çok tecrübe dolu bir gezi olmuş..tebrik ederim,paylaşım için teşekkürler..
SÖZ KONUSU VATAN İSE GERİSİ TEFERRUATTIR!!!
Severek okudum mutluluğunu paylatım bunun ne demek olduğunu bilirim kazası belasız uzun sure kullanırsın umarım...
Ötenazi hakkımı yaşayarak kullanıyorum. Z @ B ! T
Gideceği yeri bilmeyene hiç bir GPS yardımcı olmaz!...
valla en sonunda dayanamadım yazdım hocam devamını sabırsızlıkla bekliyoruz çok güzel geziyorsunuz.. anlatış uslubünüz mutlu olduğunuzu çok iyi gösteriyor
Aşk tutkuyu ortaya çıkarmasaydı.O 2 tekerin üzerinde gitmezdim !!!!
Yav yapmayın etmeyin şu gezileri bir seferde paylaşın böyle kısım kısım olmuyor en heyecanlı yerinde hoop devamı haftaya dermiş gibi
Bu akşam biraz da fotoğraf eklersin artık.
Hep okumak olmaz, biraz da seyredelim
tebrikler zorlu bir yolculuğu sağsalim tamamlamışsınız
Uzaklarda bir güneş doğuyor!..
Abi çok aksilik yaşamışsın benim gibi ama sağ salim ulaşman sevindirici ayrıca motmaxın yaptığı da terbiyesizlik olmuş
4. BÖLÜM
Selam dostlar. Ayvalık'a vardık. Anne babaya sürprizimizi de yaptık. Aslında bizimkiler biraz evhamlı oldukları için motosiklet almama her zaman karşı çıktılar. Tabi bu sürprizden sonra ellerinden bişey gelmeyeceğini anlamış oldular. Aslında haklılar bütün anne babalar gibi; ama insan hayallerini gerçekleştirdiği sürece yaşar. En büyük ruhsal doyum budur. Neyse ertesi gün yıkadım yavruyu kendine geldi. Büfenin yan tarafı burası. Sağ üsteki demirde sallana sallana büyüdüm ben.
Burası büfenin arkası. Sağ taraftaki tepenin aşağısı Ayvalık merkezi. Sol tarafta görünen kara parçası ise Cunda adasının doğu tarafı. Arkada bulutlardan görünmeyen Kaz dağları var. Mitolojideki adı İda; Tanrılar dağı yani. İlk bahara doğru çadırla bir gezi yapmayı düşünüyorum buraya. Bu güzel yerleri mutlaka görün.
Hava bir gün sonra gelen felaket yağmurun habercisi. Asabi asabi dolaşıyolar bulutlar tepemizde. Bir gün sonra durmadan çakıp yıkayacak memleketi.
Bayılırım böyle havalara, motosiklet üzerinde olduğum günler hariç tabi
Sağdaki ev Rumlar zamanından kalma. En az yüz senelik. 1922 yılında yaşanan mübadele sonucu buradaki Rumlar Midilli adasına, Midilli ve Girit adasında yaşayan Türklerin bir kısmı ise Ayvalık'a yerleşmişler. Bende Midilli adasından gelme bir mübadil torunuyum. Dedeler 400 yıl sonra geri dönmüşler Anadoluya.
Karşısı Cunda adasının merkezi. Kendisi bir ada ama başka bir adayla köprü bağlantısı var. o adanında iki tarafı deniz olan bir karayoluyla karaya. Araçla gidebilirsiniz yani. Birazdan sizi de götürücem. Türkiye'nin ilk boğaz köprüsünün altında balık tutma girişimlerinde bulunacak, maden adası yalancı boğazda sizleri karadiken ile tanıştıracağım
Burası Türkiye'nin ilk boğaz köprüsü. Bulunduğumuz taraf Lale adası. Karşı taraf ise Cunda adası. Burda ada çok, tam 25 tane
Fotoğraftaki benim çocukluk arkadaşım Reşit. Yağmurdan sonra hava çok güzel tam balıklık. Ancak şansımız yok. normalde balık kaynayan bu boğazda bize nasip yok bugün. Bi de üstüne nasıl becerdiysem, Reşit'in arkasında bulunan köprü ayağına bi olta taktırdım.
Yanlış anlamayın evet misinaya asılıyo ama ucunda bir balık var zannetmeyin. Kendisi yosun ve kaya balığı tutmakta marifetlidir. Hatta oltayla olta tutar ama çekerken onu da takar.
Cunda adasının arka kısımları. Patriça denilen bölgenin başlangıçları. Deniz gerçekten mükemmel. Deniz berrak, balıklar bu güzel havanın tadını çıkarıyor olmalı ki karınları acıkmamış.
Babam anlatır, eskiden köprü yokken karpuza tutuna tutuna geçerlermiş burdan karşıya. Olta ise yine takıldı gene balık yok:D
Köprü altını bırakıp Patriça taraflarına gidiyoruz. Burası Cunda adasının arka kısmı. Bir sonraki fotoğrafta görülen manastırın karşısındayız. Bir manastırda adanın arkasında. Burası da viraneyken Sabancı ailesi tarafından alınıyor ve restore ediliyor. Ben bu manastırı bu yaşıma kadar görmedim. Restore edildikten sonra halka açılacağı söylenmişti ama hala ziyarete açılmadı. Açılır mı bilemiyorum. Sabancı ve Koç aileleri bu bölgelerden baya bi toprak aldılar. Yavaş yavaş özel mülkiyet tabelaları mantar gibi çoğalmaya başlıyor. Halkın mülkiyetini tekeline alanlara güzel laflar hazırlıyorum her seferinde.
Burası Agios Yorgis Manastırı. Henüz kimse burayı mülkiyetine alıp içeride davetler vermiyor. Yüzerek gidilebilecek mesafede. Eskiden korsanların konakladığı bir ada olduğu da söylenir.
Burası da Ayışığı Manastırı. Rumlar zamanından kalma bir kartpostaldan günümüze bu fotoğraf ulaşmış.
Bu restore edilmeden önceki hali. Zaman ve altın avcıları canım yapıyı bu hale getirmiş.
Restore edildikten sonraki halini görünce insan, gidemesekte göremesekte, mutlu oluyor. Dünya gözüyle görmüşlüğüm yok henüz. Zaten gitmeye kalksanız yolda güvenlik görevlileri geri çeviriyor özel mülkiyet diye. Ama yiğidi öldür hakkını yeme. Koç ailesi buraya sahip çıkmasaydı sonraki nesillere kalmazdı bu miras.
Manastırları bırakıp Maden adası yönüne doğru ilerliyoruz. Yol bozuk ama çok eğlenceli. Bazı yerlerde yol denizle karışıyor, suların içinden gidiyorsunuz.
Şu fotoğraf insanı mutlu etmezde ne eder. Ömür biter de keyfine doyamadan gidersin. Yalnız bu fotoğrafta bilmediğiniz bir insanlık dramı var. Seneler önce bu kıyılar batan mülteci dolu tekne sonucu insan cesediyle dolmuştu.
Ayvalıklılar keyif adamıdır. İnsan burda herşeyi unutuyor.
İkimizin de dedeleri Midilli'den gelme. İnşallah bigün gidip görücez oraları da.
Unutmayın sırtınızı yaslayabileceğiniz bir dost her zaman bulamazsınız. Hayatımda güvenebileceğim nadir güzel insanlardan.
Masanın üzerindeki çantada olta dolu ama ellemiyoruz tabi. Karşı tepenin sırtları ise geçen aylarda çıkan yangınla kül oldu. Allahtan bu bölge çalılarla kaplı da ağaçlara zarar gelmedi. Yerdeki çöpler gözünüze çarpıyor olmalı. Bence çöpünü doğaya bırakan insan en büyük vatan hainidir. İnsaf et de çocuklarında yaşasın bu güzel yerleri. Atma şu çöpünü be güzel kardeşim yere atma be arkadaş, atma.
Ruhumu bu sandalyede bırakıp yola devam ediyoruz
Geliyoruz yalancı boğaza. Buraya yalancı boğaz denilmesinin sebebi bu noktadan karşıya yürüyerek geçilebiliyor olması. Tekneler bu noktadan geçemiyolar. Karşıya geçmeyi denemedim ama hani geçtin mi diye sorsanız geçmedim karşısı maden adası.
Ben buraya on sene önce falan gelmiştim en son. Buradaki barakada yaşayan uzun sakallı bi abimiz vardı. kayıkla açılıp balık tutmuştuk. Ama ne tutmak. At çek, at çek öyle balık var. Balık çoktur bu bölgede ama biz bi yerlerde yanlış yapıyoruz heralde:D Bizi sevmediler.
Bu arada arkadaki silüet Kaz dağları.
Sakallının barınağı. Kimbilir nerdedir, napıyodur şimdi. Hangi güzel yeri ev yapmıştır kendine kimbilir...
Unuttum sanma seni
Ben deyim bi kilo siz deyin iki Aslında kanca büyük o yüzden balık küçük gözüküyo.
Suratta parmak kadar balığı çekmenin haklı gururu. Saatler sonra balık çekmenin tebessümü var dudaklarda. Bu arada balığı tutuyo ama misinayla. Eliyle ellemez ben çıkartırım kancadan her seferinde.
Bu arkadaşın adı karadiken. Çocukluğumdan beri en sevdiğim gıdadır kendileri. Tahmin edersiniz ki böyle yenmiyor. Kabuğu kırıp içindeki sarımsı kısmı yenir. İçinden az çıktığı için zahmetlidir. Bunun üzerine dökersin zeytinyağını, banarsın ekmeğe ki tadından yenmez. Bilmeyene garip gelir ama bilen de çok sever.
Kırıp yemeye değmez, aldığım yere bırakıyorum yavruyu.
Bu arada bölge hakkında kafanızda bi resim oluşması için yerlerin işaretli olduğu bi harita veriyorum.
A: Büfemizin olduğu nokta
B: Lale adasından Cunda adasına geçiş yapılan köprü. İlk balık tuttuğumuz nokta.
C: Yalancı Boğaz
D: Midilli Adası
E: Cunda Adası merkezi (Bu arada Cunda adası deyip durdum ama Cunda Rumların yaşadığı dönemdeki ismi. Resmi adı Alibey adasıdır ama Genelde Cunda kullanılır.)
F: Sarımsaklı plajları (Burdan hiç bahsetmedim)
Hala pes etmiyor.
Suratı görseniz sanki sirke satıyor.
Napalım balıklar bugün çok nazlı çıkıyor.
Varsın elimiz boş dönelim, güzel bir güne elvada diyelim.
Yo yo Posta gazetesine şiir yazan amcalardan değilim merak etmeyin.
Bugünlük bu kadar dostlar. Bol fotoğraflı bir yazı oldu bu sefer. Bidahaki bölümde siyasi mülteci olarak evimize sığınan hurma hayvanından söz edicem ki kendisi şöyle bişey:
Daha sonra ise Bölgenin en büyük Rumlardan kalma zeytinyağı fabrikasına ufak bir gezinti yapıcaz. Daha sonra ise dönüş yoluna geçicez ufak ufak.
Ey orda durup bu yazıyı okuyan insan, mutlu kal...
Çok güzel bir gezi ve bir o kadar da güzel bir üslupla anlatılmış ve anlatılmaya devam ediyor.Devamını bekliyoruz.Benim çok gitmek istediğim bir yerdir Ayvalık.İnşallah ilerde nasip olur da anlattığınız yerleri canlı canlı görürüz.
Dostum hadi hadi canım sıkıldıkca senin bu başlığına bakıyorum yaz fotoğraf koy birşeyler karala. İyisin iyi :D
4 Teker bedenimi, 2 Teker ruhumu taşır
Yanlamak biz de ata sporu!
4.Bölüm gerçekten çok güzel olmuş..öyle anlatmışsın ki, her gün gördüğüm yerleri sanki ilk kez görüyormuş gibi tek nefeste okudum ellerine sağlık.. ;)
---------- Mesajlar birleştirildi - 19:57 ---------- bir önceki mesaj zamanı 19:55 ----------
ha bu arada karadiken zamanı da yaklaşıyor bilgin olsun
karacabeyden kalkıp ayvalıga gıttımde boyle bı gezemedım.yaza denkgelde balık cıkmazsa bıle yakalım bı mangal ucuzundan bıde sarap........
KISMETTE NE VARSA;KAŞIKTA O ÇIKAR
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)