Scooter'la Yunanistan Gezisi
Reklamlar
-
15 Ağustos 2012, 19:03
#1
Merhabalar,
Sym Fiddle II'miz ile Temmuz 2012'de eşimle yaptığımız gezimizi elimden geldiğince paylaşmaya çalışacağım.
Öncelikle vizeden başlayalım evraklarınız tamsa bir sıkıntı yok vize kolayca alınıyor. Ben motosikletle gideceğimiz için vize başvurusunda yeşil kart, uluslararası ehliyet sorarlar mı diye korkmuştum ama soran olmadı.
Adam başı 138TL vize ücreti verdik, evrakları verdik ve 4 gün içinde 1 aylık Schengen vizemizi aldık. Bu arada maliyeti kafasına takanlar için elimden geldiğince maliyetlerden de bahsedeceğim.
12 Temmuz akşamı mesai çıkışı Çorlu'dan İpsala yolu üstünde bulunan babamın köyü Kaşıkçı'ya gittik.
Sağolsun annemin yaptığı köy ekmeği, peynir ve bahçeden ıvırzıvırı kahvaltılamızda kullanmak için yanımıza aldık.
Tavsiyem yanınıza termos alınız. Böyle sıcak ülkeye yapılan bir gezide çok faydasını görürsünüz. Biz kahvaltılıklarımız için birde köpük kutu aldık oda çok faydalı oldu.
Neyse erkenden İpsalaya geldik incin top oynuyordu. Yeşilkartımı daha önce 63 € karşılığında sigortacımdan almıştım ama uluslararası ehliyete 300TL vermek istemediğimden şansımı denemek istedim. Yunanistan polisi önce pasaport ve yeşil kartımı istedi sonra uluslararası ehliyetimi istedi. Bende çok pahalı almasam olmaz mı diyince polislerden biri Türkçe olarak" bedavaya versinler o zaman git al" dedi ve maalesef İpsala sınır kapısına dönüp ehliyeti almak zorunda kaldım. Bu arada triptik dedikleri evrak kalkmış.
Böylece Yunanistan maceramız başladı;
Yolumuz üzerindeki Dedeağaç ve Gümülcine'ye uğradık bizi çeken birşey olmayınca İskeçe'ye uğramaktan vazgeçip doğrudan Kavala'ya gittik.
Bu arada Dedeağaç'taki telefon işini anlatmayı unuttum. 5Euro'ya Vodafone hat alıp sonra 5Euro yüklettim. Türkiye'yi 60dakika arayabileyeceğimiz bir tarifeydi. İşimizi gördü.
Daha Dedeağaçta Yunanistan'da ki muazzam motosiklet fazlalığı dikkatimizi çekti. Heryaştan insan altında motorlarla, heryerde parketmiş motorlar ve heryerde motosiklet mağazaları.
Yunanistan muazzam sıcak olunca önce montlarımızı çıkardık yolculuk boyunca bidaha da hiç giymedik. Normalde Türkiye'de hava ne kadar sıcak olsa da montumu çıkarmam ama Yunanistan'da Atina ve Selanik hariç çok saygılıydılar. Hatta Kavala'da "bi eksiklik var ama ne?" diye düşünürken şoförlerin hiç kornaya basmadığını farkettim. Sakin sakin kullanıyolar birbirlerine sürekli yol veriyolar.
Kavala çok güzel bir şehir. Yolu düşünler muhakkak uğrasın. Yunanistan'da kaldığımız en pahalı otel burdaydı 50Euro ödedik.Ama temiz ve güzel bir oteldi. Kahvaltısıda iyiydi. Hotel Esperia
Eski şehirde biraz gezinebilirsiniz güzel sokaklar var. Kordonda güzel. Kafelerde oturup bu Yunanların habire içtiği frappe ne menem bişeymiş deneyeyyim diyebilirsiniz.
Akşam yemeği için tavsiyem Mitilini Restaurant. Çok güzeldi arkadaşlar çok.
Midye pilav, kalamar, rokalı peynirli salata, ızgara sardalya, cacık ve iki biraya 40Euro ödedik. Ama her kuruşuna değdi. Kesinlikle tavsiye ederim. Cacık kremalı gibi bir yoğurttan olduğundan pek cazip değildi. Midye pilavın ilk kaşığında ben bundan tencereyle yerim diye düşündüm. Kalamar akıllara zarardı. Bize burda plastik parçası kakalıyorlarmışta haberimiz yokmuş. Izgara sardalyada tam kıvamında pişmişti sulu sulu.
Yemekleri görünce eşim ne kadarda mesut oldu
İlk günümüz böyle bitti.
Sabah Selanik'e doğru yola çıktık. Biz eski yollardan gitmeyi sevdiğimiz için mümkün olduğunca eski yollardan gitmeye çalıştık ama kesinlikle tavsiye etmem birkaç kere güzel manzara dışında eski yollarda hiçbirşey yoktu. Otobandan gitmek en mantıklısı. Yalnız otobanlar bizim ki gibi değil gişeler genelde otobanın ortasında mesela 50 kilometre yol yapıp otobana para vermeden çıkabilirsiniz, yada otobana bir kere para verebilirsiniz ya da yerine göre yol boyunca 2 kere para verebilirsiniz bizim başımıza her iç seçenekte geldi
Bu aslan heykelinin yanında Selanik'e kadar bisikletle gitmeyi planlayan iki arkadaşla karşılaştık. Dönüşü otobüsle yapacaklarmış. Gölgede oturuyorlardı. Biz resim çekilirken bize "Bulgarmısınız?" diye laf atan Yunan amcaya "Türküz" deyince "bak bu oturanlarda Türk" diye bizi tanıştırdı
Selanik hareketli ve güzel bir şehir. Daha önce İzmir'e benzetildiğini duymuştum .Kordonu aynı İzmir'in 1970'lerdeki hali gibi benim aklıma direk Tarık Akan'ın İzmirde geçen bir filmi geldi kordonda at arabasıyla geziyordu. Resmen aynı görüntü vardı.
Kavala'ya göre çok fazla otel gözümüze çarptı. Seçenek daha çok gibiydi. 38euro'ya Atlantis Hotel diye bir otelde kaldık.
Şehir içinde kalmış eski agora
Yemek içi galiba Ladiki denen bölgeye gittik. Hepsi birbirinden şirin bir çok lokanta var.
Kuzu pirzola+ roka salata 20'lik şarap için 24 Euro ödedik. Yunanistanda şundanda bundanda söyleyeyim demenize gerek yok porsiyonlar genel olarak büyük ve doyurucu Atina Plaka'yı hariç tutarım. 10Euro olan kuzu pirzolada 5 tane koca parça vardı ve çok güzel pişirilmişti.
Şehre tepeden bakış.
Yunanistan'da bolca olan motosikletler parkı ve beyaz kelebeğimiz
3.gün Metero'ya gitmek için hazırlanıyoruz.
Selanik te eşime aldığımız penyeyi satan dükkandaki kız Türk olduğumuzu öğrenince dükkanda daha önce hiç duymadığım bir markanın reklamında resmi olan kara yağız bir genci gösterip "resimdekinin Türkiye'de meşhur biri olup olmadığını sordu" benden olumsuz yanıt alınca kız biraz bozuldu. Zannedersem Türkiye'den Yunanistan'a mal götüren uyanık gencimiz kızcağızı Türkiye'de meşhur biri olduğunu iddia edip kandırmış.
Meteora yolunda köprüden geçerken gençlerin suya atladığını görüp resimlerini çektik. Su yemyeşildi ama insana temizmiş hissi veriyordu.
Meteora çok ilginç biyer nereye fotoğraf çeksem diye şaşırıyorsunuz heryerde gaip kaya oluşumları tepelerinde manastırlar
Biz bi manastıra çıkıp 4euro ya içini gezdik ama para vermedende etrafında geziniyordu millet. içerde resim çekilmek ve odalrın büyük kısmına girmek yasak zaten. sadece karanlık bir kiliseye girmeye izin var.
Havuzu olan Pansiyon kıvamında bir yerde kaldık hiç başka yere bakmadan kalalım dedik çünkü civarda havuzlu gördüğümüz tek yerdi. Sıcaktan kavrulduğumuz için havuz gözümüze serap gibi geldi. 35Euro verdik kahvaltı olarak frappe veriyolarmış İsmi Beofidis'ti galiba
Meteora'da tutumluluk yapalım ve gece lokantaya gitmeyelim dedik. Market araken Carrefour'un Yunanistan versiyonunu gördük adamlar akşam sekizde kapatıyolarmış bizi içeri almadılar. Elinde market poşetiyle gelenleri görünce onların geldiği yöne gittik ve başka bir süpermarket gördük onlarda kapatmak üzereydiler ama alışveriş yapmamıza izin verdiler. Markettte koca bir alanda dondurulmuş envai çeşit balık vardı. Biz 2 kutu soslu konserve balık, domates, yoğurt, konserve ahtapot ve 1.5 litre sofra şarabına 10 Euro verdik. Kendi kendimize güzel bir akşam geçirdik.
Yemekten sonra gece manzara nasıl ddiye tepelere çıktık. Arkadaşlar yolu düşenler muhakkak gece de manzarayı seyretmeye gitsin çok güzeldi. Sanki uzaydaymışız gibiyidi. Yıldızlar ve uzaktaki ışıklar birbirine karışınca ufuk çizgici kaybolmuş gibi bir his oluşuyordu.
Aslında planımız Ertesi gün Delfi'ye gitmekti ama önceki gün sıcaktan bunaldığımızdan Atina yolu üzerinde deniz kenarı biryere gitmek istediğimizi otel sahibine söyledik. Bize Edipsos isimli biryeri tavsiye edip ucuz ve güzel biryer olduğunu söyleyip birde harita verdi. Maalesef tatilimizin en büyük hatasıydı. Verdiği eski harita yüzünden dolanıp durduk. Edipsos'a nihayet vardığımızda hiç beğenmedik. Yaşlı Yunanlıların kaplıca bölgesi gibi biyermiş. Şaşaalı günleride çok eskilerde kalmış. 30 Euroya küçük bir otelde kaldık. Akşam yemeğini de bir kaç mezeyle geçiştirdik.
---------- Mesajlar birleştirildi - 18:03 ---------- bir önceki mesaj zamanı 17:59 ----------
Burdan devam ediyorum.
Edipsostan dağ yollarını takip ederek Atina otobanına çıktık. Ve Atina'ya geldik. Daha önce Yunanistan çok sakin bir ülkeydi ama Atina'da çıldırdı. Yollarda doğru düzgün insan görmemeye alışmıştık. Dışarda olanlarda sanki bedavaya dağıtılıyomuş gibi kafelere doluşmuş frappe içiyordu. Ama Atina gündüz vakti bile çok hareketliydi. Çılgın bir trafik var. Bence her motorcu bikere Atina trafiğini girmeli.
Çevreyolunda en sağda 90 la giderken yanımdan bir super spor makas atarak geçti zannedersem 200 le falan gidiyordu. O kadar ani ve hızlı geçti ki "Allahım sana geliyorum"dedim biran
Şehir içi trafikte de sağınızdan solunuzdan vızır vızır motorlar geçiyor.
Fotoğrafını çekemediğimiz bir olayıda anlatayım elemann biri scooterı tek elle kullanırken tek eliylede koca lcdyi taşıyordu. Lcd'yi koymuş çenesinin altına geçti gitti yanımızdan.
Ekonomy Hotel isimli merkezi yerde bir otele yerleştik kahvaltı dahil 45Euro idi ama kahvaltısı kötüydü.
Bİraz dinlendikten sonra Manastraki dedikleri bölgeye yürüdük bizim Eminönü-Mahmutpaşa gibi bir yer. Sonra Parlemonta binası Ulusal Bahçe dedikleri parka gittik.
Ulusal Bahçe fena halde bakımsız ve bomboş biyerdi.
Sonra ilk modern olimpiyatın yapıldığı Panatiniko Stadyumuna gittik. Giriş ücretli olduğundan girmedik. Şöyle bi bakınıp Plaka dedikleri meşhur yeme içme mekanına gittik. Eski şekir burada olduğundan hoş bir atmosfer var ama biz yemek yediğimiz lokantayı beğenmedik tam turist işi olmuş. Kuzuşiş+salata+patlıcan salatası+20lik uzoya 43 Euro verdik. Porsiyonlar küçük ve lezzetsizdi.
Yunanistanda 1,5 litrelik sular Kiosk denen büfelerde 1 Euro. Ancak çeşme suları genelde içilebiliyor. Öyle heryerde süpermarket falan yok ama bulursanız uygun fiyata alışveriş yapabilirsiniz.
Bide şunu farkettim Yunanistanda lafa özellkle kuzeyde ve Türkiye'ye yakın bölgelerde Türkçe başlayabilirsiniz. Genelde anlaşmak mümkün baktınız olmuyo el kol işaretleriyle bile anlaşılabilirsiniz. Yani ben yabancı dil bilmiyorum yapamam gidemem korkularına hiç gerek yok. İngilizce bilirseniz tabii ki daha rahat anlaşmak mümkün.
Yemekten sonra otelimize geldik. Ertesi gün meşhur Akropulü gezdik.
Ortalık resmen mermer şantiyesi gibiydi. Adamlar yeniden yapıyolar Akropolü. Akropol için 12 Euroluk civardaki 5-6 yeri gezebileceğiniz bir bilet ve 6 Euroya 2 yeri gezebileceğiniz bir bilet var boşuna bizim gibi 12 euro vermeyin 6 euroya Akropolü gezin 5 Euroyada adını unuttum ama Modern Akropol Müzesiydi galiba gidip o müzeyi gezin.
Yukarıda resmi olan Hadrian Arc'a giderken polisle başımız belaya girdi. Atina'da motorluların kırmızı ışıkta falan sık sık geçtikerini görmüştüm Parlemonta hariç civarda polis falanda yoktu. Akropol'den Hadrian Arc'a doğru biyol olduğunu görünce aşağıdan dolanmayalımda burdan gidelim dedim. Yol dediğim 4 şeritli cadde olur. en sağdan tin tin gitmeye başladık. Tam yok bitirken 2 tane polis karşımıza çıktı. Kötü polis olan kadın sert bişekilde Yunanca birşeyler söylediler. Anlamadığımı hemen safa yatmam gerektiğini anlayıp ne dediklerini anlamadığımı Hadrian Arca gitmeye çalıştığımı söyledim. Başlarım hadrianına çek motoru sağa ver evraklarını dediler. pasaportumu ve uluslararası ehliyetimi verdim. Bence iyi polis olan erkek ilk defa uluslararası ehliyet görmüştü uzun uzun baktı. A ve B sınıfı ne demek dedi ben ingilizce açıklamayı bulup gösterdim. Geldiğimiz yolun trafiğe kapalı sadece yayalar için olduğunu ve yaptığımızın 200Euro cezası olduğunu söyledi. Ama evrakları verip hadi güle güle dedi.
Bizde hemen olay mahallinden uzaklaşıp akşam Sakız adası için feribot bileti almaya gittik ama oradada çok başımız ağrıdı. Şöyleki ben sabah resepsiyondaki elemana Yunanlıalrın Kios dedikleri adaya feribot biletini nerden almam gerektiğini sorduğumda eleman bi süre saf saf düşünüp Siroz adasımı dedi bende o ana kadar Yunanca bir kelime söylediğimde yunanlıların suratıma saf saf bakıp vurguyu değiştirip söylemelerine alıştığımdan "lan yine yanlış söyledik" dedim ama demez olaydım. Meğer Siroz başka bir adanın adıymış. Efendim biletler içi Pire'ye gitmeye gerek yokmuş merkezdeki seyahat acentaları da aynı fiyata feribot bileti kesiyomuş. Bizde bi tane acenta bulduk. Doğru teleffuz ettiğimiz zannedip Siroz adasına bilet aldık. Fiyatın bizim daha önce internetten baktığımızdan ucuz olmasıda bizim aklımızı çeldi herhalde. Feribot saati yaklaşırken Pire Limanı denen eski sanayi sitesi görünümlü kötü yere gittikti. Anladık yanlış bilet aldığımızı. Tabi değiştirelim diye çabaladık ama biz değiştirmeyiz bileti aldığınız yere gidip ancak %50'sini iade alabilirsiniz dediler. Bizde mecbur geri dönüp ordakileride zorla ikna edip biletimizi değiştirdik ama gitti 40euro birsürü zaman ve keyif.
Neyse sonra Manastrakiye gidip sinirden döner yedim. Bi tane yer kalkarız derken karı-koca 3 tane yedik iki biraz ve salatayla 15Euro ödedik. Ne yalan söyleyeyim döner çok güzeldi. Bi kere pita dedikleri ekmek sıcakcıktı. Bizdeki gibi soğuk ekmeğin içine patates ketçapla doldurmamışlar. İçine soğan ve güzel bir hardal koymuşlardı. Gidenlere tavziye Manastraki meydanından Parlemonta tarafına çıkan ara sokağın en sonunda solda köşedeki dönerci.
Feribot saati gelince Pire'den feribota binip Sakız adasına yola çıktık. Feribot yüzen otel gibiydi. Kah gezinip kah televizyonda Sıla'yı izleyip kah uyuyp sabah 5 te Sakız adasına geldik.
Limandan kalenin içine girince ilk ara sokaklarda bir fırın var. Gittik ordan bişeyler aldık. Alex Rooms diye evden bozma bir pansiyona gittik.30Euroya anlaştık. Alex Bey çok hoş sohbet bir kimse biraz Türkçe biraz İngilizce "aslında aramızda bir fark olmadığından hepimiz insanız işte minvalinde bir sohbet yaptık". Anneside Çeşme Çiftlikköylüymüş.
Sonra adada gezindik kale içi gayet güzel bikaç köyünede gittik ama bence dağ bayır dolanmaya değmez. Asıl gitmek istediğimiz plajı bulamadık Yunanlıların nedense son tabelaları koymama gibi bir alışkanlıkları var. Bu alışkanlıklarına sövüp geri geldik.
Yine marketten yaptığımız alışveriş ile deniz manzaralı odamızın balkonunda Türkiyeyi seyredip akşam yemeğimizi yedik.
Akşam sakızlı dondurma yedik. Eniyisini Kenedostu galiba biraz içte kalan biyer yapıyormuş. Çok güzeldi hakkaten ama sanki sahlep mi yoktu bişey eksikti.
Sabahta Çeşme feribotuna bindik. ilk başta iki kişi ve motosiklet için 50 euro istemişlerdi. Küçük scooterımız var diyince iyi 45 olsun dediler. Yine fırından aldığımız simitlerle feribotta kahvaltı yaptık.
Feribotta arkamızda burjuva muhabbetleri dönüyordu. Yok şu yatla şu ada sonbaharda çok güzel falan filan şöyle bir dönüp baktığımda Ertuğrul Özkök'ün bir takım zengin insanlarla yatlar üzerine muhabbet ettiğini gördüm. Garip ti.
Ve Çeşmeye geldik. Duty Freeden hediye olsun diye bişeyler aldık. Ama çantalra kimse bakmadı. Yunanistandan da aynı fiyatlara bişeyleri çantalara sokuşturabilirmişiz. Memleketimiz sağolsun motosikletin evraklarına bakan çocuk bizden 2 euro gümrük vergisi istedi.
Çeşmede içkileri Ptt kargoya verip Alaçatı'ya geçtik. Siz siz olun Ptt kargoya içki vermeyin bizi 2 saat uğraştırıp yok yok ona sar yok sızdırmaz poşet parası ver deyip sonra kırık şişeyi gelip teslim almamızı istediler
Ne yalan söyleyeyim Türkiye turistik açıdan daha güzel
İzmir'de hep gittiğimiz kokereççide kokereç yiyip Foça'ya gittik. Foça çok güzel biryer ama pansiyoncular çok komikti. Sanki oda saoran tutmak zorunda gibi bir havaları vardı. Sonra eliyüzü düzgün bir otel bulduk. 100TL'ye anlaşıp Foça'yı gezdik
Ertesi sabah Bergama'da Pergamonu gezdik. Müzekartımız olduğunda para vermedik. Teleferik yapmışlar ama teleferiğe gelmeden soldan yukarı çıkabileceğiniz bir yol var.
Tiyatrosu çok dik insan aşağı düşecekmiş gibi oluyor.
Ayvalıkta mola verip meşhur Ayvalık tostundan yedik daha önce yediklerimi pek beğenmiştim ama bu sefer Tansaşın yanında sıralı olanlardan ikincisinde yedik gayet güzeldi. Sonra İmren pastanesinde sakızlı dondurmayla lor tatlısı yedik çok çok güzeldi. Tavsiye ederim.
Ver elini Bozcaada deyip. 100TL'ye Adahan Pansiyona yerleştik. Kahvaltısı süperdi. Bir daha gelirsek burda kalmaya karar verdik. Adayı bildiğimizden Akvaryum koyunda denize girip akşam yemeğini limanda yedik.
Ertesi gün yola çıkıp Keşan Yenimuhacir köyündeki Satıret lokantasına gittik. Ben satıretten ziyade ciğerlerine bayıldığımdan ciğer yedim. Tekirdağ merkezde de birer soda içip Çorlu'ya vardık.
Aklımda kaldığınca yazdım. Bu yazıyı başka bir foumdada yayınlamıştım. Buradada paylaşmak istedim.Kalın sağlıcakla
Reklamlar
-
15 Ağustos 2012, 19:18
#2
Helal size çok güzel bir gezi yapmışsınız.Allah daima yolunuzu açık etsin.
-
15 Ağustos 2012, 19:47
#3
.........
...
www.sahibinden.com/ilan/vasita-otomobil-toyota-sahibinden-2012..23.000-km-full-plusfull-129244893/detay
-
15 Ağustos 2012, 19:52
#4
güzel gezi paylaşım için teşekkürler.
-
15 Ağustos 2012, 19:53
#5
Gezmek isteyenler için rehber niteliğinde güzel gezmişsiniz Paylaşım için teşekkürler
-
15 Ağustos 2012, 20:35
#6
gayet hoş bi gezi yapmışsınız.. en ufak ayrıntılara kadar yazmanızda .. yunanistana gitmek istiyenler için yol gösterir nitelikte iyi olmuşş.... bir sonraki gezinizde görüşmek dileğiyle :D
-
15 Ağustos 2012, 20:35
#7
Tebrikler,yalnız sizin döner zannettiğiniz şey "Gyro-jayro"dur ve domuz etinden yapılır
z
-
15 Ağustos 2012, 23:18
#8
-
16 Ağustos 2012, 00:42
#9
Güzel bir anlatım tarzı ve fotoğraflar....
Teşekkürler
'' Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş ''
-
16 Ağustos 2012, 00:58
#10
İmrendim doğrusu. Çok güzel bir gezi olmuş
Önemli olan beygir değil, beygirin nekar yediği.
-
16 Ağustos 2012, 01:14
#11
Moderatör
Eşinizle birlikte nice keyifli geziler
Legends may sLeep.. But they never diE..!
-
16 Ağustos 2012, 13:13
#12
Harika bir gezi olmuş fotoğraflar anlatım süper paylaşım için teşekkürler kazasız sürüşler..
-
16 Ağustos 2012, 13:28
#13
Tebrikler. Çok güel gezi olmuş
Ötenazi hakkımı yaşayarak kullanıyorum. Z @ B ! T
Gideceği yeri bilmeyene hiç bir GPS yardımcı olmaz!...
-
16 Ağustos 2012, 14:04
#14
Merak ettiğim kıyafet konusunu nasıl hallettiniz? Fotolarda farklı kıyafetler var, o küçük çantaya sığdı mı hepsi?
-
16 Ağustos 2012, 14:32
#15
Selamlar ve tebrikler. Yaklaşık 2 ay önce bende kız arkadaşım ile Dedeağaç'a (Alexandroupoli) gitmiştim ve dediğiniz gibi motosiklet ve özellikle scooter ların çokluğu dikkatimi çekmişti. Bunun yanında o bahsettiğiniz Frappe gibi olan içeceğin ,her yunanlının sabahları elinden düşürmediği Freddo Capuccino olduğunu tahmin ediyorum ki muhteşem bir tadı var Bugün akşam motosikletimle yaklaşık 2500 km.lik bir seyahate çıkıyorum. Akabinde bir Yunanistan gezisi planlamaktayım. Yakın bir zamanda tecrübelerinize ihtiyaç duyacağıma inanıyorum.Saygılar.
-
16 Ağustos 2012, 17:06
#16
savaskayan adlı üyeden alıntı
Tebrikler,yalnız sizin döner zannettiğiniz şey "Gyro-jayro"dur ve domuz etinden yapılır
z
Yok Savaş Abi o dediğinden yemedik.
Şöyle izah edeyim tüm arkadaşlara Yunanistanda dönercilerde genelolarak tavuk, dana ve domuz etinin olduğu 3 ayrı döner oluyor. Tavuk ve domuz aynı fiyatta dana ise biraz daha pahalı. Ben önce tavuk döner yedim. Tavuk bu kadar güzelse bide danayı deneyelim deyip onu daha da beğenince 2 tane de dana yedim. Yoksa domuz döneri vardı heryerde de biz yemedik. Ha bi kere musakka dedikleri ama bizim musakka gibi olmayan musakkalarında bol kıyma vardı ondan yedim. Sonradan lan yoksa? diye kıllandım ama keyfim bozulmasın diye o kıyma domuz mu dana mı diye gidip sormadım.
Yunanistan'da her yerde döner güzel diye de iddia etmiyorum benim Atina'da yediğim yer çok güzeldi. Yanında soğuk bira ile güzel gitti o kadar. Domuz bizde tabu olmuş ona bakarsan alkolde haram ama her bulduğumuzda içtik. Keşke alkolde almasak diye bağlıyım bari
---------- Mesajlar birleştirildi - 16:06 ---------- bir önceki mesaj zamanı 15:54 ----------
mkirdal adlı üyeden alıntı
Merak ettiğim kıyafet konusunu nasıl hallettiniz? Fotolarda farklı kıyafetler var, o küçük çantaya sığdı mı hepsi?
Sırt çantamıza günlük eşyamızı koyduk onu arka çantamıza koyduk ki o kadar da küçük değil normalde iki açık kaskı rahatça alıyor., bide havlularımız ve diğer ıvır zıvırmızın olduğu plaj çantamız vardı onuda sele altına koyduk. Kıyafetten yana bir sıkıntımız yoktu. Ama her yerleştiğimiz otelde öncelikle o gün giydiğimiz eşyalarımızı elde bi sabunladık. Bu arada unuttuğum bi tavsiyeyi yazayım ben şile bezi denilen kumaştan yapılan uzun kollu gömleğimle motoru kullandım ve çok rahat ettim. İlk gün kısa kollu gömleğim vardı ve amele yanığı tabir edilen yanık türüne maruz kaldım.
-
16 Ağustos 2012, 21:17
#17
etez adlı üyeden alıntı
Yok Savaş Abi o dediğinden yemedik.
Şöyle izah edeyim tüm arkadaşlara Yunanistanda dönercilerde genelolarak tavuk, dana ve domuz etinin olduğu 3 ayrı döner oluyor. Tavuk ve domuz aynı fiyatta dana ise biraz daha pahalı. Ben önce tavuk döner yedim. Tavuk bu kadar güzelse bide danayı deneyelim deyip onu daha da beğenince 2 tane de dana yedim. Yoksa domuz döneri vardı heryerde de biz yemedik. Ha bi kere musakka dedikleri ama bizim musakka gibi olmayan musakkalarında bol kıyma vardı ondan yedim. Sonradan lan yoksa? diye kıllandım ama keyfim bozulmasın diye o kıyma domuz mu dana mı diye gidip sormadım.
Yunanistan'da her yerde döner güzel diye de iddia etmiyorum benim Atina'da yediğim yer çok güzeldi. Yanında soğuk bira ile güzel gitti o kadar. Domuz bizde tabu olmuş ona bakarsan alkolde haram ama her bulduğumuzda içtik. Keşke alkolde almasak diye bağlıyım bari
---------- Mesajlar birleştirildi - 16:06 ---------- bir önceki mesaj zamanı 15:54 ----------
Sırt çantamıza günlük eşyamızı koyduk onu arka çantamıza koyduk ki o kadar da küçük değil normalde iki açık kaskı rahatça alıyor., bide havlularımız ve diğer ıvır zıvırmızın olduğu plaj çantamız vardı onuda sele altına koyduk. Kıyafetten yana bir sıkıntımız yoktu. Ama her yerleştiğimiz otelde öncelikle o gün giydiğimiz eşyalarımızı elde bi sabunladık. Bu arada unuttuğum bi tavsiyeyi yazayım ben şile bezi denilen kumaştan yapılan uzun kollu gömleğimle motoru kullandım ve çok rahat ettim. İlk gün kısa kollu gömleğim vardı ve amele yanığı tabir edilen yanık türüne maruz kaldım.
İki hafta önce Yunanistan da 500 km lik yolu spor atletle geçtim,"Apaçilik ne keyifliymiş ulan" dedim kendi kendime ama 180-200km ile giderken koluma mıcır gibi saplanan sineklerden" hastalık kapar mıyım?" diye işkillenmeden de edemedim.
genel olarak YUnanlı motorcuların korumalı kıyafetle pek arası yok,kış günü bile ciddi bir mont giyen nadir bulunur,ayakta parmak arası terlik,kıcında deniz şortu,üzerinde atlet,gözünde gözlükle motor kullananların en çok bulunduğu yer Yunanistandır.
Mousakka ya domuz eti koymuyorlar geneldeZaten domuz eti yerken belirgin bir tad/lezzet farkı oluşur,daha pişerken kokusu farklıdır.
Zaten bilmeden yediğimizde ne kadar günah olabileceği tartışılır
-
16 Ağustos 2012, 21:30
#18
Gerçekten keyif alarak ve hiç sıkılmadan okudum. Paylaşım için teşekkürler.
-
17 Ağustos 2012, 00:26
#19
tebrikler, cesaretinize hayran kaldım doğrusu, 3 senedir yunanistana nasıl gidelim diye düşünürken,ağzım yüzüm derken kaldı en kısa zmanda bizde...
Bmw F650cs scarver / Scarabeo 200
-
17 Ağustos 2012, 01:49
#20
çok güzel gezi yalnız fiyatlar biraz pahalı galiba.
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)