Eylül ayına girdik günler iyice kısalmaya başladı. Yağmurlar düşmeden fırsatı değerlendirip günü birlik bir gezi yapayım dedim. Başlangıç kilometrem
Başlangıç yerim
Pazar sabahı olması sebebiyle fazla trafiğe takılmada Pendik e varıyorum.
Yeni bir şehir Kocaeli ne ulaşıyorum.
Kocaeli farkı
Otoban normal yol ayrımına geliyorum. Hgs yok zaten otobanı tercih etmiyecektim D100 devam
Yeni bir yer Dilovası sanayinin yoğun olduğu bir yer hava kirliğinden dolayı kanser haberleri ile bir zamanlar gazetelerde baya konu olmuştu.
Başka yerlerin tabela rengi Hereke den neden farklı anlamış değilim.
Şaka maka körfeze ulaşıyorum.
Derinceyi görmekte varmış
İzmitteyim şehir merkezindeki yol kısa hemen şehir dışına çıkıyorsunuz.
İlk defa kilometre gösteren tabela ile karşılaşıyorum.
Benzin almak için pompaya yaklaşıyorum. Pompacı delikanlı ne kadar abi diyor. Muziplik olsun diye kadir inanır tonunda fulle baba diyorum. O motosikleti benzin ile yıka anlıyor boşu zaten 2.5 lt alıyor. Motor sıcak olduğu için benzin dumanları çıkıyor yanacak diye korkuyorum. Neyse daha önce muziplik olsun diye kasten ayarladığım 200 tl uzatıyorum. Malum benzinciler az benzin alıp büyük para verenlerden şüphelenir bir paraya bakıyor bir bana bakıyor bir şey diyecek gibi oluyor bende ilgilenmiyor gibi yapıyorum. Benzini döktüya mahcup tabi bir şeyde diyemiyor paranın üstünü veriyor.
İbrikdere bana eski nostaljik ibrikli günleri hatırlattı
Ne kadar güzel yollar
İlerde bir gün kayak yapmaya da geliriz kısmetse
Boşluğa düşüyorum.
Serdivan tabelasını gördüm ama serdivanı görmedim. Gördüysem bile neresi olduğunu anlamadım.
Sakaryaya ulaşıyorum.
Erenlerdeyim.
Kırmızı ışıkta beklerken emniyet şeridin deyim (emniyet şeridinde olmamım hatalı olduğunu biliyorum.) arkamdan hönk diye bir ses hemen motordan fırlıyorum telaşla arkamda aniden duran koca bir kamyon ya beni son anda fark etti zorla durdu ya da eşeğe cilve yap demişler çifte atmış misali
Sakarya dan çıkıyorum ama nereye geldiğimi bilmiyorum.
Gölün girişindeki ilk tabelasına ulaşıyorum.
Buda ikinci tabelası demek ki belediye ile bakanlık arasında göl kimin davası var.
Atların olması güzel bir görüntü oluşturdu.
Gölden bir manzara
Göl ve ben
Eşyaları alıyorum derli toplu kasa ile
Gezi treni bakmayın boş olduğuna akşama belediye otobüsü misali doluyor demek ki buranın halkı seviyor
Nevaleyi çıkarıyorum barbunya pilaki, yaprak sarma, hazır çorba, üzerine su konup hazırlanan makarna, ton balığı, sallama cay. Tabi barbunya, yaprak sarma, sallama çay yetiyor.
Kotil ailesi de ordaydı. Hoş bir süpriz oldu.
Açık hava insanı acıktırıyor.
Yemekten sonra vurup kafayı iki saat kadar uyuyorum.
Her güzel şeyin sonu gibi dönüş zamanı
Eşmenin ayvası meşhurmuş iki kilo alıyorum. Eşme yi ben egede zannediyordum. Sakaryanın ilçesiymiş bu sebeple onuda öğrenmiş oldum.
İzmitten geçipte pişmaniye almamak olmaz.
Tuzla D100 trafik işkencesinin başladığı yer eve daha 25 km var.
Eve varış kilometrem toplam 299 km
Gezi yazımı okuduğunuz için teşekkür eder. Yapıcı eleştiri ve tavsiyelerinizi beklerim. Sağlıcakla kalın.
Not: poyrazlar gölü yazısını yayınlayan ve o yazıya katkı yapıp benimde öyle bir yer olduğundan haberimin olup bu geziyi yapmama vesile olan Olcay AVŞAR ve arkadaşlarına teşekkürü borç bilirim.
Not: Geziden çektiğim kısa görüntüler. Videoda gözüken tarih yanlış. Ayarlamayı unutmuşum.
https://www.youtube.com/watch?v=g-hkcep8btA