Fazerla Ankara Bozcada İzmir Ankara turu (2070 km)
Reklamlar
-
Herkese selamlar;
daha önce şu an kullanmakta olduğum motorumu diyarbakır' dan getirme seyahatini yazıyla anlatmaya çalışmıştım. Orada da anladığım üzere motor binme işi oturduğun yerin dışına günübirlik gezmelerle kesmiyomuş...ve kendi kendime nasıl kılıfına uydururum da bi yolunu bulurum diye düşünmeye başladım...malum çocukta olunca bi taraflarının keyfine uzun bir süre bi yerlere gitmek pek yemiyo
hatun öğretmen olduğu için yazları çocukla birlikte memleketi izmir e gidiyo...ben de 2-3 hafta da bir yanlarına gidiyorum...bu gidişlerden birini bu sefer uzun yoldan yapayım bari diyerek hem ziyaret hem de gezme adı altında hatunu aylar öncesinden hazırlayarak 2-3 gün gecikmeli gidebilmenin rızasını alabildik...normalde 2 gün yıllık iznimden alıp perşembe hatunun yanına gitmem gerekirken yıllık izni 5 gün alıp çarşamba yanına giderim diye düşündüm...cumadan çarşambaya kadar elimde iyi bir tur atmak için yeterli vakit vardı.
sonuç itibariyle hedef izmir e gidip gelmekti ama kuzeyden mi güneyden mi karar veremiyodum..ilk başlarda aklımda hep güney varsa da hava koşulları ve kuzeyi daha önce görmemiş olmam ek olarak bozcaadayı merak ediyor olmam daha sonra rotayı kuzeye çevirmeme neden oldu...
normalde cumartesi sabahı çıkıp bursa da konaklayıp ertesi gün yoluma devam edecektim fakat forumdan cihan54 kardeşimin daveti üzerine cuma mesai sonrası çıkıp sakaryada konaklamayı tercih ettim..böylece zamandan bir miktar tasarruf etmiş oldum...saolsun kendisi beni misafir etti ve tanışmak nasip oldu...
cuma günü işten 4 gibi çıkmayı planlıyodum ama kitlenen işlerden dolayı 6 da ancak çıkabildim...yola çıkmam ise 6.45 i buldu...benzin, lastik havası vs vakit kaybettik,
ankara dan otobana girip bir süre sonra mola verdim, güneş batmaya yüz tuttukça üşüyebileceğime dair sinyaller veriyordu hava..neyseki korktuum başıma gelmedi..tatlı bir serinlikle yol aldım adapazarına doğru
adapazarında cihan beni karşılıyor sağolsun...şehir merkezine gidip motorları bırakyoruz..iki aynı motor biraraya gelince foto çekesi geliyor tabi insanın...
bu arada cihan ın fazer 10 numara..bir fazerda olması gereken herşey var...motorda sadece ABS olmasına rağmen ABS stickerı, fazer olmasına rağmen fazer stickerı yok..onun için kendi motorunun fazladan aksesuarına rağmen hayranlıkla benim ABS stickerına bakarken yakaladım..kendisi de gece boyu hayıflandı durdu zaten
sonrasında arkadaşının dükkana geçip bişeyler içtik...
mesai üzerine hafften yol yorgunluğu ve ertesii günü erkenden yollara düşücek olmanın yükümlülüğü ile eve geçelim dedik...yol üstünde benzinliğe uğradım sabah uğraşmamak için..
evde bi kaç sohbetten sonra uyku moduna geçtik...sabah ısrarlarıma rağmen cihan beni yola çıkarmakta diretti...adamın tatil günü erkenden kalkmasına içim elvermedi açıkçası hiç...
işte esas yolculuk şimdi başlıyor ve önümde lk defa geçeceğim uzun bi yolculuk, sonunda da bozcaada gibi bi güzellik vardı...
sakarya iznik arasında sakarya dan hemen sonraki yol...güne böyle bir manzarayla başlamak çok keyifliydi...
bu şekilde bir çok kare çıkıyor insanın karşısına ama hemen öncesnde ya çiş için, ya benzin için, ya kask için durmuş olduğundan o kadar in bin bana bıkkınlık getirdiği için durup foto çekemediğim çok oldu açıkçası...her şey iyi güzelde in kask eldiven makina çıkar vs uzun iş..
ilk durak iznik..açıkçası hayal kırıklığı, iznik e yanlış ya da anormal bi yerden mi girdim bilmiyorum ama neresinden girersem gireyim bir anayol ya da daha şatafatlı bir tabela bekliyor insan açıkçası...
neyse iznik zaten benim dolanacağım yerler arasında olmadığı için çok önemsemiyorum...ufak bi mola verip yola devam edicem...
bu kısımdan sonra iki alternatif var...gölün kuzeyi ya da güneyi..ikisi de aynı yere çıkıyor...ama kuzey yolunun daha iyi olduğunu söyledikleri için ordan gidiyorum..yol güzel ve virajlı...etraf hep tarla tapan zeytinlik olduğu için yola aniden çıkan traktörler ya da sağdan giderken aniden karşı tarlaya geçmeyi hobi edinmiş çiftçiler sıkıntı olabiliyor...
bir müddet sonra gemliğe ulaşıyoruz...gemliği kafamda küçük bir sahil kasabası gibi planlarken kocaman bir şehir olduğunu görüyorum...koskoca limanıyla önemli ticaret merkezlerinden biri olduğunu görüyorum yoldaki kamyon trafiğinden...
bursa ya hiç girmeden çevre yolundan mudanya ya gitmek hedefim...orada biraz vakit geçirmek istiyorum...
mudanya bursa ya çok yakın ve bir cankurtaran niteliğinde..kafan estimi git deniz havasını al gel...izmir de gaziemir tarafından oturanların en yakın sahile inmeleri ile aynı vakit ve km uzaklıkta neredeyse....ve kendine has butik bir havası var...
burdan sonra rotam Trilye...mudanya nın hemen yanıbaşındaki bu küçük kasabaya yanlış hatırlamıyosam 10 km lik sert virajlı yollar ile ulaşılıyor...beni ilk çeken ismi oldu buranın...daha sonra da bi kaç yerde kendisiyle ilgili bi kaç yazı okumuştum...daha önce adı zeytinbağı olarak değiştirilen trilye, geçtiğimiz yıllarda tekrar eski ismine kavuşturuldu...daha önce neden değişti hiç bi fikrim yok...pek de mantıklı gelmedi zaten...kısa bir vakit de burda geçiriyorum...zincir yağlama bi kaç yaşlı amcayla muhabbet derken vakit gçiyor...
burdan sonra iki yolum var...ya bursa ya dönüp oradan ana yoldan karacabey bandırmaya çıkıcam ya da trilyede ara yoldan karacabey bandırmaya çıkıcam..ara yoldan gitmek istiyorum..sağlı sollu her yer zeytin bahçesi ve inanılmaz güzel kokuyor...asfalt çok düzgün değil...dolayısıyla motor biraz yoruyor sert amortisrlerden dolayı...altımda bi dl650 olsa şurdan bir köye dalsam diyorum ama fazerıma kıyamıyorum bir saat sonra ana asfalta çıkıyorum.yol kaymak gibi oluyor fakat radar korkusu ve felaket rüzgar canımı sıkıyor açıkçası...yolun bundan sonrası zaten hep rüzgarla mücadele şeklinde geçiyor...bandırmada benzin aldıktan sonra ver elini biga-çanakkale- lapseki ve bozcaada...
bnadırmadan sonraki yolculuk biraz sıkıcı..etrafta hiç bir şey yok...arada çıkan ayçiçeği tarlaları bir görsellik sunsa da yetersiz...özellikle çanakkaleye yaklaşırken sağ tarafın sürekli deniz olmasına rağmen hiç yerleşim olmaması çok şaşırtıcı...
yılda bi gece önce cihanla yaptığımız bozcaadadan yer ayırtma muhabbetine geldi...açıkçası ramazan dolayısıyla hiç gerek duymamıştım ama yolda aradığım çadır kiralamayı düşündüğüm ada camping ve yaklaşık 15 adet otel pansiyon yer olmadığını söyleyince biraz tedirgin oldum..hafta sonlarının yoğunluğu ve o hafta yapılan yelkenli yarışları dolayısıyla ada biraz kalabalık...bir de tek kişilik oda bulmak zor...iki kişilik yerlere de yüksek fiyat çekiyorlar...tamam macera seviyoz da akılsız aklımızın cezasını da sokakta kalarak ya da bozcaadadan gerisin geriye dönerek ödemeyelim...bu düşünceler arasında çanakkaleye varıyorum..
yol planıma göre ezine den geyikli ye dönüp oradan iskeleden geçmem lazım...ama çanakkale sonrasında daha ezine tabelası görünmeden hoop bi tabela bozcaada diye ara bi yolu gösteriyor...fren falan derken giriyorum yola...aklımda kalacak yer vs, bi yandan kask kafayı yavaştan ağrıtmaya başladı...aten rüzgar peşimizi bırakmadı...kaba etler desen artık ağrı modundan çıkıp yanma moduna geçti...bi yandan da lan ezineden geçecektim bo yol nerden çıktı...adamlar boşa tabela koymaz ama saçma sapan yerlerden geçmeyelim derken bozuk satıh virajlı yollarda epey bi yol aldım...karşı şeritten mercedesler range roverlar audiler gırla..bozcaada tabelalarını takip edip iskeleye varıyorum...motor için 20 lira alıyorlar gidiş dönüş...araba ile yanlış hatırlamıyosam 58 lira...gitmeden önce sordukları zaman motorunuzu 150 cc olarak söyleyin çok daha az alıyolar demişlerdi...bana kimse öyle bi soru sormadı..daha sonra görevlinin de motorcu olduğunu o yüzden sormadığını anlıyorum....
kapıdaki eleman mont kaça aldığımı soruyor, cevabım üzerine kendisinin 20 tl daha ucuza aldığını öğrenince müthiş bi keyiflenme geliyor adama...diyorum onu boşver de kalacak yer yokmuş...bana bi yer tarif edip kendisinin gönderdiğini söylememi istiyor...söylediği yer de gelmeden önce telefon açıp yer olmadığını öğrendğim yer...olsun o seni yönlendirir diyor..
sonunda attık kendimi ve motoru feribota, çıkardım kıyafetleri, dizlikleri püfür püfür esiyor...öyle bir iyi geliyor ki koy g.tüne kalacak yerin diyorum...illaki bi yer bulunur...
gemide bir çiftle muhabbet ediyorum..motorlarıyla edremitten hafta sonu için gidiyorlar adaya...iki kişi oldukları için zar zor telefonla buldukları yere balıklama atlıyorlar...bir de istanbulda 250 lik vespasıyla gelen bir arkadaşla tanışıyorum...3-5 standar motorcu muhabbeti derken kara görünüyor...
elemanlarla vedalaşıp iskelede tavsiye veren adamın dediği yere gidiyorum..hoş bi hatuna meramımı ilettikten sonra yer yok diyip hemen arkamdaki pansiyon müşterisine gösteriyor benden sakındığı o gamzelerini..ona da hak vermiyor değilim sırtımda o havada 5 kiloluk montla tshirtü terden ıslanmış bir halde karşısına çıkınca...etrafta dolanıp boş bir oda buluyorum ama binanın görünüşü hiç cezbetmiyor beni...odanın da 100 lirayı hakedebileceğini düşünmüyorum...hemen yanı başında otele soruyorum...tek kişilik oda yok...iki kişilik normalde 150 diyor ama sana 125 yapalım diyor...100 olsun diyince ok liyor adam...
o kadar yoldan sonra beyazlar içindeki odayı görünce keyfim yerine geliyor... o pis, kadınların görünce yüzlerinde iğrenir ya da tiksinir ifade taşımaları sağlayan vücudumu layık bulamıyor ve biran önce duş almak, şort tshirt çekip normal insanlar gibi olmak istiyorum...üzerimdeki tshirt terden 7 kere tamemen ıslanıp 6 kere tamamen kurumuştu...7. parti de kurumadan bir an önce kurtulmalıydım...aşağı inip motordan eşyalarımı alıp duşa girip biraz dinleniyorum klima altında hafif müzik eşiliğinde...
otel geçen sene açıldığı için yeni ve çok güzel...çalışanları da güzel yüzlü...
dinlenmenin ardından merkeze iniyorum...
çözebldiğim kadarıyla adanın iki kısmı var..bir merkez bir de arka taraf denilen ayazma tarafı...kalmayı planladığın kamp alanı arka tarafta..orayı sabah gezerim diyerek merkezde alıyorum soluğu...genellikle yunan adalarına çok benziyor..biraz da alaçatı havası var sokaklarda, özellikle restoranların olduğu yerde...
bu da balık pastırması...tadı güzel ama çok tuzlu, yanında tuzu kesebilecek şeylerle yemekte fayda var....
akşam olduğu ve yorgun olduğum için yol üstünde tatlımı da yiyip otelin yolunu tutuyor, kendimi bembeyaz odaya atmak için sabırsızlanıyorum...ertesi günün sabahı adanın diğer tarafınada motorla bi göz atıp ayrılırım diye planladım..diğer taraf sakin ve plajı en güzel yer olan ayazma plajı...
sabah erken kalkıp o tarada doğru yol alıp kalmak istediğim ama kalamadğım kamp alanına ulaşıyorum..yanımda çadırım olsaydı yer vardı ama ben çadır kiralarım diye düşündüğüm için yer bulamadım...
kamp alanında oradaki görevli arkadaşta motorcu olduğu için muhabbet açılıyor ve motoru diyarbakırdan aldım vs diyince onun için açtığım konuyu okuduğunu belirtiyor..kendisinin aklındaki motor da fazer...okuyorsa burdan selamlar kendisine gitmeyi düşünenler için biraz kampı fotoğraflıyorum...açıkçası ortamı bilmiyorum ama tek başına gidecekler için biraz sıkıcı gelebilir...yani gündüz ve akşamları tanışmalı kaynaşmalı ortam varsa orası ayrı tabi bilemem..plajı biraz mesafeli...ama genellikle araçla gidilen bir yer olduğu için problem olmaz...adanın diğer tarafına göre hareket yok gibi...gerçi ben sabahın köründe ordaydım...gündüz görüp karar vermek gerek...
kahvaltı için otele dönüyorum..eşyaları toplayıp kahvaltı sonrasında ayrılcam otelden, adadan son kareler;
bozcaada çok güzel bakımlı bir yer...görünen o ki kıymeti biliniyor...hafta sonları istanbul' dan yoğun bir sosyete akını var yoldaki arabalardan anladığım kadarıyla...araçla ulaşım geyikli köyündeki iskeleyle yapılıyor...bozcaadadan gökçeada ve çanakkaleye ise vapur seferleri mevcut...ortamında dolayı fiyatlar biraz yukarı seviyelerde denilebilir...haftasonları lokantalarda rezervasyon yaptırmanız şart gibi...yer seçmek için kaç kere önlerinden geçtim ama buyur eden olmadı...ben yeltendiğimde ise hepsi dolu olduklarını söyledi...zaten masaların geneli 4 kişilik...tek kişiyi de oturtacaklarını zannetmiyodum...
ayrılıyorum artık...hedef assos, behramkale...
geyikli tarafına geçtik artık...bu da geyiklinin bir plajı...güzel görünüyodu...
planlarına göre ezine üzerinden ayvacık ve hemen sonrasında assos a varmak var...yola çıktığımda yol ikiye ayrılıyor ezine sola, assos sağa...haydaa böyle planlamamıştık...ana yol ezine üzerinden, diğeri de ara yol olmalı ama nasıl kimbilir...neyse vuruyorum sağ tarafa...ara yoldan bozuk asfaltlar üzerinden birajlı yollardan geçiyorum sahili takip ederek..bi çok küçük yerleşim yeri mevcut ama bozuk yol canımı sıkıyor zaman zaman....biz zaman sonra gülpınar diye bi yerden geçiyorum ki bir müddet arnavut kaldırımı denilen taşlı yoldan ilerliyorum...yavaş gitmek bir ölüm gidon dönmüyor...biraz hızlı gidilse motor takır tukur sarsıyor...o yerde bir tabela babakale yi gösteriyordu...o zamana kadar geldiğim bozuk asfalt sonrası o arnavut kaldırımı üzerine küfür yağdırırken es geçtim babakaleyi, sonradan hatırladım ki orası asya kıtasının ve tabi türkiye nin en uç noktası (gökçeadayı sayma)...ve bir feneri var...fenerler her zaman çok ilgimi çektiği için sonradan binbir küfür de kendime ettim...babakale aynı zamanda homeros' un ilyada adlı eserinde de geçiyor...
o kadar yol git ve oraya uğrama gerçekten yazık oldu...
devam ederken yol üzerinde bi köyde duruyorum...kahvede ahali yaşlı amcalarla muhabbet ederken ilerden sahile inip bir soraki köyden çıkabileceğimi söylüyorlar..yol nasıl diyince 5 km iniş 5 km çıkış biraz bozuk ama git diyorlar...motora kıyamadığım için girmedim, netten de baktım çok da bi numarası yok...kısa bir süre sonra behramkale (assos) tayım..önce harabeleri gezip sonra antik limanda bulunan kalacağım alana gidicem...
burası da arnavut tipi taşlık olduğu için motoru çok fazla yukarı çıkarmıyorum...biraz aşağıda bırakıp yürümek en iyisi...hem motoru o ağırlığıyla çok düşük üsratte taşlardan dolayı idare etmek çok zor hem de riskli...devrilme ihtimali kuvvetli ki bunu daha sonra ayvalıkta soğuk terler dökerek tespit edicem..
biraz tırmanma yeri var..adamı soluk soluğa bırakabiliyo..harabelere giriş 8 tl...müze kartınız varsa ücretsiz..
çok değişik deniz manzarası görmüştüm ama ilk defa bu kadar yüksekten bakıyordum..gerçekten etkileyici...harabeler kısmında pek bişey kalmamış...b tür yerlerden keyif alabilmek için, yani manzarası dışında, oranın tarihini ve yaşanmışlıklarını bilmek, bunun için de gitmeden önce okumak araştırmak gerek...o zaman o gördüğünüz şeyler çok farklı şeyler anlam ifade edebiliyo...tabi anlayana ya da ilgi duyana diyelim...yoksa davul zurna az demişler..
harabeleri gezip biraz manzara eşliğinde düşüncelere dalarken baya vakit geçirdim..aşağı inişe geçiyorum artık...köyün içinde manzarası güzel ama arka dağlara bakan bi kahve var..orda biraz dinleniyorum..
sonrasında kalacağım yer olan antik limanda yer alan yelken campinge yol alıyorum...oraya mesafe 5-6 km kadar...limanın orda 3-4 otel 2 tane de çadır kampı mevcut..onun dışında hiç bir şey yok..akşamları tam bir sessizlik hakim...eğlence hareket aramayın kesinlikle...tam bir huzur mekanı...
kalacağım yere vardım..odamı gösterdiler..çok şirin bir oda ve incir ağacının tepesinde...
bu en küçük odaları..tesiste bunun büyüğü 4 oda daha var..camping demişler ama ben çadır için sadece 1 yer gördüm..buranın yukarısında ve yanında çadır alanı mevcut...ama burası baya keyifli bir yer...çalıanları da muhabbeti hoş insanlar...oda sayısının az olması dolayısıyla rezervasyon yapmanız iyi olur...fiyatı pahalı..iki kişilik oda 160 tl total..benim bu oda da 2 kişilik ama kçük olduğu için 100 tl ödedim...akşam yemeği ve sabah kahvaltısı fiyata dahil ve akşam yemeği tatmin edici...
ve assos tan bi kaç kare...
bütün assos yukarda gördüğünüz iskeleler ve bu bi kaç kareden ibaret
daha geniş alan isteyenler için diğer taraftaki kadırga plajını tercih edebilirsiniz...orada bi çok tesis ve kamp alanı mevcut...ama assos denilen yerin merkezi yukardaki karelerden ibaret...ben bilmiyodum ve kadırga koyu ile aralarında sahilden ulaşım var zannediyodum...assos tan kadırga koyuna gitmek için tekrar yukarı çıkıp o şekilde diğer yamaca geçmeniz gerekiyor...
buradan rotam ayvalığa doğru...iki yol seçeneğim mevcut..kadırga koyundan sahilden küçükkuyu ya varacam yada dağdan küçükkuyuya varıcam...ben dağ yolunu daah düzgün ve virajlı olduğu için tercih ediyorum..sahil yolunun dar ve bakımda olduğu söylemişlerdi...onun için es geçtim..dağ yolu gayet keyifli ve bol yatmalıydı...inişe geçtiğim anda bir görüntü..görünen yer küçük kuyu...
ve ayvalık a geliyorum..yolda yine rüzgarla cebelleştim bir miktar...
kaldığım yer ise tavsiye üzerine gittiğim merkeze ve çarşıya çok yakın taksiyarhis pansiyon..kiliseye çok yakın..45 tl konaklama ücreti..pansiyon 150 yıllık ve çok güzel bi havası var...
ayvalık merkez benim için tam bir hayal kırıklığı..çok bakımsız...şehrin ortasında terkedilmiş fabrikalar bakımsızlıktan dökülüyor...iki tuğla fabrikasının bacası görüntüyü çok bozuyor...çarşı desen içaçıcı bir tarafı yok...denize girmek için sarımsaklı ve cundayı söylediler...cunda da iki plaja gittim beğenmedim...sahili kötüydü...geçmiş yıllarda sarımsaklıya gitmiştim ve daha güzel olduğunu hatırlıyorum...görsel açıdan şeytan sofrası tatmin edici ama orda da yapılabilecekler kısıtlı...cunda adasına sadece denize gitmek için minibüsle ulaştığım için çok keşfedemedim ama bi numarası yokmuş gibi geldi...nüfus zaten ağırlıklı olarak çocuk ve yaşlı...kısacası akşam dışarıya bile çıkasım gelmeden pansiyonda yukardaki fotolarda görülen terasta geçirdim bütün akşamı...
ertesi gün istikamet izmir...yol boyu feci bi rüzgar vardı ki hızım 90 ın üzerine çıkmadı..90 üstü rahatsızlık hat safhadaydı...yol üzerinde yenifoça ve foça tabelalarını görünce bi gireyim dedim...ana yoldan sapında ilk başlarda yol çok ürkütücü..ağır sanayi bölgesi olduğu için yer yer kamyon ve tırlarla dolu..üstelik havası çok kirli ve garip bi kokusu var...
yol üstünde hurda araçların depolandığı alan..
ilk önce yeni foça ve sonrasında foça var...yeni foçayı hiç beğenmedim.gerçi sadece sahilinde dutdum..yol boyu dert olan rüzgar burda keyif veriyodu o kadar terlemenin üzerine...sahilde bir miktar dinlenip yenisi bu şekilde olan foçanın eskisi kim bilir nasıldır diyerek tekeri çevirdim...
yeni foça-foça arası yol çok güzel...çok tatlı virajlar var ve asfaltı güzeldi...ve foça...burası daha canlı ve daha oturmuş bi yer gibi görünüyo...görsel olarak da daha güzel bi görünümü mevcut...
burdan sonra izmir e hanımla çocuğun yanına gidip hasret gideriyorum...hanım ordayken bir araba denk gelmişti ve izmir den araba almıştık...araçla birlikte ailece çeşmeye kırıyoruz direksiyonu ben bir gün dinlendikten sonra...
çeşme/aya yorgi...burası çeşmenin en dalgasız yeridir genelde...
akşam üstü alaçatıya geçiyoruz...yıllar önce küçüklüğümde bütün bu taşevlerin altı ahırdı..millet malını bağlardı..daha sonra turizm hamlesiyle penceleri maviye boyayıp binaların elini yüzünü düzelttiler..şu an o taşevlerde bir gecelik kalmanın maliyeti kuru oda için kişibaşı 200-300 tl dolaylarında...denize desem kaç kilometre uzakta...havuz desen yok..sadece taş bir oda, beyaz yatak ve bi kaç yerel figür...süper valla...keza restoranlarda öyle...konseptleri çok cezbediyor insanı...
tekrar izmir e dönüp ertesi gün dehep merak ettiğim karaburuna bu sefer yine tek başıma çıkıyorum..yolları virajlı demişlerdi ama bu kadar beklemiyodum
izmir urladan sonra karaburuna sapıyoruz...bu noktadan sonra 54 km mesafe var..okuduğuma göre ise 303 adet viraj var...yol üstünde balıklıova denilen bir yer mevcut..sonrasında mordoğan ve karaburun...karaburu bir çok kişi için huzur bulunacak mekan...güzel bi kaç plajı mevcut..yolları çok kötü olduğu için henüz bakir sayılır...izmir insanı daha çok urla ve çeşmeyi tercih ediyor bu tarafta...urla izmir e çok yakın ve artık yaz kış yaşanan bir hal almış gördüğüm kadarıyla...
mordoğan da küçük bir sahil kasabası...karaburunda ise gidecek bi yer bulamadığım için önüme ilk gelen plajın tabelasını takip edip orada dinlendikten sonra geri döndüm...
cumartesi ise artık ankara ya dönme vakti...planlarda rota da hep hedef izmir olduğu için ve dönüş yolu görsel açıdan pek keyifli olmadığı ve 600 km olduğu için dönmek çok zor geldi açıkçası...neyseki yollar iyi...tek tesellim buydu...bu tür planlamalarda dönüş yolunu bu kadar uzun tutmayıp dönüş yolunda da görülecek yerler koymalı insan ki yol daha çabuk geçsin...çünkü motor üzerinde geçirilen gün sayısı arttıkça vücut yavaş yavaş zorlanmaya dikkat dağılmaya başlıyor...o kadar ki ankara ya yaklaştıkça artık virajlarda yatmaya bile üşenip gaz kesip normal giriyodum...
kazasız belasız radarsız bitirdik çok şükür...
yolculuk sırasında bi çok ara yolu, bi kaç köyü motora kıyıp bozuk asfalta sokamadığım için vazgeçtim..işte o zamanlar dedim ah ulan bi enduro touringimiz olaydı diye...onun dışında fazer çok iyiydi yolda...benim için tek kusuru selenin kıçımı ağrıtması oldu ki bu zaman zaman dayanılamayacak bi hal aldı..ağrı ağrılıktan çıkıp yanmaya başlıyodu bir süre sonra..onun için bi çok kez durup çime toprağa ve hatta betona attım kendimi buna bi çare bulmak gerek..artık bisikletçilerin giydiği pedli taytlardan mı giyilir içe, ya da vtka mı dikilir bilemem....
2070 km sonunda 100,21 lt benzin yaktım....100 km de 4,82 lt ye tekabül ediyor...genellikle sakin kullanım...130 u çok geçmedim..bi çok zaman rüzgar zaten geçmesen iyi olur sinyali veriyordu...özellikle o bölgede yan rüzgarlar çok etkili...karşı rüzgara bi şekilde thammül ediliyo ama yanlar fena...normal şartlarda ise fazer rüzgarı çok hissettirmiyor 160 a kadar...sonrası problem...
ben bu yolculuğu yaparken 150 cc lik motorla benden çok daha fazla yol yapmış, hatta yarım kadar yol yapmış arkadaşları bir kez daha tebrik ettim..bazı yollar var ki biran önce bitsin istiyorsun..
herkese hayırlı, kazasız belasız sürüşler...
Reklamlar
-
İzmir İl Temsilcisi
-
Tebrikler çok güzel bir gezi yapmışısınız paylaşım için teşekkürler çok açıklayıcı ve bilgilendirici olmuş
-
Çok güzel bir gezi olmuş gerçekten. Bahsettiğiniz sele problemi bu motorların biraz doğasında var maalesef. Ayrıca sizin de belirttiğiniz gibi insan motorunun her yola girebilmesini istiyor. Bence bunu yaparken biraz da çevik olmalı. O yüzden dl650 biraz hantal gelmiştir bana. Transalp serisine bayılırım mesela ama 650'liği çok yakıyor 700'lüğü de hem vergide üst dilim hem de 5 vites. Ama bu tarz gezilerde bence fazer çok iyi motor. Rapor için teşekkürler
-
Gezmiş kadar oldum Fazer'a da çabuk alışmışsın
Rapor için teşekkürler
”Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz. Fikirler, şiddetle, top ve tüfekle öldürülemez.” M.Kemal Atatürk...
-
Adana İl Temsilcisi
keyifle okuduğum bir rapor olmuş.gerekli foto ve bilgileri not ettim.eline-yüreğine sağlık.ADANA'dan selam olsun.
-
Keyifle okudum, çok güzel bir gezi olmuş.
-
Paylaşım için teşekkürler
-
Çok güzel gezmişsin Erro allah takrarlarını nasip etsin ;)
-
22 Temmuz 2013, 10:13
#10
-
22 Temmuz 2013, 10:15
#11
ÖMER FARUK İ adlı üyeden alıntı
Çok güzel bir gezi olmuş gerçekten. Bahsettiğiniz sele problemi bu motorların biraz doğasında var maalesef. Ayrıca sizin de belirttiğiniz gibi insan motorunun her yola girebilmesini istiyor. Bence bunu yaparken biraz da çevik olmalı. O yüzden dl650 biraz hantal gelmiştir bana. Transalp serisine bayılırım mesela ama 650'liği çok yakıyor 700'lüğü de hem vergide üst dilim hem de 5 vites. Ama bu tarz gezilerde bence fazer çok iyi motor. Rapor için teşekkürler
insan en uygun motoru bu şekilde seçmeye çalışıyo işte...ama yolun geneli dikkate alındığında dediğin gibi fazer çok uygun...asfalta doyduktan sonra insan gözünü hafif araziye dikebiliyo...dl650 yi hiç bilmiyorum ama hem asfalt hem de hafif arazi toprak için en uygun motor gibi geliyo...ya da o sınıf motorları diyelim...yolculuğum sırasında hıza düşkün olmadığımı ve çok kullanmadığımı farkettim..benim çıktığım süratlere bir çok motor çıkabilmekte zaten...
zenon adlı üyeden alıntı
Çok güzel gezmişsin Erro allah takrarlarını nasip etsin ;)
eyvallah kardeş, seni de takip ediyoruz az değilsin
-
22 Temmuz 2013, 10:35
#12
çok güzel biir kaçamak gezi olmuş.keyifle okuyup,fotolarla ordaymışım gibi oldum.tekerinize sağlık.
-
22 Temmuz 2013, 11:27
#13
Harika bir rehber (rapor). Cesaretin de ayrıca takdire şayan Erhan.
-
22 Temmuz 2013, 11:51
#14
güzel detaylar.
on numara-yıldızlı pekiyi.
-
22 Temmuz 2013, 12:16
#15
-
22 Temmuz 2013, 12:20
#16
Ben haber verdiğini hatırlıyorum. Var mıdır bu tarihlerde böyle bir route'da bana katılmak isteyen gibisinden sormuştu.
-
22 Temmuz 2013, 12:28
#17
tebrik ederim.her satırı her fotosu ayrı bir keyif.tekrarını yapman dileğiyle yolun açık olsun.
-
22 Temmuz 2013, 12:30
#18
Güzel bir gezi ve anlatımlar yol gösterici, emeğine sağlık...
-
22 Temmuz 2013, 12:32
#19
fabrisio adlı üyeden alıntı
http://www.motosiklet.net/forum/etki...ir-ankara.html
nası haber vermiyon hacı, başlığı açtık, mütemadiyen upladık
benim başından beri fikrim aslında tek başınaydı ama birisi eşlik etse de yok demezdim...tek başına olmak bunu gerçekleştirmek istiyodum açıkçası..sıkılmak falan çok gözümde değildi ama sıkıldığım anlar oldu...öte yandan ayrı da bi keyfi var...ama iki kişi daha tercih edilebilir...
tek kişi olmanın handikapı yolda bi problem olursa, motor arıza verirse gibi vesveselerden dolayı ilk başlarda vardı ama yola çıkınca unutmuştum..ama bu tür riskler 10 kişi olsa da var ama sayı çoğaldıkça çözüm yolu ya da cin fikirler artabiliyo...motordan anlamayan biri olarak korkuyodum...bakımları falan tamdı ama alet sonuçta ne olacağı belli olmaz...bir lastik patlaması bile can sıkıp vakit kaybettirebilir insana...çok şükür teknik bir aksaklık yaşamadım..
bakalım ilerleyen zamanlarda daha güzelleri nasip olur inşallah herkese...
-
22 Temmuz 2013, 13:26
#20
erro adlı üyeden alıntı
http://www.motosiklet.net/forum/etki...ir-ankara.html
nası haber vermiyon hacı, başlığı açtık, mütemadiyen upladık
benim başından beri fikrim aslında tek başınaydı ama birisi eşlik etse de yok demezdim...tek başına olmak bunu gerçekleştirmek istiyodum açıkçası..sıkılmak falan çok gözümde değildi ama sıkıldığım anlar oldu...öte yandan ayrı da bi keyfi var...ama iki kişi daha tercih edilebilir...
tek kişi olmanın handikapı yolda bi problem olursa, motor arıza verirse gibi vesveselerden dolayı ilk başlarda vardı ama yola çıkınca unutmuştum..ama bu tür riskler 10 kişi olsa da var ama sayı çoğaldıkça çözüm yolu ya da cin fikirler artabiliyo...motordan anlamayan biri olarak korkuyodum...bakımları falan tamdı ama alet sonuçta ne olacağı belli olmaz...bir lastik patlaması bile can sıkıp vakit kaybettirebilir insana...çok şükür teknik bir aksaklık yaşamadım..
bakalım ilerleyen zamanlarda daha güzelleri nasip olur inşallah herkese...
Ben nasıl görmedim bu başlığı. En azından Çanakkale'ye kadar gelirdim.
---------- Mesajlar birleştirildi - 12:26 ---------- bir önceki mesaj zamanı 12:24 ----------
cihan54 adlı üyeden alıntı
Ben haber verdiğini hatırlıyorum. Var mıdır bu tarihlerde böyle bir route'da bana katılmak isteyen gibisinden sormuştu.
Cihan, senin bayramda Antalya planın ne durumda?
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)