Herkese iyi günler dileyerek başlıyorum. 1 haftadır Marmaris'te tatildeyim. Malum havalar bir açık bir yağmurlu. Motor ile marmaris ve çevresinde girmediğim, gezmediğim yer neredeyse kalmadı. Ben de değişiklik olsun diye Rodos'a geçmeye niyetlendim. Marmaris'ten Rodos'a araç veya motorsiklet ile maalesef geçemiyorsunuz. Katamaran tarzı tekneler gidip geliyor. Motoru Marmaris Port limanında kapalı garaja park ettim. Park ücreti olarak 13,50 TL alıyorlar. Hem emniyetli, hemde güneşten korunan bir yer oldu vede iyi oldu. Gidiş dönüş bilet 42 Euro, 15 TL yurt dışı çıkış harcı ödüyorsunuz. Benim vize problemim olmadığı için vize ücreti ne kadar tam bilemiyorum. Ancak kapıda günü birlik vize alabiliyorsunuz. Tekne de yaklaşık 300 kişilik bir yolcu vardı. Çoğunluğu yabancı turistlerden oluşan gruplar halinde günübirlik gezmeye gidiyorlardı. Aslında Rodos Marmaris'ten kuş uçuşu 30 km.mesafede, yani yol olsa 15 dakikalık yol, ancak tekne ile 1 saat sürüyor.
Keyifli bir yolculuk oluyor, Marmaris körfezini de denizden görme fırsatını yakalıyorsunuz. İnişten sonra pasaport kontrolünü takiben Rodos sokaklarında kaybolma vakti geliyor.
Şehir iki bölümden oluşuyor. Old Town dedikleri eski şehir, yani surlar içersinde kalmış, yıllardır yapısı ve otantikliği bozulmamış gerçekten büyüleyici bir şehir. Diğer şehir, surların dışında kalan, sonradan yapılaşmış tipik akdeniz tatil şehri havasında. Eski şehire girdiğiniz andan itibaren kendinizi tarihe bir yolculuk yapıyor havasına kaptırıyorsunuz. Her şey orjinal halinde günümüze kadar gelmiş. Yunanlılar gerçekten iyi korumuşlar. Orta çağ şovalyeleri ile birlikte yaşıyormuş havası veriyor. Özellikle daracık sokak zeminine döşenen küçük taşlar ile yapılan yollar herkesin ilgisini çekiyor. O yolları yapmak için bayağı bir uğraşmışlar sanırım. Eski şehir içersinde her sokak hediyelik eşya satan, yeme içme sektörüne hizmet eden irili ufaklı mekanlarla dolu. Ayrıca dünyanın her yerinden gelen o kadar çok kalabalık turist gruplarını daha önce hiç bir yerde görmemiştim. Gerçekten çok fazla turist var. Daha önce Atina'yada gitmiştim. Ancak bu kadar çok turisti orda bile görmemiştim. Yunanlılar pazarlama konusunda gerçekten çok başarılılar.
Yeni şehir ise dediğim gibi tipik akdeniz tatil kenti havasında. günlük yaşantıyı ve halkın yapısını görmek açısından oraları da görmekte fayda var.
Öğlen yemeği için yer aranırken müzeye döndürülmüş bir caminin avlusunda Türkçe konuşan Rodosun yerlisi soydaşlarımıza rast geldim. Sohbet muhabbet ettik. Onlardan yemek konusunda tiyo aldım. En iyi nerede yenir diye. Onların tavsiye ettiği lokantaya oturdum.
Yalniz bir uyarıda bulunmak istiyorum. Fiyatlar Avrupa'da görüp görebileceğinizin en pahalısı. Yani Yunanistan'ın en pahalı kenti kesinlikle Rodos. Atina da 10 Euro ya yiyeceğiniz yemeği burada 30 euro ya yiyorsunuz. 2 Euroluk kahve 6 Euro, 1,5 euroluk bira 4 euro, hediyelikler keza öyle. Konaklama fiyatları da pahalı. Yani işin özeti, öyle mükellef bir sofra donatacağım derseniz kişi başı 100 Euro dan aşağıya kalkamazsınız. Biz tanıdık ve selam vasıtasıyla gittiğimiz için özel ilgi ve özel fiyat aldık. Ama 45 Euro hesap bile bize çok ağır geldi bir yemek için. Yemekler genelde deniz mahsulleri, ızgara çeşitleri, geleneksel ve bizlerin de bildiği mezeler, yemekler ve döner. Ama döneri yemeniz tavsiye edilmez.
Yemekten sonra bir cafeye oturup türkish kahve istedik. Israrla bize Greek Coffe diye tutturan garson ve işletme sahibini zorla ikna ettikten sonra türkish coffe mizi yudumlayıp geleni geçeni izledik. Bizler mi milliyetçiyiz yoksa Yunanlılar mı bizden daha milliyetçi yorumu size bırakıyorum. Adamlar bizim her şeyimizin başına Greek kelimesini getirip sahipleniyorlar. Greek baklava, Greek mousakka, caciki, simit, hatta ve hatta lokma tatlısı bile neredeyse Greek olmuş. Her yerde, her cafe, bar, lokanta da yunan müzikleri çalıyor. Adamlar kültürlerini öyle pazarlıyorlar. Bizim tatil yerlerimizde ise bir yabancı müziktir gidiyor. Hiç bir tatil yerinde türkçe müzik çalan bir işletme, cafe, bar, restoran, otel göremezsiniz. Ondan sonra turizmi patlatıyoruz diye övünüyoruz.
Gelelim Rodos'ta gördüğümüz motorsiklet model ve markalarına. Türkiye'de göremeyeceğiniz marka ve modelleri görme imkanınız var. Gerçekten süper motorlar gördüm. Limanda bir polisin altındaki Yamaha marka motosikleti hele ki ilk defa gördüm. GS 1200 havasında bir motordu. Fotoğrafını çekerken polis ikaz etti çekme diye. Honda bayisini de gezerken tesadüfen önümüzde bulduk ve hemen içeri daldım. ÇOk güzel modeller var ve fiyatları gerçekten ülkemize göre çok ucuz. Bayinin yanında lastikçi vardı. Metzeller lastik fiyatını sorunca daha yeni değiştirdiğim lastikler için ödediğim 1100 TL için ne kadar kazık yediğimin farkına vardım. Aynı lastik için pazarlıksız 700 TL fiyat verdiler. Pazarlıkla biraz daha düşerler sanırım.
Rodostan Atina'ya veya diğer yunan adalarına geçmek isterseniz büyük feribotlar için gerçekten komik fiyatlar aldım. Örneğin Atina motor ile 30 euro, mikonos veya kos için yine 15 euro fiyat aldım. Yani motor ile rodos'a gitsek, oradan çok ucuz fiyatlar ile tüm adaları motorla gezme imkanı yakalayabileceğiz.
Günün sonunda bayağı bir yorulmuş halde tekrar geri döndüm. Benim için zevkli bir geziydi. Rodos'a gitmeyi düşünen arkadaşlara bir fikir vermesi açısından yazmakta yarar gördüm.
Fotoğraları merak ediyorsunuzdur. Ancak DSLR makine ile çektiğim için dosya büyüklükleri oldukça fazla ve cep üzerinden bağlandığım için yüklemek büyük bir problem oluşturdu. Artık İzmir'e dönünce bol bol foto yükleyeceğim. Cepten çekilmiş minik bir fotoğraf anca yükleyebildim. Bilginize
[IMG][/IMG]
[IMG][/IMG]
[IMG][/IMG]
[IMG][/IMG]