Doğaçlama bir tur - 8 gün, 2300 km
Reklamlar
-
23 Ağustos 2022, 16:47
#1
Salı günü, 9.Ağustos.1915 te Conk Bayırında yaşanan çetin çarpışmalar sonucu Anafartalar muhaberesinin kazanılışının
yıldönümüydü. O muharebenin Çanakkalenin elimizde kalmasını sağlayan en çetin kara muharebelerinden biri olduğu söylenebilir.
Bu bağlamda 8.ağustos pazartesi günü gece Çanakkale Şehitlik etkinlik alanında toplanılıp, 9.ağustos salı günü Conk Bayırına yürünüp
şehitlerimizi yad etmekle ilgili bir program vardı ve katılmayı çok istiyordum.
Motosiklet forumunda sen daha fazla yaktırırsın, ben en az yaktırırım sohbeti sırasında farkında bile olmadan
Pazar günü Bursaya gidip iskender yemek fikri gelişince, hemen gruba dahil oldum.
Niyetim akşam Bursada kalıp ertesi gün Çanakkaleye geçmek şeklindeydi.
Cumartesi akşamından motosikletimi bir haftalık yola yetecek kıyafetle yükleyerek hazır ettim.
7.Ağustos pazar İstanbul - Bursa :
Sabah 07:30 da İstanbul-Mecidiyeköy Simit Sarayı önüne vardığımda,
Kural[Z] MT-07 si ile , ShipShaq'sa Street Triple 765 iyle gelmiş ve sohbete dalmışlardı bile.
Xpulse 200t mi onların yanına parkedip katıldım sohbete.
Çok geçmeden AngryPower MT-07 si ile gruba katıldı.
Prensip olarak kahvaltı yapmadan evden çıkmadığımdan arkadaşların kahvaltısını bekledim.
Üç arkadaşıda forumdan tanımakla birlikte AngryPower'la daha önce yüzyüze sohbet etmiş hatta birlikte kısa mesafe sürmüştükte.
Kural [Z] yiyse telefon konuşmalarımızdan tanıyordum.
Özet vermek gerekirse hepimiz birbirimizi uzun zamandır tanıyor gibiydik.
Kahvaltının ardından 8.30 gibi düştük yola.
İlk hedef Eskihisar feribot iskelesi. Oradan feribotla Tavşanlıya geçeceğiz.
Feribotta sabah güneşi ve ılık rüzgar eşliğinde sohbete devam.
Tavşanlı iskele çıkışında, Sakaryadan gelen Onixys CBR-500R si ile ekibe katılmak için bizi beklemekteydi.
Selamlaşmanın ardından hiç vakit kaybetmeden Kural[Z] nin liderliğinde düştük yola.
Benim gruptaki en yavaş motor olmamdan dolayı 90-100 aralığı bri hız belirlemiştik.
Baktımki 80-90 arası bir hızdayız. Durduğumuz bir yerde motorumun rahat 110 gidebileceğini söyleyince hızımız
100-110 aralığına çıkmış oldu
İlk durak İznik yolu üzerinde Keramet Kaplıcası.
Kimseyi rahatsız etmemek için resim çekmedim. Görsel wikipediadan alıntıdır.
Buranın yolun kenarındaki kayalardan fışkıran suyunu daha önce Pamukovaya giderken görmüş ama durup ne olduğunu inceleme şansım olmamıştı.
Kural[Z] ısrarla yanımıza şort almamızı söylemişti ama ne yazıkki kendi dahil herkes unutmuştu
Bense pazar kalabalığı nedeniyle suyun bulanık olmasından suya girmek istemedim.
Bir saat kadar çay-kahve sohbetin ardından tekrar düştük yola.
Bursa içerisinde İskender kebap yiyeceğiz.
Motorları parkedecek yeri bulmakta fazla zorlanmadık.
200 metre kadar yürüyeceğiz.
Ulucami yakınında Kural'ın önceden bildiği bir İskenderciye girdik.
İskender nefis ötesiydi. Midemize oturmayacağını bilsek yarımşar daha yiyecektik ama motosiklet kullanacağımız için vazgeçtik.
Saat 16:00 ya yaklaşmaktaydı. Yol ayrımında ekipten ayrılarak kalmayı düşündüğüm otele doğru yola koyuldum.
Bu arada şunu belirtmekte fayda var.
Aramızda hiç şu lider olsun, şöyle kullanalım diye konuşmamıştık.
Tek konuştuğumuz benim motorumun 200cc olması nedeniyle 120'de kesiciye girdiği ve 115km süratin üzerinde çıkamayacağıydı.
Yol boyunca Kural [Z] sürekli ekip başı olarak öndeydi.
Hepimizi sürekli fermuar düzeninde kullandık.
Bir kişi sürekli geride kalıp (genelde AngryPower) en yavaş ben olduğum için grubu kolladı.
Bu bağlamda ekip arkadaşlarım, Kural[Z], ShipShaq, Onixys ve Angrypower'a çok teşekkür ederim.
Ben onlarla birlikte olmaktan çok keyif aldım.
Gruptan ayrıldıktan sonra, daha önce havacılık yarışmaları sırasında kaldığım Bursa-Nilüfer semtindeki,
Nuri Nihat Aslanoba uygulama oteline yöneldim.
Ormanın yamacında, okulun bahçesinde temiz bir eğitim otelidir.
Hemen belirteyim en pahalı uygulama otellerinden biridir.
400 TL verip motordaki yükleri odama taşıdıktan sonra çıkıp çevrede bir tur attım.
Akşam yemeği işini hallettim.
Tam otele dönerken telefon tutucumun tırnağı koptu ve telefon yola uçtu.
Allahtan arkamdaki minibüs epey gerideydi ve ben yolu kesip minibüsün telefonumu ezmesini engelleyebildim.
Aslında şarjlı güzel bir telefon tutucum vardı. Park yerinde birisi kırdığı için geçici ucuz bir şey kullanmaya başlamıştım.
O da ancak bu kadar dayanabildi işte.
Dağdan gelen temiz havanında etkisiyle gece çok rahat ve huzurlu uyuduğumu belirtmeliyim.
Yarın. Yola devam
---------- Mesajlar birleştirildi - 13:52 ---------- bir önceki mesaj zamanı 12:00 ----------
8 gün, 2300 km. 2.gün (8 ağustos)
Bursa Nilüferdeki Nihat Aslanoba Uygulama Otelinde dağdan gelen serin ve temiz havanın
etkisiyle deliksiz, huzurlu bir uykunun ardından kuvvetli bir sabah kahvaltısı.
Motor otelin bahçesinde güvenlikli yerinde. Hemen yükleyip yola koyuluyorum.
Bu yükleme işide ne zor yahu
Pandemi öncesi Bandırmada her yıl bir iki planör yarışması yapar,
oradaki ekip arkadaşlarıda görürdük. Pandemi herşeyi altüst etti.
İlk durak Bandırma THK (Türk Hava Kurumu).
İlçe kurum başkanı @Varol Memişler'i kurumun önünde çay içerken görüyorum.
Hemen gruba dahil oluyorum.
Özlemişiz. Epey bir sohbet ve çayların ardından,
"yolcu yolunda gerek" deyip koyuluyorum yola...
Bu kez durağım Biga.
3 yıl önce Kaz Dağları su nöbetine giderken Biga Kapalı pazarından bir bal almıştım.
Ev ahalisi çok beğenmişti balı. Özelliklede validem.
Yol boyunca hızım 80-90. Memleket manzaraları seyretmeyi seviyorum
Elimle koymuş gibi pazar yerini ve içerisinde Ramazan'ın çay ocağını buluyorum.
Adam beni hemen tanıyor.
"Abi sen 2-3 yıl önce yine bu zaman motorla gelip bal almıştın" diyor
Bal seçimi, balı kırılmasın diye kıyafetlerin arasına özenle yerleştirme,
ardından bir kahve, bir çay derken...
Yola çıkma vakti.
Yola çıkmadan önce bir resim çekiliyorum. 3 yıl önce ve bugün
Yaş 60 a bir basamak kalsada pek yaşlanmamışım sanki (züğürt avuntusu ).
Motosikletim değişmiş ama
.
.
Nedense Bigadan çıkarken bir salaklık yapıyorum
ve Çanakkaleye Çan üzerinden gitmek yerine Lapseki yolunu tercih ediyorum.
Yolda inanılmaz bir rüzgar var. Lapsekiye yaklaştıkça rüzgar dahada şiddetleniyor.
Çan yolunu seçmediğime pişman oluyorum ama bir yandanda
en azından 1915 köprüsünden geçeceğim için seviniyorum.
Rüzgar çok yorduğu için Lapsekide bir kahvenin ağacı altında çay içip dinlenirken,
Harley kullanan birisi geliyor. Sohbet ediyoruz.
"300 kiloluk Harleyi zor zaptettim. Köprüde çok şiddetli rüzgar var" deyince,
planı değiştirip feribotla Eceabat'tan Kilitbahire geçmeye karar veriyorum.
Motosikletim 200cc olunca 20 liraya karşıya geçiyorum
İstikamet dosdoğru Şehitler Anıtı.
Şehitler anıtına varıyorum ama toplanma yeri etkinlik alanında.
Arkadaşımı arıyorum bana konum gönderiyor.
İşte o konum bilgisinden sonra macera başlıyor...
Telefon tutucunun tırnağı kırıldığından telefonu bantlayarak tutturuyorum tutucuya.
Dolan dur bir türlü etkinlik alanına gidemiyorum.
Yolların çoğu tek yön gidiş şeklinde.
Bir ara Alçıtepe köyünün etrafında tam 3 tur attığımı farkediyorum.
Arada şehitliklerden geçerken ölmüşlerimizin ruhlarına rahmet okuyorum.
Navigazyon 11km, 6km şeklinde yaklaştığımı belirtirken, birden başka bir yola sokup 16km kaldı deyiveriyor.
Hava kararmak üzere etrafta kimseler yok.
Üsteli karanlıkta motor kullanmayı hiç sevmem.
Derken bir şey farkediyorum.
Navigasyon solda bir tarla yoluna gir diyor ve etkinlik alanına 4.5 km var diyor.
O yol gidilecek yol değil. Taşlık, traktörlerin derin izler bıraktığı tam offroadluk bir yol.
50 metre ilerleyip duruyorum. Bu kez navigasyon başka yoldan 16km gösteriyor.
Geri dönüp 50 m yukarda tarla yoluna gelince 4.5 km diyor ve tarla yoluna gir diyor.
50m daha geri gidince 12 km deyip başka bir yol gösteriyor.
Kafayı yemek üzereyim. aynı işlemi 2-3 kez tekrarlıyorum.
Her seferinde tarla yolu başında 4.5km yazıyor ve oradan gitmemi öneriyor navigasyon.
Bir Bismillah çekip dalıyorum patika yola.
200 metre sonra yol berbat ötesi bir hal alıyor.
Offroad zemini olmayan bir motor ve sürücünün orada ilerlemesi mümkün değil.
Yol yokuş aşağı gidiyor. Motorumun aynı zamanda offroad şase olması ve arka frende ABS olmaması sayesinde
taşlar, hendekler, kumların arasından ovaya kadar iniyorum.
Ama itiraf etmeliyim, içimden "burada düşüp bir yerimi kırsam, yada bir köpek saldırsa ölümü bile zor bulurlar" diyorum.
Elbette hava iyice kararma aşamasında alacakaranlık modunda.
Ardından yokuş çıkmaya başlıyorum.
Yine tam bir offroad yaparak arazi yollarından çıkarak bir köye ulaşıyorum.
500m kadar sonra etkinlik alanına varıyorum.
Hava zifir...
Ağır veya Enduro/cross zemini olmayan başka bir motorla o 4 km yi gitmenin imkanı olmadığını düşünüp,
Kertenkelemi (motorum) sevip okşuyorum
Hafta sonları Çatalca gezilerim o 4km bölümü geçmek için çok işime yaramıştı ve ben,
offroad yapmaktan keyif alır hale geldim...
Etkinlik alanında arkadaşımla buluşup gece yarısına kadar yaptığımız sohbetin ardından,
bu ülkeyi bize emanet bırakan şehitlerimize dua edip, çam ağaçlarının arasına uzanıyorum.
Yarın uzun bir gün olacak...
---------- Mesajlar birleştirildi - 16:47 ---------- bir önceki mesaj zamanı 13:52 ----------
8 gün, 2300 km.
3.gün (9 ağustos)
Çanakkale şehitlikler etkinlik alanında çam ağaçlarının arasında,
belkide oranın verdiği manevi duygudan olsa gerek,
çok huzurlu uyumuşum.
Saat tam 06:30 de kalk borusunun çalmasıyla hızlıca kalkıp motoru topluyorum.
Ardından dağıtılan tayınle kahvaltımı yapıyorum.
Sonra Conk bayırına yürüyüş başlıyor ve şehitlerimizi anma etkinliği gerçekleştiriliyor.
Son bir kez alana selam çakıp ve bölgeden ayrılıyorum.
Şu ana kadar hedeflediğim rotayı gerçekleştirdiğim için son derece mutluyum.
Bundan sonrası doğaçlama olarak, teker nereye dönerse ...
Ezinede bir çocukluk arkadaşım var.
Belki görürüm diyerekten o tarafa yöneleyim diyorum.
Feribotla Kilitbahirden Çanakkaleye dönüyorum.
Yolda benzincide arkadaşımı aradığımda şehir dışında olduğunu öğreniyorum.
Birden, buralarda bir yerlerde dünyada 8 adet bulunan, kırmızı gölden birinin bulunduğunu hatırlıyorum.
Hemen internetten arayıp Geyikliye ulaşıyorum.
Kime sorsam kimse bilmiyor.
Neyse navigasyonla Dalyan köyüne, köyünde en uç noktasına gidiyorum.
Kime sorsam bilen yok. En son yaşlı bir amca,
"Yiğenim sen AŞK gölünü arıyon herhal. Şu damın ardına gidivecen, hemen orda" demezmi.
Motorla 300 metre gittikten sonra göle ulaşıyorum.
Göl kenarında üniversiteden gelen hocalar var. Sorularıma cevap verip beni bilgilendiriyorlar.
Göl kalp şeklinde.
O yüzden yerli halk pembe göl, kırmızı göl diye değilde aşk gölü, kalp gölü şeklinde biliyor burayı.
Aslen antik çağda Troas şehrinin limanıdır burası. Şehrin istilasından sonra liman yıkılır.
Limanın girişide doğal yolla kapanınca burası denizin hemöen dibinde bir tuz gölü haline dönüşür.
Çok sıcak havalarda gölün içerisindeki ALG popülasyonu patlama yapınca pembe/kırmızı renge bürünüyor.
.
.
Telefonla iyi resim çekemediğim için çanakkaletravel.com dan bir resim ekliyorum.
.
.
Gölden sonra tekrar Dalyan köyüne dönüp köyün kahvesinde bir menemen ardından öğlen kahvemi içiyorum.
.
.
.
Havacılık ve denizcilikle uğraşanlarda adettir.
Ekip halinde çıkmışsak ve ekipten ayrılmışsak, eve varana kadar kaç gün olursa olsun sürekli konumumuz hakkında bilgi veririz.
Bende pazar günkü Bursa ekibine whatsap grubumuzdan sürekli bilgi geçiyorum.
Derken arkadaşlar herhalde "60 yaşında adam teee nerelere gitti biz Bursadan öte geçemedik" mi dediler nedir
Başladılar bizde gelseydik demeye
Angrypower hayatında hiç Assoss'a gitmemiş. Bende yıllar evvel gitmiştim.
Bir sonraki turumuz Assoss'ta çadır kurmak olsun deyince,
Benim rota otomatikman belli oldu.
hemen Assosun girişinde motoru bırakıp kaleye çıktım.
.
.
.
Önceki gelişimden beri bir şey değişmemiş deyip fazla vakit kaybetmeden köye geriye döndüm.
Çadır kurmak için yer sorduğumda hep "Limana git" dediler.
Eğer motorla Assosa giderseniz ve motorunuzun altı alçaksa, frenleriniz iyi değilse,
lastiğiniz hafif kabak veya tam asfalt lastiğiyse hiiiiiç limana gitmeyin.
Motorunuzu yolda bırakırsınız mazallah.
Limanın sonuna kadar gittim. Berbat taşlı bir yol. Yolda tek göreceğiniz güzel şey Assosun tiyatrosu olabilir.
Yolu geri çıkmak gitmekten zor. Yine motorumun zemini soft enduro touring ! olduğu için çıkabildim geriye
Hemen civarda araştırmaya koyuldum. Yaşlılar Limana değil, KADIRGA koyuna gidecektin dediler.
Tabi istikamet Kadırga koyu...
Yine yokuş, iniş, çıkış var ama tamamen asfalttan gidiyorsunuz.
Daha sahile iner inmez hemen ilk campinge girdim.
100 lira istediler ve istediğin yere çadırını kurabilirsin dediler.
Bir zeytin ağacının altına çadırımı kurdum. Hava kararmıştı.
Hızlıca bir duş, yemek derken iyice geç oldu.
Sahile ilişkin resimler ertesi gün sabahtan.
.
.
.
Sahil boydan boya kumsalın dibinde campinglerle dolu. Kısa bir tur ardından,
campingimin hemen önü kumsal olunca uzandım şezlonga...
.
.
Buz gibi bir bira eşliğinde evrenin muhteşemliğini temaşa ederken uyuya kalmışım
Biraz üşüyünce zor gelsede, çadıra geçip, zeytin ağacının korumasında mışıl mışıl huzurlu bir uykuya daldım...
Yarın... Offroad yapıyorum (şelaleyi bulmam lazım)...
8 gün, 2300 km.
4.gün (10 ağustos)
Assos-Kadırga sahilde zeytin ağacının gölgesinde güne uyandım.
Hızlıca alınan bir duşun ardından çadırı toplayıp, motoru yükledim.
Prensibimi bozmayarak, küçük bir kremalı bisküit atıştırıp düştüm yola.
İstikamet sahil yolundan Küçükkuyu.
Bir yerlerde yol üzerinde güzel kahvaltı yapılabilecek yerler olduğunu okumuştum.
Yanılmamışım. Omletinden, balına, pekmezine, tahinine, zeytinyağlı banmalık kahvaltılığına
kadar güzel ve kuhvetli bir kahvaltı yaptım.
Anneannemin kızkardeşi Zeytinli köyüne gelin gitmiş. Uzak akrabalar var.
Bense en son 50 sene önce gitmiştim köye. Böylece rota döndü Zeytinliye.
50 sene önce bahçesinde oyun oynadığım evi buldum.
Önünden 40 cm genişliğinde su akardı ve
ben o suya kağıttan kayık bırakır peşinden koşardım.
Evi buldum ama tanıdık kimse yok diye kapıyı çalmadım.
Meğer hala uzak bir akraba otururmuş.
Niyetim gece Kaz Dağlarındaki Camping alanında kalmaktı.
Fakat jandarma orman yangınları nedeniyle bunu yasaklamış.
Bence iyide olmuş.
Zeytinli festival alanındaki campinglerde kalmayıysa istemedim.
Buralarda bir yerlerde, kaz dağları arasında bir şelale hatırlıyorum çocukluğumdan.
Taktım kafaya gideceğim diye. Sora sora Sütüven şelalesi piknik yerine ulaştım.
Ama burası derenin kenarında bir piknik yeri. Sonuçta yanlış noktaya gelmişim.
Güvenlikçi genç "abi motoru istersen çek benim CBF150'nin yanına" deyince geçtim çardağa.
Çay eşliğinde epey bir sohbetten sonra internette arayıp,
çocukluğumdan hayal mayal hatırladığım taş köprüyü bulunca,
aradığım yerin MIHLI ŞELALESİ KÖPRÜSÜ olduğu çıktı ortaya.
İyice haşat hale gelen telefon tutucumu bantlayıp verdikleri tarif üzerinde düştüm yola.
Burada ilginç bir olay oldu. Hiç navigasyona bakmayıp, güvenlikçinin bana verdiği tarifi kullansaymışım
elimle koymuş gibi bulacakmışım aradığım yeri.
Ben yine navigasyon azizliğine uğrayıp epey bir offroad yaptıktan sonra geriye dönüp,
"Şu güvenlikçinin tarifini uygulayayım" deyip yola düşünce,
Adamın bahsettiği minicik tabelayı gördüm.
Ama o da ne, zeytinliğin içinden offroad yaparak gidiyorum.
Kangal çiftliğinin önünden geçiyorum (Köpekten çok korkarım bu arada).
Git git yol bitti kurumuş taşlık bir dereye geldim. Döndüm geriye.
Tam yola çıktım, bir amca gördüm. Amcada o zeytinlik içinden geçen yolu tarif edince
ben sardım yine offroada
Git git derelerden geç, sonunda bir yere geldim. Yörük güvenlikçiyle 10-15 dk
sohbetin ardından karşıda görünen dereyi geçtikten bir süre sonra köprüye ulaşacağımı,
dereyi motorlada geçebileceğimi söyleyince vurdum kırbacı vardım aradığım yere...
50 yıl sonra aynı yerdeyim...
Müthiş pırıl pırıl bir su. Hatta yandaki eski değirmen binası bile hala duruyor.
Anlatılmaz ancak yaşanır. O yüzden anlatmayayım, resimlere bakınız
.
.
.
Burada bir süre geçirdikten sonra gelmişken Akçay'a Dayımlara gidip bir kahve içmeye karar verdim.
Kısa bir ziyaret, bir kahvenin ardından "akşam burda kal" tekliflerini nazikçe geri çevirip
çıkıyorum tekrar yola. Çünkü arkadaşlarla buluşacağım.
20 dk sonra sinirlerimi bozan bir hadise oluyor. İstanbuldan motorcu arkadaşları görmüştüm yolda.
Hatta sohbette etmiştik. Onlarla bir saat sonra buluşmaya anlaşmış, konum vermiştik.
Fakat buluşma noktasına gelip telefon açınca beklemeyip gittiklerini öğreniyorum.
Çok sinirlendiğim bu olaydan şu ana kadar kimseye bahsetmedim.
Boşver deyip, geceyi Sarımsaklıda geçirmeye karar verip yola koyuluyorum.
Çok rüzgar var, çoook. Dikili daha az rüzgarlı olur diyerek Sarımsaklıyı pas geçip Dikiliye devam ediyorum.
Sanırım o arkadaşlara hala kızgın olduğumdan olsa gerek, Dikiliyi 5 km kadar geçtiğimi farkediyorum.
O zaman devam edip Bergama'da eski taş otelde kalayım diyorum. Aslında bir han. Bildiğin Selçuklu hanı.
Ama ben çok sevmiştim orada kalmayı. Ne yazıkki yıkıldığını ve kapandığını öğreniyorum.
Hava kararmaya başladı...
Normalde gece motosiklet kullanmayı sevmem ama, yeni otobandan gideceğim için "gidonu İzmir'e çeviriyorum".
Aman yarabbi o ne rüzgar... Aliağa İzmir arasında tırlar yan şeride savrulmakta.
Rüzgar biraz daha artsa, motoru bırakıp yol kenarına çadırı kuracağım, o derece şiddetli...
60 yaşıma kadar ağzımdan çıkmamış küfürleri savurdukça "ben neler biliyormuşum" diyorum kendi kendime.
Yol üzerinden İzmirdeki Alsancak Uygulama Otelini arıyorum. Yer var.
İzmir limana gidip oradan tekrar aramam konusunda mutabık kalıyoruz.
İzmir limana varıyorum. Tarif veriyorlar.
Ama bir türlü otele ulaşamıyorum. Telefonu ara sıra çıkarıp baktığım için sapakları kaçırıyorum.
İzmirden 40 sene önce ayrılmışım. Yolların çoğu tek yön gibi olmuş.
Sonunda tekrar Limana dönüp, bir taksiciden rica ediyorum.
"Beni 100 metre takip et, sinyal verince sağa dön, dümdüz git, Opetin karşısı" diyor.
Elimle koymuş gibi buluyorum oteli. Bu uygulama oteli 250 TL.
Otel üniversitenin bahçesinde. Motoru bahçede otel kapısının önüne çekiyorum.
Hızlıca eşyaları odaya taşıyıp bir duşun ardından, motora atlayıp kordona kumru yemeye
Ardından kısa bir kordon turu doğru otele (bu kez elimle koymuş gibi buluyorum).
Rüzgarla boğuşmanın yorgunluğundan olsa gerek, başımı yastığa koyar koymaz uyuyorum.
Yarın. Kararsızlık ve habire değişen rota...
Reklamlar
-
23 Ağustos 2022, 18:43
#2
güzel bir gezi, devamını bekliyoruz...
-
23 Ağustos 2022, 19:50
#3
Ne güzel gezmiş bir de ne güzel yazmışsınız. Devamını bekliyorum.
-
23 Ağustos 2022, 20:11
#4
Hikayeyi biliyorum ama buradan okuyunca daha tatlı geliyor walla
-
23 Ağustos 2022, 22:50
#5
Harika olmuş hocam tebrik ederim.
-
23 Ağustos 2022, 23:00
#6
Gezi çok güzel olmuş abi. İçim kıpır kıpır oluyor benim de hemen yola çıkasım geliyor. Böyle kafa nereye eserse gitmek çok güzel oluyor. İmrendim gerçekten. Kazasız belasız inşallah geziyi sonlandırırsınız. Motorun da her yola uygun olması çok iyi olmuş.
-
24 Ağustos 2022, 10:16
#7
BloodyBaron adlı üyeden alıntı
Gezi çok güzel olmuş abi. İçim kıpır kıpır oluyor benim de hemen yola çıkasım geliyor. Böyle kafa nereye eserse gitmek çok güzel oluyor. İmrendim gerçekten. Kazasız belasız inşallah geziyi sonlandırırsınız. Motorun da her yola uygun olması çok iyi olmuş.
6. gün Kütahyadaydım. Ah o Kütahya - Eskişehir arası yok mu
-
24 Ağustos 2022, 10:55
#8
Ufuk hocam, dibimden geçmişsiniz. Assos planına dahil olabilirim.
-
24 Ağustos 2022, 11:32
#9
arican adlı üyeden alıntı
güzel bir gezi, devamını bekliyoruz...
espresso adlı üyeden alıntı
Ne güzel gezmiş bir de ne güzel yazmışsınız. Devamını bekliyorum.
Devamı gelecek
hokahey adlı üyeden alıntı
Harika olmuş hocam tebrik ederim.
Bir bakmışın teker bir gün senin o tarafa dönüvermiş
Angrypower adlı üyeden alıntı
Hikayeyi biliyorum ama buradan okuyunca daha tatlı geliyor walla
Okumak her zaman daha iyidir de, sen şimdi önümüzdeki hafta için yolmu yapıyorsun anlamadım
---------- Mesajlar birleştirildi - 11:32 ---------- bir önceki mesaj zamanı 11:05 ----------
yec adlı üyeden alıntı
Ufuk hocam, dibimden geçmişsiniz.
Assos planına dahil olabilirim.
Tam netleşmemekle birlikte yeni programı oluşturmaya başladık
27.Ağustos cumartesi ... 4 motor (beşinci motor şüpheli. Nedenini kendi yazar ) yola çıkıyoruz.
Geyikliye sürüyoruz. Burada bir motor ayrılıp geriye dönüyor.
28-29 u Bozcaada çadır, tatil ve Bozcaada keşfi
30 ağustos Gelibolu şehitlikte saygı duruşu.
Burada bir motor geriye dönüyor, yerine ilk baştaki beşinci motor katılıyor.
30 ağustos akşamı muhtemelen Assos Kadırga koyu.
31 ağustos, 1 ve 2 eylül Ege'de doğaçlama camping ve gezmece.
3-4 Eylül, THK İnönü tesislerinde yarışmaya katılım.
4 Eylül akşamı dönüş...
-
24 Ağustos 2022, 11:35
#10
yec adlı üyeden alıntı
Ufuk hocam, dibimden geçmişsiniz.
Assos planına dahil olabilirim.
9 gun tatilim var, 30 agustos haftasinda. Assos civarina gelebilirim 2 gunlugune kamp vs.
-
24 Ağustos 2022, 12:06
#11
gurcanozturk adlı üyeden alıntı
9 gun tatilim var, 30 agustos haftasinda. Assos civarina gelebilirim 2 gunlugune kamp vs.
Başlığı açtım
-
24 Ağustos 2022, 12:16
#12
şu olayı ben anlatsam bursaya iskender yemeye gittik geldik işte yaa yazardım hahahahaha
çok güzel anlatılmış
-
24 Ağustos 2022, 12:17
#13
26-31 Ağustos arası Ankara'dayım. Dönüşte oralarda olursanız ayaküstü bile olsa uğrarım.
-
24 Ağustos 2022, 12:23
#14
yec adlı üyeden alıntı
26-31 Ağustos arası Ankara'dayım. Dönüşte oralarda olursanız ayaküstü bile olsa uğrarım.
Muhtemelen güzeye doğru inmiş oluruz.
---------- Mesajlar birleştirildi - 12:23 ---------- bir önceki mesaj zamanı 12:21 ----------
OnixsyS adlı üyeden alıntı
şu olayı ben anlatsam bursaya iskender yemeye gittik geldik işte yaa yazardım hahahahaha
çok güzel anlatılmış
Temel olarak öyle ama işin sırrı detaylarda
-
24 Ağustos 2022, 13:53
#15
yec adlı üyeden alıntı
26-31 Ağustos arası Ankara'dayım. Dönüşte oralarda olursanız ayaküstü bile olsa uğrarım.
Vay arkadas, yine mi gol degil ?
-
24 Ağustos 2022, 14:01
#16
gurcanozturk adlı üyeden alıntı
Vay arkadas, yine mi gol degil ?
Ben Eylül gibidir diye düşünmüştüm planı. Denk gelemiyoruz bir türlü malesef, evet.
-
24 Ağustos 2022, 16:44
#17
Ufuk Abi helal olsun ne güzel gezmişsin. Kumruyu nerede yedin buarada?
-
24 Ağustos 2022, 16:50
#18
-
24 Ağustos 2022, 16:55
#19
ufoz adlı üyeden alıntı
Senin eline su dökemem
Çok acıktığım için hiç sağa/sola bakmadan kordonda ilk bulduğum yerde gömdüm
Midye ve kokoreçte vardı ama "olurda mideye dokunursa yollarda kalmayayım" diye yemedim.
Bu arada, küçük bir bira olmadan olmazdı tabi
Alsancak'ı ben çok severim. İzmir'in en sevdiğim yeridir. Hatta Alsancak sınırları içinde tüm ömrümü tamamlayabilirim, o derece severim. Eh Alsancak'ta birasız da olmaz zaten.
-
24 Ağustos 2022, 17:48
#20
İzmir gibi şehir mi var?
İyi geziler...
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)