5600 km-18 gün-10 ülke 1000RR ile Adriyatik ve Alpler Gezisi
Reklamlar
-
19 Ağustos 2014, 17:28
#21
5. gün Dubrovnik (Dinlenme)
Dubrovnik'de 2 gece kalacak şekilde plan yapmıştım, hem Dubrovnik'e kadar olan yol yorgunluğunu atmak için hem de Dubrovnik'in ünlü ve tarihi bir tatil merkezi olmasından dolayı. Sabah erken kalkmadık bu sefer, öğlene doğru 11 gibi kalktık ve kahvaltılık almak için en yakın markete gittik. Market sahibi ingilizce bilmemesine rağmen derdimizi bir şekilde anlatmaya çalıştık, bu arada Hırvatistan'da euro geçmiyor bir çok yerde kendi para birimlerini kullanıyorlar (Kuna). Kredi kartı ile alışverişimizi yaptıktan sonra apart otelimize dönüp güzel bir kahvaltı yaptık.
Kahvaltıdan sonra Dubrovnik eski şehir merkezine gidip gezmeye karar verdik. 1-2 saat gezdikten sonra aşırı bir yağış başladı maalesef şansımıza, neyse ki o gün motosiklet kullanmıyorduk Dubrovnik Old Town araç girişinin yasak olduğu, tarihi bir kent. Oldukça turistik ve bundan dolayı pahalı. Kaldığımız apart otel eski şehir merkezine 1.5 km mesafedeydi ve bazen motorları alıp gidiyorduk (ücretsiz motosiklet park yerleri mevcut) veya yürümeyi tercih ediyorduk.
Akşama kadar eski şehir merkezinde gezdik, alışveriş yaptık ve fotoğraf çektik. Plaja'da gitmeyi planlıyorduk ama yağmur hiç dinmedi maalesef, artık Zadar'da deniz gireriz dedik. Akşam kendimize bir büfe bulduk ve harika sandwich ler yedik, sonra ki gün yola çıkmadan önce tekrar buraya gelip yol için öğle yemeği alalım fikri oluştu hemen. Akşam 9 gibi otelimize döndük ve çantaları hazırladık sabah eziyet olmasın diye. Bu çanta hazırlama olayı sahiden sıkıntı, sürekli doldur boşalt yapıyoruz maalesef üstelik benim RacePack'de yağmurluk sürekli içten takılı olduğu için torbaları içine yerleştirmek biraz eziyet. Çanta hazırlama bittikten sonra yarın ki rotaya göz gezdiriyorum hemen, Dubrovnik Zadar arasında ki Adriyatik yolu tamamen viraj ve asfalt kalitesi çok iyi. 30-40 km uzakta paralı otoban'da var ama buralara viraj yapmaya geldik sonuçta. Sabah erken çıkıp trafiğe kalmadan gidebildiğimiz kadar gitmek amacındayız, yağmur yağmaması için de dua ediyoruz tabii
Reklamlar
-
20 Ağustos 2014, 09:03
#22
başarılı ve imrendiren bir gezi olmuş helal olsun.......
-
20 Ağustos 2014, 15:32
#23
peh.. ben daha beylikdüzünden florya ya nasıl gidicem yolları bilmyiorum derdindeyken adamlar 18 gün de 10 ülke gezmiş hayret edersin ya.. Tebrikler nediyelim :D
-
20 Ağustos 2014, 15:40
#24
6. gün Dubrovnik-Zadar 360 km
Erken kalkan erken yol alır hesabı sabah 6'da ayaktaydık, çantaları düzenledik ve bir önce ki gün gözümüze kestirdiğimiz sandviç yapan amcanın tükkanına doğru yola çıktık. Dün gece oldukça yağmur yağmıştı Dubrovnik ıslaktı ama hava açmıştı artık, Adriyatik yolunun kuru olacağını umarak çantaları motorun üstüne sabitledik ve yola çıktık.
Sandiviçleri bekliyoruz...
Sandviçleri çantalara yerleştirdikten sonra benzin almak için şehir çıkışında ki benzinliğe doğru yola çıktık ama benim dikkatsizliğime geldi ve kaçırdık benzinliği. Neyse dedim 50-60 km lik benzin var devam edelim, sonrakinde dururuz dedik. Adriyatik yoluna çıktıktan 20 km sonra polisin yolu kapattığını gördük, dağlık tarafta bir tali yola yönlendirdi bizi. Biraz tırsmaya başladım çünkü o yolda benzinlik olacağını hiç sanmıyorum, neyse yukarı çıktık çıktık tabii daracık yolda trafik var, arabaları birer birer solladık. 30km-40km derken benzin endişesi sardı beni, acaba ne zaman ana yola ineceğiz merak içerisindeyim. Ana yolda bir tır kaza yapmış ve bu yüzden yolu trafiğe kapamışlar. Yola indik neyse ki ama benzinlik olmaz endişesi ile taktık 6. vitese 4-5 bin devir devam ettik yolumuza. Dubrovnik tarafında inanılmaz bir kuyruk vardı, yaklaşık 20 km civarı arabalar kontak kapatmışlardı. Sonunda benzinliği bulduk ve yavrucukları doyurduk bir güzel.
Dağ tarafında ki tali yol...
Benzin aldıktan sonra kaybettiğimiz zamanı telafi etmek için gazladık tabii. Bir ara arkamda bir Honda 600RR gördüm, önce beni geçmesine izin vermedim, acaba yolu iyi biliyor mu onu tespit etmeye çalışıyorum. Kararımı verdim bu adam yolu biliyor, virajlar harika zaten, izin verdim geçti. Sonra takıldım peşine, adama güveniyorum artık virajlara yatarken, viraj çıkışları bazen kör olduğu için ileride sert bir dönüş (hairpin) var mı yok mu belli olmuyor. Sol tarafınız deniz, sağ tarafınız dağ sonuçta. Adriyatik sahilinden giden bu yol orada oldukça popüler, ben de çok sevdim açıkçası. Birbirinden güzel virajlar ve manzara eşliğinde ilerliyorsunuz, bizim Akdeniz tarafında Kemer ile Fethiye arasında ki yola benziyor. Farkı ise asfaltın daha kaliteli olması, insanların motosikletlere saygılı olması, kör virajlarda kimsenin sollama yapmayacağına bir süre sonra emin olmanız ve tek yön gibi kendi şeridinde ilerlemeniz...
600RR cı arkadaş kasaba girişinde sola döndü ve selamlaşarak biz devam ettik. İleride bir yerde durduk ve sandiviçlerimizi yedik hemen. 100-150 km virajlı yollarda gerçekten yorulmuştuk, havaya biraz göz gezdirince sağlam bir yağmurun geldiğini görmek hiç de zor olmadı. Yola çıktık hemen tabii, 30 km sonra yağmur yağmaya başladı. Yağmurlukları giyip Split şehrine kadar yağmur altında sürdük. Sonra bu yağmurda virajlı yollardan gitmenin mantıksız olacağına karar verdik ve otobana çıktık. Zaten Zadar'a 120 km yolumuz kalmıştı artık, otobana çıktık ve 140-150 km/h ortalama ile 1 saatte Zadar'a vardık. Bu arada Avrupa'da otobanlarda hız sınırı genel olarak 130, tabii bu ülkeden ülkeye değişiyor. Bazılarında 120 veya 110 olabiliyor.
Zadar'a akşamüstü vardık ve hemen apart otelimize yerleştik. Çok tatlı bir bayan işletiyor oteli, biraz sohbetten sonra hemen plaja indik, hava açmıştı artık. Denize girdik ve otele geri döndük. Zadar'dada Dubrovnik'de olduğu gibi bir old town (eski şehir merkezi) var. Oraya doğru yürüdük.
Şehrin girişinde ki tarihi kapı...
Yemek yedik bir yerde, biraz şehri gezdik ve yorgunluktan otele dönme kararı aldık. Tekrar aynı yolu yürümek işkence gibi oldu aslında Çantaları sabah hazırlarız diyip hemen yattık, sabah yine 7'de yola çıkmamız lazım önümüzde 460 km'lik yorucu ve uzun bir yol olacak.
Dubrovnik-Zadar arasında çektiğim video'lardan...
http://www.youtube.com/watch?v=V3bFuI8wb5U&hd=1
-
21 Ağustos 2014, 15:14
#25
Hocam devam et, okunmuyor diye düşünme sessiz takipteyiz Bu sene ben de bir Yunanistan düşünüyordum ama araya düğün giriyor, sanırım seneye ertelemk zorunda kalacağım...
Bu arada sanırım Ankara'dasın, denk getirebilirsek bir gün tanışmak isterim, önceki gezinle ilgili de soracağım epey bir şey birikti
-
21 Ağustos 2014, 17:09
#26
Abi devam et, bayıla bayıla okuyorum
-
21 Ağustos 2014, 19:40
#27
7. gün Zadar-Villach 460 km
Sabah 6:30 gibi kalktık, zira çantalar hazır değildi, 45 dakika içerisinde hazırladıktan sonra hemen aşağıya indik ve motorlara sabitledik. Gün geçtikçe çantaları motorlara sabitlemek daha kolay oluyordu tabii, çanta biraz ağır olduğu için kayışlar yıpranmaya başlamıştı, artık dönünce yenilerini alırım
Otelimizde kahvaltı yoktu bu yüzden ilk benzinlikte sandviç tarzı bir şeyler alalım dedik, 7:30 gibi yola çıktık, neyse ki hava yine günlük güneşlikti. Zadar-Rijeka arasında ki Adriyatik yolunun devamı oldukça virajlı ve güzel bir yol, bu yüzden paralel giden otobanı atlayıp bu yoldan gitmekte fayda var. Yarım saat içerisinde ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım, yol nispeten boşdu, virajlar arka arkaya sıralanıyordu ve hava harikaydı.
Çok viraj olunca arkadaşlar yoruldu
Bu tip yollarda kafam hep karışıyor benim, virajlaramı saldırayım yoksa durup fotoğraf ve video mu çekelim arasında gidip geliyorum hep. Bu yolda giderken şunu farkettim ki arabalar pek kullanmıyor bu yolu, eğer manzara sevdalısı bir aile değilse zaten gerek de yok, otoban var hem rahat hem de hızlı, tabii bu en çok biz motor sevdalılarının işine geliyor. Yolda çok sayıda motosiklet görüyorum, kimi çekmiş tulumu viraj yapıyor, kimi almış sevgilisini adriyatik havası almaya gelmiş, kimi grup olarak sürüşe çıkmış. Zadar-Rijeka yolu 150 km civarı ve tam bir motosiklet yolu (anlata anlata bitiremedim, tadı damağımda kalmış demek ki )
Sonra bir yerde duralım dedik, Aytaç arkadaşım da profesyonel fotoğraf makinesi ve tripod vardı. Güzel bir viraj seçtik ve yaklaşık 1 saat boyunca video+fotoğraf çekip durduk. Aslında çantaları söksek daha kolay olurdu ama uzun iş tabii sök tekrar sabitle felan uğraşmadık hiç. Ben aslında çanta ile virajları hiç zorlanmadan aldım, alplerde ki geçitlerde bile çok rahattım, çantayı herkese tavsiye ediyorum (SW-Motech RacePack).
Virajlar...
Bu da örnek bir video :
1 saat burada takıldıktan sonra yolumuza devam ettik. Artık öğlen olmuştu ve hızlı hareket etmeliydik, daha önümüzde Rijeka vardı, sonra Slovenya sınırlarına girecektik, Ljublana'yı geçtikten sonra Villach yakınlarında ufak bir köyde ki pansiyonumuza ulaşacaktık, 300 km vardı daha. Rijeka'ya yaklaşınca artık trafik artmaya başladı tabii, şehrin içine girmemek için çevre yoluna çıktık hemen. Tabii acıkmıştık da, ben yol da yemek yiyecek bir yer ararken McDonalds imdadımıza yetişti ve karınlarımızı doyurduk. Hava oldukça sıcaktı, bir an evvel Slovenya sınırlarına girmek istiyordum artık. Slovenya oldukça yeşil ve güzel bir ülke, Avrupa Birliği ülkelerinde sınır kavramı olmadığı için birden kendimizi Slovenya topraklarında bulduk. Her yer bir anda yeşillendi, doğa değişti. Bir yerde durduk ve fotoğraf çektik bol bol...
Dağ yollarına girince hava biraz serinledi ve rahatladık tabii, artık az bir yolumuz kalmıştı. Tekrar otobana çıktık ve Villach tarafına döndük. Ama ileride kara kara bulutlar vardı, sağa çektik hemen ve yağmurlukları giydik. İyi ki öyle yapmışız zira 5 dk sonra dolu yağmaya başladı, yarım saat aşırı yağışda gittikten sonra Villach'a yaklaştık artık. Villach'a girmek için bir tünel'e girmeniz gerekiyor, hatırladığım kadarıyla 8 EURO ödedik kişi başı ama değermiş tabii, tam 9 km uzunluğunda bir tünel
Tünel çıkışı...
Ve ilk geçidimize ulaşıyoruz. Kalacağımız köy geçidin diğer tarafında olduğu için 1900 m'lik Wurzen Pass'den geçiyoruz. Geçidin tam tepesinde bir tane süper market var Üstelik Bikers Welcome yazıyordu hemen girdik içeri, motosiklet kullananlara ekstra %10 indirim vardı. Aldık yiyecek bir şeyler ve geçitden aşağı inişe başladık. 10 dk sonra Alpika Apartments isminde ki pansiyonumuza ulaştık. Çok tatlı bir amca işletiyor pansiyonu, bize çatı katını ayırmıştı ve dondurma-çikolata ikram etti sağolsun.
Pansiyon'dan köyün görüntüsü...
Evet artık Villach tarafında ki Podkoren köyündeyiz. Yarın Alp geçitleri başlayacak artık, Adriyatik yani gezinin ilk kısmı bitti. Geçitler de hızınız çok yüksek olmadığı için ve sürekli hairpin (180 derece sert viraj) döndüğünüz için km'yi azaltmak gerekiyor. Yarın 340 km yolumuz var ve yine erken kalkacağız tabii.
Zadar adriyatik yolundan videolar...
-
22 Ağustos 2014, 10:05
#28
Süper virajlar,süper resimler.Yarışçılara taş çıkarmışsınız maşallah.Devamını merakla bekliyoruz.
https://www.youtube.com/channel/UCsQMNz8EBD5jqoRCOlr-72Q
-
22 Ağustos 2014, 16:16
#29
MCV adlı üyeden alıntı
Süper virajlar,süper resimler.Yarışçılara taş çıkarmışsınız maşallah.Devamını merakla bekliyoruz.
Teşekkürler, vaktim oldukça yazmaya devam edeceğim...
---------- Mesajlar birleştirildi - 15:16 ---------- bir önceki mesaj zamanı 12:09 ----------
Slovenya tarafları...
-
25 Ağustos 2014, 12:07
#30
8. gün Villach-Grossglockner 300 km
Evet artık Alplere gelmiştik, önümüzde geçmemiz gereken bir çok geçit vardı. Bir önce ki gün pansiyona gelmek için Wurzen Pass'i geçmiştik ve bugün tekrar aynı geçidi geçerek Villach'da geçeceğimiz paralı geçitler için bilet almamız gerekiyordu. Aslında bilet almadan da geçide gidebilirsiniz, kapıda alma seçeneğiniz herzaman var fakat 3 geçidi birden kapsayan (Nockalmstrasse, Grossglockener ve Gerlosstrasse) daha ucuz (27.5 euro) bilet seçeneği var. Bunu Villach'da ÖAMTC'den alabiliyorsunuz, sabah 7:30 gibi yola çıktık ve Villach şehir merkezine indik. ÖAMTC'den biletlerimizi aldıktan sonra hemen karşısında motosiklet konseptli bir kafeye girdik, motosiklet kullananların uğrak yeri burası, kahvaltılarımızı söyledik ve günlük planımızı gözden geçirdik.
Kahvaltıdan sonra yönümüzü Nockalmstrasse geçidine doğru döndürdük, geçide giden yolda ki doğa harikaydı bol bol durup fotoğraf çektik. Sürekli ağızlarda "Burada yaşayan insanlar ne kadar da şanslı, şu doğaya, şu yollara bak" cümlesi vardı tabii. Karadeniz tarafında gezen biri olarak bizim ülkemizde de böyle doğal güzellikler olduğunu bilmek güzel, fakat eksik olan kısım güzel yollar ve geçitler, motosiklete saygılı diğer araç sürücüleri ve doğaya duyulan saygı.
100 km civarı harika yollardan geçtikten sonra Nockalmstrasse yoluna gelmiştik artık. Hava biraz kapalıydı ve serindi (14 derece) ama yerler kuruydu ve geçidi çıkmak için sabırsızlanıyordum. Geçit yolunun girişinde fotoğraf çekmeden olmazdı tabii.
Nockalmstrasse kapısında biletlerimizi onaylattıktan sonra geçide çıkmaya başladık. Eğer Villach'dan bilet almazsanız kapıda hatırladığım kadarıyla 13 euro'ya bilet alabiliyorsunuz. Hemen gazlamaya başladık tabii, birbiri izleyen eşsiz güzellikte virajlar ve yine harika bir doğa vardı geçit yolunda. Geçidin tepesine çıkıncaya kadar bir çok sert dönüş (hairpin) ve hızlı virajlar dönüyorsunuz. 15 dk'lık sürüşden sonra geçidin tepesindeydik artık, neyse ki yağmur yemeden çıkmıştık yukarıya.
Yukarıda doğa harikaydı yine, oksijen sarhoşu olduk
Yarım saat fotoğraf, tuvalet, su molası derken artık iniş vakti gelmişti. İniş de en az çıkış kadar keyifliydi, viraj üstüne viraj, sert dönüşler. Yine ikilemde kalıyordum hep, gazlayıp viraj mı yapsam, yoksa durup fotoğraf mı çeksem.
Geçidi indikten sonra hava iyice açıyor artık, sıcaklık bir anda 13 derecelerden 32 derecelere kadar çıkıyor. Alplerde bir de böyle bir sıkıntı var, yukarı çıkıyorsunuz hava serin güzel tam motosiklet havası aşağı bir iniyorsunuz nemli ve sıcak bir hava karşılıyor sizi. Aslında normal bir durum, 2500 m'lerden 500-600 m'lere kadar iniyorsunuz bir anda. Eğer alışık değilseniz başınız bile ağrıyabilir, bir anda bu kadar yükseklere çıkıp aşağı indiğiniz için.
Benzinlik ve tuvalet molası...
Ve benzin aldıktan sonra bir sonra ki geçit olan Grossglockner'e doğru yola çıkıyoruz. Geçen sene yaptığım gezide bu geçide gelmeyi çok istemiştim fakat nasip olmamıştı, hava açıktı ve Grossglockener virajları bizi bekliyordu Bu geçit oldukça ünlü bir geçit Avusturya Alplerinde, yollarda çok fazla motosiklet ve araba var. Bu arada bu geçitleri sadece motosikletler için güzel bir yer olarak düşünmeyin, insanlar haftasonları çocuklarını alıp geçidin tepesine gidiyorlar, burada fotoğraf çektirip bir şeyler yiyip tekrar geri iniyorlar. Motosiklet kültürü ve saygı o kadar gelişmiş ki, beni aynasında gören bütün araçlar istisnasız sağ sinyal verip aracını yolun sağına iyice yanaştırıp karşıdan araç gelse bile bana yol veriyorlardı. Canım ülkemde ki araç sürücülerini düşündüğümde "ahhh" diyordum içimden
Grossglockner'e iyice yaklaşmıştık artık, durup fotoğraf çektik hemen.
Geçidin girişine geldiğimizde tekrar tuvalet ihitiyacı doğdu, tuvalet olmayınca işimizi doğada gördük Arkadaşlar beni beklemeyip devam ettiler, ben de biraz fotoğraf çektim.
Grossglockner harika bir geçit, gazlaya gazlaya çıktım yukarıya. Sol tarafı vadi, sağ tarafı da duvar olunca ben gazladıkça yankı yapıyordu Yol biraz kalabalıktı tabii haftasonu olduğu için, buraya hafta içi gelmek aslında daha mantıklı bir seçim olur. Adamlar geçidin tepesine çok katlı otopark bile yapmışlar, onun dışında restoran, market, hediyelik eşya alınacak dükkanlar var.
Geçidin tepesinde geçide ismini veren Grossglockner dağında ki buzulu da görebiliyorsunuz, manzara harika. Fotoğraf çekmeye devam...
1 saat vakit geçirdikten sonra artık aşağı inme vakti geldi. Aytaç arkadaşımız önemli bir iş telefonu alıyor ve maalesef geziyi yarıda bırakma kararı alıyor kendisi. Daha önceden böyle bir ihtimal'den bahsetmişti ama olabileceğini pek düşünmemiştik. Akşam olmak üzereydi artık ve derken şiddetli bir yağış başladı. Ne yapalım ne edelim derken Grossglockner'de kalmaya karar verdik, artık Gerlosstrasse yarın'a veya başka bir bahara kaldı. Bir tane otel bulduk kendimize ve hemen yerleş
Grossglocker...
Otel penceresinden...
Sonra restorana inip bir güzel karnımızı doyurduk, arkadaşımın işini halletmesini bekleyeceğiz artık. Yarın ola hayrola diyip odalarımıza çekildik ve günün yorgunluğunu güzel bir uyku ile atmaya çalıştık. Bir sonra ki gün önümüzde 5-6 tane geçit olacak...
-
25 Ağustos 2014, 12:17
#31
Yollar manzara süper. Umarım bir gün bende bu yollarda motor kullanabilirim.
-
25 Ağustos 2014, 12:25
#32
Süper manzaralar gerçekten.Bakmaya doyamadım.Virajlarıda ballandıra ballandıra anlatıyorsunuz.Canı çeken olur diye düşünmeden.
Yazık değilmi bize
Paylaşım için teşekkürler
https://www.youtube.com/channel/UCsQMNz8EBD5jqoRCOlr-72Q
-
25 Ağustos 2014, 14:33
#33
daha 10 gün var
Güzel bir gezi, şahane bir rapor.
Eline sağlık
-
25 Ağustos 2014, 15:24
#34
Keyifle okuyorum.
-
25 Ağustos 2014, 20:38
#35
tanertc adlı üyeden alıntı
Yollar manzara süper. Umarım bir gün bende bu yollarda motor kullanabilirim.
Çok zor değil, İstanbul'da Pendik limanına gidiyorsunuz, Trieste gemisine yüklüyorsunuz motoru ;)
MCV adlı üyeden alıntı
Süper manzaralar gerçekten.Bakmaya doyamadım.Virajlarıda ballandıra ballandıra anlatıyorsunuz.Canı çeken olur diye düşünmeden.
Yazık değilmi bize
Paylaşım için teşekkürler
Canınız çeksin ki sizlerde böyle geziler yapın diye yazıyorum zaten ;)
aligt adlı üyeden alıntı
daha 10 gün var
Güzel bir gezi, şahane bir rapor.
Eline sağlık
Teşekkürler...
zaferce adlı üyeden alıntı
Keyifle okuyorum.
Takibe devam ;)
-
27 Ağustos 2014, 11:46
#36
9. gün Grossglockner-Cortina d'Ampezzo 400 km
Bugün diğer günlerden biraz farklıydı, arkadaşlar otelde kalmaya karar verince ben de o gün yapmayı planladığım Cortina d'Ampezzo tarafında ki geçitlere gitmeye karar verdim. Aslında asıl plan Bressanone'ye gidip otele yerleşip çantaları bıraktıktan sonra geçitlere gitmekti ama planlar değişti ve Grosslockner'de ki otelde 1 gün daha kalmaya karar verdik. Grossglockner'de Cortina tarafına çok uzak değildi, 150 km lik bir yol vardı önümde, kahvaltı ettikten sonra saat 10 gibi yola çıktım hemen. Arkada çanta olmadan motorumu kullanmayı gerçekten özlemişim, biraz hafifledim gerçekten. Lienz tarafına doğru gitmeye başladım, hava açıktı ve motosiklet kullanmak için koşullar harikaydı.
Cortina d'Ampezzo İtalya sınırları içerisinde Alplerin tam ortasında yeralan bir kasaba, bir çok geçide oldukça yakın hatta tam ortalarında bulunuyor. Geçen sene bu kasabadan geçmiştim ama artçımın istekleri nedeniyle geçitlere gitmek yerine Venedik tarafına sıkıcı bir yolculuk yapmıştım. 1 senedir içimde kalmıştı burada ki geçitlere gitmek, Lienz tarafından Cortina tarafına doğru gazladım, kasaba girişleri dışında 140-150 km/h ortalama ile gitmeye devam ettim. Ama hava biraz bozar gibi oldu, bu geçitleri yağmurda geçmek istediğim son şeydi gerçekten.
Alplerde hava o kadar değişken ki, yarım saat aşırı yağışda sürüş yaptıktan sonra hava günlük güneşlik olabiliyor, veya 3 gün aralıksız yağmur yağabiliyor. Dua ediyordum yağmur yağmasın diye ama ufak bir sırt çantası almıştım ve içinde alt üst yağmurluğum vardı elbette. Yol üstünde güzel bir göl görünce hemen durup fotoğraf çektim.
Cortina d'Ampezzo'ya saat 12 gibi vardım ve benzin aldım hemen. Günlerden Pazar olduğu için benzin istasyonları kapalıydı ve makineden benzin almak zorundaydım, makine kredi kartı kabul etmedi ve bende mecburen nakit para ile aldım benzini. Ama şöyle bir durum var ki verdiğiniz para 10 euro ise 10 euro luk benzin almanız gerekiyor, şansıma depom 10 euro'ya tam olarak doldu. Artık geçitlere gitme vakti, hangisine gideyim diye şaşırdım önce, 8-9 tane geçit var bu bölgede, ilk olarak Passo Falzarego'yu denemeye karar verdim.
Bu geçit aslında yol kalitesi olarak beklentilerimi karşılamadı, yol bozuktu ve asfalt çok iyi değildi. Bu bölgede zaten bütün geçitlerin manzarası harika, sol tarafta ormanlık bir alan, sağ tarafta duvar ben gazladıkça harika sesler yankılanıyordu Gitmeden önce çok düşündüm aslında db-killer takayım mı diye ama sonradan vazgeçtim, doğru karar vermişim buralarda polisin egzoz sesine bir şey dediği yok. Hatta sınır olan ülkelerde polis egzozun markasını, full-system olup olmadığını soruyordu Geçidin tepesine 15-20 dk içerisinde çıktım. Yukarıda hava harikaydı, bir şeyler yiyip içtikten sonra fotoğraf çektim biraz.
Çok geçmeden diğer geçide doğru yola çıktım, hangisine gitsem hangisine diye karar vermeye çalışırken, 1 km ileride hemen Passo Valparola'dan geçtim. Sonra inişe geçtim, birbirinden güzel virajlar eşliğinde 10 dk sonra aşağıya inmiştim bile.
Sonra önümde Passo Gardena geçidi vardı, fakat kötü haber yağmur yağmaya başladı. Şanssızım maalesef, yağmurlukları giyme vakti gelmişti, yağmurlukları giydim ve geçide doğru gitmeye başladım. Yağmur şiddetini giderek arttırmaya başladı, üstüne sis, üstüne soğuk eklenince biraz işkenceye döndü iş :( Hızım iyice düştü tabii, altınızda 180 beygirlik bir motosiklet olunca ister istemez ihtiyatlı gitmek zorunda kalıyorsunuz. Ama motoruma bir kez daha hayran oldum, bu kadar yağmur altında sert dönüşlerde beni 1 kere bile tedirgin etmedi. Bunda lastik seçimiminde etkisi büyük, Metzeler M7 RR lastiklerim yağmurda da çok iyi performans gösterdi. Bir süre sonra daha hızlı gitmeye başladım ve tempom arttı. 15 dk sonra geçidin tepesine çıkmıştım.
Passo Gardena
Hava 8 dereceydi Ağustos ayında, biraz da ayaklarım ıslanmıştı üşüyordum açıkçası. Bir şeyler yiyip içtikten sonra hemen inişe geçtim, yağmur yağmaya devam ediyordu maalesef. Dönsem mi devam mı etsem derken farkettim ki zaten geçitlerin ortasındaydım, geri dönmek için geçitleri çıkıp inmem gerekiyordu. Sonra yönümü Passo Compolongo'ya doğru çevirdim, çok yüksek değildi bu geçit 1900 m civarındaydı, çıkıp inmem 15-20 dk sürmüştü, durup fotoğraf da çekmedim açıkçası yağmur beni etkilemeye başlamıştı artık, iyice üşümeye başladım artık :(
Küçük bir kasabada durup sonra nereye gitsem diye GPS'e baktım hemen. Android telefonuma kurduğum Sygic GPS harika iş çıkarıyordu, geçitleri görüyordu ve sorunsu çalıştı gezi boyunca herkese tavsiye ederim.
Yönümü Passo Giau'ya doğru çevirdim, bu bölgede ki güzel geçitlerden bir tanesi. En çok sert dönüş (hairpin) bu geçitdeydi, yollarda da pek motosiklet ve araba olmayınca rahat rahat döndüm, artık yağmura iyice alıştım kuru hava temposunda gidiyordum Geçidin tepesinde hava 5 dereceye kadar düştü, hemen kafeye girip sıcak bir kahve içmeliydim zira ayaklarım ıslanmıştı ve üşüyordum.
Bu geçitten aşağı iniş daha kolay oldu, yağmur dindi ve yerler yavaştan kurumaya başladı artık. Cortina d'Ampezzo'ya indim tekrar, benzin aldım ve otele dönüşe geçtim. Islak ve üşümüş bir halde 150 km yolum vardı daha, gazladım biraz çünkü yorulmuştum artık. Akşam olmak üzereydi saat 8 civarları Grossglockner deki otelimize vardım, bugün 400 km yol yapmış ve 5 geçit geçmiştim. Hava güzel yerler kuru olsaydı muhtemelen daha çok eğlenecektim ama sonuçta bu tip yollarda yağmurda gitmekte çok ayrı bir tecrübe, üstelik altınızda 1000cc lik bir SS motor varken. Sıcak bir duş ve güzel bir yemek sonrası odamda dinlenmeye geçtim, bizim çocuklar iyice yayılmışlardı odaya yarın Bormio tarafına gidecektik artık, planı gözden geçirdik. Çantaları sabah hazırlayacaktık yine, yarın Stelvio geçidi vardı rotada, bakalım 1000RR ile nasıl olacak
-
27 Ağustos 2014, 11:54
#37
https://www.youtube.com/channel/UCsQMNz8EBD5jqoRCOlr-72Q
-
27 Ağustos 2014, 18:30
#38
-
27 Ağustos 2014, 19:25
#39
burakcan, tebrikler, süper oldu gene, artık bi tanesine benimde katılma vaktim geldi neyse detayları buluşunca konuşuruz.
-
29 Ağustos 2014, 11:19
#40
10. gün Grossglockner-Bormio 330 km
Aytaç arkadaşımız işini hallemediği için Türkiye'ye dönme kararı alıyor, kendisine tren bileti alıyoruz Villach-Edirne arası çalışan tren için. Bu trenin en can sıkıcı tarafı motoru trene'E yükledikten sonra sizin de tren ile yolculuk etmeniz gerekiyor. Tren yolculuğu 36 saat sürüyor...
İşlerimizi öğlen 12'ye kadar ancak halledebildik ve arkadaşımızla vedalaştıktan sonra 2 kişi yola devam etme kararı aldık. Hedefimiz akşam üstü Bormio'da ki otelimize ulaşmaktı. Aslında asıl plan bu değil di tabii ki, önce Jaufen Pass ardından ünlü Timmelstoch geçitlerini geçtikten sonra son olarak Stelvio Pass'den geçerek Bormio'ya ulaşmak. Ama vakit geç olmuştu ve geçitleri es geçerek sadece Stelvio'yu kullanarak Bormio'ya gitmek mantıklı olacaktı. Hava açık ve güneşliydi ama maalesef çok fazla trafik vardı yollarda. Alplerde geçitler dışında ki yollar da trafik çok oluyor, yollar gidiş geliş ve insanlar trafik kurallarına harfiye uydukları için trafik tıkanabiliyor. Neyse ki bizim geçmemiz için boşluklar bırakıyorlardı.
Öğleden sonra 4 gibi Merano taraflarına vardık ve bir şeyler atıştırdık benzinlikte, benzin aldık ve hemen yola koyulduk. Stelvio geçidi üzerinde kara kara bulutlar vardı maalesef. En istemediğim şey Stelvio'yu yağmurda geçmekti, diğer geçitlere göre Stelvio biraz daha zor bir geçit. Toplam 60 tane hairpin (sert dönüş) var, dön dön bitmiyor Eğer trafik olmaz ise ve yağmur yağmazsa Stelvio'dan geçmek çok heyecanlı ve eğlenceli. Geçen sene yağtığım turda Stelvio'dan geçmiştim, güney tarafından çıkıp kuzey tarafından inmiştim.
İşte geçen sene ki turdan Stelvio...
www.youtube.com/watch?v=S_3t9GoklZE&hd=1
Stelvio tüm alplerde ki en yüksek ikinci geçit 2757 m yüksekliğinde, diğer geçit de 10-15 m daha yüksekti sanırım. Yukarıda hava bozuk olunca oldukça soğuk olabiliyor, 1-2 derecelere kadar düşebiliyor Geçidin girişinde yağmur başladı ve yağmurlukları giydik neyse ki vadinin içinde ilerledikçe hava açtı ve yerler kurumaya başladı
Akşam üstü olduğu için geçit boştu, bir kaç araba ve motosiklet dışında kimsecikler yoktu hatta yukarıya çıkan tek motorlu taşıt bizdik Stelvio boş olunca gazlayarak geçidin tepesine çıktık, 15 dk sürmüştü. Vakit geç olduğu için restoranlar ve dükkanlar kapanmıştı artık, aslında bu geçit çok turistik bir yer haftasonu iğne atsanız yere düşmez. Her ne kadar böyle olunca geçitden inmek bir işkenceye dönüşsede yine de çok farklı bir ortamı var buranın. Tur otobüsleri ve karavanlar en baş belası araçlar burada, geçit dar olduğu için sert dönüşlerde trafik durma noktasına geliyor burda.
Stelvio Kuzey Tarafı, buradan çıktık...
Çok geçmeden güney tarafından inişe geçmeye başladık. Kuzey tarafına göre güney tarafı nispeten daha kolay, yol kalitesi de çok daha iyi.
İniş de bir kaç yerde durup fotoğraf çekmeyi ihmal etmedik.
Geçidi indikten sonra hemen Bormio sol tarafta kalıyor zaten. Bizim otel Bormio'nun biraz dışında Gaia Pass'in hemen girişinde ufak bir kasabadaydı, 10 km'lik bir sürüşün ardından oldukça yorgun bir şekilde otelimize vardık ve hemen yerleştik. Otel de yemek kalmadığı için kendimizi dışarı attık ve çok güzel pizza yapan bir yer bulduk. Karnımızı doyurduktan sonra otele döndük hemen, yarın ki rotamız zorluydu, toplam 6 geçit ve 450 km yolumuz vardı. Bu yüzden saati 6:30'a kurup 10 gibi yattık hemen.
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)