Herkese merhabalar.
Yazın yaptığımız turun raporunu baya bir geç hazırlamıştım ama bu sefer yılbaşı için gittiğimiz Sırbistan - Belgrad raporunu çok daha çabuk hazırlıyorum
Bu sefer evladımız teneremiz yanımızda değil kendisi garajdan bizi uğurladı.
Konun baş kahramanları tabikide Berk ve Elif çifti yine
Öncelikle sizlere Sırbistan - Belgrad hakkında biraz ufak bilgiler vereyim.
Balkanlar'da yer alan bir devlettir. Sırbistan-Karadağ’ın ayrılmasıyla oluşmuştur. Kuzeyinde Macaristan, batısında Hırvatistan, Bosna-Hersek ve Karadağ, güneyinde Makedonya ve Arnavutluk, doğusunda Romanya ve Bulgaristan bulunur.
Sırbistan'nın başkenti Belgrad. Tarihten de bilirsiniz ki çok önemli bir şehirdir. Romalılar - Osmanlılar (420 yıl ) bu şehire hükmetmişler.
Resmi dilleri Sırpçadır fakat rahat olun bütün herkes İngilizce biliyor.
1.Dünya savaşı - 2. Dünya savaşı olmak üzere bütün dünya savaşlarında bulunmuş bir şehir.
Coğrafi konumu Tuna ve Sava nehirlerininin birleştiği alandadır.
Şehir çok büyük değil ve şehirde eski ve yeni binaları görmeniz mümkün.
Ayrıntılı ve çok daha detaylı bilgileri buradan ulaşabilirsiniz.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Belgrad
Şimdi ise sıra bizde ve gezimizi anlatmakta...
Öncelikle şunu söylemek isterim bir söz vardır " Bir şehir kendisini duvarlarındaki yazı ve grafitiler ile anlatır " İşte o şehir Belgrad. Her duvarda bir yazı yada resim görmek mümkün ve bazıları cidden çok anlamlı ve güzel.
Sırbistan Türkiye'den vize istemiyor. Sadece pasaportunuzu alın ve gidin. Tabi bu arada oradaki memurun sizi sokmama hakkı var.
Para birimi olarak Sırp Dinarı geçmekte. 1 sırp dinarı = 0,026 tl. Bu arada Türkiyeden gidecekseniz euro alıp gidin çünkü orada dövizciler Türk parasını almıyor. Euro alıcaksınız Sırbistanda Sırp dinarına çevireceksiniz. Dönerkende tam tersi Euro ya çevirteceksiniz sonra artık Türkiyede euro - tl yapacaksınız. Ben yazımda bazen fiyatlar vereceğim ama bunlar sırp dinarı olarak yazılacak artık hesaplamak size kalmış
Merak etmeyin Sırbistan ucuz bir yer. Resimdeki gördüğünüz 35.000 Sırp dinarı yaklaşık olarak 300 euro falan yapıyor. Biz bu paranın yarısını nakit olarak harcadık. 2000 Sırp dinarı ve üzerindeki işlemlerimi kredi kartı ile ödedim. Düşünün ki ben dönüşte havaalanında geriye 16.000 Sırp dinarı bozdurup euro aldım Yalnız aklınızda olsun çok azda olsa bazı yerlerde sadece nakit geçiyor. Siz siz olun cüzdanınızda en az 5000-6000 sırp dinarı taşıyın max. 150 tl den bahsediyorum gözünüz korkmasın
Biz ev tuttuk. Bence sizde kesinlikle ev tutun çünkü çoğu ev çok güzel ve tertemiz. 1 odalı tuvaleti , mutfağı olan ve sadece bize ait olan bir evimiz vardı. Rebuplic Square bölgesinde. Bu bölge Belgrad'ın göbeği ve heryere en yakın yeridir. Zaten konaklamanız için en uygun bölge burasıdır. 7 gece 8 gün sürecekti gezimiz ve ev sahibine 300 euro ödedik. Oteller hem daha pahalı hemde bence gerek yok.
Kesinlikle bir küçük harita ve bir turist rehberi alabilirsiniz. Bu sayede biz istediğimiz bütün yerlere nokta atışı gittik ve rehber sayesinde bilmediğimiz bir kaç yer daha öğrendik. Küçük haritanızda yerleri işaretleyebilirsiniz. Ben öyle yaptım evi yuvarlak içine aldım ve bütün yolları oraya göre planlayıp gezdik.
Bu arada biz bütün Belgrad'ı yürüdük ve hiç ulaşım aracı kullanmadık Vaktiniz bol ve yürüyüş seviyorsanız bence kesinlikle sizde yürüyün... Günde ortalama 20 -25 km arası yürüyüşümüz vardı. Her ara sokağa girip çıktık
Uçak biletlerimizi aldık 2 kişi gidiş - dönüş 700 tl ye THY ile uçacağız. Eşyalarımızı hazırladık. Malum kış ayındayız ve Belgrad İstanbul kadar sıcak değil. Motorsuz olduğumuz için istediğimiz her eşyayı yanımıza alabildik , bu durumdan en çok Elif memnundu fakat benim bavulum Elif'in bavulundan daha büyüktü
Sabah 07:55 uçağımız. Ben Beşiktaşlıyım ve şansıma uçakta Beşiktaşlı Sırp futbolcu Tosic ve Necip Uysal'da vardı , sabah sabah iyi futbol muhabbeti yaptık kendileriyle.
Sırbistana indik fakat hava inanılmaz sisli. Ben lastikler yere değince anladım indiğimizi , ben hala havadayız zannediyordum
Pasaport kontrolü vs derken çıkıyoruz havaalanında istikamet şehir merkezi. İşte burada ilk golü yedik Sırbistanda taksicilere dikkat edin. Çünkü 3 adet tarife mevcut 1 gündüz - 2 akşam - 3 gece ve bu sıraylada fiyatları artıyor. Biz gündüz açtırdık fakat tabikide gerçekten açmadı çünkü taksimetrede yazan hiç bir şeyi anlamıyoruz. Bizden 3950 Sırp Dinarı aldı ve sonra anladıkki bizi en az 1500 Sırp Dinarı kadar kazıklamışlar ama bilmiyorduk ki yolu... Taksimetrede ne yazdığını anlamıyorduk. Dönerken 2500 Sırp dinarı ödedik çünkü !!!!
Neyse sisli havadan ve bizi kazıklayan taksinin içinden ufak bir görüntü. Mercedes ama taksi ona göre !
Evimize bavullarımızı bıraktık , açız ve hemen kendimizi sokağa atıyoruz Ev Rebuplic Square ' de. İşte burası tam olarak Belgrad'ın göbeği oluyor. Knez Mihailova caddesinin başlangıcı 1 yan sokak ve Belgrad'ın en popüler caddesi buranın.
Belgrad’ın İstiklal Caddesi olarak tanımlayabileceğimiz en turistik yerlerinden birisidir. Sağlı sollu kafe, restoran ve mağazalar bulunur. Oldukça hareketli bir yerdir. Cadde şehrin eski yöneticilerinden biri olan Knez Mihailova adını taşır.
Bizim sokağın girişini süslemişler
Elif Belgrad çalışması yaptı tabikide önceden Nerede hangi cafe var , nerede hangi pastahane var , nerede ne yenir , ne içilir vs vs Toma diye bir pastahaneden bahsetti orayı bulmaya çalışıyoruz birisine soruyoruz ve tarif ediyor. Bizim eve 2 dk yürüme mesafesindeymiş
Bu arada ufak bir bilgi vereyim. Sırbistanda Pekara dedikleri aslında bizce pastahane olan yerler meşhurdur. Her sokakta en az 1 tane vardır.Bu pekaralarda sandviç , poğaça tarzı ürünler , tatlı , tuzlu ürünler ve pizza satılır. Sandviçler ciddi anlamda güzeller. Pizza ise Sırbistanda farklı bir kültür gibi bence çünkü İtalyadan sonra yiyebileceğiniz en güzel pizzaları bu adamlar yapıyor. Her yerde dilim olarak satmaktalar ve dilimi 150 sırp dinarı falan. Sırplarda biz Türklerdeki gibi oturalımda peynirli , yumurtalı , reçelli kahvaltı yapalım kültürü çok yok malesef tabikide evinizde marketten alacağınız bu ürünler ile yapabilirsiniz ama halk çoğunlukla bu pekaralarda. Ayak üstü alıyorsun ve yiyorsun.
Meşhur olanı Toma dedi Elif. İşte Toma...
Toma için ben şunu söyleyebilirim diğer pekaralardan bir farkı yok Dediğim gibi her sokak başında bir pekara var ve hepsinin yiyecekleri çok güzel.
Ayrıca bizim ev sahibimiz inanılmaz iyi bir bayandı , bize çok yardımcı oldu. Toma için kendisi şunu söyledi " Toma was the best not now " yani
Toma eskiden en iyisiydi ama artık değil.
Karşınızda Elif ve Noel Baba
Karnımızı doyurduk. Bu arada fiyattan bahsedeyim 2 dilim pizza 1 sandviç 2 meyve suyu 415 dinar ödedik.
Başlıyoruz yürümeye, şapşal yürüyoruz belirli bir rotamız yok maksat şehri keşfetmek. Sağa sola bakınan 2 turist önümüze gelen binaların yada sokakların fotoğraflarını çekmeye başlıyoruz. Fotoğraflar ile devam edelim...
Bu arada Belgrad'ta her köşe başında resimdeki gibi patlamış mısırcılar var.
Meşhur Hotel Moskva...
Belgrad’ın simge binalarından biri olan Hotel Moskva, Terazije Meydanı’nda bulunur. 1906 yılında açılan bu otelde Albert Einstein, Alfred Hitchcock, Maxim Gorky gibi ünlü isimler konaklamıştır.
Demiştim ya şapşal yürüyoruz diye. Garip bir girişi olan yere gözümüz takılıyor sanki otopark girişi gibi ama araç geçmez neyse dalıyoruz içeriye. Çok güzel bir cafeye denk geliyoruz Belgrad'ta her cafe çok sevimli ve çok güzeller. Meşhur olmalarına hiç gerek yok her sokakta her caddede cafeler dolu. İstediğinize girin ve bir şeyler için.
Bu binaları çok beğeniyoruz ve yaklaşıyoruz acaba ne binaları diye Sorucak kimse yok derken 1 tane polis memuruna soruyoruz , meğersem Belgrad Sarayı Kimse fotoğraf çekmemize bile karışmıyor.
Hemen arkamızdaki parktan geçince ise meşhur Parlamento binası. Christmas'tan dolayı 1 hafta her gün burada konser olacak. Hazırlıkları yapıyorlar.
Biraz ilerliyoruz ve solumuzda kocaman bir klise. Saint Mark's Church... Merak ediyoruz tabikide içini ve giriyoruz.
Restorasyon devam etmekte. Aslında Sırpların çok parası olmadığı için bu şekildeki bir çok eserleri uzun yıllardır restorasyon içindeler.
Bu arada meğersem Taşmeydan'a gelmişiz biz ( Tasmajdan ) ve herhalde okul gezisi gibi bir şey vardı ve çocuklardan birisinin tuvaleti gelmiş
Tasmajdan çok önemli bir tarihe sahip.
Bir söz varmış " Belgraddaki binalar tasmajdan dan çıkartılan taşlar ile yapılmıştır "
Neredeyse 2000 yıl önce, Romalılar binaları yapmak için Tasmajdan çıkardıkları taşları kullanmışlar. Kale falan bu taşlarla yapılmış ve tabi alan oyula oyula sonunda bu alanda çok büyük mağaralar , geçitler oluşmuş diye rivayetler varmış. Şuanki ismini Osmanlıdan alıyor. Taş - meydan. Şimdiki zaman için Sırp Askeriyesi şunu söylemiş " Taşmeydanın altında aklınızın alamayacağı geçitler ve mağaralar mevcut, bizler bunları geç farkettik 2. Dünya savaşında çok gizli sığınak ve hastahane olarak kullandık. Fakat gizlilikten dolayı Taşmeydanın altını turistlere açamayız " Yani şu gördüğünüz yerin altında neler var neler...
Neyse devam ediyoruz biz yürümeye , üniversite görüyoruz meğersem burasıda Belgrad Teknik Üniversitesi. Merak ediyoruz şansımızı deneyip içeriye giriyoruz ve bize kimse " Hayırdır siz kimsiniz yada giriş kartınızı gösterin " diye bir soru sormuyor, bizde okulun içinde dolanıyoruz
Belgrad'ta metro yok. Her şey yolun üzerinde. Bütün şehirde bu tarz tramvay yada troleybüs var. " 2 " numara var mesela bütün şehri turluyor Aslında en güzel tramvaylardan birisi 2 numara çünkü şehrin bütün önemli noktalarından bu geçiyor.
Bu arada biz bu yol üzerindeyken Aziz Sava Katedraline (Church of Saint Sava )gitmeye karar verdik çünkü oraya yakındık ve bir arkadaşımızın tavsiye ettiği Diagonal 2.0 adlı restorant buraya çok yakındı.
Katedral uzun yıllardır restorasyonda. O yüzden içi çok güzel değil ve çoğu yeri kapalı.
Aziz Sava Katedralinin hikayesi ise şudur :
Sırp ortodoks kilisesi kurucusu aziz sava anısına yapılmıştır.
Belgrad'da bulunan Balkanların en büyük ortodoks kilisesi.
16.yüzyıl sonlarında Sırplar Osmanlı'ya karşı ayaklanırlar. İsyancılar Aziz Sava figürü içeren flamalar taşıdığı için olay sırp patriğine ihale edilir. olay bastırılır, Sırp patriği İstanbul'da idam edilir. Aziz Sava'nın vracar'da bulunan kalıntıları da yakılır. İşte kilise, Sava'nın kalıntılarının Osmanlı tarafından yakıldığı bu alana inşa edilmiştir. Aziz Sava'nın ölümü Sinan Paşa'nın ellerinden olmuştur.
Diagonal 2.0 restaurant'a gidiyoruz. Burası Belgrad restaurant ortalamasının biraz üzerinde bir yer. Çok güzel yemek yiyoruz. Sizleri bilmem ama ben yurtdışına çıktığımda domuz eti yiyen bir insanım. Belgrad'da bu konuda bence başarılı şehirlerden. Ben pork plate yiyorum Elif ise domuz eti yemediğinden dolayı çok merak ettiğimiz " cevabi " söylüyor.
Cevabi buranın yöresel bir yemeği resimlerden bakıyoruz aslında aynı bizim köfte gibi Söylüyoruz 1 porsiyon. Gelen 1 porsiyon 2 insan doyuracak şekilde ! Bu arada sakın ola aç gözlülük yapmayın Sırpların porsiyonları ciddi anlamda fazla bizlere göre. Adamlar seni tıka basa doyurup öyle yolluyorlar yani Gelelim cevabiye. Yemek geliyor bildiğimiz köfte fakat yanında kaymak ile sunuluyor. Tadına bakıyoruz aynı köfte ve cidden lezzetli. Özel yapım biralarımızıda içiyoruz ve hesabı istiyoruz. Cevabi - pork plate - 5 bira gelen hesap 3250 dinar 85 tl
Başlıyoruz eve yürümeye , tabikide yürürken sağa sola bakınıyoruz ve bir slot cafe görüyoruz. Belgrad'da Slot mekanları dolu Sahibi ile konuşuyoruz min 500 dinar ile oynanıyormuş. Başlıyoruz oynamaya. Ama ne demişler her zaman oynatan kazanır
Buradan sonra bolca duvar yazıları ve grafitiler paylaşıcam...
Slavija Square yada Trg Slavija
Nato Sırp bombardımanını bilmeyen yoktur...Nato Sırp Savunma Bakanlığı binasını bombalıyor ve Sırplar bu binayı bu şekilde bırakıyorlar. Neden bu şekilde bıraktınız sorusuna ise cevapları " Her zaman o günleri hatırlayalım ve hiç bir zaman birliğimizi kaybetmeyelim , unutmayalım " diye bir cevap alıyoruz.
Değişik bir hikayesi ise bu binanın. Burası Savunma Bakanlığı Nato bombalama kararı alıyor , içeride bir ton evrak ve insan var. Fransa Sırplara haberi uçuruyor ve diyorki abicim Nato sizin bu binayı vuracak haberiniz olsun. Eee tabi bu haberi alan Sırplar binadaki evrakların çoğunu alıyor. Fransa sayesinde Sırplar baya bir olayı sadece bina ile atlatıyorlar.
Bu resimdeki yer ise " The Three Carrots Irısh Pub "
Burası Belgrad'taki ilk Irısh Pub
6 bira içtik 1320 dinar ödedik. Biranın tanesi 220 dinar şaka gibi 5 - 6 tl , çoğu restaurantta fiyatlar bu şekilde en pahalı birayı lüks bir restaurantta içtik 250 dinardı Marketten bira alırsanız orada 100 dinar yani 2.6 tl Bu arada 22:00 dan sonra marketlerden içki alamazsınız.
http://www.threecarrots.co.rs
Biz yine tabana kuvvet yürü babam yürü...
O da ne !! Türk lokantası Cika Lubijina sokağında Dukat adında bir Türk lokantası. Dalıyoruz tabikide içeriye daha sabah yeni kahvaltı yaptık ama " Abi çay var mı? " diye soruyorum ve gelen cevap " Olmaz mı hemde klasik Rize çayı " diyor. Sahibi Gaziantepli. Tabikide oturup içiyoruz , tamam bir Rize çayı olmasada en azından earl grey li falan çay değil bildiğin demleme Türk çayı Bizden para almıyorlar bende merak edip menüye bakıyorum ve fotoğraflıyorum tabikide Yalnız fiyatlar Sırbistana göre pahalı...
Devammmmmmm yürüüüüüü Belgrad'ta çok sayıda büyük , küçük park mevcut. Tabi mevsim kış olduğu için ağaçlar yapraklarını dökmüş. Bahar mevsiminde çok güzel olduğunu söylüyorlar , tahmin edebiliyorum yeşil bir şehir ! O parklardan bir tanesi daha Studentski Park
Bir söylentiye göre eski bir Osmanlı mezarlığı üzerinde yer aldığı , ne kadar doğru yada yalan bilmiyorum.
Hemen yanında Etnoğrafya Müzesi. Giriyoruz içeriye kişi başı 150 dinar. Gişedeki abi ile biraz muhabbet ediyoruz. 10 sene önde Marmarise gelmiş eşi ile. Elif için ise " Is she your Hürrem ? " diyor. " Yes she is my Hürrem " diye cevaplıyorum
Çıktıktan sonra başlıyoruz yürümeye tekrardan. Bir anda nerede olduğumuzu anlamıyoruz ama şans eseri Elif'in gelmek istediği " ? " isimli kafanaya denk geliyoruz ve seviniyoruz. Kafana dediğimiz aslında bizdeki meyhane. Hatta oradakiler ile sohbet ettiğimizde çok yaşlı insanlarımızda kafanaya meyhane derler diyor. Bu arada Sırpça ve Türkçede 4.000 adet ortak kelime varmış. Aklıma gelenler
Meyhane - meyhane
Ayva - ayva
Kaymak - kaymak
Sarma - sarma
Dolma - dolma
Vişne - vişne ( hatta bir ara konuşurken vişnenin ingilizcesini unuttum Elife sordum vişne ne demekti diye karşımdaki Sırp beni anladı " aaa yes vişne is vişne too " dedi
Börek - börek
Çeşme - çeşme
Bayram - bayram vs vs
Tabikide yazılışları aynı şekilde değil. Fakat okunuşları aynı gibi, sadece telafuz farklılığı mevcut ama çok rahat anlıyorsunuz yada onlar sizi.
Burada yine baya birşeyler yiyoruz, içiyoruz. Sırp salatası vardır meşhurdur. Aslında içinde domates , salatalık , soğan ve biber var bol sirkeli gelir. Yalnız içindeki biber felaket acıydı gözümden yaş geldi. Başka bir yerde daha yedim biber acı değildi
Rakija ile burada tanışıyoruz. Rakija Sırpların meşhur içkisidir. Shot halinde içilir. Yalnız dikkat edilmesi gereken bir içkidir. Aman bana birşey olmaz demeyin adamı olduğu yere yığar. Boğazdan geçerken güzel yakar boğazınızı.İsmi rakıya benzer ama rakıdan farkı içerisinde anason bulundurmaz.
Fabrikasyon olanları %40 alkol içerirken, ev yapımı olanlarda bu oran %60'a kadar çıkar. Fabrikasyon olarak bir kaç çeşiti mevcuttur en tatlısı Honey rakija dır , bir çok meyve çeşitlisi vardır.
Sırbistan'da herkes kendi rakijasını yapıyor.Neredeyse her evin bodrumunda bu iş için kurulu düzenekler mevcut.
Sırplar bunu her dakika içiyor , yemekten önce , sonra
Yemeyi yedik güzelce içkilerimizi içtik ve gelen hesap 2918 dinar Şaka gibi paralar ödüyoruz bu arada. Gittiğimiz mekanlara göre o kadar içki ve deli gibi yemekler ve gelen hesap... Türkiye en az 2 - 3 katı...
Hemen karşısında St Mihail Cathedral ( Aziz Mihail Katedrali )
Burasıda baya tarihi bir yer aslında , içerisinde çok önemli 2 kişinin kutsal emanetleri hazineleri mevcutmuş
Bahçesinde çok önemli bir kaç Sırp hükümdarların mezarı bulunmakta.
Duvardaki resimlerin çevreleri altınmış
İç kısımda fotoğraf çekmek yasak , ama ben çaktırmadan çektim
Yürümeye devam !!
İşte Knez Mihailova caddesinin diğer giriş tarafında karşılaştığımız İstiklal Caddesi manzarası Çok yerde karşılaşmanız mümkün.
Şimdi ise durağımız Kalemegdan(Kalemeydan) ve Belgrad Kalesi...
Burası tamamen bir tarih ve detaylı bir tarih paylaşmadan geçmeyeceğim. Biz burayı bir turist rehberi ile gezdik ve bu sayede sivillerin giremediği yerlere girdik. " Belgrad kalesi ve Belgrad Underground " yaptığımız turun adı. Belgrad kalesini kendinizde gezebilirsiniz ama Belgrad Underground turu rehbersiz yapamazsınız çünkü yasak ve kesinlikle yapmanız gereken bir tur bu ! İki kişi için 3000 Dinar ödedik ve şansımıza bizden başka kimse katılmadığı için baya özel bir tur oldu. Normalde özel turun fiyatı 2 kişi için 10.000 dinardı Burada baya not aldım gezerken Biraz sıkıcı olabilir ama tarih seviyorsanız kesinlikle okuyun.
Kalemegdan adı Türkçe kökenlidir. Birleşik söz olan bu ad kale ve megdan ( kale ve meydan) sözlerini içerir.Sırpça içinde Kalemegdan hâlini almıştır. Osmanlı İmparatorluğu egemenliğindeyken konulmuş olan bu isim hala kullanılmakta.
Kalemegdan uçurum gibi sırt bir konumda, Tuna ve Sava nehrinin karıştığı alandadır. Burası Belgrad’ın en güzel, görülmeye değer bölgelerin başında gelir. Büyük Savaş Adası’nın da (Big War Island) bulunduğu yer burasıdır.
İlk yerleşim, Kelt Scordisci kabilesi tarafından MÖ 3’üncü yüzyılda kurulmuştur. Şehir sonra, Romenler tarafından fethedildi, “Singidunum” olarak bilinir oldu. Roma İmparatorluğu'nun zamanında şehir “Avrupa’nın Barbar kesimi” ile “Roma ülkesi”ni ayıran sınır olmuştur. Romalılar buraya ilk taştan kaleyi yapanlar.
Belgrad , Got ve Hunlar tarafından defalarca istilalara maruz kalmış ve efsaneye göre, Sava ve Tuna’nın birleştiği bölgede, kalenin altında Attila Hun'nın mezarı varmış.
Sırp kabilelerinin Belgrad’ın kuzeyinde birleşik devleti var olmuş . 7. yüzyılda Slav kabileleri Belgrad’a yerleşmeye başlamıştır. Bu yıllarda Belgrad ismi " beyaz şehir " diye söylenmeye başlamış yada Beograd diye. Zaten şuan ki tabelalarda Beograd yazıyor.
Kale 1521 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına katılmıştır. II.Murat ve Fatih Sultan Mehmet tarafından 2 kere kuşatılmış fakat alınamamış. Belgrad’ın Padişah Süleyman ve 250.000 askeri tarafından alınması 28 Ağustos 1521'den önce olmamış, şehir bu vesileyle yerle bir olmuş ve neredeyse bütün Hristiyan nüfus (Sırplar, Macarlar, Yunanlar, Ermeniler vb.) İstanbul'a bugün Belgrad ormanları olarak bilinen bölgeye gönderilmiş. Belgrad bu dönemde Osmanlı Avrupa’sında İstanbul ile birlikte 100.000 nüfusu aşan 2 şehirden biriymiş ve çok önemli bir noktadaymış.
Hatta rehberin bize anlattığı şöyle bir şeyde var. Underground turda gezdiğinizde yer altındaki buluntuları görüceksinizdir zaten. Süleyman şehri aldıktan sonra yer altındaki şehri buluyorlar. Bunlar " Signidunum'dan Roma'dan kalma " Şehrin altında su taşıma kanalları mevcut bunu gören Süleyman aynısını İstanbula yaptırıyor. Buradakilere ise " ya sizi öldürücem , yada istanbula geliceksiniz demiş " Çünkü orman su bakımından zengin bir alan. Sırplar buraya yerleştiriliyor ve bu orman şimdiki adı ile Belgrad ormanı oluyor.Mimar Sinan tarafından Belgrad ormanında yapılan su kemerlerinde bu Sırplar çalışmış ve fikirleri alınmış. Bu kemerler Bozdoğan kemerine (Fatihte bulunan ) bağlanmış ve şehre farklı bir kaynaktan su taşınmış.
Bu müzik ise Belgrad kalesinin kuşatma zamanında Osmanlının çaldığı marşmış. O kadar asker ile bu marşın çalındığını hayal edemedim. Kalenin içindekilerden birisi olmayı istemezdim açıkcası...
Bu kale o kadar fazla savaş görmüşki yazmakla bitmez... 2. Dünya savaşınıda gören bir kale.
Bir kaç fotoğraf ile Kalemegdan ve Belgrad kalesi... Bazı fotoğraflar gece bazıları gündüz...
Fransa'ya teşekkür anıtı...
Belgrad kalesine giriş. Kapının adı "Inner Stambol gate" yani " İstanbul kapısı"
Damat Ali Paşa Türbesi...
The Big War Island
Bu arada şöyle bir dip not ekliyeyim. Üst şehir ve alt şehir olarak ikiye ayrılıyor kale. Bu resimde alt şehiri görüyorsunuz. Muhtemelen bu yeşilliğin altındada çok büyük bir yer altı şehri yatıyor çünkü burada ciddi yapılar mevcut. Örneğin bu aşağıdaki bina Osmanlı hamamı
Defterdar kapısı
Yer altı tur sayesinde gördüğümüz bir kaç yer.(Belgrad underground turu )
Bu kuyu ise çok değişik. " Roma kuyusu " diyorlar fakat hala kimler tarafından yapıldığı %100 bilinmiyor. Sadece yapısı gereği ve tarzına göre Bizanslılar yada Romalılar yaptı deniyor.
Günümüzde bile Roma Kuyusu’nun ne kadar eski olduğu veya ne amaçla kullanıldığı hakkında tarihçilerin kesin bir bilgisi yok.60 metre derinliğinde ve 3,5 metre genişliğinde olan kuyunun her yönde spiral merdivenler bulunmakta.
Gerçek bir kuyu olmayan yapıya suyun nasıl geldiği de bilinmemekte.Sava nehrine doğru kazı yapılmaya çalışılmış ise de kayalık alanın sertliği karşısında başarısız olunmuş. II. Dünya savaşı sırasında Almanların kuyuyu araştırmaya başlaması halkın da oldukça dikkatini çekmiş. Söylentilere göre Almanlar Belgrad’ın yer altı planlarını Avusturyalılar’dan ele geçirmiş ve bu planlarla tüm su kemerlerini ve tünelleri keşfetmişler.
Bu keşifler tüm Belgrad işgali süresince devam etmiş ve görünüşe göre Rus orduları Belgrad’a gelmeden önce kaçışlarına yardımcı olmuş. Bilinenlere göre de kuyunun tabanını araştıran iki Alman dalgıç Roma Kuyusu’nda can vermiş. Araştırma için kuyunun tabanına inen iki dalgıç kaybolmuş ve bir daha haber alınamamış. Kuyunun nehirle arasında sifon görevi gören tünellerle bağlantılı olduğu ve dalgıçların bu tünellerden nehre düşerek öldüğüne inanılmakta.
Roma Kuyusu’nda ortaya çıkan gizemli olaylar bir kaç filme de ilham kaynağı olmuş. Olaylardan en ünlüsü Belgrad’lı bir adam metresini yürüyüşe çıkarır ve ardından derin boşluğa iter. Hikayeyi daha da korkunç yapan ise olaydan 10 gün sonra kadının cesedi su yüzeyinde ortaya çıkar. Soruşturma sırasında cesedin üstünde bulunan otobüs bileti ile aynı seri numarasına sahip bilet katil üzerinde de bulunarak olay sonuçlandırılır.
İşte Belgrad tarihindeki ilk grafiti Bu bir Osmanlı kılıcı. Hikayesi ise...
Kapıda 2 asker dururmuş nöbetçi olarak ve bu askerler 1 hafta burada nöbet tutarlarmış. Bizim canı sıkılan askerlerden birisi silahını yani kılıcını duvara kazıyarak çizmiş Gerçi geçenlerde haberlerde okuduğum tarihi antik kente ismini yazan Türk gencinden sonra bu beni çok şaşırtmadı
Artık bu kadar tarihi yüklemeden sonra biz normal hayatımıza dönüp başlıyoruz yine sokaklarda yürümeye
Burası " Beton Hala " diye geçiyor. Eski depolar daha doğrusu muhtemelen balıkçı depolarıydı bunlar , şimdinin gece kulupleri , restaurantları mevcut. Nehirin kıyısında süper bir alan. İster yürüyüş yapıp nehirin keyfini çıkartın, isterseniz için eğlenin.
Kıyamam ya soğuktan dondu dondu
Burası ise çok garip tam bizlik bir sokaktı. Bütün sokak grafiti !!! Sol tarafta dükkanlar var , kepenklerde grafitiler. Sağ taraf ise duvar ve boydan boya grafiti !!
Akşam yemeğini arkadaşımızın tavsiyesi üzerine Burger House'da yemeye karar veriyoruz.Hamburger yemek istiyorsan buraya gidiceksin dedi. Küçücük bir dükkan. Acaba doğru yeremi geldik falan diyoruz ilk başta ve evet doğruymuş... Bu kadar güzel hamburger mi yapılır ya !!! İlk girdiğimde dedim ben 2 tane hamburger falan yerim Elif beni durdurdu tabi iyikide durdurmuş çünkü ben yemeğin sonunda patlayacaktım İçicek bira var mı dediğimizde var ama bizdeki özel bir bira biraz pahalıdır dedi. Ne kadar diye sordum çünkü Belgrad'da pahalı demek cidden şaşırttı beni adamın verdiği cevap 250 dinar
2 koca hamburger 1 koca patates kızartması tabağı 1 cheese sticks (8 tane var ) 4 bira = 2150 dinar = 55 tl
Hemen arka sokağında Muha Cafe/Bar mevcut. İnanılmaz güzel canlı müzikleri var. Kalabalık oluyor ve bazen sadece rezervasyon ile alıyorlar özellikle haftasonları. Biz gittiğimizde hafta içi olduğu için girdik. Bu arada planladığınız bir yere gidicekseniz kesinlikle gün içinde veya 1 gün önceden arayıp rezervasyon yaptırın. Bazı mekanlar almıyor rezervasyonsuz.
Muha Barda 5 bira - 2 rakija içip kalkıyoruz hesap = 1050 dinar 26 tl yani.
Artık evimize doğru yürümeye başlıyoruz.
Belgrad'da sokakta müzisyenler dolu...
İşte Belgrad'da yediğim en güzel yiyecek !!!! Merak ediyoruz bu kadar insan ne bekliyor diye. Camdan bakıyoruz ve garip bir tatlı daha doğrusu unlu bir tatlı yapıyorlar ve sıcak sıcak yiyorsun. Deneyelim diyoruz. Ben 2 tane alalım diyorum Elif 1 tane alalım belki sevmeyiz diyor severiz sevmeyiz 2 tane 1 tane kavgasından sonra 1 tane alıyoruz tabikide benim tatlımın yarısını yiyen Elif ile yarın buraya gelip artık 1 er tane yemeye başlıyoruz Hatta dönüşümüzden 1 gece önce canım o kadar istiyor ki ama kar yağdığından dolayı kapalı Kesinlikle deneyin !!!! Bunun için Belgrada gidilir beee !!! Videoda var ne olduğu 200 dinar tanesi. İngilizce adı Chimney cake.
Bu arada Belgrad'da mekanların içerisinde sigara içiliyor. Bu aslında hem güzel hem kötü bir durum. Biz ikimizde sigara kullanıyoruz evet oturduğumuz yerde sıcak sıcak sigara içmek güzel fakat, emin olun rahatsızda oluyorsunuz dumandan dolayı.
Şans eseri Belgrad'da bir cami olduğunu öğreniyorum. Adı Bayrakli camisi yani Sırplar Bayrakli diyor ben Bayraklı
Osmanlıdan Belgrad'da kalan tek cami burası. O kadar klise vs gezdik bari camiyede gidelim dua ederiz diyoruz ve gidiyoruz. İçerideki 2 - 3 kişi beni görünce şaşırıyorlar Dua mı ediyorum ve çıkıyorum. Çıkışta oradakilerden birisi ile 2 dakika Türkçe konuşuyoruz
Belgrad Tren garı
Yürüyüşlerimiz devam ediyor !!! İnanın gece eve geldiğimizde ayaklarım artık şişmiş oluyordu Hem rahat hemde sıcak tutan ayakkabılarımız olduğu için bence çok şanslıyız.
Sırbıstana gelmişiz... Nikola Tesla Müzesini gezmeden olmaz.... Normalde bilet satılıyor ama biz girdiğimizde kalabalıktı bilet falan almadık gezdik
Kimdir bu Nikola Tesla derseniz kendileri Sırp kökene sahip Amerikalı mucit, fizikçi ve elektrofizik uzmanı. Kısaca en büyüğünü söyleyeyim Alternatif Akımı bulmuş daha ne yapsın !!!
https://tr.wikipedia.org/wiki/Nikola_Tesla
Artık akşam oldu nerede ne yedik naptık inanın hatırlamıyorum. Çıktık yürüyoruz ama yine
Parlamento binasının önünde konser var Hadi gidelim dedik ve gittik. Orada birisine sorduk bugun " Miligram grubu " sahnedeymiş. Tanımıyoruz ama Sırbistanda ünlülermiş valla ve bizde sevdik şarkılarını.
Şimdi bugun işin rengi değişti. Belgrad'da 1 tane ada mevcut oraya yürüyeceğiz. Ev ile ada arasını yürüyerek 2 saat 30 dakikada tamamladık. Aslında ada ile kara arasını yapay bir şekilde birleştirerek yarım ada haline getirmişler.
Hakkında biraz bilgi vermek lazım tabikide.
Ada Ciganlija
Belgrad'ın Sava Nehri'ne bakan yakasında bulunuyor.
Plajları ve birçok spor olanaklarıyla özellikle yaz dönemlerinde, Belgrad baya buraya yerleşirmiş öyle dediler valla. Popülaritesinede bağlı olarak Ada Ciganlija, "More Beograda" (Belgrad'ın Denizi") olarak adlandırılmaya başlanmış. Yalnız bu adaya kesinlikle Bahar'da gidilmesi gerekiyor çünkü tamamen doğal ve yeşil. Biz kış olduğu için kuru ağaçlar gördük hep Birde o plajı hayal edemiyorum yazın
Bu ada aslında tamamen bir güzellik. Belgrad'ın yaz mekanı burası. Adanın içinde yok yok.
Tenis kortları
Bisiklet yolları
voleybol sahaları
plaj voleybolu sahaları
futbol sahaları
kaykay rampaları
Rollerskating yolları
basketbol sahası
Bir paintball sahası
beyzbol alanları
Su futbol tesisleri
rugby alanlar
Kayak tesisleri
yapay kaya tırmanışı duvarı
satranç tesisleri
su kaydırağı
bungee jumping platformu
balıkçılık tesisleri
Kablo kayak tesisleri
Kano tesisleri
Bir golf sahası
Giderkende tabi fotoğraf çekmeyi unutmuyoruz. Bu arada araba ile çok basit dümdüz gidiyorsunuz ada sağınızda fakat yürüyerek biraz daha karmaşık çünkü otoban falan geçiyorsunuz. O yüzden nehir kıyısından yürüyorsunuz tabi ben nehir kıyısına ineceğimiz yolu falan biraz zor buldum çünkü nehrin kıyısı aynı zamanda tren yolu fakat giriş yok bu tarafa, olsaydı çok kolaydı
Bu suyun üzerindeki beyaz şeyler BUZ !
Buradaki gezimiz bittikten sonra artık şehir merkezine dönüyoruz , karnımız aç. Elif Lorenzo & Kakalamba diye bir yer bulmuş internetten ve mutlaka buraya gidelim diyor. Ben daha adını söyleyemiyorum o buluyor Neyse arıyoruz yeriniz varsa biz geliyoruz diye tamam diyorlar. Buluyoruz kendilerini.Bu arada burası Belgrad'ın en lüks restorantlarından bir tanesi. Yani fiyatlar dışarıya göre çok daha pahalı. Süper dekore edilmiş bir yer burası çok beğeniyoruz. Sadece dekorasyona için bile gidilir. Tuvaletlerdeki heykeller ve resimler muhteşem ayıp diye buraya koymuyorum çünkü baya açık saçık Garson arkadaş telefonumdaki Beşiktaş logosunu görünce ooo Beşiktaş falan yapıyor , hatta arka masamızdakilerde Türkmüş , kulağıma eğilerek " o Galatasarlı " falan dedi. Yemek söylüyoruz. Ben genç kuzu eti Elif ise kırmızı şarapla marine edilmiş kocaman bir steak söylüyor , ufak tefek bir kaç şey daha getiriyorlar , 30 yıllık bir Sırp kırmızı şarap açtırıyoruz ve yemeğin sonunda L&K adlı 3 lü karışık tatlıdan yiyoruz.
Herşey inanılmaz lezzetli özellikle kuzu eti muhteşemdi. Demiştim ya burası lüks restorantlardan bir tanesi ve hesabı istiyoruz. Gelen hesap 6970 dinar ! Şakamısınız lan siz !!! 180 tl ! İstanbulda sadece o şaraba 250 tl yazarlardı ve ben en az 500 tl hesap öderdim ! Gidin ve kesinlikle o kuzu etini yiyin !!
Artık yılbaşı günü !!! Biz tabikide sokaklarda sürtüyoruz Bu arada her bar / cafe / pub / restaurant yılbaşı programı yapıyor ama biz sokakta olmak istedik. Parlemento binasının önünde olucak eğlence. Biz bir ara saat akşam 17:00 gibi eve dönüyoruz biraz uyuyup öyle çıkalım diyoruz 22:00 gibi evden çıkıp başlıyoruz yürümeye. Parlemento binasının önündeyiz ve konser var. Müziklerini ben baya sevdim çok eğlenceliler...
Tekrardan mutlu yıllar hayatım ( çaktırmayın kendisi okuyor bu raporları hep )
Geri sayım ve havai fişekler videoda mevcut.
01.01.2016
Heryer kapalı , biz başlıyoruz aylak aylak yürümeye yine bir ara çok acıkıyoruz ama heryer kapalı Neyse biraz daha şehir merkezine yaklaşınca en azından cafe / pekara falan açıklar. O kadar açım ki 1 tane pizza söylüyorum kendime. Ohaaa gelen pizza ile 3 kişi doyar zaten yiyemiyorum hepsini. Hatırlayın eskiden koca börek tepsileri vardı o boyutta bir pizza geldi
Bugunu biraz erken bitiriyoruz sıkıldık her yer kapalı olunca... Hemde ertesi gün Zemun bölgesine gideceğiz , güne erken başlamak istiyoruz çünkü orayı komple yürüyüp gezmek istiyoruz.
Fakat ufak bir rahatsızlığımız oluyor...
Galiba fazla yol yürüdük ve Elif'in beli rahatsızlandı... Ciddi bir bel ağrısı çekti 2 gün boyunca. Gece uyanıp Berk belim çok kötü diye uyandı. Ağrı kesici aldı ve onunla ayakta durabiliyor. Üşüttü falan zannediyoruz. Evden çıkmıyoruz gün boyunca. Zemun bölgesine bu yüzden gidemiyoruz. Fakat hiç sorun değil sonuçta sağlık bu. Akşam ağrı kesici ile birlikte Elif biraz daha iyi oluyor. Hadi çıkalım diyoruz ve popüler sokaklarından biri olan Skadarlija sokağa gidiyoruz.
Kar yağmış !!!!! Biz İStanbuldaki karı kaçırdık diye üzülürken burdada yağmış mutlu olduk !!
Skadarlija eski bir mahalle. Şehrin Stari Grad bölgesinde ( Merkeze çook yakın ) kalan mahalle Paris'in Montmartre'sine benzer bir bohem köşesidir. Eskiden bütün sanatçılar , yazarlar , şairler vs vs bu sokakta takılırlarmış Bu arada sokak en fazla 400 - 500 metre uzunluğunda. Buradaki en iyi kafanalar ise; Sesir Moj, Tri Sesira, Dva Jelena, Zlatni bokal, Ima Dana ve Dva Bela Goluba. Yalnız bu sokak yazın çok daha güzel bir havaya sahip o belli...
Biz Tri Sesira ya oturduk. Hatta yolun başındaki yerde Türkçe menü vardı
Bohemia risotto( karışık domuz eti) , domate çorbası , skadarlija dinner( buda karışık et ve pilav gibi birşey ile geliyor) , sırp salatası ve yeşillik 2 bira 1 kola (Elif ilaç aldığı için kola içiyor )
Toplam hesap 3250 dinar ödedik.
Belediye çalışıyor
Elif'in beli hala çok kötü ve geçmemesi beni biraz tedirgin etmeye başladı. Dönmemize 1 gün kaldı gerekirse erken dönelim diyorum ama Elif pek yanaşmıyor fakat ağrısıda dinmiyor sadece ağrı kesici içince rahatlıyor. Hastahaneye gidelim diyorum onada yanaşmıyor. Türk konsolosluğunu arıyorum durumu anlatıyorum. Bize nasıl bir destek verebilirsiniz diye soruyorum. Bize gitmemiz gereken hastahaneyi tarif ediyorlar. Herkes ingilizce biliyor fakat isterseniz size tercüman yollayıp tercüman desteği verebiliriz diyorlar. Sigortanız karşılayacaktır diye cevap alıyorum. Sağolsunlar yardımcı oldular fakat Elif inat edip gitmedi tabikide hastaneye ! Bütün gece başındaydım...
Artık dönüş günümüzdeyiz. Elif'in beli hala çok kötü bütün bavulları ben yerleştiriyorum. Elif dinleniyor. Uçağımız gece inicek İstanbula ve indiği gibi özel bir hastahaneye gitmek istiyorum ben. Neyse annem yardımımıza koşuyor ve randevu alıyor sabahına doktora gidiyoruz ,röntgen kontrol ıvır zıvır derken korkulcak bir şey yok kasları zayıf olduğundan yapmış ağrıyı. Şuanda gayet iyi durumda. Yalnız motora binmeyi bir süre yasakladım
Elif'in rahatsızlığından dolayı Zemun bölgesine gidemedik. Elif buna çok üzüldü çünkü oraya gitmeyi ben çok istiyordum ve hep benim yüzümden gidemedin dedi. Hatta ağrıdan kıvranırken gel taksiye binip gidelim ben dayanırım falan dedi. Kıyamam lan Önce sağlık
Eee artık Türkiyeye dönüyoruz... Ev sahibimize ufak bir not bıraktık. Bu arada taksici ile anlaştık bu sefer kazıklayamadı 2500 dinara döndük.
Yılbaşı hediyem !!!! Tamamen elleriyle bu hediyeyi hazırlayan canım sevgilim Elif'e çok teşekkürler !
Çok güzel bir turdu bizim için. Belgrad ise gerçekten güzel bir şehir. 7 gün burası için evet fazla fakat bizim bir zaman derdimiz yoktu. Aslında 3 günde bütün şehri gezebilirsiniz.
Bu tatilde biz toplamda 3.000 tl para harcadık. Otel ve uçak dahil. Fakat biz dolu dolu yaşadık orada. Bu rakamı daha aşağıya çekmek mümkün. Çünkü iki kişi ortalama olarak en fazla harcayabileceğiniz günlük para 200 tl daha fazlası yok yani buda baya hep dışarıdasınız ve yiyip , içiyorsunuz demek
XBAлA Beograd , Hvala Beograd , Teşekkürler Belgrad !!!