100 cc 8 Türkiye Turu 4750 km 1. Bölüm
Reklamlar
-
Hobi amaçlı kullandığım motosikletim ile Avrupa gezisi yapmak istiyordum fakat salgın hastalık yüzünden bir çok Avrupa ülkesinin sınırları kapalı olduğu için bende Türkiye turu yapayım dedim.
Gezi yazım uzun olduğu için bende iki bölüme ayırayım okuyan içinde kolaylık olsun dedim.
Birinci bölümde İstanbul'dan başlayıp sarp sınır kapısından Artvin’e kadar olan bölümü ele aldım.
1 - Soldan sağa kardeşim Salih, Annem, ben, büyük oğlum Aydın, arkadaşımız Özcan. Beni yolcu etmeye geldiler.
2 - Anadolu yakasında Karadeniz’in başladığı yere Şile’ye doğru ilerlerken ilk jandarma maketi ile karşılaştım. Espri olsun diye bu resmi çekildim.
3 - Anadolu yakasında Karadeniz’in ilk başlangıç kasabası Şileye ulaştım. Buradan sonra planım mümkün oldukça sahil şeridini takip ederek Karadeniz’in en doğu noktasına Sarp sınır kapısına kadar gezerek gitmek.
4 - Şile pınarlı köyünde evinin önünde fındık kurutanlara rastladım. Artık Karadeniz’in özgün ortamına girmiş bulunuyorum.
5 - Pınarlı köyünü geçer geçmez ormanda mangal kömürü yapanlar ile karşılaşyorum. İlk defa böyle bir şeyle karşılaştığım için gidip yakından bakmak istiyorum.
8 - Meraklı çocuklar etrafımı sarıyor monoton yaşantılarına biraz renk katıyorum. Büyükler pek ortalıkta gözükmüyor.
9 - Ormanın içinde bu naylon çadırlarda kalıyorlar. Mardin’den gelmişler. İlginç işler.
10 - Seviyorum böyle tabelaları sanki dünyanın merkezine gelmişim hissi veriyor.
11 - İlk gece Karasu – Kocaali arasında bir benzin istasyonunda kamp kurudum. Buraya gelmeden önce Kaynarca – Karasu arasında yol çalışması varmış geç fark ettim. Frene bastığım halde mıcıra girdim ve düştüm. Dizlik olduğu halde sağ dizimde ufak bir yaralanma oldu. Gidon yamuldu. Karasu’da gidonu düzelttirdim. Usta ön tekeri bacalarının arasına aldı gidona olanca kuvvetinle bir asıldı. Tamam dedi düzeldi işini görür. Borcumu sordu 10 lira yeter dedi. İşte cub motosikletin üstünlüğü.
12 - Kaldığım benzincide ilk pat pat ile karşılaşıyorum. Bir hatıra fotoğrafı çekileyim diyorum. Bunlar pat pat diye ses çıkardıkları için pat pat diye anılıyorlar. Bilmeyenleri bilgilendireyim dedim.
13 – Melen çayı Sakarya ile Düzce’nin sınırını çiziyor. Karadeniz’e açılan böyle nehirler, çaylar korunaklı doğal liman görevi görüyor. Ağzına mendirek yapılarak Karadeniz’in hırçın dalgalarından korunaklı sakin bir liman haline geliyor.
14 - Sakin bir yolculuktan sonra Zonguldak’a ulaştım. Evdeki hesap birinci günü ulaşmaktı. Kısmet ikinci gün ulaşmak imiş. Oto sanayide dün kırılan aynanın yerine oto camcıda yeni ayna kestirip silikonla yapıştırttım. Güzel oldu. Yine cub’ın üstün tarafı. Böyle aksilikler gidilen yeri tanımak için güzel bir fırsat oluyor sanayi nerede nereden giderim gibi şeyler daha iyi o şehri görmenizi sağlıyor.
15 – Tedbirli olduğum için denk geldiğim uygun bir yerde kasadaki yiyecekleri çıkarıp yiyorum. Bu şekilde çok rahat oluyor nerede ne yiyeceğim diye fazla düşünmüyorsun.
16 – Akşam 19:00 civarı Bartın’a ulaştım. Niyetim Bartın’ı Dolaşmadan Amasra istikametine devam edip şehirden çıktıktan sonra uygun bir benzincide çadır kurmaktı. Motordan garip sesler gelmeye başladı. Baktım kronik rahatsızlığı olan egzoz bağlantı saplamasını kırmış. Hemen en yakın tamirciye gittim. Sabah gel motoru çalıştırmadan soğuk olsun silindir üst kapağına daha kalın bir saplama takacağım dedi.
17 – Bende sabah motosikleti iterek götürebileceğim mesafede en yakın benzinciye gittim. Ne yapacağım diye düşünürken çam ağacının arkasında mescidi gördüm. İlk gece biraz üşümüştüm. Baktım mescit temiz, korunaklı, yerde de halı serili ben dedim hiç çadırla uğraşmayayım bu gece burada yatayım. Sağda görülen market pompacılarda öbür tarafta duruyor mescidi görmüyor. Şimdi izin istesem mırın kırın eden olabilir. Zaten şehrin ortasındaki benzincideki mescide kimse gelmez dedim. Kimseye bir şey söylemeden matımı ve örtümü alıp mescide girip yatıp uyudum. Sabaha kadar gelen de olmadı. Motosikleti de fotoğraf da görüldüğü gibi bıraktım.
18 – Sabah ilk işim tamirciye motosikleti iterek götürmek oldu. Sağ olsun usta ilgilendi zaten bu tarz motosikletlerin genellikle tamiri kolay oluyor. Her yerleşim yerinde bir usta bulmak mümkün. Parça dersen hiç sorun değil motosiklette kaç parça var ki. Zaten birçok marka ile ortak parçaları. Öğlen 13:00 civarı işim bitti. Bartın merkezde güzel ev yemekleri yapan yer varmış iyi bir yemekten sonra Ben ve motosikletim hazır yola çıktım.
19 – Öğlen yola çıktım Sinop istikametine doğru solumda Amasra sapağının tabelasını gördüm dedim bugün çok vakit kaybettim yolumdan çıkmayayım. Düz devam edeyim. Sonra sapağı yüz metre kadar geçince iç muhasebe yaptım nereye gidiyorsun? Maksat gezmek değil mi? Zaten zaman problemimde yok e derdin ne o zaman dön geri! Döndüm sapaktan yaklaşık iki kilometre kadar sonra Amasra dik bir yokuştan iniyorsun. Görmeseymişim çok şey kaybedermişim.
20 – Amasra’nın önünde ufak bir ada var ve bu adada girişini gördüğünüz kale var. Kale ( ada ) ile anakarayı ( Amasra’yı ) bağlayan bu köprüden kaleye giriş yapıyorsunuz. Kapının üzerinde dikkat ederseniz bir delik var. O delikten taş geçirmek gibi ilginç bir adet veya gelenek var. Bazıları ufak taşları kaleye girerken geçirmeye çalışıyorlar.
21 – Kalenin girişinden içeri girmeden başınızı sol tarafa çevirdiğinizde görülen manzara bu ortalıkta kalenin surlarından bir şey kalmamış millet üzerine ev, cay bahçesi yapmış. Resmen ayıp. Amasra denince sadece karşımıza bu kale çıkıyor onunda sadece temellerini bırakmışlar.
22 – Kalenin girişinden sonra başınızı yine sola çevirirseniz manzara bu. Soldaki görülen taş duvar kalenin surlarından arta kalan. Bu yolu devam ettiğinizde yaklaşık bir sokak kadar devam ediyor ve daracık iki evin arasında bitiyor. Sola dönmeyip kapıdan düz devam ederseniz daracık betonarme evlerin arasından bir iki sokak ilerliyor. Resmen tarih katledilmiş. Şu üç sokaktan ibaret evler boşaltılıp kale kurtarılamaz mı? Bu kaleden başka neyin var senin ey Amasra! Bir de araba sokmuşlar bu kalenin içine. Resmen yazık olmuş kaleye.
23 – Kalenin içinden Amasra’nın görünüşü. Solda ada ile anakarayı bağlayan köprü. Amasra şehri tepeden sağ tarafa doru karşıda uzanmakta. Doğa bir harika girintili çıkıntılı kıyılar yem yeşil tepeler mükemmel güzellik katmakta.
24 – Ufacık kale ama trafik vızır vızır.
25 - Amasra’dan sonra Cide istikametine doğru yola çıktım. Yollar tek şerit gidiş geliş hem sağa ve sola hem yukarı ve aşağı aynı anda iki kere S yapıyorsun. Bir taraftan da yağmur yağıyor yamaçlardan yağmur yola mil , çamur getiriyor yol ne kadar asfaltta olsa çok dikkat etmek gerekiyor. Bütün zorluklar bir arada olsa bile sakinlik huzur veriyor. Sakin ve sabırlı olan herkese yeni yol inşaatı bitmeden tavsiye ederim. Görüldüğü gibi yeni yol yapımı tüm hızı ile devam ediyor.
26 – Küre dağları milli parkının Cide tarafında ki çıkışına geldim. Yağmurda sürmekte çok zevkli oldu.
27 - Yollarda ne enteresan isimli yerler var. Bence isim verirken daha özenli olmak gerek.
28 – Kim bilir ne zamandır gök kuşağı görmemiştim. Görünce çocuklar gibi sevindim. Şimdiki gençlerin birçoğu belki de ömründe hiç gök kuşağı görmemiştir.
29 – Yağmurdan sonra gün batımı da bir harika iyi ki yola çıkmışım dedirtiyor.
30 – Yol heyecanına kapılmışım akşam olmasına rağmen Cide’den 70 kilometre ileride ki Doğanyurt’ta gitmek için hareket ettim. Yolun bir tarafı orman bir tarafı deniz yukarılara tırmanıp aşağılara iniyorsun. Bir taraftan da yol sağ ve sol yaparak tepenin içine girip çıkıyor yağmur çiseliyor karanlık bastırmış yorgunluk bir taraftan pişman oldum sığınacak yerde yok. Yolda iki gence rastladım aman abi daha geç vakte kalma buralarda ayı var deyince üzerine korkuda eklendi.
Tam karanlıkta ümitsizliğe kapılmışken Doğanyurt’ta 20 kilometre kala bir tepenin üzerinde bu kulübeyi gördüm. İç ve dış ışığı yanıyordu. Baktım mescit yazıyor girdim matımı serdim yattım. Mescidi yapanlara da dua ettim. Yoksa dağ başında karanlıkta zor durumda kalmıştım.
31 – Yolda şirin bir dinlenme tesisine rastladım. Bizim milletin böyle espri gerçek karışımı hallerini seviyorum.
32 – Doğanyurt’un girişi Türkiye doğudan batıya, kuzeyden güneye yerli ve milli araba tercihini yapmış. O mu bu mu demeğe gerek yok. Halk bunu istiyor.
33 – Bu da Doğanyurt’un merkezinin bitişiği tam fotoğrafını çekemedim ama bir sürü pat pat var.
34 – Enteresan bir yerleşim yeri adı daha
35 – çok şükür İnebolu’ya geldim. İnebolu’ya gelmek bana güven verdi. Zorlu yollardan sakin yollara kendimi ulaşmış hissettim.
36 - Ağustos ayı olduğu için geceleri üşüyebileceğimi düşünemedim. İstanbul’da pike ile camlar açık yatıyorduk. Üç gece üşüyünce hemen İnebolu’dan battaniye aldım. Bu resimde İnebolu hatırası olsun.
37 – İnsan yolda yavaş yavaş giderken hiç dikkat etmediği şeylere dikkat ediyor. Ya da gözüne çarpıyor. Burada toprak katmanları gözüme çarptı. İçimden şu dikkat etmediğimiz en ince katman bile kim bilir kaç bin yılda oluşmuştur. Belki de denizin derinliklerinde idi zamanla yükseldi dağ oldu. Zaman ve doğal güçler karşısında ne kadar aciziz.
38 – Burası Sinop İnceburun Anadolu’nun en kuzey noktası. Türkiye’nin değil. Türkiye’nin en kuzey noktası Trakya’da Kofçaz’dır. Yaklaşık 800 metre daha kuzeydeymiş.
39 – İnceburun’da hava kararmaya başladı bende Sinop’un girişindeki Samsun yol ayrımındaki benzincide kamp kurdum. Sabah mısır gevreği ve sütle klasik kahvaltımı yaptım. Böyle ufak tefek yiyecekleri taşıyınca yolda fazla sıkıntı olmuyor.
40 – Sabah tarihi Sinop ceza evini dolaşmaya gittim. Saat 10 da açılıyormuş beklerken önünde bir resim çekileyim dedim. Tripotu kaldırıma koydum tam ayarlarken cezaevinin kapısı açıldı. İçeriden biri çıktı cezaevin ’de tripotla resim çekilmek yasak dedi. Bende cezaevin ‘de değilim dışardayım tripotta kaldırımda deyince Kemal SUNAL gülüşü ile ha öyle mi dedi gitti. İki saniye sonra elinde süpürge faraş ile geldi benle Cezaevi’nin arasında duruyor çektirmeyeceğim bu pozu diye aklınca inatlaşıyor. Bende sesimi çıkarmadan bekledim baktı olacak gibi değil aynı yeri yirminci kez süpürdü gitti.
41 – Cezaevi’nin yanında hediyelik eşya satan bir dükkânın vitrini. İroni yapar gibi bu cezaevinde kim bilir kaç kişi ceviz kabuğunu doldurmayacak şeylerden yatmıştır. Tişörtte olayın tuzu biberi olmuş. Kader
42 – Resmin sol köşesinde duvarın öbür tarafı deniz. Sağ tarafı koğuşlar. 1933 yılında Sabahattin ALİ tarafında dışarda deli dalgalar / aldırma gönül şiirini burada yazmış. 1976 yılında Kerem GÜNEY tarafından bestelenerek şarkı haline getirilmiş okunmuş fakat 1977 yılında da Edip AKBAYRAM tarafından okununca meşhur olmuş.
43 – Koğuşların önünde mahkumların gezdiği avlunun idari binadan görünüşü
44 – Hapishanenin bir köşesine konulmuş mancınıkla atılan taş gülleler her biri futbol topu büyüklüğünde niye buraya konmuş niye burada sergileniyor anlamış değilim. Ortamı mı yumuşatmak istediler anlamış değilim.
45 – Hapishanenin yanılmıyorsan 4 nolu koğuşu ( 3 te olabilir ). Kapıdan giriyorsunuz sola doğru duvara kadar uzuyor. İçeride ranzalar artık kaç kişi alırsa. Tuvalet ve mutfağı da içeride bir sonraki reisime dikkat edin.
46 – Bu da 45 nolu resimde çekilen koğuş girişinin sol taraftan çekilmiş fotoğrafı. Koğuş giriş kapısının sağında pencere var dikkat edin. Koğuşa girer girmez sağ tarafta yaklaşık 1 en fazla 1,5 metre mutfak tezgâhı var. Tezgahla duvar arası sadece bir kişinin gireceği kadar en fazla yarım metre yani tezgâhta bir şey yaparken sırtınız duvara değiyor. O boşluktan yani mutfak tezgâhı ile duvar arasında ki boşluktan girince sağa dönüce tuvalet var. Genişliği bir insan genişliği kadar tuvalete oturunca neredeyse iki omuzunuzda duvara değiyor. Kapını sağında görülen pencere işte tuvaletin penceresi. Tuvalete girer ve çıkarken mutfak tezgahına neredeyse sürtünerek girip çıkıyorsunuz. Tezgâhta yemek için bir şey yapan varsa izin alıp girmek zorundasınız. O kadar kalabalıkta eminim çok sıkıntı olmuştur. Bunlarda ince eziyetler.
47 – Sinop’tan Samsun’a giderken dikkatimi çeken başka toprak katmanları hayırdır bu gezide toprak katmanları gözüme takılıyor.
48 – Samsun’a ulaştım çok şükür. Samsun’a gelmeden önce Bafra’da gözüme oto sanayi tabelası takıldı zaten vakitte öğlen olmuştu açıkmışım sanayide lokanta vardır hesaplıda olur gireyim bir yemek yiyeyim dedim. Sanayideki lokantaların bir özelliği var yemekler besleyici, lezzetli ve ucuz olmak zorunda çünkü müşteriler bedenen çalışan kişiler öyle her şeyle doymazlar yemekte seçerler. Neyse girdim lokantaya ayıptır söylemesi çorba, sulu köfte, pilav ve cacık yedim artı su 16 lira ödedim. İşte Anadolu’da böyle
49 – Samsun’da Gazi müzesine gittim. Burası Atatürk’ün Samsun’a çıktıktan sonra kaldığı ilk yer.
50 - İçinde Atatürk’ün kaldığı odalar falan var. Burası Atatürk’ün yatak odası karşısı da çalışma odası. Tabi ilk başta Atatürk gelmeden önce burası boş olduğu için hastaneden karyola getiriliyor. Sağdan soldan eşyalar toplanıyor. Her halde bu eşyalar sonradan getirilip yeniden düzenlenmiş. Orayı çözemedim.
51 – Bandırma vapurunu replikasını ziyaret ettim. Aslında o tarihte üç tane Bandırma vapuru var Atatürk’ü Samsun’a götürenin bu olduğu tahmin ediliyor.
52 - Samsun’un Çarşamba ilçesine çok güzel boğaz köprüsü yapılmış belkide tek tantanası olmayan veya duyulmayan köprümüz budur.
53 – Gece Ünye civarında bir benzincinin mescidin de kaldım. Bu mescitleri keşfetmem iyi oldu. Çadır kurup toplamakla uğraşmıyorsun yerler halı etrafı muhafazalı hepsinde prizde var şarj işini de kolayca hallediyorsun. Klasik kahvaltımı da yaptım. İyi yani kısacası.
54 – Karadeniz baştan sona kadar ne kadar yeşil evler adeta yeşillerin içinde kaybolmuş.
55 – Ordu – Giresun havalimanı resmen geniş büyük bir mendirek düşünün aynı öyle. Havalimanı ile yol arasında boylu boyunca su deniz var.
56 – Karadeniz’de her yerde fındık kurutuyorlar. Giresun şehir merkezinde deniz kenarında bütün yol boyunca fındık sermişler insanlar yolların kenarına çadır kurmuşlar fındığı bekliyorlar. Ters tarafta kaldığı için yolun karşısına geçip o manzarayı çekemedim.
57 – Burası Vakfıkebir herkes mutlaka görmüştür genellikle yol kenarlarında Vakfıkebir ekmeği diye. İşte o Vakfıkebir bu Vakfıkebir bunu da sosyal bir hizmet olarak buraya koyuyorum.
58 – Trabzon’a gelip te Sümela manastırına gitmek olmaz. Trabzon merkezden yaklaşık 45 kilometre gayet güzel bir yoldan geliyorsunuz son üç, dört kilometresi tamamen toprak. Asfaltın bittiği yerde minibüsler kişi başı 6 liraya yukarı çıkarıyor dönüşte para vermiyorsunuz. Arabanız ile gitseniz bile yol çok kötü yolun sonunu minibüsle gitmek çok mantıklı. Ben bilmiyordum motosiklet ile çıkarım sandım kayıp düştüm. Baktım çıkamıyorum eşyalar ağır aşağıda inemiyorum. Aşağı inmekte olan minibüslerden birini durdurdum eşyaları verdim dedim durağa bırak ben inince alırım. Olan oldu motosikleti de orada bıraktım köye giden bir arabaya otostop yaparak manastıra çıktım.
59 – Manastırın klasik uzaktan görünüşü bu. Hangi ruh hali ile yapmışlar bu kadar sarp yere bilmiyorum. Nasıl yiyecek içecek temin etmişler o sarp dağa bu binayı nasıl yapmışlar insanın pek aklı ermiyor.
60 – Minibüsten sonrada yürünecek baya yol var. Önce tahta merdivenlerden yürüyorsunuz.
61 – Sonra buraya geliyorsunuz ve bu merdivenlerden yukarı çıkıyorsunuz. Bu resmin çekildiği yere.
62 – Bir önceki resmin çekildiği yer sağ üst köşe o görülen merdivenleri çıkıp kapıdan giriyoruz.
63 – Sonuç manastır tamiratta sadece giriş holünü görüyorsunuz ve manastırın yüzde belki de beşini görüp geri dönüyorsunuz. Büyük bir bölümü kapalı.
64 – Dönüşte minibüse bindim. Motosikleti bıraktığım yerde indin ve motosikletimi yürüye yürüye indirdim. Binmek mümkün değil yol kaygan toz olmuş oluş aşağı ve virajlı gelen giden araçlarda var pek manevra yapma şansı yok. Sonra aşağıda ki duraktan eşyalarımı aldım. Sağ olsunlar buradan tekrar teşekkür ederim
65 – Yapılan restorasyon için sol tarafta kapı yapmışlar çelik halat ile kurdukları vargel sistemi ile malzeme çıkarıyorlar. Dikkat ederseniz çelik halat gözüküyor.
66 – Buda vargelin kovası ve inşaat malzemeleri
67 – Sümela manastırına çıkan yoldan bir kesit dik, virajlı ve yollar toprak daha inşaat halinde. Özel arabası ile gidip gezmeyi düşünenlere aşağıda otoparka arabalarını bırakıp minibüsle çıkmalarını tavsiye ederim.
68 – Karadeniz bölgesinde kurulan mini hes santralleri suyu kaynağından alıp direkt olarak türbine gönderip oradan tekrar dereye salıyorlar. Bu şekilde su tekrar dereye salınmış olsa bile direkt dağdan aşağı indiği için aradaki mesafeyi atlamış oluyor. Atlanan bölüm susuz kalıyor. Normalde dere dolaşarak iniyor. Yakındaki sularda burada toplanıyor bazı ufak dereler iptal oluyor.
69 – Uzungöl’e gitmeden olmaz. Trabzon’un Of ilçesine gelince yolda tabelalar yolu gösteriyor. Yaklaşık 50 kilometrelik asfalt bir yoldan sonra göle ulaşıyorsunuz. Gölün girişinde ve sol tarafında birçok otel ve restaurant var. Başı boş bırakılmamış çok güzel ahşap görünümlü ve planlı yapılmış. Türkiye’nin en planlı turizm yeri diyebilirim. Gölün girişinde çok güzel bir cami var. Gölün sağ tarafında çay bahçeleri. Resim çekildiğim yer gölün sonu arkada camii ve gölün giriş yeri.
70 – Caminin içi çok güzel turkuaz halı ve yukarıdan vuran güneş ışığı sizi akvaryumun içinde boşlukta imiş hissi uyandırıyor. Yan cephelerde kullanılan ahşaplarda bir harika gördüğüm en güzel cami diyebilirim. Gidenler mutlaka içini görmeli.
71 - Caminin kubbesi ’de muhteşem şah eser dedikleri bu olsa gerek fotoğrafta tam olarak yansıtamadım. Mutlaka görülmesi gereken bir yer. Caminin dışı çok sade ve gösterişsiz olmuş pek dikkat çekmiyor sıradan kenarda bir cami imajı veriyor. Kesinlikle içini yapan ile dışını yapan bir değil.
72 – Dik yamaçları çay bahçesi olarak değerlendirmişler. Bence bu yamaçlar için en uygun ürün çay fakat arazi yapısından dolayı çok meşakkatli bir iş. Göründüğü kadar kolay değilmiş çay hasatı.
73 – Türkiye’nin en kısa tabelası bence başka var mı acaba iki harften oluşan bilmiyorum.
74 - Sınıra geldiğimizin işareti. Her zaman gümrük kapılarında tır sırası olur. Onları gördüğünüzde bilin ki sona yaklaştınız.
75 – Sarp gümrük kapısı bu kapının arkası Gürcistan. Salgın hastalık nedeni ile tır giriş çıkışı hariç kapalı. Normal zamanda buradan pasaportunuz olmadan kimliğiniz ile giriş çıkış yapabiliyorsunuz. Böylece Türkiye’nin bir uç noktasını daha görmüş oldum. Artık yeni yerlere doğru devam etmenin zamanı.
76 – Bir çay bahçesi daha Karadeniz’de tarla çok kısıtlı olduğu için en ufak yerleri bile değerlendiriyorlar. Burası pek belli olmuyor ama yol kenarında çok ufak bir yer tarla değil nerede ise arsa diye tabir edebileceğimiz büyüklükte bir yer. Hem cay bitkisini de yakından görmüş oldum.
77 – Hopa – Artvin yolu Hopa’dan sonra artık sahil yolu bitiyor dağlara tırmanmaya başlıyorsun. Sol köşedeki çıktıya dikkat ederseniz ne kadar dik ve derin uçurum.
78 – Artık Karadeniz iklimi ve bitki örtüsünden yavaş yavaş çıkmaya başlıyorsunuz tek tük nadir ufak yolun kenarına sıkışmış cay bahçeleri görüyorsunuz.
79 – Şile’de başlayan yolun kenarına fındık serip kurutma işleri Artvin’e yaklaşıyorken bitiyor. Alıştığınız görüntüleri artık görmemeye başlıyorsunuz. Coğrafyanın değiştiğini anlıyorsunuz hissediyorsunuz.
80 – Sizi Artvin şehrine girmeden önce Borçka barajı karşılıyor. Gürcistan’a gitmeden önce son nimetlerini sunuyor.
81 – Oluşan baraj gölünde balık yetiştiriciliği yapılıyor. Birçok yere bu şekilde balık çiftliği kurulmuş.
82 – Bu da Artvin kalesi artık her şehrin kalesini görmek adet olmuş. Yanına gitmedim uzaktan bakmakla yetindim.
83 – Artvin’in girişi ve Artvin’in sembolü en insancıl boğa güreşlerinin yapıldığı yer. Kan ve tanıtım olmadığı için pek rağbet edilmeyen güreşler. Not: Döğüşlerde kan dökülmesine bende karşıyım.
84 – Artvin’in karşıdan görünüşü merkez nüfus olarak Türkiye’nin en ufak şehirlerinden bir hatta oturduğum mahallenin nüfusunda yüzde elli daha kalabalık. Düşünün işte oturduğum mahalle ile bile kıyaslayabiliyorum.
85 – Bu da devasa Deriner barajı aşağıdaki su seviyesine dikkat ederseniz ne kadar devasa olduğu hakkında bir fikriniz olur.
Artvin bir sınır Hopa tarafına yeşillikler içinde Şavşat tarafına doğru arazi dağlar kıraçlaşıyor bitki örtüsü neredeyse yok oluyor.
Bu gezimin birinci bölümünü burada bitiriyorum. Bundan sonraki bölümünü de yeni yazı dizisi olarak ayrı yayınlayacağım.
Buraya kadar yaklaşık 1750 kilometre yol yapmışım. Motosikletim 100 kilometrede 2,5 litre yakıyor. Ufak tefek aksilikler olsa da motosikletim beni hiç üzmedi yolda bırakmadı. Konaklamayı Bazen çadır bazen de mescitte yaptım. İstanbul dışında yeme içme fiyatlarının ne kadar ucuz olduğunu görünce dışarı da yedim. Yeme içme olayları bana çok hesaplı geldi. Birkaç kahvaltı mı mısır gevreği süt şeklinde yaptım.
Yollarda hiç olumsuz davranışlar ile karşılaşmadım. İyi ki yola çıkmışım buralara gelmişim.
Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Tek ihtiyacım olan manevi desteğiniz için tekrar tekrar teşekkür ederim.
Videom uda seyrederseniz memnun olurum.
Reklamlar
-
bu kısımdaki birçok yere karadeniz turunda (otobüs ile) gitmiştim.
motorla ayrı bir keyiflidir kesin.
Tekerin düz bassın abi, avrupa turunu da heyecanla bekliyoruz
-
Sizi tebrik ediyorum. Bu işin keyfinin pahalı araçlar olmadan da çıkarılabileceğini bizlere gösteriyorsunuz. Sizin bu seyahatleri gördükçe acaba bir gün ben de böyle gider miyim diye düşünüyorum. Güzel anılarınıza bizleri de ortak ettiğiniz için teşekkür ederim. Takipteyim
-
Zevkle okudum ve videonu izledim. Mükemmel bi adamsın
-
İsmet abim gezi nasıl yapılır, tekrar hatırlattı bizlere..
"Ne Mutlu Türküm Diyene" M.Kemal ATATÜRK
Salcano Wolf 125 28.03.2014 - 02.05.2016 (11.800 km)
Bajaj Pulsar NS 200 Trafiğe Çıkış: 09.05.2016 (46.500 km)
-
Abi benim memlekete de gitmissin çarşambaya 😊
-
Abi harıkasın be. Seninki ''Ironbutt'' değil, ''steelbutt'' olsa gerek.
-
Moderatör
Sayende her yıl geziyoruz İsmet ağabey.
Ellerine kollarına, yüreğine sağlık. Nice geziler.
-
Ismet Bey tebrikler
Sadece bir ekleme, 45 ve 83 numarali fotograflarinizi goremedim, 44 ve 82 numarali fotograflari bunlarin yerine koymussunuz sanirim, cift gorunuyorlar.
-
İsmet abi helal olsun.Bu sene sayende gezi yapmış gibi oldum
Ellerine ve yüreğine sağlık.
-
Öncelikle cesaret ve azminizden dolayı tebrik ederim ismet bey.
Size danışmak istediğim konu lastik patlaması için ne önlem aldınız? (fitil yada patlak solusyonu gibi)
zincir muhafazası ile daha önce sorun yaşamıştınız sanırım, artık kullanmıyor gibisiniz. Yolda ara ara zincir yağlama yapıyor musunuz ?
zincirin yağ atması gibi durumlarda sorun yaşamıyor musunuz?
teşekkürler.
-
İsmet abi bana motoru yaktıracak sonunda.
-
Abi yine güzel içerik, eline sağlık. Tekerin düz bassın.
-
arndiol adlı üyeden alıntı
bu kısımdaki birçok yere karadeniz turunda (otobüs ile) gitmiştim.
motorla ayrı bir keyiflidir kesin.
Tekerin düz bassın abi, avrupa turunu da heyecanla bekliyoruz
Turla gitmenin de ayrı güzelliği var. Gidilen noktayı daha bilinçli geziyorsun. Motosiklet ile de daha kendi kafana göre dolaşıyorsun. Bazı yerleride bilmeden atlıyorsun.
Artık güzel bir Avrupa turuna sıra geldiğini bende düşünüyorum.
---------- Mesajlar birleştirildi - 19:17 ---------- bir önceki mesaj zamanı 19:12 ----------
Green_Beret adlı üyeden alıntı
Sizi tebrik ediyorum. Bu işin keyfinin pahalı araçlar olmadan da çıkarılabileceğini bizlere gösteriyorsunuz. Sizin bu seyahatleri gördükçe acaba bir gün ben de böyle gider miyim diye düşünüyorum. Güzel anılarınıza bizleri de ortak ettiğiniz için teşekkür ederim. Takipteyim
Kendince basit şekilde geziler yapıp bunları da sizlerle paylaşarak en azından fikir alışverişi yapmış oluyorum. Sizlere yeni yerler görme gezme konusunda ilham veriyorsam ne mutlu bana. Beğendiğiniz içinde memnun oldum.
---------- Mesajlar birleştirildi - 19:18 ---------- bir önceki mesaj zamanı 19:17 ----------
M.Tugay adlı üyeden alıntı
Zevkle okudum ve videonu izledim. Mükemmel bi adamsın
Yazımı okuyup videomu seyredip beğendiğiniz için çok memnun oldum. Teşekkür ederim.
---------- Mesajlar birleştirildi - 19:24 ---------- bir önceki mesaj zamanı 19:18 ----------
Salih_T adlı üyeden alıntı
İsmet abim gezi nasıl yapılır, tekrar hatırlattı bizlere..
Estağfurullah. Kendi çapımda gezip bunları da sizlerle paylaşıyorum. Herkesin kendine göre gezme tarzı olduğuna inanıyorum. Okuyup yorum yaptığınız için teşekkür ederim.
---------- Mesajlar birleştirildi - 19:32 ---------- bir önceki mesaj zamanı 19:24 ----------
muco55 adlı üyeden alıntı
Abi benim memlekete de gitmissin çarşambaya
Sorma gece Ünye'de kaldım. O esnada Çarşamba ve Ordu ile Giresun civarlarında baya yağmur yağmış. Hatta Giresun'da bir kişi vefat bile etmiş. Evden beni merak etmişler ben o esnada Ünye'de hiç yağmur görmedim. Biraz geri kalsam veya biraz ileri gitsem o müthiş yağmura denk gelecektim. Böylede bir anı oldu.
---------- Mesajlar birleştirildi - 19:34 ---------- bir önceki mesaj zamanı 19:32 ----------
Metehan07-70 adlı üyeden alıntı
Abi harıkasın be. Seninki ''Ironbutt'' değil, ''steelbutt'' olsa gerek.
Bu butt ilerde benden çok kötü hesap soracak ama neyse. Şişme minder aldım onun çok faydasını görüyorum. Birde kendimi ve motosikletimi zorlamıyorum yavaş yavaş olduğu kadar.
---------- Mesajlar birleştirildi - 19:38 ---------- bir önceki mesaj zamanı 19:34 ----------
Lucas adlı üyeden alıntı
Sayende her yıl geziyoruz İsmet ağabey.
Ellerine kollarına, yüreğine sağlık. Nice geziler.
Kendi çapımda bir şeyler yapıyorum beğendiğiniz için memnun oldum.Okuyup yorum yaptığınız için memnun oldum.
---------- Mesajlar birleştirildi - 19:53 ---------- bir önceki mesaj zamanı 19:38 ----------
gurcanozturk adlı üyeden alıntı
Ismet Bey tebrikler
Sadece bir ekleme, 45 ve 83 numarali fotograflarinizi goremedim, 44 ve 82 numarali fotograflari bunlarin yerine koymussunuz sanirim, cift gorunuyorlar.
Teşekkür ederim gözümden kaçmış moderatör arkadaşa mesaj attım düzeltmesi için umarım en kısa zamanda düzeltilir.
---------- Mesajlar birleştirildi - 19:55 ---------- bir önceki mesaj zamanı 19:53 ----------
TOTEMONS adlı üyeden alıntı
İsmet abi helal olsun.Bu sene sayende gezi yapmış gibi oldum
Ellerine ve yüreğine sağlık.
Beğendiğiniz için memnun oldum. Okuyup yorum yaptığınız için teşekkür ederim.
---------- Mesajlar birleştirildi - 20:07 ---------- bir önceki mesaj zamanı 19:55 ----------
Diver07 adlı üyeden alıntı
Öncelikle cesaret ve azminizden dolayı tebrik ederim ismet bey.
Size danışmak istediğim konu lastik patlaması için ne önlem aldınız? (fitil yada patlak solusyonu gibi)
zincir muhafazası ile daha önce sorun yaşamıştınız sanırım, artık kullanmıyor gibisiniz. Yolda ara ara zincir yağlama yapıyor musunuz ?
zincirin yağ atması gibi durumlarda sorun yaşamıyor musunuz?
teşekkürler.
İlk aldığımda lastik patlamıştı. Tamir spreyi kullanmıştım iki gün idare etti belki daha da idare edecekti ama tamir ettirdim. Hala yanımda tamir spreyi taşırım. Sonra arka lastiği dubleks ( tubeless ) taktırdım. Nusaybin'de aküm arıza yaptı yenisini aldım. On metre gitmedim ön lastik patladı. Hemen geri gelip tamir ettirdim. Hiç görmemiştim nasıl tamir olur şambrelli lastik. Orada gördüm çok basitmiş meğer cesaret geldi. Bundan sonra yanıma yama ve basit bir bisiklet pompası alacağım iki tornavida ve sibob için anahtar var zaten.
Bence sizde öğrenin lastik tamirini bana çok basit geldi.
Zincir muhafazasını artık kullanmıyorum. Zinciri de yağlamam gerek ama hiç yağlamadım. Lütfen bunu örnek almayın.
-
İsmet abi daha önceden YouTube videosunda yorumlarda irtibata geçmiştik, seni Gaziantep'te gezdirmekten zevk duyarım. Bana ulaşabilirsin.
ahmedburak27@gmail.com
-
abi sıkılmadan film izler gibi izledik, yaptığınız işi taktir ediyorum.
-
Tek tek tüm fotoğraflara bakıp ilgili yazılarını da okudum.
Hatta önce videoyu izledim.
Ondan dolayı fotoğraflar ve yazılar daha bir anlamlı oldu.
Bu keyifli geziyle bir kısmına motosikletimle benim de gitmiş olduğum yerleri görmek çok güzel geldi.
Bu süper gezi ve de paylaşım için teşekkür ederim.
Selamlarımla.
-
Abi yine severek okudum çok güzel gezmişsin. Youtube videosunu da izledim 2. bölümü de bekliyorum merakla sevgiler.
-
Bir solukta ve zevkle okudum. Azminizi ve başarınızı tebrik ediyorum.
-
Sanki roman okuyorum hissine kapıldım ismet abi..
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)