Kapat
Üye Girişi
Motovento
Motomax

2022 - Bozkır Turu - E06 - Kayseri-Ankara-Safranbolu

    REKLAM ALANI
  1. #1
    gurcanozturk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    06 Mayıs 2018
    Şehir
    Almanya
    2-16 Temmuz 2022 tarihleri arasında yaptığım "Bozkır Turu" gezimin önceki yazılarına aşağıdaki linklerden erişebilirsiniz.

    http://www.motosiklet.net/forum/etki...karahisar.html
    http://www.motosiklet.net/forum/etki...sar-konya.html
    http://www.motosiklet.net/forum/etki...e03-konya.html
    http://www.motosiklet.net/forum/etki...ya-goreme.html
    http://www.motosiklet.net/forum/etki...e-kayseri.html

    --

    Oteldeki kahvaltıdan sonra düştüm bozkır yollarına. Şu an gerçekten de bozkırdayım, hava sıcak. Aksi gibi telefon tutucum titreşimden dolayı kırıldı. Her turda bir tane kirmasam olmuyor.







    Yol üstünde ilk gezeceğim yer Hacıbektaş. Buraya da yıllar önce tur ile uğramıştık. D260 karayolundan ayrılıp ilçeye girerken restore edilmiş bir yeldeğirmenine denk geldim. Anadolu'da Ege ve Akdeniz dışında yeldeğirmenine pek rastlanmaz. Yanına gidip biraz tarihini öğrendim, yandaki cafeyi işletenler çalışma mantığını anlatıp kısa bir süre çalıştırıyorlar misafirlere. 1-2 fotoğraf çekip yola döndüm.



    Hacıbektaş'taki en ünlü yer haliyle Hacıbektaş-ı Veli Türbesi, ilk olarak ona gittim. Yoğun bir ziyaretçi grubu vardı ara sıra fotoğraf çekmekte zorlandım.









    Türbeyi ve bahçesini gezdikten sonra sırada arkeoloji müzesi var. Çok güzel düzenlenmiş bu küçük müzede arkeolojik ve etnografik eserler birlikte sergilenmiş. Müzedeki sunumu beğendim.







    Müzenin yakınlarında Atatürk Evi var, bir sonraki gezi durağım orası oldu. Atatürk'ün Hacıbektaş ziyareti sırasında kullandığı konak müze yapılmış. Geçerken uğranabilir.










    Müze ziyaretlerinden sonra Çilehane'nin olduğu tepeye tırmandım motosikletle, burada da yoğun bir kalabalık tabii ki. Çilehane denilen küçük yapı depo haline getirilmiş nedense hiç anlamadım. Hacıbektaş Mezarlığı'nın yanında bir kaç nokta var görülmesi gereken. Bunlar; Ozanlar Yolu, Delikli Taş, Mahzuni Şerif mezarı. (İlhan Selçuk, Turhan Selçuk ve Fikret Otyam mezarları da burada bu arada.)






    Delikli Taş'tan geçebilen insanların günahsız olduğuna inanılıyor, o yüzden bu taş etrafında çok fazla bir insan kalabalığı vardı. Daha önce denediğim için ve kalabalık olduğu için uzak durdum, zaten bu göbekle geçemeyebilirim büyük ihtimal :D

    Yola tabii ki Neşet Ertaş dinleye dinleye devam ettim, hedef Kırşehir. Yollar güzel ama kavurucu biçimde sıcak. Kırşehir şehir içi tahminimden daha gelişmiş ve düzenli. Navigasyon yardımıyla aradığımı buluyorum caddelerden birinde, Neşet Ertaş Müzesi.

    Eskiden valilik binası olan müze, restore edilmiş, güzel bir bahçesi olan, 2 katlı güzel bir bina, üst kat gezilemiyor. Alt kattaki odalarda halk ozanlarının hayatı, çeşitli halk müziği çalgıları ve fotoğraflar var. Odalardan bir tanesi tamamen Neşet Ertaş'a ayrılmış, bu odada kendisine ait fotoğraflar, plaklar, kasetler var. odanın köşesindeki balmumu heykel aslında bir robot. Elektrikle çalışan robot bağlama çalarken arka fonda Neşet Ertaş'ın ünlü türküsü "Neredesin Sen?" çalıyor. Küçük ama anlamlı bir müze, gezmenizi öneririm.







    Kırşehir'den ayrılıp yola devam ettim, amacım Sarıyahşi ve Evren köylerinden ve Şereflikoçhisar ilçesinden geçip Tuz Gölü'ne ulaşmak idi ama yolda bir ara kayboldum, yol üzerinde bulunan üniversite kampüsünün güvenlik görevlileri sağolsun yolun planımdaki yolun bozuk olduğunu söylediler, meğer gitmeye çalıştığım köyün içine girmeyen başka bir yol daha varmış. Ancak bu yol da iyi durumda değildi, yol bir yere kadar iyi ama yol yapım çalışmaları devam ediyor ve uzun bir mesafe bozuk ve kazılmış durumda. Tozlu, bozuk bir yolda 2-3 km kadar ilerlemek zorunda kaldım, Evren'den sonra ise yol düzeldi ve doğa da değişti biraz.



    Şereflikoçhisar'dan geçip Tuz Gölü kenarındaki tesislere girdim, ortalık ana baba günü gibiydi, her yer otopark olmuş. Aslında Tesislere girmek zorunda değil kimse ama ara sıra göle giriş yolunu kim kilitliyorsa giriş tesisin içinden verilmiş oluyor. Gölge bir yer bulmak imkansız bu arada, bozkır demek gölgesizlik demek, bozkır demek yanık enseler demek. Otoparkın bir köşesine park ettikten sonra botları ve çorapları çıkarıp yan çantamdaki terlikleri giydim, başladım göle doğru yürümeye. Pantolon motosiklet pantolonu, ayakta terlikler tam bir komedi

    Tuz Gölü bakınca uçsuz bucaksız görünen bir yer gibi, herkes bir yöne doğru yürüyordu. Sandalyesiyle gelenler, fotoğraf çekenler, ayaklarını tuzlu suda bekletenler, ağlayan çocuklar vs. Kalabalık bana iyi gelmiyor, o kesin. Biraz gezinip, açılmış su havuzlarına ayaklarımı soktum. Botlardan ve sıcaktan şişmiş ayağıma oldukça iyi geldi bu tuz kürü. Ayakları yıkamak için çeşmeler var ama paralı







    Tekrar botları giyip tekrar yola çıktım, hedef geceyi geçireceğim Ankara. Yaklaşık 140km'lik yol dümdüz, keyifsiz, inanılmaz sıkıcı. Bir an önce bitsin diyorum ama bitmiyor öyle hemen.

    Konya ve Göreme planlarını 2 günden 3 güne çıkarınca Ankara ve Amasra'da gece kalma sayılarını da değiştirdim, Ankara da 1 gece kalacağım, Amasra'da ise kalmadan gececeğim. Haliyle Ankara'dan hiç fotoğraf yok.

    Forumdan Haluk23 yazmıştı Ankara'ya gelirsen haber ver, birlikte gezeriz diye ama saat neredeyse 16:00. Ankara'ya yarım saat kadar uzaklıkta bir benzin istasyonunda durup onu aradım, en azından bir akşam yemeği yiyelim birlikte diye konuşup AOÇ ile ODTÜ arasında, bir Ankara klasiği olarak aspavada karar kılıyoruz. Ankara şehir içinde yolumu buluyorum bir şekilde. Uzun ve keyifli bir sohbet yaptık, yemek yedik, artık otel bulma zamanı. Haritadan bir kaç otel baktım ama uygun yer ve fiyatta aramak zor geldi, geçen yıl da kaldığım bir sendika oteline gittim yine. Bildiğim yer sonuçta ama fiyatlar 3'e katlanmış neredeyse. Az bir indirim sonrasında gece kalacağım, zaten sabah uyanıp yola çıkacağım çokta önemi yok otelin nasıl olduğunun.



    Motosikleti bu kez kapalı garaja koydum, iyi de oldu çünkü selede bağlı durumdaki eşyaların hiç birini odaya çıkarmadım, sadece şort/tshirt, terlik ve diş fırçası

    Sabah çok çok zayıf bir kahvaltı sonrasında tekrar yoldayım. İlk planım Kızılcahamam-Gerede-Safranbolu şeklindeydi ama akşam yemekte Haluk23 başka bir yoldan bahsetti ondan gitmeye karar verdim.

    Ankara şehir içinden çıkmak her zaman bir dert, zar zor çıkabildim. Kazan-Kızılcahamam arası yol çalışmaları var, yollar da çok iyi değil. Kızılcahamam'dan sonra anayoldan ayrılıp Haluk23'ün bahsettiği Çerkeş'e çıkan dağ yoluna saptım iyi ki önermiş, burası harika manzaraları olan, bozkırdan yeşilliğe açılan bir kapı gibi. Yol boyunca ara ara durup fotoğraf çektim. İşte bana böyle yollar gerekli.







    Çerkeş'ten sonra yine köy yollarından Karabük'e çıkayım dedim ama köylülere sorduğumda yolun iyi olmadığını söylediler. Köylüler yola iyi diyorsa kötüdür, kötü diyorsa daha kötüdür, böyle biline! Çerkeşten sevmesem de hızlı gidilen karayoluna sapıp Eskipazar üzerinden Karabük, sonra da Safranbolu.

    İlk iş otel bulmak. Haritada baktığım, eski çarşıya yakın ama uygun fiyatlı bir bulmuştum ona baktım ama zar zor taş yolları olan sokaklardan ulaştığım bu otel kapanmıştı. Safranbolu'da daha sonra kapanmış, muhtemelen iflas etmiş, çok fazla işletme gördüm.

    Bu taş döşeli yollardan birinden yokuş aşağı inerken hızımı ayarlayamayıp sağıma yattım bir noktada. Hem yorgunluk, hem sıcak, hem yokuş, hem de taşlı yol yüzünden tangır tungur eden bir scooter. Bıraktım kendimi yere. Neyse ki ne bana ne de motosiklete bir şey olmadı. Etraftakiler sağolsun kaldırdık hemen, incinmiş bir gurur ile tekrar inmeye başladım yokuşu yine. Tam inerken yorgunluktan bir otelin önünde durmuşum, bir baktım benim daha önce fotoğraflarına baktığım bir otel. Kapısının önündeki işletmecileri ile daha motosikletten inmeden pazarlık yaptım 1 gece kalacağım oteli de bu şekilde hızlıca ayarlamış oldum. Zar zor yokuşlu sokakta U dönüşü yapıp, motosikleti otelin tam karşısına duvarın kenarına koyup kilitledim. Yine sadece gerekli eşyaları alıp odaya yerleştim. Otel eski bir konak, elektrik tesisatı, elektrikli eşyalar ve banyosu dışında her şey eski ya da eskitilmiş. Fiyatına göre iyi bence.

    Yerleşip dinlenme ve duş sonrası şortumu çekip kendimi Safranbolu sokaklarına attım. Geçen yıl ayağımı burkup yattığım için gezemediğim dar, taşlı sokakları arşınladım. Safranbolu bayram tatilini uzatan yerli turistlerden dolayı çok kalabalık. Safranbolu'ya tatillerde gelmemek gerek!

    Eski çarşıda her sokakta bir şeyler satılıyor; çoğunlukla kadınlara yönelik hediyelik eşyalar, safran ve safranlı ürünler, Safranbolu lokumu ve sabun. Bir paket Safranbolu kırıntısı gibi bir atıştırmalık alıp boş boş sokakları gezdim. Safranbolu'da her ne kadar bazı yerlerde müze yazsa da buralar aslında müze olmaktan çok, müşteri çekmek amacıyla müze ismi verilmiş dükkanlar.

    Eski Safranbolu'nun tepelerinde bir yerde Kent Tarihi Müzesi'ni buldum. Güzel manzarası olan eski bir devlet binası sonradan müze haline getirilmiş. Binası güzel değerlendirilmiş bu etnograf müzesinde Safranbolu'ya ait bilgiler, eski fotoğraflar, ünlü kişiler, eşyalar, dönemin yaşam biçimi sergilenmiş. Bodrum katında da dönemin yaşamından kesitler dükkanlar şeklinde verilmiş.









    Müzeyi gezdikten sonra bahçesinden bir kaç Safranbolu manzarası fotoğrafladıktan sonra taş döşeli yollardan inip turistlerin girmediği sokaklarda kayboldum, eski Safranbolu evlerinin fotoğraflarını çektim. Sonra yine eski çarşı ve yemek zamanı.

















    Yemek olarak bölgeye özgü bir şeyler yemek için çarşıda bir aile lokantasına girdim ve Piruhi seçtim. Yoğurtsuz/sossuz peynirli mantı diyebileceğimiz Piruhi'den çok memnun kaldığımı söylemeyem, haşlanmış peynirli hamur oldu benim için. Yemek sonrası otelin bahçesinde oturup çay ve sigara keyfi yaptıktan sonra odama döndüm.





    Dağ yolu, sıcak, taş sokaklar, yürümek derken yorgunluktan bayılmış gibi uyudum biraz. Sonra biraz gezi notları, biraz instagram ve tekrar uyku.

    Normalde Safranbolu'dan sonra 1 gece Amasra'da kalacaktım ama planı değiştirince gezinin bir sonraki ve son durağı Karadeniz Ereğli.

    Rota;

    GoGi, levend84, MCV ve 8 diğerleri bunu beğendiler..


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    ufoz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Mart 2018
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Xpulse 200t
    Demircinin resmini görünce çocukluğum geldi aklıma.

    Kasabadaki nalbant, örsün üzerinde çekiçle nal döverken öyle bir nağme oluşurduki mest olurduk.

    Hususi nalbantın dükkana gider izlerdik.

    Ara sıra çekici bize verir, örsün üstünede kırık bir nal koyar,
    "dövün bakalım" derdi.

    Ne yaparsak yapalım o nağmeyi çıkaramazdık.
    Hoş zaten çekici kaldırmaya gücümüzde yetmiyorduya .
    espresso bunu beğendi.

  3. #3

    Üyelik
    20 Temmuz 2020
    Şehir
    Çanakkale
    Motosikleti
    250r
    Ben bazen haftasonu dışarı çıkmak için gerekli enerjiyi bulamıyorum, Gürcan hocam günler öncesinden planlar yapıyor.
    Bir miktar bana da lazım bu enerjiden.
    espresso bunu beğendi.

  4. #4
    espresso - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    07 Kasım 2016
    Şehir
    Trakya
    Motosikleti
    Suzuki Vstrom DL650 XT
    Alıntı yec adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Ben bazen haftasonu dışarı çıkmak için gerekli enerjiyi bulamıyorum, Gürcan hocam günler öncesinden planlar yapıyor.
    Bir miktar bana da lazım bu enerjiden.
    Geçenlerde motorun üstündeki brandayı kaldırıp katlamak bile zor geldi. Bu aralar mecbur bir yer egitmem gerekemiyorsa gezmez oldum. Sürekli bir yorgunluk. Bıraksalar da bütün haftasonu uyusam yine uykumu alamayacak gibiyim.

  5. #5
    gurcanozturk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    06 Mayıs 2018
    Şehir
    Almanya
    Alıntı yec adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Ben bazen haftasonu dışarı çıkmak için gerekli enerjiyi bulamıyorum, Gürcan hocam günler öncesinden planlar yapıyor.
    Bir miktar bana da lazım bu enerjiden.
    Ben daha yilbasinda izinleri planlar oldum bu yuzden. Kimse kapatmadan bayramlari birlestirecegim haftalari kapatiyorum
    Sonra aklimdaki gezinin planini yavas yavas cikarmaya basliyorum.

    Enerjiden cok, heves
    yoksa ben de bazi haftasonlari lan nereye gitcem, neyse cikmayayim diyorum.
    espresso bunu beğendi.

  6. #6

    Üyelik
    02 Eylül 2012
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Yok.
    Yine çok hoş fotoğraflar,
    Paylaşımlar için teşekkürler...
    gurcanozturk bunu beğendi.

  7. #7
    gurcanozturk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    06 Mayıs 2018
    Şehir
    Almanya
    Alıntı arican adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Yine çok hoş fotoğraflar,
    Paylaşımlar için teşekkürler...
    Tesekkurler, ben de sizin gezilerinizi okuyorum, izliyorum ilgiyle.
    arican bunu beğendi.

  8. #8
    mesut hoca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    11 Mart 2012
    Şehir
    eskişehir
    Motosikleti
    Yamaha XT660 r-honda CBF - SUZUKİ GW 250 İNazuma
    Emeğine yüreğine sağlık güzel gezi olmuş vesselam,kazasız sürüşler dilerim
    - HAYAT GEZİNCE GÜZEL -

  9. #9
    gurcanozturk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    06 Mayıs 2018
    Şehir
    Almanya
    Alıntı mesut hoca adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Emeğine yüreğine sağlık güzel gezi olmuş vesselam,kazasız sürüşler dilerim
    Tesekkurler, hepimize kazasiz surusler.
    mesut hoca bunu beğendi.

  10. #10
    MCV - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mayıs 2014
    Şehir
    sivas
    Motosikleti
    150 mcx-Kuba KEE100-RKS Winner200- Hero XPULSE 200
    Çok güzel bir geziye imza atmışsınız. Resimler ve anlatımda mükemmel.
    Sayenizde gezdiğim yerleri hatırlamış oldum. Elinize emeğinize sağlık.
    gurcanozturk bunu beğendi.
    https://www.youtube.com/channel/UCsQMNz8EBD5jqoRCOlr-72Q

  11. #11

    Üyelik
    16 Aralık 2016
    Motosikleti
    ......
    Hocam guzel gezi olmuş.

    Tekerine daş değmesin,daha nice suruşlerin olsun.
    gurcanozturk bunu beğendi.


Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler