Bayram sonrası Denizlide kız arkadaşımla buluşacaktık ki Datça'daki arkadaşım da yazlığına davet etti.
Reddeder miyim
3 gün Denizli'de 4 gün Datça'da güzel bi tatil yapmış, 1000 km ile kendi en uzun gezimi de gerçekleştirmiş oldum.
Deniz, orman, rüzgar, virajlar, dağlar vb. görsel olarak enfes bi gezi oldu.
İleride muhakkak daha detaylı geçilmesi gereken bi rota, bu seferki biraz hızlı oldu
Ayrıca başka bi mevsim gidilmesi daha da güzellik katar bence oralara çünkü sıcak biraz bezdirdi, bu sebepten de epey güzel yerde duramadım.
Gidiş rotam aşağıdaki gibiyken dönüş rotamdaki tek değişiklik Ödemiş'e Nazilli'den geçişim oldu.
3 Ağustos pazar sabahı çıktım yola, Denizli'de okuduğumdan olsa gerek biraz heyecansız başladım yola, onlarca kez aynı yolu geçtim çünkü.
Depomu doldurup, tripmetrenin birini sıfırlıyorum
Taşıma işini yeni aldığım çantayla çözüyorum, aslında arka koltuğa arka çantaya bağlı bi şekilde küçük bi çanta daha bağlayacaktım ama 45lt çantam zorlayınca herşeyi içine aldı
İlk mola Afşar barajı
Sonrasında Denizli'deyim, 2 gün geçirdikten sonra salı sabahı Datça istikametine doğru tekerleği döndürüyorum, değişiklik olarak motosiklete fotoğraf makinesini monte ediyorum. Direksiyona çantayı güzelce bağladıktan sonra tüm yol boyunca çok kullanışlı hale geldi, rahat ettim.
Km saatini görmemi de kesinlikle engellemedi
Denizli'den çıkarken tatlı bi heyecan başladı, hiç gitmediğim yerlere gitme heyecanı
Çıkarken bi iki kare alıp uzun süre durmuyorum
Muğla'ya kadar ormana doyuyorum Ege standartlarını göz önüne alırsak, oksijenden burnumun yandığını hissettim
Muğla'da çok oyalanmıyorum, biraz atıştırıp devam ediyorum.
Şehirden çıkıp epey yol aldıktan sonra İki viraj Üç viraj derken bi virajı daha geçiyorum ki ileri bakınca gözlerime inanamıyorum, çok hoşuma gidiyor manzara gökyüzüyle deniz birbirini karışmış..
Biraz sonra Akyaka'yı gören güzel bi köşede herkesin durduğunu görüyorum bi iki kare alıp devam ediyorum.
Akyaka kamp yapacaklar için 4 4'lük bi yer, önünden geçmiş olsam da bi çok insan oraya kamp için giriyordu.
İki tarafımı da saran çam ormanlarının eşliğinde serin serin Marmaris'e doğru virajlara kendimi kaptırmaya başladım ta ki son bi viraj daha geçip sıcaklığın bi kaç saniyede iki katına çıktığını hissetmemle nolduğumu bilemedim ana kadar :D
Marmaris gözüktü.
Marmaris'e dönüşte uğramaya karar veriyorum, Datça tarafına dönüyorum
Marmaris Datça arası 70 km tam bir doğa harikası, arkadaşım Aktur sitesinde kalıyor, Datça'ya 30 km kala çok naif bi site.
Çadır için kamp alanı da var, memnun olmayan kimse duymadım.
Yorgun olduğumdan dolayı ilk gün site içinde küçük çaplı gezdiriyor beni arkadaşım, ertesi gün Datça'ya gideceğiz, sonraki günlerse siteyi yerlisiymişcesine öğrenecek kadar gezip tozacağım
Zamanında bi hevesle alınmış terk edilmiş motosikletlerle karşılaştım ama iki tanesini çekebildim
İki tane güzel koyu var Aktur'un, biri küçük koy diğeri büyük koy. Birinde daha çok gençler zaman geçirirken diğeri biraz daha sakin.
Ertesi gün Datça'ya doğru yola çıkıyoruz, Datça'ya 8 km kala yel değirmenleri bizi karşılıyor, biraz vakit geçiriyoruz.
Datça küçük ama çok güzel bi yer, motosiklet kullanımı zirve yapmış durumda, denizi müthiş temiz, tekne turu çok popüler, Bodrum'a bir bir buçuk saatte tekneler aracılığla gitmek mümkün. Ama koca Datça'da d-smart yok, Beşiktaş Feyenoord maçını kimse vermediği için başka yollar bulduk izlemek için, burdan da Demba ba'ya selam olsun
Çok geç olmadan yola düşüyoruz Aktur'a doğru tekrardan, güzelce dinlenip ertesi gün çevreyi çok iyi gören, siteye yakın bi zirveye yürüyeceğiz.
Sitede o kadar çocuk olmasına karşın çağımızın illeti teknoloji yüzünden parklarda pek görülmüyorlar
Başlıyoruz ucundan kıyısından tırmanmaya, yükselmeye başladıkça koylar birbirinden ayrılıyor
Büyük koy
Küçük koy
Geri döndüğümüzde akşam olmuştu, yemeğimizi de yedikten sonra biraz yüzüyoruz ve inzivaya çekiliyoruz, malum ertesi gün yolculuk var dinlenmek gerek.
Çok güzel vakit geçirdiğim Aktur'a veda ediyorum, çıkar çıkmaz bi foto ve Marmaris'e doğru yolculuk
Marmaris'e gelir gelmez Çin ya da Hindistan vari trafiğiyle boğuşuyorum.
Kişi başına düşen motosiklet sayısı ülke genelinde ilk sırada dahi olabilir.
x-max,x-city, pcx cenneti gibi resmen
Motosikletimi park ediyorum sahilde bi yere ama zabıtalar devamlı burdan çekilebilir deyip tedirgin ediyorlar, 20dk fotoğraf çekeyim geleyim göz kulak ol burda oturuyorsun nasılsa desem de ben karışmam diyip dikleniyorlar.
Her yer motosiklet olduğundan bişey olmaz diyip cesaretlendiriyorum kendimi bırakıp gidiyorum bi yere, zaten yollarda oyalanmamdan dolayı güneş tepeye çıkmış vaziyette, sıcaktan çok gezemeyeceğimi anlıyorum.
Güzel bi çarşısı vardı, sıcaktan dolayı tenhaydı sanırım
Marmaris'te daha nice gezilecek yerler olmasına rağmen vaktim biraz kısıtlı olduğu için ayrılmak zorundayım. Daha gideceğim yüzlerce km var
İstediğim kadar çok kalamasam da kordonu, limanı, çarşısı bile güzel vakit geçirmeme yetti de arttı bile.
Hoşçakal Marmaris diyerek ayrılıyorum, yola çıkalı çok olmamışken Gökova yakınlarında çınarlı bi yol dikkatimi çekiyor ve giriyorum.
Küheylanla bi fotoğrafımız olsun
Bundan sonra pek durmuyorum daha doğrusu fotoğraf çekmiyorum, Muğla'dan sonra çektiğim son fotoğraf
Toplam 990km yapmışım ve buna karşın 170 lira benzine harcamam olmuş. Yani 100km'de ortalama 3.1 - 3.2lt benzin tüketimim olmuş. Motosikletimin performansı takdire şayandı açıkcası, virajlarda ve %10'a yakın yokuşlarda dahi beni hiç üzmedi istediğimi verdi.
Okuduğunuz için teşekkürler