Kapat
Üye Girişi
Motovento
Motomax

İtalya ve Yunanistan turu 4000km 18 gün

    REKLAM ALANI
  1. #1

    Üyelik
    01 Kasım 2016


    Merhaba,
    Eşimle birlikte uzun zamandır hayal ettiğimiz İtalya - Yunanistan turunu yıllık iznimizle bayram tatilini birleştirip 18 günde tamamladık. Pendikten gemiyle Triesteye gönderdiğimiz motorumuzu 3 gün sonra İtalyadan teslim aldık. 3 gün de motorsuz olarak İtalyayı gezdik. Haritada gördüğünüz mavi ve sarı çizgilier motorsuz, kırmızı ise motorla katettiğimiz yolları gösteriyor. Yaklaşık 300gb fotoğraf ve video biriktirdiğimiz için aralarında seçip paylaşım yapmak maalesef hızlı olmuyor. Bu başlık altında bölüm bölüm tüm rotamızı, gezdiğimiz yerleri ve maceramızı size aktaracağım. İlk olarak Tüm turun bir özeti olan bir video hazırladım umarım beğenirsiniz



    Kısaca özetlersek;
    Aşağı yukarı 25 il, 35in üzerinde köy-kasaba gezdik
    Toplamda 4200km yol yaptık
    Hiç kaza tehkikesi atlatmadık (Bir kere tek tekere kalktık bunu saymıyorum
    14 kere depoyu doldurduk (25 kere benzin almışımdır)
    Hiç kamp alanında kalmadık. Kamp yapmak bize göre değil sanırım

    Bu başlık ve bloğumuzu takip edin ;)

    Sırasıyla konakladığımız şehirler:
    Bologna (Uçak)
    Venedik (Tren)
    Trieste (Tren)
    Dolomitler
    Milano
    Como
    Cenova
    Lucca
    San Gimignano
    Roma
    Napoli
    Grimaldi Lines
    Halkidiki
    Kavala

    Ek olarak gezdiğimiz yerler:
    Bolzano
    Sirmione
    Varenna
    Bellagio
    Portofino
    Cinque Terre
    Floransa
    Siena
    Pompeii
    Taranto
    Selanik
    ve dahası..

    Blog: www.vroomontheroad.com
    Instagram: vroomontheroad
    sedat karaca, Serdarrr, tayfa07 ve 8 diğerleri bunu beğendiler..


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    sedat karaca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Nisan 2017
    Şehir
    sakarya
    Motosikleti
    Bmw K1200 gt
    harika bi gezi olmuş,

  3. #3
    KumanBayram - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Aralık 2014
    Şehir
    Çanakkale/İstanbul
    Motosikleti
    Honda Fizy 125 --> Pulsar 200 NS
    özet video bile süper bekliyorum fotoğrafları

  4. #4
    Ekarademir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    07 Kasım 2016
    Şehir
    Aksaray
    Motosikleti
    KTM 640 Adventure
    Güzel gezi. Takipteyim bende.

  5. #5
    Metehan07-70 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mart 2016
    Şehir
    Antalya
    Allah bize de nasip etsin inşallah...

  6. #6
    TarıkTekin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    03 Kasım 2016
    Şehir
    Istanbul
    Motosikleti
    Honda NC750D Integra
    İşin zor kısmı şimdi başlıyor:(
    Fotoğraflara bakıp, videoları izleyip iç geçirmeler başlayacaktır.
    ''4200 km yol gittikten sonra 42 km lik Şile Ağva ya gidip napiym'' demeler başlayacaktır.

    Hayırlı olsun hocam, yeni rotalar sizi bekler
    polo34 bunu beğendi.

  7. #7

    Üyelik
    04 Nisan 2016
    Şehir
    istanbul / kartal
    Motosikleti
    Suzuki Vstrom DL 650
    muhteşem bir gezi olmuş , elinize emeğinize tekerinize sağlık .. Bende eylül ayında kısmetse yunanistan seyehati planlıyorum 1 hafta .

  8. #8
    ernaltnts - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    10 Şubat 2016
    Şehir
    İstanbul 03
    Motosikleti
    Honda pcx
    Çok güzel gezi olmuş, paylaşımınız için teşekkürler.

  9. #9
    serdar1547 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Ağustos 2012
    Şehir
    KAYSERİ
    Motosikleti
    MONDİAL 150 MR VULTURE
    Harika bir gezi olmuş hocam, fotoğrafları da bekliyoruz...

  10. #10

    Üyelik
    01 Kasım 2016
    Tüm yorumlarınız için teşekkür ederim

    ---------- Mesajlar birleştirildi - 22:51 ---------- bir önceki mesaj zamanı 22:48 ----------

    Hazırlık

    2016nın sonlarına doğru motorla Avrupa turu yapma fikri yavaş yavaş oluşmaya başlamıştı. İlk defa böyle bir işe kalkışacağımız için bolca blog okuduk ve yapılan seyahatler ile ilgili hazırlanmış videoları uzun uzun izledik. Yavaş yavaş nerelere gitmek, nasıl bir tur yapmak istediğimizi hissetmeye başladık. En başından beri kararlı olduğumuz bir konu vardı: Sadece motorla yolculuk yapıp yol görmeyecektik. Gittiğimiz yerleri de gezmek için zaman ayıracaktık. Farklı farklı rotalar oluşturup kaç gün sürer, nereleri gezeriz, ne zaman gezileri araştırıp durduk. Karar vermedeki en büyük zorluk seyahate ayıracağımız zamana karar vermekti. Yıllık iznimizi bayramla birleştirip 18 günlük süreyi belirledikten rotamız belli oldu. Bizim için en ideali motoru gemiyle İtalya’ya göndermek ve Türkiye’ye Yunanistan üzerinden dönmekti. Böylece yolculuğun başında yorulmadan önce en çok görmek istediğimiz yerleri görüp, dönüş yolunda yorulup, son 4 gün deniz tatili yaparak dinlenebilecektik. Nitekim yoldan ve sıcaktan bunalmaya başladığımızda Yunanistan sahillerine vardığımız için serinlemek ve dinlenmek için fırsat bulabildik.

    Rota 1


    Rota 2


    Rota 3


    Kararımız


    ---------- Mesajlar birleştirildi - 22:56 ---------- bir önceki mesaj zamanı 22:51 ----------

    09.06 Cuma – UN RO-RO ya motoru vermek

    Erkenden motoru gemiye yükleyip kalan işlerimi de evde halletmek istemiştim. Bu nedenle öğlen 12de yola çıkıp Pendikteki UN RO-ROya gittim. 1-2 gibi motoru teslim etsem geriye kalan zamanda da anca işlerimi bitiririm diyordum ama 2ye kadar bir fotokopi bile çektiremedim. Öncelikle motorla giriş kapısına vardığımda kimlik ve ruhsatı verip ziyaretçi kartı aldım. Oradaki bir görevliye de yönlendirmesi için ne yapmam gerektiğini sordum. Bilmiyorum diye cevap verdi… Başka bir görevliye sordum motorlar gemiye mi veriliyormuş diye bana sordu. O an anladım işimiz var.

    İşlemler basit aslında. Ruhsat, pasaport, kimlik, dilekçe ve yeşil sigortanın fotokopilerini ve orjinallerini götürüp yetkililere teslim ediyorsunuz ve aracınız Xray cihazından geçiyor. Daha sonra da gerekli ödemeleri yapıp gemiye yüklüyorsunuz.

    Bir şekilde yapmam gerekenleri öğrenip gerekli kişilere ulaştım. Öğle arasına denk geldiği için yemekten dönmelerini bekledim. 1 saat sonra geldiklerinde fotokopi çektirmem gerektiğini söylediler. Bu seferde fotokopicinin gelmesini 1 saat daha bekledim. Fotokopi çektirmeye 2-3 saat zaman harcadığım için akşama kalan işlerimi yetiştiremeyeceğimi düşünmeye ve kızmaya başlamıştım.



    Xrayden geçme aşamasına geldiğimde tekrar sıfır yönlendirmeyle yolumu bulmaya ve prosedürleri öğrenmeye çalıştım. Benim muayenemden sorumlu kişiyi bulmaya çalıştım ve öğrendim ki toplantıdaymış. 1 saatte onu bekledim. Toplantında döner dönmez odasına dalıp mauyene kağıdını çıkarttırdım. Koşa koşa Xray makinesinin önüne gittim ve baktım ki hiç sıra yok. Sadece bir tır var. Xray cihazıda üzerinden geçip tarama yapıyor. Oh dedim çok şükür. Son aşama artık. Bunu da atlatıp paramı ödeyeceğim ve evin yolunu tutacağım. Ama nerde…

    4-5 kere Xray cihazı tırı taradı ve bir türlü işlem bitmedi. En sonunda birisi kapıyı açıp çıktığında koşa koşa atlayıp yanına gittim ve dedim ki “Dayı bu motoru da bir xrayleyiver”. Xrayin bozulduğunu söyleyip yoluna devam etti.

    Bir yandan UN RO-RO yu arayıp bir yandan da motorun muayenesini Xraysiz yaptırmaya çalıştım. Böylece bir 3-4 saat daha geçti. Beklerken Azeri Türkü olan iki İranlı TIR şoförleri ile tanıştım. Motorlar, rotam ve taşımacılık hakkında bol bol sohbet ettik. Kırıkda olsa Türkçe konuşuyorlar. Çok kompleks olmayan cümleleri rahatlıkla anlayabiliyorlar. Hoş sohbetlerinden dolayı bir de fotoğraf çekiliveriyoruz hemen 🙂



    Kendileri ve taşımacılık ile ilgili bir kaç bilgi edindim. İkisi kardeş. Birisi Volvo diğeri de Scania tır kullanıyor. Türkiye de yolları kesişmiş. Bir tanesi İtalya’dan gelecek tırını beklerken diğeri de İtalya’ya tırını gönderecekmiş. Volvoların en iyi tır markası olduğunu söylüyorlar (Bende volvoları çok severim). Türkiyede 35-40 litre ortalama yakıt gideri varmış 100kmde. Düz yerlerde 20-25 litreye kadar düşüyormuş. 1.5-2 aydır eşlerini ve çocuklarını görmemişler. Sürekli yoldalarmış. Kendisi de motosikletleri seviyor. Özellikle chopper modelleri.

    Zaman geçtşkçe umudumu iyice kaybettim. Beklerken motoru temizledim, telefonumun şarjını bitirdim, kantine gittim, çimlere uzandım, UN RO-RO ile kavga ettim, sıkıldım. Ve artık yeter deyip uçakla otellerin parasını yakmayı göze aldım. Alternatif rotayı oluşturup iki gün boyunca motor kullanırsam İtalya’ya zamanında varabiliyordum. Böylece zamanında Dolomitlerden tura başlayabilirdim. Bolonya ve Venediki gezemeyecektim ama olsun. O kadar sıkıntıdan sonra oraları görmesemde olurdu.

    Plan üzerinde araştırma ve planlama yaparken rayi çalıştırmak için görevliler geldi ve tamir ettiler. Tek sorun Xrayi taşıyan tır yukarıda kaldığı için referans lazerleri doğru ölçüm yapamıyormuş. Tırı alçaltıp taramalara başladılar. Ben beklerken motoru sıraya sokmadığım için bir baktım ki alandaki tüm tırlar sıraya girmiş bekliyor. Neyseki görevli beni tanıyıp hemen araya aldı ve muayene işlemimi tamamladım. Motora atlayıp görevlilerin yönlendirdiği bir alana parkettim.

    Saat 21:00 oldu ve ben anca motoru gemiye yükledim. Tüm işlerim kaldı…

    Eve gelir gelmez rotanın ve konaklayacağımız otellerin üzerinden hızlıca geçtik ve ta taaaaa. Yunanistanda konaklayacağımız bir geceyi ayarlamayı atlamışız 😦

    Gece geç saatlere kadar unuttuğumuz konaklamayı ayarlayıp kalan ufak tefek işlerimizi de bitirdik. Uyumak için birkaç saatimiz kalmıştı. Eee buna da şükür.



    ---------- Mesajlar birleştirildi - 23:04 ---------- bir önceki mesaj zamanı 22:56 ----------

    10.06 Cumartesi – Bolonya

    Cumartesi günü sabahtan havalimanına doğru yola çıktık. İlk defa bu kadar az eşyayla bir tatile çıktığımız için uzun bir süre garip geldi. Bagaja verecek hiçbir eşyamız yoktu. Yer hostesini bile bu durum tedirgin etti. İkinci kere sordu 🙂 Yanımızda iki kask ve içerisinde bir kaç parça eşya vardı. Geri kalan herşeyi çantalara yükleyip motorla göndermişdik. Son anda farkettiğimiz pijamalarımız ve diş fırçalarımızı bile motorla göndermişiz. Neyseki evden çıkmadan önce aklımıza geldi 🙂

    Uçağımız gecikme olmadan iki buçuk saatlik bir yolculuğun ardından Bolonya’ya vardı. Havalimanında bizi Lamborghininin iki modeli birden karşıladı. Spor arabalar arasında en sevdimiz marka ve modeli görünce hemen fotoğraf çekildik.



    Daha girer girmez Lamborghini ile karşılaşınca bolca Ferrari ve Lamborghini göreceğimizi sandım. Sonradan anladım ki İsviçre plakalı bir huracan dışında hiç göremeyeceğim. Ferrariyi de bir tane park halinde gördük o kadar.

    Bizi şehrin merkezine götürecek otobüs için bir bilet aldık ve 10dlık yolculuk sonrasında şehrin merkezine vardık. Bizi şehrin kuzeyinde bıraktı, kalacağımız otelde güneyde. Yürüyüverelim dedik (Söylemeden geçemeyeceğim, bu gezide çılgınlar gibi yürümeyeceğimize söz vermiştik. Çünkü diğer yurt dışı gezilerinde 30 km bile yürüdüğümüz zamanlar vardı) ve tabiki yine çok fazla yürüdük. Hatta şehrin yarısını da gezmiş olduk. Bolonya ile ilgili gezilip görülecek yerleri araştırdığımızda bizi cezbeden pek birşey bulamamıştık ama gerçekte öyle değilmiş. Kızıl şehir diyorlar. Tüm eski binalar kızıl tuğlalar ve taşlardan yapılmış. Kendi halinde çok şirin bir yer. İtalyadaki tek eğik kulenin Pisa kulesi olduğunu sanıyorduk ama bu şehirdeki her kule eğik.

    Eğik kulelerinin yanında güzel meydanları var. İnsanların rahatlığı ve mutluluğu bizi çok şaşırttı. Ana meydandaki yeme içme yerleri çok keyifli. Biz oradayken sinema etkinliği vardı. İtalyanca bilmediğimiz için izlemeyi tercih etmedik.

    Bu şehrin sokak lambaları da bir ayrı güzel.



    Dünyanın en eski üniversitesi burada. Bu nedenle zamanında avrupa kültür başkenti seçilmiş. Üniversiteliler hayatlarını tek kelime ile yaşıyor. Kendi kendilerine çalıp eğleniyorlar. Tüm şehri bisikletle kateden gençler boş bulduğu herhangi bir yere direk oturup, sohbete başlıyorlar. Ellerinde biraları, gitarları.. Şarkılar, türküler, sohbetler gırla. Bisiklet kullanan sadece gençler değil. Burada tüm herkes bisikletine atlayıp fıldır fıldır gidiyor. Bisiklet kadar da scooter var. Daha çok kadınlar ve orta yaşlılar kullanıyor scooterları. Arabalarda kibrit kutusu kadar. 500-700cclik motora sahip arabaların çoğu. Eski bir Triumph’ı sokak ortasında gördük. Gördüğümüz en büyük motor bu.



    Şehrin tadını çıkardıktan sonra otele eşyalarımızı bırakıp akşam tekrar şehre inmeye karar verdik. Yolda giderken arka sokaklarda kalacağımızı anladık. Bu bizi başta biraz tedirgin etse de bu şehrin arka sokakları bizim arka sokaklarımıza benzemediğini farkettik.

    İlk defa Bed & Breakfast olan bir yerde kalacağımız için işleyişi bilmiyorduk. Bu da yaklaşık 1 saat güneşte boş boş sokak ortasında oturmamıza neden oldu. Otele vardığımızda kapıyı çaldık ama açan kimse olmadı. Resepsiyonu aradık cevap veren de olmadı. Booking’in chat uygulamasıyla bir yetkiliye ulaşıp otele gelmesini söyledik. 10 dakikaya otelde olacağını söyledi ama yarım saatten fazla bekletti. Yazacağımız kötü yorumlar hakkında konuşurken bisikletiyle gelen tatlı Maria ‘Ciaoo’ demesiyle esen soğuk rüzgarları bir anda yatıştırdı. İtalyanlar gerçekten rahat insanlar. Kaldığımız yerde yerel halkın konakladığı büyük evlerden birisiydi. Dekorasyon ve temizlik konusunda çok başarıylı. Odamıza yerleşir yerleşmez sinirimizden eser kalmadı.

    Çok eski bir yer burası. Duvarlarında siyah beyaz eski fotoğrafları var yıkık dökük halde. Sonradan restore edip oda kahvaltı sistemine geçmişler. Eşyalar temiz, lokasyonu fena değil, kahvaltısı da halliceydi.

    Akşam tekrar merkeze indik ve biraz turladık. İnsanlar mutlu, hayvanlar mutlu, gürültü yok, herkes hayatın tadını çıkarıyor..

    Ertesi sabah Venedik’e gitmek üzere tren istasyonuna doğru yola çıktık.







    ---------- Mesajlar birleştirildi - 23:06 ---------- bir önceki mesaj zamanı 23:04 ----------

    Gelecek bölümler:
    * Venedik
    * Trieste
    MNS-FZ6 ve pardus81 bunu beğendiler.


Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)