Vay be ne yollar arkadaş...Süper.
Vay be ne yollar arkadaş...Süper.
https://www.youtube.com/channel/UCsQMNz8EBD5jqoRCOlr-72Q
biz zaman bulup bakkala gidemiyoz helal valla :D
11. gün Bormio-Interlaken 460 km
Bütün gezi boyunca en zor gün bu olacaktı, planlama yaparken İtalya Bormio'dan İsviçre Interlaken'e gitmek için bir kaç rota üzerinde çalıştım. Ne kadar çok geçit geçersem kârdır düşüncesiyle rotamı ona göre belirledim. Bugün toplamt 6-7 geçitten geçerek Interlaken'e ulaşmak amacındaydım, bu yüzden sabah 6 gibi ayaktaydık. Her zaman ki gibi çanta toplama olayı 1 saat sürdü, 7 gibi kahvaltı yaptıktan sonra 7:30'da yola çıkmıştık. Hava açık ve güneşliydi, umarım tüm gün bu şekilde sürüş yapabiliriz düşüncesi vardı aklımda, önümüzde ki geçitleri yağmurda geçmek hem bize çok zaman kaybettirirdi hem de keyfimiz kaçardı...
Sabah otelden ayrılırken...
Bormio'dan Tirano'ya kadar olan yol oldukça sıkıcı, düz ve sürekli tünellerden geçiyorsunuz. Tünellerde hız sınırı genelde 80 km/h ve kameralar mevcut. Tirano'ya vardıktan sonra bir kaç fotoğraf çekiyoruz ve ilk geçidimiz Bernina Pass'e doğru yola çıkıyoruz.
Benzin alırken...
Bernina Pass yolu beni şaşırtıyor, İsçivre sınırları içerisinde ve yol kalitesi oldukça iyi. Sabah erken saatler olduğu için trafik az, hava açık ve sıcak değil, gazlamak için bütün şartlar elverişli Viraj üstüne viraj döndükten sonra bir kaç fotoğraf çekmek için duruyoruz...
10 dk sonra geçidin tepesine ulaşmıştık bile, hızlı gidince geçitleri çıkmak ve inmek çok da vakit almıyor. Ama dikkatli olmakda fayda var, çok fazla sert dönüş var ve sürekli dikkatli olmak zorundasınız.
Bernina Pass
Çok fazla oyanlamıyoruz, zira önümüzde oldukça uzun bir yol ve bolca geçit var. Geçidin batı inişi de oldukça keyifli ve virajlıydı. Geçtiğim geçitler arasında en hızlı geçitlerden birisi Bernina Pass idi, asfalt kalitesi de çok iyi.
Bernina Pass'i indikten sonra önümüzde Maloja Pass vardı. Yine 40-50 km kasabaların içinden geçerek geçide doğru ilerledik. Maloja Pass ismini kasaba isiminden alan oldukça ünlü bir geçit, çok yüksek değil 1900 m civarlarında ama manzarası harika. Doğa yine harika, yeşil her taraf yeşil
Geçidi indikten sonra Chiavenna kasabasına doğru sürmeye devam ediyoruz, hava oldukça sıcak ve bunaltıcı oluyor aşağılara inince. Biraz su ve ihtiyaç molası verdikten sonra yola devam...
Sırada ki geçidin ismi Splügen Pass. Oldukça dar ve sert dönüşü (hairpin) olan bir geçit, yukarı çıkana kadar sürekli dönüyorsunuz, dönüşler çok sık olduğu için oldukça yoruyor aslında. En çok yorulduğum geçitlerden biri Splügen Pass olmuştu, 1000RR için çok uygun bir geçit değil açıkçası sürekli 1. vites de döndüm sanırım bütün geçidi 20 dk içerisinde geçidin tepesine çıkmıştık hava yine serinlemişti 13-14 derece civarlarına düştü bir anda, tam 20 derece sıcaklık farkı var
Splügen kasabasına ismini veren bu geçidin inişide oldukça dardı ve sert dönüş çok fazlaydı. Enteresan bir şekilde oldukça da popüler, bu kadar kalabalık beklemiyordum yollarda, aşağı inmemiz 20 dk sürdü. Splügen kasabasından sola dönüp sonra ki geçide doğru yola devam ettik. Ana yola çıktıktan 15 km sonra San Bernardino tüneli var, ama bunun yerine biz tabii ki dağı tırmanmayı tercih ettik. San Bernardino Pass yolu nispeten sakindi ve asfalt kalitesi güzeldi. Geçidin bir kısmı 15-20 tane hairpin'den (sert 180 derece dönüş) oluşuyor, ama Splügen'e göre daha genişdi.
Geçidi indikten sonra otobana girmeye karar verdik zira zaman oldukça ilerlemişti, yolun yarısını geçmiştik ama yorulmuşduk da. San Bernardino geçtiğimiz 4. geçitti ve bu geçitleri geçmek hiç de kolay değil, hele ki hızlı inip çıkıyorsunuz. Sürekli gaz ve fren ile oynamanız gerekiyor, sert dönüşlerde eğer freni ve gazı ayarlamazsanız ya kendinizi karşı şeritde ya da uçurumdan aşağı da bulabilirsiniz, dikkatli olmakda fayda var.
Geçidi indikten sonra...
Otobanda 1 saat sürüşden sonra, Oberalp Pass'i atlamaya karar verdik, arkadaşım yorulmuştu ve onu daha fazla yormamak için Interlaken'e doğru sürdük. Interlaken'e gitmek için 3 seçenek var, 1. si St Hothard Pass, Furka Pass ve Grimsel Pass'i geçmek, 2. si St. Gothard Pass ve Susten Pass'i geçmek, 3. sü ise yolu çok uzatıp dağların etrafından dolaşmak. 3. seçenek dışında hepsi bana uyuyordu, 2. seçenek üzerinden karar kıldık ve St. Gothard Pass'e doğru sürdük. Bu geçitten geçen sene de geçmiştim ve benim motor için çok uygun olduğunu biliyordum. Ama şans işte yağmur yağmaya başladı, hemen yağmurlukları giydik ve yola devam ettik.
St. Gothard Pass
Gotthard Pass'i inerken yağmur kesildi ama Furka Pass girişinde oldukça yoğun bulutlanma vardı. Hemen rotayı Susten'e doğru çevirdik, Susten Pass yolu oldukça kalabalıkdı ama bu birazda Gotthard tünelinin trafiğinden kaçan arabalara aitti. Neyse ki öyleymiş geçit yoluna girince trafik bitti ve gazlamaya başladık, yol hafif ıslaktı ama güzel bir tempo ile yolu çıkmaya başladım. Murat biraz geride kaldı ama onu geçidin tepesinde bekliyordum yine. Susten Pass doğu çıkışı oldukça güzel bir vadinin içinden çıkıyor, manzara harika, yol harika, ama yağmur geçidin tepesinde yakaladı yine beni
Hava oldukça soğuktu, 7-8 derece civarındaydı hemen aşağıya inmeye başladık, artık önümüzde Interlaken vardı. Interlaken iki gölün ortasına kurulmuş çok güzel bir alp kasabası, oldukça turistik arap ve japon turist istilasına uğramış bir yer. Interlaken'de çok güzel bir hostel de kaldık, motosikletleri garaja koyduktan sonra dışarı çıkıp güzel bir yemek yedik ve kasabanın keyfini çıkarmaya başladık. Artık dinlenmek hakkımız bugün 6 geçit ve 460 km yol geçmiştik, yarın da Interlaken'de olacağız dinlenme günümüz ama tabii ki ben yine rahat durmayacağım, takibe devam edin ;)
Süper resimler.Buralarda düz yol yok sanırım
https://www.youtube.com/channel/UCsQMNz8EBD5jqoRCOlr-72Q
harika bir gezi olmuş, özellikjle o kadar yolu SS'le gitmeyi düşünemiyorum, ben 500km yolu rahat gideyim diye scooter aldım, maşallah size
Macera çılgınlık anı heyecan zevk mutluluk.
allah yolunuzu açık etsin kazasız belasız yurda dönüş yaparsınız inşallah.
12. gün Furka Pass-Grimsel Pass 200 km
Bugün yine Interlaken'deyiz, dinlenme günümüz bu yüzden çok erken kalkmadık. Saat 10 gibi kahvaltımızı yaptık ve ne yapacağımıza karar vermeye çalıştık. Murat yorgun olduğunu ve otelde kalmak istediğini söyledi ama dün geçemediğim Furka Pass ve Grimsel Pass içimde kalmıştı, üstelik hava çok güzeldi bu fırsat kaçmazdı. Hemen hazırlanıp yola çıktım, hafta içi bir gün olmasın rağmen yollar oldukça kalabalıktı, kalabalık dediysem otomobil trafiği değil motosiklet trafiği vardı Benim gibi bir kaç tane gaza gelmiş arkadaş vardı, hemen arkalarına takıldım tabii, bir tane Kawasaki ZX10R, bir tane Triumph Speed Triple.
Grimsel Pass'e çıkarken...
Grimsel Pass yolu benim motor için oldukça elverişli, yollar geniş, asfalt kaliteli, virajlar hızlı. Çok sürmeden geçidin tepesine çıkıyorum, oldukça kalabalık, bir sürü motosiklet var.
Çok oyalanmadan Grimsel'den inmeye başladım. Grimsel ve Furka Pass oldukça yakın birbirine, Grimsel'den inerken Furka'nın çıkış tarafını görebiliyorsunuz, ortalarında çok güzel bir vadi var cennet gibi bir yer.
Furka Pass ise benim favori geçitlerim arasında, yol yine geniş, asfalt kaliteli ve sert dönüşler ileriden görülebiliyor. Bir solukta geçidin tepesinde buluyorum kendimi, viraj sarhoşu gibiyim yüzümde garip bir gülümseme
Karşıda Grimsel Pass, Furka Pass'in zirvesinden bir resim...
Furka Pass'i doğu tarafından inmek yerine tekrar çıktığım taraftan geri iniyorum. Sonra tekrar Grimsel Pass'i çıkıp, kuzey tarafından inişe geçiyorum. Eğer geçidin yolları geniş ise inişide çok zevkli oluyor, inişde yine İsviçre plakalı bir Yamaha MT07 nin peşine takıldım, geçebilirdim ama arkadaş virajları ezberlediği için arkasında kalmaya özen gösterdim, keyifli bir iniş oldu. Selamlaştıktan sonra Interlaken yoluna girdim tekrar, öğleden sonra 2 gibi otele varmıştım. Artık çıkıp biraz gölde yüzelim derken hava kapadı, şans işte. Gölün çevresinde motor ile bir tur attık ve otele geri döndük. Yarın İtalya Torino'ya doğru yola çıkacağız...
Harikaaaa Isviçre 'de yaşayan birisi olarak söyleyebilirim ki muhteşem bir ülke gerek havası, gerek asfaltı, gerek insanları ve doğası Konu favorilerim de, takip ediliyorsun ;)
13. gün Interlaken-Torino 380 km
Ve artık Alplerden inme zamanı geldi, aslında vakit ve para sıkıntısı olmasa Fransa Alplerinde de 1 hafta geçirilebilir ama şartlar böyle gerektirdi maalesef. Tabii Torino'ya gitmek için yine de 1-2 geçit'den geçmek istiyordum. Haritaya göz gezdirirken St Bernard Pass dikkatimi çekti, bu geçitden geçmek için yönümü Martigny tarafına çevirdim. Aslında gitmek istediğim yol farklıydı ama GPS bizi farklı bir yoldan götürdü, önümüze bir anda toll (paralı yol) çıktı. Nedir ne değildir diye düşünürken gişe de kadın bizden tam 15 EURO istedi motosiklet başına , neyse ödedik ve ilerledik meğerse verdiğimiz para tren ile transfer ücretiymiş. Tren bir tünelden geçerek Martigny tarafına geçiyor, dediğim gibi çevresinden dolaşmak mümkün ama yolu 80-90 km uzatıyor. Motosikletleri en öne alıyorlar, ufak bir kompartman var, bizim dışımızda tur yapan İsviçreli bir çift de vardı.
Tren yolculuğu 20 dk civarlarında sürüyor, sonra dağdan aşağıya doğru iniyorsunuz. Martigny tarafına giden yol yine kalabalık, hava çok sıcak hemen otoyol'a çıkıyoruz. Martigny girişinde benzin alıyoruz.
Col du St. Bernard geçidinin girişinde durup fotoğraf çekiyorum hemen...
Geçidin yolu gayet güzel, virajlar hızlı ama çok fazla kasaba var sürekli hızlandıktan sonra sert fren yapmak zorunda kalıyorum kasabalarda hız sınırı 70 veya 50. Yükseldikçe kasabaların sayısı azalıyor ve yol açılıyor. Artık gazlayabilirim, yol kalitesi biraz bozuldu aslında arkamda çanta oynuyor biraz ama neyse diyorum ve virajları tek tek alıyorum. Geçidin tepesine çıkmak 15 dk civarında sürüyor, hava açık, sıcaklık 13 derece civarlarında...
Bernard geçidinin inişi çıkışından çok daha keyifliydi, yol kalitesi çok iyiydi, trafik pek fazla yoktu ve motosiklet sürmek için harika bir yoldu Geçidi indikten sonra otobana giriyoruz ve yönümüzü Torino'ya doğru çeviriyoruz. Böyle güzel geçitlerden sonra otoban çok sıkıcı geldi, 1 saat içerisinde Torino'ya ulaştık ve otelimize yerleştik. Torino umduğumdan daha güzel bir şehir, otele yerleştikten sonra şehir turu atıyoruz.
Süper resimler.İnsan baktıkça içi açılıyor.Dünyada ne kadar güzel yerler var.Helal olsun size.
Ayrıca bizimle paylaştığınız içinde ayrıca tekrar teşekkürler.
https://www.youtube.com/channel/UCsQMNz8EBD5jqoRCOlr-72Q
Elinize emeğinize sağlık.Daha böyle uzun ve güzel nice gezilerinize,tabii bizimle paylaşmayı unutmayın
14. gün Torino-Monaco 260 km
Torino'da ki otelde kahvaltımızı yaptıktan sonra saat 10 gibi otelden ayrıldık. Bugünkü rotamız kısa ve kolaydı, aslında istesek hiç bir geçide girmeden otoban üzerinden 2 saatte Monako'ya gidebilirdik ama ben bu yolu tercih etmedim. 80 KM sonra otobandan çıktık ve dağ yollarına girdik. Fransa Alpleri gerçekten çok güzel, belki İsviçre ve Avusturya Alpleri kadar yeşil değil ama yolları çok virajlı ve derin vadiler çok fazla buralarda. Monako'ya inmededen Colle di Tenda geçidinden geçmeye karar verdik, hava sıcaktı ama yükseldikçe motosiklet kullanılabilecek seviyelere indi. Geçide girmeden bir tünelden geçmeniz gerekiyor, bu tünel tek yön olduğu için her yarım saatte bir bir uçtan araç geçişine izin veriyor. Her iki girişde de trafik ışıkları var ve yarım saat süre ile kırmız yanıyorlar. Uzun bir araç kuyruğu vardı ama saygılı Avrupa insanı en önde motosikletlerin durabilmesi için boşluk bırakmışlardı. 40-50 araba geçip en önde yerimizi alıyoruz.
Tüneli geçtikten sonra çok güzel bir geçitden aşağıya iniyorsunuz. Derin bir vadi burası, ortasında bir dere akıyor ve yol oldukça virajlı. Tabii ben gazladıkça duvarlardan yankı yapıyor ve beni daha çok gaza getiriyor Bir ara sakinleyip bir yerde duruyoruz ve fotoğraf çekiyoruz.
Bu vadi yaklaşık 80-90 km boyunca bu şekilde ve sürekli viraj dönüyorsunuz. Biraz tehlikeli aslında çünkü virajlar hep kör ve bazen büyük araçlar sizin şeridinize taşarak dönebiliyorlar. Geçidi indikten sonra artan nem ile birlikte denize iyice yaklaştığımızı hissedebiliyorduk, yarım saat sonra otoban girişine gelmiştik. Ama o da ne, inanılmaz bir kalabalık, herkes otobana girmek için sırada. Tabii biz motosikletlere yine yol veriyorlar ve öne geçerek biletimizi alıyoruz. Zaten başka türlü olsa o sıcak ve nemde eriyip giderdik herhalde. Bu otobanın girişi biraz enteresan, kocaman oval bir yer var ve eğer bozuk paranız var ise buradan içeriye atıyorsunuz ve kapı açılıyor Motosikletler için 1.7 EURO idi, 2 EURO atarsanız üstünü vermiyor ama. Yarım saat içerisinde Monako girişine gelmiştik, yukarıdan fotoğraf çekmezsek olmazdı tabii...
Kıvrıla kıvrıla aşağıya iniyoruz, otelimzi Monako'nun merkezinde, neyse ki çok fazla trafik yok ve otelimizi çok geçmeden buluyoruz. Monako çok ilginç bir yer, cadde ve sokaklarında gezerken insan kendini başka bir dünyadaymış gibi hissediyor. Sürekli spor otomobiller görüyoruz, gazlaya gazlaya Monako sokaklarını inletiyorlar.
Bir kaç resim...
Akşam ünlü kumarhaneye gidiyoruz, içerisi muhteşem gerçekten sanat eseri. Bazı bölümlerine herkes giremiyor, oraya girmek için özel müşteri olmanız gerekiyor. Monako'nun geceleride bir başka, biraz eğleniyoruz ve gece geç saatlerde otelimize dönüyoruz.
15. gün Monako-Toulon 180 km
Bir sonra ki gün yola çıkmadan önce motorları alıp çantaları takmadan ünlü Monako sokaklarını dolaşalım dedik. GoPro ları açtık ve ünlü F1 pistinin olduğu caddelerde motosiklet ile tur attık. Polis her yerde, çok gazlamıyoruz sakin bir sürüş ile turumuzu atıp otele dönüyoruz.
Çantalarımızı toplayıp motora bağladıktan sonra Monako'dan çıkıyoruz doğru otobana hava çok sıcak. Aslında sahilden giden çok güzel virajlı bir yol var fakat buralar o kadar turistik ve kalabalık yerler ki motorla yolculuk yapmak çok zor. Sırasıyla Nice, Cannes ve St. Tropez'den geçerek Toulon'a öğleden sonra 2 gibi varıyoruz. Otelimizi bulmak çok zor olmuyor. Otele yerleşiyoruz ve hemen yemek yemek için bir yer buluyoruz kendimize.
Toulon'da motoru gemiye yükleyeceğimiz limanı bulmak için ana limana gidiyoruz. Yarım yamalak İngilizcesi olan çocuk bize Türk gemisinin diğer limandan kalktığını söylüyor. Yani motorları gemiye Pazar günü yükleyeceğiz. Diğer liman şehrin biraz dışında, haritadan rotaya bakıyorum ve hemen UnRoRo yu arıyorum. Telefonu açan kimse yok, gemi saatlerini otomatik yanıtlayıcı söylüyor sabah 11:30 diye. Yarın ola hayrola diyip geceyi otelde geçiriyoruz.
16. gün Toulon
Sabah 8 gibi otelden ayrılıyoruz ve yönümüzü limana doğru çeviriyoruz. Bütün motosiklet kıyafetlerimizi çantanın içine yerleştirdik sadece kask ile 5 km gidebiliriz diye düşündük 2 günlük eşyamızı sırt çantasına koyduktan sonra çanta motosiklet kıyafetlerini almıştı aslında.
Limana vardığımızda Türk tır şoförleriyle sohbet ediyoruz. Geminin 12 gibi geleceğini, motorlarıda en erken 3 gibi yerleştirebileceğimizi söylüyorlar. Keyifler kaçtı tabii hemen, sonra sıramızı alıyoruz ve işlemlerimizi yapıyoruz. İşlem dediysem çok basit, bir tane kağıt veriyorlar plaka ve TC kimlik no yazıyorsunuz o kadar, sonra damga basıp size geri veriyor. Şehir merkezine dönüp kahvaltı yaptıktan sonra 12 gibi tekrar limana geri dönüyoruz belki erken yükleme yapabiliriz ümidiyle. Öyle de oluyor aslında, gemi boşaltılmış ve yükleme için hazır. Bize verdikleri kağıdı liman görevlisine verdikten sonra bir araç bize eskortluk ediyor ve gemiye kadar götürüyor. Motorları merdiven altı olan ve Tırların giremeyeceği bir yere çekiyoruz. Kask ve botları da motorun üzerinde bırakıyorum ben, ayrıca anahtarı da gemi görevlilerine bırakıyorsunuz
Motoru teslim ettik ve aslında gezi bitti sayılır. İstanbul'da motoru 3 gün sonra teslim alacağız ve Ankara'ya döneceğiz, trip'E bakıyorum ve tam 5 bin km yaptığımı görüyorum, Ankara'ya dönüş ile birlikte gezi toplam 5600 km oluyor. Daha önceden yazmıştım ama tekrar söylemek gerekirse motosiklet bu gezi boyunca 5.6 lt/100 km ortalama tutturdu, yeri geldi otobanda 6 bin devir 140'a sabitledim, yeri geldi Alplerde 11-12 bin devir gazlayarak kullandım. Ben yakıtdan oldukça memnun kaldım, 1300-1400 tl gibi bir tutar ödedim yakıta toplamda.
17. gün Nice - 18. gün Cannes
Motorları teslim ettikten sonra Tren bileti alıyoruz ve kendimizi Nice'de buluyoruz. Şimdi deniz tatili zamanı tabii, Nice ve Cannes'da iki gün tatil yaptıktan sonra Marsilya'ya tren ile geçip İstanbul'a geri dönüyoruz.
Bir gezi de bu şekilde bitiyor, umarım gezi raporunu beğenirsiniz. Tüm videoları daha sonra başka bir başlıkta paylaşacağım...
harika bir gezi, çok teşekkürler raporladığınız için.
Avrupa gezilerine bayiliyorum cok guzel gercekten.
Seninle beraber bizde gittik, gezdik. Teşekkürler =)
Yorumlar için teşekkürler...
İki adet video daha yükledim, şu başlıkta http://www.motosiklet.net/forum/moto...na-italya.html
Mükemmel bir gezi olmuş olmuş hocam tebrik ederim keyifle okudum hatta bitmesine üzüldüm.Gördüğüm en güzel gezi raporlaması çok keyifliydi.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)