Yakın arkadaşım Atınç ile bayram tatilinde yaptığımız turu paylaşmak istedim.
İlk olarak çıkış kmsini çekiyorum tabii ki
Sabah köpeği gezdirip doğruca Atınç'ın evine yola çıkıcam. Çıkmadan biz.
Atınç hazırlanmış beni bekliyor. Intercomları bağlıyoruz ve devam.
İlk durak Nazilli. Kısa bi bayramlaşma yapıyorum akrabalarla.
Denizli'de ilk benzin molası ve kahvaltı. Şahintepesinde duruyoruz kahvaltı için. İnanılmaz açım. Hatta gezi yazılarında genelde yenilen şeyin fotoğrafı koyulur. Ben kahvaltıyı bitirdikten sonra çektim. Öyle açım.
Antalya'ya doğru devam ederken, BMW-Mercedes araçlar arka arkaya bizi sıkıştırıp duruyorlar. Kırmızı ışıkta denk geliyoruz, öne geçip ilerliyoruz. Yine arkadan gelip sıkıştırıyorlar selektör falan. Ulen dedik, çekelim kenara gitsinler. Öyle devam edelim. Ordan bi fotoğraf.
Şansa bak, petrole giriyoruz ve bu bmwlerden birinin lastiği patlamış. Diğerleri de arkadaşları. Hepsi bekliyor tamirciyi.
(bmw arkada)
Redbull kanatlandırır...
Antalya'ya girdik.
Olympos'a gideceğimiz için Kemer'e doğru devam ettik. Maalesef Kemer yolunda bi motosiklet kazası gördüm ve hemen durdum. Karşı şeride geçip yardımcı olmaya çalıştım. Neyseki ciddi bir şey yoktu.
a
Atınç kazayı görmeden devam etmiş. 20-30 km sonra beni beklerken buldum. Ulen dedim ölsek kalsak durmayacaksın hea. "Yaw arkada farı yanan motoru sen zannediyordum, intercomdan bağlanmaya çalışıyorum bağlanmıyor, şarjı bitti heralde ondan bağlanmıyor diye devam ettim, sonra kırmızı ışıkta bi baktım sen değilsin kenara çektim" dedi. Ben tabi koptum
Biz Olympos'u Kumluca'da sanıyorduk. Kumluca tabelasında fotoğraf çekildik, gittik gittik Olympos diye bi yer yok. Bi petrole sorduk. 15 km geride kaldı dedi. O sıcakta, o yorgunlukla delirdik tabi. Geri dönerken çok sinirli ve yorgunduk.
Olympos'ta çadırları kuruyoruz.
Hadi bakalım sahile!
Olympos
Olympos tarih olarak güzel bir yer fakat ben abartıldığını düşünüyorum açıkçası. Çok beğenmedik. İnsan kaynıyordu. Fiyatlar çok pahalıydı. Garip bi yer. Tavsiye etmiyorum. Tarihi gezi olarak gidilmesi gerek.
Kahvaltı ve Toplanma vakti. Finike tarafından devam edeceğiz. Zincirleri yağladık.
Kumluca’da bi su molası. Hava çok sıcak, sürekli dehidrasyona uğruyoruz. Başımızı komple yıkıyoruz.
Finike’ye vardık. Finike’de fotoğraflar.
Finike’den çıkınca inanılmaz derecede güzel bir yol var. Anlatılmaz yaşanır diyorum. Virajlar denize sıfır, yol kalitesi süper. 100cc motosikletle bile yatabilirsiniz. “Keşke Finike’de otursam da canım sıkılınca şuraya çıksam” falan dedim resmen. Yol bitmeden bi mola verdik kenarda.
Aşağıda harika bir koy var.
Demre’yi geçip Kaş’a ulaşmaya çalışırken Kekova’ya da uğrayalım dedik. (Atınç'ın tabiriyle benim memleket. "Keko"va"
Kekova’da tekne turları oluyor lâkin bizim vakit sorunumuz olduğu için özel bi tekne kiraladık 1.5 saatlik. Toplam 150 tlye. Adam bizi aldı, tanıta tanıta gezdirdi. Güzel bi koyda denize girmemiz için vakit verdi. Gayet keyif aldık. Kekova’nın tarihini de öğrenmiş olduk. Tavsiye ediyorum. Deniz harika.
Tekneden indik.
Petrole uğradık yine…
Kaş’a giderken “lanet olsun” deyip durduk. Yol eriyip zift olmuş. Sıcak vurmasını geçiyorum, lastikleri bitirecek, o kadar sıcak asfalt.
Kaş.
Kaş diyince aklıma hep şu sahne geliyor.
Kaş’ta yemek yiyoruz.
Ben yine yemekten sonra fotoğraf çekmeyi akıl ediyorum.
Muğla Akyaka’ya doğru devam ediyoruz, bi petrol ziyareti daha.
Oturup soda içerken bi MT9 tracer geldi. Bi adamla kadın inip benzin falan aldılar. Kadında ve adamda sadece kask vardı. Şort-tshirttiler.
Atınçla birbirimize bakıp “ulan böyle motora mı binilir lan uzun yoldalar bide bak yan çantalar var, arkada büyük çanta vs”
Sonra bi baktık motosikletin plakası Italya. Garibimize gitti, sohbet etmeye başladık. Ve o kadar üzüldük ki.
Bu çift İtalya’dan Türkiye’ye geliyor. İstanbul’dan başlıyorlar. İstanbul’da motosiklet park halindeyken topcaselerini çalıyorlar. Topcasede kask ekipman vs para gidiyor. Antalya’ya gidiyorlar ordan yol yapıyorlar. Şimdi de Pamukkale’ye geçiyorlarmış. Birer soda ısmarlayıp yolcu ettik. Üzüldük ve utandık.
Petrolden çıkıyoruz;
Daha sonra hiç durmadan Muğla Akyaka’ya gittik. Akyaka çok yoğundu. Orman Kampına gittiğimiz de dolu olduğunu söyleyip geri çevirdiler.
Napıcaz nedicez, hava da kararacak, yorgunuz derken, Akyaka da Akbük koyu var. Oraya gidelim dedik.
Oraya giderken yolda bi restoranda bi an gözüm bi motosiklete çarptı. Ben bunu bir yerden hatırlıyorum lan dedim ve geri döndüm. Bi baktım Bandit. Bizim Suzuki Bandit Türkiye diye bir facebook grubumuz var. Küçük ama içi dolu turşucuk. Herkes motosikletini paylaşıp sohbet eder.
O gruptan Eyüp’ün Bandit’i. Ama çocuk İstanbul’da normalde. Motorun yanına gidince onlarda geldi, sohbet muhabbet. Akbük’e davet ettim. Gelip bi biramı içtiler. Ordan devam ettiler. Güzel bir tesadüf oldu.
Sonunda bizde çadırımızı kurduk. Hava karardığı için pek bir şey görünmüyordu çekmedim. Yemek yemeye gittik.
Sabahından kareler;
Kesinlikle herkese tavsiye ediyorum. Gökova Akbük Koyu.
Sakin sessiz ve tertemiz.
Toparlanıp Aydın’a yola çıktık.
Sakar Geçidi
Bi petrol molası daha
Ve turumuzu bitirdik.
Bitiş kmsi:
Toplam yakıt tüketimi, fişlerin hepsini aldık ve hesapladık.
Ducati Scrambler: 263 TL Yaktı
Suzuki Bandit 600S: 303 TL Yaktı
Ortalama hızımız 110'du. Bazı yerlerde sabit 90 gittik. Bazen sabit 130 gittik. Çok nadir 150'ye çıktık.
Sormak istediklerinizi cevaplayabilirim, görüşmek üzere.