tek hakimi olmasından sonra ödüllendirilmiş, tarihinin en parlak dönemini yaşamaya başlamıştır. M.S. 204-205 yıllarında Kilikya, İsauria ve Likaonia eyaletlerinin metropolisi olmuştur. M.S. 260 yılında diğer Kilikya kentleri gibi Anavarza da Sasani Kralı Şapur tarafından fethedilmiştir. M.S.IV.yüzyılda’da İsauria’lı Balbinos tarafından tahrip edilmiş olan Anavarza, İmparator II. Theodosius zamanında M.S. 408 yılında kurulan Cilicia secunda’nın (Bitek Kilikya) ve eyaletin başkenti olmuştur. 525 yılındaki büyük depremden zarar gören kent İmparator Iustinianus tarafından onartılarak Iustiniopolis adını almıştır. Ancak 561 yılında ikinci kez deprem geçirmiştir. VI.yüzyılda ise kent büyük bir veba salgınına uğramıştır. İslâmın yükselmesini takip eden yüzyıllarda Anazarbus, Araplar ve Bizanslılar arasında tampon bölge olarak kalmış ve sık sık bu iki taraf arasında el değiştirmiştir.
    Kale ve şehrin, M.Ö.IX. yüzyılda Asurlar tarafından kurulduğu sanılmaktadır. Ancak Anavarza’nın tarihi, M.Ö. I. yüzyılda Roma’nın eline geçtikten sonra önem kazanmıştır. Ünlü doktor Dioskurudes ve şair Optianus’un bu şehirde doğmuş ve yaşamış olduğu söylenmektedir. Burası Bizans’lılar döneminde de önemli bir sınır kalesi haline gelmiştir. 704’te Emevi’lerin, 758’de Abbasi’lerin buraya hakim olduğu görülmektedir. Malazgirt Za-feri’nden sonra Türk hakimiyetine geçen Anavarza, 1097’de I.Haçlı Orduları tarafından geri
    alındı. Feke’deki Ermeni Baronluğu Anavarza’ya indirildi ve Kudüs yolunun emniyeti için burada Ermeni Prensliği kuruldu. 1129’da Danişmentoğulları tarafından tekrar Türklerin hakimiyetine geçti. 1133’teki depremde büyük hasara uğradı. Bunun üzerine Ermeni Prensliği Sis (Kozan) Kalesi’ne taşınmıştır.

    Günümüze kadar gelen Anavarza kalıntıları, asıl kale ve alt taraftaki surlar olmak üzere iki bölümdür. Kaleyi kuşatan surların doğu cephesindeki uzunluğu 1500 metreyi bulur.


    Yüksekliği 8-10 metre arasında değişen bu sur duvarları her 70 metrede bir olmak üzere 20 burçla desteklenmiştir. Dört kapısı vardır. Batıdaki kapı üç kemerli bir zafer takı şeklindedir.
    http://i.turboimagehost.com/p/208290...6_011.jpg.html

    Kaleyi baştan başa kuşatan surlar çok uzundur. Anadolu’da bu kadar uzun bir dış surla savunulan kaleler yok denecek kadar azdır. Bu bakımdan Anavarza Kalesi’nin Anadolu kaleleri arasında önemli bir yeri vardır. Duvarlar dıştan, küçük dörtgen kulelerle takviye edilmiştir. Kulelerin yüksekliği duvarların yüksekliğine eşittir. Kalenin iç tarafına giriş, küçük kapılardan yapılır. Kalenin iç kısmında birinci bölümde askeri kışla, Ermeni prensi Toros’a ait üç nefli kilise ve bazı Ermeni krallarına ait mezarlar vardır.
    İkinci bölümde askeri kışla ile ilgili odalar, depo odaları ve su tankları yer almaktadır. Her iki bölümün arasında kaya platformun üzerinde inşa edilmiş üç
    katlı kule bulunur. Anavarza Kalesi Bizanslılar, Ermeniler ve Araplar tarafından onarım görmüştür. Anavarza’ya biri Alapınar’dan 12, diğeri Sumbas’ın gözünden 20 km. uzunluğundaki su kemerleriyle su getirilmiştir. Roma döneminden kalma su kemerleri dikkat çekicidir. Şehirde Korint biçimde altı sütunlu bir üçüncü asır zafer takı, Bizanslılardan kalma kaya kabartması vardır.
    Havari (Apostol) kiliseleriyle dış surların içinde Roma döneminden kalma tiyatro, tapınak, saray ve hamam kalıntıları da bulunmaktadır. I. yüzyıl Roma kaya mezarları, fresklerle süslenmiş mezarlar, kilise ve sarnıç gibi eserler eski dönemden bugüne ulaşan kalıntılardır.
    Kayalara oyulmuş mezarlarda, insan figürleri ve cenaze töreni kabartmaları görülür. İç kalede de bir çok kalıntılara rastlanır. Anavarza köyü (Dilekkaya) içinde 18 çeşit deniz hayvanını gösteren "Anavarza Mozaikleri, bulunmaktadır. Bunların 3.55 x 10.75 metre boyundaki bir havuz tabanı için hazırlandığı sanılmaktadır.
    Yine aynı tür mozaiklerle başka bir havuz tabanı oluşturan yunus balığına binmiş, eli kamçılı Eros ve deniz tanrıçası Thetis mozaikleri de bulunmaktadır.


    Stadyumun elli metre kadar kuzeydoğusundaki kayalık yapay bir yarıkla ayrılmıştır.Roma veya ilk Bizans döneminde, Anazarbus’tan Flaviopolis (Kadirli) ve Hierapolis-Kastabala’ ya giden yola geçit vermek için açıldığı sanılan geçit 250 metre uzunluğunda, 4-15 metre genişliktedir. Yolun her iki tarafında kayalar 50 metre yüksekliğe kadar uzanır.
    http://i.turboimagehost.com/p/208286...6_014.jpg.html


    Kuzey-güney sütunlu cadde üç gözlü takla başlar. Anavarza’nın geçmişte karşılaştığı birçok deprem yüzünden, zafer takı ancak kısmen günümüze gelebilmiştir. Güney yüzünde siyah granitten altı adet Korinth stili sütun başı bulunan, üç kemerli bir geçittir. Kuzey yüzünde ana kemerin her iki tarafında birer heykel nişi vardır.


    Vahşi hayvanlı gösteriler için yapılmış olan amfiteatr tamamen taşlarla inşa edilmişti. Antik çağda, diğer binalara malzeme sağlamak amacıyla sürekli olarak yağmalanmıştır

    biraz copy/paste oldu ama fazla zaman yok.bu da emektar bekçi hatunana

    http://i.turboimagehost.com/p/208293...6_017.jpg.html
    THICKHEADED MAN DOESN'T WEAR HELMET

  14. #14

    Üyelik
    17 Mart 2006
    Şehir
    Antalya
    güzel bir gezi olmuş.

    ben böyle tarihi yerleri gezdiğimde kendi kendime "buralarda insanlar yaşıyormuş.acaba nasıl yaşadılar" diyorum

  15. #15
    airman - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    01 Ekim 2006
    Şehir
    Osmaniye-kadirli
    Motosikleti
    VFR 1200X C/T
    THICKHEADED MAN DOESN'T WEAR HELMET

  16. #16
    kayasertac - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    29 Ocak 2006
    Şehir
    İskenderun-Hatay
    Motosikleti
    Honda CRF 250 L
    çok güzel bir gezi daha hasan abi, tebrikler, vize haftam bitsin peşindeyim inşallah,
    motoaktüel editörlüğü sana az bile, atlas - national geoghraphic gibi dergiler seni transfer edebilmeleri için kapışmalı bence...

    güzel anlatımın ve paylaşımın için teşekkürler...

  17. #17
    E_M_R_E_sen - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    06 Haziran 2006
    Şehir
    ankara
    Motosikleti
    2014 ybr 125 :D
    cok süper gezi olmuşş
    kac saat sürdü bu gezi ?
    ANKARA MT

  18. #18
    Makine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Eylül 2005
    Şehir
    Adana
    Motosikleti
    2015 Triumph Tiger Explorer
    Merhaba

    @airman verdiğin bilgiler için teşekkürler.

    @kayasertac Sertac'ım sağolasın. Özledik seni de vizelerden sonra görüşelim mutlaka.

    @E_M_R_E_sen Örenyerini gezmek 3 saatimizi aldı ki hava erken kararıyor diye çok abartmadan geziye nokta koydum. Yoksa tüm surları, gedikleri komple gezen biriyimdir öyle yapsaydım sanırım 4,5 saat civarı sürebilirdi. Eğer buna aşağıdaki kenti ve kaya mezarlarını tarıyacamd erseniz 1,5 saat daha ekleyin. Bu arada yorgunluk sebebiyle vereceğiniz molaların sayısıda giderek artmaya başlar
    "Bir insanın bildiğini zannettiği bir şeyi öğrenmesi imkansızdır." (Epiktetos)

  19. #19
    ahmetusta61 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    18 Ekim 2006
    Şehir
    İSTANBUL KARTAL ANADOLUYAKASI
    Motosikleti
    yamaha xmax 400
    bizle paylaştığın için saol
    www.ahmetusta61.blogspot.com
    ÇILGIN MOTORCU

  20. #20
    MoToR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Ocak 2005
    Şehir
    ADANA
    Motosikleti
    SUZUKİ DR 800 BİG-JİNLUN 250
    hasan sana küstüm cumartesi elimde kumanda zap zap zap başka bişey yapmadım insan bir alo der abi buraya gidiyoruz gelirmisin der yok unutulduk, yoksa motorummu küçük,yoksa sen beni beğenmiyormusun, yoksa beni istemiyormusun birdahaki sefere kızarım lastiğini indiririm
    SUZUKİM, ud\'um buz gibi bira ile doğanın keyfini yaşarım.


1. sayfa 12 SonuncuSonuncu

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler