Uzun bir süredir kendi motorumu yapmaya uğraşıyordum. Çok şükür binilecek hale geldi. Eksikliklerini görmek ve denemek için yola çıkmak lazım. Arkadaşlarda bayadır diyip duruyordu "bi gezemedik" diye.
Motorun Konusuburda.
Ben arkadaşımda kalmıştım dün. Ben eve geçene kadar arkadaşlar gelmiş evimin oraya.
Turan ile daha önceden gezmiştik. Hıdırellez şenliklerinde Hasandağı'na çıkmıştık.
Çapan facebookda benim gezi fotoğraflarımı görmüştü. Daha büyük motor düşünüyordu zaten. O fotoğraflardan bahsetmiştik bir gün. Bikaç saat sonra gördüm "abi motor aldım gidebiliriz" demişti. Başlangıç için 150 cc bi motor almış. Onla gezmek kısmet olmadı kaç aydır. Bugüne kısmetmiş. Sur gazisi.
Buda benim uçan teneke.
Motorda yağ sızıntısı vardı. Yağ takviye ettim. Yan çantalarını taktım. Çantalarda mangal teşkilatı var. Hem gezelim hem piknik yapalım diye çıktık yola.
İlk önce depoyu doldurdum. Hemde motorun yakıtını ölçeceğim.
İlk defa ekipmansız yola çıkıyorum. Aşırı bi sıcak var hiç giyemedim valla. Kask bile bunaltıyor. Zaten fazla hız yapmadığımız için risk aldık.
Çapan ve Turan kaskıda arkaya bağladı ilk başta. Takmıyorlardı. Sonra aşağıdaki durumu gördük. Her zamanki hayvan taksici vakası. Sağına soluna bakmadan dönerken kask vs kullanmayan apaçi diye tabir edilen bi cgci vurmuş.
Tam biz ne oldu diye motorları kenara çektik bakmaya gideceğiz. Yanımızdan iki çocuk geçiyor. Biri diğerine anlatıyor. "Kask takmazsa böyle görür işte ..........." diye. Sonra döndüm bizimkilere takın oğlum kaskınızı dedim. Zaten onlarda çoktan eline almış. Bir musibet bin nasihattan iyidir durumu.
Yoldayken fazla resim çekemedik. Çay içmek için bi ırmak kenarı bulduk durduk.
Soldaki Turan sağdaki Çapan.
Motorun yan çantaları söküp ekipmanları ortaya çıkarttık. Bunuda kendim yapmıştım. Alet çantasından. Baya iyi iş görüyor.
Ateş hazırlıkları.
Gençler motoru serinletiyor. Ben sokmadım gavur ölüsü gibi çıkaramam geri diye.
Doğal akarsu bardak yıkamak için birebir.
Çay hazır.
Çay içtikten sonra karbüratörle uğraştım biraz. Benzin az geliyor diye iğneyi bi diş yukarı aldım. Ordan yola devam ettik. Güzelyurt Aksaray'a 40 km filan uzaklıkta. Tarihi bi yer.
Nüfus mübadelesinden önce rumlar yaşıyormuş. Sonra müdadele olmuş. Yunanistan'dan Türkler getirilip yerleştirilmiş. İlk gelenlerin kullandığı evler çok eski. Benim liseden arkadaşımda orda yaşıyor. Evinin altında yer altı şehri var. Her yer peribacası yeraltı şehri vs dolu orda. Fazla tanıtım olmadığından pek kimse bilmez. Genelde yabancı turistler çok geliyor. Özellikle uzakdoğu.
Güzelyurt'a vardık. Orda bi yüksek yer bulduk mola vermek için. Motor vurduruyordu ona baktım. Zincir gevşemiş teker öne gelmiş. Onu ayarladım arkaya bi somun daha atıp kontra yaptım. Düzeldi gidişi.
Ordan meydana indik bi çay içelim diye. Bizim çay içtiğimiz yerin altında bile yeraltı şehri var. Girişi kapalıydı.
Tarihi yerde mangal yaktırmazlar diye baraja gidelim dedik. Öncesinde alışveriş. Motoruda iyi ki bi deneyelim dedik. Yükledikçe yüklüyoz.
Baraja ulaşmak bi hayli zor oldu. Biz yolu bilmiyorduk kafamıza göre girdik. Motorun bile geçmekte zorlanacağı yerler. Çok şükür düşmeden suyun yanına ulaştık.
Kayseri Aksaray nakliyecisiyim. Kayseri'den soba malzemesi getirdiğim bi sobacı var. Mangal filanda üretiyor. Ona demiştim "Mehmet abi bana ufak bi mangal yap çantaya koymalık" diye. Oda sağolsun hazır yapılmış portatif mangal hediye etmişti. Katlanınca baya az yer kaplıyor. İlk kullanışımızda burayaymış.
Pikniklerde ezme yapmayı çok seviyorum.
Ezme yaparken biberi eziyordum. Ayarı kaçırmışım parmağın ucunuda aldım. Allah'tan tırnağı ve biraz eti aldım. Az kenara kaysa ucunu alacaktım. O halini koymayayım içiniz bulanır. Biraz peçete sarıp poşetle bağladım. Yoklukta anca böyle halloluyor. İdare eder kan akmasın yeter.
Yanımıza tabak almamışız. Motorun arkaya çanta yapmıştım alet çantasından yine. Onun kapağını söktüm baya işe yaradı.
Ezme hazır. Mangalı bırakıp sadece bunu yesek yeter.
Orda farkettim güneşte geldiğimizden Çapan'ın kolu renk değiştirmiş.
Yedik içtik gezmeye devam etme vakti. Daha birde yol bulunacak. Geldiğimiz yerden motorla çıkamayız.
Mangalın katlanmış hali buda.
Durduğumuz yer su yükselince suyun altında kalıyor. Ordada tarihi kalıntılar var. Bitaneside mezar sanırım. İlk resimde uzakta görünen ise Yüksek Kilise
Sonra tekrar meydana geldik. Liseden arkadaşım uzman çavuş. Onun köyde olduğunu düşünmüyordum açıkcası. Aylardır konuşmuyorduk. Aradım onu. Hiç hal hatır sormadan direk daldım mevzuya. Oda yadırgamadı.
-Nerdesin?
+Köydeyim.
-Hadi meydana gel çay içelim.
+Tamam geliyom.
Oda El Bab'da gazi olmuş. Çok şükür fazla birşeyi yok. Biraz şarapnel kalmış vücudunda. Az daha içeri girse kolunu kesmeleri gerekecekmiş. Allah korumuş. Çapan daha kötüydü. Geçen sene yürüyemiyordu. Bu sene çok şükür topladı baya. Artık koltuk değneği olmadan yürüyebiliyor. Bir sürü şarapnel var vücudunda.
Haberlerde başına sayı koyulup yaralı denilen kişiler. Uzaktaki insanın birşeyden haberi yok. Sanki basit bir yara gibi. Gazetelerde küçük bir köşede "3 şehit 5 yaralı" diye haber olanlardan. Çok daha kötü durumda olan gaziler var. Allah devletimize zeval vermesin.
Yaşadıklarını bilemiyoruz. Psikolojisi çok kötü o durumun. Mesela Samet'in bugün söylediği bir söz var. "Hala arabaya binince nerden bomba gelecek diye düşünürüm" Adam Aksaray'da bile arabaya binince öyle şeyler düşünüyor. Çatışma anınını anlattılar. Onları yorumlamaya kelimeler yetmiyor.
Meydanın altındaki yeraltı şehrinin giriş kapısı. Kapalı kapısı giremedik.
Samet bizi biraz gezdirdi. Saat geç olduğu için fazla gezemedik açıkcası.
Yeraltı şehrinin girişi. En üstte görünen ev Samet'in evi.
İlerdeki cami eski kilise. 300de yapılmış.
Mesai bittiği için lambaları söndürmüşler. Karanlıkta telefon ışığıyla girelim dedik. Çok yeraltı şehri var birine daldık.
Bu tünelin ucu aşağıya doğru iniyor. Çapan ayağından dolayı inemeyeceğini söyleyince inmedik geri döndük. Zaten saat geç oldu hava kararıyor. Gece motor sürmesi biraz sıkıntılı. Geçeceğimiz yolda ağaçlık vs yerler çok. Oralarda içki içenler akşam Aksaray'a dönüyor ve çok kaza oluyor.
Mübadeleden sonra gelenler mağaraları eve çevirip kullanmışlar. Orada yaşayan Rumlarda kullanmış eve çevirip. Aslında baya eski buralar. Şimdi çoğu kullanılmıyor.
Samet'le vedalaşıp dönüşe geçtik.
Akşama kaldık mecburen. Geliş yolunu biraz değiştirdik. Nevşehir Aksaray yoluna çıkıp ordan geldik. Daha güzel yolu var oranın. Aksaray normalde dümdüz bi yerdir. Sadece Nevşehir'e bakan tarafı dağlık. Konya, Ankara, Niğde tarafı düzlük. Bizde manzaranın tadını çıkarmak için durduk.
Ve yol bitti eve dağıldık.
Çok eğlendiğimiz bir gündü. Bi kısmının fotoğrafını çekebildik. İnsan gerçekten eğlendiği anlarda fotoğraf çekmeyi bile unutuyor.