Doğu Karadeniz 2017 (09-17 Ağustos)
Reklamlar
-
Ey Gidi Karadeniz...Dedik ve plan program faslına giriştik. Ne zaman ? Oldu epey. Plan program mayıs gibi başladı. Aslında son düzlükte, 10 gün öncesinde dahil oldum programa. Yoktum önceleri. Yaklaşık aynı ekiple 2014 Ağustos'unda benzer bir gezi yapmıştık.
Gezimiz ağırlıklı olarak Doğu Karadeniz'i kapsayacaktı. 9 kişiydik.
Hatay'dan Ali Güntekin, Mustafa Kara, Mehmet Okay ve ben Sıtkı Güven;
Adana'dan Mehmet Çulcu;
İzmir'den Tümer Gündem;
Balıkesir'den Devrim Görgü;
İstanbul'dan Çetin Yıldırım ve Rıza Arslan'dan oluştu ekimiz.
8 gün birlikte yedik içtik, birbirimize yoldaş olduk.
Arkadaşlarım arasındaki müthiş uyum sayesinde oldukça keyifli bir gezi oldu.
İlk gün, yurdun değişik bölgelerden yola çıktık. Rotalarımız şu şekildeydi...(Devrim'im, Ayvalık'ı ekleyemedik haritaya gülüm)
09 Ağustos Çarşamba sabah erken saatte garajdan hareket ettim.
Antakya'dan Okay'la buluşacağım istasyonda aldım soluğu.
Yola çıkış km. 960 Rodaj bakımını 1000 olmadan yaptırıp çıkıyorum.
Okay da geldiğine göre,
Çıkabiliriz.
Belen Geçidi'ne kadar yeni doğan güneş bize eşlik etti.
Belen yine puslu. (Ağustos sıcağında iyi oldu bu)
Otoyoldayız. Keyifle yol alıyoruz.
Ali ve Mustafa bizi Erzin'de beklemekteler.
Ettik 4
Pozantı'da Çulcu bekliyor.
Yoldan...
Adana'dan önce Mıstık Usta. Sabah çorbası.
Yumulduk valla. Mis gibi.
Vakit kaybetmeyelim.
Menzil kısa. Pozantı öncesi Damlama.
Pozantı'nın güzel doğasını izleyerekten yol alıyoruz.
Çulcu ile buluştuk. Güney Ekibi olarak 5'ledik.
Ve arkasından ''ver elini Amasya'' dedik.
Orta Anadolu'nun ucsuz bucaksız bozkırlarında sürüyoruz atlarımızı.
Yol ayrımı.
-Sağdan mı soldan mı ?
Sağdan tabii ki.
Niğde'yi teğet gçip Kayseri'de alıyoruz soluğu.
Yemek saati.
Yine hızlı hareket ediyoruz. Arkadaşlarımızla buluşmak için sabırsızlandık.
Menzil kısa ya, sık sık istasyonlara giriyoruz. Ana arterler haricinde daha çabuk gidebilmek adına alternatif rotalar soruyoruz.
Yorulduk be.
İstasyondan aldığımız kısa yol tarifi sonucu şehrin arka sokaklarına girdik. Birbirimizi kaybedince çektik kenara.
Tamamlanınca devam ettik. (Asfalta bak. Kestirme yol herzaman daha uzun ve meşakkatli)
Keyifli manzaralar da yok değil.
Tokat karasularında güneşi batırdık. (İyi mesai harcadı bize. Doğduğundan batana kadar yanımızdaydı)
Tokat-Turhal. Yemek molası. Bi fırt yolumuz kaldı.
Yemek faslını kısa tutuyoruz.
Ve bir çırpıda 40 km. daha yol alıp, Devrim'in Amasya-Ballıdere'deki baba evinde alıyoruz soluğu
Dostlarımızla hasretle sarmaş dolaş, kavuşmanın keyifine varıyoruz.
Sonrasında hoşsohbetli güzel bir gece geçiriyoruz.
Ertesi sabah...(10 Ağustos Perşembe 2. gün)
Bugün bizi şu şekilde bir rota bekliyor.
Önce kahvaltı hazırlığı.
Ve enfes bir sabah kahvaltısı yaptık.
Gece motosikletlerimizi bekledi.
Canavarlar hazır.
Sabah sporu.
Son ayarlamalar.
Ve hatıra pozumuz.
De hadi yallah...
Yoldayız.
Niksar taraflarındayız. Giresun'a doğru gidiyoruz. Polis çevirmesine girdik.
Keyifli bir çevirmeydi.
Değişik. Böylesine denk gelmemiştik.
O kadar ki, çay ikram ettiler ve hatta bunu kendi elleriyle yaptı memur beyler.
Teşekkür ediyoruz.
Az ötede kendi isteğimizle mola veriyoruz. (Çevirmeye girince mecbur duruyorsun)
Mola sonrası Başçiftlik rotasına doğru sapıyoruz.
Yolda biryerlerdeyiz. Çay molası verdik.
Yola devam edip, güzel bir sürüş sonrası yine yolda gördüğümüz bir çeşmebaşında keyifli dakikalar geçiriyoruz.
Devam...
Koyulhisar Sökün yolundayız.
Güzergah üzerinde öğle yemeği.
Ve yine yol üzerinde elma bahçesi önü. Bu da elma molası. (İzinli)
Şebinkarahisar'dayız.
Biraz dinleneceğiz.
Tamdere Yolu.
Eğribel Geçidi öncesi muhteşem bir vadiden geçiyoruz.
Ürkünç olduğu kadar güzel.
Eğribel Geçidi. 2200 mt.deyiz.
Burada da bu güzel manzara karşısında keyifleniyoruz.
Hatta o kadar keyifleniyoruz ki, Devrim oynamaktan kendini alamıyor.
Az ötede coğrafya değişiyor.
Kümbet Yaylası'ndayız.
Konaklayacağımız Dorukhan Bungalow Evleri'ne doğru yol alıyoruz.
Güzergahın her karesi ayrı güzel.
Konumu oldukça hoş. Alabildiğine derinlik var. Bak bakabildiğin kadar.
Çayımız da geldi, keyifimiz yerinde.
Çakk...
Hobaaa...
Evlerimize çekilip üst baş değişme, dinlenme faslına giriyoruz.
Çok ayrı kalamıyoruz. Biraraya geldik tekrar.
Akşam yemeği faslı.
Yemek sonrası geceye nokta koyduk. Dinlenme zamanı.
Ertesi sabah (11 Ağustos Cuma, 3. gün)
Bugün rotamız aşağıdaki gibi gerçekleşti.
Dorukhan'da mis gibi bir sabaha gözlerimizi açtık.
Olmazsa olmazımız.
Beraberimizde getirdiğimiz kahvemiz ocakta. Bu manzara eşliğinde sabah kahvesi anlatılmaz lezzette.
Komşularımız.
Kahveye gel...
Çetin meşgul.
Dronluyor yaylayı.
Önce yükleme,
Kontroller,
Ve kahvaltı.
Dorukhan'da işimiz bitti.
Yol alma zamanı.
Dereli üzerinden Karadeniz Sahil Yolu'na gireceğiz.
Aşağılarda biryerlerde.
Hem yakıt ikmali, hem dinlence.
Bu istasyon iyi. Çay ikramı daha iyi.
Tekrar yola çıktığımızda Devrim'le motosikletleri değiştirdik. Amacım F 700'ü denemekti. (Denedim, başıma iş aldım. Evet, bu testten sonra F 700 almaya karar verdim.)
Hafif pisenti şeklinde yağış var. Karşı istikamette seyreden biri Brezilya'lı, diğeri Bulgar iki yabancı motosikletliden biri kayıp düşmüş. Durup yardım ediyoruz.
Düşen F 650 Dakar kullanıcısı maneti kırmış. Ve yanında neyse ki yedeği var.
Elimizden geleni yaptıktan sonra yolumuza devam ettik.
Tirebolu'da Doğal Dükkan'dayız.
Güzel yer.
Ve enfes pideleri var.
Bizleri bu güzel mekanda ağırlayan, Çetin'in aile dostları Kaptan Ailesi'ne teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Tirebolu sahiline son bir bakıştan sonra,
Hareket etmek üzere motosikletlerimizin yanında alıyoruz soluğu.
Reklamlar
-
Yoldayııızzz...
Zigana'ya doğru giderken Doğankent yolunda yine yağmur bizi selamlıyor.
Bulduğumuz bir istasyona atıyoruz kapağı.
Durmakla yollar bitmez. Devam.
Zincir yağlamak geldi aklımıza nedense.
Yok yok, diğer arkadaşları bekledik.
Zigana Tüneli'nin diğer ucu. Dumanlı Zigana.
Çaylayalım tabii ki de.
Severim böyle havaları.
Öyle sevinmişler ki...Allah hep sevindirsin sizi, e mi.
Zigana Tüneli'nden Zigana Geçidi'ne.
Geçide geldik.
Bi güzel dizilip hatıra fotosu çektirdik.
Otelimiz Zigana Geçidi'nin hemen yanındaki Zigana Gümüşkayak Yaylakent Otel.
Hava oldukça serin. İçeri kaçıyoruz.
Fanatik otel.
Akşamüstü buluşmak üzere bungalowlara dağılıyoruz.
Yağmur değil, sis var.
İşletme sahibinin tavsiyesi ve teklifiyle arabasına doluşup, tesise 7-8 km. mesafedeki Limni Gölü'ne gitmeye, akşam yemeğimizi orada yemeye karar verdik.
Yol boyu enfes manzaralar vardı karşımızda.
İyi doluşmuşuz.
Cennet gibi...
Hatıra olsun.
Çayımız hazır.
Yemek siparişleri.
Çoook güzel ve sevindiğimiz bir tesadüf.
Sevgili Ümit Kaplan ve Yaşar Hoca Limni Gölü;'nde kamp yapmaya gelmişler. Aynı bölgede olduğumuzu bildiklerinden Kara Mustafa'yı aramışlar. Buluştuk. Çok ta iyi oldu.
Yemek sonrası arkadaşlarımızı yolcu ettik. Zira Limni etrafında kamp yapmak yasakmış. Başka bir bölgede kamp yapmak üzere gittiler.
Sıkış tıkış ama, keyifler yerinde. Ne demişler ? Bin dost sığmış...
Dönüşte Rıza Kaptan kullandı. Arabadan inen secdeye vardı.
Yatmadan önce sohbet muhabbet.
Güvendeler.
Ertesi sabah. ( 12 Ağustos Cumartesi 4. gün)
Bugünkü rotamız şu şekilde.
Bir gün önce sisten göz gözü görmeyen yerde sabah saatlerinde pırıltılı bir hava var.
Hazırlık ve temizlik başlamış.
Ve arkadaşlarımız teker teker uyanmış.
Kahvaltı salonu, devasa soba sayesinde sıcacık.
Kahvaltımızı alalım,
Hepbirlikte oturalım.
Hareket öncesi.
Gümüşhane yolunu kullanarak Hamsiköy'e doğru yol alıyoruz. (Sütlaç yiyçes)
Gezimizin büyük bölümünü bazan hafif, bazan ağır enduro yolları oluşturdu. Neredeyse asfalt yolları geçişler için kullandık.
Yine güzellikler karşısında büyüleniyoruz.
Hamsiköy
O sütlaççı, bu sütlaççı derken, hiçbirinin önünde duramadan Hamsiköy'den çıktık. (Nasıl oldu anlamadım)
İleride biryerlerde çay içmeye duruyoruz.
Çay enfesti. Üçer beşer tane içtik herhalde.
Bir de işletme sahibinin nüktedan tavırları, sütlaçı falan unutturdu bize.
En sevdiğimiz şey, yolda olmak.
Maçka'dayız. Maalesef elim terör saldırısının ertesi günü.
Maçka'da geniş güvenlik önlemleri vardı. Foto çekmeden geçtim.
Sümela'ya giriş.
Programda Sümela Manastırı yok. Biz Altındere Milli Park içinden Sarıtaş Yaylası'na doğru yol alacağız.
Mustafa'yı bekliyorduk. Aldığımız telefonla motosikletinde hararet sorunu olduğunu,fan motorunun çalışmadığını öğrendik. Ali de dönüp Mustafa ile birlikte asfalttan Trabzon'a doğru yollandılar. Gün sonu konaklayacağımız Sultan Murat Yaylası'nda buluşacağız.
Arka taraf, ''oturmaya mı geldik'' modunda.
Devam ediyoruz.
Tablo gibi.
Sağ, sol ?
-
Tepede gördüğümüz bayrak aşkına soldan devam ettik.
Dağ başında birkaç kişinin olduğu yere varıyoruz.
Derdimiz biraz da benzin. Ama sadece şişe dibinde kalmış.
Rakım 2272
Hiç yoktan iyi.
Bayrakları bayrak yapan...
Çay, bisküvi, üzümle kendimize ziyafet çekiyoruz.
Şişe dibindeki benzinin yetmeyeceğine kanaat getirdik ve, ''sağolsun tankerler'' dedik.
Tesisteki genç arkadaştan aldığımız tavsiye ile Çakır Krater Gölü'ne çıkmaya karar verdik.
krater gölüne çıkış.
-Temiz, gelin.
Motosikletlerle gelebileceğimiz son noktadayız. Seviniyoruz birazcık.
Sonrasını yürüyeceğiz.
Yakın gibi gelen yer. Yürü yürü bitmedi.
Ve Çakır Krater Gölü karşımızda.
Biraz dinlenmeyi hakettik sanırım.
Hadi inelim. (2800'lerde falanız)
İnerken iyi tabii. Bir çırpıda motosikletlerimizin yanındayız.
Ekibin beklediği yere geldik.
Kısa bir sürüş sonrası Kurtderesi Yaylası, ya da Taşköprü Yaylası idi sanırım, yemek için durduk.
Fena olmuşuz.
Topal horoooozzz...
Yaylada enfes bir et yemeği yiyoruz.
Yemek sonrası.
Santa Harabeleri 6-7 km. mesafede. Yolumuz uzun ve meşakkatli. Yakıt pek yok. Bu yüzden Santa Harabeleri'ni es geçip devam ediyoruz.
Önümüzde zorlu bir yol var. Tilkibeli Geçidi'ne doğru gideceğiz.
Çimento tozu gibi mubarek toz.
Ama yol enfes.
Dumanlıyız yine. Yükseklerdeyiz.
Biraz manzara seyredeceğiz.
Şahane...
Güzellikleri seyretmenin sonu yok. Devam ediyoruz.
Oldukça zorlu geçen parkur sonrası asfalta inebildik.
Çaylayalım.
Hamsiköy'den beri fırın sütlaç sayıklıyorduk. Burada bulduk.
Yolumuz uzun ve meşakkatli. Yakıtımız da yok (Tankerler hariç) Bir istasyon bulmamız lazım.
Gel gör ki, yağmur hızını arttırdı. Hareket etmeden önce yağmurlukları çektik üstümüze.
Uzun süre ilerlememize rağmen yakıt alamadık. İstasyon yok.
Okay'ın MT 10'da benzin bitti.
Helal sana Kaptan'ım.
Çıkaralım artık. Yağmur durdu.
İşlem tamam.
Benzin bulmak için yaklaşık 70-80 km. gitmişizdir.
İkmalimizi yapıp gerisingeri Tilkibeli Geçidine doğru devam ettik.
Akşama Sultan Murat Yaylası'nda konaklayacağız. Konaklayacağız da, önümüzde hem oldukça meşakkatli bir yol var, hem geceye kalacağız.
Çok yorulduk.
Uyku açma çalışmaları.
Biraz kendimize geldik. Devam edelim.
Gitgide yükselerek ham yolda hedefe ulaşmaya çalışıyoruz.
Daha var, çok var Devrim'im.
Güneş bize dağbaşında veda etti.
Yok, yeri öpmüyor. Şinav çekiyor.
Bir geçit ama, kurşunlara gelmiş bol bol. Okunmuyor. Salmanlı Geçidi gibi birşey. 2250 mt. imiş.
Hava iyice karardı. Toprak yolda, sisli bir ortamda ilerliyoruz.
Bir köyden geçtik. Kimseyi bulamadık. Devam ettik.
Ettik etmesine de, bitirdiğimizde toprağı öptürecek cinsten bir parkurdu. Göz gözü görmüyor. Bol firketeli daracık, ve oldukça kötü zemine sahip bir yol. Sis ve toz nirvana yapmış. 2500 mt. rakımlarda, sisin aralandığı kısa zamanlarda bir tarafımızın derin uçurum olduğunu farkettiğimiz bir yol...
Dolayısıyla bu yola dair pek foto yok.
Raporun sonuna eklenecek ve Mustafa Kara'nın düzenlediği videomuzda bir miktar görünebilir.
Sultan Murat Yaylası'ndayız. Ahmet Dayı (işletme sahibi) bizi beklemekten yorulmuş ve eve gitmiş. (Ahmet Dayı ile 2014 yılında, yaklaşık aynı ekiple yuaptığımız Karadeniz Gezisi'nde tanışmıştık. Birbirimizi çok sevdik)
Oğlu ve, sabah arıza sebebiyle Trabzon'a asfalt yol kullanarak giden Mustafa Kara ile Ali Güntekin karşıladı bizi.
(Sultan Murat Yaylası'na Uzungöl Yolu'ndan gidilebilir. Asfalttır)
Ulaşınca çekilen meşakkat unutuldu.
Fena acıkmışız. Ve fakat, perişanlığımız yüzlerimize yansımış.
Sütlaçları daha önceden sipariş vermiştik.
Ahmet Dayı evde. Oğlu ve torunu yanımızda. Üç kuşak birlikte işletmeyi ayakta tutuyorlar.
Ertesi sabah. ( 13 Ağustos Pazar, 5. gün)
Bugünkü rotamız aşağıdaki gibi.
Burada da sisler dağılmış, enfes bir hava var.
Çetin erken kalkmış. Sabah güneşine karşı kitap okumakta. Misss...
Sonrasında sabah sporu.
Çantaları denkledik.
Bakımlarımızı da yaptık,
Aha, Ahmet Dayı geldi.
Bize gelirken yoldan frambuaz toplamış.
Hasret kalmışız birbirimize. Hasretle kucaklaşıyoruz.
Ve sonra kahvaltıya geçiyoruz.
Sabah kahvesi dışarıda.
Birlik Yaylakent Bungalow Evleri'nden görüntüler.
-
Artık vedalaşma vakti.
Dünyanın en tehlikeli yolu olarak tescillenmiş Derebaşı-Soğanlı Geçidi var bugün sırada. Gitmek gerek.
Bir sonraki buluşmamıza dek...
Birlikte hatıra pozumuz.
Kısa bir asfalt sürüşünden sonra yeniden stabilizeye giriyoruz. Yükseklerdeyiz yine.
Bir ara, arkayı beklemek için durduk. Kaşla göz arasında Rıza Kaptan bayrak gibi dikildi karşıdaki kayalıklara. Alt taraf derin bir uçurum. Yüreğim gürplemedi desem yalan olur.
Rıza Kaptan'ın elinden ufak tefek tamirat ta gelir. Aslında her gezi grubuna lazım biri bizim Kaptan.
Güzellik...
Az sonra ucu görünen keyifli yoldan geçeceğiz.
Yol keyifli ama yorucuydu. Kısa mola verdik.
Eski Bayburt yolundan Derebaşı'na doğru D-915'te ilerledik. Burada da kısa bir asfalt geçişi kullandık.
Zaman zaman durup manzara izlediğimiz oldu. Büyüleyici manzaralar eşliğinde yol aldık....
Zorlu yollardan geçtik.
Derebaşı-Soğanlı'ya gidiş yolu bile adına yakışır şekilde zorlu. (Zorlu yerlerde can derdine düşünce foto çekemedim)
Ve Derebaşı'ndayız. Biraz soluklanacağız.
Ama yukarıya bakınca...
Yükselmeye başladık.
Manzara muhteşem, firketeler fena.
Dah da yükseğe devam.
Daha da yükseldikçe Derebaşı'na geldiğimiz yolun güzelliği daha bir görünür hale geldi.
İşte dünyanın en tehlikeli yolu olarak tescillenmiş Derebaşı-Soğanlı geçidi yolu.
https://www.cnnturk.com/yasam/dunyanin-en-tehlikeli-yolu-bayburtta?page=5
Yukarıdayız.
Ayağımı yere koymadan çıktım. Koysam düşerim. (Ayağım yetmiyor.)
Etrafı seyreyliyorum.
Ve arkadaşları izliyorum.
Geldiler...
Sevinç gösterisi. (RT ile, hiç te kolay değil)
Devrim F 700 kullanıyor. O da rahat.
Manzaranın keyifini çıkarmak hakkımız.
Çektikçe çekiyorum.
Helal Okay'ım. MT-10 ile de bu yol oldukça zorlu.
Çulcu ile sana, üstün yetenek ve cesaret ödülü vermek lazım. (Yamaha bu raporu görürse MT-10'u elinden alabilir. Bmw de Çulcu'nun RT'sini alır)
Zorlamış belli ki. Olsun o kadar.
Gezi rotasını Çetin oluşturdu. O'nun gelişiyle geçit tamamlanmış oldu.
Hakkını vermek lazım. Geçit boyunca Tümer'le birlikte geriyi toplayarak geldiler. Kısaca, bizler geçidi bir kez geçtik, Çetin'le Tümer, ADV'lerle iki kez...
Bu arada, bir küçük şişe suyumuz kalmış. 8 kişi paylaştık.
Ve zafer pozu.
Geçitle işimiz bitti. Devam ediyoruz.
BHayburt tarafı, Soğanlı Geçit tabelasında da fotogerafımızı alıp,
Devam ettik. Bu akşam hedefimiz Artvin-Yusufeli. Sürüyoruz.
Yolda biryerlerde kısa mola.
Ağrıyan bellere müdahale.
Devam...
Çoruh Nehri kıyıları.
Çeşme bulduk.
Yerde ne var, yer boncuk,
Gökte ne var, gök boncuk
Dalda ne var, elmacık
Kaldır beni hoppacık...
Durmuşken tankerlerden yakıt desteği alıyoruz. Yine, evet yine. Yok, medeniyetten uzak, dağ başlarında dolaşınca istasyon bulmak zor.
İspir'e ulaştık nihayet.
İspir Kurufasülyesi meşhur. Öğleyi de geçmişiz diyerekten, önümüze çıkan ilk işletmeye dalıyoruz.
İspir'den yakıt ikmalimizi de yaptıktan sonra D-050 yolunu kullanarak Yusufeli'ne doğru yelken açtık.
Enfes bir yol yapmışlar.
Az ileride o enfes yolun acısı çıkıyor. Oldukça kötü, yol yapım çalışmalarından dolayı dağ yollarından daha berbat bir yola giriyoruz. Bir de buna gecenin karanlığı eklenince uzun km.ler boyunca yol kenarında soluklanmak için bile duramadık.
Allahım...Bir ara karanlıkta kargacık burgacık bir yerdeyken yol levhası bile konulmamış bir yerde yol kesildi. Resmen yoldan bir dilim almışlar. Kazılmış. Hız biraz fazla olsa bir anda 3-5 metrelik bir çukurda kendimizi bulmamız olasıydı.
Neyse ki, kazasız belasız Yusufeli'ndeki Almatur Otel'e kapağı attık.
Bitmişiz. (Ne zorumuz var, anlamadım. Mazoist miyiz neyiz) Ama keyifli be...
Üst baş değişiminden sonra Yusufeli'ni keşfe çıkıyoruz. Bulduğumuz bir çay bahçesinde çay, kahve ile yorgunluk atıyoruz.
Meyveler müessesenin ikramı. (Üç beş kişi ne kadar içecek tükettiysek artık, işletme sahibi ''yan masadan'' diyerek göndermiş)
Otele dönüyoruz.
Güzel.
Esnaf gece sattığı malları dükkan içine taşımıyor. Üstünü örtüp evine gidiyor. Pek kalmadı böyle.
Küçük bir parkı var Yusufeli'nin. Şirin.
Perişan olmuş zavallım. Ama görevini gık demeden yerine getiriyor. Helal olsun verdiğim paraya. Keklik gibi maşallah.
Suspansiyonların zemini sönümlemesi oldukça başarılı. Kayalardan, engellerden çok rahat başedebiliyor. Diyerekten, reklam kuşağı sonrası geceye nokta koyuyoruz.
Ertesi sabah. ( 14 Ağustos Pazartesi, 6. gün)
Bugünkü rotamız ise böyle.
Yine güzel bir sabaha gözlerimizi açıyoruz.
Hazırlığımız tamam gibi. Kahvaltı sonrası hareket için aşağı ineceğiz.
Yukarıda demiş miydim, her gezi grubuna bir Rıza Kaptan lazım diye ?
Bel çantamın kemeri kopmak üzereydi. ''Gel gurban'' deyip motosikletinin yanına çağırdı. Çıkardığı çantadan dikiş seti çıkardı adam. İnanamadım. Böyle bir gezide lazım olur mu ? Olurmuş demek. Ne demek lazım ? Helal olsun demek lazım.
-
Bugün yolumuz hem kısa, hem asfalt. Akşama Artvin-Kafkasör Yaylası'nda konaklayacağız. O yüzden çok kasmıyoruz. Akşamki çay bahçesinde çay içelim istedik.
Bugün iki arkadaşımız gruptan ayrılıp geziyi sonlandıracak. 7 kişi kalacağız.
Mehmet Okay, işlerinin sıkıştırması sonucu Antakya'ya dönecekken, Mehmet Çulcu, motosikletinin ön fren hidrolik kutusunun düşmesi sonucu motosikletini naklederek Adana'ya dönecek.
Hüzünlüyüz yani.
Afiyet...
Evet, hüzün çökmüş.
Okay'ın zinciri yağlıyoruz.
Son kelamlardan sonra,
Vedalaşma faslı.
Antakya'da görüşmek üzere dostum, Yolun açık olsun.
Hatıra.
Giderayak çay faslı. (İyi gitti)
O çerçeveyi nereden buldularsa ? Hoş...
Böyle bişey.
Sıra Mehmet Çulcu ile vedalaşma faslında.
Deyip yola çıkıyoruz.
Çoruh Nehri peşimizi bırakmadı hiç. Yoldaşlık yaptı bize.
Ve Artvin'deyiz.
İstasyon gördük mü dalıyoruz. Gözümüz korktu.
Tırmanıyoruz yukarılara.
Güzel bir yer bulduk.
Koru Restaurant-Otel.
Zaten tepelere kurulmuş bir şehir olan Artvin'i daha yüksek tepeye kurulmuş Koru'dan izliyoruz. Manzara mükemmel.
Koru'nun işletmecisi sevgili Ediz sıkı bir endurocu. Bizleri gördüğünde gözleri parladı. Yakinen ilgilendi.
Motosikletçilere özel indirimleri var.
Gitmek isteyen olursa : 0 466 212 65 65
Yemekleri de enfes.
Yemekten sonra Cam Teras'a gitmek istiyoruz.
Ama yol boyu boru döşeme çalışması var. Yol kapalı.
Dönüyoruz geri.
Artvin'i geçip Kafkasör Yaylası'na doğru sürüyoruz. Otelimiz Koliva'ya erken saatte ulaşıyoruz. (Gezi boyunca erken gelebildiğimiz ender dinlence noktalarımızdan biri oluyor Koliva.)
Belli ki çok susamış.
Köpek değil, arslan mubarek.
Komşular...
Koliva güzel bir otel. Tertemiz havasının yanında birçok hayvan ve bitki türü var bünyesinde.
Toplandık.
Dron uçurtma hazırlığı.
Akşam yemeğiyle birlikte geceye nokta koyuyoruz.
Ertesi sabah. ( 15 Ağustos Salı, 7. gün)
Bugünkü rotamızın haritası.
Biraz bulut olsa da güzel bir sabah.
Kaptan oda arkadaşım. Sağolsun kahvelerimizi hazırlamış.
Enfes, çok keyifli.
Artistik.
Onlar da kendi havasında.
Herzamanki gibi, kahvaltı sonrası atlarımıza yükümüzü denkliyoruz.
Keyifle yapıyoruz kahvaltımızı.
Hazırız.
Artvin Merkez.
Alalım tabii. Noolur noolmaz. (Pratik yıkama)
Hedefimiz Borçka Karagöl.
Tabiat Parkı'nın girişindeyiz.
Motosikletlerimizi parkedip,
Göle doğru yürüyoruz.
Gerçekten harika.
Çaylarımızı içip,
Yola koyuluyoruz.
Hedef aslında oksijen deposu olarak ta bilinen Camili İdi. Lakin Pokut Yaylası;'na çok yolumuz var.
Hobaaaaa...
Hemen girişte bir restaurant.
Fena acıkmışız.
Öyle bir sipariş vermişiz ki,
7 değil, 14 kişi doyar.
Fazla gevşemeden...
Açıyoruz yelkenleri.
Ayder Yolu.
İstasyon mu ? Dalalım.
-
Hafif yağmur var.
Çinçiva'nın önündeyiz. (Bu yol, Pokut'a gittiği gibi, Zilkale'ye de çıkıyor.)
Fırtına Deresi.
Köprünün üstü insan dolu.
Yağmur bastırınca kimse kalmıyor.
Neyse, biz çayımızı içip, fırın sütlaçımızı lüpletelim.
Gelgelelim, zaten bozuk ve meşakkatli bir yola sahip olan Pokut, bu yağmurla iyice çekilmez hal almıştır diye düşünüyoruz.
Etraftan aldığımız bilgilerle, normalde bir saatte gidilebilen 13 km.lik yolun bizi ghereğinden fazla zorlayacağını düşünüyoruz.
Önce gitmekten vazgeçip, sonra bir çözüm buluyoruz.
Pokut'ta kalacağımız mekanın işletmecisi Tülay Hanım'ın telefon yönlendirmesiyle pikapla çıkmaya karar veriyoruz.
Motosikletlerimiz Çinçiva'nın önünde kalacak. Elzem eşyalarımızı alıyoruz yanımıza.
Mubarek iyi bastırdı. Çıkalım deseydik...Çıkamazdık zaten.
Pikapta sıkışsak ta, ve hatta yağmurluklarıyla üç arkadaş pikabın arkasına binmiş olsa da keyifler yerinde.
Yol öyle böyle değil. Bir benim Rally çıkabilirdi.
-Havalar nasıl beyler ?
Sıkışan bacaklar açılsın diye mola verdik. Yol bir saat.
Etraf bir harika. Keşke şu sıcak günlerde yine orada olabilsek.
Devam ediyoruz.
Keyifler iyi (Çetin en iyisini yapmış)
Ve güzelliği dillere destan Pokut Yaylası.
Buranın hep fotograflarına bakar hayal kurardım. Şimdi canlı canlı karşımızda.
En sondaki eve gideceğiz.
Gel de bayılma bu güzellikler karşısında.
Geldik. Evimize geldik.
Evimizin adı Tanevit Yayla Evi.
İşletmecisi Tülay Hanım bizi kapıda karşılıyor.
Biz buraya ''evimiz'' dedik hep. Zira evimizde gibi rahat ettik. Ve ortam ev ortamıydı.
Düşünenler için Tülay Hanım Tlf : 0 536 930 66 26
Pokut'un doğal güzelliğ karşısında nutkunuz tutulabilir.
Oturma Odası'nda soba her daim yanmakta.
Yorgunluk çayı.
Evin bizden başka misafirleri var. Toplamda 6 odaya sahip. Biz 4 oda kiraladık.
Sohbete doyum olmuyor böyle bir ortamda.
Tülay Hanım mutfakta akşam yemeği hazırlığında.
Dışarıda spor aletleri de var. Denemek isteyen buyursun.
Odamdayım.
Spor için iki gönüllü çıktı.
Hiç bari akşam odun sıkıntısı çekmeyiz.
Yemekler kuzineli sobada, odun ateşinde pişti.
Laz böreği çağırıyor.
Kaptan hızını alamadı. Birkaç kütüğü oduna çevirdi.
Tülay Hanım işini bitirdi. Buğulu sesiyle bize Karadeniz Türküleri'nden bir demet sunuyor.
Enfesti...
Yemek saati.
Harika sofra, nefis yiyecekler.
Yemek ortasında akşam yemeğimize romantizmin sihirli dokunuşları hakim oldu.
Elektrikler kesilince yemeğimizi mum ışığında tamamladık.
Dışarıda yoğun sis var.
Sundurmanın altında dinlenip sohbet ediyoruz.
Tatlı servisi...
Tülay Hanım'ın yardımcısı Laz Böreği'ni servis ediyor.
(Çok severim. İkinciyi isterim)
İlerleyen saatlerde sis ve serin hava iyice kendini hissettirmeye başladı.
Kahve keyifi yapmadan yatmak olmaz. Sağolsun Ali davrandı yine.
Helal sana Ali'm.
Geceye dair son foto.
-
Ertesi sabah. ( 16 Ağustos Çarşamba, 8. gün)
Bugün son günümüz. Dostlarla bugün Trabzon dolaylarında ayrılacağız. Hafiften hüzün çökmeye başladı içimize.
Bugün rotamız şu şekilde.
Pokut'ta enfes bir hava var.
Bugün motosikletlerimiz yanımızda olmadığından yükleme telaşı yok.
Dron uçuruyoruz. Pokut'u havadan görüntüleyeceğiz.
Görevini layıkıyla yerine getirdi.
Öf öf...Tablo gibi. Burada insan yaşlanmaz. (Sizleri bilmem ama, ben çok beğendim bu yaylayı)
Evet Kaptan, emekliliğimizi burada geçirelim.
Bizden sonra da lazım olabilir. Keselim kıralım tabii. Bu spor organizasyonuna Tülay Hanım herhangi birşey talep etmiyor. Bedava yani.
Kaptan dayanamadı. İşin uzmanı ne de olsa.
Kütüğün meresine vurulacağını gösteriyor Devrim'e.
Göstereyim derken kütüğün tamamını kırıyor. Acil müdahale lazım.
Bu arada mutfakta hummalı bir kahvaltı hazırlığı var.
Sabah sporuna devam.
Kahvaltı hazır.
Kahvaltı sonrası,
Gidiyoruz...
Burayı özleyeceğiz. Gezinin sonunda Pokut, adeta altın vuruş oldu.
Yüklendik. Tırmanacağız.
Elbette ki Tülay Hanım'la hatıra pozumuzu ihmal etmeyeceğiz.
Pokut'a son bir bakış.
Bizi getiren pikap sahibi de yaylada kaldı. Bizi bekledi.
Yükledik, gidiyoruz.
Keyifler gıcır.
Yol hala kurumamış.
Bir saatlik dönüş yolundan sonra motosikletlerimizin yanına iniyoruz.
Çinçiva'nın karşısında Peri'de oturuyoruz.
Şirin bir işletme. Her tür kahveyi bulabilirsiniz.
Hediyelik eşya da var.
Keyifli, tavsiye ederim.
Çamlıhemşin'e doğru dönüşe geçiyoruz.
Güzel tesadüf...
Tümer, İzmir'den bir arkadaşıyla Çamlıhemşin öncesi yolda karşılaşıyor.
Sonrasında Çamlıhemşin'den geçerek,
Karadeniz Sahil Yolu'na indik. Hedefimiz Of. Devrim, uzun zamandır görmediği bir arkadaşını ziyaret edecek.
Of'tayız. Ziyaretimizi gerçekleştiriyoruz.
Ziyareti kısa tutmak lazım. Vedalaşıyoruz.
Burada, 8 gündür bu muhteşem geziyi gerçekleştirdiğimiz arkadaşlarımızla da vedalaşıyoruz. Zira yolun sonuna geldik. Biz, Güney'e inecek ekip olarak Trabzon'dan Zigana'ya doğru dönecekken, arkadaşlarımız Ordu istikametine devam edecek.
Her ayrılış, bir sonraki buluşma için geri sayımın başlaması demek. Sevinmeliyiz aslında...
Çok güzel bir geziydi. Arkadaşlarımızın müthiş uyumu, beraberinde hatıralarımıza kazıyarak yazılan keyifli bir gezi getirdi. Unutulmazlar arasına girdi.
Teşekkürlerimi sunarım.
Vedalaşsak ta Trabzon'a kadar birlikte süreceğiz.
Ve birlikteliğimizde yolun da sonuna geldik. Kornalaşarak, birbirimize el sallayarak ayrıldık.
Trabzon.
Burada görev yapan sevgili arkadaşımız Ahmet Coşkun Özdemir'i ziyaret edeceğiz.
Buluştuk.
Keyifle geçen bir saatten sonra yola çıkış hazırlığı yaptık.
Bu arada Mustafa Trabzon'da eş dost ziyareti için kalacağını söyleyince onunla da vedalaştık.
-Antakya'ya bekliyoruz Ahmet'im.
Kaldık iki. Boşlukta gibiyiz.
Yakıtlarımızı tamamlayıp Zigana üzerinden Sıvas'a doğru gideceğiz.
(Zamanı vardı bunların. Ne güzeller ama)
Yola çıktık.
Çok sürmedi, yağmur başladı. Yine bir istasyona attık kendimizi.
Ve devam ettik.
Maçka Tüneli.
Maçka.
Bol bol yol yapım çalışmaları
Ve berbat ışıklandırmaya sahip tüneller.
Hangi akla hizmettir bu ışıklandırma, anlamadım. Tünele girdiğimde kör oldum sandım.
Hava dozunu gitgide arttırıyor.
Umudumuz Zigana Tüneli. Genelde tünelin diğer ucu açık olur diyorlardı.
I-ıh, diğer taraf ta yağmurlu.
Virajlar iyi.
Torul Tüneli.
Yağış hız kesmiyor. Buğu önleyici camı da takmayınca kaçınılmaz durum.
Suşehri'nden Zara'ya, oradan Sıvas'a ulaşmaya çalışacağız.
Günü batırmak üzereyiz ama daha Zara'ya epey var.
Yaklaşık 80-100 km. bol mucırlı, yağmurlu, hiçbir duracak yer bulamadan, gecenin kör karanlığında, sisler içinde nasıl olduysa Zara'ya ulaşabildik. Toplamda 8-10 araçla karşılaştık. (Bu yola sakın yakıtsız girmeyin)
Attık kendimizi Zara'da bir istasyona.
Bitirmiş bizi.
Zara-Sıvas arası 175 km. Ama hiç olmazsa seyahat şartları iyi. Sakin bir sürüşle Sıvas'a ulaştık.
Sevgili Ahmet...
Nisan Ayı'nda CBF 1000'imi Ahmet'e satmıştım. Yolda gelirken Sıvas'a uğrayacağımızı, Sıvas'ta konaklayacağımızı söyleyince, sağolsun yerimizi ayarlamakla kalmamış, otelin önüne gelip bizi beklemiş. Geceyarısına yakın ulaştık. Vefalı dost.
Çorbacının yolunu tuttuk o saatte.
Sıvas Merkez'de bolca tarihi eser var.
Otelimizdeyiz tekrardan.
Ertesi sabah. (17 Ağustos Perşembe, 9. gün)
Bugün geziye nokta koyacağız.
Sıvas'tan Kayseri, Niğde yaparak otoyola gireceğiz. Pozantı, Adana derken Hatay'da gezi noktalanacak.
Rotamız şu şekilde.
Kahvaltımızı yapıp,
Hızlıca motosikletlerimizin yanına indik.
Ve vakit kaybetmeden yola çıktık.
Şarkışla'dayız.
Devam ediyoruz.
Konarak göçerek...
Otoyola vasil oluyoruz.
Acıktık mı ne ?
Pozantı Damlama.
Günü, Adana'yı geçtikten sonra batırdık.
Hatay topraklarındayız. Daimi buluşma, ayrılma noktamız Erzin'deyiz. Ali'nin evine 30 km. kaldı. Bundan sonraki durağı evi yani. Benim ise daha 105 km. yolum var.
Evinin yol ayrımı. Vedalaşıyoruz Ali ile.
Tek kaldım. Gazlıyorum Antakya'ya, evime doğru.
Ve nihayet evimdeyim.
Yaptığımız km.ye gelince, 9 gün süren gezimizde 3467.9 km. yol yapmışız.
968 km.de yola çıktığım Motosikletimin km.si 4430 km. olmuş.
İşte bu da böylesine güzel bir Doğu Karadeniz gezisiydi.
Dostlarla, bol muhabbetli, keyifli nice güzel gezilerde birarada olmayı diliyorum.
Bol bol teşekkürler.
Sevgiyle...
(Not : Geziye dair filmimiz yarın eklenecek)
-
Çok güzel olmuş. Yolunuz açık olsun.
Merak ettiğim bir soru var. Crf uzun yolda sıkıntı çıkarıyor mu? Benzer tipte motor var bendede. Cross lastik takılı. Asfaltta gitmek zulüm gibi. Biraz hızlanınca en ufak rüzgardan etkileniyor. Hele büyük araç önüme geçince rüzgardan yalpalıyor. O motorda durum nasıl merak ettim.
-
Çok güzel bir gezi olmuş banada nasip olur inşallah.
-
çok süper gezmişsiniz abi.sisdağı ve erikbeli yaylasını da görmenizi isterdim.darısı başımıza.
-
Ekarademir adlı üyeden alıntı
Çok güzel olmuş.
Yolunuz açık olsun.
Merak ettiğim bir soru var. Crf uzun yolda sıkıntı çıkarıyor mu? Benzer tipte motor var bendede. Cross lastik takılı. Asfaltta gitmek zulüm gibi. Biraz hızlanınca en ufak rüzgardan etkileniyor. Hele büyük araç önüme geçince rüzgardan yalpalıyor. O motorda durum nasıl merak ettim.
Biraz içine sindirmeyle alakalı Karademir. Bilemiyorum, alışık olduğumdan rahat geliyor olabilir bana. Sorun yok yani. Mutlaka bir yol motosikleti kadar asfalt başarısı beklememek lazım ama sorun yok. Yüksek motosiklet. Dişli lastik var. Haliyle asfaltta biraz gürültülü çalışır.
Teşekkürler.
tokhanoğlu adlı üyeden alıntı
Çok güzel bir gezi olmuş banada nasip olur inşallah.
Amin.
Teşekkürler Tokhanoğlu
EN YAKIN YOL,BİLDİĞİN YOLDUR.
-
Tüm fotoğraflara baktım, keyifli zaman geçirdiğinizden şüphem yok. Rize'ye gelmişken yolları gayet güzel olan Handüzü Yaylası'nda güneşin batışını bulut şelalesi eşliğinde izlemenizi de isterdim açıkçası. Rize'de daha ne güzellikler var da dediğiniz gibi sizin CRF'den başkası ile zulüm olabilir.
Bu arada Rally düşünüyorum ben de. Uzun yol konforundan memnun kaldınız mı? Selesi ağrı yapıyor mu?
-
Filmimiz Mustafa Kara tarafından yapıdı ve yayına hazır hale geldi
Buyurun...
avarekasnak adlı üyeden alıntı
çok süper gezmişsiniz abi.sisdağı ve erikbeli yaylasını da görmenizi isterdim.darısı başımıza.
Teşekkür ederim Avarekasnak.
Fazla bir vaktimiz yoktu maalesef. Ama Karadeniz bir derya. Güzellikleri bitirmek mümkün değil. Fakat Sisdağı ve Erikbeli aklımda kalsın. Bir sonraki Karadeniz'de rotaya dahil edilebilir.
Lazasker adlı üyeden alıntı
Tüm fotoğraflara baktım, keyifli zaman geçirdiğinizden şüphem yok. Rize'ye gelmişken yolları gayet güzel olan Handüzü Yaylası'nda güneşin batışını bulut şelalesi eşliğinde izlemenizi de isterdim açıkçası. Rize'de daha ne güzellikler var da dediğiniz gibi sizin CRF'den başkası ile zulüm olabilir.
Bu arada Rally düşünüyorum ben de. Uzun yol konforundan memnun kaldınız mı? Selesi ağrı yapıyor mu?
Handüzü Yaylası'nı da saklıma aldım Lazasker. İnşallah birdahaki Karadeniz Gezisi'nde gitmek kısmet olur.
Teşekkürler.
Rally gerçekten oldukça başarılı bir motosiklet. Orijinal sele için birşey diyemem çünkü, benim selede neredeyse kauçuk kalmadı. Traşlattım. (Boy sorunu var) İki cm. kauçuk üstünde, 9 günde 3.500 km. yol yaptım. Bu haliyle elbette biraz youcuydu. Ama sele orijinal haliyle kalsaydı sanırım beni rahatsız etmezdi. Aynı zamanda kullanıcıya göre değişir bu durum.
-
güven abi maşallah iyi gezi olmuş senin yazıları okumak bile birkaç saatimi alıyor zevkle okuyorum pokut yaylasına rally ile çıkman çok zor olabilirdi stok lastikler çamurda kötü denedim çok düşüp kalkabilirdin en iyisini yapmışsınız pikapla çıkmakla senden 5 gün önce rotanızın birkısmı ile çakışmışın nasip değilmiş karşılaşmak başka zaman nasipse tanışırız eline emeğine sağlık
-
murat 60 adlı üyeden alıntı
güven abi maşallah iyi gezi olmuş senin yazıları okumak bile birkaç saatimi alıyor zevkle okuyorum pokut yaylasına rally ile çıkman çok zor olabilirdi stok lastikler çamurda kötü denedim çok düşüp kalkabilirdin en iyisini yapmışsınız pikapla çıkmakla senden 5 gün önce rotanızın birkısmı ile çakışmışın nasip değilmiş karşılaşmak başka zaman nasipse tanışırız eline emeğine sağlık
Teşekkür ederim Murat'çım.
Pokut'a Çıkma konusunda gerçekten isabetli karar verdiğimizi pikapla çıkarken ayan beyan görmüştük, Rally neyse de,
diğer motosikletler asla çıkamazdı. O güçlü pikap dahi zorlandı. Minibüsler kaya kaya iniyordu. Zaten bir ara biri az kalsın çarpacaktı. Kayarak üstümüze geldi.
Yakın tarihte oralarda olman ve görüşememeiş olmamız şansıızlık olmuş.
Dediğin gibi, inşallah başka bir yerde, başka bir gezide karşılaşmak kısmet olur.
EN YAKIN YOL,BİLDİĞİN YOLDUR.
-
Adana İl Temsilcisi
tesadüfen gördüğüm başlıkla şaşırdım sıtkı ağabey.birkaç gün önce çulcuyla konuştuk ama bilgim yoktu böyle bir geziden.çok iyi etmişsiniz,harika manzaralar ve yerler ama epey meşakkatli bir yol yapmışsınız(hiiiç bana göre değil),yağmurda zaman zaman peşinizi bırakmamış.olsun yinede keyifli olduğu belli.paylaşım için teşekkürler.
ve okuduğum yüzlerce karadeniz gezisinden çıkarttığım çok önemli birkaç sonuç :
1-yazın bile gitseniz mutlaka yanınıza yağmurluk almayı unutmayın,
2-sürekli deponuzu dolu tutun,
-
Trans Toros raporlarından sonra, uzun zamandır gördüğüm en iyi gezi raporuydu abi, bizi sanal da olsa gezdirdiğiniz sağolun varolun.
-
En sevdiğim konular bol fotoğraflı az yazılı gezi raporları Elinize sağlık üşenmeden onlarca fotoğraf yüklemişsiniz.
Benim merak ettiğim asfalt motoru kullanan arkadaşlarınızın yorumları.. Mt ve rt sahipleri genelde toprak olan olan rotadan şikayetçi oldular mı?
-
sitedeki gezi yazılarına hayran olduğum 2 kişiden biri sizsiniz.
Tekrar Tekrar baktım,okudum.
Bileğinize sağlık.daha nice gezilere inşallah.
-
çok güzel bir gezi olmuş, resimlere bayıldım inanılmaz güzellikte yerler ve bir o kadar meşakkatli bir yolculuk olmuş, inşallah bir gün ben de böyle keyifli bir tura çıkarım.
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 2 kullanıcı var. (0 üye ve 2 misafir)